SAĞLIK - 27 Ekim 2021 Çarşamba 20:53

Bakan Koca: 'Dr. Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi yanlıştır'

A
A
A
Bakan Koca: 'Dr. Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi yanlıştır'

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Bazı kliniklerde asistan hekimlerin 36 saat çalıştığı durumlar olduğu maalesef gerçektir. Dr. Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi ise yanlıştır. Arkadaşımız günlük mesainin ardından nöbet tutmuş, sabah hastaneden ayrılmıştır. Olay özelinde doğru bilgi budur” dedi.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Bakan Fahrettin Koca başkanlığında online olarak toplandı. Toplantının ana gündem maddelerini vakaların artış hızı, aşılama hızı ve üçüncü doz oranları oluşturdu.

Toplantı sonrasında YouTube üzerinden açıklamalarda bulunan Bakan Koca, “Hepimizi derinden etkileyen bir olay yaşadık. Dr. Rümeysa Şen, mesleğine, bütün zorluklarına rağmen bağlı, hayatının baharında bir arkadaşımızdı. Geçtiğimiz Cumartesi günü kendisini bir trafik kazasında kaybettik. Kaza dramatikti. Hepimizi sarstı. Olay, Ankara Şehir Hastanesi’nde görev yapan bu gencecik hekimin nöbetini tamamlayıp, hastaneden ayrılmasından iki saat kadar sonra, evine dönerken meydana geldi.

Annesinin şöyle dediğini öğrendik: ‘Kahvaltıyı hazırlamıştım, onu bekliyorduk.’ Bu acıyı bana en derinden hissettiren, anne yüreğinden gelen bu söz oldu. Rümeysa o kahvaltı sofrasına oturamadı. Dr. Rümeysa’lar kolay yetişmiyor. Bir hekim binlerce insan arasından çıkıyor. Bir hekimin kaybı hepimiz için büyük kayıptır” ifadelerini kullandı.

“Dr. Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi ise yanlıştır”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, trafik kazası sonucu vefat eden Dr. Rümeysa Şen’in nöbet saatleri ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Böylesine dramatik bir olayın içimizde yol açtığı duyguları kelimeler ifade edemez. Sevgili Rümeysa’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesinin, ablasız bir hayatı hayal bile edemeyen kız kardeşinin, çalışma arkadaşlarının başı sağ olsun. Sağlık camiamızın başı sağ olsun. Dramatik olaylarda birtakım yanlış bilgilerin, kasıt bile söz konusu olmadan, doğru bilgilermiş gibi yayılması olağandır. Bir noktaya açıklık getirmek, konuyu ele almak istiyorum. Bazı kliniklerde asistan hekimlerin 36 saat çalıştığı durumlar olduğu maalesef gerçektir. Dr. Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi ise yanlıştır. Arkadaşımız günlük mesainin ardından nöbet tutmuş, sabah hastaneden ayrılmıştır. Olay özelinde doğru bilgi budur. Ama bu bilgi bizleri uzun çalışma saatleri gerçeğinden uzak tutmaz. Hemen belirtmek istiyorum ki, biz değil 36 saat, 24 saate varan bir çalışma süresini de insani bulmuyoruz. Sağlık Bakanı olarak bu netlikte konuşmamın dayanağını açıklayacağım.

Uzun mesailer, yoğun nöbetler asistan hekimlerimizin muzdarip olduğu eski bir sorundur. Bakanlığımızın uygulama ile ilgili yönetmeliği ise tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık. Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 11. Maddesinde şu kural vardır: ‘Uzmanlık öğrencilerinin nöbet uygulaması üç günde birden daha sık olmayacak şekilde düzenlenir.’ Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 41. Maddesinde ‘Gece nöbeti tutanlara ertesi gün görev verilmez’ denmektedir. Bu madde ve devamında, başhekimler dinlenme süreleri konusunda ayrıca hassas olmaya teşvik edilmektedir. Biyolojik kapasitemizi zorlayacak çalışma süreleri kabul edilemez. Kaldı ki, hekimlik ancak dingin bir zihin ve ruh haliyle icra edilebilecek bir meslektir. Arada en az iki gün olmadan tutulan nöbet, sağlıklı bir uygulama olamaz. Fakat yönetmeliklere uymayan, çeşitli faktörlere dayalı uygulamalara gidilmektedir. Bunlara da değineceğim.

36 saatin, 24 saatin ne demek olduğunu asistan olduğum yıllardan ben de biliyorum. Benim hocalarım da aynı şekilde asistanlık yıllarında 24 saat, 36 saat ter dökmüşlerdi. Zamanla bu uygulamalara meslek disiplinin, hatta hekimlik özverisinin bir tür eğitimi gözüyle de bakılır olmuş. İhtiyaçlar, mecburiyetlere yol açmış. 2021 yılındayız. Değişmesi gereken, yapılması gereken çok şey var. Öncelikle adil uygulamanın takipçisi olacağız.”

“Hekim başına düşen kişi sayısını makul düzeylere indirmemiz, çalışma sürelerini azaltmamız mesleğine girecek gençlerin önünü açmamıza da bağlıdır”

Nöbetler konusunda karar vericileri zorlayan realiteler, mecburiyetler olduğunu kabul ettiğini dile getiren Bakan Koca, “Türkiye’de toplam hekim sayısı 185 bin 840, toplam hemşire sayısı 232 bin 548’dir. Hekimlerin 101 bin 198’i Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda görevlidir. Toplam hekim sayısını ülke nüfusuna oranladığınızda bir hekime 457 kişi düşmektedir. 457 sayısı on yıl kadar önce 575’ti. Gelişme ne olursa olsun, bugün bir hekime 457 kişi düşüyor olması çok ağır bir iş yükü demektir. Bakanlığım döneminde, uzman hekim ihtiyacını karşılamak amacıyla önemli bir adım atılmış, uzmanlık eğitimine başlayan hekim sayısı 7 binden 11 bine çıkarılmıştır. Sayıyı artırmak için nitelikli eğitim kliniklerinin sayısını artırma çabası içindeyiz. Hekim başına düşen kişi sayısını makul düzeylere indirmemiz, çalışma sürelerini azaltmamız mesleğine girecek gençlerin önünü açmamıza da bağlıdır. Aile Hekimliği sisteminin güçlendirilmesi iyileştirme çabalarının bir parçasıdır. Şiddet, başta hekimler olmak üzere, sağlık çalışanlarının hayati sorunlarından biridir. Fiziki veya sözlü saldırı dışında kalan kimi faktörlerin şiddetin görünmeyen bileşenleri arasında yer aldığını ise son derece iyi biliyorum” şeklinde konuştu.

“Hekimlerin özlük haklarını iyileştirme çalışmamızın kısa zaman zarfında sonuçlanması için gayret ediyorum”

Sağlık çalışanlarını sorunları ile yakından ilgilendiğini vurgulayan Bakan Koca, “Sağlık çalışanları acil sorunlar yanında ekonomik sorunları her ne kadar geri plana atmışsa da bu sorunlarla yakından ilgileniyorum. Hekimlerin özlük haklarını iyileştirme çalışmamızın kısa zaman zarfında sonuçlanması için gayret ediyorum. Ek ödemenin çalışanlarımız arasında hakkaniyetli bir şekilde dağılımını da sağlayacağız. Sabit ek ödemenin maaşa eklenmesini temin edeceğiz. Atama bekleyen arkadaşlarımız var. Mesleğe adım atmak için sabır göstermenin zorluğunu anlıyorum. Beklentilerini ısrarla gündeme getirmelerini azimlerinin işareti kabul ediyorum. Milletimizin, devletimizin kendilerine ihtiyacı var. Atamaların mülakat olmadan puana göre yapılmasını sağlayacağız. Fakat unutulmamalı, devlet, kararlarını tüm hazırlıklarını tamamlayarak sonuçlandırır. Arkadaşlarımız, atamaların, şartların hazır olduğu en erken tarihte yapılacağından emin olsunlar” diye konuştu.

“2019 yılına göre 2020 yılında hayatını kaybeden gebe sayısında yaklaşık yüzde 52’lik bir artış var”

Bakan Koca, Bilim Kurulunda ele alınan konular hakkında yaptığı bilgilendirmelerde ise şunları kaydetti:
“İkinci doz aşı ile üçüncü doz aşı arasındaki sürenin uzatılması antikor düzeyini düşürmekte, aşının koruyuculuğunu azaltmaktadır. Bilim Kurulu, zamanı gelen üçüncü doz aşıların aksatılmadan yapılmasını ısrarla önermektedir.

Dünkü verilere göre, 2 milyon 807 bin 716 kişi, yaptırması gereken üçüncü doz aşısını henüz yaptırmamıştı. 2019 yılına göre 2020 yılında hayatını kaybeden gebe sayısında yaklaşık yüzde 52’lik bir artış var. Bu yıl da seyir geçen yıla benzer sürüyor. Geçen yıla kıyasla yaklaşık yüzde 50 daha fazla anne adayını Covid-19 sebebiyle kaybettik. Daha önce yaptığımız çağrıya rağmen maalesef halen gebelerde aşılanma oranı oldukça düşük. Kayıplarımızın arkasında en belirgin sorun gebelerin aşılanma oranının düşük olması. Covid-19 sebebiyle kaybettiğimiz gebelerin yüzde 99’u aşısızdır.

Bilim Kurulumuz bir kez daha anne adaylarımızı aşı olmaya ve aşılarını tamamlamaya davet ediyor. Aşının etkisini salgının seyrinde açıkça görebiliyoruz. Dikkat edecek olursanız haftalardır yüksek yeni vaka sayıları görüyoruz. Ancak önceki dönemlere kıyasla önemli bir fark var. Yeni vaka sayıları hızlı tırmanışlar şeklinde zirveler görmüyor. Günlük vaka sayılarımızı gösteren grafikler adeta tepesi kesilmiş bir dağ gibi yatayda seyrediyor. Belki önemli düşüşler henüz görmedik ancak dramatik ve ani yükselişler de görmüyoruz. İşte bunu sağlayan aşıdır. Aşı sayesinde günlük vaka sayılarının kontrol edilemez şekilde artışı engellendi. Çok yakında günlük vaka sayılarının düştüğünü de göreceğimizi değerlendirdik. Bunu başarmanın yolu ise vakti gelen hatırlatma dozlarının yapılması ve topluca yüksek oranda aşılı olmaktır.

Yerli aşımız Turkovac’ın seri üretime geçmesi için gönüllülere ihtiyacı var. Hatırlatma dozunun zamanı gelen 18-59 yaş arası sağlıklı vatandaşlarımızı kendi aşımız, kendi gücümüz için gönüllü olmaya davet ediyorum.”

Utku Şimşek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Teknosa, İstanbul’daki iki mağazasını daha dijitalleştirdi Tüm dünyada yükselen deneyim odaklı perakende trendini sahiplenen Teknosa, yılda milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan en büyük mağazası Cevahir Teknosa’yı müşteri odaklı dijital konsepte dönüştürdü. Çoklu kanal stratejisi çerçevesinde dijital kanallarla birlikte mağaza yatırımlarını sürdüren Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, Türkiye genelindeki mağazalarını daha dijital ve erişilebilir konseptte yenilemeyi sürdürüyor. Bu kapsamda Teknosa, 4 bin metrekarelik alanıyla en büyük buluşma noktasını oluşturan Cevahir AVM mağazasını da dijital konsepte dönüştürdü. Yenilenen yüzüyle teknoloji tutkunlarının karşısına çıkan mağaza, Teknosa Yönetim Kurulu Başkanı Max Speur, Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, İcra Kurulu Üyeleri ve iş ortaklarının katılımıyla açıldı. Dijital, erişilebilir ve sürdürülebilir konsept Yılda milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Cevahir AVM Teknosa Exxtra Mağazası, yeni konseptte farklı deneyim alanlarıyla tüketicilere çok daha dijital ve yalın bir deneyim sunuyor. Müşteriler, mağazadayken ürün bilgilendirme ekranları aracılığı ile teknosa.com’dan sipariş verme imkanı ve birçok ürün grubu için oluşturulan deneyim alanları ile aradıkları ürünlere daha kolay ulaşıp, ev konforunda deneyimleme fırsatına sahip oluyor. Mağazada oluşturulan Tekno Coffee alanında kahve keyfini o an yaşamak mümkün oluyor. Ödeme noktası ile Tekno Hizmet alanlarının daha görünür olduğu mağazada, görme engelli müşteriler için tasarlanan yürüyüş alanları ile satış danışmanlarına kolayca ulaşabilecekleri butonlar yer alıyor. Fiziksel engelli müşteriler için ise kasada ve Tekno Hizmet alanında özel bölümler var. Sürdürülebilirlik duvarının da yer aldığı mağazada tüketiciler hem enerji tasarrufu, karbon ayak izi gibi birçok konuda bilgi sahibi olabiliyor hem de elektronik atıklarını geri dönüşüm kutularına bırakabiliyor. “Mağazalarımızı dijital kanallarla entegre ediyoruz” Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, en büyük mağazalarını da dijital konsepte dönüştürmekten mutluluk duyduklarını belirterek, şunları söyledi: “Türkiye’nin en yaygın mağaza ağına sahip teknoloji perakende şirketi olarak, müşterilerimize bütünsel ve kapsamlı bir deneyim sunmak için pek çok yeniliği hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda müşteri odaklı, daha dijital, erişilebilir ve sürdürülebilir konseptimizde içerik karmaşasından uzak konforlu bir alışveriş deneyimi sunuyoruz. 2022 yılından bu yana Türkiye genelinde mağazalarımızı yeni konsepte dönüştürüyoruz. Cevahir Teknosa mağazamız da bu konseptle yenilediğimiz 18’inci noktamız oldu. Mağazaları olan dijital bir platforma dönüşme hedefimizde, mağazalarımızı dijital kanallarımızla pürüzsüz bir şekilde entegre etmeye devam edeceğiz.” “Ziyaretçi çekme oranımız arttı” Teknosa Perakende Satış Genel Müdür Yardımcısı Enver Yelkenci de yeni mağaza konseptinin temelinde dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Yeni konseptimizde müşterilerimizin alışveriş öncesi, sırası ve sonrası yaşadıkları deneyime odaklanan sade bir yapıyla hizmet veriyoruz. Müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını doğru anlayıp, beklentilerin de ötesinde bir deneyim yaşatmak üzere çıktığımız bu yolda tüketicilerden de çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Dijital konsepte dönüştürdüğümüz mağazalarımızda benzer mağazalarımıza kıyasla daha fazla satış cirosu elde ettik. Mağazalarımıza ziyaretçi çekme oranımız ve sepet büyüklüğümüz de artış gösterdi. Tüm kanallarımızda sunduğumuz deneyim ve değerlerle fark oluşturmaya devam edeceğiz.” Tepe Nautilus mağazası da yenilendi Teknosa, Cevahir mağazasıyla aynı gün Tepe Nautilus AVM’deki mağazasını da dijital konsepte dönüştürdü. Yenilenen mağaza, beyaz eşyadan bilgi teknolojilerine, telekomdan küçük ev aletlerine en çok ihtiyaç duyulan teknoloji ürünlerini tüketicilerle buluşturuyor.
Mersin Turfanda üzüm hasadı başladı Türkiye’nin yaş sebze ve meyve üretim merkezlerinden Mersin’de örtü altında turfanda üretilen üzümde hasat başladı. İlk ürünlerin kilogramı temsili olarak 300 TL’den alıcı buldu. Türkiye’nin tarımsal üretim merkezlerinden Mersin’de örtü altında turfanda üretilen sebze ve meyvelerin hasadı devam ediyor. Karadut, erik gibi ürünlerin ardından yine örtü altı yetiştirilen beyaz üzümde hasat başladı. Erdemli Kocahasanlı bölgesinde sezonun ilk üzümleri bugün hasat edildi. Üreticilerin önemli bir gelir kapısı olan turfanda üzümün ilk hasadı temsili olarak 300 TL’den alıcı bulu. Özenle hasat edilip paketlenen üzümlerin yurt içinde İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Bursa gibi büyük şehirlere, ardından da Avrupa ile Arap ülkelerine gönderileceği ifade edildi. İlk hasadın temsili 300 TL’den alındığı üzümün piyasada fiyatının ilk 15 günde 150 TL civarında olmasının beklendiği kaydedildi. Üzüm hasadı yapan üretici Mehmet Uygur, "Seramızda ürettiğimiz üzümlerin hasadına başladık. Bu sene verim çok güzel. Şu anda kilogramını 300 TL’den temsili olarak verdik" dedi. "İlk ürünler iç piyasaya gönderiliyor Örtü altı turfanda üzümün ilk hasadına başladıklarını belirten Ziraat Mühendisi Emine Yaman Kulu ise, "Bölgemizde 400 dekar alanda örtü altı üzüm üretimi var. İçinde bulunduğumuz sera 4 dekar, küçük bir aile işletmesi. Bizim için çok kıymetli. Üreticimiz buradan geçimini sağlıyor, çocuklarını büyüttü okuttu, şu anda torunlarına bakıyor. Burada hasat başladı. İlk ürünlerimiz iç piyasaya gönderiliyor. Ürün ileriki günlerde artacaktır, o zaman yurt dışından gelen talepleri de karşılayacağız. Özellikle Arap ve Avrupa ülkelerinden talep geliyor" diye konuştu. "Üreticilerin yaş ortalaması yükseliyor" Girdi ve iklimsel şartların üreticiyi zaman zaman zorladığına dikkat çeken Kulu, "Çiftçilerimizin yaş ortalaması yükseliyor. Şu anda 58. Bir 5 yıl sonra bu çiftçilerimizin üretimden uzaklaşacağını düşünüyoruz. Biz de genç çiftçileri üretime davet ediyoruz. Genç çiftçilere destek verilirse üretimde daha güçlü oluruz" ifadelerini kullandı.