GÜNDEM - 20 Ekim 2019 Pazar 09:47

Bankadan kasa kiraladı, 300 adet tespih koleksiyonunu gözü gibi koruyor

A
A
A
Bankadan kasa kiraladı, 300 adet tespih koleksiyonunu gözü gibi koruyor

Gaziosmanpaşa’da yaşayan tespih ustası 55 yaşındaki Hüseyin Çelik, 35 yıldır kendi elleri ile ürettiği 300 adet tespih koleksiyonunu gözü gibi koruyor. Çelik, tespihlerini korumak için bir bankadan kasa kiralayarak, 300 bin TL bedel biçtiği tespihinin bir tanesini satacağını belirtti. Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da özel bir tespih hazırladı.

Gaziosmanpaşa’da yaşayan Hüseyin Çelik tespih işine kuyumculuk yaparken bir patronunun kendisi ile iddialaşmasıyla başladı. 35 yıldır kendi işinin patronu olan Çelik, 1985 yılında başladığı mesleğinde oğlunun da destek vermesi ile atölyesinde en özel tespihleri bulunduruyor. Yaptığı tespihlerle ünlenen Çelik, mercan, gergedan boynuzu, fil dişi, inci, kuka, kehribar, zümrüt ve yakuttan ürettiği bir çok tespihi yurt dışında da pazarlıyor. Öte yandan Çelik’in ürettiği tespihler fiyatı ile de dikkat çekti. Çelik mercandan yapılan tespihine 300 bin TL bedel biçerek, alıcısı çıkması durumunda satacağını belirtti.

Bankadan kasa kiraladı, 300 adet tespih koleksiyonunu gözü gibi koruyor

“Kısa sürede tespihin daha güzelini yaptım”

300 adet tespih koleksiyonunu atölyesinde tutmayıp banka kasalarında gözü gibi koruduğunu belirten Çelik, yakın çevresinin tespihlerine sahip olabilmek için adeta birbiriyle yarıştığını söyledi. Çelik ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel tasarladığı tespihi hediye etmek istediğini ifade etti. Çelik, “Mesleğe 1985 yılında bir iddialaşmayla başladım. Kuyumcuyken patronumuzun elinde bir tespih vardı. Tespihe bakmak istedim ve tespihin 300 bin lira olduğunu söyledi. Bende bunun aynısını yaparım, bunda bir şey yok dedim. Patronumda ‘Sen bunu yap ben sana istediğin arabayı alacağım’ demişti. Tespih Fil dişiydi, üzerinde altın işlemeler vardı. Ben kısa sürede tespihin daha güzelini yaptım. Ayrıca yaptığım tespihte kuyumcu olduğum için süsleme sanatını daha profesyonel şekilde gerçekleştirdim. Yaptığım tespih o zamanın parası ile 1,5-2 milyon TL’ye satılınca patronum bana ‘Sen kuyumculuğu bırak, tespihci ol’ demişti” diye konuştu.

Bankadan kasa kiraladı, 300 adet tespih koleksiyonunu gözü gibi koruyor

“Koleksiyonum genelde banka kasalarında duruyor”

Oğlu Tolga Çelik’le tespih ürettiğini belirten Çelik, "Oğlumda 10 yaşından beri yanımda. Onu 16 yıldır iyi bir usta olarak yetiştirdim. Koleksiyonumda 300’e yakın tespihim var. Fakat bu tespihlerin içinde tespih camiasında en zor bulunan mercanlar, sıkma kehribarlar, sıkma kehribarların ünlü ustaların eserleri, gergedan boynuzları, damla kehribarın en nadir türleri, kendi ustam olan rahmetli Elazığlı Özgen ustanın tespihlerini de topladım. Koleksiyonumu genelde atölyemde tutmuyorum, banka kasalarında duruyor. Sebebi ise, yufka yürekli bir insanım. Samimi olduğum müşterilerim kasamdan, çekmecelerden, atölyeyi alt üst edip bulup tespihlerimi alıp gidiyorlar. Aldıkları tespihlerin parasını da ‘Ne istiyorsun usta gönderelim’ derler. Kimilerinden para bile almamışımdır yani o şekilde de gitmiştir” dedi.

“Satış yaptığım en pahalı tespih ise 750 milyardı”

Kişiye özel tespih yaptığını anlatan Çelik, “Siparişle çalışan bir ustayım. Biraz zoru seviyorum, çalışmalarımda en zor olan malzemeleri seçmeye çalışıyorum. Yurt dışı olarak baktığımız zaman bunların başında İngiltere, Suudi Arabistan, Katar, Dubai gibi ülkelerin kraliyet ailelerine aracılar vasıtasıyla ulaştırıyorum. Ayrıca Almanya, Hollanda ve Belçika’dan da tespih sever müşterilerimiz var. Koleksiyonumdaki en pahalı tespih Mercan tespihtir. Satacak olursam 300 bin TL’ye satarım. Satış yaptığım en pahalı tespih ise 750 bin TL’ye civarında sadece tek bir tespih. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel tasarladığım tespihi hediye etmek istiyorum” şeklinde konuştu.

“16 yıldır babamla birlikte çalışıyorum”

Bu mesleğe 10 yaşında başladığını söyleyen Tolga Çelik ise "16 yıldır babamla birlikte çalışıyorum. Bu sanata çok ilgim vardı. Babamın bıraktığı yerden üstüne koyarak ilerletmeye devam edeceğim. Fil dişi, altın çakma, oyma ve çeşitli ağaç grupları, fosil grupları, kehribar çalışmaları yapıyoruz. Bu iş sabır işi bu işi genç yapan pek usta yok çünkü sabır gerektiriyor. Okul okumuş da olsaydım, bu işi yapardım” ifadelerinde bulundu.

Sevban Sevkal - Alper Suat Tutaşı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.