POLİTİKA - 13 Ekim 2017 Cuma 11:20

Cumhurbaşkanı Erdoğan: AB serbest dolaşım vermedi de dünya başımıza mı yıkıldı?

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: AB serbest dolaşım vermedi de dünya başımıza mı yıkıldı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Türkiye'yi siyasi, sosyal, diplomatik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Avrupa serbest dolaşım vermedi de dünya başımıza mı yıkıldı? Hala oyalıyorlar, fakat biz sabrediyoruz. Bu minderden biz değil siz kaçacaksınız'' dedi.

AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinın (TSK) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte İdlip ile ilgili operasyonu başlattığını kaydederek, kimsenin Türkiye’ye “Niye böyle yapıyorsunuz” deme hakkı olmadığını söyledi.

Son yıllarda Türkiye’de yaşanan olaylara ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her gün yeni bir saldırı, yeni bir taktik atak ile karşılaşıyoruz. Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyorum. Türkiye’yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile köşeye sıkıştıramayanlar kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar. Bunun için tüm anlaşmalar ve taahhütler yok sayılarak AB’deki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa’ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar fiilen yapılmıyor. Tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak Amerika’ya vize başvuruları askıya alınıyor. Ülkemizin bölgedeki insani dramların önüne geçmek konusunda gösterdiği gayretler ısrarla gözden uzak tutuluyor.

DEAŞ’a karşı en ciddi ve etkili mücadele yürüten Türkiye’yi terör örgütleri ile yan yana göstermenin gayretleri aranıyor. En küçük hadiseler dahi bahane edilerek ekonomimizle ilgili olumsuz spekülasyonlar üretiliyor. Gezi olayları sırasında bir kesim çerden çöpten bahanelerle sokaklarda kaos çıkartmaya çalıştığında milletimiz geri plandaki oyunu gördü ve ona göre pozisyon aldı. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde hedefin şahsım veya ailem değil, bizim nezdimizde ülkemizin tüm kazanımları olduğunu gören milletimiz bize her zamankinden çok fazlasıyla sahip çıktı. 7 Haziran seçimleri sonrasında hiçbir parti tek başına iktidara gelemeyince kimlerin ellerini ovuşturmaya başladığını, kimlerin eski Türkiye hayaliyle yerinde duramadığını yine en iyi milletimiz gördü. Hemen arkasından 1 Kasım seçimleri ile bu aziz millet durumu düzeltti. Türkiye’yi 90’ların karanlık günlerine çevirmek isteyenlere fırsat vermedi. Baktılar böyle olmuyor bu defa PKK terör örgütünü devreye soktular. Çukur eylemleri dediğimiz, bazı ilçelerdeki kardeşlerimizin malına ve canına kastederek devletin egemenliğine saldırı sürecini bölgedeki vatandaşlarımızın feraseti ile başarısızlığa uğrattık.

Aynı dönemde DEAŞ terör örgütünün sınırlarımıza dönük taciz ve ülkemiz içindeki canlı bomba saldırıları da artmaya başladı. Bu örgütün ipini elinde tutanların hedef olarak ülkemizi gösterdikleri anlaşılıyordu. Türkiye’nin milleti ve devleti ile gösterdiği güçlü duruş sebebiyle amaçlarına ulaşamayanlar 15 Temmuz gecesi darbe girişimi ile yeni bir hamle yaptılar. 1960’ta, 1971’de, 1980’de, 1997’de tamamen veya kısmen başarılı olan darbe teşebbüslerinin aksine bu defa bambaşka bir manzara ortaya çıktı. Milletimiz tarihinde ilk defa darbecilere fiilen mukavemet gösterdi.

Hemen arkasından Suriye’deki Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlatarak bizi bu şekilde durduramayacaklarının mesajını darbenin arkasındaki güçlere verdik. Hem onların saldırıları hem bizim cevaplarımız bunlarla sınırlı kalmadı. Türkiye’ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler her gün yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Biz ne diyoruz ‘namert kaçar, mert direnir.’ Biz artık sadece direnmekle, savunmakla kalmıyoruz, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Savunmamızı güçlendirirken taarruzu da ihmal etmiyoruz. Türkiye’yi batıdan ve mümkünse tüm dünyadan tecrit etmek için ellerinden geleni yapanlar beyhude uğraşıyorlar” diye konuştu.

“BİZİM SİZE İHTİYACIMIZ YOK”

AB konusunda masadan kalkan tarafın Türkiye olmayacağının altını çizen Erdoğan, “AB ülkemize serbest dolaşım hakkı vermedi de ne oldu, dünya başımıza mı yıkıldı. Resmi olarak 54 yıl, aslına bakarsan 59 yıldan bu yana almadılar. Bitirdiler mi bizi, hayır? Biz sabrediyoruz, ‘bu minderden biz değil siz kaçacaksınız’ diyoruz. Dürüstseniz yapın açıklamanızı. Açıklamayı yapın bitirelim işi. Bizim size ihtiyacımız yok, karşılıklı bir ihtiyaç formülü var. Geçtiğimiz hafta İran’da, ardından Ukrayna, Sırbistan’daydım. Salı günü Polonya’ya gidiyorum. Ziyaretlerimin hepsi verimli geçti. Sırbistan’da, özellikle Sancak’ta ülkemize ve şahsımıza gösterilen sevgiyi, muhabbeti kelimelerle anlatmak mümkün değil. Ogün bizimle beraber olan bir belediye başkanımız bir trafik kazasında dün rahmetli oldu, bugün defnedecekler, Allah rahmet eylesin. Eşi benzeri olmayan ev sahipliği için Sayın Vuçiç’e, Sırbistan halkına, Sancak ve Novi Pazar’daki tüm kardeşlerime şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Hani merhum Neşet Ertaş diyor ya, ‘dost elinden gel olmazsa varılmaz, rızasız bahçanın gürü derilmez, kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle giden yol gizli gizli.‘ Bizim tüm dostlarımızla aramızda gönülden gönüle giden ve görülmeyen bağlar vardır. Sırbistan’da, Novi Pazar’da ise bu bağı tüm gücü ile gördük. Meydanda gördük, yollarda gördük. Ülkemizin ve milletimizin dostluğunu yıkma pahasına saçma sapan hamlelere girişenlerin eline geçen nedir? Bu şekilde bize zarar verdiklerini düşünüyorlarsa bizim gördüğümüzden daha fazlasını onlar görüyor. Türkiye yoluna devam ediyor, yoluna devam edecek. Yaşadığımız bu zor dönemde yanımızda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Ülkeler arasındaki ilişkilerin mutlak dostluk ve mutlak düşmanlık üzerine tanzim edilemeyeceğini elbette biliyoruz. Müttefik dediğimiz, pek çok platformda birlikte çalıştığımız kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu ikiyüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü verenlerin arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık saklanamaz hale geldi. Bu mızrak bu çuvala sığmıyor artık. Bize demokrasi dersi, hukuk devleti dersi, hak ve özgürlükler dersi verenlerin işlerine gelmediğinde bu kavramlardan ne kadar kolay vazgeçebildiklerini görüyoruz” şeklinde konuştu.

“TSK ÖSO İLE BİRLİKTE İDLİP İLE İLGİLİ ŞUANDA OPERASYONU BAŞLATTI”

Yıllarca Türkiye’yi terör örgütleri ile yeteri kadar güçlü şekilde mücadele etmemekle itham edenlerin şimdi terör örgütleri ile kol kola bölgeyi tanzime giriştiklerini belirten Erdoğan, “Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ’ı gösterenler şuanda DEAŞ’a karşı PYD-YPG gibi terör örgütleri ile beraber mücadele ediyorlar. Şimdi soruyorum, 3 bin 300’ü aşkın tır ile kuzey Suriye’de bir terör örgütü oluşturmaya, bir terör devleti oluşturmaya çalışanların niyeti nedir? Bunlara bu denli silahı ücretsiz olarak verenlerin niyeti nedir? Biz paramızla silah alamazken onlara parasız olarak bu kadar silahı vermenin gayesi ne olabilir? Burada soru işaretleri oluşmuyor mu. Biz bunların ne anlama geldiğini biliyoruz. Biz Astana sürecini başlattık ve bu süreçte Türkiye, İran, Rusya bir karara vardık. ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ dedik, bu gece TSK ÖSO ile birlikte İdlip ile ilgili şuanda operasyonu başlattı. Oradaki mazlumların üzerine gelenlerin, o mazlumlara bunca silahla saldıranlar, rejim ne yazık ki, bütün bunlar karşısında bize tarihi bir sorumluluk yüklüyor. İdlip’te şuanda Halep’ten kovulanlar, Halep’te yaşam hakları sona erdirilenler, onlar şimdi büyük ölçüde İdlip’teler. İdlip bize sınır. Tedbirimizi almak zorundayız. Kimse bize ‘niye bunu böyle yapıyorsunuz’ diyemez. Suriye’ye 911 kilometre sınırı olan biziz, her an taciz ve tehdit altında olan biziz, kimse bize ‘niye bunu böyle yaptınız’ diyemez” ifadelerini kullandı.

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’dan Tokat’a ‘Mobil Mutfak Aracı’ Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından depremin yaşandığı Tokat’a ‘Mobil Mutfak Aracı’ gönderildi. Sıcak yemek dağıtımına başlanırken, günde 5 bin kişiye yemek dağıtılacak. Büyükşehir Belediyesi tarafından Tokat’ın Sulusaray ilçesi merkezli olarak meydana gelen depremler sonrasında bölgeye Mobil Mutfak Aracı gönderildi. Bölgeye ulaşan ekipler, deprem bölgesindeki vatandaşlara ve görevlilere sıcak yemek dağıtımına başladı. Günlük yaklaşık 5 bin kişiye yemek dağıtımı yapılacağı belirtildi. 18 Nisan’da Tokat’ın Sulusaray ilçesi merkezli olarak meydana gelen 5,6 ve 4,4 büyüklüğündeki depremlerin ardından afetzedelere destek olmak amacıyla harekete geçen Samsun Büyükşehir Belediyesinin Mobil Mutfak Aracı ve görevli personel hızla afet bölgesine ulaştı. Bu sabah itibariyle araç vasıtası ile bölgedeki vatandaşlara, görevlilere kahvaltı ve sıcak yemek dağıtımına başlandı. Günlük yaklaşık 5 bin kişiye deprem bölgesinde yemek dağıtımı yapılacağı belirtildi. Depremlerden etkilenen Tokat ve bölgedeki tüm vatandaşlara tekrara geçmiş olsun dileklerini ileten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Deprem haberi sonrasında hızla ekiplerimiz organize olup harekete geçtiler. Bölgedeki vatandaşlarımızın temel ihtiyacı olacak sıcak yemek ihtiyacını karşılamak adına ‘Mobil Mutfak Aracımız’, 6 personelimiz 3 araçla birlikte bölgeye gitti. Vatandaşlarımıza ve bölgede görev yapan personele hızla sıcak yemek temininde bulunduk. Ekiplerimiz ihtiyaç sürecince bölgede olmaya devam edecek. Her zaman her türlü olası afet durumunda tüm gücümüzle vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Bilecik Köy ve mahalle muhtarları ile tanışma ve istişare toplantısı Bilecik’in Osmaneli İlçesinde Kaymakam Yüksel, köy ve mahalle muhtarları ile tanışma ve istişare toplantısı yaptı. Muhtarlara, yeni görevlerinin hayırlı olmasını dileyen Kaymakam Yüksel Ünal “İlk kez seçimini kazanarak yeni muhtar olan 18 muhtarımıza, yeni seçilen 1 İl Genel Meclis üyemize, eski muhtarlarımız ile İl Genel Meclisü üyelerimize görevlerinde kolaylıklar diliyorum. Yeni muhtarlar ağırlıklı olarak gençlerden oluşuyor. Bir mahallenin sorununu en iyi muhtar bilir. Sizler mahallelerinizde bizlerin gören gözü duyan kulağı olacaksınız. Bu yüzden sizlere büyük işler düşüyor. Sizler seçilerek göreve geldiniz. Ben inanıyorum ki mahallenizi ve köyünüzü en iyi şekilde temsil edeceksiniz. Devletin varoluş amacı vatandaşın rahat, huzur ve güven içinde yaşamasını sağlamaktır. Sizler de vatandaşların sorunlarını bizlere ve yerel yönetimlere aktarmakla görevlisiniz. Bizler zincirin halkaları gibiyiz. Ekip ruhu ile hep birlikte güzel çalışmalara imza atacağımıza olan inancım tamdır. Bu vesile ile şimdiden sizlere görevinizde başarılar diliyorum” dedi. Osmaneli için hizmet ve yatırımlarına hız kesmeden devam edeceğini belirten yeni Belediye Başkanı Bekir Torun da yerel yönetimde muhtarların önemine değinerek, “Osmaneli’mize nitelikli hizmet sağlarken mahallelerimizin ihtiyaçlarını ve isteklerini tespit etmemiz noktasında muhtarlarımıza büyük görev düşüyor. Bu kapsamda muhtarlarımızla iş birliği içerisinde olmamız, ortak akılla karar almamız hizmetlerimiz açısından önem arz ediyor. Kaymakamımızın düzenlemiş olduğu tanışma kahvaltısına katkı sağlayan kıymetli muhtarlarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah bu hizmetleri gerçekleştirirken siz kıymetli muhtarlarımızla iş birliği içerisinde olacağız. Şimdiden destekleriniz için teşekkür ediyorum. Cenab-ı Allah birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı nasip etsin. Mahallelerimizin gözü, kulağı olacak siz kıymetli muhtarlarımıza yeni görevinizde başarılar diliyorum. Hayırlı, uğurlu olsun inşallah" dedi. Toplantının sonunda kendini tanıtan mahalle ve köy muhtarları düzenlenen tanışma kahvaltısından dolayı Osmaneli Kaymakamı Yüksel Ünal’a teşekkürlerini sundular.
İstanbul Gülşen 12 Mayıs’ta Volkswagen Arena sahnesinde Türk pop müziğinin yıldız ismi Gülşen, 2 Mayıs’ta İstanbul Volkswagen Arena sahnesinde sevenleri için şarkı seslendirecek. Sahne performansıyla Türkçe pop müziğin zirve isimlerinden Gülşen, unutulmaz performans için 12 Mayıs’ta Volkswagen Arena sahnesine geliyor. Gülşen’in eşsiz sesi ve enerjisiyle dolu muhteşem konserin biletleri Biletinal’da satışa çıktı. 1996 yılındaki ilk albümü "Be Adam" ile müzik sektörüne giriş yapan Gülşen, 2004’te dördüncü albümü “Of... Of... “ ile büyük bir çıkış yakaladı. Bu şarkısıyla Altın Kelebek hem de Kral TV Video Müzik Ödülü kazandı. “Yurtta Aşk Cihanda Aşk” (2006) albümünden sonra satış başarılarını sürdürerek “Beni Durdursan mı?” (2013) albümüyle Türkiye’de yılın en çok satanı oldu. Bunu yılın en çok satan ikinci albümü olan "Bangır Bangır" (2015) takip etti. "Yurtta Aşk Cihanda Aşk", "Bi’ An Gel", "Yeni Biri", "Sözde Ayrılık", "Yatcaz Kalkcaz Ordayım", "Kardan Adam", "İltimas", "Bangır Bangır" ve "Bir İhtimal Biliyorum" şarkılarıyla Türkiye Resmi Listesi’nde haftalarca bir numarada kaldı. Şarkı yazarı kimliğiyle de öne çıkan Gülşen, kendi yazdığı şarkıları da seslendirmeye başladı ve meslektaşları için liste başarıları yakalayan birçok hit şarkı hazırladı. 2015’te YouTube’da en çok izlenen Türk şarkıcı olurken sonraki yıl tek bir video klibi iki yüz milyonun üzerinde izlenen ilk Türk şarkıcı olma unvanına erişti. Bugüne kadar altı Altın Kelebek ve dokuz Kral Türkiye Müzik Ödülü dahil olmak üzere onlarca ödül kazandı.
Erzincan Okuldaki Çiftlik Projesi hayata geçirildi Tarım ve Orman Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile “Okuldaki Çiftlik" projesi başlatıldı. Başlatılan proje ile çocukların tarım, orman, doğa ve doğal yaşam konularında farkındalık oluşturmaları, bilinçlenmeleri, aidiyet duygusu geliştirmeleri ve harekete geçmeleri hedefleniyor. Ülke genelinde 28 ili kapsayan projede her ilde bir okul ve bir sınıf belirlendi. Erzincan’daki proje, Demirkent TOKİ Ortaokulu’nda gerçekleştirildi. Bugün okul bahçesinde projenin ilk aşaması olan meyve fidanlarının dikimi yapıldı. Okul bahçesinde yapılan etkinliğe Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürü Murat Şahin, Erzincan Milli Eğitim Müdürü Hacı Ömer Kartal, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü teknik ekipleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Ardından şeftali, kayısı, erik, elma gibi meyvelerin fidanları, okul bahçesinde toprakla buluşturuldu, can suyu verildi. Dikilen her ağaca öğrencilerin adı verildi. 5. Sınıf öğrencileri okul hayatları boyunca sahibi oldukları fidanın bakım ve sulama işlerini takip ederken, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri de öğrencilere teknik destek sağlayacak. Proje ile ilgili bilgi veren Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürü Murat Şahin “Bu proje ile çocukların tarım, orman, doğa ve doğal yaşam konularında farkındalık oluşturmaları, bilinçlenmeleri, aidiyet duygusunu geliştirmeleri ve harekete geçmeleri hedeflenmektedir. Demirkent TOKİ Ortaokulu’nda kurulacak sera, kümes ve meyve bahçesinde gerçekleştirilecek uygulamalı eğitimlerle çocuklarımızı üretim süreçlerine dahil edilecek olması bizler için çok kıymetlidir.” diye konuştu.
Tokat Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı Tokat’ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat’ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu’na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat’ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD’ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi. "Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda" Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat’ta gerek Yozgat’ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege’deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar’dan Alp’lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu. "500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı" Tuzcuoğlu, depremin ardından 500’e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi: "Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."