GÜNDEM - 18 Aralık 2019 Çarşamba 21:09

Bakan Turhan: 'Kanal İstanbul’un tüm hazırlıkları bitmek üzere, yakında kazmayı vuracağız'

A
A
A
Bakan Turhan: 'Kanal İstanbul’un tüm hazırlıkları bitmek üzere, yakında kazmayı vuracağız'

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, “Kanal İstanbul’un tüm hazırlıkları bitmek üzere, inşallah önümüzdeki yıl, yakında kazmayı vuracağız” dedi.

Ankara’da bir otelde düzenlenen ve sektör temsilcilerinin katıldığı programda konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, ülkelerin gelişiminde en önemli bileşenlerden birinin inşaat sektörü olduğunu belirterek, “Ülkelerin gelişiminde en önemli bileşenlerden biri hiç şüphesiz inşaat sektörüdür. İnşaat sektörü, kalkınma sürecindeki Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biridir. Çimento, seramik, mobilya, cam sanayi ve lojistik gibi örneklendirilebilecek 150 yan sektörü beslemektedir. Bu nedenle doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye katkı sağlayan inşaat sektörü, ülkemiz ekonomisi açısından stratejik bir öneme sahiptir” diye konuştu.

Etrafa baktıklarında, Türkiye’nin kalkındığını, geliştiğini, güzelleştiğini hep birlikte fark ettiklerini ifade eden Bakan Turhan, “Binlerce kilometre uzayan yolları, açılan tünelleri, yükselen köprüleri, binaları, limanları, demiryollarını, sosyal yaşam alanlarını görüyoruz. Tüm bunlar Türkiye’nin çehresini değiştiren birer abide olarak can buldular. Bunlarda sizin emeğiniz var. Bu ülkeye eser kazandırıyorsunuz, iz bırakıyorsunuz. Tüm bu hizmetler, milletimizin gururlanmasına ve kendine olan özgüveninin artmasına vesile oluyor. Bu yüzden sadece bir bina, köprü, yol ya da tünel değil, bu aziz milletin umutlarını ve istikbalini inşa ettiğimizi unutmamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak yakın tarihin en önemli ulaşım altyapı projelerini hayata geçirdik”

Son dönemde Türkiye’de hem inşa sektörü hem de ulaşım ve iletişim altyapısı açısından çok önemli ve büyük gelişmeler yaşandığını aktaran Bakan Turhan şunları kaydetti:

“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak yakın tarihin en önemli ulaşım altyapı projelerini hayata geçirdik. Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi Köprüleri, İstanbul Havalimanı gibi dev projeleri başarıyla bitirerek hizmete verdik. Binlerce kilometre bölünmüş yol, otoyol ve yüksek hızlı tren hatlarını kurduk. Onlarca yeni havalimanı inşa ettik. Ancak şunu belirtmek istiyorum ki; biz bu yatırımları sadece yol olsun, köprü olsun, fabrika olsun diye ya da seçim malzemesi olsun diye yapmıyoruz. Ortada büyük bir resim var; Güçlü ve büyük Türkiye resmi. Tüm yatırımlar ve ortaya çıkan eserler tek tek bu resme vurulan fırça izleridir. Her adımımızı, atalarımızdan miras kalan ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuyla atıyoruz. ‘Hizmet eden izzet bulur’ diyoruz. Bu zorlu coğrafyada, milletimiz gibi devletimizi de payidar kılmaya mecburuz. Sıradan bir millet olmadığımız gibi sıradan bir devlet de olmamalıyız. Sıradan olmuş olsaydık, bizi bir kaşık suda boğarlardı. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Tek hesaplarını, sıradan olmamız üzerine yapıyorlar. Biz de onların bu hesabını, onların beklemediği yani sıradan olmayan adımlar atarak bozuyoruz. İşte terör örgütlerine karşı Suriye’nin kuzeyinde yürütmüş olduğumuz operasyonlar, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimiz, Libya’yla yapmış olduğumuz anlaşma, S-400 füzeleri almamız, bunları yapmak zorundaydık. Bizim için olan biteni seyretme dönemi artık geride kalmıştır. Çünkü, dünyanın düzeni artık öyle dönmüyor. Uluslararası düzen çatırdıyor. Uluslararası ticarette, ilişkilerde kopan fırtınaları hepimiz izliyoruz. Kopan fırtına herkesi etkileyecektir, etkiliyor da, işte bu fırtınadan güçlü milletler ve güçlü devletler en az zayiatla çıkacaklardır. Hamdolsun güçlü bir milletiz ve güçlü bir devletimiz var. Bunu da son 17 yılda ülkemizde sağlanan ekonomik ve siyasi istikrar sayesinde ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu bilinç ve inançla yolumuza devam ediyoruz. Omuzlarımızdaki yükün ve sorumluluğun farkındayız. Bu milletin birer evladı olarak, sizleri de bu mücadelenin parçası olarak görüyoruz. Hep birlikte elbirliği ve güç birliği ettiğimiz müddetçe, Allah’ın izniyle sinsi tuzakları boşa çıkarmaya, şer odaklarını dağıtmaya devam edeceğiz.”

“Bakanlık olarak, ulaştırma, denizcilik ve haberleşme hizmetleri için son 17 yılda 757 milyar liranın üzerinde harcama yaptık”

Bakanlık olarak ulaştırma, denizcilik ve haberleşme hizmetleri için son 17 yılda 757 milyar liranın üzerinde harcama yaptıklarının altını çizen Bakan Turhan, “Yapılan çalışmalarımız sonucu, ulaştırma alanında Türkiye’nin yıllardır süren altyapı problemini büyük ölçüde giderdik. Bölünmüş yol uzunluğumuz 6 bin 101 kilometreden 27 bin 123 kilometreye ulaştı. Bölünmüş yollarla birbirine bağlı il sayımız 77, inşallah bu hizmet tüm illerimizi kapsayacak. Yıllık ortalama 14 bin 586 kilometre asfalt çalışması ve onarımı yapıyoruz. Bir zamanlar 63 bin 143 kilometre uzunluğunda yol ağımız vardı ve bunun 8 bin 500 kilometresi Bitümlü Sıcak Kaplamalı (BSK) idi. Yol ağımızın uzunluğu bugün 68 bin 254 kilometre, bunun da 26 bin kilometresi BSK kaplı. Biliyorsunuz. Avrupa’yı Kafkaslara, Ortadoğu’ya ve Orta Asya’ya bağlayan köprü konumunda bir ülkeyiz. Batıdan doğuya kesintisiz ulaşım imkânını sağlayacak otoyol ağlarını da kamu özel sektör iş birliği ile yapıyoruz. Bin 714 kilometre olan otoyol ağımız, bin 346 kilometre artarak 3 bin 60 kilometreye ulaştı. Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle 2023-2035 yılına kadar toplam 20 projede, 5 bin 532 kilometre daha otoyol yapımını hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu projelerin 573 kilometrelik kesiminde yapım çalışmaları halen devam ediyor. Kalan kesim için ise proje çalışmalarımız sürüyor” ifadelerini kullandı.
Kamu-özel sektör iş birliği yöntemiyle yapılacak yüksek standartlı ve yüksek maliyetli projelerin yatırım kararını almadan önce projeye ilişkin ekonomik ve finansal analizler yaptıklarını vurgulayan Bakan Turhan, “Her projenin sağlayacağı zaman, taşıt işletme, bakım, kaza ve benzeri ekonomik faydaları ile maliyetleri fizibilite raporunda değerlendiriyoruz. Böylece işletme gelirlerinden de faydalanarak projelerin finansmanını sağlıyoruz. Bütçe imkânlarını sosyal faydası yüksek başka projelere aktarmış ve ulaşım hizmetini yurt sathına yaymış oluyoruz. Bu projeleri çok daha kısa sürede vatandaşlarımızın hizmetine sunarak ekonomik gelişiminde ivmesini artırıyoruz” aktarımında bulundu.

“Demiryollarını da karayolları gibi sürdürülebilir kalkınma hamlelerinin en önemli halkalarından biri olarak görüyoruz”

Demiyollarını da karayolları gibi sürdürülebilir kalkınma hamlelerinin en önemli halkalarından biri olarak gördüklerini söyleyen Bakan Turhan, “Bu kapsamda da çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik.
11 bin 590 kilometre uzunluğundaki konvansiyonel demiryolu hattımızın tamamını yeniledik.
Bin 213 kilometre yüksek hızlı tren hattı yaptık. Ülkemizi dünyada 8’inci, Avrupa’da 6’ncı yüksek hızlı tren işletmecisi ülke seviyesine yükselttik. Yüksek Hızlı Tren (YHT) konforu ve hızıyla 52 milyona yakın seyahat gerçekleşti. Şu anda Ankara - İzmir ve Ankara - Sivas arasında toplam bin 889 kilometre Yüksek Hızlı Tren Hattı yapımına devam ediyoruz. YHT hatlarının yanı sıra yük ve yolcu taşımacılığının birlikte yapılabileceği hızlı tren hatları da inşa ediyoruz. Halen; bin 889 kilometre yüksek hızlı, bin 626 kilometre hızlı ve 429 kilometre konvansiyonel demiryolu olmak üzere toplam 3 bin 944 kilometre demiryolu yapıyoruz. Milli ve yerli bir demiryolu endüstrisi oluşturma, demiryollarını üretim merkezlerine ve limanlara bağlama yönündeki çalışmalara da özel önem veriyoruz.
İşletmelerimizin rekabet ve güçlerini artırmak, pazarlama imkânlarını kolaylaştırmak ve kombine taşımacılığını daha faal hale getirmek amacıyla lojistik merkezler kuruyoruz. Planladığımız 25 Lojistik Merkezi tamamlandığında; sektöre 73 milyon ton ve 4 milyon TEU ilave taşıma imkânını sağlayacağız.
2023 yılına kadar 294 kilometre iltisak hattını da yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca bakanlık olarak şehir içi raylı sistem taşımacılığına desteklerimiz de devam ediyor. Başta İstanbul olmak üzere; İzmir, Ankara, Konya, Kocaeli, Kayseri, Gaziantep, Bursa, Erzurum ve Erzincan’da raylı sistem projelerimiz bulunuyor. Bu arada, hatlarımızda işletme maliyetlerini düşürmek ve yüksek kapasiteli güvenli taşımacılık sağlayabilmek için elektrifikasyon ve sinyalizasyon çalışmalarına da devam ediyoruz. Sinyalli ve elektrikli hatlarda yüzde 45 civarındaki hat oranımızı 2023 yılında yüzde 77’ye çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

“Aktif havalimanı sayısını 26’dan 56’ya çıkardık”

Türk sivil havacılığında tarihi başarılara imza attıklarını bildiren Bakan Turhan, “Hava ulaşımında örnek alınan bir ülke olduk. Malezya heyeti, geçen hafta bakanlık ziyaretinde bunu dile getirdi. Yeni havalimanları yaptık, atıl olanları sivil havacılık sektörüne kazandırdık, yüksek kapasiteli modern terminaller inşa ettik. Aktif havalimanı sayısını 26’dan 56’ya çıkardık. Milletimizin gururu İstanbul Havalimanı gücümüze güç kattı. Dünyada en önemli transfer merkezlerinden biri olma hususunda çok büyük mesafe kat ettik.

Tamamlandığında 200 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak. Her 100 kilometre mesafede bir havalimanına ulaşılacak şekilde ‘Hava Ulaşım Ağı’ oluşturmaya devam ediyoruz. Dünyada sayılı örneği bulunan denize inşa edilmiş havalimanlarından biri olan Ordu - Giresun’dan sonra deniz üzerine inşa edilen ikinci havalimanı olan Rize - Artvin’in de yapımına devam ediyoruz. Yozgat, Bayburt-Gümüşhane, Çukurova, Tokat Yeni Havalimanlarını bitirmek için yoğun çalışıyoruz. Ayrıca turizmin başkenti Antalya Havalimanı’nın kapasitesini arttırmak üzere de çalışma başlattık. Bunların yanısıra modern terminaller de inşa ediyoruz. Son dönemlerde Diyarbakır, Van Ferit Melen, Çanakkale, Sinop, Muş, Balıkesir Merkez ve Kahramanmaraş Havalimanlarının terminallerini tamamlayarak hizmete açtık. Gaziantep, Samsun Çarşamba, Kapadokya ve Kayseri Havalimanlarının terminal binası projelerini de hayata önümüzdeki yıllarda geçireceğiz” ifadelerini aktardı.

“Hedefimiz 2020 Haziranında yerli ve milli 5G denemelerine başlamak”

2020 yılında yerli ve milli 5G denemelerine başlamak istediklerinden bahseden Bakan Turhan, “İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında haberleşme alanını ihmal ederseniz yapılan yatırımların çok da anlamı kalmıyor. Çünkü sanayi alanında da günlük yaşamda da her şey iletişim imkanları üzerinden sonuca gidiyor. Biz de bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki politikalarımızla, vatandaşlarımızın refahını ve yaşam kalitesini arttırmayı temel öncelik olarak ele aldık. Ortaya koyduğumuz projelerimizle, ülkemizin haberleşme alanındaki seviyesini dünya ülkeleri içerisinde üst sıralara taşıdık. Yaptıklarımız meydanda, genişbant abone sayısı 77 milyonu aştı. Fiber abone sayımız 3 milyonu geçti. 2023 yılında her eve en az 100 megabit hızında genişbant internet erişimini sağlamayı ve fiber abone sayısını 10 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Fiber hat uzunluğu 370 bin kilometreyi aştı. e-Devlet Kapısı kullanıcı sayısı 45 milyona yaklaştı. Mobil abone sayısı 82 milyonu aştı. Ülkemizde internet kullanım oranını 2023 yılında yüzde 75’ten yüzde 80’e çıkarmayı hedefliyoruz. Uçtan uca yerli ve milli 5G haberleşme teknolojilerinin geliştirilmesi için özellikle kritik altyapılarla ilgili üretim çalışmaları devam ediyor. Hedefimiz 2020 Haziranında yerli ve milli 5G denemelerine başlamak” değerlendirmesinde bulundu.

“Kanal İstanbul’un tüm hazırlıkları bitmek üzere, inşallah önümüzdeki yıl yakında kazmayı vuracağız”

“Bizim işimiz ülkemiz için üretilen iş ve aşın ulaşım ve haberleşme alanındaki altyapısını oluşturmak” diyen Bakan Turhan, “Bugüne kadar bu konularda önemli mesafeler aldığımız ortada. Tabiri caizse ezberleri bozduk, hayalleri gerçek yaptık. Hayallerin gerçek olması herkesi sevindirirken, ezberleri bozulanlardan bugüne kadar çok da iyi şeyler duymadık. Bunu çok da önemsemiyoruz açıkçası. Çünkü biliyoruz ki önyargıları, ezberleri bozmak, atomu parçalamaktan daha zor. Ama olayın bir de şu yönü var. Hayata ezberleri üzerinden bakanlar, dünya ölçeğinde ses getiren her projemizi, her eserimizi engelleme girişiminden de geri durmadılar. Marmaray’da bunu gördük. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde, İstanbul Havalimanında bunları gördük. Şimdi de Kanal İstanbul projemizde bunu görüyoruz. Biliyorsunuz, İstanbul Boğazı’na alternatif sağlayacak mal ve can güvenliğinin teminatı olacak Kanal İstanbul’un tüm hazırlıkları bitmek üzere, inşallah önümüzdeki yıl yakında kazmayı vuracağız. Ancak ezberciler yine sahnede. Kanal İstanbul olursa, ‘şöyle sakıncaları var, deprem olur, şu olur, böyle zarar görür’ Bu gibi söylemlere kulak asmıyoruz. İşi, depremle irtibatlandıranlar ‘Kanal İstanbul deprem hatlarını tetiklermiş’ diyenler, tam bir kara mizah uyguluyorlar. Bir kısmının derdi çok daha başka, dertleri aslında samimi eleştiri değil. Dertleri siyasi prim elde etmek. Geçmişte, bunun birçok örneğini gördük. Siyaset ufukları da pratikleri de AK Parti hükümetlerinin eserlerini kötülemek üzerine kurulu, bunlar ne derse desinler, biz işimize bakacağız. İşimiz, milletimizin aşını çoğaltmak, yollarını aydınlatmak, yarınlarına güvenle çıkmasını sağlamaktır. Yapacak çok işimiz var. Hep birlikte bunları gerçekleştireceğiz inşallah. İnşaat sanayi bizim dönemimizde altın çağını yaşadı, yaşıyor. Önünüzü açmaya, projeler ortaya, ufkunuzu genişletmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Mevlüt Hasgül - Erdinç Türkcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mehmet Ali bebeğin umudu yeşerdi: 60 milyon TL toplandı Mersin Erdemli’de 21 aylık Mehmet Ali bebeğe, 13 günlükken hastalığına teşhis konularak valilik onaylı başlatılan kampanya kapsamında belirlenen 60 milyon TL toplandı. Ailenin umutları toplanan para ile yeşerirken, kısa süre içerisinde tedavi için yurt dışına gidecekleri belirtildi. Erdemli ilçesinde yaşayan baba Abdurrahman (29) anne Sümeyye Gölgeli’nin (26) ikinci çocukları 21 aylık Mehmet Ali bebeğe 13 günlükken SMA Tip 1 teşhisi konuldu. Teşhisin ardından ailenin başvurusu üzerine Mersin Valiliği onaylı kampanya başlatıldı. Erdemli Belediyesi ve Kaymakamlık başta olmak üzere ilçe halkı ve tüm kurumların desteğiyle yürütülen kampanya 19 ayın sonunda tedavi masrafı olan 1 milyon 820 bin dolar (60 milyon TL) toplandı. Müjdeli haberi alan Aile çocukları ile birlikte Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara’yı ziyaret ederek müjdeli haberi verdi. Kampanyanın tamamlanmasından dolay çok mutlu olduğunu belirten Sümeyye Gölgeli, “Bizim kampanyamız Eylül 29’da başladı ve bugün itibariyle yüzde 100’e ulaştı. Mersin Valiliğinden onaylı kampanyaydı zaten. 1 milyon 820 bin doları çok şükür bugün itibariyle hem belediyemizin hem kaymakamlığımızın hem de Erdemli halkının destekleriyle topladık. Allah kısmet ederse Mehmet Ali bundan sonraki süreçte Dubai yolcusu diyoruz. Buradan herkese de çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle belediyemize, kaymakamımıza, Erdemli halkına, Erdemli insanına, Erdemlisine sahip çıktığı için çok teşekkür ediyoruz” dedi. Ziyarette konuşan Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara da “ Henüz 13 günlükken SMA Tip -1 teşhisi konulan Mehmet Ali bebeğimiz için Mersin Valiliğimizce düzenlenen onaylı kampanyamız, bugün itibariyle sonuca ulaşmıştır. Vatandaşlarımızla bu müjdeli haberi paylaşmak istiyoruz. Devlet, millet omuz omuza Erdemlililerimiz yediden yetmişe bu kampanyaya destek verdi. Destek veren bütün hemşerilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. İnşallah Mehmet Ali bebeğimizin yakında sağlıklı bir şekilde bu koridorlarda koştuğunu da göreceğiz. İnşallah hep birlikte şahit olacağız” ifadelerini kullandı. Ailenin vize işlemlerinin ardından Dubai’ye giderek Mehmet Ali bebeğin tedavisine başlayacağı kaydedildi.
Erzincan Besiciler meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı Erzincan’da tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanan meralar ihaleye çıkarıldı. Mera ihalesinde küçükbaş hayvancılıkla uğraşan sürü sahipleri meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı. Erzincan İl Mera Komisyonu tarafından ihaleye çıkartılan meralar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü toplantı salonunda sürü sahiplerine kiralandı. Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin başkanlığında toplanan İl Mera Komisyonunun huzurunda il genelindeki ihtiyaç fazlası 43 mera ve yayla ihaleye çıkarıldı. İhaleye çıkarılan 43 meradan 33’ü sürü sahipleri tarafından kiralandı. İhale öncesinde Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin katılanlara yönelik yaptığı konuşmada meraları kiralayan sürü sahiplerinden imzalayacakları sözleşmelere uymalarını istedi. Her meranın kapasitesinin belirlendiğini ve bu kapasitenin üzerinde hayvan otlatılmasına izin verilmeyeceğini kaydeden Şahin, "kiraya verdiğimiz meraları alan sürü sahipleri sözleşmeye uymak durumundalar. Bu mera ve yaylalar kurallara uygun olarak kullanıldığı takdirde uzun yıllar hayvancılık yapan çiftçilerime hizmet verecektir. Aşırı ve düzensiz otlatma meralarımıza yoğun zarar verecektir. Unutulmamalıdır ki sürdürülebilir bir kalkınmanın ilk şartı mevcut durumu korumaktan geçer. Önümüzdeki yıllarda da bu meraların kullanılacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Adana Uzm. Dr. Kocabaş: “Keneler patlatılmamalı” Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının başlıca bulaştırıcısı olan kenelerin aktifleştiği dönemden başlayarak ülkemizde bahar ve yaz aylarında görüldüğünü belirterek, “Keneler patlatılmamalı” dedi. Medical Park Adana Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin (KKKA) kenelerden bulaşan, ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ve baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ifade etti. “Kene tutunmasından sonra bulguların ortaya çıkma süresi genellikle 1-3 gün” Hastalığın Türkiye’de başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaştığını belirten Uzm. Dr. Ece Ertürk Kocabaş, “Bunun yanı sıra, hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir. Bulguların ortaya çıkma süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün sonra olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir” diye konuştu. “Kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı” Günümüzde KKKA hastalığından korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmadığına değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığın tedavisinin temelini destek tedavisi seçenekleri oluşturmaktadır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ya da kanama durumlarında kan transfüzyonu gibi destek tedaviler verilmekte olup, ayaktan ya da yatarak takip gerekebilir. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Beraberinde hasta kişilerle bulaş riski oluşturan temaslı kişilere de etkinliği tam olarak kanıtlanmamış olsa dahi profilaktik ilaç başlanabilmektedir. Şüpheli kene temasında kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı, mutlaka bir acil servise başvurularak hekim tarafından çıkarılmalı ve temas sonrası takip için değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı. Uzm. Dr. Kocabaş, “Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir” dedi. “Ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riski de o kadar az olur” Uzm. Dr. Kocabaş, dikkat edilmesi gereken diğer önlemleri ise şöyle sıraladı: “Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak elle dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır” dedi. “Hasta ile temas eden kişiler de gerekli korunma önlemlerini almalı” KKKA hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların sağlıklı görünseler bile hastalığı bulaştırabileceğinin unutulmaması gerektiğini işaret eden Kocabaş, bu yüzden hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dr. Kocabaş, hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile de hastalık bulaşabildiğinden hasta ile temas eden kişilerin de gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almaları gerektiğini ifade etti. “Keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalı” Kenenin tutunduğu kişilerin kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler, kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kanını emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için bunlar gibi kulaktan dolma yanlış yöntemlere kesinlikle başvurulmamalıdır” diye konuştu.
İstanbul İstanbul’da hırsızlık anları kamerada: Biri oyun konsolu, biri çanta diğeri bisiklet çaldı Şişli’de bir mağazaya gelen bir kadın, masada duran çantayı ikinci denemesinde kaşla göz arasında çalarak dükkandan uzaklaştı. Beyoğlu’nda da çocuklar apartmandaki bisikleti hiçbir şey olmamış gibi çalarak yollarına devam etti. Beşiktaş’ta ise ev eşyası satan dükkana müşteri gibi gelen bir kadın, kaşla göz arasında 25 bin liralık oyun konsolunu çaldı. Yaşananlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. İstanbul’da geçtiğimiz günlerde birçok farklı noktada hırsızlıklar yaşandı. Yaşanan olaylarda hırsızların rahat tavırları ise izleyenlere adeta ‘pes’ dedirtti. Beşiktaş Ortabahçe Caddesi’nde geçtiğimiz aylarda yaşanan olayda, genç bir kadın elindeki çantalarla müşteri kılığında dükkana geldi. Uzun süre ürünleri inceleyen kadın, bir süre sonra koltuklara oturarak dinlenmeye başladı. O esnada yerde duran oyun konsolunu çalmak için doğru zamanı bekleyen kadın, yavaş hareketlerle oyun konsolunun yanına geldi. Ardından bir süre daha diğer ürünleri inceleyerek 25 bin lira değerindeki oyun konsolunu eline aldı. Soğukkanlılığıyla dikkat çeken genç kadın, hiçbir şey olmamış gibi iş yerinden elini kolunu sallayarak çıktı. Yaşananlar dükkanın güvenlik kamerasına yansıdı. Dakikalarca doğru anı kolladı Şişli Nişantaşı Mahallesi’nde geçtiğimiz ay meydana gelen olayda ise mağazaya gelen bir kadın, dakikalarca kıyafetleri inceledi. Ardından kadın, yavaş hareketlerle gelerek masanın üzerinde duran çantayı çalmak istedi. Birinci hamlesinde cesaret edemeyen kadın, bir süre daha insanları kollayarak mağazayı gezmeye devam etti. Ardından, cesaretini toplayarak gelen kadın, ikinci denemesinde masada duran çantayı alarak ceketinin içine sokarak gözden kayboldu. Yaşananlar mağazanın güvenlik kamerasına yansıdı. Saniyeler içinde bisikleti çaldılar Beyoğlu Kulaksız Caddesi’nde ise geçtiğimiz gün iki çocuk, apartman önüne geldi. Çocuklardan birisi apartmana girerken, diğer çocuk gözlem için dışarıda kaldı. Ardından kapı girişinde bulunan bisikleti çalan çocuklar yavaş hareketlerle gözden kayboldu. O ablar sokağın güvenlik kamerasına anbean yansıdı.