POLİTİKA - 24 Ocak 2019 Perşembe 11:45

İçişleri Bakanı Soylu: 'Yaya öncelikli trafik için devlet eylem yapacak'

A
A
A
İçişleri Bakanı Soylu: 'Yaya öncelikli trafik için devlet eylem yapacak'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, önümüzdeki günlerde yaya öncelikli trafik için Türkiye'nin en önemli devlet eylemlerinden birinin gerçekleştirileceğini belirterek, "Bunu Türkiye'nin 81 vilayetinde, bütün ilçelerinde, bütün okullarının önünde, meydanlarda, kavşaklarda hep birlikte olarak gerçekleştireceğiz" dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, Ankara'da bir otelde gerçekleştirilen "Trafik Birim Amirleri Bilgi Paylaşımı ve Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada insanların trafik kazası riskiyle neredeyse burun buruna yaşadığına dikkat çekerek, bunun için trafik meselesini sürekli konuşmaktan, sürekli kampanya yapmaktan, bu meseleyi çözmek için çare üretmekten bıkmadıklarını, yorulmadıklarını kaydetti. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2016 raporuna göre dünyada yılda 1 milyon 350 bin kişinin trafik kazaları sebebiyle hayatını kaybettiğini ifade eden Soylu, dünyadaki genel ölüm sebepleri arasında trafik kazalarının dokuzuncu sırada olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığınca yayınlanan birinci ve ikinci 100 Günlük Eylem Planları doğrultusunda da trafik güvenliği konusunda çekinmeden, korkmadan, tereddüt etmeden ve hedef odaklı bir yaklaşıma sahip olduklarını dile getiren Soylu, stratejilerinin denetimi ve eğitimi arttırmak ile saha pratiğine odaklanmak olarak üç ana sac ayağı olduğuna değindi. 2018 yılında 2017 yılına göre trafik denetimlerini yüzde 14,2 oranında arttırdıklarını bildiren Soylu, "Özellikle toplu can kayıplarının yaşandığı otobüslere yönelik denetimlerimizi bir önceki yıla göre 2017'de yüzde 63, 2018'de ise yüzde 11 arttırdık. Hatta zaman zaman Osmanlı'daki gibi tebdil-i kıyafet yaptık, otobüslere yolcu gibi binip denetimler gerçekleştirdik. Bu şekilde 26 bin 500 aracı denetledik. Okul servis araçları denetimlerimizi de 2017 yılına göre 2018 yılında yüzde 60.5 arttırdık" diye konuştu.
Denetim anlayışlarının ceza yazmaya değil farkındalığı ve algılanan yakalama duygusunu arttırmaya yönelik olduğunu kaydeden Soylu, "Eskiden plakaya kesilen ceza oranı yüzde 75, yüz yüze cezalar yüzde 25 civarındaydı. Şu anda oran yüzde 50-50 durumunda. Hedefimiz yüzde 40 plakaya, yüzde 60 yüz yüze oranına ulaşmaktır. Bizim anlayışımız, özellikle son dönemde bazı kesimlerin haksız ithamlarında olduğu gibi kimse yanlış anlamasın ama koçan doldurmak değildir" şeklinde konuştu.

"Maket trafik polislerine de başlayacağız" 

Soylu, trafik denetlemeleri noktasında belki de en sempatik uygulamalarının "Maket Trafik Araçları Projesi" olduğunu dile getirerek, "Vatandaşlarımız arasında özellikle sosyal medyada bunlarla ilgili güzel espriler de döndü. Güzel de bir kabul gördüğünü ifade etmek isterim. Şimdi de inşallah maket trafiklerin yanı sıra maket trafik polislerine de başlayacağız. Geçen gün Anadolu'yu dolaşırken bir yerde gördüm, kendim de polis zannettim. İnanın o kadar güzel yapmışlar, o kadar güzel yerlere yerleştirmişler ki, hem uyarıcı hem denetleyici hem de kazaların azalmasında çok faydalı olan bir sonuç oluşturmuşlar" ifadelerini kullandı.
Trafik eğitimi konusunda da ciddi adımlar attıklarını aktaran Soylu, trafik polislerine hizmet içi eğitimlerden en çok kaza yapan sürücülerin eğitime tabi tutulmasına kadar çok geniş bir yelpazede eğitim adımları attıklarını dile getirdi. Soylu, Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyon sağlayarak okullarda toplam 417 bin 671 öğretmenle 172 bin 729 okul servis şoförü ve rehber personele eğitim verdiklerini bildirdi. 

2016 rakamlarına göre dünya genelinde 1 milyon 350 bin kişinin trafik kazalarında öldüğüne vurgu yapan Soylu, bunların 310 bininin yaya olduğunu söyledi. Trafik kazalarında ölen her 100 kişiden 23'ünün yolda kendi halinde yürüyen insanlar olduğunu belirten Soylu, "İşte bu noktalardan hareketle Karayolları Trafik Kanunu'nun 74. maddesinde yapılan bir düzenleme ile araç sürücüleri, görevli veya trafik işareti bulunmayan yerlerde, kavşak giriş çıkışlarında, yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak ve buradan geçmek üzere olan yaya varsa onlara ilk geçiş hakkını vermek zorundadır. Bizim devrim diye altını sürekli çizdiğimiz budur" diye konuştu.

"Devlet önümüzdeki günlerde eylem yapacak" 

Soylu, şunları kaydetti: 

"İlk anda bu çok basit görünebilir ama bu düzenlemenin çok önemli hukuki sonuçları olacaktır. Her şeyden önce bu kurala aykırı davranış içinde bulunan sürücülere 488 TL para cezası uygulanacaktır. Kanun 28 Ekim’de yürürlüğe girdi, yani halihazırda geçerli. Bunun kamuoyuna etkin şekilde duyurulması, bu noktada bir bilinç oluşturulması için arkadaşlarımız çok önemli bir kampanya hazırlığı içindeler. Önümüzdeki günlerde Türkiye'nin en önemli devlet eylemlerinden birisini gerçekleştireceğiz. Devlet eylem yapar mı? Evet, devlet önümüzdeki günlerde eylem yapacak. Önümüzdeki zaman içinde bu yaya öncelikli trafik için devlet eylem yapacak. Bunu Türkiye'nin 81 vilayetinde, bütün ilçelerinde, bütün okullarının önünde, meydanlarda, kavşaklarda hep birlikte olarak gerçekleştireceğiz. Bu eylem insanlık adına, gelecek adına bir eylem olacak."
Bakan Soylu, konuşmasının ardından trafik polislerinin yeni kıyafetlerini tanıttı.


Abdullah Sarica - Nurullah Geylani
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uzman jinekologdan kadınlar için önemli uyarı: "Normal saymayın" Jinekolog Elifnur Özak, menopoz sonrası görülen vajinal kanamalara dikkat çekti. Bu dönemde görülen kanamaların genellikle iyi huylu nedenlere bağlı olduğunu belirten Uzm. Dr. Özak, “Ancak bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoza girildikten sonra, artık vajinal kanamalar ‘normalimiz’ olmaktan çıkar, göz ardı edilmemelidir.” diyerek kadınları uyardı. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elifnur Özak, menopozun kadınların doğal yaşam döngüsünün bir parçası olduğunu hatırlattı. Adet kanamasının kesilmesine menopoz denildiğini, tıbbi açıdan ise menopozun yumurta ve hormon üretiminin sona ermesi anlamına geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Özak, kadınların bu yeni dönemi için, "Kadınlarda ortalama 40’lı yaşlardan itibaren reprodüktif çağın menopozal kısımları başlar. Adetlerimiz, belirgin bir problem olmadığı sürece, bir anda kesilmez, yavaş yavaş araları açılarak gider. 2 ayda bir, 3 ayda bir, 6 ayda bir... ’Pre- menopoz’ dediğimiz bu menopoz öncesi dönemde kadınlarda “vazomotor semptom” olarak bilinen sıcak basmalarıyla, ani ve yoğun terlemelerle, ani sinirlilik haliyle, geceleri uyku problemleriyle, vajinal kurulukla sıklıkla karşılaşırız. Bunlar, vücutta azalan östrojen düzeylerinin bedenimizde oluşturduğu sonuçlardır. Premenopozal dönemdeki bu sorunların hemen hepsinin tedavisi mümkündür. Ne zaman ki bir sene hiç adet görülmez, ancak o şekilde ‘menopoza girdim’ diyebiliriz. Bu dönem de ortalama 45-55 yaşları arasına denk gelmektedir" bilgilendirmesinde bulundu. Normal kabul etmeyin, sebebini öğrenin Menopoz sonrasında vajinal kanamalar görülebildiğini, bunların pek çok kadın tarafından “normal” kabul edilip, doktor kontrolüne gerek duymadığını belirten Uzm. Dr. Özak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınlar özellikle doğurganlık süreçlerinde, hamilelik öncesinde ve hamilelikte kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kontrolünde olmayı önemserler. Menopoza girdikten sonra ise artık jinekologla işlerinin bittiğini düşünürler, muayenelerini ihmal ederler. Menopoza girdikten sonra kanama sorunu yaşadıklarında bunu göz ardı ederler. Oysa bu dönemdeki kanamalar masum olmayabilir. Menopoz sonrası vajinal kanamalar genellikle iyi huylu sebeplere bağlı olsalar da bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoz sonrası kanama durumunda, jinekolojik muayene ve bu muayene sonuçlarına bağlı olarak rahim içinden (endometriyum) örnekleme yapmak, biyopsi alarak kötü huylu bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek gerekebilir. Endometriyum kanserleri erken dönemde kendisini kanama ile belli ettiği için, çoğu zaman bu kanamalar sayesinde erken evrelerde yakalanır ve pek çok hastada kemoterapi ihtiyacı dahi olmadan, sadece ameliyatla cerrahi olarak tedavi edilebilir. Kötü rüya görmemek için bu kanamaların nedenlerinin belirlenmesi gerekir."
İzmir Üretken yapay zeka teknolojisi, en çok fotoğrafçılığı etkiliyor İki yıl önce hayatımıza hızlı bir giriş yapan üretken yapay zeka teknolojisi fotoğraf sanatı başta olmak üzere grafiksel anlamda çeşitli görseller üreten sektörler üzerinde etkisini giderek arttırıyor. Özellikle reklam tanıtım sektöründe obje, ürün veya bir olayın fotoğraflarını üretmek stüdyo ortamı yerine bilgisayarın başında birkaç satırlık komut yazarak sanayiler içinde gerçekleştiriliyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan üretken yapay zeka teknolojisinin prodüksiyon maliyetlerini düşürmesi gibi faydasının yanında gerçeklikten uzaklaşma ve manipülasyon gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğini söylüyor. “Yapay zeka prodüksiyon maliyetlerini düşürüyor, üretim süreçlerini hızlandırıyor” Aynı zamanda reklam ajanslarının en çok başvurduğu stok fotoğraf ajansları ve buralara görsel üreten fotoğrafçıları ekonomik anlamda olumsuz etkilediğini söyleyen Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan; “Üretken yapay zeka ile buluşmamız 2022 yılının ortaları gibi çok yakın bir zamanda oldu. Üretken yapay zeka ile üretilen ilk fotoğraflar ve grafikler gerçeklik bakımından önceleri hatalar barındırıyor kollar, eller gibi farklı uzuvların canlandırılmasında bozukluklara rastlayabiliyorduk. Ancak çok kısa bir sürede üretken yapay zeka programlarının yeni sürümleri piyasaya sürüldükçe bu hatlarında hızlıca giderildiğini çok daha gerçekçi görüntülerin üretilebildiğini gördük. Şu anda işin uzmanları dışında kimsenin neredeyse gerçekle ayırt edemeyeceği kusursuz görseller üretilmeye başlandı. Özellikle fotoğraflar gerçeklik açısından kusursuza yaklaşmış durumdalar. Üretilen bir insan fotoğrafının gerçek mi yapay mı olduğunu anlamak oldukça güçleşti. Yapay zeka ile üretilen gerçekliği yüksek fotoğraflar sosyal medya hesaplarını yönetenleri, haber sitelerini ve çeşitli reklam şirketlerini önemli bir prodüksiyon maliyetlerinden kurtarırken üretim süreçlerini hızlandırdı. Ancak işin gerçeklik açısından baktığımızda özellikle işleri gerçeği aktarmak olan haber, medya siteleri ve yüksek takipçili sosyal medya hesaplarını yeni tehlikeler bekliyor. Bu teknoloji kişileri ve toplumları ciddi şekilde manipüle etmede kullanabiliyor. Bu da beraberinde sayısız hukuk davlarını beraberinde getiriyor. Bu yolla üretilen görsellerin altına mutlaka uyarıcı yazıların konulması ya da uzmanlar tarafından gözden geçirilmeleri gerekiyor.” dedi. Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan, bilgisayarının başında uygulamalı olarak yapay zeka yazılımlarıyla “orman yangınından kaçan geyik” ve “çölde gezen kutup ayısı” gibi örnek görsellerin komut satırı yazarak nasıl oluşturulduğunu paylaştı.