POLİTİKA - 18 Mayıs 2022 Çarşamba 15:12

Bakan Soylu açıkladı! 'Bir baron daha içeride'

A
A
A
Bakan Soylu açıkladı! 'Bir baron daha içeride'

İçişleri Bakanı Soylu, 'Bir baron daha içeride. Epeydir peşindeydik. Urfi Çetinkaya’nın kardeşi şu anda gözaltında' dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı çerçevesinde Ankara’da bulunan medya temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. Bakan Soylu, burada yaptığı konuşmada sokakta adı met, ateş, buz, Metin amca, kristal gibi isimlerle satılan metamfetamin konusuna geniş yer ayırdı. Bakan Soylu, kullanımı solunumla ilişkili olup akciğer ödemi ve ‘met ağzı’ olarak bilinen, diş eti bozuklukları ve kemiklerde erimeye yol açan metamfetamine ilişkin, “Bizim şu an en büyük tehlikelerimizden bir tanesi metamfetamin tehlikesidir. Biz metamfetamin tehlikesini 2017 ve 2018’de gördük. Bir dönem bonzai ve diğer kimyasal uyuşturucular çok ciddi bir yayılım gösterdi. 2017 yılından itibaren çok ciddi bir saha baskısı ortaya koyduk. Bonzainin oluşturduğu problemlerin tamamını hem yakalamalarla hem engellemelerimizle hem de vatandaşlarımızla ortaya koyduğu iyi diyalogla en az seviyeye indirdik. Türkiye’de ve İran’da metamfetamin yakalanmaları, İran’da 7,5 ton 2020’de, 2021 yılında ise 25 ton yakalanmış. Çok yıkıcı ve yüksek bir artış ivmesine sahip. Gerçek anlamda bir zehir ile karşı karşıyayız. Metamfetamin konusunda kimisi buz diyor, kimisi kristal diyor. Başka türlü tanımlamalar ortaya koyuluyor ama bunun nasıl bir zehirli madde olduğunu anlatmak istiyorum. Bizim ülkemizde metamfetamin yakalaması İran rakamlarına göre az ama Avrupa’ya göre az değil. 500 milyon nüfuslu Avrupa’da 2020 yılında 2,2 ton, bizde ise tam iki katı olan 4,1 ton oldu. Geçen sene de 5,5 ton yakalandı. Sorun şu ki artış hızı fazla. 2015 yılında 54 ilde metamfetamin yakalanması görülmüştür. Türkiye’de 2010 yılından beri var. Metamfetamin, 2021 yılında Türkiye’nin bütün illerine yayıldı. Yani bu maddenin yaygınlığının tüm Türkiye’de olduğunun temel göstergelerinden bir tanesidir” dedi.

Soylu, metamfetaminin nasıl bir etkisi ve sonucu olduğunu şöyle anlattı:

“Tek başına metamfetamin kullanımlarından kaynaklanan ölümlerde met görülme oranı 2016 yılında yüzde 1,4. Yani 2016 yılındaki doğrudan aşırı doz sebebiyle uyuşturucudan kaynaklı ölümlerde metamfetaminin doğrudan etkilediği ölüm oranı yüzde aşırı dozdan 1,4. 2021 yılında bu yüzde 35,6’ya çıktı. Bu önemli bir tehdidi işaret etmektedir. Çoklu madde kullanımından kaynaklanan ölümlerinde ise yaklaşık burada 2016 yılında 20,76, 2017’de yüzde 12,54 ama 2020 yılında yüzde 34,81. En son metamfetamin yüzde 54,23 2021’de. Yani çoklu ölümlerde yüzde 20’den yüzde 54’e çıkmış. Hem dünyada hem de bizde yükselen bir tehdit söz konusudur. Özetle böyle bir fotoğrafın içerisindeyiz. Burada bağımlılık yapma ihtimalinin çok yüksek olduğu, sokakta met, ateş, buz, Metin amca, kristal gibi isimlerle biliniyor. Akciğer ödemi, diş eti bozuklukları ve kemiklerde erimeye yol açıyor. İri göz bebekleri, hızlı nefes alma ve kalp atışı, yüksek vücut ısısı, ciltte yaralar, abartılı davranışlar, hiperaktiflik, kilo kaybı, paranoya, halüsinasyonlar, yoğun uykusuz ve gerçeklikten kopukluk. Aslında uyuşturucunun insana verdiği zararların toplu bir şekilde yayımla şeklinde sahip.”

“Metamfetamini yenersek Türkiye uyuşturucuya bağlı ölümler konusunda dünyadaki en az ölümü yaşayan ülke olacak”

Metamfetamin ile mücadelede 15 Temmuz’dan sonra aldıkları tedbirlerle ciddi bir düşüşün gözlemlendiğini dile getiren Soylu, “Eğer metamfetaminin oranı yüzde 1,5-2’lerde kalmış olsaydı biz şu anda dünyada uyuşturucu konusunda, metamfetamin ile mücadelemizi güçlü bir şekilde yaparsak ve metamfetamini yenersek Türkiye uyuşturucuya bağlı ölümler konusunda dünyadaki en az ölümü yaşayan ülke olacak. Buradaki dert metamfetamini mağlup etmektir” diye konuştu.

Ülkelerde hangi çeşit uyuşturucuların üretildiği bilgisini de veren Soylu, şunları söyledi:

“Afganistan özellikle eroin üretim merkezi, İran hem eroinin geçiş ama daha ziyade metamfetaminin üretim merkezi. Çin’de de sentetik kannabinoid üretiliyor. Hollanda ekstazinin, Belçika ekstazi ve amfetaminin, Almanya ve doğu Avrupa ülkeleri ara kimyasal ve bonzainin, Arnavutluk skankın, Bulgaristan yine skankın, Yunanistan skankın, Güney Amerika kokainin, Polonya amfetaminin ve metamfetaminin, Çekya ise metamfetaminin üretim merkezi. Birçok sentetik uyuşturucular da laboratuvarlarda Avrupa ve Çin’de üretiliyor. Yine özellikle Avrupa cazibesi açısından söyleyeyim; son zamanlarda kafeler gibi Avrupa’da ‘narkoshop’lar oluşmaya başladı. Birtakım bitkisel üretim satan yerlerde özellikle uyuşturucu bağımlılığı yapan ve yüksek oranda bağımlı haline getiren maddelerle birlikte de satılmaya başlandı. Dünya, arz konusunda çok ciddi bir tehdit ile karşı karşıya. Bütün ülkeler ve bizim ülkemiz de karşıya karşıya bu durumla.”

Birileri tarafından, Türkiye’nin sanki bir kokain cennetine dönüştüğü şeklinde bir algı oluşturuldu”

Avrupa Birliği perakende kokain pazar değerinin en az 10 milyar 500 milyon avro olduğunun tahmin edildiğini kaydeden Soylu, “Bu miktar yasadışı uyuşturucu pazarının yaklaşık üçte biridir. Türkiye’de, Ticaret Bakanlığının verileri de dahil edildiğinde yani gümrük verileri de dahil edildiğinde tüm kokain yakalamalarında olduğu gibi Türkiye’de de kendi ölçeğinde dünya kadar olmasa da bir artış var. 2016’da 845 kilodan 2021’de 2 bin 841 kiloya ulaşmıştır. Bir türlü ortada olmayan bir kokain senaryosu üzerinden birileri tarafından, Türkiye’nin sanki bir kokain cennetine dönüştüğü şeklinde bir algı oluşturuldu” diye konuştu.

“Etrafımızdaki coğrafya yeni bir uyuşturucu tehdidi ile karşı karşıyadır”

Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadeleden önce uyuşturucu kullanan gençlerin meydanlarda ‘zombi’ gibi yürüdüklerini belirterek, “Ceset halinde yığılmış bir şekilde belirli bir zaman diliminden sonra ölüyorlardı. Şu anda ne okul çevrelerinde ne meydanlarda ne de başka bir noktada böyle bir görüntü ile karşı karşıya değiliz. Bu Türkiye’nin ortaya koyduğu başarının bir sonucudur. Avrupa uyuşturucu pazarları metamfetamin raporuna göre Avrupa’da ele geçirilen metamfetamin miktarı 2010 ile 2020 arasında yüzde 477 oranında artmıştır. Yani etrafımızdaki coğrafya yeni bir tehdit ile karşı karşıyadır” dedi.

2019 yılı verilerine göre hazırlanan Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre dünyada yakalanan eroinin yüzde 21’inin Türkiye’de ele geçirildiğini aktaran Soylu, “Avrupa’da yakalananın yüzde 62’si ise Türkiye tarafından ele geçirilmiştir. Uyuşturucu ile mücadelede 2016 yılından 2020 yılına kadar tekrar eden operasyon sayımız 81 binden 215 bine, gözaltı sayımız ise 114 bin 194 bine çıktı” dedi.

“Afganistan’da eroini Amerika artırdı”

Eroinin dünya genelinde neden arttığı konusunu ele alan Soylu, şunları söyledi:
“Cevap çok basit. Afganistan’dan dolayı arttı. Afganistan’da eroini kim artırdı? Amerika artırdı. Bu kadar açık ve net. Afganistan’da eroini Amerika artırdı. Biz Afganistan’ın yeni rejimini (Taliban) de takip ediyoruz. İlk geldiği iki üç ay içerisinde bir değerlendirme yaptık. Ancak son olarak Taliban’ın yaptığı değerlendirmede afyon tarlalarının ekimleri konusunda ciddi bir mücadele ortaya koyacağını değerlendirdik.”
Doğrudan madde bağlantılı ölümlerin 2017 yılında 941 olduğu bilgisini veren Soylu, “Ben bu 941 sayısını görünce Cumhurbaşkanımızın yanına gittim. ‘Evet, bu büyük bir tehlike. Çünkü trend ciddi bir şekilde yükselmiş. Bonzainin ve kimyasal sentetiklerin çok ciddi bir etkisi olmuş. Alarm haline geç ve ne yapılması gerekiyorsa yapacaksın’ diye bir talimat verdi. Bir politika belirledik ve biz bu politika doğrultusunda bugüne kadar geldik arz ile mücadelede. 941 kişi 2017’de, 657 kişi 2018’de. En nihayetinde bizim Türkiye ortalaması milyonda 5,1 kişiye kadar düştü. Bunu daha az seviyeye düşürmek, alanlar ile yapacağımız mücadelenin bir karşılığıdır” dedi.

“Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini etkisizleştirmeye çalışan bir anlayış ortaya koymaktadır”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Uyuşturucu satıcılarını topluyorsunuz ancak bunların baronlarına bir şey yapmıyorsunuz” sözlerine ilişkin de Bakan Soylu, “Tamamen temelsiz, sadece suçlamaya yönelik, bilgiden yoksun bir anlayış ve hatta uyuşturucu ile mücadele yapan birimlerimizi töhmet altında bırakan, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini etkisizleştirmeye çalışan bir anlayış ortaya koymaktadır. Bu bilgi ile olsa elbette değerlendirilebilir. Ama bu bilgi ile değil. 2016 ile 2020 arasında 945 suç organizasyon çetesi çökertildi. 9 bin 633 sadece bu suç organizasyonu çetelerine yönelik şüpheli yakalandı. Bu nasıl oldu? 2016 yılında 15 Temmuz’dan sonra FETÖ ile ilgili Türkiye tedbir almaya başlayınca Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Bu FETÖ’nün yerini muhakkak bir şey doldurmaya çalışacaktır. Bizim bunu engelleyebilmek için TCK’daki ilgili maddeleri değiştirmemiz gerekir” dedi.

Bakan Soylu'nun konuşması esnasında bir uyuşturucu baronu daha yakalandı

Uyuşturucu baronlarına ilişkin konuşma yaptığı esnada bir baronun daha yakalandığını bildiren Soylu, “İçeride gözaltında şu an. Epeydir peşindeydik. Urfi Çetinkaya’nın kardeşi (Aydın Çetinkaya) şu anda gözaltında. Mesela bu da proje operasyondu” diye konuştu.

Uyuşturucu kullanan kişinin toplumdan dışlanmaması gerektiğini vurgulayan Soylu, “Onun rehabilitesi dahil olacak. Mantığımız bu. Kaymakamlara, valilere, emniyete verdiğimiz bütün bilgilendirmede biz bunu hastalık olarak tanımladık. Bu bir hastalık. Kanser gibi bir hastalık. Ömür boyu tedavisi olması gereken bir hastalık. Uyuşturucu ile mücadele bizim temel derdimiz uyuşturucu kullananı yok etmek değil, uyuşturucu kullananı uyuşturucu kullanımından caydırmaya çalışabilmek. Aileleri korumak” dedi.

“Vurduk, geçtik, yıktık”

Metruk binaların bulunduğu sokağı perişan ettiğine dikkati çeken Soylu, “Ankara’da bir muhtarımız, ‘Bizim mahallemizde metruk binalar var. Uyuşturucu yuvası oldu.’ Çankaya’nın Çiğdem Mahallesi. Çok uzun zamandır beri duran binalardı bunlar. Vurduk, geçtik, yıktık. Birçoğunu vurup yıkıyoruz. Burada bu kararlılığı ortaya koymazsak, biz bunlarla mücadele edebilme kabiliyetinden geri kalırız. Kanun var, yetki var ve sonuç ortaya koyabilecek de bir süreç söz konusu” dedi.

“Bir okulun önünde uyuşturucu satılıyor’ denildiğinde kalbimden vurulmuşa dönüyorum”

Okul gençliğini korumaya ilişkin attıkları adımlardan bir tanesinin de ‘Güvenli Okul, Güvenli Gelecek’ projesi olduğunu söyleyen Soylu, “Tespit edilen öncelikli okullara 5 bin 329 polis ve 20 bin özel güvenlik görevlisinden oluşan okul kolluk görevlisi görevlendirmek suretiyle hem okul içinde hem de okul çevrelerinde uyuşturucu satıcılarının sızmasını, gençlerimize yanaşmalarının önüne geçmeye çalışıyoruz. ‘Bir okulun önünde uyuşturucu satılıyor’ denildiğinde kalbimden vurulmuşa dönüyorum. Böyle bir şey olamaz. Biz bunu kabul etmeyiz. Uzun zamandır bu sözü duymuyoruz ve bir daha da duymak istemiyoruz. Eğer böyle bir şey yapılıyorsa bu bizim için büyük bir başarısızlık hikayesidir. Geldiğimiz nokta itibarıyla söylüyorum. Eğer böyle bir şey yapılıyorsa vali veya kaymakam orada nöbet tutmalıdır. Böyle bir şey yapılıyorsa ilçe emniyet müdürü-ilçe jandarma komutanı orada nöbet tutmalıdır” ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, geliştirdikleri yapay zeka programına ilişkin, “Narkotik başkanlığımız bünyesinde, bu bizim yeni çocuğumuz, bu bir yapay zeka programı, iddialıyız. Bu sistemin kullanılmaya başlamasından günümüze kadar toplam 3 bin 594 yakalama gerçekleşti. Analiz Sistemleri Narkotik Ağı (ASENA) yapay zeka programı. ASENA, arzla mücadele için hazırlanmış yerli ve milli ilk suç analizi platformu. Sistemin nasıl çalıştığı, hangi senaryoları kullandığı, bu sistemi kullanarak gerçekleşen yakalamalar. Burada milyonlarca veri birbiri ile çalıştırılıyor. Tam bir yapay zeka programı. Bir adam hiç gitmemişse ve Hakkari’ye, Şırnak’a gidiyorsa, kalmadığı bir yerde otelde kalıyorsa başka binlerce veriler ile karşılaştırarak, kullanmadığı güzergahlar kullanıyorsa o dikkatle takibe alınıyor. Hatırlarsanız. 52 kilo patlayıcı yakalamıştık. Ben o zaman çok tedirgin olmuştum. Normalde böyle bir paylayıcıyı biz böyle bir program ile yakalamamalıydık. O patlayıcıyı bununla yakaladık. ASENA programı bize alarm üretti, dedi ki ‘burada bir kaçakçılık meselesi’, biz uyuşturucu için gittik 52 kilo patlayıcı çıktı. Bu bizim yeni çocuğumuz. Bana göre kamu düzenliği açısında ASENA programı bir devrimdir. Çünkü, 10 olaydan 42ünü tespit ediyor, içi dolu çıkıyor. Yeter ki tespit etsin” dedi.

“Metamfetaminle ilgili tüm valilerimize, Emniyet Müdürlüğümüze ve Jandarma Komutanlığımıza genelge gönderdik”

Bakan Soylu, “Metamfetaminle ilgili tüm valilerimize, Emniyet Müdürlüğümüze ve Jandarma Komutanlığımıza genelge gönderdik gizli mantığı ile. Bütün detayları anlatan, mücadelenin nasıl olacağını ortaya koyan kapsamlı bir genelgeyi metamfetaminle ilgili tüm valilerimize, Emniyet Müdürlüğümüze ve Jandarma Komutanlığımıza, mücadeleci birimlerimizin tamamına gönderdik. Tüm topluma çağrım şudur. Lütfen bu meseleyi takip edelim, özellikle metamfetamin konusunda herkesin bir bilgisi olsun. Bu mücadelenin karşısındaki en büyük tehlike ‘benim çocuğum yapmaz’ demektir. Bu meselede tüm gençleri, Avrupalı gençleri bile kendi evladımız olarak görüyoruz. Burada ciddi bir gayret ortaya koyuyoruz, lütfen devletimize güvenelim. Lütfen bu uzmanlığa güvenelim, bu konudaki tüm yayınlara ilgi gösterelim. Sosyal medyada eğlenceli video izlemeye ayırdığımız zamandan 2-3 videoluk zamanı bu konuda hazırladığımız bilgilendirici videolarımıza, yayınlarımıza ayırın. Size pek çok yöntem ile yaklaşırlar; ‘bir kereden bir şey olmaz’ derler, ‘zihin açar’ derler, bazen bir filmde buna ait romantik sahneler görürsünüz. Lütfen aldanmayın, hayat bir film değil. Uyuşturucu konusunda bir kereden çok şey olur, hem de çok şey olur. Zihninizi açmaz kapatır, derdinizi gidermez dert ekler, rahatlatmaz acı verir” diye konuştu.

“Geliştirilen bir politikada size bir katkı yok yani Avrupa’nın böyle bir katkısı söz konusu değil”

Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Soylu, diğer devletlerin Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesine pozitif katkısı olup olmadığına ilişkin, “Dünyanın bütün ülkeleri ile, Güney Amerika ülkelerinde zorlanıyoruz; çünkü oraların yöntemleri farklı. Cevap almakta zorlanıyoruz. Avrupa ülkelerinde operasyonel açıdan bir sorun yaşanmadığını söyleyebiliriz. Özellikle Avrupa’nın da bize bilgi vermedikleri yer suç gelirleri. Ortak operasyonlar konusunda bir sorun söz konusu değil. Geliştirilen bir politikada, size bir katkı yok yani Avrupa’nın böyle bir katkısı söz konusu değil. Buna ait bir politika geliştirme konusunda, özellikle suç gelirleri konusunda katkılarının olmadığını ifade edebilirim. Suriye konusunda, rejim bölgelerinde tespitler var. Buralarda birtakım fabrikalarda ciddi üretimler yapıldığı konusunda ve bunların da gelir oluşturma konusunda rejim ile bir irtibatı olduğunu gördük. Suriye’de üretilen kimyasal sentetik uyuşturucular ile ilgili önemli bir merkez olarak devam etmektedir” ifadesini kullandı.

“Bataklık operasyonunun ilk ihbarı şahsıma, cep telefonuma gelmiştir”

Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadelede Türkiye’nin 5 yıl sonra nerede olacağına ilişkin, “Türkiye her şekilde kapasitesini genişlettiği gibi uyuşturucu ile mücadelede de kapasitesini genişletmiştir ve mücadelede çok iyi bir noktaya gelmiştir, yeterli mi değil. 5 yıl sonra sınırlarımız çok daha profesyonelleşmiş olacak. Bu konuda şu anda elde ettiğimiz kabiliyetler, gerek insan kabiliyeti gerekmese de bu konu ile mücadele, hukuk birimleri açısından daha iyi duruma gelecek. Rehabilitasyon sürecimiz daha iyi bir noktaya gelmiş olacak. Başarı elde ettiğiniz kadar, uyuşturucunun sizin ülkenize yönlenmesini engellersiniz. Başarı elde edemezseniz, ülkenizi pazar halinde tutarsanız bu cazibeyi arttırır. Cazibeyi, yakalamalarınız artarsa düşürürsünüz. Suç ve suç ile geçim saplayan tipler buna bir vesile ile devam ederler. Göçmen kaçakçıları kim, sınırımızın içinde de dışında da uyuşturucu kaçakçıları. Bu mücadeleyi çok faktörlü olarak devam ettirmek zorundasınız. Sürekli toplumu uyaracaksınız, sürekli mücadeleci birimlerimiz alarm halinde olacak, bu konuyu kendi birincil gündeminiz olarak önde tutacaksınız. Önümüzdeki 5 yılda dünyada uyuşturucu mücadelesi açısından girilmez bölge olacağız, hedefimiz budur. Türkiye’yi yasak bölge haline getireceğiz. Bataklık operasyonunun ilk ihbarı şahsıma, cep telefonuma gelmiştir. Bundan da hiç endişe duymuyorum. Çok da mutlu olduğumu söylemek isterim. Milyonlarca olayın önünü aldığı kanaatindeyiz. Eğer siz bu konuda suç gelirlerini oluşturacak süreçlerin önünü kesmezseniz, bu iştahı devam ettirirsiniz. Bataklık operasyonlarını, terör operasyonları kadar önemli olduğunu nitelendiriyoruz. Burada bir darbe vurmak lazımdı, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadele tarihinde büyük bir öğreti oldu. Bundan önce suç gelirleri operasyonu yapılmamıştı, bunun farkı suç gelirleri operasyonu yapılması” dedi.

“Tarihimizde ilk kez İran’ın karakollarına bu taraftan elektrik verdik”

Soylu, İran heyetinin Ankara’da olduğunu anımsatarak, “İran ile en çok ilişki kuran bakanlığız. İran ile sınırız. Sınır valilerim, kaymakamlarım sürekli İran ile görüşür; sebep ortak bir iş yapıyoruz. Terör ile mücadelede birbirimize sürekli bilgilerimizi güncellemek zorundayız. Uyuşturucu ile mücadele göçmen kaçağı ile mücadele birçok konuda aynı sağanağın altındayız. Dönem dönem görüşüyoruz, her seviyede görüşüyoruz. Oradan herhangi gelen birisi benimle görüşebilir. Bunu ilk kez duyacaksınız, tarihimizde ilk kez İran’ın karakollarına bu taraftan elektrik verdik. Paramız ile bir protokol imzaladık ve devam ediyoruz. 2,5 yıldır karakollarında kullanıyorlar” diye konuştu.

Bakan Soylu, uyuşturucuya verilen cezaların yeterli olup olmadığı yönündeki soruya, “’Polis yakalıyor, hakim bırakıyor’, ben buna katılmıyorum. Sıkıntılı bir iş olursa biz zaten müracaatımızı yapıyoruz, yargıda karlılık buluyor. Yargı ile aramızda güçlü bir iş birliği var, biz sonuç alıyoruz. Şu anda da uyuşturucu konusunda Adalet Bakanlığı ile 8-9 aydır bir ilave mevzuat çalışması yapıyoruz” cevabını verdi.

“Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün partisi değil, İnönü’nün partisidir”

Bakan Soylu, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun SADAT'ın İstanbul Beylikdüzü'ndeki merkezine gitmesine ilişkin şunları söyledi:


“Ana muhalefet partisi genel başkanının tanımı ‘dedikodu kumkuması’dır. Başka bir tanımı yok. Ana muhalefet partisi anayasada kendisini bulan bir mekanizmanın adıdır. Yasalarla belirtilmiş bir mekanizma dedikodu yaparsa, bir belgeyi ortaya koymazsa aslında anayasal görevini de yerine getirmemiş olur. Bu bir siyasi parti, dedikodu merkezi değil. Hangi konuyla alakalı olursa olsun SADAT’ın önüne gidene kadar, Et Balık Kurumu’nun önüne gidene kadar, hafif bir cesaretin varsa, bizim söylediğimiz büyükelçilik ile ilgili bir değerlendirme ortaya koyda görelim. Bu konunun üstünü örtemezsin, bu konu Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin ve 6’lı masanın üzerinde demokrasinin kılıcıdır. Bu Türkiye’ye bir ihanettir. Sen Türkiye’nin geleceğini Avrupalı bir büyükelçiye pazarlayamazsın. Sen Cumhurbaşkanı adayı alacaksın diye kendi belediye başkanlarına çelmek atabilirsin; ama senin bu gücün bize yetmez. Avrupa’nın Türkiye’deki o ülkenin büyükelçisini arkana alsan da bunu sağlayamazsın. Biz bundan çekinmeyeniz, korkmayız, ürkmeyiz. Ben bir söz söyledim atlanıldı. Bu Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün partisi değil, İnönü’nün partisidir, bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Atatürk ile hiçbir ilgisi yoktur. Neden İnönü’nün partisidir? Çünkü İnönü, Atatürk karşıtıdır. Biraz tarih okuyanlar neler yaptığını, onu nasıl silmeye çalıştığını ve bunu Cumhuriyet Halk Partisi eli ile yaptığını bilir. Bugün uyguladığı politikada İnönü politikasıdır. İnönü politikası dedikodu politikasıdır, iftira politikasıdır. Batı ile işbirliği yaparak iktidarı ele geçirme politikasıdır, İnönü de aynısını yapmıştır. 1960 darbesi olmuş, batı olduğu gibi yeni yönetimi kabul etmiştir çünkü işbirliği içinde gerçekleşen bir politikadır. Bunun hiçbir gizlisi, saklısı yoktur. Gittiği yerlerin hepsi talimat ile gidilen yerlerdir, organizasyon ile gidilen yerlerdir. Dikkat ederseniz FETÖ’den pişiyor, Türkiye’de birtakım sosyal medya üzerinden kaynatılıyor, dedikodu kumkuması da gidiyor finali gerçekleştiriyor. Türkiye Cumhuriyeti devletine iftira atıyor, bunlar doğru işler değildir. Biz coğrafyamızda Amerika ile Rusya ile İran ile birçok ülke ile Suriye’den Irak’a, Libya’ya kadar karşı karşıya geldiğimiz yerler var mı, peki onların istihbaratı var mı? Bu kadar ülke ile menfaat çatışmasına bazen giriyoruz, bazen politik farklılıklara giriyoruz. Peki bunların istihbaratları bu değerlendirmeler üzerinden sonuç üretmiyorlar da bu istihbaratlar bizi karşı karşıya kaldığımız alanda bu tip iftiralar ile karşı karşıya bırakmıyorlar ki. Onların da cevapları olur, bu düşe düşe Türkiye’de ki bir aracıya mı düştü. Bu çok ayıp bir şeydir, bu utanılacak bir şeydir. Kılıçdaroğlu’nun en önemli meselenin birinde en yakın arkadaşına ‘Sana böyle bir şey söylenirse kesinlikle inkar et’ dediğini de biliyorum. Bir yalan makinesi ile karşı karşıyayız. En yakın arkadaşına ismi belli, cismi belli. Daha hararetli günler gelecek. Bu ülke Batı'nın oyuncağı değil. Biz niçin buradayız, niçin bu mücadele yapılıyor, bir büyükelçinin Türkiye’yi istediği gibi dizayn etmesi için mi, Avrupa’nın istediği gibi dizayn etmesi için mi? İyi o zaman teslim olalım istedikleri gibi olsun. Bu yüzden ısrarla bu İnönü’nün partisidir diye söylüyorum.”

“6’lı masa ‘Canan masası’ oldu”

Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun devlet kurumlarına gitmesine ilişkin sorulan soru üzerine, “Gara’da bir hadise ile karşılaştık. Orada şehitlerimiz oldu. Biz ne yaptık CHP’den, İYİ Parti’den randevu talep ettik. Bize randevu verdiler gittik, meseleyi bildiğimiz çerçevede genel başkanlara izah ettik, bu bir yöntem ve doğru bir yöntemdir. Biz bunu onların da duyacağı şekilde kamuoyuna nakledebilirdik. Ama sorumluluğumuz gereği bunu Meclis’in 2 partisine aktarılmasını doğru olacağını düşündük, gittik. Bizi kabul etmeselerdi, biz gidip CHP’nin Genel Merkezi’nin önünde orada basın toplantısı yapmamız ne kadar yakışık alırdı, yakışık almazdı, siyasette böyle bir yöntem yok. Ana muhalefet partisinin genel başkanı, devletin birtakım kurumlarının önüne gidip orada da insanları tehdit edecek şekilde bunu yapabilme kabiliyetine sahip olmamalıdır. Bunun adına sivil itaatsizliği harekete geçirmek denir. Toplumu tahrik etmek, kamu düzenini ortadan kaldırmak denir. Herkes kendine yakışanı yapıyor. Dün de Canan Kaftancıoğlu mahkeme kararını tanımayacağını söylüyor. Benim hoşuma gidiyor. Allah’a hamdolsun CHP’nin gerçek yüzü bir Canan Kaftancıoğlu yüzü olarak ortaya çıktı Biz bunu yüzlerce defa anlatsak, devlete katil diyen, bütün kutsallarımıza hakaret eden. Ne güzel oldu. Bir insan kendi kendine bunu yapar mı, ne güzel. Dinimize hakaret eden, bu ülkenin devlet başkanına hakaret eden, bütün kutsallarımızı ayaklarının altına alan, devlete ‘katil’ diyen bir anlayışa hukuk kendi içerisinde bir karar verdi diye, hepsini aynı noktaya topladı, hepsini aynı fikrin etrafına getirdi. Masa 6’lı masa değil, masa ‘Canan masası’ oldu. Atatürk Havalimanı arkadaşlar, İstanbul’da ulaşımı bir gün son 5 yılda yapılanları kaldıralım, İstanbul bir gün kullanmasın, İstanbul bu noktada tır trafiğinden girilmez çıkılmaz hale gelir. İstanbul Havalimanı dünyanın en büyük havalimanı, en modern havalimanı, unutuyorsunuz ya. İstanbul’da hiçbir şey yapıldığı yok. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi olacak, hem de birtakım uçuşlara müsaade edecek. İstanbul trafiği keşmekeş olur, sabah işine gidemez, akşam evine gelemez. ‘İstemezük’ zihniyeti var. Bu zihniyetin sebebi İnönü’dür” dedi.

“PKK, PYD, DHKP-C ve DEAŞ arasında eşanlılıklar gördüğüm çok oluyor”

Bakan Soylu, canlı bomba yakalamalarına ilişkin, “6-7 ay önce Çorum’da önemli belgeler yakaladık, Onu yakaladığımız başka belgeler ile birleştirerek birbirine okutturduk. Çok önemli operasyonlar hazırladılar. 3-4 aydır, bizzat 112in üzerinde canlı bomba eylemi yapacak, yapmaya karar vermiş terörist olarak nitelendireceğimiz eylemleri gerçekleştirecek kişileri yakaladık. Şöyle bir durum var. PKK, PYD, DHKP-C ve DEAŞ arasında eşanlılıklar gördüğüm çok oluyor. Sanki aynı işleri yanı yöntemler, aynı zaman dilimi içinde yapmak üzere birbirleri ile ilgili kararlaştırılmış bir adımı gerçekleştiriyorlar. Terör örgütlerinin bir karar vericisi var DEŞA’a diyor ki sen bunu yap, diğerine diyor ki sen bunu yap. Aynı zamanda eş zamanda bunu sağlayabilecek bir adımı gerçekleştirmek için hareket halline geçebiliyorlar. DEAŞ konusunda çok önemli çalışmaları sürdürmeye devam ediyoruz” dedi.
Bakan Soylu, toplantının ardından hassas burunlu dedektör köpekler ile fotoğraf çekildi.

Mustafa Cenik


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Büyükkılıç’tan çiftçiye 18 milyon TL’lik 300 ton nohut tohumu desteği Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, toplam 20 bin dekar arazide ekimi gerçekleştirilecek, bin 498 çiftçinin faydalanacağı, 17 milyon 700 bin TL değerindeki 300 ton nohut tohumunun dağıtımını gerçekleştirdi. Nohut Tohumu Dağıtımı Projesi kapsamında 16 ilçedeki üreticilere 300 ton nohut tohumu dağıtımı için tören düzenlendi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından Kadir Has Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen törene Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra, Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav, Kayseri Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu ve Kocasinan Ziraat Odası Başkanı Abdulkadir Güneş, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hüseyin Beyhan, genel sekreter yardımcıları, daire başkanları, ziraat odası temsilcileri ve çiftçiler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Nohut Tohumu Dağıtım Töreni’nde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, tarım sevdalısı, üretim sevdalısı dostlara teşekkür ederek, huzur şehri Kayseri’de dayanışmanın, birliğin, beraberliğin en güzel örneklerini sergilediklerini, bunun bereketini yaşadıklarını söyledi. Kurum ve kuruluşlarla dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediklerinin altını çizen Başkan Büyükkılıç, “Kayseri Büyükşehir Belediyesi, belediyeler içerisinde tarım alanında yatırıma en çok pay ayıran ve destek veren belediye olarak anılıyor. Kayseri’miz sadece sanayi ve ticaret şehri olarak anılsın istemiyoruz, aynı zamanda tarımın, hayvancılığın, turizmin merkezi gibi alanlarda kendisinden söz ettirsin istiyoruz. Ürünler arasında birinci sırada yer alan bir şehirden söz ediyoruz” diye konuştu. “Üretenleri sırtımızda taşısak azdır” Büyükkılıç, tarım alanında kendi kendine yeten şehir olmanın önemine vurgu yaparak, “Üreteceğiz, ihraç edeceğiz, katma değer sağlayacağız, istihdama vesile olacağız ve böylece ülkemize en büyük desteği yapmış olacağız. Gıda ve tarım konusunda kendi kendine yeten şehir, kendi kendine yeten ülke olmazsa olmazımızdır, bu da üreticiye destekle olur. Üretenleri sırtımızda taşısak azdır, üreticilerimize layık olmaya çalışıyor, üzerimize ne düşüyorsa yapmaya gayret ediyoruz” dedi. Nohut dağıtımında 200 ton desteğin 300 tona çıktığını hatırlatan Başkan Büyükkılıç, aspir üretiminde Türkiye birincisi olduklarını, Melikgazi Belediye Başkanlığı döneminde ilk başlatan başkanlardan olduğunu anlatarak, bir doktor başkan olarak aspirin faydalarından bahsetti. “Çilek fidesi üretiyoruz, ilk 10’dayız” Büyükkılıç, üretmeye devam edeceklerini belirterek, “Aspir deyip geçmeyeceğiz, üreteceğiz, Türkiye’de birinci sırada olmaya devam edeceğiz. Çilek fidesi üretiyoruz, ilk 10’dayız. Hindistan’a kadar ihraç ediyoruz. Bu örnekler çoğaltılabilir, inşallah üreten olup, ülkemiz ekonomisine katkıda bulunan olacağız. Üreten olalım, destek bizden, üretmesi sizden, çiftçi dostlarımız iyi ki varsınız” şeklinde konuştu. Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav da katılımcılara verdiği bilgilerle Kayseri’nin ticaret ve sanayinin yanında bir tarım ve hayvancılık şehri olduğuna dikkat çekti. Tohum dağıtımlarının Tarım ve Orman Bakanlığı, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin destekleriyle gerçekleştiğini belirten Saklav, düzenlenen Nohut Dağıtım Töreni’nde de 700 ton tohum dağıtımı yapılacağını ve bunun 400 tonunun bakanlık desteği, 300 tonluk kısmının ise Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile olacağını kaydetti. “Büyükşehir’in 500 milyon TL’lik desteği, Türkiye’de ilk ve tektir” Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 500 milyon TL’lik bir desteklemeyi 5 yıl içerisinde Kayserili çiftçilere verdiğini hatırlatan ve bu desteğin Türkiye’de ilk ve tek olduğunun altını çizen İl Tarım ve Orman Müdürü Saklav, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tohum dağıtımı ve tarımsal üretime destek deyince Kayseri Büyükşehir Belediyemize bir parantez açmak gerekmekte; verilere baktığımızda Kayseri Büyükşehir Belediyemiz sadece tohum desteği vermemiş çiftçilerimize aynı zamanda alet, ekipman desteği, tarımsal sulama desteği, mera ıslah projelerinde destek, sıvat desteği birçok destekle birlikte yaklaşık 500 milyon TL’lik bir desteklemeyi 5 yıl içerisinde Kayserili çiftçilerimize vermiştir. Bu Türkiye’de ilk ve tektir. Bunu hatırlatmak istiyorum ve bundan dolayı da Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Memduh Büyükkılıç’a, nezdinde tüm belediye yetkililerine canı gönülden teşekkür ediyoruz. İnşallah yeni dönemde de artarak devam etmesini talep ediyoruz.” Saklav, tarımsal üretime destek veren kurum ve kuruluşlara teşekkür ederek, dağıtılan tohumların hayırlı ve bereketli olması temennisinde bulundu. “Memduh Ağabeyimiz Allah razı olsun 300 tona çıkardı” Tohum dağıtımı törenlerini en çok sevdiği tören olarak niteleyen Kayseri Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu ve Kocasinan Ziraat Odası Başkanı Abdulkadir Güneş ise “Memduh ağabeyimiz sağ olsun her sene olduğu gibi tohum ihalesi yapmıştı. Allah razı olsun 300 tona çıkardı. Her zamanki gibi yine çiftçiye desteğini esirgemedi” diyerek Başkan Büyükkılıç’ın çiftçiye desteğinin bununla sınırlı olmadığını dile getirdi. Güneş, Büyükkılıç’ın makine ve teçhizat yardımları ile her sene yaklaşık 200-300 milyon lira destek verdiğini ifade etti. Kayseri’de çiftçiliğin, üretimin iyi olduğunu ve desteklerle daha da iyi yerlere geldiğini sözlerine ekleyen Güneş, Başkan Büyükkılıç’a, Büyükşehir Belediyesi’ne, İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Toprak Mahsulleri Ofisi’ne teşekkür etti. Konuşmaların ardından, 16 ilçede bin 498 çiftçinin faydalanacağı, 17 milyon 700 bin TL maliyetli 300 ton nohut tohumu dağıtımı gerçekleştirildi. Toplam 700 ton tohum dağıtıldı Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesi projesi kapsamında Valilik ve Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca desteklenen tohum temin töreninde üreticilere toplam 372 ton nohut, 247 ton aspir, 32 ton yeşil mercimek, 7 ton sorgum sudan ve 45 ton kuru fasulye tohumu dağıtımı yapıldı.
Bursa Türkiye Maden Suyu Üreticileri Derneği’nden (MASUDER) maden suyu açıklaması Türkiye Maden Suyu Üreticileri Derneği (MASUDER) yaptığı yazılı açıklamada, “Türkiye’nin mineral içeriği yüksek maden suları coğrafyamızda ve tüm dünyada gönül rahatlığıyla beğenilerek tüketilmektedir” denildi. Türkiye Maden Suyu Üreticileri Derneği (MASUDER) sosyal medyada bir soda markası hakkında atılan iddialar sonrası yazılı açıklama yapıldı. Açıklmada, “Sosyal medya platformları ve bazı haber kaynaklarında, İsviçre Federal Gıda Güvenliği Ofisi’nin üyelerimizden Beypazarı Maden Suyu hakkında yayınladığı karara ilişkin haberler yapılmaktadır. Türkiye Madensuyu Üreticileri Derneği (MASUDER) olarak bu duruma dair aşağıdaki açıklamayı, değerli kamuoyu ile paylaşma gereği doğmuştur. Ülkemiz 2004 yılından itibaren doğal maden suyu ile ilgili mevzuatlarını Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirmiştir. Bu sayede sektörümüz tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yıllardır ihracat yapmaktadır. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre ‘de ise mevzuatlar Avrupa Birliği’nden farklıdır ve uygulanan mevzuatta bor minerali limiti çok daha düşüktür. Dolayısıyla yaşanan bu durum Avrupa Birliği ülkeleri ve İsviçre mevzuatlarının farklılığından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde faaliyet gösteren maden suyu üreticileri, Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirilmiş Türkiye Cumhuriyeti mevzuatlarına göre üretim yapmaktadır. Ülkemiz, sahip olduğu yer altı doğal maden suyu kaynakları açısından Avrupa’daki emsallerine göre çok daha zengin mineral içeriğiyle farklılaşmaktadır. Türkiye’nin mineral içeriği yüksek maden suları coğrafyamızda ve tüm dünyada gönül rahatlığıyla beğenilerek tüketilmektedir” denildi.
Gaziantep 2 çocuğun öldüğü ATV kazasında alkol iddiası Gaziantep’te otomobiliyle çarptığı ATV’de bulunan Hüseyin Akın ile Kerim Gündoğan’ın ölümüne sebep olduğu iddia edilen tutuklu sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu ikinci kez hakim karşısına çıktı. İkinci duruşmada maktul ailelerinin avukatları, kazada yaralanan sanığın kanındaki alkolün temizlenmesi için ambulansla 1 saat kadar dolaştırıldıktan sonra hastaneye getirildiğini iddia ederken sanık ise bu iddiaları, "Alkol iddiaları imkansız, tıpta böyle bir şey mümkün değil" diyerek yalanladı. Duruşma, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek ertelendi. Gaziantep’te otomobiliyle çarptığı ATV’de bulunan Hüseyin Akın (14) ile Kerim Gündoğan’ın (14) ölümüne sebep olduğu iddia edilen tutuklu sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu, Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinde "Taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmak" suçundan 18 yıla kadar hapis cezası talebiyle ikinci kez hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanık Volkan Kılınçoğlu, ikinci duruşmaya da SEGBİS’le bağlandı. Duruşmada, sanık Av. H. Mehmet Balcı ve Av. Mehmet Sait Bozhüyük ile Hüseyin Akın’ın aile avukatları Av. Mutlu Can Dağlı, Av. Doğan Canbolat, Av. Mustafa Edip İzol ve Av. Gizem Kaleoğlu, Av. Suat Genç yanı sıra tanıklar da hazır bulundu. "Bu acı 3 eve düştü" Duruşmada söz alan ve savunmasını yapan sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu, "Bu acı 3 eve düştü. Ben de bir babayım ve iki ailenin acısını sonuna kadar yaşıyorum. Ben hep doğru söyledim. 5 kez kusursuz olduğum raporlarla doğrulandı. Bunlardan 3’ü bilirkişi raporudur. Siz devlet kurumlarına inanmayacak mısınız? Kaza 17.13’te oldu. Kazadan sonra doktor arkadaşlarımla konuştum. Bir kaza geçirdim ve şoktaydım. Yerde yatan 2 gence yardım edebilmek için doktor arkadaşlarımı aradım. Çünkü onlara müdahale etmek istedim. Eşimi ve evimizin güvenlik görevlisini de aradım" ifadelerini kullandı. Maktul ailelerinin avukatlarından şok iddia Duruşma sırasında söz alan maktul ailelerinin avukatları, kaza sonrası yaralanan ve kanında alkol tespit edildiği öne sürülen lüks otomobil sürücüsü Volkan Kılınçoğlu’nun kanındaki alkolün temizlenmesi için ambulansla 1 saat kadar dolaştırıldıktan sonra hastaneye getirildiğini ve ambulansa eşi ve doktor arkadaşı ile birlikte bindiğini iddia etti. Avukatlar, sanığın olay sonrası bir inşaat firması ile görüştüğünü de öne sürdü. "Alkol iddiaları imkansız, tıpta böyle bir şey mümkün değil" Duruşma sırasında kanındaki alkolün temizlenmesi için ambulans ile 1 saat kadar dolaştırıldıktan sonra hastaneye getirildiği iddialarına da cevap veren sanık Kılınçoğlu, “Avukatların vücudumdaki alkolün kanımdan atılması için söylediği iddialar imkansızdır. Bir hekim olarak tıpta böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söylemek istiyorum. Ben yemin etmiş bir doktorum ve kimsenin ölümüne sebep olmak istemem" ifadelerine yer verdi. "Tutuksuz yargılanmak ve dışarıda hastalarımı tedavi etmek istiyorum" Savunmasında kaza sonrası bir inşaat firması ile görüştüğüne yönelik iddialara cevap vermeyen sanık doktor, suçsuz olduğunu öne sürerek tutuksuz yargılanmak istediğini belirtti. Sanık Kılınçoğlu, "Dışarıda hastalarımı tedavi etmek istiyorum. Bu yüzden tutuksuz yargılanmak istiyorum. Ben alkol almadım. İşimden evime gidiyordum. Bu süreçte alkol almam mümkün değil. Kaza tutanağında çocukların yarış yaptığı yazıyor. Her aracın ruhsatında ne yazıyorsa ona göre kurallar uygulanır. Ben 24 yıllık hekimim. Bir sürü asistan yetiştirdim ve hepsi şu an görevi başında" şeklinde konuştu. Tutukluluk halinin devamına karar verildi Savunmaların alınmasının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek davayı 6 Mayıs 2024 tarihine erteledi. Olayın geçmişi Kaza, 12 Ekim 2023’te Şehitkamil ilçesi 15 Temmuz Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, üzerinde Kerim Gündoğan (14) ile Hüseyin Akın’ın (14) bulunduğu 27 MST 04 plakalı ATV’ye, Volkan Kılınçoğlu idaresindeki 27 ARB 190 plakalı lüks araç çarpıktan sonra ATV savrularak devrildi. Feci kazada ATV’nin üzerinde bulunan 2 çocuk ağır yaralandı. Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesine kaldırılan 2 çocuk, tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay sonrası lüks otomobil sürücüsü Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu tutuklandı.
Ankara ASO’da TOBB Şikago Ticaret Merkezi Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi ‘TOBB Şikago Ticaret Merkezi Bilgilendirme Toplantısı’, Ankara Sanayi Odası (ATO) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Şikago Ticaret Merkezi Genel Müdürü Volkan Palaz, TOBB’un ABD’nin Şikago kentinde kurduğu Türkiye Ticaret Merkezi’ni ASO’nun ev sahipliğinde Ankaralı sanayicilere tanıttı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ahmet Dinçer, Ankara sanayisinin ihracat odaklı bir yapıya sahip olduğunu belirterek, “2023 yılından itibaren 12,3 milyar dolar ihracat potansiyeli gösterdi. Bunun çoğunluğu da Türkiye ortalamasının üstünde yüksek teknoloji ürünlere sahip. Türkiye’nin de 256 milyar dolarlık ihracatı var ama Türkiye’nin dünya ihracatından aldığı pay yüzde 1 seviyesinde. 20 yıllık bir süreçte yüzde 1 olan rakam, 2023 yılı itibarıyla yüzde 1,06 seviyesine yükseldi. Bunun daha da geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi gerekiyor” dedi. TOBB Şikago Ticaret Merkezi Genel Müdürü Palaz ise, ABD’nin en önemli ticaret ve lojistik merkezlerinden biri olan Şikago’da Türk ürünlerinin Amerikan pazarına daha kolay girebilmesi için satış, pazarlama, depolama, uçtan uca lojistik ve benzeri konularda hizmetler sunan TOBB Şikago Ticaret Merkezi hakkında bilgiler verdi. Palaz, hizmet merkezinde sürekli fuar, sergi ve etkinlik alanlarıyla birlikte sanal, paylaşımlı ve sabit ofis fırsatlarının olduğunu söyledi. İhracatın geliştirilmesi ana amaç Türk şirketlerinin ABD pazarına girişi, pazarda tutunabilmesi, satış, pazarlama, dağıtım, satış sonrası destek ve uçtan uca lojistik konularına değinen Palaz, “Biz kar amacıyla çalışan bir şirket değiliz. Bizim iki tane ana amacımız var; bir sürdürülebilir bir yapı kurmak, iki, ihracatın geliştirilmesi. İhracat geliştikten sonra sanayicilerimiz orada daha fazla ihracatımıza katkıda bulunduğu sürece bakanlık teşviklerimizle devam eder. Biz böylece sizlere daha makul fiyatlı hizmet sunmaya devam edebiliriz ve bizim misyonumuz yerine gelir. Bana başta Rıfat başkanım, bütün yönetim kurulumuzun sorduğu tek bir soru var; ’İhracatla ilgili ne aşama kaydediyoruz arkadaşlar?’ Biz bu sorunun cevabını veriyoruz, bunun hesabını veriyoruz. O yüzden de tek amacımız ihracatımızın geliştirilmesi” ifadelerini kullandı.
Kayseri Vali Çiçek’den Develi’ye ziyaret Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, ilçe ziyaretleri kapsamında Develi’yi ziyaret etti. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in Develi İlçesindeki ilk durağı Develi Kaymakamlığı oldu. Kaymakamlığa gelişi sırasında Vali Yardımcısı Şenol Esmer, Develi Kaymakamı Yusuf Turan, Develi Belediye Başkanı Adem Şengül ve ilçe protokolü tarafından karşılanan Vali Gökmen Çiçek, ilçe Kaymakamı Yusuf Turan’dan ilçenin durumu hakkında bilgiler aldı. Kaymakamlık ziyaretinin ardından Develi İlçesinde ERVA Spor Okulları projesi kapsamında spor kulübü olarak faaliyete geçirilecek olan alanda incelemelerde bulunan Vali Çiçek, İlçe Kaymakamı ve İlçe Belediye Başkanından gelinen son durum hakkında bilgiler aldı. Ziyaretinin devamında Develi Belediyesine geçen Vali Çiçek’i, Belediye Başkanı Adem Şengül, ve belediye personeli karşıladı. Belediye Başkanı Adem Şengül’e seçim sonrası başlamış olduğu yeni görevinden dolayı hayırlı olsun dileklerini ileten Vali Çiçek, ilçenin altyapı, üst yapı çalışmaları ve mahallelerin durumu ile yapılan yatırımlar hakkında bilgiler aldı. Belediye ziyaretinin ardından Vali Çiçek, Vali Yardımcıları Şenol Esmer, Adnan Türkdamar ve protokol üyeleri ile birlikte Develi Süleyman Tıraş Ortaokulunu ziyaret ederek, öğretmen ve öğrencilerle sohbet etti. Develi ilçesi Gümüşgören Mahallesi sınırlarında bulanan ve M.Ö. 13. Yüzyılda Hitit Kralı tarafından yaptırılan Franktin Kaya Kabartmalarını da inceleyen Çiçek, kabartma hakkında İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun’dan bilgiler aldı. Vali Gökmen Çiçek, eşi Sümeyra Çiçek ve protokol üyeleri ile birlikte, Develi Kadın Kooperatifi Gacer Kafeyi ziyaretinin ardından Develi Uzun Çarşı’da esnaflar ve vatandaşlarla bir araya geldi. Esnaf ziyaretlerinin ardından Vali Çiçek sırasıyla, Develi İlçe Emniyet Müdürlüğü, Develi İlçe Jandarma Komutanlığı, Develi Süt Üreticileri Birliği Flake Yem Üretim ve Paketleme Tesisi ve Develi Ekrem Karakaya Devlet Hastanesi’ni ziyaret etti. Devamında Develi Lisesini de ziyaret eden Vali Çiçek ve beraberindekiler, Develi Lisesi öğrenceleriyle halı saha maçı yaptı. Develi İlçe ziyaretlerinin son durağında Vali Çiçek ve beraberindekiler, Şırnak İstihbarat Şube Müdürlüğü kadrosunda görevli iken 13.03.2024 tarihinde, görevli olduğu araç ile geçirdiği trafik kazası sonucu kaldırıldığı hastanede şehit olan Polis Memuru İlker Duran’ın ailesini ziyaret etti. Ziyaretlerin ardından Vali Gökmen Çiçek ilçeden ayrıldı