SAĞLIK - 23 Ekim 2020 Cuma 09:41

Bilim Kurulu Üyesi Ünal açıkladı! Covid-19 mu, mevsimsel grip mi?

A
A
A
Bilim Kurulu Üyesi Ünal açıkladı!  Covid-19 mu, mevsimsel grip mi?

Solunum yolu enfeksiyonları mevsiminin geldiğini ve bu dönemde ekstra dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, vatandaşları mevsimsel grip veya Covid-19 ayrımını yapmaya uğraşmak yerine şikayetlerinin artması halinde vakit kaybetmeden bir hekime başvurmaları konusunda uyardı.

Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, solunum yolu enfeksiyonları mevsiminin gelmesi ile birlikte insanların ‘mevsimsel grip mi yoksa Covid-19 mu oldum‘ sorularının arttığını, bu iki hastalığın ancak sağlık kuruluşlarında uygulanacak testler sayesinde ayırt edilebileceğini belirtti. Bununla birlikte iki hastalığın da damlacık yolu ile bulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Ünal, maske kullanımının iki virüsü de aynı anda engelleyebileceğini vurguladı.

“Covid-19 mu mevsimsel grip mi oldum ayrımını yapmaya uğraşmak çok gerekli olmayabilir”

Covid-19 enfeksiyonu ortaya çıkmadan önce grip ve nezle arasındaki farkların merak edildiğini ama bu sene özel olarak bu iki hastalığın arasına Covid-19’un da dahil olduğunu belirten Prof. Dr. Serhat Ünal, “Covid-19, bilindiği üzere halsizlik, bitkinlik, boğaz ağrısı, kas ağrısı, yüksek ateş bulgularıyla seyreden ve mevsimsel gribe çok benzeyen bir tabloya neden olan, bir solunum yolu viral enfeksiyonudur. Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları meydana getirmektedir. Bu nedenle bu ikisinin ayrımı hakikaten önemli olabilir. Ancak bu mevsimde nedeni grip de olsa Covid-19 da olsa, yüksek ateş, kas ağrısı, halsizlik, bitkinlik, boğaz ağrısı olduğu zaman, bunun nezleden (soğuk algınlığı) ayırt edilmesi, hatta ikisinin birden nezleden ayırt edilebilmesi söz konusudur. Özellikle kas ağrısı, boğaz ağrısı, ateş çok belirgin ise mutlaka hekime başvurmaları gerektiğinin altını çizelim. Covid-19 mu grip mi oldum ayrımını yapmaya uğraşmak çok gerekli olmayabilir. Çünkü ikisi de zaten hekime başvurmayı gerektirebilir. İkisini klinik olarak da ayırt etmek zaten pek mümkün de olmayabilir. Covid-19’a özel olan tat alma, koku alma hislerinde azalma gibi bazı semptomlar var. Ancak bunlar bütün solunum yolu enfeksiyonlarında bir miktar görülebileceği için şiddetine göre ayırmak da pek mümkün olmayabilir. Bu Sağlık kuruluşlarında her iki virüse de özel testlerin yapılması ile ancak ayırt edilebilmektedir” açıklamalarında bulundu.

“İkisini birbirinden ayırt etmek pek mümkün değil”

Mevsimsel grip ile Covid-19’un benzer belirtiler gösterdiğini ve bu nedenle de ayrımının ancak klinik testler ile yapılabileceğini belirten Prof. Dr. Ünal, “Özetleyecek olursak, solunum yolu enfeksiyonları mevsiminde nezle, grip ya da Covid-19 olabilir. Nezle yani soğuk algınlığı daha hafif bir tablodur, ateş ,kas ağrısı gibi belirtiler çok belirgin değildir. Hapşırma, burun akıntısı, gözlerde sulanma daha belirgindir. Nefes darlığı yoktur. Buna karşılık mevsimsel gripte ve Covid-19’da halsizlik, bitkinlik, boğaz ağrısı, kas ağrısı daha belirgindir. Ateş daha çok şiddetlidir. Covid-19’da bunlara ilave olarak koku ve tat almada bir miktar azalma meydana gelebilir. Her ikisinin de ilave olarak karın ağrısı ve ishal gibi semptomları olabilir. O yüzden bu ikisini birbirinden ayırt etmek pek mümkün değil. İlave testler yapılarak ayırt edilebileceklerini söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

“Korona virüse karşı korunduğumuzda otomatik olarak gribe karşı da korunacağız”

Covid-19 ve grip enfeksiyonlarının ikisinin de damlacık yolu ile bulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Ünal, “Griple ilgili bu seneye ait olmak üzere bir iyi haber verilebilir. Covid-19 salgını devam ettiği için hepimiz maske, mesafe ve el hijyeni kurallarına uymak zorundayız. Grip ile Covid-19 birbirine çok benzer şekilde damlacık yoluyla bulaştığı için bir kişi korona virüse karşı korunur ve bu tedbirleri alırsa doğrudan influenzaya (grip) karşı da korunmuş olur. Böyle olunca da tabi beklenen grip vakalarının önceki yıllara oranla az olmasıdır. O nedenle korona virüse karşı tedbirleri almışsak gribe karşı da korunmuş sayılabiliriz. Böyle olunca da tabii beklenen grip vakalarının az olması gerekir ve hakikaten Güney Yarımküre’de kışken, solunum yolu enfeksiyonları mevsiminde geçen yıllara göre grip sayısı daha düşük. Yüzde 50-60 oranında düşüş tespit edildi. O nedenle bir iyi haber bu sene korona virüse karşı korunduğumuzda otomatik olarak gribe karşı da korunacağımız için gribin daha düşük olmasını bekliyoruz” diye konuştu.

“Grip aşıları yeni tanımlanan risk gruplarına göre yapılacak”

Grip aşılarının Sağlık Bakanlığı tarafından Covid-19 kapsamında yeni tanımlanan risk gruplarına uygulanacağını belirten Ünal, “Grip aşısının geçen senelerde olduğu gibi riskli gruplara yapılması planlanmıştır. Riskli grupların tanımı Sağlık Bakanlığı tarafından Covid-19 salgınına özel yeniden oluşturulmuştur. O tanımlamalara göre gerekli görülen kişilere grip aşıları yapılacaktır. Ama tekrar söylüyorum, yeni tanımlanan risk gruplarına göre. İki hastalıkta de benzer şekilde bulaştığı için bir kişiye Covid-19 ve grip beraber bulaşabilir mi, evet bulaşabilir. İkisi beraber ise benzer hastalık yaptıkları için tabloyu bir miktar ağırlaştırmaları beklenebilir” ifadelerini kullandı.

Utku Şimşek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Soydan’dan Tarsus’a kongre ve fuar merkezi müjdesi Cumhur İttifakı Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Serdar Soydan, Tarsus ilçesine fuar ve kongre merkezi kazandıracaklarını belirterek, “Tarihi ve kültürel mirasıyla birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Tarsus, Çukurova Uluslararası Havalimanının açılması ile birlikte çok daha hareketli günler yaşayacak. Ticaret ve turizm trafiğinin kesişim noktası olan Tarsus’u, ekonomik bir cazibe merkezi yapmak için, içerisinde konaklama, kongre ve fuar merkezleri bulunan modern ve uluslararası bir tesis inşa edeceğiz" dedi. Seçim çalışmalarını sürdüren Soydan, Tarsus ilçesinde fabrika ve STK ziyaretleri ile vatandaşlarla bir araya geldi. Soydan, yaptığı açıklamada, Mersin’in ilçeleri ile birlikte kalkınacağını vurgulayarak, “Hedefimiz, göreve geldiğimiz an itibariyle her bir vatandaşımıza eşit ölçüde hizmet etmektir. Bunu da ilk günden beri ortak akıl ile yapacağımızı ifade ediyoruz. Bu anlamda STK’ların önemini biliyor ve Mersin’in her köşesinde kendileri ile istişarelerimizi sürdürüyoruz. Büyük umutlarla güzel günlere uyanacağız ve hep birlikte kazanacağız" ifadelerini kullandı. “Ürünlerimize katma değer sağlayacağız” Mersin’in limanı ve lojistiğine de dikkat çeken Soydan, “Transferleri sağlayacak bir lojistik tesis yapacağız. Kentimizde çok önemli tarım ürünleri var. Tarsus Kongre ve Fuar Merkezi ile Lojistik Merkezini entegre ederek ürünlerimize katma değer sağlayacağız. Mutfağımız çok iyi, coğrafi işaretli yiyeceklerimiz var. Marka olmuş, kentimizi Türkiye’ye ve dünyaya gastronomi alanında tanıtan işletmelerimiz var. Lojistik, tarım, kongre merkezi, havalimanı ve gastronomiyi bir bütün olarak düşünüyoruz" diye konuştu.
Adana Başkan Doğan: “Gıdaya erişim kolaylaştırılabilir” Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, artan nüfus baskısının gıda üretimine olan talebi artırarak gıda fiyatlarını yükseltmekte olduğunu ve gıdaya erişimi zorlaştırdığını söyledi. Başkan Mehmet Akın Doğan, gıdaya erişimin, her insanın temel hakkı olduğunu söyleyerek, “Gıdaya erişim her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Artan nüfus, iklim değişikliği, su kıtlığı, toprak erozyonu, finansal zorluklar ve diğer çevresel faktörler, tarım sektörünü olumsuz etkileyerek gıda üretimini azaltmış ve gıdaya erişimi daha da zorlaştırmıştır. Tarım sektörü insan hayatında kritik bir rol oynar ve yaşamın sürdürülebilirliği için temel bir gerekliliktir. Gıda üretimi, sağlık, ekonomi ve çevre üzerinde doğrudan etkileri olan bir sektördür. Bu nedenle, tarım sektörünün insan hayatındaki önemi dikkate alınarak bu sektör her alanda desteklenmelidir” dedi. Doğan, gıdaya erişimde yaşanan zorlukların başlıca nedenleri ve çözüm önerileri ile ilgili ise şöyle konuştu: “Dünya nüfusu hızla artmakta ve bu da gıda talebini artırmaktadır. Artan nüfus baskısı, gıda üretimine olan talebi artırarak gıda fiyatlarını yükseltmekte ve gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Ayrıca gıda israfı, gıdaya erişim sorununu derinleştiren önemli bir faktördür. Gıda üretiminden tüketiciye ulaşana kadar olan süreçlerde, israfın önlenmesi için çeşitli politikalar belirlenmeli ve önlemler alınmalıdır. İklim değişikliği sebebiyle aşırı sıcaklar, kuraklık, sel ve diğer doğal afetler, su kıtlığı ve toprak erozyonu, tarım alanlarının verimliliğini olumsuz etkileyerek gıda üretimini azaltmaktadır. Ayrıca artan girdi maliyetleri nedeniyle tarım üreticilerinin yaşadığı finansal sıkıntılar çiftçilerin üretimi bırakmasına neden olmaktadır. Hükümetler, tarım politikaları ve düzenlemeler aracılığıyla tarım sektörünü destekleyebilir ve çiftçilere finansal teşvikler sağlayarak gıda üretimini artırılabilir. Tarım sektöründe sürdürülebilir uygulamalarla kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılması sağlanabilir. Su ve enerji verimliliğini arttıracak toprak ve su kaynaklarını koruyacak önlemlerle, çiftçilere daha dirençli ve verimli tarım yöntemleri sunarak gıda üretimini artırılabilir.” Yenilikçi tarım teknolojilerinin verimliliği ve üretimi artırabileceğini kaydeden Doğan, “Bu şekilde gıdaya erişimi kolaylaştırabilir. Bu teknolojiler arasında sulama sistemleri, gübre yönetimi teknikleri ve biyoteknoloji gibi çözümler bulunmaktadır. Çiftçilere ve tarım işletmelerine eğitim ve destek programları sağlanarak, daha etkili bir şekilde gıda üretmeleri ve pazarlama becerilerini geliştirmeleri desteklenebilir. Gıdaya erişim konusundaki zorluklarla mücadele etmek, toplum sağlığı ve refahı için kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, tarım sektörünü desteklenmesinin ve alınabilecek önlemlerin hayata geçirilmesi, gıda güvencesi ve sürdürülebilir bir geleceği sağlamak adına çok önemli” şeklinde konuştu.
İstanbul Rinoplastide amaç: Ameliyatlı burun izlenimi vermemektir Burundaki şekil bozukluğunu düzeltmeyi amaçlarken burunda nefes almaya engel oluşturan kemik eğrilikleri (deviasyon) ameliyatı ile de bir arada yapılabilen Rinoplasti hakkında bilgiler veren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Rauf Tahamiler, “Çoğunlukla burun küçültme işlemi olarak bilinen rinoplastide bazen burnun büyütülmesi de hedeflenebilir. Buradaki amaç ameliyatlı burun izlenimi vermemektir. Doktorunuzla görüşmeden önce burnunuzla ilgili tüm problemleri belirlemeniz faydalı olacaktır. Nefes alma, burun akıntısı, geniz ardına akıntı ve baş ağrısı olup olmadığını belirlemeniz, rinoplasti işlemiyle bu problemlerin çözümünü de mümkün hale getirir” dedi. Burnundaki şekil sorunlarından şikâyetçi olan kişiler, bu sorunlardan hangilerinin düzeltilip düzeltilemeyeceğini mutlaka doktorlarına danışmalı. Medicana Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Rauf Tahamiler, ameliyat sonrası beklentilerinizin olabilirliğini en iyi doktorunuzun ifade edebileceğini belirterek “Ameliyat sonrası hayal kırıklığından kurtulmanın yolu bu dönemi iyi değerlendirmek ile mümkündür. Bu ameliyatta doktorunuzla davranmanız hem sizi hem doktorunuzu rahatlatacaktır. Farklı beklentiler daha yolun başında doktorunuzla sizi karşı karşıya getirecektir. Sizin için çok büyük kusurlar cerrahi olarak basit bir işlemle düzeltilebilirken çok küçük bir ayrıntı bazen zor bir cerrahi ile düzeltilebilmektedir” açıklamasında bulundu. “En güzel burnu değil, yüze en uygun burnu yapmak önemli” “Burun estetiğinde amaç, yüzünüze en uygun burnu yapmaktır” diyen Prof. Dr. Rauf Tahamiler, şu bilgileri verdi: “Bu cerrahi işlem şüphesiz mevcut burunla yapılacaktır. Yani cildin kalınlığı, mevcut kıkırdakların inceliği ve formu, yara iyileşmesi ve daha önce geçirilen burun ameliyatları başarı oranını belirler. Amaç, yüzünüze ilgisiz bir burun yapmak değildir. Bu nedenle tek başına en güzel burunu yapmak sorunları çözmeyecektir. Yüzünüze en uygun burnu yapmak, en başarılı sonuç olarak kabul edilir. Burnun bazı yerleri küçültülürken bazı yerlerinin büyültülmesi ile yüzde iyi görünen burun sağlanmaya çalışılır. Burun deliklerinin aşırı görünmediği, diri, kemik çatının kaybedilmediği ve ameliyatlı olduğu izleniminin saklanması önemlidir.” “Yeni bir burunla ilgili herkes farklı yorum yapabilir” Burun estetik ameliyatları, dünyada en çok yapılan estetik amaçlı ameliyatlardır. Ameliyat süresi 1-1.5 saati aşmamaktadır. Ancak özel durumlarda bu süre daha uzun olabilir. Eskiye oranla ameliyat sonrası morluk ve şişliklerin çok daha az oranda görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Tahamiler, “Burun ameliyatı sonrası kişiler; burun içinde bir gün kalan bir tampon ya da nefes almaya engel olmayacak özel bir sünger ve burun dışını saran minik bir alçı ile uyanır. Ameliyat sonrası genellikle korkulduğu gibi ağrılı geçmez. Basit ağrı kesiciler alınabilir. Bir gün sonra burun içi boşaltılacak ve nefes alımı normale dönecektir. Hastaların aşırı sıcak olmayan bir mekanda baş hafif yukarıda ya da oturur durumda istirahat etmeleri önerilir. Burun ameliyatlarından sonra her bir kişi farklı yorumlar yapabilir. Bu zevklerin değişik olmasının yanı sıra eski burnunuzun iyi bilinmemesi ile ilgilidir” şeklinde konuştu. Burun ameliyatı sonrası bilmeniz gerekenler Prof. Dr. Tahamiler burun ameliyatı sonrası bilinmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Burun üzerindeki alçı 7-10 gün arasında kalacaktır. Alçının ıslanmaması gerekir. Terleme ile bu alçının gevşeyeceğini düşünerek aşırı sıcak yerlerde bulunulmaması gerekir. Dişlerin ilk 10 gün çok dikkatli fırçalanması gerekir. Özellikle ön dişler fırçalanırken dikkatli olunması çok önemlidir. Yumuşak bir fırça tercih edilmelidir. Ameliyat sonrası aşırı fiziksel aktiviteden uzak durulmalıdır. Burundaki sargılar kalkıncaya kadar banyo yapılmamalı ve buharlı ortamda bulunulmamalıdır. Bir hafta boyunca aşırı yüz hareketleri ve gülmekten kaçınılması gerekir. Ameliyatı takip eden 20 gün boyunca boğazlı kazak veya dar boyunlu giysiler giyilmemelidir. Yüze ve burna 3 hafta süreyle sert bir şekilde dokunulmamalı. Operasyonu takip eden 6 hafta boyunca aşırı güneş ışığından uzak durulmalı. Aşırı sıcak burunda şişmeye neden olacaktır. Burun ameliyatlarından sonra gözaltlarında ve yüzde şişme olabilmektedir. Eski ameliyat tekniklerine göre bu duruma çok daha az oranda rastlanmaktadır. Bu şişlikler 1-2 hafta içinde geçecektir. Doktorun verdiği ilaçlar dışında ilaç alınmamalı. Ameliyat sonrası 5 gün kontak lens takılmamalıdır. 16 hafta boyunca hiçbir gözlük türü kullanılmaması, daha sonraki dönemde hafif bir çerçeve kullanılması önerilir. Burun açıldıktan sonra burun cildi sıvı sabun veya özel losyonlarla temizlenmeli. Bantlar alındıktan sonra makyaj yapılabilir.”
İstanbul Zeytinburnu için 14’üncü kez deklanşöre basma zamanı Zeytinburnu Belediyesi tarafından bu yıl 14’üncüsü düzenlenen ‘Fotoğraf Yarışması’na başvurular başladı. Serbest, foto öykü ve dron olmak üzere üç kategoride gerçekleşecek yarışmanın teması her yıl olduğu gibi bu yıl da Zeytinburnu olacak. Zeytinburnu Belediyesi’nin en kıdemli yarışmalarından biri olan ve artık gelenekselleşen ‘Fotoğraf Yarışması’ bu yıl 14’üncü kez düzenleniyor. Yaklaşık 420 bin liralık para ödülünün dağıtılacağı, ‘14. Fotoğraf Yarışması’nın konusu ise her zamanki gibi Zeytinburnu olacak. Zeytinburnu’nu en iyi anlatan karelerin kıyasıya mücadele edeceği yarışmaya, önceden bilindiği üzere ‘serbest’ ve ‘foto öykü’ kategorilerinden oluşan eserler katılıyordu. Zeytinburnu Belediyesi bu yıl yarışmaya ‘dron’ kategorisini de ekledi. Öte yandan yarışma üç kategoriye bölünerek derecelendirme ve ödül miktarı da arttırılmış oldu. Serbest kategoride birinci olan esere 50 bin lira, ikinciye 30 bin lira, üçüncüye 20 bin lira para ödülü verilirken, 1 esere 20 bin liralık Zeytinburnu Belediyesi özel ödülü, 5 esere 8 bin liralık mansiyon ödülü ve 20 esere de 4 bin liralık sergilenmeye değer eser ödülü dağıtılacak. Foto öykü kategorisinde ise, birinciye 60 bin lira, ikinciye 50 bin lira ve üçüncüye 30 bin lira para ödülünün yanı sıra 1 esere 20 bin liralık Zeytinburnu Belediyesi özel ödülü, 5 esere 16 bin liralık mansiyon ödülü ve 10 esere de 6 bin liralık sergilenmeye değer eser ödülü verilecek. Bu yıl yarışmaya ilk defa giren ‘drone’ kategorisinde ise, birinciye 50 bin lira, ikinciye 30 bin lira, üçüncüye 20 bin lira para ödülü belirlenirken aynı kategoride 5 kişiye 8 bin lira mansiyon ödülü, 10 kişiye ise 4 bin liralık sergileme ödülü dağıtılacak. Katılımlar internet sitesi üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleşecek Zeytinburnu 14. Fotoğraf Yarışması çevrimiçi fotoğraf sistemine göre yapılacak. Alternatif hiçbir gönderi, e- posta, kargo, elden teslim şeklinde eser kabulü edilmeyecek. Eser sahipleri, Zeytinburnu temalı fotoğraflarını sadece Türkiye Fotoğraf Vakfı’nın turkiyefotografvakfi.org adresine çevrimiçi olarak yükleyebilecekler. Eserlerin teknik alt yapısıyla ilgili yönergeler fotoğraf yükleme şartları, boyutlar, büyüklük, ölçü gibi şartlar Türkiye Fotoğraf Vakfı’nın sitesindeki yönergelerden takip edilecek. 1 Kasım tarihine kadar başvuru yapılabilecek Zeytinburnu Belediyesi tarafından Türkiye Fotoğraf Vakfı (TFV) desteği ile yapılan 14. Fotoğraf Yarışması’nın seçici kurulunda ise, Ünlü Foto Muhabiri Coşkun Aral, Fotoğraf Sanatçıları İzzet Keribar, Leyla Emektar, Süleyman Gündüz ve Mustafa Yılmaz yer alıyor. 1 Kasım 2024 tarihine kadar katılımların devam edeceği yarışma hakkında detaylı bilgi edinmek isteyenler, www.zeytinburnu.istanbul ve turkiyefotografvakfi.org adreslerini ziyaret edebilirler.