KÜLTÜR SANAT - 01 Aralık 2021 Çarşamba 10:11

Binlerce iğne darbesiyle sanat eseri ortaya çıkarıyor

A
A
A
Binlerce iğne darbesiyle sanat eseri ortaya çıkarıyor

Mersin’de yaşayan 34 yaşındaki Seçil Çoşgun, iğneyle yünden yaptığı tablolarla inanılmaz sanat eserleri ortaya çıkarıyor. 8 yıl önce meme kanserine yakalanan ve başarılı tedaviyle kanseri yenen Çoşgun, bir tablo için aylarca uğraşırken, binlerce kez bazen ise milyonları vuran iğne darbeleriyle yünleri tabloya dönüştürüyor.

Mersin'de yaşayan Çoşgun, yünden yaptığı birbirinden renkli, güzel tablolarla görenlerin büyük beğenisini topluyor. Yün ve iğne kullanarak birbirinden güzel eserler ortaya çıkartan Çoşgun, bugüne kadar 5'i bilindik 10 yünden tablo ortaya çıkardı. Keçe üzerine iğneyle yünleri işleyen Çoşgun, bir tablo için aylarca uğraşırken, binler kez bazen milyonları vuran iğne darbeleriyle tablolarını ortaya çıkarıyor.

Binlerce iğne darbesiyle sanat eseri ortaya çıkarıyor

"Yünle oluşturduğum tablolarla bir ilk olmayı hedefliyorum"

Yaptığı çalışmalarla ilgili İHA muhabirine konuşan Seçil Çoşgun, asıl mesleğinin tekstil mühendisliği olduğunu söyledi. Yaklaşık 10 yıldır bu mesleğin içinde olduğunu belirten Çoşgun, “Bu işe kendi ceketlerime, kendi eşyalarıma küçük motifler yaparak başladım. Bu şekilde çizimi hayatıma dahil ettim. Mesleğimle sanatımı her zaman buluşturmanın yolunu aradım. Bunun üzerinden de yünle çalışma fikri geldi. Çünkü yün doğal bir malzeme olduğundan tercih ettim. Tabi güzel bir malzeme ama benim tasarımlarım açısından detayları olan, işlenmesi zor olan bir materyal. Yine de kendimi daha profesyonel şekilde geliştirmeye ve ilerlemeye çalışıyorum. Yünle oluşturduğum tablolarla bir ilk olmayı hedefliyorum. Bunun dünya çapında bir sanata dönüşmesini istiyorum. Bunun yanında da sanatın insanları iyileştirdiğini ve geliştirdiğini düşünüyorum. Buna bağlı olarak da belki ilerleyen dönemlerde sanatım göz önünde bulundurduğunda eğitime dönüştürmeyi düşünüyorum” dedi.

"İlk baktıklarında yağlı boya sanıyorlar"

İnsanların eserlerine baktıklarında ilk önce yağlı boya sandıklarını vurgulayan Çoşgun, “Eserlere daha fazla yaklaşmalarını istiyorum ve görünce çok şaşırıyorlar. Nasıl işlediğimi, neyin üzerine yaptığımı merak ediyorlar. Bununla ilgili araştırmalarımı yaptım. Yün birçok yerde kullanılıyor. Ben bunu daha farklı, sanatsal yönü yüksek bir esere dönüştürmek istedim. Şu anda 10 tane eserim var. Bunların 5 tanesi ünlü ressamların gerçek orijinal tabloları, 5 tanesi de kendi kişisel tasarımlarımdan olan eserler. Bu tabloları yaparken enerji doluyorum. Huzur veriyor. Günün stresi, kafamdaki sorular, yorgunluğum bu işin başına oturduğumda tamamen gidiyor” şeklinde konuştu.

Binlerce iğne darbesiyle sanat eseri ortaya çıkarıyor

"İkinci hayatıma çok mutlu devam ediyorum"

8 yıl önce meme kanserine yakalandığını belirten Çoşgun, “Aslında hiçbir zaman insan olarak bu tür şeyleri hiçbir zaman kendimize yakıştırmıyoruz. Bende bununla karşılaştım. Kendime bunu hiç yakıştırmadım. Daha sonra ise bundan sonra ne yapabilirim diye düşünerek, kararlarımı aldım, tedavimi oldum. Çok şükür kanseri yenmiş bir birey olarak ikinci hayatıma daha mutlu devam ediyorum. Benim için hayattaki en önemli sözcük sevgi. Çünkü hayattaki olumsuzlukların, kötülüklerin kaynağının sevgisiz olduğunu düşünüyorum. Ne yapacaksak o işe sevmekle başlamak gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

"Bir tabloya milyonlarca kez iğne vuruşu yapmış olabiliyorum"

Yaptığı sanatla ilgili de konuşan Çoşgun, “Bu yünlü eserler tablolarını keçe üzerine renkli, doğal yünleri kullanarak iğneleme tekniğini uyguluyorum. Bu işlemin ciddi bir detayı var. Yün materyalı oldukça kullanımı zor. İçerisinde farklı üretim yerlerinden kaynaklı parazitler olabiliyor. Ne kadar temiz olursa o kadar iyi görüntü elde edebiliyorum. Bunları çalışırken birbirlerine harmanlayarak yapıyorum. İşlerken de ucunda çeltikleri olan ince bir iğne. Yünden oluştuğu için aslında çok daha kolay bir korunması var. Yün sıcaklıkla ve suyla kendini sabitleyen bir malzeme. Ben de ürünlerimi tablo haline dönüştürmeden önce son kez buharlı bir ütüyle ütüleyerek, sabit kalmasını sağlıyorum. Bir eseri oluştururken aslında ön planda olan sadece motif değil tablonun tamamı yükle kaplanmış oluyor. Bir çalışmayı bitirmek aylarımı alabiliyor. Bunu işlerken de bir tabloya milyonlarca kez iğne vuruşu yapmış olabiliyorum” ifadelerini kullandı.

Binlerce iğne darbesiyle sanat eseri ortaya çıkarıyor

Koray Ünlü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
İstanbul Öğrencisini zorbalık yaptığı gerekçesiyle uyaran öğretmene veliden şiddet: O anlar kamerada Sarıyer’de bir okulda iddiaya göre, yaşıtlarına zorbalık yaptığı gerekçesiyle öğrencisini uyaran öğretmen, öğrencinin babası tarafından okulda şiddete uğradı. Şiddet uygulayan veli polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, şahsın öğretmene yumruk attığı anlar güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Olay, Sarıyer Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, okulda görev alan öğretmen Necla Ö. akran zorbalığı yapan bir öğrencisini uyardı. Uyarı üzerine öğrencinin "Bana nasıl davranacağınızı öğreneceksiniz" diyerek öğretmeni tehdit ettiği öğretmenin ise, "Evladım ben senin öğretmeninim. Bu nasıl bir üslup?" diyerek uyardığı ileri sürüldü. Öğretmen Necla Ö., daha sonra öğrencinin babası Ali Ç.’yi okula çağırdı. Daha önce de okul öğretmenleri ve yöneticileri ile de tartışarak sorun çıkardığı ileri sürülen Ali Ç., okul koridorunda gördüğü öğretmen Nazlı Ö.’yü yumruk atarak yaraladı. Öğretmen aldığı darbe sonucu yaralanarak hastaneye kaldırılırken iş göremezlik raporu verildiği öğrenildi. Polis ekipleri ise konuya ilişkin çalışma başlatırken veli Ali Ç.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Öte yandan öğrencinin de benzer nedenlerden dolayı ara dönemde bulunduğu okula nakli yapıldığı ileri sürülürken öğretmenin darp edildiği anlar güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi.
Bingöl Bingöl’de asayiş şube müdürlüğü nisan ayı faaliyetlerini açıkladı Bingöl’de İl Emniyet Müdürlüğü, asayiş şube ekiplerinin nisan ayı içerisinde yaptığı faaliyetlerini açıkladı. Açıklamada kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahsın tutuklandığı belirtildi. Bingöl İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Son 1 yıl içerisinde silahlı yaralama, silahlı tehdit, oto kurşunlama, yağma, 6136 sayılı kanuna muhalefet, mala zarar verme, genel güvenliği kasten güvenliği tehlikeye sokma olaylarına karışan ayrıca birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit, kasten yaralama suçlarından 8 ay 22 gün kesinleşmiş hapis cezası ile ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma suçlarından aranan şüpheli şahıs ruhsatsız tabanca ve tabancaya ait 17 (on yedi) adet fişek ile birlikte yakalanarak adli makamlarca tutuklanmıştır. 9 Nisan 2024 günü ilimiz şehit Mustafa Gündoğdu Mahallesi insaf sokak üzerinde meydana gelen silahla yaralama ve ilimiz Yenimahalle gümüş sokak üzerinde meydana gelen kasten yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar verme, 6136 sayılı kanuna muhalefet olaylarının faili olan şüpheli şahıslar yakalanarak adli tahkikata başlanmıştır. Yine hakkında toplam 22 yıl 5 ay kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı olan 1 şahıs yakalanmış, adli işlemlerinin akabinde tutuklanarak cezaevine teslim edilmiştir” denildi.