EKONOMİ - 29 Mayıs 2020 Cuma 11:07

Bakan Varank: 'Otomotiv ana fabrikalarının tümü ve tekstil fabrikalarının bir kısmı yeniden üretime döndü'

A
A
A
Bakan Varank: 'Otomotiv ana fabrikalarının tümü ve tekstil fabrikalarının bir kısmı yeniden üretime döndü'

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Otomotiv ana fabrikalarının tümü ve tekstil fabrikalarının bir kısmı yeniden üretime döndü" dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, video konferans yöntemiyle Adana İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Varank, hayatı karantina ve sosyal mesafe gibi kavramların yönlendirdiğini belirterek, "Bu yüzden bayramı biraz buruk geçirdik. İnşallah Kurban Bayramıyla birlikte, özlediğimiz o eski günlere tekrardan kavuşmuş oluruz" ifadelerini kullandı.

Dünyanın çok çetin ve zorlu bir testten geçtiğini bildiren Bakan Varank, şunları aktardı:

"Virüs sadece insan sağlığını değil; ekonomileri, toplumsal düzeni ve psikolojimizi de derinden etkiliyor. Pek çok analist, 2020’yi küresel ekonomi açısından kayıp bir yıl olarak görüyor. Ticaret, sermaye ve turizm akımlarında rekor seviyede daralmalar var. Ülkeler arası gelişmişlik farkları artık önemini yitirdi. Ekonomik ve teknolojik gücüyle övünen ülkeler, salgınla mücadelede sınıfta kaldı. Kendi içlerinde koordinasyonu sağlayamadıkları gibi, en temel sağlık ekipmanlarını dahi üretemediler. Türkiye ise sizlerin de gayet iyi bildiği üzere sadece testi geçmekle kalmadı aynı zamanda benzersiz bir başarı hikâyesine de imza attı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde vakit kaybetmeden harekete geçtik, sonuç odaklı bir yaklaşım izliyoruz. Vatandaşımızın sağlığı kadar, ekonomik sürdürülebilirliği de dikkate alarak. İstihdam, finansa erişim ve sosyal koruma alanlarında tarihi adımlar attık. Kısa çalışma ödeneği, nakdi destek imkanı, sosyal destek programı ve kamu bankalarıca uygulanan paketler vatandaşımıza nefes oluyor. Bununla birlikte değişikliklere hızla adapte olabilen sanayimiz sayesinde hiçbir konuda arz sıkıntısı çekmedik. Mühendislik ve teknolojik kabiliyetlerimiz bu dönemin en kritik ihtiyacı olan yoğun bakım solunum cihazını 2 hafta gibi kısa bir sürede üretebilmemizi sağladı. Sadece üretmekle de kalmadık, Afrika’da ihtiyacı olan dostlarımıza; Somali’ye, Nijerya’ya ve Çad’a bu cihazların bir kısmını hibe ettik. Binin üzerindeki yoğun bakım solunum cihazını da parasıyla çeşitli ülkelere ihraç ettik."

"Otomotiv ana fabrikalarının tümü ve tekstil fabrikalarının bir kısmı yeniden üretime döndü"

Normalleşmeye giden süreçte üretim cephesinde sürdürülebilir bir toparlanmaya ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Bakan Varank, "Takip etmişsinizdir, az önce bu senenin ilk çeyreklik büyüme rakamı açıklandı. Yüzde 4 buçuk olarak gerçekleşen bu büyüme performansı aslında bizi hiç şaşırtmadı. Çünkü, 2019’un son çeyreğinden itibaren büyümenin öncü göstergeleri güçlü bir trende oturmuştu. Bu canlanma Mart ortasına kadar devam etti. Ancak salgınla birlikte özellikle Nisan ayında, iç ve dış talepte ciddi daralmalar yaşadık. Tabi bu durum sadece Türkiye’ye has değil. Ülkelerin içe kapanması ve salgınla mücadelede alınan tedbirler küresel bir talep şokuna sebep oldu. Mayıs başından itibarense, iç talep tekrar toparlanmaya başladı. Otomotiv ana fabrikalarının tümü ve tekstil fabrikalarının bir kısmı yeniden üretime döndü. Plastik, ambalaj, gıda ve temizlik ürünlerinde faaliyet gösteren firmalarsa zaten artan talep sebebiyle kapasitelerini artırmıştı. Ekonomik güven endeksi Mayıs ayında dipten dönüş sinyali verdi. Tüketicilerin, reel kesimin ve sektörlerin ekonomiye duyduğu güven yeniden yükseliyor. Bu toparlanma eğilimini kalıcı ve istikrarlı bir hale getirmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

"Pek çok ülke talebini erteliyor, salgın sonrasında ertelenmiş talepleri karşılamaya hazır olmalıyız"

Salgının dış pazarlardaki gelişimine bağlı olmakla birlikte Türkiye'nin yılın son iki çeyreğinde piyasalara çok sağlam bir dönüş yapabileceğini vurgulayan Bakan Varank, şöyle konuştu:

"Şu an pek çok ülke talebini erteliyor. Salgın sonrası dönemde, bu ertelenmiş talep yeniden harekete geçecek. Sanayimiz bu talebi karşılamaya şimdiden hazır olmalı. Bu noktada biz Bakanlık olarak üretimde sürekliliği ve rekabet gücümüzü artıracak politikalarla reel sektörün yanında olmaya devam edeceğiz. Bununla birlikte salgın, üretimde tek bir tedarikçiye bağlı kalmanın taşıdığı riskleri de ortaya çıkardı. Çok uluslu şirketler, kendilerine yeni bölgesel merkezler, güvenilir üretim ortakları aramaya başladı. Türk sanayisi bu arayışa en iyi cevabı verecek niteliklerin hepsine fazlasıyla sahip. Ufuktaki bu fırsatı da, izleyeceğimiz aktif politikalarla, en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Adana sanayisi de bu süreçte en önemli paydaşlarımızdan biri olacak. Küresel tedarik zincirlerindeki yerimizi, Adana sanayicisinin de desteğiyle bir üst basamağa taşıyabiliriz. İlimizdeki yatırım iştahının ne denli güçlü olduğunu biliyorum. Bu senenin ilk dört ayında Adana’ya verdiğimiz yatırım teşvik belgeleri, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 263 arttı. Sadece bu teşvikler sayesinde; 787 milyon liralık yatırım hayata geçecek ve bin 500 vatandaşımıza yeni iş imkânları doğacak. Hem Adana’ya hem de ülkemiz sanayisine hayat veren Hacı Sabancı OSB’deki gelişmeleri de yakından takip ediyorum. Bölgedeki elektrik tüketimi, Mayıs’ın ilk üç haftasında, Nisan’ın aynı dönemine göre yüzde 22’ arttı. Ümit ediyorum ki artış eğilimi hız kaybetmeden devam eder ve salgın öncesi dönemin seviyelerini bile geride bırakır."

"Ceyhan’a bugüne kadar 90 milyon lira harcadık"

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Adana için vizyoner projeleri olduğunu söyleyen Bakan Varank, "Bunlar arasında en önemlisi hiç şüphesiz Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi. Ceyhan’a bugüne kadar 90 milyon lira harcadık. Yerli ve yabancı yatırımcıların belirlenmesine yönelik çalışmaları, Yönetici Şirketle koordineli sürdürüyoruz. Proje, pandemi ortamına rağmen, planlandığı şekilde ilerliyor. Polipropilen üretimine yönelik Türkiye, Cezayir, Güney Kore, Hollanda iş birliğinde 1,2 milyar dolarlık yatırımın temelleri inşallah yılın son çeyreğinde atılacak" şeklinde konuştu.

"Kimya Vadisi Teknokent'e kurulacak"

Petro-kimya ve kimya sektöründe Adana’yı güçlendirecek bir diğer projenin de Teknokent’e kuracakları "Kimya Vadisi" olacağını ifade eden Bakan Varank, "Bu merkezde katma değeri yüksek kimyasal maddeler belirlenecek. Bu maddelerin üretim teknolojisi geliştirilecek ve fizibilitesi yapılan kimyasallar girişimcilerin ve sanayicilerin bilgisine sunulacak. Mevcut durumda laboratuvar cihazlarının büyük kısmını tedarik ettik. Ekipmanların tümü tamamlandığında merkezi açacağız. Gerek Ceyhan, gerekse Kimya Vadisi'yle birlikte Adana kimya sektöründe yerlileşmenin ana merkezlerinden biri olacak" dedi.

"Çukurova Teknopark’a bugüne kadar 25 milyon lira hibe verdik"

Adana'da girişimciliğin ve inovatif faaliyetlerin geliştirilmesini önemsediklerinin altını çizen Bakan Varank, "Çukurova Teknopark’a bugüne kadar 25 milyon lira hibe verdik. Son 2 senedir teknoparka ödenek ayırıyoruz, ancak inşaat işlerinin hızlanması gerekiyor. Teknopark kampüsündeki Girişimcilik Merkezi de, Bakanlığımız destekleriyle kuruldu. Burada girişimciler için ofis ve ortak çalışma alanlarının yanı sıra video ve animasyon teknolojilerini geliştirmeye yönelik teknik altyapılar da olacak. Gençlerimiz burada mentörlerle bir araya gelecek ve yeni fikirlerini hayata geçirirken danışmanlık destekleri alacak. Geleceğin teknoloji yıldızları için kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyesi, Covid-19 süresince kapalıydı. Merkez açıldığında elektronik programlama ve nesnelerin interneti dersleriyle tekrar faaliyetlerine başlayacak" diye konuştu.

"Model fabrikalarda alınan eğitimler, sanayiciye verimlilik ve rekabet artışı olarak dönüyor"

Salgınla birlikte dijital teknolojilere adaptasyon yeteneği ve hızının ne kadar kritik olduğunu gördüklerini vurgulayan Bakan Varank, şu ifadeleri kullandı:

"Sanayicilerimizin üretimde, tedarikte ve satışta dijital imkanlardan en iyi şekilde faydalanması gerekiyor. Bu noktada biz Bakanlık olarak; dijital teknolojilere erişiminin kolaylaştırılması ve akıllı endüstrinin yaygınlaşması için çalışmalar yürütüyoruz. Firmalarımızı dijital dönüşümlerinde teşvik ve hibe mekanizmalarıyla destekliyoruz. Bu minvalde Adana’da kurulması planlanan Model Fabrika’ya da özel önem veriyoruz. Uygulama yerindeki kamulaştırma sorunundan ötürü projenin başlayamadığı bilgisini aldım. İnşallah Sanayi Odamızla birlikte bu sorunu en kısa sürede çözeceğiz. Model fabrikalarda alınan eğitimler, sanayiciye verimlilik ve rekabet artışı olarak dönüyor. Ankara’daki uygulama çok başarılı oldu. Firmalar, aldıkları teorik ve pratik eğitimler sayesinde önemli ölçüde verimlilik artışlarıyla karşılaştılar. Biz Bakanlık olarak bu eğitim masraflarının karşılanması konusunda KOBİ’lerimize destek de oluyoruz. Adana’daki sanayicilerimiz illerindeki model fabrika açılana kadar Ankara ve Bursa’daki fabrikalardan da faydalanabilirler."

"Normalleşme sürecinde sanayi tesislerinde alınması gereken önlemlere yönelik bir kılavuz hazırladık"

Türkiye'nin yeni dönemde atacağı adımlarla yeni normalin kurallarını belirleyen ülkelerden biri olabileceğini kaydeden Bakan Varank, "Bundan böyle 'güven' kavramı her türlü ekonomik faaliyetin merkezinde sıklıkla yer alacak. Güvenli üretim, hem iç piyasaya hem de dış pazarlara ulaşmanın temel kriterlerinden olacak. Buradan hareketle, Bakanlık olarak sanayimiz için kritik bir adım attık. Türk Standarları Enstitüsü ile birlikte, normalleşme sürecinde, sanayi tesislerinde alınması gereken önlemlere yönelik bir kılavuz hazırladık. Tedbirleri yerine getiren firmalara, Covid-19 Güvenli Üretim Kalite Belgesi de vereceğiz. Kılavuzu açıklayalı 1 hafta olmasına ve araya bayram tatili de girmesine rağmen, şimdiden 45 sanayi kuruluşu bu belgeyi almak için bize başvurdu. Biz bu sayının katlanarak artmasını bekliyoruz. Adana’daki fabrikaların bu belgeye sahip olması çok önemli. Böylece; hem işletmelerin pandemiye karşı dayanıklılığı artacak hem de belgeli firmalar iç ve dış piyasalarda rakiplerine karşı üstünlük sağlayacak" açıklamasında bulundu.

"Türkiye ekonomisi yeni normalde yoluna daha güçlü devam edecek"

Üretim cephesinde olduğu gibi turizmde de "Sağlıklı Turizm Belgelendirme" programının başladığını hatırlatan Bakan Varank, "Bu belge verilirken konaklama ve yeme-içme tesisleri farklı kriterler doğrultusunda uluslararası standartlara göre değerlendiriliyor. TSE Sağlıklı Turizm Belgelendirme Programı kapsamında ilk belgeyi bugün Antalya’da beş yıldızlı bir otelimize verdi. Böylece ilgili tesis, güvenilir olduğunu da kanıtlamış oldu. Sektörde belgeli tesis sayısı arttıkça, turistler açısından tercih edilme oranı da artacak. Gastro-turizmin başkenti olan Adana da bu fırsatı değerlendirmeli. Yeni normalde Türkiye ekonomisi, inşallah yoluna daha güçlü devam edecek. u süreçte Adana; güçlü altyapısı ve çalışkan sanayicileriyle bizim en önemli yol arkadaşlarımızdan biri olacak. Bakanlığımızın Ar-Ge ve yatırım teşvikleri, bölgesel kalkınma destekleri, TÜBİTAK ve KOSGEB aracılığıyla sunduğu tüm imkanlar emrinize amade" diye konuştu.

Mevlüt Hasgül
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bora Kaplan’ın avukatı: “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davaya avukat beyanlarıyla devam edildi. Sanık Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” dedi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, yargılamanın bu aşamada avukat beyanlarıyla devam edeceğini söyledi. Sanık Barış Kurt’un avukatı Muhammet Hardalaş, “Barış Kurt’un ismi sadece Erkan Doğan’ın ifadelerinde geçmektedir. Doğan bugüne kadar sekiz ifade vermiştir. İlk ifadesini kolluk kuvvetlerine vermiştir. Burada Barış Kurt’un adı geçmiyor. Verdiği beşinci ifadede Barış Kurt’un adını geçiriyor. Doğan’ın ifadelerinde yer alan eziyet, yağma, kasten yaralama suçlarını saydığı hiçbir yerde müvekkilim Kurt yoktur. Doğan yedinci ve sekizinci ifadelerinde tüm her şeyi aktarıyor ancak bu son ifadelerinde de Barış Kurt hiçbir şekilde yer almamıştır” diyerek Kurt’un tahliyesini ve beraatını talep etti. “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan da, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti. Bora Kaplan’ın avukatı Umut Köroğlu, esasa ilişkin savunma yapmayacaklarını, Bora Kaplan’ın tutuklanmasının ardından dosyaya dahil olduğunu ifade etti. Avukat Köroğlu, Kaplan’ın yurtdışına ‘Dexas Hamburger’ firmasının bir şubesini açmak için gittiğini anlattı. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu ve iddianamenin somut delillerle hazırlanmadığını öne sürdü. Duruşmaya yarın devam edilecek. İddianameden İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D’nin beyanları üzerine başlatıldı. Suç örgütü üyelerinin Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D’ye 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S’nin iki otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B’nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdikleri ileri sürüldü. Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu. İddianamede Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169’ar yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”