TEKNOLOJİ - 25 Kasım 2020 Çarşamba 16:48

Bakan Varank: 'Türkiye rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle Avrupa’da ilk 5’te yer alıyor'

A
A
A
Bakan Varank: 'Türkiye rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle Avrupa’da ilk 5’te yer alıyor'

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Türkiye rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle Avrupa’da ilk 5’te yer alıyor” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, videokonferans yöntemiyle 9. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne katıldı. Kongrede Bakan Dönmez ve Bakan Varank'ın yanısıra TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve TÜREK Başkanı Hakan Yıldırım da konuşmacı olarak yer aldı. Burada bir konuşma yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Güçlü ve sürdürülebilir büyümeye giden yol, kullandığınız girdileri ne derece verimli ve rekabetçi şekilde bir araya getirdiğinizle doğrudan ilişkili” diyerek, bu manada enerjinin kritik bir bileşen olarak karşılarına çıktığını belirtti. Büyümek için üretime, üretim için de enerjiye ihtiyaçları olduğunu dile getiren Bakan Varank, şöyle konuştu:

“Sanayi geliştikçe ve sektörel çeşitlilik arttıkça enerjiye olan ihtiyaç da artıyor. Eğer enerjide dışa bağımlıysanız, bu durum cari açık ve dış kırılganlık riski olarak karşınıza çıkıyor. Bu manada yenilenebilir enerji kaynakları, enerjide dışa bağımlılığı azaltıp, yüksek teknolojili sanayileşmeye hız kazandırmak için önemli bir alternatif. Tabi bu kaynakların, düşük maliyetli ve çevre dostu olması da sürdürülebilirlik açısından özellikle son dönemde önemli avantajlardan birisi. Gelecek dönem eğilimlerine baktığımızda, enerji sektöründe ciddi bir yapısal dönüşüm görüyoruz. Yapılan analizler, 2050 yılında dünyada üretilen enerjinin yüzde 85’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanacağını gösteriyor. Bu yüzde 85’lik bölümde en büyük paya sırasıyla, rüzgar ve güneş enerjisinin sahip olması bekleniyor. Önümüzdeki 10 yılda kamu ve özel sektör tarafından taahhüt edilmiş 1 trilyon dolarlık rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı bulunuyor. Verdiğim bu rakamlar, hem sektörün taşıdığı önemi hem de yurt içi sanayinin bu değişime hızla adapte olması gereğini açıkça ortaya koyuyor. Biz de buradan hareketle petrol ve doğalgazda dışa bağımlı olmanın dezavantajını yenilenebilir enerjiden maksimum seviyede faydalanarak avantaja çevirmek istiyoruz.”

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak böyle stratejik yatırımların peşinden koşan yatırımcılara her türlü desteği verip, yurt içi sanayinin gelişmesinde aktif rol oynadıklarını bildiren Bakan Varank, “Son 8 senede yenilenebilir enerji yatırımları için 7 bine yakın yatırım teşvik belgesi düzenledik. Bu belgeler sayesinde 124 milyar liralık yatırım yapılırken, 19 binden fazla kişiye yeni iş imkanları açıldı. Ağustos ayında Ankara’da açtığımız Entegre Güneş Paneli Üretim Fabrikası gerçekten önemli bir yatırım olarak karşımızda duruyor. Proje bazlı teşviğimiz sayesinde hızla hayata geçen bu fabrika; hammaddeden tutun da kristal büyütme, dilim kesme, hücre üretimi ve modül üretimi aşamalarını tek çatı altında gerçekleştiriyor. Dünyada bunların hepsini tek çatı altında yapabilen başka bir entegre tesis de yok. Bir diğer desteğimiz de enerji ihtisas endüstri bölgelerinin kurulması. Bugüne kadar Konya-Karapınar, Niğde-Bor ve Karaman endüstri bölgelerini ilan ettik. Bakanlık olarak bu bölgelerde yatırımcılara yer tahsisi yapıyor ve çok uygun fiyatlarla yatırımcı lehine irtifak hakkı tesis edilmesini sağlıyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız Karapınar için yatırımcıları belirledi, yer tahsisleri yapıldı, bölgedeki güneş santrali kurulumlarına başlandı. Bahsettiğim bu 3 bölgenin tamamı yatırımcılara tahsis edildiğinde yaklaşık 6 bin megawatt (MW) güce sahip güneş enerjisi santrali kurulmuş olacak” diye konuştu.

“Türkiye rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle Avrupa’da ilk 5’te yer alıyor”

Enerji teknolojilerinin üretimine yönelik Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin yürütülmesine de özel önem verdiklerini aktaran Bakan Varank, şöyle konuştu:

“TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nde rüzgâr ve hidrolik enerji odaklı Ar-Ge projeleri gerçekleştiriyoruz. Rüzgar enerjisi özelinde Rüzgârdan Üretilen Elektriksel Güç İçin İzleme ve Tahmin Sistemi Geliştirilmesi (RİTM) Projesi'ni başarıyla tamamladık. Geliştirdiğimiz sistemler sayesinde ülkemizde kurulu tüm rüzgâr santrallerinde üretilen elektriksel güç izlenebiliyor, rüzgâr hızı ve türbin çıkış güçleri hakkında tahminler yapılıyor. Yaptığımız tahminlerin hata oranı oldukça düşük, hatta bu sayede muadil sistemlerle rekabet de edebiliyoruz. Yine TÜBİTAK kanalıyla Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) projesini başarıyla yürüttük. Böylece 500 kilowattlık (Kw) çift beslemeli asenkron jeneratör TÜBİTAK tarafından tasarlandı ve prototip olarak üretildi. TÜBİTAK Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitümüz, değişik tip ve güçteki rüzgar türbinleri için jeneratör ve çeviriciden oluşan elektriksel sistemleri geliştirme konusunda kritik bir yetkinliğe sahip. Önümüzdeki dönemde özel sektörle birlikte, seri üretim ve ticarileşme alanlarında hızla ilerlemek istiyoruz. Yenilenebilir enerjide temel ekipmanları ve alt bileşenleri üreten sanayicileri de çok çeşitli mekanizmalarla destekliyoruz. Bu destekler ve özel sektörün dinamizmi sayesinde, yurt içi üretim kabiliyetlerimiz çağ atladı dersek, abartmış olmayız. Türkiye rüzgar türbini ekipman üretimi yapan büyük ölçekli tesisleriyle, Avrupa’da ilk 5’te yer alıyor.”

“İzmir, Doğu Avrupa ve Orta Asya’nın rüzgar enerjisi üssü haline gelmeye başladı”

Rüzgâr enerjisi alanında jeneratör, kule, rotor kanadı ve kule bağlantı elemanları üreten yetkin fabrikaların varlığından bahseden Bakan Varank, “Uluslararası standartlardaki yüksek katma değerli bu ürünleri üretmenin yanında, başarılı şekilde ihraç da ediyorlar. Rüzgar türbini kanadı üretip, bunları General Electric, Vestas ve Nordex gibi sektörün küresel devlerine satabilen firmalarımız var. İzmir, Doğu Avrupa ve Orta Asya’nın rüzgar enerjisi üssü haline gelmeye başladı. İzmir ve çevresindeki bu ekipmanların üretimi konusunda geniş bir ekosistem ve tedarik zinciri oluşmuş durumda. Tabi burada İzmir Kalkınma Ajansımız da, büyük ölçekli dış yatırımların İzmir’e çekilmesinde etkin bir rol oynadı. Ürün bazında yüzde 80-90’lara ulaşan yerlilik oranlarını yakalamış olsak da, rüzgâr türbini yerlilik oranımız yüzde 60’lar seviyesinde. Biz bu oranı daha da artırmanın peşindeyiz. Henüz ülkemizde üretilmeyen, sektörün değer zincirindeki diğer ekipmanların üretilmesi için gerekli adımları atacağız. Sektörün gelişme alanlarından birisi sizlerin de çok iyi bildiği gibi deniz üstü rüzgâr türbinleri olacak. Hem kara ve hem deniz üstü rüzgâr türbin ekipmanlarının üretiminde, yurt içi sanayimizi rekabetçi bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. Kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz türbin modelleriyle, rakiplerine fark atabilecek seviyelere gelebiliriz. İnanın bu Türk sanayisi için bir hayal değil” ifadelerini kullandı.

Yerli sanayiyi geliştirmek için Sanayi İşbirliği Projeleri yürüttüklerini hatırlatan Bakan Varank, bu konudaki ilk adımı da EÜAŞ’ın Alaçatı Rüzgar Enerjisi Santrali için attıklarını söyleyerek, “Yaklaşık 20 yıldır kullanımda olan, 12 adet türbinden oluşan Alaçatı Rüzgar Enerjisi Santrali’ni, yerli ve milli imkanlar ile yenileyip kapasitesini arttıracağız. Bu amaçla, 2 adet yerli ve milli rüzgar türbini prototipinin geliştirilmesi planlanıyor” dedi.

“İzmir’de halihazırda yapımı devam eden Çandarlı limanının tamamlanmasıyla liman-otoban bağlantısı konusunda kritik eşik aşılmış olacak”

Sektörün rekabetçiliğini koruyacak adımlara yoğunlaştıklarını dile getiren Bakan Varank, “Bu noktada lojistik ihtiyaçlarının ne denli önemli olduğunun farkındayız. İzmir’de hali hazırda yapımı devam eden Çandarlı limanının tamamlanmasıyla liman-otoban bağlantısı konusunda kritik eşik aşılmış olacak. Ben buradan sektöre duyuru yapmış olayım, liman sahasının arkasındaki bölgede bir özel endüstri bölgesi kurabiliriz. Burada özellikle rüzgar alanında çalışan firmalara yer tahsisi yapabiliriz. Biz bunu önemsiyoruz. Burada da sektörle beraber çalışmak istiyoruz” dedi.

Mevlüt Hasgül - Yunus Özkan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bakan Göktaş: "1 Nisan sabahı inşallah Bursa, gerçek belediyecilikle yola devam diyecek" Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kazandırılan Yunuseli Aile Destek Merkezi ve Ana Kucağı Kreşi açılışına katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bursa’nın 1 Nisan sabahı Cumhur İttifakı Belediye Başkan Adayı Alinur Aktaş ile gerçek belediyecilikle yola devam edeceğini söyledi. Projesi Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan binanın taban alanı 940 metrekare olup iki katlı olarak toplam bin 653 metrekare alana sahip ‘Yunuseli Aile Destek Merkezi ve Ana Kucağı Kreşi’ açılışı Bakan Göktaş’ın katılımıyla yapıldı. Giriş katı ana kucağı, 1. katı ise Aile Destek Merkezi ve BUSMEK olarak hizmet verecek şekilde projelendirilen binanın giriş katında ana kucağı bölümünde 6 adet sınıf, idari birimler, mutfak, 400 metrekare açık çocuk oyun alanı bulunmaktadır. 1. katta 6 adet kurs ve atölye amaçlı çalışma sınıfı, 1 diyetisyen ve 1 psikolog odası ile idari ofis yer almaktadır. Açılışta konuşan Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, “Bugün Bakanlık olarak, bütün çalışmalarımızı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sürdürüyoruz. ‘Güçlü Kadın, Güçlü Aile ve Güçlü Türkiye’ ilkesiyle aile yapısını güçlendirmeye büyük önem veriyoruz. Yürüttüğümüz her çalışmada ülkemizin en güçlü kalesi olan aileyi her türlü tehlikeye karşı korumak öncelikli hedefimizdir. Aile ve toplum refahı için atılan her adım inanıyorum ki, daha sağlıklı ve mutlu bir geleceğe önemli katkılar sağlayacaktır. Bu anlamda, 85 milyon vatandaşımıza götürdüğümüz her hizmette yerel yönetimlerimizi en kıymetli yol arkadaşlarımız olarak görüyoruz” diye konuştu. "Bu yatırımlar 22 yıldır AK Parti belediyeciliğinin somut göstergesi" Türkiye geneline yaygınlaştırılacak 0-3 yaş arası çocuklar için Mahalle Odaklı Kreş Modelini çok önemsediklerini belirten Bakan Göktaş, “Bu modelle, kadınların ev ve iş hayatı arasında bir tercih yapmak zorunda kalmalarının önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz aile destek merkezi ve kreşimizi ise bu hedefimiz doğrultusunda atılan güzel bir adım olarak görüyoruz. Bu anlamda böylesi kıymetli bir kuruluşun hayat bulmasında başta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yunuseli Aile Destek Merkezi ve Ana Kucağı Kreşi, AK Parti’nin 22 yıldır milletimize sunduğu hizmet belediyeciliğinin, gerçek belediyeciliğin somut bir göstergesidir. Yunuseli Aile Destek Merkezi’miz açtığı kurslarla bilişim teknolojileri, giyim, el sanatları, yabancı dil ve kişisel gelişim alanlarında vatandaşlarımıza destek olacak. Ücretsiz hizmet verecek olan Ana Kucağı Kreşi ise ailelerin çocuklarını güvenle bırakacakları bir eğitim yuvası olacak. Çocuklarımızın paylaşmayı, dayanışmayı ve birlikte çalışmayı öğrenecekleri bu kreşte, aynı zamanda yaşadıkları şehrin kültürel ve manevi değerlerini öğrenerek büyüyecekler” dedi. "1 Nisan Türkiye’nin dört bir yanında böylesi kuruluşları yaygınlaştırmak için bakanlık olarak çalışmalar yaptıklarını belirten Bakan Göktaş, “22 yıldır AK Parti belediyeciliğiyle, 81 ilimizi daha yaşanabilir, dirençli ve huzurlu şehirler haline getirdik. Türkiye’nin dört bir yanını büyük eserlerle ve dev yatırımlarla donattık. Belediyelerimiz şehirlerin altyapı ihtiyaçlarını giderirken sosyal politikaları da ihmal etmedi. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz merkezlerle AK Parti, yerelde eser siyasetinde, hizmet siyasetinde önemli başarılara imza attı. Şimdi önümüzde 31 Mart seçimleri var. Yaklaşık iki hafta sonra hepimiz sandıklara gideceğiz. Bursa’da 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakımızla büyük bir zafere imza atacağız. Büyük bir samimiyetle Bursa’ya hizmet eden Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile birlikte eser siyasetimize, hizmet siyasetimize ilk günkü heyecanla devam edeceğiz. Biz de bakanlık olarak, başkanlarımızın her daim yanında olacağız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Cumhur İttifakıyla birlikte Türkiye Yüzyılı’nda Bursa’yı her alanda güçlü bir şehir haline getirmek için çalışacağız. İnşallah, 1 Nisan sabahı, inşallah Bursa, gerçek belediyecilikle yola devam diyecek. Vizyoner belediyecilikle, vizyon sahibi başkanına Bursa sahip çıkacak. Çok daha güzel yatırımlara birlikte imza atacağız” dedi. Bugün 32’nci ana kucağını hizmete açtıklarını belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise, “Devletimiz bu manada önemli çalışmalar yapıyor. Özel sektörün bu manada çalışmaları da var. Ancak buna ulaşamayanların ihtiyacını gördüğümüz için, 32 farklı noktada açmak nasip oldu. 4 bin tane çocuğumuzu buralarda eğitimden geçiriyoruz. Bu çalışmaya 0-3 yaş aralığındaki çocuklarımıza da hizmet vermek istiyoruz. Çocuklar için okul öncesi eğitim çok önemli. Bir çocuk oluşumunun gelişimi 7 yaşına kadar tamamladığını biliyoruz. Ailelerden yaptığımız hizmetle ilgili memnuniyeti duymak bizleri mutlu ediyor” diye konuştu. Konuşmaların ardından dualar eşliğinde açılış kurdelesi kesildi. Bakan Göktaş daha sonra ana kucağındaki çocuklarla bir araya geldi.
İstanbul maNga grubunun solisti Ferman Akgül’ün tazminat davasına ret ‘maNga’ grubunun solisti Ferman Akgül’ün, kendisini siyasi bir oluşumun içindeymiş gibi göstererek linçe maruz bıraktıkları iddiasıyla Redd Grubu’nun 2 üyesi ile sanatçı Aylin Aslım’a açtığı manevi tazminat davasında karar çıktı. Mahkeme, Akgül’ün açtığı davanın reddine karar verdi. ‘maNga’ grubunun solisti Ferman Akgül’ün, kendisini siyasi bir oluşumun içindeymiş gibi göstererek linçe maruz bıraktıkları iddiasıyla Redd Grubu’nun üyeleri Doğan Duru ve Güneş Duru ile sanatçı Aylin Aslım’a açtığı 300 bin liralık manevi tazminat davasında karar çıktı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Ferman Akgül ile Redd Grubu’nun üyeleri Doğan Duru ve Güneş Duru katılmadı. Duruşmada her iki tarafı da avukatları temsil etti. Duruşmada söz alan Ferman Akgül’ün avukatı davanın kabulünü istedi. Davalılar Doğan Duru ile Güneş Duru’nun avukatları ise davanın reddini talep etti. Davanın reddine hükmedildi Kararını açıklayan mahkeme, gerekçesi sonradan açıklanmak üzere Ferman Akgül’ün davasının reddine karar verdi. Olayın geçmişi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davaya göre Redd Grubu’nun solisti Doğan Duru, sosyal medya üzerinden sanatçı Ferman Akgül ile ilgili olarak, ‘Teknofestlerde sahneye çıkanı, pandemide müzisyenler intihar ederken iş tutan grubun solistini alkışlayan insanlar olmasını geçtim. Yahu siz grupsunuz, biriniz adamın yüzüne tükürmedi mi? Biriniz de sanatçı nedir söylemedi mi? Yuh size be kardeşim.. Omurgasız sürüngen gibi her yerde olmak’ şeklinde paylaşımlar yaptı. Redd Grubu’nun gitaristi Güneş Duru da, ‘Çakma rock starlardan biri tanıtımı için bir iki milyon alır, vatandaş altına yatar’ şeklinde paylaşım yaptı. Diğer sanatçı Aylin Aslım ise, “Kaç milyon aldığını bilmem, bilemem. Türk rock camiası. Kol kırılır yen içinde kalır’cıdır. Ama burada bahsedilen kişi yıllardır AK Parti ile iş birliği yapan Manga’nın solisti Ferman Akgül’dür. Biz on yıldan fazla zamandır kara listelerdeyken, bu niye bilinmesin? Her şey bir yere kadar’ şeklinde paylaşım yaptı. Dava dilekçesinde 3 sanatçının istikrarlı ve sistematik olarak müvekkiline yönelik bir karalama kampanyası başlattığını belirten Akgül’ün avukatı Ufuk Kök, “Müvekkil, 20 yılı aşkın kariyeri boyunca hep sanatçı kimliğini ön planda tutmuş, hiçbir siyasi oluşumun içinde yer almamıştır. TOGG ile poz veren müvekkilin bu tanıtımdan 2 milyon lira aldığı şeklindeki yalan iddialar üzerine de müvekkil linç edilmiş, özel hayatının sınırları ihlal edilmiştir. Üç sanatçının saldırıları nedeniyle müvekkil ve ailesinin huzur ve sükunu bozulmuş, sosyal gelişim çağındaki çocukları bu durumdan etkilenmiş ve sosyal çevrelerinde bu durumdan zarar görme ihtimali söz konusudur. Müvekkil, sosyal medyanın da hedefi haline gelmiş, ‘yalaka Manga’, ‘yandaş grup’ gibi hakaretlere maruz kalmıştır. Üç sanatçının, kamuoyu önünde halkı kin ve düşmanlığa tahrik ederek başlattığı linç kampanyası yüzünden müvekkilin şeref ve itibarı ağır şekilde zarara uğramıştır. Bunun korunmasını istiyoruz. Büyük elem ve üzüntü duyan müvekkilin, hedef ve taraf haline getirilerek bir siyasi figür olarak yuftalanmasına ve ayrımcılığa uğramasına neden olan davalıların 300 bin lira manevi tazminata hükmedilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Antalya Sümer: "Kesme çiçek denildiğinde Altınova akla gelecek" Altınova mahalle sakinleriyle iftar programında bir araya gelen Cumhur İttifakı Kepez Belediye Başkan adayı Rıza Sümer, "Burada bir ‘Tarım Kenti’ kuracağız. Yeni sera alanları, ortasında paketleme tesisleri, sosyal yaşam alanları, konaklama tesislerinin olduğu yeni bir tarım kenti olacak ve kesme çiçek denildiğinde dünyanın her yerinde Altınova akla gelecek, Kepez akla gelecek" dedi. Kepez Belediye Başkan adayı Rıza Sümer, Cumhur İttifakı Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hakan Tütüncü, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, AK Parti Kepez İlçe Başkanı Mehmet Çivik, AK Parti Kepez İlçe Kadın Kolları Başkanı İlknur Kurt ve MHP Kepez İlçe Başkanı Servet Ersoy’un katılımlarıyla Altınovalı vatandaşlarla iftar sofrasında buluştu. İftar öncesi konuklarla tek tek selamlaşan Sümer, vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. "Kesme Çiçek denildiğinde Kepez akla gelecek" Konuşmasına, mahalle sakinlerinin Ramazan ayını kutlayarak başlayan Rıza Sümer, tarım ve ticaretin merkezi Altınova’da bulunmaktan dolayı mutluluğunu dile getirdi. Tarım üreticileri için binlerce dönüm kesme çiçek serası ve çelenk üretim atölyeleri bulunan bölge için projelerini açıklayan Sümer, “Özellikle kesme çiçek ihracatında dünya yıldızı olmayı hak eden ve bu büyük ticarete ev sahipliği yapan Altınovamızdayız. Adı üstünde, altın bir ova. Hem tarım hem de ticarette kalkınmanız için elimizden geleni yapacağız. Buraya bir ‘Tarım Kenti’ kuracağız. Yeni sera alanları, ortasında paketleme tesisleri, sosyal yaşam alanları, konaklama tesislerinin olduğu yeni bir tarım kenti olacak. Kesme çiçek denildiğinde dünyanın her yerinde Altınova akla gelecek, Kepez akla gelecek” diye konuştu. “Hizmet ve eser bırakmak istiyoruz” Rıza Sümer, Kepez sakinlerine seslendiği konuşmasına; şehre hizmet ve eser bırakmak istediğini söyleyerek devam etti. Sümer, “Yetki veya makam derdinde değiliz. Bunlar nefsi şeyler. Hizmet ve eserler bırakmak istiyoruz. Yıllar sonra bu görevleri bıraktığımız zaman Milletimiz arkamızdan, ‘Bu adamlar hizmet etti’ desin istiyoruz. Cumhurbaşkanımız diyor ya, ‘Öldüğümüzde Belediye Başkanı, Milletvekili, Cumhurbaşkanı demeyecekler, er kişi niyetine diyecekler.’ İşte bu bilinçle hareket ediyoruz. Bu bilinçle hareket edince de insan faktörü çok öne çıkıyor. İnsana saygılı, şehrine duyarlı, çevreyi önemseyen bir anlayış ortaya çıkıyor” dedi. Rıza Sümer, iftar buluşmasının ardından Altınovalılarla bir dizi program gerçekleştirdi.
Antalya Antalya’da Hıdırlık Kulesi Seyir Terası projesi hızla ilerliyor Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından tarihi Hıdırlık Kulesi çevresinde yürütülen arkeolojik kazı çalışmasında ortaya çıkarılan kalıntı ve eserlerin sergileneceği ve Akdeniz manzarasının da izlenebileceği seyir terası projesi hızla ilerliyor. Büyükşehir Belediyesi, kentin simge tarihi yapıları arasında yer alan Hıdırlık Kulesi’ni kültürel ve turistik çekim merkezi haline getirmek için 2020 yılında Koruma Kurulu kararı doğrultusunda kazı çalışmaları başlatmış ve antik dönem kalıntıları ve yapıları gün yüzüne çıkarılmıştı. Eserlerin ziyaretçilere sunulması amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına başlanan ’Hıdırlık Kulesi Çevresi Arkeolojik Kazı ve Seyir Terası Projesi’nde çalışmalar devam ediyor. Koruma onarım çalışması Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından alanda restorasyon ve konservasyon işleri yapılıyor. Taşıyıcı niteliğinde olan kuru duvar imalatlarının üzerine ahşap ve cam zemin kaplamaları altyapısında yer alan taşıyıcı kolonların çelik imalat montajları büyük oranda tamamlandı. Cam yüzeylerin montajına başlandı. Antalya Müze Müdürlüğü ve KUDEB denetiminde sürdürülen proje kapsamında kazı sonrasında ortaya çıkan tarihi kalıntıların koruma-onarım çalışmaları da devam ediyor. Açık hava müzesi Seyir terası projesi ile alanda bulunan antik dönem kalıntılar ile diğer yapı kalıntılarının zemin altında kalan kısımlarının yürüyüş yolu kotundan cam yüzeylerle izlenmesi sağlanacak. Antalyalılar, yerli ve yabancı ziyaretçilerin eşsiz Akdeniz manzarasını da izlemesine imkan veren ahşap yürüme yolları da projede yer alıyor.
İstanbul Dursun Özbek: "Türk futbolunun geleceği önemliyse PFDK’nın alacağı kararlar da o derece önemli" Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan olaylardan sorumlu herkesin ceza alması gerektiğini vurgulayarak, "Türk futbolunun geleceği önemli ise Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun (PFDK) alacağı kararlar da o derece önemli. Burada Türkiye Futbol Federasyonu’na büyük iş düşüyor. Artık Türk futbolunu bu kaostan çıkarması lazım" dedi. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, RAMS Park’ta yapılan sponsorluk anlaşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özbek, takımda sözleşme yenileyecekleri futbolcular hakkında bilgiler vererek, "Muslera’nın, Kerem’in, Barış’ın ve Torreira’nın sözleşmeleri yenileniyor. Bunla ilgili görüşmelerimiz sonuçlandı. Muslera ile bizzat ben görüştüm. Onlar da Galatasaray’a hizmet etmekten dolayı memnunlar. Galatasaray da onların başarılı performansını değerlendirmek durumundadır. Söz konusu futbolcularla ilgili sözleşmelerin yenilenmesi yapılıyor. Herhangi bir problem yok. Muslera ile 1+1 yıllık sözleşme yapacağız" diye konuştu. "Federasyondan, Galatasaray’a ulaşmış herhangi bir talep mevcut değildir" Fenerbahçe ile 7 Nisan Pazar günü Şanlıurfa’da oynayacakları TFF Süper Kupa’nın ertelenmesiyle alakalı Türkiye Futbol Federasyonu’ndan herhangi bir talep gelmediğini söyleyen Başkan Özbek, "Türkiye Futbol Federasyonu bir tarih açıkladı, 7 Nisan’da Urfa’da oynanacak diye. Bütün hazırlıklar buna göre yapıldı. Urfalı kardeşlerimiz de bizleri arıyorlar. Onlar da iki büyük kulübün mücadelesini izlemek için hazırlıklarını yapıyorlar. Son derece heyecanlı olduklarını da görüyoruz. Bundan sonraki gelişmeler tamamen TFF’nin inisiyatifinde olan gelişmelerdir. Konuyla ilgili Türkiye Futbol Federasyonu’ndan bana ve kulübüme iletilmiş herhangi bir çağrı yoktur. Bize iletilmiş olan, 7 Nisan’da bu karşılaşmanın Urfa’da oynanacağı şeklindedir. Bunun üzerinde yorum yapmak, o gündemimize geldiği zaman cevaplamamız gereken bir husustur. Federasyondan, Galatasaray’a ulaşmış herhangi bir talep mevcut değildir. Olduğu zaman değerlendirebileceğimiz bir konu. Geldiği zaman yönetimle değerlendirilecek. Böyle bir soru Galatasaray’a sorulmamışken fikir beyan etmek yanlıştır" şeklinde konuştu. "Türk futbolunun geleceği önemliyse PFDK’nın alacağı kararlar da o derece önemli" Trendyol Süper Lig’in 30. haftasında oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe maçının ardından yaşanan olayların detaylı incelenmesi gerektiğini belirten Dursun Özbek, "Bu olaylara sebebiyet veren yönetici, taraftar, futbolcu kim varsa adil bir şekilde değerlendirilip, Türkiye Futbol Federasyonu’nun gerekli cezalar vereceğinden eminim. Böyle yapması gerekiyor. Trabzon’daki olaylar bir milat olması lazım. Olayların bugüne nasıl geldiğinin dikkate alınması lazım. Olayların sahada oluşmuş günlük bir olay olarak değerlendirmiyoruz. Bunun sezon boyunca bir akışı var. Sezon boyunca bizim söylemlerimiz var. Bu olayların bu seviyeye gelmesine neler sebep olmuştur, incelenmesi lazım. Artık TFF’nin buna sebep olanlara, bu olaya karışanlara her kimse adil bir yargılanma sonucunda gereken cezaları almaları lazım. Çünkü geçmişte çok iyi olmayan olaylar var. Tekrar aynı hataya düşmemek lazım. Türk futbolunun geleceği önemli ise Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun (PFDK) alacağı kararlar da o derece önemli. Burada Türkiye Futbol Federasyonu’na büyük iş düşüyor. Artık Türk futbolunu bu kaostan çıkarması lazım" açıklamasında bulundu. "Bu yangının üzerine benzin dökmeye gerek yok" Yabancı hakem tartışmalarına da değinen Özbek, "Olayları bence yabancı hakem seviyesine getirmek son derece yanlış. Biz birbirimizi boğazlama seviyesine nasıl geldik? Bence bunu yabancı hakemle açıklayamazsınız. Yabancı hakem gereklidir, değildir, bu ayrı bir tartışma. Herkes söylediğinin sorumluluğunu almak zorundadır. Artık öz eleştiri yapmanın zamanı geldiğini düşünüyorum. Hata nerede yaptık, bunu tespit edelim. Bütün futbol camiası için söylüyorum. Artık sözün bittiği yere geldik. Herkes haddini bilerek konuşsun. Bu yangının üzerine benzin dökmeye gerek yok. İş kontrolden çıkma noktasına gelmiştir. Bunu söndürmemiz lazım. Herkesin üzerine büyük görev düşüyor. Önemli olan Türk futboluysa herkes sorumluluğu almak zorundadır" diyerek sözlerini tamamladı.