POLİTİKA - 14 Mart 2018 Çarşamba 09:32

Başbakan Yıldırım: 'Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir'

A
A
A
Başbakan Yıldırım: 'Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir'

Başbakan Binali Yıldırım, ABD Başkanı Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ı görevden almasıyla ilgili, “Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir” dedi.

Başbakan Yıldırım, Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi tarafından düzenlenecek 6. Küresel Bakü Forumu'na katılmak üzere Azerbaycan’a gidiyor. Ziyaret öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yıldırım, CHP’li bazı vekillerin seçim güvenliği nedeniyle yaptığı boykot açıklamalarına ilişkin soruya, “Seçim güvenliği olunca boykot mu edeceklermiş. Demek ki güvenli olmasından rahatsız mı oluyorlar. Seçim güvenliği ülkenin, vatandaşların iradesinin sandığa yansıması için olmazsa olmaz bir düzenlemedir. 7 Haziran seçimlerinde maalesef Doğu ve Güneydoğu’da terör örgütü bu yüzden vatandaşlarımızın özgürce iradesinin sandığa yansımasına engel oldular ve bunun farkını da 1 Kasım seçimlerinde alınan tedbirler sayesinde gördük. Vatandaş tabii tercihini yapacak ama iradenin özgürce gerçekleşmesi için hükümet olarak görevimizi hakkıyla yapmak zorundayız. CHP’nin boykot, grev gibi bu tip söylemleri zaman zaman oluyor. Herhalde gençliklerinden, okuldan kalma alışkanlıklarını siyasette de tekrar ediyorlar. Ama artık o günler geride kaldı. Ana muhalefet partisi eğer iktidar alternatifi ise boş işleri bırakıp daha faydalı söylemlere yönelmesinde yarar var” cevabını verdi. 

CHP’nin TBMM Genel Kurulunda 26 maddelik ittifak teklifi görüşmelerinin Meclis televizyonunun yayında olmadığı bir saatte çalışılıp kabul edilmesine tepki göstermesini değerlendiren Yıldırım, “Gruplar kendi aralarında anlaştılar, hangi takvimde çalışacaklarına karar verdiler. O çerçevede Pazartesi çalışıldı. Çünkü geçen hafta eksik çalışıldı, ara verildi. Neden ara verildi? CHP’nin tüzük kurultayı vardı. Onlara öyle bir imkan tanındı. Pazartesi çalışma günü değil mi? Vatandaş çalışıyor, Meclis çalışınca yanlış mı? Vatandaşın gece gündüz çalıştığı yerde bırakalım Mecliste Pazartesi, Salı, icap ederse 7 gün çalışabilir” dedi.

"Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir" 

ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ı görevden alıp, Dışişleri Bakanlığı görevine CIA Direktörü Mike Pompeo’u getirmesine ilişkin soruya da Yıldırım, şu cevabı verdi: 

“ABD’nin Başkanının verdiği kararı bizim değerlendirmemiz gereksiz. Göreve getirdi, gerek gördü görevden aldı. Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir. Yıllara tabi, bölgede müttefik, stratejik ortak olarak düşündüğümüz ABD ile son zamanlarda bazı sorunlar yaşadığımız bir sır değil. Başımızı ağrıtan PKK ve onun uzantısı PYD/YPG gibi örgütlerin ABD’nin adeta koruması altında masum insanların canını yakması bizim de canımızı sıkıyor. Bölgede güvenliği sağlamak ve bölgedeki insanların huzurunu tekrar getirmek için bir faaliyet içerisindeyiz. Zeytin Dalı Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatı bu çerçevede ele alınabilir. Bunun dışında başkaca rahatsız edici durumlar ortaya çıkarsa buna da gerekli karşılığı Türkiye verecektir. Ümit ederiz ki ABD bu yolun yanlış olduğunu anlar ve yıllardan beri bölgenin güvenliği, küresel güvenlik için fedakarca katkı sağlayan Türkiye ile daha sağlıklı bir ilişki geliştirmiş olur. A şahsı gider, B şahsı gelir. Türkiye kim gelirse gelsin duruşu nettir. Gelen vatandaşın veya bakanın Türkiye hakkında ne düşündüğünün bizim açımızdan çok fazla bir önemi yoktur. Ümit ederim daha sağlıklı bir ilişki bundan sonra geliştirilebilir.”

"Sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyledi" 

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yönelik Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak biz de talipli olacağız. Şartlarımız uyduğu takdirde Tarım Kredi Kooperatifleri olarak birkaç fabrikayı biz almayı düşünüyoruz" açıklamasının ardından Bakan Fakıbaba ile görüştüğünü söyleyen Yıldırım, “Sözlerinin yanlış anlaşıldığını ifade etti. Bizim bir yandan sektörü serbestleştirirken, tekrar başka bir kurum marifetiyle ona talip olmamız söz konusu değil. Onun kastettiği kooperatifler olarak da bu özelleştirmede yer alabiliriz şeklinde. Yani pancar ekicileri kooperatifleri pekala bu fabrikaları almak için teklif verebilirler. Kastedilen bu. Yoksa kamu niteliği taşıyan Tarım Kredi Kooperatifinin böyle bir faaliyet içerisinde olması söz konusu değildir” açıklamasını yaptı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.