POLİTİKA - 21 Mart 2019 Perşembe 14:45

Bakan Akar: 'Ülkemize dönük tehditler var'

A
A
A
Bakan Akar: 'Ülkemize dönük tehditler var'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Etrafımızdaki siyasi ve askeri çatışmalardan dolayı ülkemize dönük çeşitli risk, tehditler var. Bunlara karşı ülkemizi ve milletimizi koruyabilmek için, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığını, cennet vatanımızın savunmasını yapabilmemiz için hazır olmamız, çalışmamız lazım" dedi.

Kayseri'de Savunma ve Havacılık Sektöründe Kayseri Sanayisi'nin Gelecekteki Yeri adlı program düzenlendi. Kayseri Ticaret Odası (KTO) Konferans Salonunda düzenlenen programın açılışında konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, ordunun teknolojik olarak donatılması gerektiğini belirterek, “Milletimizin peygamber ocağı olarak gördüğü Türk Silahlı Kuvvetleri, kahraman ordumuz değişen ve gelişen teknolojik silah ve mühimmatla donatılmalı. Şükürler olsun ki donatılıyor. Bugün gelinen noktada dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türkiye, NATO’nun da 2. büyük ordusuna sahip olmanın gururunu taşıyor. Özellikle son yıllarda terörle mücadele ve coğrafyamızda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle ordumuzun teknolojik olarak daha da donatılması hasıl olmuş ve bugün milli savunma sanayimizde yüzde 65 oranında kendimize yeter halde bulunmaktayız. Fakat bu bizim için yeterli değil, daha da ileriye gitmek için çalışmalıyız" dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise konuşmasında Türk Savunma Sanayi’nin üretim, ihracat ve teknoloji geliştirme alanında şimdiye kadar yaptıklarından çok daha fazlasını başaracak potansiyeli olduğunu kaydederek, “Geçen sene ülke olarak ihracatımızı yüzde 7 artırırken, Kayseri bunu 4’e katladı. Şimdi, tayyare fabrikası ile başlattığımız sanayileşme hikayesini savunma sanayi ile daha ileriye taşımak istiyoruz.

Bu alanda kamu-özel sektör ortak çalışması sonucu önemli başarılar elde etti. 2002 yılında yüzde 80’leri bulan savunma sanayinin dışa bağımlılık oranımız2018’de çok şükür yüzde 35’ler seviyesine indi. Aynı zamanda küresel rekabette de ilerledik. Bugün 4 firmamız dünyanın en büyük savunma şirketleri listesine girdi. Savunma sanayi sektörü ihracatı 2018’de 2 milyar doları geçti. Tüm bu başarının mimarları olanlarla iftihar ediyoruz. Kamunun desteği olmasaydı özel sektör, özel sektörün azim ve çalışkanlığı da olmasaydı kamu tek başına bu başarıları gerçekleştiremezdi. Elbette bizler bunlarla yetinmeyeceğiz. Türk Savunma Sanayi’nin üretim, ihracat ve teknoloji geliştirme alanında şimdiye kadar yaptıklarından çok daha fazlasını başaracak potansiyelimiz var. Biz de Kayseri olarak bu süreç içinde yer almak, ülkemiz savunma sanayine daha fazla katkı vermek istiyoruz" şeklinde konuştu.

Vali Şehmus Günaydın da konuşmasında, “Uçak fabrikası serüveni ile başlayan sanayileşmede ilimiz son yıllarda çok önemli başarılara imza atmış, ülkemiz ihracatında da çok önemli paylara sahip şirketler ön plana çıkmış. Fakat bu tecrübemizin çok daha ileri noktalara taşınması gerektiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Görevlerimizi, ödevlerimizi biliyoruz. Bu güç ve maharet firmalarımızda var" dedi.

Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir ise, "Giderek hassas işleme ve imalat yapan makineler konusunda yurt dışına bağımlılığımız malum. Bu bağımlılığın getirdiği ve getirmesi muhtemel çeşitli kısıtlar yavaş yavaş görülmeye başlıyor. Bu anlamda şirketlerimizin hassas işleme yapabilen tezgahların üretilmesi konusunda desteklenmesini istiyoruz. Kayserimiz bölgesel olarak bu konuda öne geçmek üzere önceliği ele alacak ve inisiyatif kullanacaktır. Bu konuda teşvik mekanizmalarımızı harekete geçirmeyi planlıyoruz" ifadelerini kullandı.

Bakan Akar: "Cennet vatanımızın savunmasını yapabilmemiz için hazır olmamız lazım"

Programa katılan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ilgili ve yetkili herkesin ilerideki dönemlerde mücadeleye hazır olması ve vatanı savunmak için çalışılması gerektiğini vurgulayarak, "Çevremize baktığımız zaman kritik, zor bir dönemden geçiyoruz. Etrafımız gerçekten ateş çemberi. Bu olayların nasıl, nereye döneceğini, bir adım sonra nelerle karşılaşacağımızı başlangıçtan itibaren gerçekten sadece bizim için değil tüm dünya için kestirmek çok zor. Onun için atalarımızın söylediği lafı söyleyeyim; ‘Hazır ol cenge, istersen sulh-ü salah’. Bunu hepimizin ilke kabul etmesi lazım. Sadece bu topla, tüfekle yapılan savaşla değil; ekonomik, diplomatik, enerji, sanayi, bilim savaşı da var. Dolayısıyla bu bakımdan her alanındaki ilgili ve yetkili arkadaşlarımızın müteakip dönemlerdeki mücadeleye hazır olması lazım, kendilerini hazırlaması lazım ki sürprizlerle karşılaşmayalım. Bu oluşumdan, belirsizlikten dolayı kritik durumlarda etrafımızdaki siyasi ve askeri çatışmalardan dolayı ülkemize dönük çeşitli risk, tehditler var. Bunlara karşı ülkemizi ve milletimizi koruyabilmek için, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığını, cennet vatanımızın savunmasını yapabilmemiz için hazır olmamız, çalışmamız lazım. Sonunda ‘Vay anasına’ dememek lazım" dedi.

"Üstün teknolojiye dayalı yerli ve milli savunma sanayimizi kuracağız. Bunun lamı cimi yok"
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin en iyilerini vermek zorunda olduklarını ve bu anlamda milli ve yerli savunma sanayinin kurulmasının çok önemli olduğunun altını çizen Bakan Akar, "Bütün bu güvenlik meselelerini çalışırken en öne çıkan problem sahası hepimizin bildiği gibi terörle mücadele. Silahlı kuvvetlerimizin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin diğer faaliyetlerinin yanı sıra karşısına çıkan en kritik konu terörle mücadele konusu. Bu konu silahlı kuvvetlerimizin, güvenlik güçlerimizin konusu. Silahlı kuvvetler bölümüne baktığımızda bu işi nasıl yapacak? Personelin temini ve yetiştirilmesi, diğeri bunların eline vereceğimiz araç, gereç, silah ve malzeme. Alet işler, el övünür. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakar mensupları atalarından aldığı güçle gece, gündüz demeden canını hiçe sayıp ‘Ölürsem şehit, kalırsam’ gazi anlayışıyla içinde mücadele eden arkadaşlarımız bu görevi yaparken Kırıkkale piyade tüfeğiyle sonuç şöyle olur, otomatik tüfekle böyle olur. Dolayısıyla tank, top, uçak, gemi önemli. Yani savunma sanayi konusu gerçekten önemli. Sadece ticari bir konu olmaktan öte ülkemiz ve milletimizin savunması bakımından çok değerli bir gayrettir. Bu konuda sanayicilerimizin her türlü fedakarlığı, kahramanlığı yapacağından eminiz. Bu konuda kahramanlara ihtiyacımız var. Bir şekilde bunun memleket meselesi olduğunu hepimiz bileceğiz, üstün teknolojiye dayalı yerli ve milli savunma sanayimizi kuracağız. Bunun lamı cimi yok" ifadelerini kullandı.

"Yeni Zelanda'daki alçak katil 'Türkler boğazın batısına geçmesin' diyor. Bu bir kişinin hayali değil, bir yerlerde bir şeyler konuşuluyor"

Yeni Zelanda'da cuma namazını kılan Müslümanlara yönelik düzenlenen terör saldırısına ilişkin konuşan Bakan Akar, saldırıyı düzenleyen teröristin söylemlerinin bir kişinin hayali olmadığının altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Coğrafya kaderdir’ diyorlar. Coğrafya her ne kadar kaderse Türkiye’de bizler de bu coğrafyanın kaderiyiz. Yeni Zelandalı hadsiz, alçak, katliamcı, ırkçı, dinci, terörist katil; ‘Türkler boğazın batısına geçmesinler, doğuda kalsınlar’ diyor. Dolayısıyla bize kefen biçiyorlar. Bu şaka değil, ciddiye alın bunları. Bu bir kişinin hayalleri, kafasında uydurduğu hezeyanlar değil, bir şeyler konuşuluyor bir yerlerde. Eğer memlekete sahip çıkarsak bu memleket var. Eğer zafiyet gösterirsek inanın kimsenin insafı yok. Kimsenin insafına kalamayız, bu asil milleti, vatan topraklarının güvenliğini kimsenin insafına bırakamayız. Bu konuda çok çalışmamız lazım. Silahlı kuvvetlerimiz bir taraftan en iyi şekilde personelini seçip onları eğitip, talimini, tatbikatını yaptırırken diğer taraftan da kahraman ve fedakar Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin eline en iyi silahı vermek durumundayız."

Turan Bulut 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.