POLİTİKA - 22 Kasım 2017 Çarşamba 03:35

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 17 - 25 Aralık tezgahını götürüp ABD’de kurdular

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 17 - 25 Aralık tezgahını götürüp ABD’de kurdular

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Sarraf kumpasıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, '17-25 Aralık tezgahını götürüp ABD’de kurdular' dedi.

"Ya FETÖ ya PKK ya da bu örneklerdeki gibi kifayetsiz muhterislerin parmağı bulunuyor"

"17-25 Aralık’ta hukuk kisvesi altında ülkemize tarihin en büyük tuzaklarından birisi kuruldu" diyen Erdoğan, "Bizim dik duruşumuz ve milletimizin feraseti sayesinde bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler Amerika’da kurdular. Birileri hala FETÖ‘nün ağzı ile bizi itham etmeyi sürdürüyorsa sebebi ancak aynı tuzakta onlara verilen rolü oynamaktır. Ana muhalefet partisi kendi resmi raporunda bölücü terör örgütünün eylemlerini halkın PKK ile iktidar arasında sıkışması olarak tarif edebiliyorsa bu üstlenilmiş bir misyonun itiraftır. Aynı çevreler hepimizin gözü önünde yaşanan 15 Temmuz ihanetine hala ‘tiyatro, kontrollü darbe’ diyebiliyorsa bu sözü onlara kimlerin söylettiğine bakmak gerekir. Bunların NATO’da yaşanan şahsım ve cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ile ilgili skandal üzerine ilk defa milli bir tavır gösterebilecekleri ümidine kapılmıştım. Maalesef aradan üç gün geçmeden gerçek tıynetleri ortaya çıktı ve bu hadiseyi de tıpkı 15 Temmuz gibi ‘tezgah’ diye yaftalamaya başladılar. Bugün ülkemizi dünyada sıkıntıya sokan ne kadar hadise varsa hepsinin de arkasında ya FETÖ ya PKK ya da bu örneklerdeki gibi kifayetsiz muhterislerin parmağı bulunuyor. Biz FETÖ’yü vatanımızdan söküp attık, ama görüyoruz ki, bu örgüt kendi anavatanında rahatça faaliyetlerini sürdürebiliyor. PKK alelade bir terör örgütü olmaktan çıkıp Türkiye’ye saldırmak isteyenlerin kullanımına açık bir pislik yuvasına dönüştü" diye konuştu.

"Bize asıl can acıtıcı darbeler düşmanlarımızdan değil, onlarla birlikte hareket eden, zahirde bizden gibi görünen alçaklardan geliyor"

Seyircilerin arasında bulunan ve kendisine “Tayyip dede” diye bağıran Gülhan Aydoğdu isimli küçük çocuğa duyarsız kalmayan ve konuşmasını bölen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “efendim” diyerek el salladı. Konuşmasını sürdüren Erdoğan, "Biz gerçek düşmanlarımızla baş ederiz, bize asıl can acıtıcı darbeler düşmanlarımızdan değil, onlarla birlikte hareket eden, zahirde bizden gibi görünen alçaklardan geliyor. Meşhur sözdür, ‘ağaca balta vurmuşlar, sapı bendendir’ demiş. Devletimize ve milletimize dönük saldırıların çoğunun gerisinde ya teşvik edici ya kullanılan olarak bir şekilde ülkemizle bağlantılı çevreleri görmekten üzüntü duyuyoruz. Türkiye bunlara rağmen bunları da ezip geçerek hedeflerine varabilecek güçte bir ülkedir. Bizim bir amacımız var, şimdilik kızıl elmamız ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi haline gelmektir. İstiklalimize ve istikbalimize çok daha sıkı sahip çıkma fırsatı elde edeceğimize inanıyorum. Hedefimize ulaşmak için ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız. Bizim önümüze kapatmak isteyenlere en güzel cevabı yeni yöntemler, yeni imkanlar keşfederek vereceğiz" ifadelerini kaydetti.

"Meseleye sadece parti meselesi olarak bakanlar AK Parti’yi de Türkiye’yi de anlamıyor demektir"

Yeniden TBMM Başkanlığına seçilen İsmail Kahraman’ı tebrik ederek konuşmasına başlayan Erdoğan, teşkilatlarda bugüne kadar görev alanlara şükranlarını sunan ve yapılmakta olan kongrelerde yeni görev üstlenenlere ise muvaffakiyetler diledi. Erdoğan, "Gerektiğinde 15 Temmuz’da olduğu gibi ölümün üzerine giderek, gerektiğinde 15 yıldır yaptığımız gibi çalışarak, gerektiğinde tehditleri, kumpasları, tuzakları bozarak bu yolda yürümeye mecburuz. Kimse bizi milletvekili olmak, belediye başkanı olmak, teşkilatlarda görev almak için zorlamadı. Biz bu görevlere kendimizi talip olduk. Elde ettiğimiz başarılar sayesinde ülkemizi bugünkü seviyeye getirdik. Şimdi de çok daha büyük mücadeleler için yine milletimizin desteği lazım. Şunu unutmayın, birileri içimizden veya dışımızdan, ellerini ovuşturarak, ‘şanda AK Parti iktidarı nasıl olur da zayıf düşer, acaba ekonomide, dış politikada nasıl olur da zaafa düşer’ beklentisinde olabilir. Fakat kim hangi beklenti içinde olursa olsun bizler görevimizin bilinci içinde hedeflerimize çok daha üst seviye ulaşmış olacağız. Bizim için her seçim sadece bir güven tazeleme değil, onunla birlikte yeni bir yol açma, yeni bir vites yükseltmedir. Dünyada ve bölgemizde öyle bir değişim süreci yaşanıyor ki, hedeflerimizin çıtasını ve çalışma tempomuzu yükseltmezsek hem kendimizi hem ülkemizi geriletiriz. Böyle bir vebalin altına giremeyiz. Meseleye sadece parti meselesi olarak bakanlar AK Parti’yi de Türkiye’yi de anlamıyor demektir. Biz meselenin partimizin geleceği değil, memleketimizin mukadderatı olduğunu iyi biliyoruz. Sırf kendi çıkarları için ülkenin zarar görmesi pahasına partimize ve bize yüklenenlere milletimizin itibar etmeyişinin sebebi de budur" dedi.

“Rağmen maalesef ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalar”

Soçi’de yapılacak üçlü zirveye ilişkin bilgi veren ve dış politikaya ilişkin konuşan Erdoğan, “Yarınki toplantıda bölgemizin geleceği için önemli gelişmeler yapacağız. Suriye ve Irak’ta ülkemizi yakından ilgilendiren gelişmeler bizi kendi çözümlerimizi üretebileceğimiz yöntemler geliştirmeye zorluyor. Kimi konularda hala anlaşmazlıklar olsa da Rusya ile kurduğumuz yakın ilişkiden elde ettiğimiz neticeler oldukça önemli. İran’ın da bu süreçte ülkemizin hassasiyetlerini gözeten tutum içine girmesinden memnununuz. Merkezi Irak Yönetimi ile de uzun zamandır olmadığı kadar müspet bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi çok hayati bir yanlışa sapmamış olsaydı onlarla da ilişkilerimizi sürdürüyor olacaktır. Geçtiğimiz hafta yaşanan depremin ardından insani vazifemizi yapmayı, bölgeye ilk intikal eden ülke olmayı ihmal etmedik. Fransa ile yakın diyalog içindeyiz, Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler aslında bizim her an işbirliği yapacağımız ülkeler olmasına rağmen maalesef ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalar. Buna rağmen hepsiyle de hem ikili hem AB çerçevesindeki ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz” diye konuştu.

“Siz bu silahlanmayı Kuzey Suriye’de hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz”

“Uzun bir süre ülkemizin güvenilir bir müttefiki olarak görülen ABD’nin bölgemizde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişelerimizi her fırsatta kendileri ile ve kamuoyu ile paylaşıyoruz” açıklamasında bulunan Erdoğan, DEAŞ’ın ortaya çıkış ve ortadan kayboluş sürecinin baştan sona muammalarla ve soru işaretleri ile dolu olduğunun altını çizerek, “Hadi DEAŞ’ı temizlediğinizi söylüyordunuz, hala silah yüklü tırlar niçin Kuzey Suriye’ye geliyor. Hala bu niye devam ediyor. Siz bu silahlanmayı Kuzey Suriye’de hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Bunları izah etmeleri lazım. Dert başka. Neyin ne olduğunu biliyoruz ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse Türkiye’nin kendi bekasını ilgilendiren bu senaryolar karşısında eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez. Fırat kalkanı Harekatı’nda ülkemizin elde ettiği başarı esasen DEAŞ balonunu söndüren ilk hamledir. Yıllardır adeta yenilmez bir canavar gibi taktim edilen DEAŞ’ın sahada sergilenen tüm kirli ayak oyunlarına rağmen aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur. Bizim Cerablus, Rai, Bab, bütün buralardaki operasyonlarımızda, 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bine yakın DEAŞ’lının etkisiz hale getirilmesi sıradan bir olay olmamıştır. Artık DEAŞ Suriye ve Irak’tan neredeyse tamamen kazılıp atılmıştır. Fakat hala bu ülkelerin haritalarına baktığımızda farklı güçlerin hakimiyetini gösteren farklı renkleri görürüz. Her iki ülkede de ne toprak bütünlüğü ne de barış ve huzur konusunda kat edilmiş en küçük bir mesafe yoktur. Pek çok yerde bir terör örgütü gitmiş, yerine bakası gelmiştir. Elinde yüzbinlerce vatandaşının kanı olan Eset rejimi hala yerinde durmaktadır. Buna karşılık vatanlarını sevmekten ve demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Çok şey söylendi, çok toplantı yapıldı, çok silah kullanıldı, çok fedakarlık talep edildi ama hiçbir netice ortaya konulamadı. Öyleyse bu coğrafyada bunca kan niçin döküldü, acılar niye çekildi, yıkımlar niye yaşandı, ölenler kim, akan kan kimindir, bunun üzerinde durulmayacak mı? Mesele terör değildir, demek ki mesele demokrasinin getirilmesi değildir, mazlumların, mağdurların haklarının korunması değildir, zaten bildiğimiz bir gerçeğin artık inkarı mümkün olmayan bir teyidini görüyoruz. Bu gerçek bölgemizin terör örgütleri bahanesiyle tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır. Körfez’deki ve Kuzey Afrika’daki gelişmelerin hiç birisi Irak ve Suriye’deki olaylardan bağımsız değildir. Hatta Güney Asya’daki hadiseleri de bu sürecin dışında görmüyoruz. Hepsi de aynı oyunun birer parçasıdır. Biz ne kendimizin ne de öz kardeşlerimiz mesafesindeki komşularımızın böyle bir muameleye tabi tutulmasına izin vermeyeceğiz. Bir tarafta 350 kilometre Irak sınır, bir diğer tarafta 911 kilometre Suriye sınırı ile bu iki ülkeye en yakın komşu bizi. Diğerlerinin bura ile alakası yok. Türkiye’yi küçümseyenlere, NATO toplantılarındaki gibi terbiyesizlikler, raporlar, gizli açık pek çok mesaj aracılığı ile tehdit edenlere mesajımız şudur, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bugüne kadar ellerindeki tüm imkanları kullandılar ama bizim bu dört güçlü temelimize zerre kadar zarar veremediler. Bizim Rabia’mız bu. Onlar saldırdıkça biz saflarımızı daha sıklaştırdık, onlar üzerimize geldikçe biz ileriye doğru adımlar attık. Yaşamaz ölümü göze almayan zafer, göz yummadan koşana gider, bayrağı kanının alı çalmayan gözyaşı boşana boşana gider, bizim göz yummadan zafere koşan bir milletimiz var” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de çıkan yangınlarda 14 dönüm alan zarar gördü Mersin’in Anamur ilçesinde üç ayrı bölgede çıkan orman ve bahçe yangınları, orman ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Yangınlarda 11 dönümü ormanlık, 3 dönümü ise bahçe olmak üzere toplam 14 dönüm alan zarar gördü. Alınan bilgiye göre, ilk yangın ilçeye bağlı Kızılaliler Mahallesi Yörükler mevkiinde ormanlık alanda çıktı. Yangını fark eden çevre sakinleri, durumu Anamur Orman İşletme Müdürlüğü’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye 5 arazöz, 2 itfaiye, 7 su tankı olmak üzere 18 araç ile orman işçilerinin de olduğu 50 kişilik ekip sevk edildi. Ekipler yer yer kuvvetli esen rüzgara rağmen birçok noktadan alevlere müdahale etti. Yaklaşık 3 saatlik mücadele ile kontrol altına alınarak söndürülen yangında 11 dönüm ormanlık alan zara gördü. İkinci yangın ise Gercebahşiş Yeni Mahallesi sınırlarında çıktı. Bir bahçede başlayan yangını fark edenlerin haber vermesi üzerine bölgeye 1 arazöz, 1 itfaiye ekibi ve 10 kişilik personel sevk edildi. Ekiplerin zamanında müdahalesi ile söndürülein yangında 2 dönüm bahçe zarar gördü. İki yangının da söndürülmesinin ardından bu kez de akşam saatlerinde Çataloluk Mahallesi sınırlarında bir bahçeden alevler yükseldi. Biri arazöz iki araçla bölgeye sevk edilen 10 kişilik ekibin müdahalesi ile yangın büyümeden kontrol altına alındı. Yangında 1 dönümlük bahçe zarar gördü. Yangınların çıkış nedeniyle ilgili inceleme başlatıldı.
Kastamonu 19 Mayıs kutlamaları Taşköprü’de renkli görüntülerle başladı Türk bayrağını 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda Samsun’a ulaştırmak için yola çıkan motosiklet tutkunlarını Kastamonu ilçesinde Belediye Başkanı Hüseyin Arslan karşıladı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları çerçevesinde Samsun’a ulaşmak için motosikletleriyle Karabük’ten yola çıkan motosiklet tutkunları 113 kilometrelik yolcuğun ardından Kastamonu’nun Taşköprü ilçesine ulaştı. Türk bayrağını Samsun’a götürecek ekip, bayrak teslimini Taşköprü ilçesinde bulunan Taşköprü Pompeiopolis Motosiklet Derneği Başkanı Rezzak Aras’a teslim etti. Belediye Başkanı Hüseyin Arslan da motosiklet tutkunlarıyla bir araya geldi. Başkan Arslan, öptüğü Türk bayrağını motosiklet tutkunlarına teslim etti. Renkli görüntülerin ardından yola çıkan motosiklet tutkunlarının yarın Samsun’a ulaşılacakları öğrenildi. Etkinliği Ankara ve çevre illerden birçok motor tutkunu katıldı. Konu ile ilgili konuşuşan Taşköprü Pompeiopolis Motorcular Derneği Başkanı Rezzak Aras, "Yarın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. Bu bayram vesilesiyle biz motorcular ailesi olarak bir farkındalık olarak Samsun’a hareket etmek için bir rota oluşturduk. Tüm dernek arkadaşlarım adına Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı en kalbi duygularımla kutluyorum" dedi. Belediye Başkanı Arslan ise, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Kurtuluş Mücadelesi’ni başlattığı 19 Mayıs’ın yıl dönümünde, ianlı bayrağımızı taşıyacak olan Pompeipolis Motosiklet Derneği üyelerini ilçemizde misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduk. Dernek Başkanımız Rezzak Aras’a bayrağımızı teslim ederken, hem keyifli bir sohbet gerçekleştirdik, hem de bu anlamlı yolculuğun heyecanına ortak olduk. Taşköprü’müzden yola çıkan bu özel bayrak, önce Sinop’a, ardından da 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında Samsun’a ulaştırılacak" diye konuştu.
Zonguldak Karadeniz’deki doğalgaz keşfine BEUN’dan destek mesajı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Abdülhamid Han sondaj gemisinin Göktepe-3 kuyusunda Karadeniz açıklarında bulduğu yeni doğalgaz rezervine ilişkin açıklamalarda bulundu. Özölçer, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolunda önemli bir adım atıldığını vurguladı. Rektör Özölçer, "Abdülhamid Han sondaj gemisinin Karadeniz açıklarında bulduğu yeni doğal gaz rezerviyle, Türkiye Yüzyılı’nda enerjide dışa bağımlılığı olmayan Türkiye hedefimize bir adım daha yaklaşmış bulunuyoruz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonu doğrultusunda gerçekleştirilen enerji projelerine dikkat çeken Özölçer, doğalgaz rezervlerinin artırılmasının, Türkiye’nin enerji harcamalarını azaltacak adımların başında geldiğini belirtti. Rektör, bu kapsamda üniversite olarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile yürütülen bilimsel işbirliklerine de işaret etti: "Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda sürdürülen bilimsel işbirlikleri de bu hedef doğrultusunda yeni adımların, başarılı çalışmaların temelini oluşturmaktadır" dedi. "Yeni müjdelerin emareleri var" Filyos Limanı’ndaki gelişmeleri örnek gösteren Özölçer, Türkiye’nin artık doğal gaz rezervlerini keşfedebilmek için geniş bir filoya sahip olduğuna dikkat çekti. Aynı zamanda petrol ve farklı maden arayışlarının da başarıyla sürdürüldüğünü söyleyerek şöyle dedi: "Abdülhamid Han sondaj gemisinin Karadeniz açıklarında bulduğu yeni doğal gaz rezerviyle, Türkiye Yüzyılı’nda enerjide dışa bağımlılığı olmayan Türkiye hedefimize bir adım daha yaklaşmış bulunuyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan’ın vizyonu ve direktifleri doğrultusunda gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde Türkiye doğalgaz rezervlerini artırmakta, cari açığının en büyük kısmını oluşturan enerji harcamalarını azaltacak önlemleri gerçekleştirmektedir. Üstelik Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda sürdürülen bilimsel işbirlikleri de bu hedef doğrultusunda yeni adımların, başarılı çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Bugün Filyos Limanı’nda görülebileceği üzere Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade neticesinde Türkiye bugün doğal gaz rezervlerini keşfedebilmek için geniş bir filo kurmuş durumdadır. Aynı zamanda petrol ve çeşitli maden arayışları da başarılı şekilde yürütülmekte, yakın zamanda yeni müjdelerin alınacağına dair emareleri göstermektedir. Cumhuriyetimizin kalkınması ve sanayileşmesi için bir asır boyunca kömür, demir ve çelik sanayisinde öncü şehir olan Zonguldak, Filyos Limanı ve doğalgaz işleme kapasitesi ile de Türkiye yüzyılının enerjide başkent şehri olacaktır. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak, aldığımız bu müjdeli haber ve bu haberin gerçeğe dönüşebilmesi için gece gündüz demeden çalışan başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımıza, devletimizin ilgili tüm kurum ve kuruluşları ile ülkemizin yarınları için sahada bilfiil çalışan personelimize şükranlarımı sunuyorum. Türkiye Yüzyılı çerçevesinde Üniversite olarak bize düşen tüm görev ve sorumlulukları üstlenmekten de büyük bir gurur ve mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum."