POLİTİKA - 25 Haziran 2022 Cumartesi 15:46

Bakan Bozdağ: 'Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur'

A
A
A
Bakan Bozdağ: 'Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur'

Ağrı'ya bir dizi ziyaretler için gelen ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın açıklamalarıyla ilgili konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur, anayasal ve yasal sorun çıkarmak isteyenler boş yere gayret ediyorlar” dedi.

Öte yandan, Bakan Bozdağ, orman yangılarıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Caydırıcı ceza olmalı, ucu nereye dayanıyorsa, idama mı? İdam olmalı’ açıklamasına yönelik, “Cumhurbaşkanımızın konuşmaları bizim için ayrıca talimattır. Bakanlık olarak çalışmaya başladık” ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısı'na katılmak ve bazı temaslarda bulunmak üzere Ağrı'ya geldi. İlk olarak Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan'ın amcasının vefatından dolayı Tutak ilçesine giderek taziye ziyaretinde bulunan Bakan Bozdağ, Bursa'da servis aracına düzenlenen saldırıda şehit olan infaz koruma memuru Cengiz Yiğit'in ailesini evinde ziyaret etti. Ziyaretlerin ardından Bakan Bozdağ, burada önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağına ilişkin tartışmalara yönelik açıklamalarda bulunan Bakan Bozdağ, “Faik Öztrak konuşmalarımızdan rahatsız olmuş. Ama Türkiye'de tartışılan bir konuda Adalet Bakanı'nın hele anayasa ve hukukla ilgili bir konuysa konuşması kadar doğal bir şey.

Cumhurbaşkanımızın 2023 seçimlerinde aday olamaz tartışmasını Millet İttifakı bileşenleri ve onlara destek verenler televizyonlarda, gazetelerde, değişik imkanlarda yapıyorlar. Siyasiler de yapıyor, herkes yapıyor. Bunlar tartışıyor bu konuyu. Biz tartışmaya açmadık. Özellikle ifade etmek isterim. Onun için de ben şunu açık ifade edeyim, Cumhurbaşkanımızı 2023 seçimlerinde yenemeyeceğini anlayanlar umutlarını Cumhurbaşkanımızın anayasal ve yasal olan adaylığını engellemeye bağlamış durumdadır. Yani bu fevkalade onlar için üzüntü verici bir durumdur. Meydana çıkmaktan adil bir yarışa katılmaktan, milletin hakemliğine başvurmaktan ve milletin verdiği karara rıza göstermekten bu açıldıklarını gösteriyor. Burada şunu bir kez daha ifade etmek isterim Cumhurbaşkanımızın 2023’te aday olması anayasamıza da, yasalarımıza da uygundur. Anayasa ve yasaya aykırı herhangi bir durum söz konusu değildir. Bunun pek çok nedeni var. Sadece birkaç şey ifade etmek isterim burada.

Bir defa 2014’te yapılan seçim parlamenter sistem içinde yapılmış bir seçimdir. 2, sembolik yetkilere sahip cumhurbaşkanı seçimidir. 3, sorumsuz cumhurbaşkanı seçimidir. 4, parlamentodan ayrı yapılmış bir cumhurbaşkanı seçimidir ve yürütme organı olmayan bir cumhurbaşkanı seçimidir. 2017 anayasa değişikliğiyle beraber cumhurbaşkanı seçiminde aday gösterme usulü değişti. Cumhurbaşkanı seçimine dair maddelerin tamamı değişti ve yeniden yazıldı. Maddede bir değişiklik değil. Maddenin tamamı değişti. Daha önce biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı parti grupları ve siyasi partiler toplam oyu yüzde beşe ulaşıyorsa onlar aday gösterebiliyordu. Son değişiklikle bunun içerisine 100 bin seçmen de imza topladığı takdirde cumhurbaşkanı adayı gösterebilme imkanına kavuştu. Aday gösterme şartlarında bir değişiklik oldu. 2, önceden cumhurbaşkanı seçilen 2014’te ne yapıyordu? Partisiyle ilişki kesiliyordu.

Nitekim Cumhurbaşkanımız 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçilince partiyle ilişiğini kesti ve genel başkanlıktan AK Parti üyeliğinden ayrıldı. O zaman cumhurbaşkanı yürütme organı değildi. 2017’de yapılan değişiklikten sonra cumhurbaşkanı seçim usulü de değişti. Aday gösterme usulün yanında. Çünkü vekil sayısı anayasa 75’te 550’den 600’e çıkarıldı. Ve yine Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleriyle cumhurbaşkanı seçimlerinin birlikte ve aynı gün yapılması anayasaya açıkça yazıldı. Eskiden cumhurbaşkanı seçimiyle parlamento seçimi bir yapılmaz, ayrı yapılırdı. Şimdi birlikte aynı gün seçimi esas alındı. Öte yandan, cumhurbaşkanı yürütme organı başlığı altında düzenlendi. Şu anda cumhurbaşkanı devletin başıdır. Yürütme organıdır. Yürütme yetki ve görevlerini cumhurbaşkanı kullanmaktadır.

Cumhurbaşkanı statüsü tamamen değişmiştir. 2018 seçimlerinde yapılan seçim yürütme organı olan devletin başı olan cumhurbaşkanı seçimidir ve burada bir hususun daha altını çizmekte fayda görüyorum. 2017 anayasa değişikliğinin yürürlük maddesi olan 18. maddede çok açık bir şekilde bu kanunun 75, 77, 101 ve 102. maddeleri cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olan ve parlamento seçimiyle ilgili olan maddelerin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte aynı gün yapılacak, TBMM üyeliği seçimi ve cumhurbaşkanı seçiminin takviminin ilan edildiği tarihte yürürlüğe girildi. Şimdi bu anayasal bilgilerden sonra şunu ifade etmekte fayda var. Anayasa ne diyor? Cumhurbaşkanı seçimi statüsü ve diğer hususlarda yapılan değişikliklerin yürürlüğü seçimiyle ilgili kısımların diğer konuların yürürlüğü ne zaman gidecek?

Dolayısıyla 2017 anayasa değişikliğine göre Cumhurbaşkanımız ilk defa 2018’in 24 Haziran'ında cumhurbaşkanı seçildi. İki defadan fazla seçilemez kuralı buradan işlemeye başlıyor. Şimdi 2023’te yapılacak seçim Cumhurbaşkanımızın yürütme organı ve devletin başı olarak ikinci seçim olacaktır. Yürürlüğünü açıkça yazıyor. Önceki maddeleri de yazan bazı ifadelerin, yeni maddelerde tekrar edilmiş olması bu maddenin yürürlüğünü geriye götürmez maddenin yüzlük tarihi çok açık. Ne zaman yürürlüğe girdiğini anayasa yazmış. Anayasanın yürürlük tarihini belirlediği bir hususta yorumla, içtihatla, değerlendirmeyle yürürlük tarihini kimse değiştiremez. İkincisi tabii anayasa koyucu eğer cumhurbaşkanının ikinci defa seçilmesini istememiş olsaydı, o zaman anayasaya bir istisna hükmü, bir geçiş hükmü koyardı. Anayasa koyucu, Cumhurbaşkanı olan o zaman yürürlüğe girdiğinde Cumhurbaşkanımızın adaylığıyla ilgili bir istisna hükmü koymamıştır. Anayasa koyucunun koymadığı bir istisna hükmü yorumla da içtihatla da konulamaz” diye konuştu.

“Anayasal ve yasal sorun çıkarmak isteyenler boş yere gayret ediyorlar”

Anayasa Mahkemesi'nin daha önce verdiği kararda da ifade edildiği gibi temel haklarla ilgili yapılan düzenlemelerin eğer yeni haklar doğuruyorsa, bu hakların gelecekte kullanılacak haklardan mahsup edilemeyeceğini ifade eden Bakan Bozdağ, “Seçilme hakkı konusunda cumhurbaşkanına iki defa seçilme hakkı yürütme organı olarak seçilme hakkı veren bir anayasa değişikliği var. Sembolik olarak daha önce seçim yapıldı diye önceki seçim yeni hükümlerin verdiği iki defa seçilme hakkından mahsup edilemez. Böylesi bir düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce yapılan düzenleme iptal edilirken açık bir ortaya konmuştur. O nedenle sayın cumhurbaşkanımızın seçimi konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur. Anayasal ve yasal sorun çıkarmak isteyenler boş yere gayret ediyorlar. 2023 seçimlerine onlar hazırlansınlar. Orada çalışalım, orada yarışalım. Orada görüşelim. Hukuksuzluğa sığınmak haksız bir yol açmak için ter dökmesinler. Çünkü daha önce de böyle ter döktüler. Boşuna yoruldular, yorulmalarını istemeyeceğiz” şeklinde konuştu.

“Cumhurbaşkanımızın konuşmaları bizim için ayrıca talimattır bakanlık olarak çalışmaya başladık”

Orman yangınlarının herkesi derinden üzdüğünü kaydeden Bakan Bozdağ, “Hepimizi üzmekte ciğerlerimiz adeta cayır cayır yanmaktadır. Şu anda Cumhurbaşkanımız dün yaptığı açıklamayla mevcut cezaların yeterli caydırıcı olmadığı konusunda kanaatini ortaya koydu. En ağır yaptırım olan idam yaptırımı dahil her türlü yaptırımın bu konuda değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Şu anki mevzuatımıza göre kasten orman yakanlara verilen cezanın hapis cezasının alt sınırı 10 yıldan başlıyor. Üst sınırı yok. Bir örgüt faaliyeti çerçevesinde orman yakanların suçunun cezasının alt sınırı ise 20 yıldan başlıyor, üst sınır müebbet hapis. Tabii bu cezaların yeniden ele alınmasında biz de Adalet Bakanlığı olarak fayda görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın konuşmaları bizim için ayrıca talimattır. Bakanlık olarak çalışmaya başladık. Çalışmalarımız somutlaşınca Cumhurbaşkanımıza ve kamuoyuna açıklayacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi elbette bu konuda gerekli adımları eminim ki Cumhurbaşkanımızı ve bu çalışmalar çerçevesinde atacaktır” şeklinde konuştu.

Merve Gökbakan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.