GÜNDEM - 14 Ekim 2019 Pazartesi 08:29

Çapulcu dedikleri bugün kurtarıcı

A
A
A
Çapulcu dedikleri bugün kurtarıcı

Türkiye’de bazı kesimlerin ‘çapulcu’ olarak aşağıladığı Suriyeli muhalif gruplar, Türkiye’nin güvenliği için Mehmetçikle omuz omuza çarpışıyor.

Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş yüz binlerce insanı canından, milyonlarca insanı da hem malından hem topraklarından etti. Savaş sebebiyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanlardan bir kısmı Türkiye’ye sığındı bir kısmı da komşu ülkelere... Mülteciler bulundukları ülkelerde fazlalık olarak görüldü, ülkelerini savunmak yerine savaştan kaçmakla suçlandı. Bu suçlamalardan ülkemizdeki mülteciler de nasibini aldı. Oysa bu ithamlara maruz kalan Suriyeliler, küçük gruplar halinde de olsa toplu imha silahlarının da içinde yer aldığı saldırılara karşı kendilerini savunmaya çalıştı. Savaş, Suriye’ye sınır ülkeler için tehdit oluşturmaya başlayınca Türkiye uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını kullanma kararı aldı.

2011’den itibaren küçük gruplar halinde çatışmalarda yer alan bu kesim, Türkiye ve ABD’nin ortak eylem kararı aldığı “Eğit-Donat” kapsamında bir araya getirilmeye başlandı. Sonrasında ABD bu ortaklıktan çekilerek YPG/PKK grubuna destek verme kararı aldı. Irak’tan taşınan DEAŞ ve ona karşı panzehir olarak üretilen YPG/PKK Türkiye’ye yönelik eylemler yapmaya başladı.

Türkiye Ağustos 2016’da DEAŞ’a yönelik Fırat Kalkanı operasyonunu başlatınca Suriye’deki savaştan kaçmakla itham edilen gruplar ÖSO çatısı altında Türkiye’nin yanında operasyona destek verdi. Araplar, Kürtler ve Türkmenlerden oluşan gruplar, DEAŞ karşıtı koalisyonun iki yılda bitiremediği (!) terör unsurlarını Türkiye sınırından, dahası Suriye’nin kuzeyinden silip attılar. Ocak 2018’de de Zeytin Dalı Harekâtı’na katılarak Afrin’deki terör yuvalarının dağıtılmasına büyük katkı verdiler. Çok sayıda şehit verdikleri her iki operasyon sırasında ve sonrasında “yağmacı”, “çapulcu”, “terörist” gibi dünya kamuoyundan birçok eleştiriye muhatap oldular.

MİLLÎ ORDU OLDULAR
Suriye savaşının başladığı 2011’den bu yana çoğunluğu Özgür Suriye Ordusu çatısı altında savaşan farklı silahlı grupların oluşturduğu 110 bin kişilik grup 4 Ekim’de yani “Barış Pınarı Harekâtı” öncesi Akçakale’de bir araya gelerek “Millî Ordu” çatısı altında birleşti.
TSK ile birlikte çarşamba gecesi başlayan kara operasyonuna Perşembe gündüz saatlerinde muharip güç olarak katıldılar.
İdlib, Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinden gelen, Suriye iç savaşı boyunca Türkiye tarafından eğitim ve lojistik destek verilen silahlı muhalif birlikler, TSK’nın emir ve komutası altında Barış Pınarı Harekâtı’nda görev alıyor. “Millî Ordu” ya da “Ceyşü’l-Vatani” olarak tanımlanan yeni yapının başında ise Özgür Suriye Ordusu’nun da komutanı olan Selim İdris var.

110 BİN KİŞİLİK GÜÇ
Peki Millî Ordu kimlerden oluşuyor? Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinde operasyonlar sonrasında “polis gücü” olarak görev yapmaya devam eden üç kolordu bulunuyor. Bu kolordular toplamda 40 bin savaşçıdan oluşuyor. İdlib bölgesinde yer alan dört kolordu da yaklaşık 70 bin kişiden oluşuyor. Birleşerek Millî Ordu’yu oluşturan gruplar, Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesindeki kolorduların tümü ve İdlib’deki bazı gruplardan müteşekkil. Toplam sayı şimdilik 110 bin.

Çoğunluğunu Suriyeli Türkmenlerin teşkil ettiği Sultan Murat ve Fatih Sultan Mehmet Tugayları ile Fırat Kalkanı operasyonunda cephe hattında savaşan Hamza Tugayları ve Muntasır Billah Grubu oluşturuyor. Fırat Kalkanı ve Afrin’de olduğu gibi Fırat’ın doğusunda da ön planda yer alıyorlar.

DESTEK SÖZÜ VERDİLER
Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinden gelen 1. Kolordu’da önde gelen gruplar arasında Ahrarü’ş-Şarkiye, Ceyşü’ş-Şarkiye, 1. Fırka, Fatih Sultan Mehmet Tugayı ve Muntasır Billah Tugayları var. Yine aynı bölgeden gelen 2. Kolordu’da ise Sultan Murat ve Hamza Tugayları yer alıyor.
3. Kolordu ise birden fazla küçük grupla birlikte Cephetü’ş-Şamiyye, Ceyşü’n-Nasır ve 9. Tümen’den oluşuyor. Doğu Guta’dan çekilen ve Afrin’de operasyonel olan Ceyşü-l-İslam grubu, Millî Ordu’ya katılmadı ancak operasyonun ilerleyen safhalarında destek vereceğini duyurdu.

1. ve 2. Kolordular Tel Abyad’ın karşısındaki Akçakale’den, 3. Kolordu ise Resülayn’ın karşısındaki Ceylanpınar’dan operasyona destek veriyor. Kırk bin kişilik gücün şu ana kadar sadece 19 bini Suriye içinde operasyonlarda yer alıyor, diğerleri ise Barış Pınarı Harekâtı’nın sonraki aşamalarına katılmak üzere sınırda hazır bekliyor.
Suriye’deki yapıyı ve bölgeyi çok iyi bilen bazı üst düzey isimler, Barış Pınarı Harekâtı’nda önemli roller üstleniyor. 1., 2. ve 3. Kolordular Ağustos 2016’daki Fırat Kalkanı’nda DEAŞ’a, sonrasında Ocak 2018’de başlayan YPG/PKK’ya yönelik Zeytin Dalı Harekâtında Afrin’de ön saflarda savaşmıştı.

KÜRT ŞAHİNLER DE MİLLÎ ORDU’DA...
Fırat’ın doğusunda YPG varlığına tepki göstererek bölgeden kaçan Kürt savaşçıların oluşturduğu Kürt Şahinleri de Millî Ordu’nun içinde. Kürt savaşçıların sayısı 350.
Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesindeki 1. 2. ve 3. Kolorduların tamamına yakınının Barış Pınarı Harekâtı’nda da yer alması planlanıyor. İdib bölgesindeki Millî Ordu unsurları ise şimdilik operasyon içinde yer almıyor.

Türkiye Gazetesi
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Bir babanın çocuğuna yaptığı akıl almaz görüntüler Erzurum’da bir babanın çocuğunu halı sahada feci şekilde darp etmesi saniye saniye kameralara yansıdı. Yakutiye Hilalkent semtinde meydana gelen olayda, bir şahsın küçük yaşlardaki çocuğu feci şekilde dövmesi vatandaşlardan tarafından cep telefonu ile kaydedildi. Halı sahada gerçekleşen olayda; bir adamın çocuğu tekme tokat darp ettiği görülüyor. Alınan bilgilere göre; olayın ortaya çıkmasından sonra H.K’nın darp ettiği talihsiz çocuğun oğlu H.İ.K. (9) olduğu belirlendi. Çocuğunu tekmeleyerek yere düşüren baba, oğlunun boğazına sıktıktan sonra yeniden yere fırlattı ve sonrasında tekrar sırtına tekme attığı görüldü. H.İ.K.’nin halı saha içerisinde ilerleyerek top oynamaya devam ettiği anlarda ise hıncını alamayan baba H.K.’ye yeniden saldırdı. Çocuğuna bu sefer de kafa atan baba, ardından yeniden tokat atıp tekmelemeye devam etti. Bu anları kameraya alan vatandaşın tepki dolu sözleri de gözlerden kaçmadı. Erzurum İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü ekipler ihbar üzerine harekete geçti ve yapılan çalışma sonucu babanın kimliğini belirlendi. Polis, baba hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan işlem yaptı. Baba H.K., verdiği ilk ifadesinde oğlu H.İ.K.’nın küçük kardeşine küfür ettiği için darp ettiğini söyledi. Savcılığa sevk edilen baba hakkında soruşturma devam ediyor.
Zonguldak Polisliği bırakıp dünya turuna çıktı, Malezya’da kaçırıldı 13 saat dehşeti yaşadı Zonguldak’ta yaşayan Melih Bektaş, 5 ay önce polislik mesleğini bırakarak dünya turuna çıktı. 12 ülke gezen Bektaş, Malezya’da bıçaklı gaspa uğradı. Tapınakta 13 saat rehin tutulan gencin, kamera, dron, ehliyet ve pasaportunu çalan zanlılar, bankadan da 62 bin lirasını aldı. Malezya Polisi ile zanlılardan 2’sini yakalatan Bektaş, başlattığı hukuk mücadelesini sürdürüyor. 31 yaşındaki Melih Bektaş, dünyayı gezmek için 10 yıl boyunca görev yaptığı polislik mesleğinden 5 ay önce istifa etti. Dünya turuna çıkan Bektaş, bir taraftan da sosyal medyada içerik üretmeye başladı. Türkiye’de bulunduğu zamanda birçok gezgini evinde ağırlayan Bektaş, Güney Amerika ziyaretinin ardından Asya kıtasına ziyaretler gerçekleştirdi. Hindistan, Sri Lanka ülkelerinin ardından Malezya’ya geçen Bektaş, burada otostop çekerek yoluna devam etmek istedi. Kendisini görünce duran bir kişinin “Gideceğin yere kadar bırakırım” demesiyle aracına binen Bektaş, “On dakika arkadaşıma uğrayıp para alacağım” diyerek gittikleri yerde çetenin bulunduğu bölgeye geldiklerini fark ettiğini anlattı. Polislik mesleğinin tecrübesiyle arkadaşına konum attı Etrafını saran kişilerin “Kaçma; seni öldürürüz” diye tehditlerde bulunduğunu anlatan Melih Bektaş; “Beş ay önce istifa ettim. Asya’yı gezmeye başladım ve Asya kıtasındaki ülkeleri gezmek için yola çıktım. İlk durağım Hindistan’dı, Hindistan’dan sonra, Sri Lanka’dan Malezya’ya geçtim. Malezya’da da üçüncü günümde başıma böyle bir olay geldi. Orada kaçırıldım, gasp edildim. Ben uzun süredir gittiğim ülkelerde de otostopla seyahat ediyorum. Yine çok merkezi bir yerde bu hızlı geçiş işlemlerin altında kameraların olduğu bir yerde bir otostop çektim. Bir şahıs durdu. Arabanın içerisinde bir şahıs vardı. Ve şahıs beni gideceğim yere kadar bırakacağını söyledi. Çok otostop çektiğim için herhangi bir şüphe görmedim durumda. Sonra sadece yolda giderken on dakika arkadaşına uğramak istediğini, ondan para alacağını söyledi. Oraya gittiğimizde de artık zaten örgüt içerisindeydim. Beni gasp eden bir tane uyuşturucu karteli ve yanında bulunan beş kişi vardı. Bunlar beş kişiydi. Etrafımda, başımda bekleyenler vardı. ‘Kaçma. Bak seni öldürürüz’ diyen bazı insanlar vardı. Orada beni gasp ettiler, bıçakla gasp ettiler bu arada. Elimdeki bütün malzemeleri zorla aldılar. Olayı anladığım esnada artık tamam. Melih yani on yıllık mesleğin verdiği tecrübeyle de. Arkadaşıma konum atmıştım. Zaten o da son konum oldu” dedi. Malezya’da polislik yapıp zanlılardan ikisini yakalattı Önce bir süre Hindu tapınağında tutulduğunu, burada ensesinden bıçaklandığını, başında bıçak bilendiğini anlatan Bektaş, çetenin elinden kurtulduktan sonra Malezya Polisi ile birlikte polislik yapıp zanlılardan ikisini yakalattığını anlattı. Havanın aydınlanmasının ardından gözleri ve elleri bağlı şekilde ıssız bir yere bırakıldığını, ellerini çözdükten sonra çantasına baktığında kamera, dron, ehliyet ve pasaportunun olmadığını gören Melih Bektaş, yoldan geçen araçları durdurmaya çalıştığını anlattı. Kendisini görünce yavaşlayan bir motosiklet sürücüsünün telefonuyla Türkiye Büyükelçiliğini aradığını söyleyen Bektaş şöyle devam etti: “Havanın aydınlanmasını beklediler. Yani on üç saat. Neden on üç saat derseniz eğer, artık beni bıraktıkları zaman artık yavaş yavaş hava aydınlanma aşamasına gelmişti. Issız bir yerde bıraktılar beni. Ve ellerim, gözlerim bağlı bir şekildeydi. Ben zaten indikten sonra direkt gözümü açtım. Zaten telefon kablosuyla bağladılar bu arada elimi. Biraz boşluk bırakmıştım. Ondan rahat bir şekilde kurtulup çantamı kontrol ettim. Baktım çantada zaten pasaport falan hiçbir şey yok. Ondan sonra araç durdurmaya çalıştım. Bulunduğum yerde tek tük nadir araçlar geçiyor ve araçlar durmuyorlar korktukları için. Orada da en son bir motosiklet yavaşladı. Yavaşladığını gördüm. Üzerine önüne doğru geçip ellerimi açınca artık orada durdu ve dedim ki lütfen polisi ara. Çünkü baldırım kanıyor. Ensemde, boynumda kan lekesi var. Dedim ki soyuldum, gasp edildim, bıçaklandım, polisi ara. Bir yandan da orada çocuğun telefonundan büyükelçiliğin acil numaraları var. O numarayı bulup oradan büyükelçiliğe telefon ettim.” Samuray kılıcı ile başında bekleyen zanlıların, kendisine ait banka kartlarıyla ATM’den para çektiğini de anlatan Bektaş, Malezya Polisi’ne yaptığı ihbar sonrası tapınağın bulunduğu bölgede iki zanlıyı yakalattığını söyledi. İki haftalık soruşturma sürecinden sonra arkadaşlarının yardımıyla uçak bileti alarak Türkiye’ye gelen Bektaş, başlattığı hukuk mücadelesini sürdürüyor. Bektaş, “Polislerle önce konuma gittik. Konumda orada bir tane şahıs. Onu yakaladılar. Tapınakta. Hemen bir şahsı gördük. O şahıs da benim başımda bekleyen dediğim gibi bana saldırmayın. Ama benim başımda nöbet bekleyen, kaçmayın etmeyeyim diye. Bekleyen bir şahıstı. Ben orada olay olduktan sonra beş altı gün boyunca kaldım. Yani uçak biletini arkadaşlarım aldı. O süreyi bekliyordum. Ve buraya geldim. Ben telefonla oradaki polislerin WhatsApp telefon numarasını aldım. Telefonla iletişime geçmeye çalışıyorum. Açmıyorlar. Yoğun olduklarını söylüyorlar. Ve bu arada onlar bana diyorlardı sana ulaşabilir miyiz filan diye. Şu anda ben burada avukat tuttum. Kendi imkanlarımla iletişime geçmeye çalışıyorum. İçerik ürettiğim için enstrümanım, laptop, telefonum, pasaportum, kimlik kartlarım. Sürücü belgemi aldılar. Aslında avukat tutma sebebi de bir devlet bankasındaki hesabımdan 62 bin lira çekildi. Zarara uğradık. İstediğimiz şey tek adaletin tecelli etmesi, kanunun yürümesi. Bunun için de yetkililere sesimizi duyurmaya çalıştık. Hala bu mücadelem devam ediyor. Çünkü hala mağduriyetim devam ediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir pasaporta sahibiz ve gittiğimiz yerlerde de başımıza böyle bir olay gelebilir. Umarım kimsenin başına gelmez. Umarım kanun işler ve bu şahıslar bulunur. Malzemelerim bulunur” dedi. Dünyayı gezmeyi sevdiğini, tanıştığı insanlarla kültür alışverişi yaptığını söyleyen Bektaş, gezilerine devam edeceğini sözlerine ekledi.
Kayseri Gazete Talas yine dopdolu Talas Belediyesi tarafından 5 yıldır aralıksız olarak yayınlanan Gazete Talas’ın son sayısı okurlarıyla buluştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin ‘100 Apartmana 100 Kütüphane’ uygulamasını öven sözlerini yansıtan “Talas’ı Türkiye’ye Örnek Gösterdi” manşetiyle çıkan Gazete Talas’ta ayrıca iki sayfa bulmaca yer alıyor. Büyük yatırım ve hizmetlerin yer bulduğu gazetede ayrıca Talas Belediyesi tarafından dayanıklı konutlar temalı kentsel dönüşüm faaliyetlerine geniş olarak yer veriliyor. Tamamı renkli 16 sayfadan oluşan ve okurlara ücretsiz olarak ulaştırılan Gazete Talas’ta yatırım ve hizmetler, kültür sanat, kırsal hizmetler, yol, yeşil alan gibi konuların yanı sıra Başkan Yalçın’ın göreve geldiği 5 yıl önceki seçim vaatlerinin yer aldığı 100 Ağartan Projeleri, Türkiye’ye örnek gösterilen Şeffaf Oda’da Başkanla Başbaşa uygulamasının 100. buluşması gibi konular da işleniyor. Gazetede ayrıca Türkiye Yüzyılı bestekârı Yücel Arzen’in Talas’taki konseri kültür sanat faaliyetleri arasında yer bulurken, Başkan Yalçın’ın göreve geldiği günden bu yana ilçeye kazandırdığı “Tıpkı Basım Mushaflar ve Kur’an-ı Kerim Sergisi”, “Çanakkale’den Cumhuriyete 100. Yıl Müzesi”, “Şuşa Azerbaycan Evi”, “Su Medeniyetleri Galerisi” ve “Talas Sanat Galerisi” gibi 5 müze yer alıyor. Bunların yanı sıra kırsal mahallelere yapılan hizmet ve yatırımlar arasındaki sosyal tesislerin de bulunduğu gazetede, Başkan Yalçın’ın 5 yılda aldığı 10 ödüle yer veriliyor.