GÜNDEM - 14 Ocak 2019 Pazartesi 12:33

“Çocuğunuzu tanımak için onunla oyun arkadaşı olun”

A
A
A
“Çocuğunuzu tanımak için onunla oyun arkadaşı olun”

Çocuk, hayatına katkıda bulunan birçok şeyi oyunla öğrenir. Çocuğun kendini, yeteneklerini keşfetmesini sağlayan ve motor becerilerinin gelişimine katkıda bulunan oyunun çocuğun hayatındaki önemini ele alan Beykent Üniversitesi Çocuk Gelişim Programı Öğr. Gör. Feyza Nur Yücetepe, ailelerin çocuklarını en iyi şekilde tanımaları için onlarla oyun arkadaşı olmaları gerektiğini kaydetti.

  Oyunun çoğun kendisini ifade etme biçimi olduğunu, zihinsel ve fiziksel gelişiminde çok önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Öğr. Gör. Feyza Nur Yücetepe, çocukların hem eğlenirken hem de öğrenmesine katkı sağlayan birçok oyun aktiviteleri olduğunu söyledi. Yücetepe, bu süreçte ailelerin de çocuklarını yalnız bırakmaması, onlarla kaliteli, eğlenceli vakit geçirmesi ve en önemlisi de çocuğun oynadığı her oyundan bir şeyler öğrenesini beklememeleri gerektiğini ifade ederek, “Çocuğa bir sayfa yazı okutup bir şeyler öğrenmesini bekleyemeyiz. Çocuk oyunla keşfederek, merak ederek çok daha iyi öğreniyor. Çevresindeki nesneleri tanımlamayı oyunla öğreniyor” şeklinde konuştu.
 

“Çocuğu en iyi oyun oynarken tanırsın”
 

Çocuğun en rahat olduğu ortamın oyun ortamı olduğunu ifade eden Yücetepe, “Oyun çocukların gelişimi ve öğrenmesi için vazgeçilmezdir. Çocuğun işi oyundur. Bir çocuğu en iyi oyun oynarken tanıyabilirsiniz. Çocuğun oyundaki davranışlarını, önceki yaşantılarını ya da ebeveynlerin çocuklarının yanında yokken onların neler yaşadığını öğrenmek için onlarla oyun arkadaşı olunmalı” dedi. Ailelere “Çocuğunuzu sevin ve onlarla severek oynayın” diyen Yücetepe, “Oyunun temelinde eğlence vardır. Çocuğun oyuncaklarına hırçın davranması veya çocuğun oyunda hırçın olması yaşadıklarıyla ilgili olabilir. Bu hırçın davranışları engellemek için çocukla arkadaş olunarak, uzun süreçte çocuğun gelişimi izlenmeli” diye konuştu.
 

“Severek oynadıkları her oyun eğiticidir”
 

Eğitici oyun kavramını ailelerin yanlış anladığını belirten Yücetepe, “Ebeveynler çocuğun her oyundan bir şeyler öğrenmesini bekliyor. Oyunun temel amacı aktif katılım, eğlenme ve isteyerek olmasıdır. Yani çocuğun direkt renkleri, sayıları öğrenmesine odaklanılmamalı. Çocuklar adına bir şeyin eğitici olması için öncelikle eğlenceli olması ve çocuğun aktiviteye isteyerek katılması gerekiyor. Evde ya da dışarıda çocuk için çok eğlenceli ve eğitici bir ortam oluşturulmuş olsa bile çocuk isteksizse bu onun için oyun olmaz ancak ödev olur. Bu da bunaltıcı bir hal alır. O yüzden severek oynadıkları her oyun onlar için eğiticidir. Bir oyun illaki amaca ulaşmak zorunda değil, bazı oyunlar süreçte öğretir” yorumlarında bulundu.
 

“Çocukların gelişim süreci bireysellik gösterir”
 

Tek çocuk olarak büyüyen çocuklara yaklaşımın nasıl olması gerektiği konusunda ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Yücetepe, ” Çocuklar 3 yaşına kadar benmerkezcidir. Bu çocuğun tek çocuk olması ya da olmaması durumuyla ilişkili değildir. Bu yaştaki çocukların paylaşımcı olmamaları gayet normaldir ve gelişimleri de bunu gerektiriyor. Aileler bu dönemde çocuğun üzerinde baskı oluşturmamalı. Çocukta 3 yaştan 6 yaşa doğru benmerkezcilik azalacaktır” diyerek çocukların oyun evrelerine göre davranış biçimlerini şöyle anlattı:
 

“Oyun evrelerine bakıldığında 0-2 yaş evresi tek başına oyun evresidir. Çocuk etrafındaki çocuklarla veya etrafındaki kişilerle çok fazla iletişim kurmaz. Kuralları dinlemez. İkinci evre olan 2-4 yaş paralel evrede çocuk, etrafını izlemeye başlar. Diğer çocukların nasıl oyun oynadığına bakar ancak yine onların oyununa girmez. Çünkü kurallara uymak bu yaş grubu için zordur. Bu durumda çocuk gördüğü oyunları tek başına oynar, sürekli tekrar ederek öğrenir. 4-6 yaş üçüncü evre olan birlikte oyun evresinde ise çocuk, oyunda yine tamamen kurallara uymaz. Ancak bu dönemde oyuncak alış verişi yapmaya başlar. Bireysel farklılıklara göre her çocukta değişiklik göstermesiyle birlikte 4-5 yaşa kadar çocuk oyuncağını paylaşmayabilir, bütün oyuncaklar ‘benim’ diyebilir. Çünkü çocuk bu yaşta genelleme yapar. Elindeki oyuncak onunsa başka bir çocukta olan oyuncak da kendisinin diye düşünür. Bu durum kesinlikle çocuklarda bir problem olarak algılanmamalı. Çocuk 6 yaşından sonra kurallı oyun evresine geçer ve arkadaşın önemini anlar. O nedenle anne ve babalar bu süreçte çok aceleci davranmasınlar, tüm bu süreçler her çocuk için normaldir.”

  “0-2 yaşa kadar çocuklar elektronikle karşılaşmamalı”
 

0-2 yaşa kadar çocukların hiçbir şeklide elektronikle karşılaştırılmaması gerektiğini belirten Yücetepe, “Eğitici olması kaydıyla çevrimiçi oyunlara ya da içeriklerle 2-6 yaşa gelindiğinde yarım saatten başlayarak en fazla bir saate kadar izin verilebilir. 6 yaşındaki bir çocuğun yaşıtlarıyla iletişime geçmeyip, çevrimiçi oyuna bağlanması onların gelişimi için çok sakıncalıdır. Bununla birlikte ailelerin çocukla ilgilenmemesi, eline telefon, tablet vermeleri ya da televizyonun karşısına oturtmaları çocuğu susturmak için bir kaçış olarak yorumlanabilir. Bu kaçış noktalarını tercih etmek yerine çocukla birlikte oynarsak çok fazla oyuncağa bile gerek kalmayacaktır. Her evde olabilecek şişe, bardak ile çok güzel oyunlar kurulabilir, ya da çocukların en çok sevdiği oyun olan balonu havaya atıp, müzik eşliğinde yakalamaya çalışmak onlar için çok eğlenceli bir aktivite olacaktır. En vazgeçilmezi ise ebeveynlerin çocuklarına sarılmaları ve sevgilerini onlara hissettirmeleridir. Ebeveynler bunları yapsa hiçbir çocuk elektronikle ilgilenmeyecektir” diye konuştu.
 

“Çocuklar çalışan anne ve babalarına olan özlemlerini yenemiyor, çünkü...”
 

Çocukların gelişimi için anne ve babalara önemli görevlerin düştüğünü söyleyen Yücetepe, çocukla kaliteli zaman geçirilmesi adına dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunun altını çizerek, “Anne veya babalar yemek yiyecekleri zaman kesinlikle televizyonun önünde yemesin. Yemek saatini birbirleriyle paylaşım saati olarak geçirsinler. Yemekten sonraki birkaç saat çocuğun olmalı. Ebeveynler çocuğuna zaman ayırmalı. Çünkü çocuk anne-babası işteyken onları çok özlüyor. Bu anlatılmaz bir özlem. Anne-baba eve geldiğinde çocuk fazlasıyla onların üzerine gidiyor, tepesine çıkıyor, koltuklara zıplıyor. Çocuğun enerjisi anne-babası işten gelince artıyor. Çünkü çocuk bu özlemini yenemiyor. Aileler bu noktada çocukla vakit geçirmeli. İşten geldiklerinde yorgun olabilirler ama en azından oturdukları yerden onlarla konuşabilir; soru, cevap, anlatma gibi onların da dikkatini çekecek küçük oyunlar oynayabilirler” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehirspor’un 18 yıldır gollerinin sesi olan adam işine ve siyah-kırmızıya duyduğu aşkı anlattı Aralarında 3 büyüklerden takımında bulunduğu birçok kulüpten aldığı teklifleri reddederek, Eskişehirspor’un attığı golleri 18 yıldır seslendiren Gökhan Güldaş, "7 yaşından beri Eskişehirspor taraftarıyım. O gol anonslarını yaparken gönülden yapıyorum. Yani sadece anons olsun diye değil, canı gönülden, seve seve, içten gelerek yaptığım için bence bu kadar başarılıyım" dedi. Eskişehirspor’un yaklaşık 18 yıldır gol anonslarını yapan Gökhan Güldaş, işini ve Eskişehirspor sevgisini anlattı. Gol atan futbolcunun adını anons ettikten sonra destekleyen Eskişehirspor taraftarına, ’Teşekkürler Efsane’ diyerek karşılık veren Güldaş’ın lakabı da ’Teşekkürler Efsane’. Yeri geldiği zaman A Milli Futbol Takımı’nın da gol anonslarını yapan Gökhan Güldaş, taraftarı olduğu takımın maçlarını ilgiyle takip edip, hasta dahi olsa mikrofonun başındaki yerini daima alıyor. Görevli olduğu 18 yıl boyunca aralarından 3 büyüklerden bazı takımlarında olduğu kulüplerden dolgun maaşa iş teklifleri alan 46 yaşındaki Güldaş, Eskişehirspor aşkından bunların hepsini hiç düşünmeden reddetti. Aynı zaman da bir otobüs firmasında yöneticilik yapan Gökhan Güldaş, sağlığı el verdikçe Eskişehirspor’un gollerini seslendirmeyi devam etmek istiyor. "Eskişehirspor gibi büyük bir camianın içinde olmak benim için mutluluk ve gurur verici” İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine işe başlama hikayesini anlatan Gökhan Güldaş, "Bu işe tamamen tesadüf eseri başladım. Eski stadyumdayken bir gün anonsçunu gelmeyeceğini söyleyerek bana çıkıp çıkmayacağımı sordular. Ben de seve seve yapacağımı ifade ettim ve sonrasında artık bu işi benim sürdüreceğimi belirttiler. Çok heyecanlı bir işti. İlk çıktığımda acaba yapabilir miyim, acaba olacak mı diye düşündüm. Çünkü Eskişehirspor gibi büyük bir camianın içinde olmak benim için mutluluk ve gurur verici bir işti. Ondan sonra tabii ki ister istemez heyecanımı yenmeye başlasam da her maç benim için ayrı bir heyecan, ayrı bir gurur verici olmaya başladı. Her maçta her yapmış olduğum hazırlıklarda da üstüne bazı şeyleri biraz daha koyarak bugünlere kadar geldik" dedi. "7 yaşından beri Eskişehirspor taraftarıyım" 39 yıldır Es-Es taraftarı olan Güldaş, Eskişehirspor gol attığında yaşadığı sevincin sesine ve taraftara yansıdığını belirtirken sözlerine şöyle devam etti: "7 yaşından beri Eskişehirspor taraftarıyım. O gol anonslarını yaparken gönülden yapıyorum. Yani sadece anons olsun diye değil, canı gönülden, seve seve, içten gelerek yaptığım için bence bu kadar başarılıyım. Mümkün olduğu kadar dikkat etmeye çalışıyorum. Sadece sesime değil, herkes gibi kendi sağlığımı da göz önünde bulunduruyorum. Zaten sağlığımız olduktan sonra gerisi geliyor. Şükürler olsun bir Allah vergisi, bugüne kadar sesimde bir sıkıntı olmadı. Bundan sonra da olmayacağını düşünüyorum inşallah." "Unutamadığım anılarımdan birisiydi" Eskişehirspor’un, Galatasaray maçındaki anısını anlatan Gökhan Güldaş, "Eskişehirspor, Süper Lig’deyken Galatasaray maçında ilk yarı Koray Arslan’ın attığı golle öne geçmiştik. İkinci yarının başlamasına yakın arka tarafta elimi yüzümü yıkamaya gitmiştim. Tam o sırada ikinci yarı başlamış, başlar başlamaz tribünlerin gol anonsuyla odama geri geldim. Herkese sorduğumda golü Koray Aslan’ın attığını dile getirdiler. Ben de ilk golü onun attığını bildiğimi belirterek tekrardan ikinci golü kimin attığını sordum. Daha ikinci yarının başlamasının 30. ya da 40. saniyesi falandı. O kadar heyecanlanmıştım ki. Bu unutamadığım anılarımdan birisiydi. Maç bittikten sonra gol anonsunu geç yaptığım için Koray Arslan’dan özür dilerim. O da ’Çok güzel oldu’ dedi, kendi aramızda esprileştik" dedi. "Ediz, ’Gökhan abi izin verirse yaparım, vermez ise yapmam’ dedi" Güldaş son olarak 5 Eylül 2012 yılında hayatını kaybeden Ediz Bahtiyaroğlu ile olan anısını şöyle anlattı: "Rahmetli Ediz Bahtiyaroğlu’yla güzel bir anım var. Yine eski stadyumdayız. Futbolcular ısınmaya çıkarken o sırada Bahtiyaroğlu yanıma geldi, hal hatır sordu ve muhabbet ettik. Maçtan önce futbolcuların flaş röportajları oluyordu. Özel bir televizyon kanalı o zamanlar Bahtiyaroğlu ile röportaj yapmak istedi. O da ’Gökhan abi izin verirse yaparım, vermez ise yapmam’ dedi. Ondan sonra döndüler bana baktılar Ardından ben de şaşkın bir ifadeyle, ’Ediz şu anda müsait değil’ diyerek muhabbetini yapmıştım. Tabii ki sonra röportaj yaptık ama onunla böyle güzel bir anım olmuştu."
İstanbul Esenyurt’un yolları bakımlı ve modern bir görünüme kavuştu Esenyurt Belediyesi, ilçe genelinde eskiyen ve bozulan yollara asfalt kaplama çalışması yaparak vatandaşların rahatça seyahat etmelerini sağlamanın yanı sıra mahalleleri de yeni bir görünüme kavuşturuyor. İlçe genelindeki çalışmalarını hummalı bir şekilde sürdüren Esenyurt Belediyesi, Akevler Mahallesi 1069. Sokak ve Mevlana Mahallesi 1990. Sokak’ta asfalt serim çalışmaları yaptı. Esenyurt’un dört bir yanında çalışmalarını devam ettiren ekipler hem vatandaşların sağlıklı ve konforlu bir şekilde seyahat etmelerini sağlıyor hem de mahalleleri yeni bir görünüme kavuşturuyor. Çalışmalardan duydukları memnuniyeti dile getiren ilçe sakinleri Esenyurt Belediyesi’ne teşekkür ederken, belediye yetkilileri ise benzer çalışmaların hız kesmeden devam edeceğini açıkladı. “Artık rahat bir şekilde seyahat edecekler” Esenyurt Belediyesi bünyesinde kontrol mühendisi olarak görev yapan Ozan Bahadır çalışmaların hummalı bir şekilde devam ettiğini belirterek şunları söyledi: “Esenyurt genelinde çalışmalarımız hızla devam etmektedir. Bugün de vatandaşlarımızdan gelen yoğun talep üzerine Akevler Mahallesi 1069. Sokak ve Mevlana Mahallesi 1990. Sokak’ta asfalt serim çalışmaları yaptık. Bu çalışmalarımız sonucu vatandaşlarımız artık daha rahat ve güvenli bir şekilde seyahat ederken, mahallelerimiz ise bakımlı ve modern bir görünüme kavuşmuş oluyor.” “Anında geri dönüş sağlıyorlar” Mahalle sakini Ercan Akın ise Esenyurt Belediyesi’nin vatandaşın taleplerine anında cevap verdiğini belirterek “Bir vatandaş olarak belediyeyi aradık ve bölgede yaşanan sorunu kendilerine ilettik. Arkadaşlar talebimize hemen geri dönüş yaparak asfalt çalışmalarına başladı. Başarıyla yürüttükleri çalışmalardan dolayı Esenyurt Belediyesi’nden memnunuz. Emeği geçen herkese hem kendim hem de mahallem adına teşekkür ederim” dedi.
Karabük Safranbolu Ali Büyüközdemir ile değişime hazırlanıyor AK Parti Safranbolu Belediye Başkan adayı Ali Büyüközdemir, “1 Nisan sabahı, Allah nasip eder de, Belediye Başkanlığına layık görülürsem, makam kapısını çıkartacağım. Bizim kapımız tüm Safranbolulu hemşehrilerimize açık olacak.” ifadelerine yer verdi. Safranbolu’yu gerçek belediyecilik ile buluşturacak projelerinden tek tek bahseden ve hepsini yapacağını aktaran Büyüközdemir, "Geçtiğimiz günlerde Karabük’e gelen Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ‘Safranbolu’nun bende yeri çok ayrı, biz Safranbolu’yu da, Safranboluluları da çok seviyoruz. Belediyeyi kazanın, her türlü desteği vereceğiz.’ dedi. 5 yıllık vizyon projeler ile Safranbolu’ya değer katacak eserler kazandırmak istiyorum. Göreve geldiğim zaman, kimseyi dışlamadan, kayırmadan, ayrıştırmadan yönetim sağlayacağız.” şeklinde konuştu. Safranbolu’yu Safranbolularla hep birlikte ayrıştırmadan birleşmek suretiyle yöneteceklerini ifade eden Büyüközdemir; ” Şu anda Safranbolu’da partiler üstü bir ittifak söz konusu. Daha öncesinde Safranbolu’ya hizmet etmiş farklı siyasi partilerde görev almış hatta halihazırda görevi devam eden kıymetli siyasi büyüklerimiz dahi bize güvenlerini ifade ediyorlar, desteklerini ifade ediyorlar. Safranbolu halkı birlik ve beraberliği önemseyen bir halk. Yerel seçimlerde özellikle siyasi partiye, genel siyasete bakmıyorlar. Kişi odaklı bir tercih yapıyorlar. Biz yapacağımızın her hizmetin temeline istişareyi, fikir alışverişini koyacağız. Proje kitapçığımızın içerisinde yer alan projelerin tamamı Safranboluluların hayali ve bize vermiş olduğu fikirlerin derlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Sokak sokak gezdik, esnaflarımızı kapı kapı dolaştık. Her birinin önerilerini, fikirlerini, tavsiyelerini aldık ve neticede ortaya bu proje kitapçığı çıktı. Herhangi bir siyasi partiye aidiyetten ötürü ayrıştırmayacağız. Bize destek verip vermemesinden ötürü kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Kimseyi eleştirmeyeceğiz. 31 Mart’ta Safranbolulular bizi bu görevi layık görürlerse biz Safranbolu’ya hizmet etmeye talibiz. O yüzden gücümüzü Safranbolulardan aldığımızdan kendimizi güçlü hissediyoruz. Daha mutlu hissediyoruz. Kimseyi ayrıştırmayacağız. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Hiçbir mahallemizi diğer mahallemizden farklı bir yerde tutmayacağız. Her yere eşit hizmet etmek için var gücümüzle çalışacağız. Her mahallenin her sokağın ihtiyaçlarını ayrı ayrı belirleyip o mahalleye özgü çalışacağız. Safranbolu’nun en çalışkan personeli olacağım” dedi. Başkan Adayı Büyüközdemir teleferik projesini çok önemsediğini ifade ederek, “Safranbolulularda bu projeyi duyduktan sonra çok heyecanlandılar. Ben Sarıçiçek Yaylası’nı Safranbolu’nun gökyüzüne açılan balkonu olarak ifade ediyorum. Esentepe bölgemizden Sarıçiçek bölgemize teleferik projemizi gerçekleştireceğiz. Teleferikten indikten sonra bir seyir terası olacak. Hemşehrilerimizin ve turistlerimizin keyifli vakit geçirebilecekleri alanlar olacak. Yürüyüş parkurları, bisiklet alanları olacak. Piknik yapabilecekleri mesire alanları olacak. Restoranlar olacak. Burada konaklama da mümkün olacak. Bungalov evlerimiz olacak. Bu evlerde sıcak havuzlar olacak. Call Center’ı belediyenin bünyesinde kuracağız. Safranbolulular burada kendilerine bir iş imkanı bulacaklar. Safranbolu istihdam ofisi oluşturacağız. Sahadayken işveren işçi bulamıyoruz diyor. İşçi iş bulamıyoruz diyor. İstihdam ofisi ile amaçladığımız şey işverenler işçi taleplerini Safranbolu Belediyesi’nin istihdam ofisine bildirecek. İstihdam Ofisinin web sitesinde iş ilanlarının akışlarını sağlayacağız. İş arayan Safranbolulularda oradan bakıp kendilerine uygun işlere başvurabilecekler. İşverenlerde kendi aradıkları niteliklere uygun işçiye daha kolay ulaşabilecekler. Safranbolu’da işsizlik kalmayacak. Safranbolu göç verir değil göç alır hale gelecek” dedi.
Antalya Türkiye turizmde 2024 yılına damga vuracak: "Tarihimizde ilk defa erken rezervasyonda İspanya’nın önüne geçtik" Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, turizmde 2024 yılına ilişkin beklentileri açıkladı. Kavaloğlu, “WORLD Travel Market, Utrecht Fuarı’ndaki sinyaller son derece olumluydu. EMITT’te de aynı olumlu hava vardı. Berlin fuarına gittik ve durum orada tamamen şekillendi. Ve biz tarihimizde ilk defa erken rezervasyonlarda İspanya’nın önüne geçtik. Mart ayı itibarıyla yaklaşık 1,5 milyon Alman, Antalya’da tatil yapmak için erken rezervasyon yaptırdı. Bu çok önemli bir veri. İngiltere pazarı da çok iyi gidiyor. Eğer Rusya-Ukrayna savaşı sona ermezse bu sene Alman tatilciler Rusları geçebilir” dedi. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, turizmde 2024 yılına ilişkin beklentileri açıkladı. Antalya’ya gelen turist sayısının bu yıl yeni bir rekor kırabileceğini vurgulayan Kavaloğlu, “Ana pazar sıralamasında birinci sırada Almanlar ikinci sırada Ruslar yer alır. Üçüncü pazar yine İngiltere olacak ve İngilizler bu yıl 1,5 milyon kişiyi bulacaktır. Totalde ise Antalya bu yıl 17 milyon turist bandını geçer. İsrail turizm pazarı da bizim ilk 10 pazarımız içindeydi ancak bölgede yaşananlar nedeniyle İsrail turizm pazarını tamamen yok sayıyoruz” diye konuştu. Kavaloğlu, turizmde yeni planları ise şöyle anlattı: “Şimdi TÜBİTAK ile ‘astro turizm’i konuşuyoruz. Turist Antalya’ya gelecek hem tatil yapacak hem de gökyüzü hareketlerini izleyecek. Bu coğrafyada buna çok uygun alanlar var. Mesela vegan grupları ağırlayacağız. Onlara göre mönüler hazırlayacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı festivaller çok etkili ve içi dolu. Çok kısa sürede bu festivaller için ülkemize gelen turistleri ağırlayacağız. Süreci doğru şekilde yönetirsek neden festivaller ülkesi olmayalım?”