SAĞLIK - 26 Haziran 2018 Salı 17:42

Bacaklardaki ağrı ve uyuşma bel fıtığı habercisi olabilir

A
A
A
Bacaklardaki ağrı ve uyuşma bel fıtığı habercisi olabilir

Uzmanlar, bacaklardaki ağrı ve yoğun uyuşmalar bel fıtığı habercisi olabileceğini belirterek uyarılarda bulundu.

NCR İnternational Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hekimi Uzm. Dr. M. Sefa Yalçın, pek çok kişinin yaşadığı bel fıtığı rahatsızlığının bilinen ve bilinmeyen birçok sebebi olduğunu belirterek, tedavisi ve teşhisi zor olan bel fıtığının en belirgin bulguları arasında bacaklardaki şiddetli ağrı ve yoğun uyuşmalar gösterilebileceğini ifade etti. Özellikle erken ve orta evre fıtıklar için fizik tedavi ünitesinde uygulanan yöntemler hakkında bilgi veren Yalçın, genellikle belden başlayıp tek veya her iki bacağa vuran bir uyuşma hatta ağrı ile kendini gösteren bel fıtığının tanı ve tedavisini anlattı. 

"Fıtık diskin merkezindeki çekirdeğin dışarı doğru basınç yapmasıyla oluşur"

Sağlıklı bir disk'in omurgada tıpkı araba amortisörü gibi şok emici olarak çalıştığını aktaran Yalçın, "Disklerimiz omurgayı yer çekimine karşı ve atlama, çekme, itme gibi güçlü hareketlerden korur. Fıtıklaşma diskin merkezindeki çekirdek dışarı doğru basınç yapmaya başladığında oluşur. Bel fıtığının en önemli belirtisi belden başlayarak bacaklara doğru yayılan ağrı ve uyuşmadır" dedi.
Bel fıtığının normal şartlarda vücuda verdiği sinyallerle kendini belli ettiğini söyleyen Yalçın, fıtığın bazen de gizli seyirde ilerleyebileceğini hatta kimi zaman ağrı, uyuşma gibi belirtiler vermeden oluşan bel fıtıklarının da görüldüğünü açıkladı.

Bel Fıtığı belirtileri

Bel fıtığının genel belirtilerinden de bahseden Yalçın, "Bel fıtığının en büyük habercisi belden başlayarak bacaklara doğru uzanan hat boyunca hissedilen şiddetli ağrıdır. Bu ağrılar öksürük, hapşırık gibi ani hareketlerle şiddetlenir ve tutulmalar meydana gelir. Bu ağrılar bel, kalça, bacak, ayak ve en son parmaklara kadar hissedilebilir. Uyuşukluk, yürümede zorluk ve hareketlerde zayıflama bel fıtığı olan kişilerde sık görülen belirtiler arasındadır. Belirtilerden bir diğeri de bacaklarda ağrı ile beraber görülen uyuşma, karıncalanma ve zayıflıktır. Ağrı, uyuşma ve karıncalanma her iki bacakta görülebileceği gibi yalnız bir bacakta da olabilir. Çünkü her bacakta ayrı bir sinir hattı bulunur. İğnelenme, karıncalanma ve yanma hissi hasar gören disk siyatik sinirleri dışında, omurganın çevresinde bulunan başka bir sinire de baskı yapabilir. Oluşan bu baskı ile karıncalanma ve iğnelenme hissi oluşur. Fıtığın ileri evrelerinde hastalar tuvaletini tutamayacak hale gelebilir. Bu durum fıtığın çok kritik şekilde ilerlediğinin de habercisidir" ifadelerini kullandı.

Bel fıtığının cerrahi dışı tedavi yöntemleri

Tedavi yöntemleri ile ilgili de bilgi veren Yalçın, "Şiddetli bel ağrısını dindirmek için genellikle 1-2 günlük yatak istirahati yeterli olacaktır. Uzun süre ayakta kalınmaması gerekir ancak uzun süre oturmak da iyi değildir. Hareketler yavaş ve kontrollü olmalıdır. Doktorun önerdiği kas gevşetici veya ağrı kesici ilaçlar alınabilir. Fizik tedavi ve egzersizler denenmelidir. Fıtığın nispeten ilerlediği durumlarda başvurulan fizik tedavi bel fıtığına yönelik belli hareketler bel kaslarını ve karın kaslarını güçlendirmeye yardımcı olabilir. Fizik tedavide ilk günler ağrılarda artma olabilir. Bu geçici ve normal bir durumdur. Epidural Steroid Enjeksiyonu da bilinen tedavi yöntemlerindendir. Bölgesel ödemi ve yangıyı azaltmak için bölgeye iğne yapılır. Bu belirtilerin azalmasında en etkili yöntemlerden biridir ancak daha çok şiddetli ağrı olduğu durumlarda tercih edilir. İğne son zamanlarda en çok tercih edilen yöntemlerdendir. Bir diğer tedavi yöntemi ise PRP uygulamasıdır. Bir kişiden çok az miktarda kanın alınarak özel bir tüple santrifüj işlemine tabi tutulduktan sonra bileşenlerine ayrıştırılması ve PRP’nin yine aynı kişiye enjeksiyon yolu ile geri verilmesini temel alan bir uygulama olan PRP tedavide etkin bir yöntemdir" şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta Masa Tenisi Turnuvası 60 sporcunun katılımı ile başladı Muş’ta Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü 27. İller arası “Masa Tenisi Turnuvası Bölge Grup Elemeleri” 60 sporcunun katılımı ile başladı. Yeni spor salonunda düzenlenen masa tenisi turnuvasına; 9 ilden 60 sporcunun katılımı ile başladı. 4 gün sürecek olan turnuvanın sonunda gruplarını finale çıkaracak olan takım Türkiye finallerinde eleme oynamaya hak kazanacak. Turnuvaya; Muş, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Van, Bayburt, Ağrı. Iğdır, Kars’tan sporcular katıldı. Programda konuşan Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, “Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğünün organizasyonunda, 24-27 Nisan tarihleri arasında 27’nci Masa Tenisi Grup Birinciliği ev sahipliğimizde başladı. Burada 9 ilimizden yaklaşık 60 sporcumuz masa tersinde ter dökecek. İnşallah burada elde edilen başarılar neticesinde Türkiye finaline gidecek olan gençlerimize başarılar diliyorum. Geçen günlerde güreşte ev sahipliği yaptık, bugün burada masa tenisine ev sahipliği yapıyoruz. Spor salonlarımız tamamen çevre illerden gelen öğrencilerimize hem bölge birincilikleri, hem Türkiye şampiyonalarında ev sahipliği yapmaya hazır. Burada birçok misafirimizi de ağırlıyoruz. Burada ter dökecek olan sporcularımız çevre illerimizin yurtlarında kalanlardır. Dün bizim sporcularımız Iğdır’da voleybolda ter dökmüşlerdi. Ben katılım sağlayan tüm illerimize teşekkür ediyorum. Gelen bu ekipler ilin ekonomisine de katkı sağlamaktadırlar. Bu vesileyle yaptığınız turnuvalar da önem arz etmektedir” dedi.
İzmir Egeli bilim adamlarının projesine TÜBİTAK’tan destek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yürütücülüğünü yaptığı “Sistemik Enfeksiyon Şüphesi Olan Bir Yaş Altı Çocuklarda Tükürük Prokalsitonin (PCT) Düzeylerinin Kullanımı ve Serum PCT Düzeyleri İle Karşılaştırılması” başlıklı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu. Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, yaptıkları nitelikli çalışmalarından dolayı ekibi tebrik etti. Budak, “Üniversitemiz bilim insanları, ülkemiz başta olmak üzere tüm insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda araştırma alanlarını yoğunlaştırarak, ulusal ve uluslararası iş birlikli ve disiplinlerarası önemli projeler hazırlamaya devam ediyorlar. Referans gösterilen araştırma üniversitemiz ekosistemi bünyesinde çocuklarda sık görülen enfeksiyonların erken teşhisi ve tedavisine yönelik nitelikli bilimsel çalışma yürüten ekibimizi yürekten tebrik ediyorum” dedi. “PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır” Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz, “Bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle 1 yaş altı çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Bu nedenle, enfeksiyonun erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır. Geleneksel biyokimyasal belirteçler ve klinik bulgular, erken teşhiste sınırlılıklar gösterebilir. Bu çalışmanın amacı, tükürükteki Prokalsitonin (PCT) düzeylerinin, 1 yaş altı çocuklarda bakteriyel enfeksiyon şüphesi durumunda kullanımını ve serum PCT düzeyleri ile karşılaştırılmasını incelemektir. Prokalsitonin, bakteriyel enfeksiyonlara spesifik bir belirteç olup, vücutta enfeksiyon varlığında artış gösterir. Çalışma, serum ve tükürük örneklerindeki PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır. Araştırmadaki hipotezimizi, tükürük PCT düzeylerinin, bakteriyel enfeksiyonun erken teşhisinde kullanılabileceği ve serum PCT düzeyleri ile yüksek oranda korelasyon göstereceği üzerine kurduk. Bunun sağlanması durumunda özellikle invaziv olmayan bir yöntem olarak, tükürük PCT düzeyleri, bakteriyel enfeksiyonların erken teşhisinde ilk basamak test olarak potansiyel bir araç olabilecektir. Bu yaklaşım, özellikle küçük bebeklerde kan alma işleminin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda, hastane kaynaklarının gereksiz kullanımını azaltacağı, ileri test (kan kültürü, BOS kültürü, Akciğer grafisi) taleplerini engelleyebileceği, uygunsuz antibiyotik kullanımını düşüreceği ve acil servislerden hızlı taburculuk üzerine önemli bir avantaj sağlayacağını düşünüyoruz ” diye konuştu. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yaptığı projede, Doç. Dr. Ali Yurtseven, Doç. Dr. Caner Turan, Dr. Sercan Çınarlı, Doç. Dr. Elif Azarsız, Doç. Dr. Timur Köse araştırmacı olarak yer alıyor.