SAĞLIK - 21 Eylül 2021 Salı 11:05

Bilinçsiz vitamin kullanımında kanser tehdidi

A
A
A
Bilinçsiz vitamin kullanımında kanser tehdidi

Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, “Kolay yolu seçerek, bünyemizde bir eksiklik olmadığı halde, günlük vitamin ve gıda takviyeleri alarak kanseri önlemeye yönelik çabaların etkisizliği birçok çalışmada gösterilmiştir. Ayrıca kanser riskini azaltmak bir yana tersine riski artırabileceğine yönelik verilerde bulunmaktadır” dedi.

Uzmanlara göre sağlıklı bireylerin sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeleri genel anlamda birçok kanserin gelişim riskini azaltabiliyor.

Ancak yine uzmanlara göre, vücudun ihtiyacı olmadığı halde bilinçsiz şekilde tüketilen ve dışarıdan takviye olarak alınan vitaminler kanser riskini önlemenin aksine artırabiliyor. Konu hakkında İHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, “Vitaminler ve mineraller insan vücudu açısından son derece önemli organik bileşiklerdir. Bu vitaminlerin ve minerallerin eksikliği durumunda bazı sağlık problemleri ortaya çıkmakta ve bu durumda doktor tavsiyesi ile vitaminlerin ve gıda takviyelerinin alınmaları gerekebilmektedir. Fakat sağlıklı bireylerde kanser önleyici olarak vitaminlerin ve gıda takviyelerinin kullanımları ve kanser tanısı almış olan bireylerde takviye olarak bunların alınmalarının konusunda çelişkili açıklamalar bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Bazı kanserlerin görülme riskini artırabilir”

Dışarıdan takviye olarak alınan vitaminlerin, vücudun ihtiyacı olmadığı halde kullanımının çeşitli sorunlar oluşturabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Coşkun, “Sağlıklı bireylerin bol sebze ve meyve ağırlıklı Akdeniz mutfağı tarzında beslenmelerinin genel olarak birçok kanserin gelişim riskini azalttığı kabul edilmektedir. Bunda da özellikle bu tarz gıdalarda daha fazla miktarda bulunan vitamin ve minerallerin kanser önleyici antioksidan ve benzeri etkilerinin rol aldığı düşünülmektedir. Bu nedenle bu vitamin ve gıda takviyelerinin hap şeklinde hazır preperat olarak alınmasının da kanser önleyici etkisi olabileceği araştırılmıştır. Bazı çalışmalarda düzenli olarak eksiklik olmadığı halde Vitamin E, Vitamin A, selenyum ve multivitaminleri kullanan kişilerde ölüm riskinin daha fazla olduğu, anti oksidan alan bu bireylerde sindirim sistemi ve prostat kanseri riskinin daha fazla olabileceğine dair bulgular görüldüğü raporlanmıştır. Yine bir başka çalışmada düzenli vitamin E kullanan sağlıklı bireylerde akciğer kanser riski kullanmayanlara göre daha fazla bulunmuştur. Sonuç olarak bu vitamin ve minerallerin besinlerden alınmasının katkısı kaçınılmazdır. Ama kolay yolu seçerek, bünyemizde bir eksiklik olmadığı halde, günlük vitamin ve gıda takviyeleri alarak kanseri önlemeye yönelik çabaların etkisizliği birçok çalışmada gösterilmiştir. Ayrıca kanser riskini azaltmak bir yana tersine riski artırabileceğine yönelik verilerde bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

Kemoterapi sürecinde vitamin tehlikesi

Bilinçsiz ilaç kullanımının da endişe doğurabileceğine dikkat çeken Coşkun, “Kanser tanısı almış olan birçok onkoloji hastası gerek uygulanan tedavinin daha etkili olması, gerekse kanser nüksünün önlenmesi amacı ile birtakım vitamin hapları ve takviye gıda preperatları alma arayışı içinde olmaktadırlar. Fakat eksiklik olmadan bilinçsiz olarak hazır vitamin, antioksidan ve gıda takviyelerinin kullanılması bazı olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Yakın dönemde meme kanserli hastalarda yapılan bir çalışmanın sonuçları yayınlandı. Bu çalışmada kemoterapi esnasında Vitamin A, C, E, Vitamin B-12, demir hapları, omega3 yağ asitleri ve Koenzim Q10 gibi hazır preperatları kullanan hastalarda hastalık tekrarının ve tedavi başarısızlığının daha fazla olduğu saptandı. Bilinçsiz kullanılan bu vitamin ve gıda takviyeleri oksijen radikalleri oluşturarak etki eden kemoterapi ilaçlarının etkisini ortadan kaldırmakta ve daha kötü sonuçlara yol açabilmektedir. Aynı endişe radyoterapi, akıllı ilaçlar ve immunoterapi sürecinde de söz konusu olabilir” diye konuştu.

Mutlaka doktorunuza danışın

Coşkun ayrıca, kulaktan dolma bilgilerin insanların sağlığını hayati derecede etkileyebileceğine dikkat çekerek, bilim insanlarının ve doktorların söylediklerinin dikkate alınması gerektiğini kaydetti. Coşkun, “Sağlıklı bireyler kanserin önlemesi için, onkoloji hastaları da tedavinin daha etkili olması ve nüksün azaltması amacıyla onkoloji doktorlarına danışılarak bir takım tavsiyeler alabilirler. Sigaradan uzak durulması, düzenli egzersiz ve Akdeniz mutfağı tarzında beslenme bunlardan bazılarıdır. Fakat kulaktan dolma bilgilere dayanarak bilinçsiz vitamin hapları ve gıda takviye preperatlarının kullanılması tehlikeli olabilir. Bunların büyük çoğunluğunun faydası olmadığı gibi bazılarının zararlı etkileri görülebilmektedir. Böyle bir uygulamaya başlamadan önce mutlaka onkoloji doktorunun fikri alınmalı ve ona göre karar verilmelidir” açıklamasında bulundu.
 

Utku Şimşek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.