GÜNDEM - 11 Ocak 2019 Cuma 14:58

Bakan Pakdemirli’den 'kenevir' açıklaması

A
A
A
Bakan Pakdemirli’den 'kenevir' açıklaması

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ilerleyen günlerde kenevir üretimini arttırmak için çalışmaların yapılacağını ifade etti. Pakdemirli, şu anda 19 ilde kenevir üretimine izin verdiklerini, ticari faaliyetin arz ve talebine göre lokasyonları da büyüteceklerini duyurdu.

Mekteb-i Zirai Şahane’nin 10 Ocak 1846 tarihinde kurulmasıyla başlayan Türkiye’de tarım eğitiminin 173. yıldönümü dolayısıyla Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi tarafından Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin katılımıyla bir program düzenlendi. Etkinliğe Bakan Pakdemirli’nin yanı sıra İzmir Vali Yardımcısı Cemil Özgür Öneği, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, İzmir Milletvekilleri, Protokol Üyeleri, Tarım ve Orman Bakanlığı Bürokratları, üniversite yönetimi, senato üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

"Ege’nin incisi İzmir, Ege Üniversitesi ise İzmir’in birinci üniversitesidir" diyen Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, "Ege Üniversitesi köklü geçmişiyle eğitime ve bilime öncülük yapan bir üniversitedir. Babamın hocalık yaptığı üniversitede kürsüye çıkıp siz değerli konuklara seslenmek, bana kendimi evimde hissettiriyor" diye konuştu.

"ÇİFTÇİLERİMİZİ YOL GÖSTERİCİ OLARAK KULLANIP PROJELERİMİZİ BU DOĞRULTUDA ÜRETİYORUZ"

Tarımın önemine değinen Bakan Pakdemirli, "Bir ülkede savunma ne kadar önemliyse, tarım da o kadar önemlidir. Ben her konuşmamda değiniyorum; tarımı olmayan ülke mutfağı olmayan eve benzer. Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusu giderek katlanacak. Bugünkü tarımsal ihtiyaç yüzde 50 oranında artacak. Gelecekte dünyayı doyurabilen ülke en gelişmiş ülke olacak. Bu yüzden akılcı ve gerçekçi projelerle tarıma yön vermeye ve tarımsal üretimi kalkındırmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye’nin tarımsal hasılatta Avrupa’da 1., dünyada 7. olduğunu belirten Bakan Pakdemirli, "Çevreye duyarlı hassas politikalar üretiyoruz. Çiftçilerimiz ile sık sık bir araya geliyoruz. Çiftçilerimizi yol gösterici olarak kullanıp projelerimizi bu doğrultuda üretiyoruz. Ben tarım konusunda en iyi danışmanın çiftçilerimiz olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Türkiye’nin 2023 yılı için tarımsal ihracat hedefinin 2 milyar dolar olduğuna vurgu yapan Bakan Pakdemirli, "Fındık, kiraz, kayısı ve incirde dünya lideriyiz. Zeytin’de dünyada ikinciyiz. Zeytin alanında da lider olmak için projelerimiz devam ediyor. Tohum arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Yerli tohum, endemik zenginliğimizi koruma ve katma değerin ülkemizde kalması adına çok önemli. Şimdiye kadar yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda yerli tohumda üretimimizi 150 bin tondan 1 milyon tonun üzerine çıkardık. Tüm bunlar ışığında 2023 için 1 milyar dolar hedefimizi tam 2 katına yükselterek, 2 milyar dolara çıkardık" dedi.

"TÜRKİYE’YE DÜNYADAKİ İNSAN SAYISI KADAR FİDAN DİKMEK İSTİYORUZ"

Türkiye’nin orman varlığını arttıran nadir ülkelerden olduğunu ifade eden Pakdemirli, "Orman ve tarımın bir araya getirilerek, bir bakanlık altında birleştirilmesi çok istikrarlı bir karar olmuştur. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bir kez daha teşekkür etmek istiyorum; çünkü orman su demek, tarım da sudan beslenmek demektir. Bu yüzden iki bakanlığın birleştirilmesi projeleri daha verimli hale getirmiştir. Ormanlar konusunda artış sağlayan nadir ülkelerdeniz. 2023 yılına kadar Türkiye’ye dünyadaki insan sayısı kadar fidan dikmek istiyoruz. Şuan dikmiş olduğumuz fidan sayısı 4,5 milyarı buldu" diye konuştu.
Türkiye’nin erozyonla mücadelede dünyada birinci ülke olduğunu dile getiren Bakan Pakdemirli, "Erozyonla mücadelede ciddi yol kat ettik. Suyun başarının anahtarı olduğunu biliyoruz. Su tarımsal üretimde önemli katalizör etkiye sahip. Su ile ilgili önümüzdeki süreçler için planladığımız ciddi yatırımlar yer alıyor. Suya yol kadar önem veriyor, Türkiye’de bulunmayan yer altı barajları üzerinde ciddi çalışmalar yürütüyoruz" şeklinde konuştu.

KENEVİR AÇIKLAMASI

İlerleyen günlerde kenevir üretimini arttırmak için çalışmaların yapılacağını belirten Pakdemirli, bakanlık olarak şu anda 19 ilde kenevir üretimine izin verdiklerini, ticari faaliyetin arz ve talebine göre lokasyonları da büyüteceklerini duyurdu. Çiftçiyi koruyup, tüketiciyi kollayacaklarını kaydeden Bakan Pakdemirli, "Yakın zamanda Havza Bazlı Yönetim Sistemi’ne geçeceğiz. Havzalarla yetkimizi paylaşıp, ürün desenlerini havzalarının seçmesinin, optimizasyonları da kendilerinin yapmasının sağlayacağız. Böylece Ankara’dan değil, yerinden yönetimi sağlayacağız" diye aktardı.

Bakan Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:

"Malumunuz üzere, atık yönetimi konusunda basında yer alan plastik poşet kullanımını azaltmaya yönelik önemli adımlar atıldı. Biz de bakanlık olarak bunu destekliyoruz. Bu amaçla gücünü arttırmaya çaba gösteren kadın birliklerinin file üretebilmeleri için de malzeme temin ediyoruz. Doğaya biraz daha katkımız olur diye düşünüyorum. Prototip kulak küpesini, Türkiye’deki hayvan sayısının tespitine ve hayvan sağlığının kontrolüne yönelik geliştiriyoruz. Bu projemiz başarılı olursa 17 milyon hayvana takılmasını sağlayacağız. Örneğin bir kurbanlık hayvanın tüm geçmişini öğrenme olanağına kavuşacağız."

"BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YÜRÜTMEYE TÜM GAYRETİMİZLE DEVAM EDİYORUZ"

EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ’Tarım Haftası ve Tarım Bayramı’ münasebetiyle Ege Üniversitesine gelmesinden dolayı memnuniyetini dile getirerek, "Tarım camiamızın bu anlamlı gününde üniversitemizi şereflendirdiği için bakanımıza şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum. Tarım sektörü, cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Ülke ekonomimizdeki tarımın payı, diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında çok yüksek orandadır. Dünyada 17. büyük ekonomi olan Türkiye, Avrupa’da tarımsal üretimde birinci sırada, önemli bir yere sahiptir" dedi.

Tarım alanında yaşanan sorunlara çözüm üretmenin yolunun bilimsel çalışmalar yapmaktan ve yeni modeller geliştirmekten geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Budak, "Sorunların çözümünde kayda değer bir gelişim sağlanabilmesi için, tarımda süregelen geleneksel yöntemlerin haricinde, hayvanların bakımı ve toprağın işlenmesinden, ürünün sofraya gelmesine kadar olan süreçlerde Endüstri 4.0 uygulanması gerekliliği kaçınılmazdır. Bu sayede bütünleşik, öğrenen ve kendisini yeniden programlayan sistemler, toprak işlemeden hasada, kayıpsız lojistiğe; hatta geliştirilen dikey tarım uygulamalarına ve akıllı hayvancılık tesislerine kadar pek çok alanda kullanılabilecektir. Bunun ötesinde tarım sektörü, Tarım 4.0 sayesinde, sadece tarla ve çiftlikte kalmayarak, değer zincirini tamamladığı gıda ve diğer sektörlerle gerçek zamanlı entegrasyonu sağlayarak arzu edilen toplumsal refaha ve verimlilik seviyesine ulaşabilecektir. Biz Ege Üniversitesi ailesi olarak tarımda yaşanan sıkıntıların farkındalığıyla hareket ediyor ve bu sorunun çözümü için yeni projeler geliştirmeye, bilimsel çalışmalar yürütmeye tüm gayretimizle devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Program kapsamında müzik dinletisi de gerçekleştirildi. Yine programda, "Ege Üniversitesi Ulusal Kesintisiz Tarımsal Üretim Projeleri” adlı bir çalıştay da yapıldı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mehmet Ali bebeğin umudu yeşerdi: 60 milyon TL toplandı Mersin Erdemli’de 21 aylık Mehmet Ali bebeğe, 13 günlükken hastalığına teşhis konularak valilik onaylı başlatılan kampanya kapsamında belirlenen 60 milyon TL toplandı. Ailenin umutları toplanan para ile yeşerirken, kısa süre içerisinde tedavi için yurt dışına gidecekleri belirtildi. Erdemli ilçesinde yaşayan baba Abdurrahman (29) anne Sümeyye Gölgeli’nin (26) ikinci çocukları 21 aylık Mehmet Ali bebeğe 13 günlükken SMA Tip 1 teşhisi konuldu. Teşhisin ardından ailenin başvurusu üzerine Mersin Valiliği onaylı kampanya başlatıldı. Erdemli Belediyesi ve Kaymakamlık başta olmak üzere ilçe halkı ve tüm kurumların desteğiyle yürütülen kampanya 19 ayın sonunda tedavi masrafı olan 1 milyon 820 bin dolar (60 milyon TL) toplandı. Müjdeli haberi alan Aile çocukları ile birlikte Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara’yı ziyaret ederek müjdeli haberi verdi. Kampanyanın tamamlanmasından dolay çok mutlu olduğunu belirten Sümeyye Gölgeli, “Bizim kampanyamız Eylül 29’da başladı ve bugün itibariyle yüzde 100’e ulaştı. Mersin Valiliğinden onaylı kampanyaydı zaten. 1 milyon 820 bin doları çok şükür bugün itibariyle hem belediyemizin hem kaymakamlığımızın hem de Erdemli halkının destekleriyle topladık. Allah kısmet ederse Mehmet Ali bundan sonraki süreçte Dubai yolcusu diyoruz. Buradan herkese de çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle belediyemize, kaymakamımıza, Erdemli halkına, Erdemli insanına, Erdemlisine sahip çıktığı için çok teşekkür ediyoruz” dedi. Ziyarette konuşan Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara da “ Henüz 13 günlükken SMA Tip -1 teşhisi konulan Mehmet Ali bebeğimiz için Mersin Valiliğimizce düzenlenen onaylı kampanyamız, bugün itibariyle sonuca ulaşmıştır. Vatandaşlarımızla bu müjdeli haberi paylaşmak istiyoruz. Devlet, millet omuz omuza Erdemlililerimiz yediden yetmişe bu kampanyaya destek verdi. Destek veren bütün hemşerilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. İnşallah Mehmet Ali bebeğimizin yakında sağlıklı bir şekilde bu koridorlarda koştuğunu da göreceğiz. İnşallah hep birlikte şahit olacağız” ifadelerini kullandı. Ailenin vize işlemlerinin ardından Dubai’ye giderek Mehmet Ali bebeğin tedavisine başlayacağı kaydedildi.
Erzincan Besiciler meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı Erzincan’da tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanan meralar ihaleye çıkarıldı. Mera ihalesinde küçükbaş hayvancılıkla uğraşan sürü sahipleri meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı. Erzincan İl Mera Komisyonu tarafından ihaleye çıkartılan meralar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü toplantı salonunda sürü sahiplerine kiralandı. Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin başkanlığında toplanan İl Mera Komisyonunun huzurunda il genelindeki ihtiyaç fazlası 43 mera ve yayla ihaleye çıkarıldı. İhaleye çıkarılan 43 meradan 33’ü sürü sahipleri tarafından kiralandı. İhale öncesinde Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin katılanlara yönelik yaptığı konuşmada meraları kiralayan sürü sahiplerinden imzalayacakları sözleşmelere uymalarını istedi. Her meranın kapasitesinin belirlendiğini ve bu kapasitenin üzerinde hayvan otlatılmasına izin verilmeyeceğini kaydeden Şahin, "kiraya verdiğimiz meraları alan sürü sahipleri sözleşmeye uymak durumundalar. Bu mera ve yaylalar kurallara uygun olarak kullanıldığı takdirde uzun yıllar hayvancılık yapan çiftçilerime hizmet verecektir. Aşırı ve düzensiz otlatma meralarımıza yoğun zarar verecektir. Unutulmamalıdır ki sürdürülebilir bir kalkınmanın ilk şartı mevcut durumu korumaktan geçer. Önümüzdeki yıllarda da bu meraların kullanılacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Adana Uzm. Dr. Kocabaş: “Keneler patlatılmamalı” Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının başlıca bulaştırıcısı olan kenelerin aktifleştiği dönemden başlayarak ülkemizde bahar ve yaz aylarında görüldüğünü belirterek, “Keneler patlatılmamalı” dedi. Medical Park Adana Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin (KKKA) kenelerden bulaşan, ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ve baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ifade etti. “Kene tutunmasından sonra bulguların ortaya çıkma süresi genellikle 1-3 gün” Hastalığın Türkiye’de başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaştığını belirten Uzm. Dr. Ece Ertürk Kocabaş, “Bunun yanı sıra, hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir. Bulguların ortaya çıkma süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün sonra olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir” diye konuştu. “Kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı” Günümüzde KKKA hastalığından korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmadığına değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığın tedavisinin temelini destek tedavisi seçenekleri oluşturmaktadır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ya da kanama durumlarında kan transfüzyonu gibi destek tedaviler verilmekte olup, ayaktan ya da yatarak takip gerekebilir. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Beraberinde hasta kişilerle bulaş riski oluşturan temaslı kişilere de etkinliği tam olarak kanıtlanmamış olsa dahi profilaktik ilaç başlanabilmektedir. Şüpheli kene temasında kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı, mutlaka bir acil servise başvurularak hekim tarafından çıkarılmalı ve temas sonrası takip için değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı. Uzm. Dr. Kocabaş, “Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir” dedi. “Ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riski de o kadar az olur” Uzm. Dr. Kocabaş, dikkat edilmesi gereken diğer önlemleri ise şöyle sıraladı: “Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak elle dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır” dedi. “Hasta ile temas eden kişiler de gerekli korunma önlemlerini almalı” KKKA hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların sağlıklı görünseler bile hastalığı bulaştırabileceğinin unutulmaması gerektiğini işaret eden Kocabaş, bu yüzden hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dr. Kocabaş, hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile de hastalık bulaşabildiğinden hasta ile temas eden kişilerin de gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almaları gerektiğini ifade etti. “Keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalı” Kenenin tutunduğu kişilerin kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler, kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kanını emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için bunlar gibi kulaktan dolma yanlış yöntemlere kesinlikle başvurulmamalıdır” diye konuştu.
İstanbul İstanbul’da hırsızlık anları kamerada: Biri oyun konsolu, biri çanta diğeri bisiklet çaldı Şişli’de bir mağazaya gelen bir kadın, masada duran çantayı ikinci denemesinde kaşla göz arasında çalarak dükkandan uzaklaştı. Beyoğlu’nda da çocuklar apartmandaki bisikleti hiçbir şey olmamış gibi çalarak yollarına devam etti. Beşiktaş’ta ise ev eşyası satan dükkana müşteri gibi gelen bir kadın, kaşla göz arasında 25 bin liralık oyun konsolunu çaldı. Yaşananlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. İstanbul’da geçtiğimiz günlerde birçok farklı noktada hırsızlıklar yaşandı. Yaşanan olaylarda hırsızların rahat tavırları ise izleyenlere adeta ‘pes’ dedirtti. Beşiktaş Ortabahçe Caddesi’nde geçtiğimiz aylarda yaşanan olayda, genç bir kadın elindeki çantalarla müşteri kılığında dükkana geldi. Uzun süre ürünleri inceleyen kadın, bir süre sonra koltuklara oturarak dinlenmeye başladı. O esnada yerde duran oyun konsolunu çalmak için doğru zamanı bekleyen kadın, yavaş hareketlerle oyun konsolunun yanına geldi. Ardından bir süre daha diğer ürünleri inceleyerek 25 bin lira değerindeki oyun konsolunu eline aldı. Soğukkanlılığıyla dikkat çeken genç kadın, hiçbir şey olmamış gibi iş yerinden elini kolunu sallayarak çıktı. Yaşananlar dükkanın güvenlik kamerasına yansıdı. Dakikalarca doğru anı kolladı Şişli Nişantaşı Mahallesi’nde geçtiğimiz ay meydana gelen olayda ise mağazaya gelen bir kadın, dakikalarca kıyafetleri inceledi. Ardından kadın, yavaş hareketlerle gelerek masanın üzerinde duran çantayı çalmak istedi. Birinci hamlesinde cesaret edemeyen kadın, bir süre daha insanları kollayarak mağazayı gezmeye devam etti. Ardından, cesaretini toplayarak gelen kadın, ikinci denemesinde masada duran çantayı alarak ceketinin içine sokarak gözden kayboldu. Yaşananlar mağazanın güvenlik kamerasına yansıdı. Saniyeler içinde bisikleti çaldılar Beyoğlu Kulaksız Caddesi’nde ise geçtiğimiz gün iki çocuk, apartman önüne geldi. Çocuklardan birisi apartmana girerken, diğer çocuk gözlem için dışarıda kaldı. Ardından kapı girişinde bulunan bisikleti çalan çocuklar yavaş hareketlerle gözden kayboldu. O ablar sokağın güvenlik kamerasına anbean yansıdı.