POLİTİKA - 30 Temmuz 2020 Perşembe 14:11

Bahçeli: Anıtkabir ile Ayasofya arasında bölücülük yapmak soysuzluktur

A
A
A
Bahçeli: Anıtkabir ile Ayasofya arasında bölücülük yapmak soysuzluktur

MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Anıtkabir ile Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif hattında kutuplaşma oluşturmak, bölücülük yapmak, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri muhtevasında sanal uçurumlar oluşturmak en hafif tabirle soysuzluktur" dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kurban Bayramı münasebetiyle bir mesaj yayımladı.

Dini ve milli bayramların bizi biz yapan, bizi kökümüze tarih ve maneviyatın kılcal damarlarından geçerek bağlayan, bununla da kalmayıp muazzez kucaklaşmaları tahkim ve takviye eden müstesna dönemler olduğunu belirten Bahçeli, “Bayramlar tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın simgesi, birlik ve beraberliğin manevi güvencesidir. Bağımlı, tutsak, yenik ve sömürgeleşmiş toplum veya milletlerin ne kutlayacakları bir bayramı ne de ulaşacakları bir istikballeri vardır. Özellikle ifade etmeliyim ki, ağır yapısal ve çevrimsel krizler yaşayan, derin manevi kaoslara kapılan ülkelerin ortak paydaları küçülmüş, ortak aidiyet ve ati beklentileri ölümcül yara almıştır. Bayramlarımız Türk milletinin barış, huzur, kardeşlik ve kaynaşma hazinesidir. Bu yönüyle bayramlar mensubiyet şuurunun kökleşmesini sağlayan, milletsiz ve milliyetsiz kumpasların kazınıp atılmasını temin eden imkan ve irade kaynağıdır. Ne üzücüdür ki, Türk ve İslam coğrafyaları bugün istikrarsızlık içinde bocalamaktadır. Yüz milyonlarca masum soydaşımız ve din kardeşimiz emperyalist operasyonlarla boğuşmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Esef verici bir durumdur ki, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif kinlerini pusula yapmış çevreleri, yüz hatları nefretle çizilmiş kötü niyetlileri deşifre etmekle kalmamış, bunların ipliğini pazara çıkarmıştır”

İslamofobi ile Türkofobi'nin hızla tırmanış halinde olduğunu kaydeden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kimi zaman diplomatik zorbalıklar, kimi zaman siyasi zorlamalar, kimi zaman ekonomik ablukalar, kimi zaman da tarihsel husumetler vasıtasıyla devasa bir medeniyet birikiminden, dev bir kültür ve inanç müktesebatından intikam için kuyruğa girenlerin hüviyeti bellidir. Esef verici bir durumdur ki, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif kinlerini pusula yapmış çevreleri, yüz hatları nefretle çizilmiş kötü niyetlileri deşifre etmekle kalmamış, bunların ipliğini pazara çıkarmıştır. Bu vesileyle Kurban Bayramı öncesi milletimize bir başka bayram yaşatan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in açılış sürecinde kararlı bir duruş, kesin ve kesintisiz bir tutum sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımıza da gönülden teşekkür ediyorum. Anadolu coğrafyasının vatanlaşmasıyla başlayan küresel cepheleşme İstanbul’un fethiyle zirveye tutunmuş, Türklüğün varlığı ve hükümran karakteri sürekli tariz, taciz ve tahriklere maruz kalmıştır. Karşımızdaki iç karartıcı tablo bir bakıma biteviye süregelen medeniyetler ve milletler mücadelesinin ne kadar karmaşıklaşıp kökleştiğini fazlaca yoruma gerek ve yer bırakmadan teyit etmektedir. Türk milleti asırlardır irili ufaklı pek çok dış tazyik ve baskılarla oyalanmış, hırpalanmış, bazen de hücuma uğramıştır. Büyük milletlerin tarihsel yolculuğunda bu tip dönemler her zaman vardır ve bundan sonra da kaçınılmaz bir şekilde olacaktır. Ancak daha tuhafı içimizden çıkan, bizdenmiş gibi görünüp de karşımıza geçen, toplu saldırı ve suikastlara refakat eden kimlik ve kişilik kaybıyla malul odakların affı mümkün olmayan namertlikleri ve nimet bilmezlikleridir. Ayasofya’nın müze kalmasını isteyen müzelik ve müzayedelik siyaset ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri bunlar arasındadır. Terör örgütleriyle demokrasi kisvesi altında dostluk ve yakınlık kuran işbirlikçiler bunlardan bazılarıdır. İkinci yüzyıla çağrı yaparken geçmiş Türk yüzyıllarını çiğneyen, milli ve manevi değerleri örseleyen tarihsiz, tabansız ve tahammülsüz siyasi güruhun bunlardan farkı yoktur. Egemenlik haklarımız istiklal şerefimizin vazgeçilmez ön şartıdır. Hiç kimse, hiçbir odak bundan en küçük taviz veya tavsama beklememelidir.”

“Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri muhtevasında sanal uçurumlar oluşturmak en hafif tabirle soysuzluktur”

Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen, milli ve üniter bir devlet olduğunu belirten Bahçeli, “Tarihi, nifak üretimi ve seri ihtilaflar için tahrip etmek, ecdadımız ve büyük değerlerimiz arasındaki bağı koparmaya çalışmak sadece sorumsuzluk değil, milletimize karşı büyük bir saygısızlık ve suçtur. Anıtkabir ile Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif hattında kutuplaşma oluşturmak, bölücülük yapmak, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri muhtevasında sanal uçurumlar oluşturmak en hafif tabirle soysuzluktur. Türkiye dünyanın ve içinde bulunduğu bölgenin çetin ve zorlu şartlarında olağanüstü bir diriliş ve yükseliş azmiyle öne çıkmaktadır. Terörle mücadele insanüstü bir gayret ve kahramanlıklarla devam etmektedir. Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de, hatta yurdumuzun her köşesinde milli ve ahlaklı politikalarla bekamıza, güvenliğimize, egemenlik haklarımıza, elbette tarihi mirasımıza meşru ve hukuki sınırlar dahilinde sahip çıkılmaktadır. Nerede bir mazlum varsa, nerede hakkı yenmiş, barış ve huzura susamış bir mağdur bulunuyorsa Türkiye bütün gücüyle oradadır. İç işgal ve ihanet cephesinin rahatsızlığı nitekim bundandır. Ancak Türkiye durmayacak, engellere takılmayacaktır. Bayramların coşkusuyla, milli birlik ve dayanışma ruhunun cesaret ve ferasetiyle hedeflerine adım adım vasıl olacaktır. Cumhur İttifakı’nın muteber ve muhterem iradesi bunu sağlamaya hem mecbur hem de muktedirdir. Covid-19 hastalığından dolayı belki arzuladığımız, ümit ettiğimiz bayramlaşmalar yaşanmasa da, manen ve gıyaben aziz millet evlatları kenetlenmiş bir halde her günü bayram yerine çevirecektir” dedi.

"Yeni tip korona virüs salgınından dolayı kısıtlı şekilde yapılan hac farizasının hüznü imanlı yüreklere hakim olsa da, Allah’tan niyazım gelecek yıl bu ibadetin yine eskisi gibi ifa edilmesidir"

"Bayram manevi ihtişamdır" diyen Genel Başkan Bahçeli şunları kaydetti:

“Bu ihtişamın yeni sorunlara davetiye çıkarmaması için öncelikle ve bu seferlik daha sosyal mesafelerin muhafazasına hepimizin dikkatle önem vermesi samimi dileğimdir. Sevdikleriyle bayramlaşmak amacıyla yola çıkan vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymaları can ve mal güvenliği açısından bir diğer mühim ve önemsenmesi lazım gelen husustur. Yeni tip korona virüs salgınından dolayı kısıtlı şekilde yapılan hac farizasının hüznü imanlı yüreklere hakim olsa da Allah’tan niyazım gelecek yıl bu ibadetin yine eskisi gibi ifa edilmesidir. Bu duygu ve düşüncelerle Cenab-ı Allah’a manen yaklaşmanın ve yakınlaşmanın muazzam bir fırsatı olan kurban ibadetimizin kabulünü içtenlikle diliyorum. Yurt içinde ve yurt dışında hayat ve varlık mücadelesi veren aziz vatandaşlarımın, Türk ve İslam aleminde bir sancak gibi yükselen bütün kardeşlerimin Mübarek Kurban Bayramı’nı kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Allah birliğimizi aratmasın, dirliğimizi azaltmasın, var olan düzenimizi hiçbir zaman aksatmasın.”

Utku Şimşek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.