GÜNDEM - 28 Ocak 2021 Perşembe 15:40

Bakan Varank: "Türkiye bu sürecin kazananı olarak yoluna devam edecek”

A
A
A
Bakan Varank: "Türkiye bu sürecin kazananı olarak yoluna devam edecek”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Hedefimiz çok net, ülkemizi Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla bilimin filizlendiği, çığır açıcı teknolojilerin tasarlanıp geliştirildiği ve üretildiği bir cazibe merkezi haline getirmek. Allah’ın izni, milletimizin desteğiyle Türkiye bu sürecin kazananı olarak yoluna devam edecek. Bakanlık olarak hem bilim insanlarımızın hem iş insanlarımızın öneri ve taleplerinde ısrarcı ve cesur olmalarını bekliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen 2020 TÜBA-TÜBİTAK Bilim Ödülleri töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde dünyanın gıptayla izlediği bir değişim ve dönüşüm süreci yaşadığını ifade etti. Bakan Varank, ”Hamdolsun bu istikrar döneminde milletimizin refahını arttırmakla kalmadık, ülkemizi ayakları yere sapasağlam basan küresel bir aktör haline getirdik. Öncülük ettiğiniz 2023, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz. Müesses nizamların temelinden sarsıldığı, güç dengelerinin yeniden kurulduğu bu dönemi fırsata çevirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Allah’ın izni, milletimizin desteğiyle Türkiye bu sürecin kazananı olarak yoluna devam edecek” dedi.
Bakan Varank, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi kapsamında somut, gerçekçi ve çözüm odaklı yol haritaları hazırlandığını bildirdi. Varank, “Hedefimiz çok net, ülkemizi Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla bilimin filizlendiği, çığır açıcı teknolojilerin tasarlanıp geliştirildiği ve üretildiği bir cazibe merkezi haline getirmek. Bu hedefi gerçek kılacak ekosistemi, akademi ve iş dünyasından paydaşlarımızla birlikte planlıyoruz. Aksi takdirde yaptığımız çalışmaların sürdürülebilir olamayacağının farkındayız. Bu nedenle biz Bakanlık olarak, hem bilim insanlarımızın hem iş insanlarımızın öneri ve taleplerinde ısrarcı ve cesur olmalarını bekliyoruz” diye konuştu.

Son yıllarda yaşanan bölgesel istikrarsızlıkların ve etkileri süren küresel salgının teknolojik bağımsızlığın ne kadar elzem olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu aktaran Varank, salgın sürecinde Türkiye’nin bilim ve teknolojinin öncülüğünde kendi kendine yetebilmenin en güzel örneklerini verdiğini belirtti. Tüm dünyanın peşinden koştuğu solunum cihazlarını Türk mühendislerin rekor bir sürede ürettiğini kaydeden Varank, ”Yerli aşı ve ilaç çalışmalarını neticeye taşımak için bilim insanlarımız büyük bir özveriyle seferber olmuş durumda. Dünyanın dört bir yanından araştırmacılarımıza işbirliği teklifleri geliyor. Teknoloji alanında birçok Türk girişimi, küresel manada önemli başarılara imza atıyor. İşte bu tablonun arkasında son 19 yılda bilime ve teknolojiye yapılan yatırımlar var. Teknoloji geliştirme bölgelerinden, üniversite alt yapılarına, ar-ge ve tasarım merkezlerinden etkin teşvik ve destek mekanizmalarına kadar birçok imkân bilimin ve bilim insanlarımızın emrinde” diye konuştu.

TÜBİTAK’ın Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödülleri, Türkiye’de e bilimsel gelişmeyi desteklemek, bilim insanlarını cesaretlendirmek, daha fazla bilim insanı yetişmesini ve yenilikçi fikir, Ar-Ge, buluş ve patentlerin artmasını sağlayarak toplumsal kalkınmaya öncülük etmek, bilimsel düşünceyi yaygınlaştırmak ve gençlere ilham vermek amacıyla düzenleniyor. 1965’den bugüne kadar 175 Bilim Ödülü, 87 Hizmet Ödülü, 509 Teşvik Ödülü, 17 Özel Ödül, 50. Yıl için 14 ödül ve 2019 yılına mahsus olmak üzere verilen 2019 Yılı Prof. Dr. Fuat Sezgin Bilim Tarihi Ödülü ile birlikte toplam 803 bilim insanı ödüllendirildi. Bu yıl 55’incisi verilen 2020 Bilim Ödülleri her yıl olduğu gibi bu sene de objektif kriterlerle sahiplerini buldu.

Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ve çok sayıda bilim insanı katıldı.

Hülya Keklik - Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı Mart ayında yüzde 17,1 arttı Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı Motorlu Kara Taşıtları verilerini paylaştı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 45,5’ini motosiklet, yüzde 39,1’ini otomobil, yüzde 8,7’sini kamyonet, yüzde 3,8’ini traktör, yüzde 1,8’ini kamyon, yüzde 0,6’sını minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 21,9, traktörde yüzde 18,3, otomobilde yüzde 15,4, otobüste yüzde 15,4, kamyonette yüzde 7,3, kamyonda yüzde 0,8 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 8,8 ve minibüste yüzde 6,9 azaldı. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,2 arttı. Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta yüzde 43,4, motosiklette yüzde 33,6, minibüste yüzde 30,4, otobüste yüzde 19,7, otomobilde yüzde 16,2 artarken kamyonette yüzde 13,1, kamyonda yüzde 11,8 ve traktörde yüzde 5,4 azaldı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 29 milyon 367 bin 254 oldu. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,8’ini otomobil, yüzde 18,1’ini motosiklet, yüzde 15,5’ini kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,4’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 865 bin 144 adet taşıtın devri yapıldı. Mart ayında devri yapılan taşıtların yüzde 67,1’ini otomobil, yüzde 14,9’unu kamyonet, yüzde 10,3’ünü motosiklet, yüzde 3,2’sini traktör, yüzde 2,2’sini kamyon, yüzde 1,6’sını minibüs, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 88 bin 718 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 66,1’i benzin yakıtlı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 278 bin 891 adet otomobilin yüzde 66,1’i benzin, yüzde 12,9’u dizel, yüzde 12,7’si hibrit, yüzde 7,1’i elektrikli ve yüzde 1,2’si LPG yakıtlıdır. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 498 bin 386 adet otomobilin ise yüzde 35,2’si dizel, yüzde 33,0’ı LPG, yüzde 29,2’si benzin, yüzde 1,7’si hibrit ve yüzde 0,6’sı elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(3) otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir. Ocak-Mart döneminde 633 bin 710 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 37,5 artarak 633 bin 710 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 15,9 artarak 6 bin 792 adet oldu. Böylece Ocak-Mart döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 626 bin 918 adet artış gerçekleşti.
Amasya Amasya’da koyun sürülerinin yayla göçü erken başladı Amasya’nın Taşova ilçesinde mevsim normallerinin üstünde artan sıcaklıklar nedeniyle koyun sürülerinin yaylaya göçü bir ay erkenden başladı. Sürülerin renkli yolculuğu havadan dronla görüntülendi. Amasya’da hava sıcaklıkları 30 dereceyi gördü. Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları sebebiyle yaylaya göç de erken başladı. Besiciler hayvanlarını yaz boyunca yüksek rakımlı arazilerde otlatarak verimliliği artırmayı hedefliyor. Taşova’da hayvancılık yapan Recep Taş (44) havaların ısınmasıyla birlikte kendilerine ait 500 koyun ile birlikte Akdağ Başyurt Yaylası’na ulaşabilmek için yola çıktı. Koyun sürülerin yolculuğu 24 saat sürdü. “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık” Dedelerinden kalan çobanlık mesleği devam ettiren Recep Taş, “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık. Nasip bundan sonrası. Yolculuğumuz 24 saat sürecek. Zorlanmamak olur mu? Uykusuzluğu var, yol yürümesi var. Muhakkak her mesleğin bir zorluğu vardır” dedi. Koyunlarının sürü halinde yaylaya göç etmesinin dedelerinden gelen bir gelenek olduğunu anlatan Taş, “Dedelerimizden sonra babam yapmış bu işi. Ondan sonra biz yapmaktayız. Bizim çocuklarımız yapacak bu işi. Yaylada Ekim ayının 15’ine kadar durmamız gerekiyor. Ondan sonra aynı tekrar bu şekilde buraya ineceğiz” diye konuştu. “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz, Yörük’tür kökenimiz” Göçebe geleneğinin kökeninin Orta Asya’ya dayandığını hatırlatan Besici Şamil Soyal da “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz. Kökenimiz Yörük’tür. Bu sene de havaların kurak gitmesinden dolayı hayvanlarımızı biraz erken yaylaya yolculuk yaptırdık. Yayla adı üzerinde mera alanı. Burada insanlarımız sonuçta tarım arazisinde yapıyor. Ama mera alanı olduğu zaman yayılım, hava değişimi var. Burada koyunlar ağrıma yapıyor ama yaylada ağrıma yapmıyor soğuk. Sağım yapmak isteyen sağımını yaparak peynirini ve sütünü alıyor” şeklinde konuştu. Yaptıkları işin günden güne kaybolduğuna dikkat çeken Soyal, “Devletimiz acil bu işe destek vermesi lazım. Ne gerekiyorsa onu yapması lazım. Yani küpe parası veriyor devletimiz, yıllık 100 lira hayvan başı. Ama bu yeterli gelmiyor. ’Devletimiz bize sigorta versin, maaş versin, hayvancılığımız 100 ise 200-300 yapalım’ şeklinde hayvancılarımızın talepleri var” ifadelerini kullandı.
Batman Yüksek dağlardan toplanan ışkın bitkisi hastalıklara iyi geldiği gerekçesiyle adeta kapışılıyor Batman’ın Sason ilçesinde yüksek rakımlı dağlarda karların erimesiyle ortaya çıkan ve bölgede yayla muzu olarak adlandırılan ışkın bitkisi, bir çok hastalığın şifa kaynağı olduğu gerekçesiyle kilogramı 150 lira olmasına rağmen yoğun rağbet görüyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki yüksek kesimlerde yetişen, kuzu kulağıgiller familyasının ekşimsi tadıyla kiviyi andıran ve muz gibi soyularak yenildiği için ’yayla muzu’ da denilen ışkın bitkisinin olgunlaşmasıyla bölgede yaşayan bir çok vatandaşa gelir kaynağı oldu. Sason ilçesine bağlı köylerde yaşayan vatandaşlar sabahın erken saatlerinde dağlardan kopardığı Işkın bitkisini ilçe merkezine getirerek kilosunu 150 liradan satarak aile geçimini sağlıyor. Işkın bitkisinin başta kalp rahatsızlığı olmak üzere bir çok hastalığa iyi geldiği için yoğun talep gördüğünü belirten vatandaşlardan Zülküf Ebinç, yüksek dağlardan kopardığı ışkın bitkisini ilçede satarak ailesini geçindirdiğini söyledi. Ebinç, “Bu bitkinin adı ışkındır. Yayla muzu olarak da biliniyor. Işkın Sason ilçesinde yüksek kesimlerde yetişiyor. Bir çok hastalığa ilaç olduğunu biliyoruz. Başta kalp rahatsızlığı olmak üzere tansiyon rahatsızlığı ve şeker hastalığına ilaçtır. Biz bunu aile geçimimizi sağlamak için sabah erken saatlerde grup olarak çıkıp yüksek dağlardan kopararak getirip kilosunu 150 liradan satıyoruz” dedi. “Bu bitki şifalı olduğu için çok tercih ediliyor” Işkın bitkisini koparmak için gece saatlerinde yola koyulduklarını belirten vatandaşlardan Hasan Yıldırım, “Bu bitki yüksek kesimlerde yetişiyor. Bu bitki şifalı olduğu için çok tercih ediliyor. Şu anda kilosunu 150 ile 200 lira arasında satıyoruz. Herkes çok tercih ediyor. Günlük 150 kilo toplayarak satıyoruz. Bu bitkiyi koparabilmek için gece saat 03.00 gibi yola çıkıyoruz. Yaklaşık 5 saat yol yürüyoruz. Çok yüksek yerde yetiştiği için dönüşümüz akşamı buluyor” diye konuştu.