POLİTİKA - 24 Aralık 2015 Perşembe 22:18

Başbakan Davutoğlu: 'Kıyamete kadar Türk-Japon dostluğu yaşayacak'

A
A
A
Başbakan Davutoğlu: 'Kıyamete kadar Türk-Japon dostluğu yaşayacak'

"Ertuğrul 1890" filminin gala gösterimine katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, film ekibine teşekkür ederek, “Biz bize uzatılan dostluk elini hiç unutmadık. Kıyamete kadar Türk-Japon dostluğu yaşayacak” dedi.

Yarın vizyona girecek olan ve Japonya-Türkiye ilk ortak sinema filmi olan "Ertuğrul 1890"ın gala gösterimi, İstanbul Zorlu Performans Gösteri Merkezi'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımı ile gerçekleşti. Uluslararası ilişkilerde 1800'lü yıllara dayanan Türkiye-Japonya dostluğunun ele alındığı filmin galasında konuşan Başbakan Davutoğlu, Kushimoto kenti açıklarında kayalıklara çarparak batan Ertuğrul Fırkateyni’nde şehit olan Türk denizcilerine değindi. “Bir dostluk için Anadolu’dan Japonya’ya giden, savaşmak için değil onlarla buluşmak, bir dostluğu bir tohum olarak tarihe atmak için giden insanlardı” diyen Başbakan Davutoğlu, “Evet gittiler, 1887 yılında Osmanlı topraklarına İmparator Mikado’nun selamını getiren Japon dostlarımıza cevaben gittiler. Sultan 2. Abdülhamid, hiçbir başka devlete yapmadığı bir uygulama ile İmparator Mikado’nun nişanını kabul etmişti. Ve bir dostluk nişanı olarak da bu Anadolu insanlarını bu topraklara göndermişti. Orada oturup tefekkür ettiğimde savaş gemilerinin sadece savaşmak için değil, dostluklar için de kıtalar aştığını ve aziz şehitlerimizin bu dostluğu Anadolu topraklarından Japon adasına götürdüğünü düşündüğümde dostlukların kıtaları aşabileceğini bir kez daha hissetmiştim. O zaman hissettim ki, iki milletin bir araya gelmesi mutlaka siyasi bir irade ile olmuyor. Siyasi bir irade ile bir yolculuk başlıyor ama büyük fedakarlıklarla o tohum büyüyor ve bir çınar oluyor. 681 şehidimiz okyanusa atılan dostluk tohumlarıydı. Onlar görmediğimiz okyanusta büyüyen çınarlara dönüştüler ve Türk-Japon dostluğunun nişanına dönüştüler” dedi.

Ziyareti sırasında Oşima İlkokulu'nda kendisini karşılayan küçük çocuklara baktığında aklına Hiroşima’nın geldiğini aktaran Başbakan Davutoğlu, Nazım Hikmet’in Hiroşima’da ölen çocuklar için yazdığı "Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar, yedi yaşında bir kızım büyümez ölen çocuklar" dizelerini okuduğunu aktardı.

“ALLAH HİÇBİR TOPLUMA HİROŞİMA VE NAGAZAKİ’DEKİ YAŞANAN ACILARI GÖSTERMESİN”

"Bir insanlık destanı ve aynı zamanda bir utancı o günden bu güne hep hatırlarız" diyen Başkan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bir tarafta okyanusa atılan tohum gibi büyüyen dostluk nişanı 681 şehidimiz, diğer tarafta sadece savaşan askerleri değil yaşayan nesilleri, daha sonraki nesilleri de öldürmek için gelen atom bombası. İşte aradaki iki dünya görüşü farkı. O gün şehit olan her bir dedemiz oraya dostluk için gitti. Ama Hiroşima'ya atılan bombanın uğradığı her bir zerre insanlara ölüm saçtı. Allah hiçbir topluma Hiroşima ve Nagazaki’deki yaşanan acıları göstermesin. Ve bir daha biz siyasilere böyle kararlar alacak zilleti de yaşatmasın. Japonya’da o çılgın dalgalara sevgiden başka tohum atmadık biz.”

“KIYAMETE KADAR TÜRK-JAPON DOSTLUĞU YAŞAYACAK”
Filmin yönetmeni ve film ekibine teşekkür eden Başbakan Davutoğlu, “Onlar bu güzel eserle sadece tarihi yaşatmadılar. Bundan sonra da ders dolu, ibret dolu bir hatırayı gelecek nesillere aktarılmasını sağladılar. Bugün bu makamlarda olan bizler, Sultan 2. Abdülhamid’in İmparator Mikado’ya, Turgut Özal’ın Japonya’ya karşılıklı olarak gösterdiler. Ben ve Sayın Cumhurbaşkanımız ve bundan sonra gelecek tüm başbakanlar ve cumhurbaşkanları Japon halklarına göstereceklerdir. Biz bize uzatılan dostluk elini hiç unutmadık. Kıyamete kadar Türk-Japon dostluğu yaşayacak" diye konuştu.

MEHMET ALTUNIŞIK 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.