GÜNDEM - 28 Ekim 2020 Çarşamba 18:25

Bakan Pakdemirli, TGRT Haber'de önemli açıklamalarda bulundu

A
A
A
Bakan Pakdemirli, TGRT Haber'de önemli açıklamalarda bulundu

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Orman yangınları maalesef yüreğimizi yakıyor. Bu sene de adet olarak yüzde 30-35 çok daha fazla orman yangını çıktı. Çok merak edilen bir konu da terör, sabotaj falan mı? Yoksa diğer konulardan dolayı mı? Elbette artışların bir kısmı bundan kaynaklıdır. Ama bir taraftan da artışların bir kısmı bu seneye has özel meteoroloji koşullarının daha yüksek geçiyor olmasıyla alakalıydı” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, TGRT Haber Gündem Özel programında Gazeteci-Yazar Ziya Osman Açıkel'in sorularını cevapladı.

“Bu sene de adet olarak yüzde 30-35 çok daha fazla orman yangını çıktı”

Hatay İskenderun’daki yangınla ilgili konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Hatay’da böyle büyük bir yangının olduğunu öğrenince sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla bölgeye geçtim. Özellikle birebir devletin en üst kademesinin yangına müdahale ediyor olması önemli. Normalde genel müdürde bize eşlik ederdi ama genel müdürümüz şu anda tecrit sürecinde ona da buradan geçmiş olsun diyelim. Devlet bütün kurumlarıyla özellikle bu konuda hassasiyetle son iki yıldır çok daha fazla, çok daha iyi bir şekilde gösteriyor. Tabi ki orman yangınları maalesef yüreğimizi yakıyor. Bu sene de adet olarak yüzde 30-35 çok daha fazla orman yangını çıktı. Çok merak edilen bir konu da terör, sabotaj falan mı? Yoksa diğer konulardan dolayı mı? Elbette artışların bir kısmı bundan kaynaklıdır. Ama bir taraftan da artışların bir kısmı bu seneye has özel meteoroloji koşullarının daha yüksek geçiyor olmasıyla alakalıydı. Dün öğleden sonra gittim yangın, bu sabah itibariyle de kontrol altına alabildik. Bütün geceyi uyamadan geçirdik. Birkaç saatlik bir kenarda dinlenme gibi bir durumumuz oldu. Ama tabi ki özellikle yangına çok üzüldüm, ama can kaybının olmaması, mal kayıplarının çok sınırlı olması bizi biraz teselli etti” dedi.

”Türkiye için gazi meclisimize gerçekten teşekkür ediyorum bir devrim olmuştur”

Torba kanunla ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Bu torba kanunun içinde devrim niteliğinde maddeler olmakla beraber sadece bakanlığımızın işlerini ve işlerliğini daha iyi hale getirmek maksatlı ufak düzenlemelerde var. Ama en büyüğü taklit, tağşiş diyebiliriz. Taklit ve tağşişte de aslında ikiye ayırmak lazım. biri insan sağlığına zararlı maddelerin satılması pazarlanması, diğeri de aslında taklit ve tağşiş. Bir ürünü olmadığı şekilde o ürünmüş gibi gösterip veya bir ürüne tağşiş yapmak. Örnek olarak söylüyorum, zeytinyağı adı altında Ayçiçek yağı ve zeytinyağının karışımını satmak gibi. Veya dana sucuğuysa tavuk eti karıştırmak gibi. Burada insan sağlığına zararlı olanlarla alakalı da, burada özellikle gıda zehirlenmesi. Restoranlarda hakikaten insanın başına geliyor. Benimde geçmişte başıma geldi. E. coli ve Salmonella analizler sonucunda bulunduğu zaman bizim il müdürlüklerimiz suç duyurusunda bulunuyordu. Bu duyuru da bir şekilde dolaylı bir görevsizlik olarak sonuçlanıyordu. Bundan sonra artık bir yıldan 5 yıla kadar hapis ve adli para cezaları geliyor. Bu çok önemli. Diğer taraftan taklit, tağşişle alakalı yanlış ürünler üretip vatandaşa bilmeden bunları yedirmek veya o ürünmüş gibi davranmasını sağlamak konusunda ciddi yaptırımlar getiriyoruz. Mevcut durumda belirli yasakları içeriyor ve ifşa ediyorduk.

Kötü ürün üretildiğinde biz tespit ettiğimizi ifşa ediyorduk. 2019-2020 her aş ifşa etmeye başladık. Bundan ciddi bir netice aldık ama bu sahtekarlığı yapanlar kesmiş olduğumuz cezanın üstünde bazen karlar elde ediyorlar. Burada elimiz kolumuz bağlıydı. Bu anlamda bu yasa bizim elimizi kolumuzu ciddi bir şekilde rahatlatacak. Bu anlamda burada üreten ithal eden, perakendecilere ciddi cezalar getiriyor. 50 binden 500 bine kadar veya cirosunun yüzde 1’ine kadar, bu cezaların ikinci tekrarında çarpı iki, üçüncü tekrarında çarpı ikinin üstüne bir daha çarpı ve adli para cezaları. En sonunda da bu işleri yapanlar sürekli olarak bu işi tekrar ediyorlardı. Üçüncü tekrardan sonra hapis cezası yok ama faaliyetten men bu işin içerisine geldi. Perakendeci bu ürünü satıyorsa, kendisiyle alakalı bir sorun olmayacak ama toplum sağlığını ilgilendiren devrim niteliğinde olacak ve iyiyle kötüyü, iyi üretenle, kötü üreteni ayırt edecek ve tüm sektörü daha iyi üretime teşvik edecek bir yasa etmiştir. Türkiye için gazi meclisimize gerçekten teşekkür ediyorum bir devrim olmuştur. İnşallah burada da iyi neticelerini alacağımızı söylemek istiyorum” diye konuştu.

“18 yaşından küçüklere sigara satışında ikinci defa tekrar ederse iki yıllığına ruhsatı iptal ediyoruz”

Türkiye’deki tütün satışlarıyla ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Üreticilerimizi ilgilendirecek, Türkiye’de üretilen sigaralardaki yerli tütün oranı yüzde 30’ çıkarılması. Bu çok daha az ve ithal tütünle sigarlar yapılıyor, yerli tütünün biraz daha geliştirilmesi gerekiyor. Bu kadar büyük yatırımlar varken, bu işin tarım tarafının göz ardı edilmemesi gerekiyor. Sigara sağlığımıza zararlı mı? Zararlı. Ama eğer bu yapılacaksa, böyle bir sanayi varsa, bu işin tarım tarafının olması lazım. Ayrıca tütün mamullerinin satılmasıyla ilgili bir düzenleme var. Gece 22.30’dan sonra veya 18 yaşından küçüklere herhangi bir saatte satışı 5 yıl süreyle, ikinci kez tekrar ederse iki yıllığına ruhsatını iptal ediyoruz. Satıp satıp cezayı ödüyordu. Şimdi ikinci defa tekrar ederse ruhsatı iptal ediyoruz. Kusura bakma bu evladımız 18 yaşından küçük ruhsatın gider ve idari para cezalarını buna ekledik. 5 bin lira ile 350 bin liraya varana kadar idari cezalar eklendi. Buradaki en büyük yenilik günün her saatinde çocuklara satış” şeklinde konuştu.

“Burada tarım yapılmıyor, burada yapay imar adaları oluşturuluyor”

Hobi bahçeleriyle ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Son yıllarda tarım arazilerinin bir şekilde yapay bir şekilde imarlaşmasını sağlayan bir konuydu. 5403 sayılı toprak koruma kanunumuz ve bölünemez bütünlük var. Bu bölünemez bütünlüğü kooperatif veya şirket kurma yolu ve hisseleri pazarlanma yoluyla baypas ederek, bunları satmak ve küçük ölçekte köycükler ortaya çıkarmak. Bunun dezavantajı, burada tarım yapılmıyor, burada yapay imar adaları oluşturuluyor. Yanına küçük bahçeler konuluyor, konteynır tarzı evler veya prefabrik evlerle insanlara bahçe ortaya çıkartılmış.

Maalesef yasa buna cevap vermiyor ama bu işin cezai yaptırımını kim yapacağıyla ilgili kanunda bazı eksiklikler vardı, bunlar tamamlanmış oldu. Herhangi bir şekilde bu kanunu ihlal edenler valilik tarafından tespit edildikten sonra 30 gün içerisinde belediye gönderilecek. Belediye de 60 gün içerisinde eski haline getir. Metrekaresine 10 lira ceza, yıkım masrafını da al. Eğer muhatap 60 gün içinde yapmaz 3 katı ceza ve belediye yıkacak. Yıkım masrafı iki kat olarak tahsil edilecek. Bu masrafı da Tarım ve Orman Bakanlığı ödeyecek. Kişiden de bu en nihayetinde tahsis edilecek. Hobi bahçeleriyle alakalı önemli bir düzenleme olduğuna inandığımız vatandaşımız bu bahçeleri düzenleyen organize eden ve satanların elinden alıyorlar. Yani 5403 sayılı toprak bütünlük kanunu diyor, birileri bunu diyor kooperatif kuruyor ve parça parça satıyor. Bu hisselerin devirlerini yapanlar, pazarlayanlara bir yıl ile 3 yıl arasında hapis cezası geliyor. Şöyle bir kolaylık getirdik. Araziyi eski haline getirirse yani tekrar tarıma elverişli hale getirirse suç ortadan kalkıyor, otomatik olarak dava düşüyor” dedi.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde üreticiye destek 14.6 milyardan 22 milyara çıktı”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle üreticinin desteklerinin arttığını belirten Bakan Pakdemirli, “Desteklerin toplamı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde 14.6 milyardan geldi 22 milyara, yani destek yüzde 52 arttı. Bu artan destek karşılığında tarımsal gayrisafi milli hasılamızda yüzde 45 arttı. Burada ciddi bir biçimde özeli ve üretici kesimi, sadece bizim iktidarımızda değil, bütün iktidarlarda şu veya bu şekilde desteklemek durumundadır. Çünkü tarım bir ülkenin gıdada kendi kendine yeterli olması, diğer konularda da stratejik konulardır ve ülkeler bu konuda mümkün mertebe üretimi kendi yapmadığı için üreticiyi doğru yerde yönlendirme konusunda birçok sektöre göre üreticiye daha yakın durma durumundadır. Burada da biz ciddi bir şekilde üreticimizi destekliyoruz. AK Parti hükümetinin tamamında bu desteklenmiştir. AK Parti hükümetlerinde 10-12 misline çıkmış ama bu gün itibariyle 22 milyara çıktık. Bu destekleri özellikle pandemi döneminde yüzde 75’inden fazlasını ilk 6 ay içerisinde ödedik ki, üreticimizi biraz rahat nefes alsın ve birçok konuda destekleyelim” ifadelerini kullandı.

“Canlı hayvan ithalatında hep yarıya düşerek gittik, inşallah 2022’den itibaren sıfıra getireceğiz”

Türkiye’nin et ithalatıyla ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Türkiye’nin bu gün itibariyle ithalat problemi kalmamıştır. 2018 yılında 50 bin ton ithal edilen bir tablo vardı, o günün tablosu kendine göre özellikle vardı. O gün 50 bin ton et ithalatı vardı. bir milyonun üzerinde besili hayvan ithalatı vardı, 150 bin civarında da kasaplık hayvan ithalatı vardı. Biz bunları 2019 yılında 50 bin tonu 5 bin tona düşürdük. Aslında sıfırdır. 1 Milyon 200 bin ton etin yendiği yerde 5 bin ton et bir şey değildir, bunu çok speküle ederler ama, bunu edenler maalesef uluslararası ilişkileri bilmedikleri için, Sırbistan ve Bosna Hersek’e yapmış olduğumuz kırsal kalkınma desteklerinden dolayı biraz mecburi olduğumuzu demeyelim ama karşılıklı ticari anlaşmamızdan dolayı mecbur olduğumuz bir ithalat rakamıdır. Ona da ihtiyacımız yoktu. Canlı hayvan ithalatında hep yarıya düşerek gittik.

Geçen yıl bu yarıya düştü, bu yılda yarıya düştü. Yani 125 binlere kadar düşecek. İnşallah 2022’den itibaren sıfıra getireceğiz. Bunu ilk bakan olur olmaz açıklamıştım. Hayvanın hayat döngüsü gereği doğruları yaptığınız zaman ithalatı kesmeniz ve bitirmeniz 3-3,5 seneyi alıyor. Bizde yavaş yavaş peyderpey özellikle Türkiye’de üreticinin ve besicinin para kazanacağı bir ortam ve akabinde ithalatın tamamen sıfırlanacağı, tüm üretiminde yerli üretime döneceği bir ortamı hedeflemiştik. Buraya emin adımlarla gidiyoruz” dedi.

"Tohum biraz haksızlık yapılan bir konu”

Tohumla ilgili konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Tarım konusu futbol konusunda kadar konuşulan konudur. Tarımında ana yemi tohumdur. Elbette tohum konusunda ülkemizde çok konuşulan konulardan bir tanesi. Biraz haksızlık yapılan bir konu. Türkiye’de sertifikalı üretim 150 bin tondan 1 milyon 150 bin tohumlar çıkmış ve 1,5 ton gibi 2023 hedefi koyduk. Yabancı firmalar elbette var. Kabaca 900 firmanın 860 tanesi yerli, 20 tanesi yabancı 20 tanesi de yerli yabancıdır. Tarlada 100 dönüm tarlanız var diyelim bunun 96’sında yerli tohum kullanılıyor.

Sebze tohumlarıyla ilgili ithal bağımlığımız vardı. Geçen yıl başlattığımız TÜBİTAK’la başlatmış olduğumuz projeyle sebze tohumuyla ilgili ciddi adımlar attık. Bununla ilgili iyi adımlar attık. Tohum üretiminde ilk ona giren bir ülke. Türkiye 2023 hedefi koyan bir ülkedir. Bütün hedeflerde ilk 10’a girmek vardır. Sabahtan akşama kadar tarımla ilgili konuları konuşurken, bazı rakamları bilerek konuşuyor olmamız lazım. Burada herhangi bir şekilde geri değiliz, ama burada daha fazla teknoloji üreten daha fazla derinlemesine inen bu konuyu daha fazla etrafındaki ülkenin tohumunu satan bir ülke konumuna gelmemiz konusunda biraz daha gayret etmemiz gerekiyor. Bugün 86 ülkeye tohumlarımızı ihraç ediyoruz” dedi.

“40 kuruşluk çiğ süt destek primini 3 ay erkene çekerek Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları için uygulayacağız”

Süt üreticilerine müjde vererek konuşmasını sürdüren Bakan Pakdemirli, “Çiğ süt ciddi miktarda insanı ilgilendiren bir konu, özellikle bizim sürdürülebilirlik anlamında kendi kendimize yeterliliğimizi korumamız gereken bir konu. Geçen yıl 15 Kasım 2019’da biz 2.30 lira tavsiye fiyatına gıda komitesinde görüşüp ulusal süt konseyine iletmiştik. Bu sahada da çok büyük bir memnuniyet oluşturdu. Bir kilogram sütün karşılığında 1.50 gram yem alınabiliyordu. Bu rasyo birebir 50 rasyosu Cumhuriyet tarihinde belki süt üreticisine verilen en önemli desteklerden bir tanesiydi. Çünkü ulusal süt konseyi de üreticilerde herkes bir kilograma bir 30 rasyosunu kabul eder ve 1,30’da bu işin kar ettiğini konuşurlar. Şimdi maalesef son dönemde pandemiyle beraber hem kurlardaki artış hem de dünyadaki emtiya fiyatlarındaki artışla birlikte süt üreticimizin ister istemez maliyetleri arttı. Bu konuda talepte arttı.

Bunu normalde karşılıyoruz. Ancak biraz bu talebe karşı cevap vermekte geciktiğimizde üreticimiz bu konuda çok sabırsız. Biraz sabırlı olmalarını istiyorum ki, şöyle bir rakam vereceğim. 2020 yılının ilk 6 ayında palite ortalama 1.35 olarak gerçekleşmiş 1.30’un 5 üzerinde ve ilk açıkladığımızda 1.50 ve maliyet artışına rağmen ilk 10 ayda ortalama 1.28 civarında seviyelerinde seyretti. Biz süt konseyine şöyle bir destek verdik. 40 kuruşa desteği çıkartalım, fiyat henüz artmasın, destekte 40 kuruş olsun diye. Yoğun talep üzerine bu 40 kuruşluk desteği erkene çekme konusunda bir insiyatifimiz oldu. Bunun parasını ve bütçesini ayarladık. Çünkü 40 kuruşu açıkladığımızda üreticide şöyle bir soru işareti oldu. Tamam 40 kuruş ama ne zaman ödenecek bu, şimdi ödenecek.

40 kuruşluk çiğ süt destek primini 3 ay erkene çekerek temmuz, Ağustos ve Eylül ayları için uygulayacağız. Temmuz ve Ağustos’u da hemen ödemeye başlayacağız. En yakın zamanda da 2021 Ocak ayında geçerli süt fiyatını gıda komitesinde tartışıyor olacağız. En geç Aralık ayında tartışmış oluruz. Ulusal Süt Konseyine de biz Gıda komitesinin tavsiyesi olarak iletiriz. Burada çiftçimizin üreticimizin başımızın tacı olduğunu tekrar ediyorum. Onların dertleriyle dertlendiğimizi bilsinler. Elimizin rahat olduğu durumlarda aynı gıda komitesinin 1.50’lik rasyo ile üreticimize destek olduğunu hatırlatmak istiyorum. Yine en yakın zamanda bu konuda tekrar gıda komitesinin gündemine girecek” diye konuştu.

“Pandemi sürecinde güçlü tarım alt yapısıyla raflarda hiçbir boşluk hissetmedik”

Pandemi sürecinde bakanlık olarak yapılan çalışmaları anlatan Bakan Pakdemirli, “Yönetilmesi gereken bir alan vardı. Tüketici psikolojini yönetmemiz gerekiyor. Dünyada gıdayla ilgili bir problem yok aslında. Fazlası da üretiliyor. Tüketici psikolojini birçok ülke yönetemediği için raflar iğneden ipliğe boş kaldı. İğneden ipliğe kozmetik ürünlerde dahil olmak üzere raflarda kalmadı. Burada psikoloji doğru yönetilmedi, bunun için iki ana madde vardı. ister istemez evinde kapalı kalan vatandaşımız daha fazla alışveriş yapma istediğinde olacaktı. Bunu tespit ettik ve diğer ülkelerden gördük. Bunun yönetilmesi gerekiyordu. İkincisi de bu alışveriş durumunda vatandaşımızın gittiğinde raflarda ürün bulması gerekiyordu. Bunun için gıda sektörüyle konuştuk üretiminizi artırın dedik.

Perakende sektörüyle konuştuk. Lojistik sektörüyle konuştuk çok daha fazla taşıma yapacaksınız bunun altından kalkın dedik. Bütün sektörlerde iyi bir sınav verdiler. En önemli sınavı çok pratik, biz güçlü tarım alt yapısıyla raflarda hiçbir boşluk hissetmedik. İşin tarımdaki geri planı şu, herkes evde otursun dendiği zaman tarımın paydaşları evde oturamaz, çiftçilerimize birer diplomatik pasaport istiyoruz dedik. Herkes evde otururken, çiftçimiz üretimine devam edecekti. Başta kurumlar buna sıcak yaklaşmadı ama bakanlarımızla oturup ikna ettik. Doğru bir şey yaptığımız ortaya çıktı ki ikinci çeyrekte tarım yüzde 4 büyüdü. Bunu anlamı şu, demek ki doğrular yapılmış. Tüm bu zincirde bozulmadığı için bir problem yaşanmadı” diye konuştu.

“Vadeli bir şekilde besiciye yemin Toprak Mahsulleri Ofisinden tahsis edilmesi konusunda bir çalışma arkadaşlar yürütüyorlar”

Yemle alakalı çalışmanın yapıldığını belirten Bakan Pakdemirli, “Yemle alakalı bir çalışma yapıyoruz. Tabi ki burada besiciyi ve üreticiyi destekleme gayesiyle. Özellikle Toprak Mahsulleri Ofisine bir talimat verdim. Çalışmayı henüz bitiremediler. Bu akşam bitirselerdi belki onu da açıklayacaktık. Vadeli bir şekilde besiciye yemin Toprak Mahsulleri Ofisinden tahsis edilmesi konusunda, yem hammaddesinin tahsis edilmesi konusunda bir çalışma arkadaşlar yürütüyorlar. Elbette bu arada döviz ve emtiya fiyatlarının artışıyla beraber buradaki maliyetlerde artıyor.

Bu maliyetlerin artmasıyla beraber Ticaret Bakanlığı bizimde uyarımızla tedbir aldı. maliyet sürekli artıyor, buradaki gümrük vergilerinin gözden geçirilmesi, belirli bir süreliğine gümrük vergilerinin bir çok kalemde sıfırlanması söz konusu oldu. Geçen hafta ciddi bir değişiklik yapıldı. Böylelikle de ana amaç artan maliyetlerin artmaması belirli bir yerde sabitlenmesi konusunda çapa oluşturması konusunda bir gayretimiz oldu. Özellikle besici üretici tarafını desteklemek için toprak mahsulleri ofisimiz böyle bir çalışma içerisinde, çalışmayı bitirdikleri zaman bizde kamuoyuyla paylaşırız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Babasına verdiği sözü tutan şehit kızı Mirayşah’ı Vali Dağlı yalnız bırakmadı Çorum’da şehit babasının doğum gününü kutlamak için kabrine bıraktığı çiçekteki not ile herkesi duygulandıran 9 yaşındaki Mirayşah, katıldığı jimnastik yarışmasında dereceye girerek mansiyon ödülü kazandı. Vali Dağlı, Mirayşah’ı en heyecanlı gününde yalnız bırakmadı. 2016 yılında Şırnak’taki operasyonlar sırasında bölücü terör örgütü üyelerince tuzaklanan el yapımı patlayıcıların patlatılması neticesinde şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Habib Gökçe’nin kabrine, önceki gün doğum günü sebebiyle 9 yaşındaki Mirayşah tarafından bırakılan çiçek üzerindeki notta yazanlar görenleri duygulandırmıştı. Katılacağı jimnastik yarışması için yaşadığı heyecanı babasına bıraktığı çiçek notu ile anlatan Mirayşah’ın, "Senin beni izlediğini ve hep yanımda olduğunu biliyorum" sözleri ise yürek burktu. "Senin beni izlediğini ve hep yanımda olduğunu biliyorum" Şehit Habib Gökçe’nin kızı Mirayşah tarafından bırakılan çiçekteki not üzerinde, “Canım babacım, seni çok seviyorum iyi ki doğdun. Biliyor musun babacım çok heyecanlıyım. Jimnastik yarışmam var. Senin beni izlediğini ve hep yanımda olduğunu biliyorum. Seni gururlandırman için elimden geleni yapacağım. Benim kalbim, babam, cennet yaşın kutlu olsun” ifadeleri yer aldı. Dereceye giren Mirayşah’ı Vali Dağlı yalnız bırakmadı 2023-2024 Artistik Jimnastik Okul Sporları İl Seçmelerine katılan Mirayşah ve arkadaşları takım halinde mansiyon ödülü kazandı. Çorum Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, Gençlik ve Spor İl Müdürü Cemil Çağlar ve Türkiye Harp Malülü Gaziler-Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Çorum Şube Başkanı Galip Deniz ve şehit Habib Gökçe’nin eşi Kübra Gökçe Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen ödül törenine katılarak Mirayşah’ı mutlu gününde yalnız bırakmadı. Ödül töreni öncesi Mirayşah Şah ve arkadaşları mini bir gösteri yaptı. Mirayşah ve arkadaşlarının madalyalarını tek tek takarak kutlayan Vali Dağlı, öğrencilere başarılar diledi. Mirayşah’ın babasına yazdığı mektup üzerine gelerek onu yalnız bırakmadıklarını vurgulayan Dağlı, “Güzel bir başarı elde etti. Madalyasını takdim ettik. Başarısına şahitlik ettik. Başarılarının artarak devam edeceğine inanıyoruz. Seçmelere katılan tüm sporcularımızda spor yaşamlarında başarılar diliyorum” ifadelerini kulandı.
İstanbul ‘MAHZEN-14’ operasyonlarında organize suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 11 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen ‘MAHZEN-14’ operasyonlarında elebaşılığını Onurcan Bildik’in yaptığı organize suç örgütünün çökertildiğini duyurdu. Bakan Yerlikaya, İstanbul merkezli 11 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen ‘MAHZEN-14’ operasyonlarında elebaşılığını Onurcan Bildik’in yaptığı organize suç örgütü çökertilirken operasyonlarda elebaşında içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 50 şüphelinin yakalandığını açıkladı. Yerlikaya, operasyona ilişkin paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Halkımızın huzurunu kaçıranlara, organize suç örgütlerine ve çetelere göz açtırmayacağız. Organize suç örgütlerine karşı operasyonlarımız şafak sökerken de gün batarken de kararlılıkla devam edecek. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Asayiş Şube Müdürlüğünce; karşılıklı ticaret yapan firmaların birbirlerine kargo üzerinden gönderdikleri çeklerin çalınmasıyla ilgili yapılan çalışmalar sonucu; İstanbul merkezli Ankara, Gaziantep, İzmir, Hatay, Aksaray, Batman, Balıkesir, Çanakkale, Mersin ve Tekirdağ’da düzenlenen operasyonlarda organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Çalınan çeklerin şüpheli şahıslar tarafından kurulan paravan şirketler üzerinden birçok kez ciranta edilerek ticari faaliyet yapıldığı izlenimi verildiği, Avukatlar aracılığıyla mağdur şirketlere icra takibi başlatıldığı ve Mağdur şirketlerin icra yoluyla banka hesaplarına bloke konulup, çekin bedelini ödemeye zorlanarak yaklaşık 78 Milyon TL haksız kazanç elde edildiği tespit edildi. Operasyonlar sonucu, Suçtan elde edildiği değerlendirilen 150 milyon TL değerinde taşınmaza el konuldu.”
İzmir Belediye-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay: Belediye-İş Sendikası ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında devam eden TİS görüşmelerimin tıkanması sonucu yaklaşık 6 bin işçi eyleme çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önüne basın açıklaması yapan, “Emekçiler, alın terinin karşılığını almak için iki ayı aşkın süredir belediye yönetimi ile görüşüyor. Ancak emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar. Belediye yönetiminin sorunlarımıza karşı duyarsızlığı karşısında öfkeleniyoruz. Biz emekçiler, huzur içinde çalışmak, alın terimizin karşılığını almak istiyoruz” dedi. Belediye-İş Sendikası ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında devam eden ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ’da çalışan emekçileri kapsayan toplu iş sözleşmesinin (TİS) yapılan görüşmeler sonrasında tıkanması sonucunda yaklaşık 6 bin işçi eyleme çıktı. Saat 10.00’da Konak Pier Binası önünde toplanan binlerce işçi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önüne sloganlar atarak yürüdü. "Emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önünde bir basın açıklaması yapan Belediye-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay, “Bizler İzmir’imizi alın teriyle güzelleştirenleriz. Bizler su, kanal, arıtma, otobüs hizmeti, asfalt, mezarlık ve itfaiye hizmetlerini sabahın kör karanlığından gece yarılarına, yaz demeden kış demeden günün 24 saati durmaksızın yerine getiren emekçileriz. İzmir’in her evinde, her sokağında, her caddesinde emekçilerin alın teri ve emeği var. Ancak bu kadar önemli ve vazgeçilmez olan bu hizmetleri yapan bizler, yaşanan ekonomik sıkıntılar ve enflasyon altında eziliyoruz. Belediye yönetimi sesimizi duymuyor, yaşadığımız yoksulluğu geçim sıkıntısını görmüyor. Belediye yönetiminin sorunlarımıza karşı duyarsızlığı karşısında öfkeleniyoruz. Biz emekçiler, huzur İçinde çalışmak, alın terimizin karşılığını almak istiyoruz” dedi. "Kabul edilemez tekliflerle gelerek neden bizi eyleme, protestoya, greve zorluyorsunuz?" “Toplu iş sözleşme masasında emekten yana tavır sergilemek zor iş mi?” diye sözlerini sürdüren Atalay, “Kabul edilemez tekliflerle gelerek neden bizi eyleme, protestoya, greve zorluyorsunuz? Kim, neyi tatmin etmeye çalışıyor? Buradan bir kez daha haykırıyoruz; yaşanan siyasi çekişmelerin, kavgaların parçası, tarafı sorumlusu biz emekçiler değiliz. Olmayacağız. Bizim amacımız, alın terimizin karşılığını alarak, toplu sözleşmemizi halaylarla coşkuyla tamamlamak. Biz insanca bir yaşam için, enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret talep ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ iş yerlerince çalışan emekçiler, alın terinin karşılığını almak için iki ayı aşkın süredir belediye yönetimi ile görüşüyor. Ancak emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar. Belediye emekçileri esnaf gibi her maliyet artışında ürettiği ürün veya verdiği hizmete zam yapamaz. Çünkü, emekçinin tek geçim kaynağı, alın teri olan ücretidir” ifadelerini kullandı. “Bu sesi duyun” Sözlerini sürdüren Atalay, şunları söyledi: "Biz insanca bir yaşam için enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret istiyoruz. Enflasyonun sebebi emekçiler değil. Belediyenin bütçesini de emekçiler yapmıyor. Biz seçim derdinde değiliz. Biz geçim derdindeyiz. Hiç kimse, emekçilere ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye kalkmasın. Uyarıyoruz; artık zaman daralıyor, grev çanları çalıyor. Buradan belediye yönetimine sesleniyorum; yangında hayatını ortaya koyan itfaiye emekçisinin, yazın 40 derece sıcağında çalışan İZBETON emekçisinin, kışın soğuğunda suyun içinde çalışan su arıza emekçisinin, kanalizasyonda lağımın içinde çalışan kanal emekçisinin, atık su arıtma ve atık su pompalarda koku gaz ve lağımın içinde çalışan arıtma İZSU ve İZDOĞA emekçisinin, sabah-akşam, yağmur-sıcak demeden sabahın dördünde yola çıkıp her türlü riski alan ve can taşıyan İZULAŞ emekçisinin, kenti güzelleştirmek için ter döken ‘kent ustaları’ emekçisinin sesine kulak verin. Bu sesi duyun. Çünkü bu ses emeğin emekçinin sesidir.” Eylemde kısa bir konuşma yapan Türk-İş İzmir 3. Bölge Başkanı Hayrettin Çakmak ise “Bu dava kutsal dava, bu dava emek davası, ekmek kavgası, seçim kavgası değil. Bir an önce masanın yeniden kurulup bu davayı seçim sonucuna kadar bitirip; davamıza, ekmeğimize, kentimize sahip çıkmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Öte yandan, işçilerin belediye binası önündeki oturma eylemi sürüyor.