POLİTİKA - 14 Ekim 2019 Pazartesi 20:19

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Başladığımız işi muhakkak bitireceğiz'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Başladığımız işi muhakkak bitireceğiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’nda, "Harekatımızı tehditlere aldırmadan sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Açık söylüyorum, başladığımız işi muhakkak bitireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7. Türk Konseyi Zirvesi için geldiği Bakü'deki temaslarının ilk gününde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le görüştükten sonra DEİK tarafından düzenlenen Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’na katıldı. Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, “Biz iki ayrı devlet olsak da aynı milletin evlatlarıyız. Her fırsatta biz iki devlet tek milletiz dedik, diyoruz. Şimdi tabii yapılacak Türk Konseyi’nde bunu biraz daha geliştiriyoruz. Diyoruz ki '6 devlet tek milletiz.' Azerbaycan'a olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da kendimizden ayrı görmedik, görmüyoruz. Hepimiz aynı dili konuşan, aynı dine inanan, tarihi bir, kültürü, medeniyeti bir 300 milyonluk çok büyük bir aileyiz” dedi.
Erdoğan sözlerine, “Coğrafyamızın farklı köşelerinden toplantımıza teşrif eden siz misafirlerimize, girişimcilerimize, sivil toplum kuruluşlarımızın saygıdeğer yöneticilerine ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Sınırların mesafelerin anlamını yitirdiği dünyamızın devasa köye dönüştürdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Aynı coğrafyayı paylaşan, aynı kültür havzasından beslenen milletlerin müşterek platformlar ve projeler zemininde daha fazla bir araya geldiğini görüyoruz. Yarın yedinci zirvesini yapacağımız Türk Konseyi, Türk dünyası olarak son dönemde bu yönde hayata geçirdiğimiz en kritik işbirliği mekanizmasıdır. Merhum İsmail Gaspıralı’nın ‘dilde, fikirde, işte birlik’ dediği bütünleşme ideali tam bir asır sonra Türk Keneşi’nde adeta gerçeğe dönüşmüştür. Özbekistan'ın tam üyeliği ile konsey daha da güçlenmiştir” diye konuştu.

“Macaristan’ın gözlemci olarak Türk Keneşi'ne katılması çok önemli”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak Macaristan'ın gözlemci üye olarak Türk Keneşi'ne katılımı ise çok önemli bir kazanımdır. Amacımız tek bir soydaşımızın dışarıda kalmadığı güçlü, kuşatıcı, kapsayıcı bir yapıyı tesis etmektir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“300 milyonluk Türk dünyası içinde barındırdığı muazzam potansiyeli ancak bu manada hayata geçirebilir. İş dünyasının lokomotif rolünü oynamadığı her proje akim ve eksik kalmaya mahkumdur. İş adamlarımız ticari ve ekonomik ilişkilerimizin alperenleridir. İş dünyamızı, siz ticaret erbabımızı bir araya getiren çalışmalara büyük önem veriyoruz. Bir taraftan ikili ticaretimizin önündeki engelleri kaldırırken, diğer taraftan da ortak ulaşım projeleriyle ülkelerimiz arasındaki mesafeleri kısaltıyoruz.”

“Türk dünyası olarak göç veriyoruz”

Türk dünyasının göç verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Türk dünyası olarak hem birbirimize hem de Avrupa'dan Amerika'ya kadar dünyanın farklı ülkelerine göç veriyoruz. Her yıl binlerce insanımız ya iş için, ya eğitim için, ya evlatlarına daha iyi bir gelecek kurmak için başka ülkelere göç ediyor. Türkiye 1960’dan itibaren vatandaşlarını yurt dışına işçi olarak göndermiş, son yıllarda komşu coğrafyalardan çok ciddi göç almış bir ülkedir. Türk cumhuriyetlerinden de on milyonlarca kardeşimiz bir başka ifadeyle diasporamız var. Değerli dostum İlham Aliyev'in dediği gibi bir milletin iki diasporası olmaz. Biz Kazak, Özbek, Türkmen, Azeri, Kırgız, Tatar, Çerkes Ahıska, Çeçen tüm kardeşlerimize Türk diasporasının doğal bir üyesi gözüyle bakıyoruz. Elbette bu insanlar ana vatanlarıyla bağlarını koparmadılar fakat geleceklerini kendi ülkelerinde değil göç ettikleri yerlerde görmeye başladılar. Yurt dışına giden insanlarımız arasında artık sadece işçiler değil doktor, siyasetçi, akademisyen, bakan, hatta bulundukları şehirleri yöneten belediye başkanları var. Ayrıca doğrudan iş kurmak, yatırım yapmak, ticari faaliyette bulunmak gayesiyle yurt dışına gidenlerin oranı giderek artıyor. Türk diasporasını daha da güçlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Türkiye ve Azerbaycan ne kadar güçlü olursa, yurt dışında yaşayan kardeşlerimiz de o kadar güçlü olur” diye konuştu.

“Terörle mücadele ediyoruz diye ambargodan ekonomik yaptırıma kadar türlü tehditlere maruz kaldık”

Türkiye’nin 40 yıldır terörle mücadele ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler coğrafi konum nedeniyle terör tehdidine daha fazla maruz kalıyoruz. Türkiye yaklaşık 40 yıldır aralıksız bölücü terörle mücadele ediyor. DEAŞ'tan FETÖ'ye, PKK'dan El Kaidesi'ne kadar dünyanın en kalleş terör örgütlerinin hedefi olmuş, terör eylemlerine on binlerce vatandaşlarını kurban vermiş bir ülkeyiz. 40 yıllık terörle mücadelemizde pek çok hadise yaşadık. Dost bildiklerimizin ülkelerin türlü ayak oyunlarına şahit olduk. DEAŞ ile mücadele bahanesiyle, soykırımcı ve vahşi bir terör örgütü 30 bin tır dolusu silahla donatıldı. Dünyanın gözü önünde yaşandı. Dergilerinin kapakları terörist fotoğraflarıyla süslendi. Terörle mücadele ediyoruz diye ambargodan ekonomik yaptırıma kadar türlü tehditlere maruz kaldık” açıklamasını yaptı.

El Bab’da 3 bin 500 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyleyen Erdoğan, “Şu son attığımız adımın tek sebebi var. Suriye’nin kuzeyini özellikle PKK’nın yan unsurları durumunda olan PYD/YPG terör örgütlerinden temizlemek ve orayı gerçek sahiplerine teslim etmektir. El Bab'da 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirip derdest ettik. Dünya bunu görmüyor. Gözleri var görmez. Aynı şekilde Cerablus'u biz bu teröristlerden temizledik mi? Cerablus'ta şu an Türkler mi var? Yok. Gerçek sahipleri var. Ey Avrupa Birliği bunu görmüyor musun, ey Arap Ligi sen bunu görmüyor musun? Bu Arap Ligi, Suriye'yi Arap Ligi'nden çıkaranlardan biri değil mi? Dün Suriye’yi Arap Ligi’nden çıkaranlar şimdi yeniden Arap Ligi'ne alma adımını atıyorlar. Bu ne menem iştir? Türkiye NATO'nun üyesi mi? AB üye ülkelerin tamamına yakını NATO üyesi mi? Ne zamandan beri terör örgütleri NATO üyesine karşı savunulur hale geldi. Yoksa bu terör örgütlerini siz NATO'ya üye olarak aldınız da benim mi haberim olmadı? Bu ikiyüzlülük, bu çok yüzlülük neyle izah edilir? PKK, AB'nin terör örgütleri listesindedir. En baştadır. PKK'nın bu diğer PYD-YPG gibi yan kolları aynı şekilde birlikte hareket ediyorlar. Şu anda Suriye'de gerek ÖSO bütün arama taramaları yaparken, hatta cezaevinden DEAŞ'lıları çıkardılar. Orada kimin resmi var? Teröristbaşının resmi var. İşte ispat. Buyurun PKK. Siz bizi ne zannediyorsunuz? Bütün gerçekleri biz istihbarat örgütlerimizle her şeyi gayet iyi biliyoruz. Ama siz inadına bunu yapıyorsunuz. Niye? Güçlenen Türkiye karşısında böyle adımı atıyorsunuz. Onun için biz bu attığımız adımdan vazgeçmeyeceğiz. Ne derseniz deyin” ifadelerini kullandı.

“Bu mücadeleden yılmayacağız”

Mücadeleden yılmayacaklarını söyleyen Erdoğan, “Biz Mehmedimizle, Mehmetçiğimizle, Suriye evet Milli Ordusu'yla oradayız. Şu anda bu yolculuğumuz devam ediyor, edecek. Şu anda bütün kardeşlerimiz Mehmetçiklerimiz ve Özgür Suriye Ordusu bu mücadeleyi sürdürürken biz de buradayız. Bu mücadeleden yılmayacağız. Şu anda milletimiz yekvücut halinde sadece terör örgütünün sözde siyasi organizması var onun haricinde hep beraberiz. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekatları ülkemizin terörle mücadelede hiçbir ayrım yapmamızın nişaneleridir. Bu harekatlarda 4 bin kilometre karelik alanı DEAŞ ve YPG'li teröristlerden temizlemiştik. Bu kez Fırat'ın doğusunu terörden arındırmayı hedefliyoruz. Suriye'nin kuzeyindeki PKK, YPG kaynaklı terörün tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Buradan bize tehdit var. Şu ana kadar 700'ü aşkın havan topu bizim ülkemize ilçelerimize atıldı, 18 şehidimiz var, 200'e yakın yaralımız var. 9 aylık Muhammedimiz şehit oldu. Hani sivil öldürmüyordu bunlar? Bunların sivil vatandaşlarımızı öldürmediği zaman mı var? Teröristin yaptığı iş bu. Son dönemde güvenlik güçlerimizi hedef alan terör örgütünün arkasında PKK, YPG'li teröristler var. Ey Avrupa Birliği neden Diyarbakır'daki o annelerin yanına gitmiyorsun. İşlerine gelmez. Gelse de gelmese de biz bu yola kararlılıkla devam ediyoruz. Bunlar etnik temizlik yaptılar, muhaliflerini katlettiler. Bunlar belgeli olduğu halde hala sesini çıkarmıyorlar” açıklamasını yaptı.

“3 milyon 650 bin mülteci var”

Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan 3 milyon 650 bin Arap mültecinin olduğunu belirten Erdoğan, “Ey Arap Ligi, şu anda 3 milyon 650 bin Arap bizim topraklarımızda misafir. Neden görmüyorsunuz bunları? Nereden kaçtı bunlar? Suriye'den varil bombalarından kaçtılar. Şu anda onlara biz bakıyoruz. Bir kardeşlik görevi yapıyoruz. Siz bir kuruş destek mi verdiniz bunlar için. Şimdi Türkiye ile ilgili ileri geri kararlar alıyorsunuz. Alsanız ne yazar almasanız ne yazar. AB söz verdi. 6 milyar euro, 3+3 biz destek vereceğiz diye. Bizim milli bütçemize değil AFAD'a, Kızılay'a. Şu ana kadar gelen 3 milyar euro. Bizim şu ana kadar yaptığımız harcamalar 40 milyar dolar. Hala da yapıyoruz ve yapacağız. Gelse de gelmese de yapacağız. Bizim medeniyetimizde bu tür darda kalmışların elinden tutmak var” dedi.
Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti:

“Şimdiye kadar 550'nin üzerinde teröristi etkisiz hale getirdik. Bunların 500'ü ölmüş vaziyette. 26'sı yaralı durumda. Bunların içinde 24'ü de teslim olmuş durumda. Barış Pınarı Harekatı'nın Kürtler'i hedef aldığı, DEAŞ'la mücadeleyi zaafa uğratacağı, demografik yapıyı değiştireceği, siyasi çözümü tıkayacağını söyleyenlere şunu söylüyorum iddialarınızın hepsi yalan, iftira ve bühtandır. Bizim işimiz teröristlerledir. Benim partimin parlamentodaki Kürt milletvekili sayısı 50'dir. Ana muhalefette kaç tane var bilmiyorum. Böyle bir ayrımcılık olsa herhalde bu olmazdı. Türkmüş, Kürtmüş, Arapmış asla. Biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik, onun için”

Türkiye’nin Suriye kaynaklı düzensiz göçe en fazla maruz kalan ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Türkiye en ağır bedeli ödedi. Yaptığımız harcama 40 milyar doların üzerinde. Tüm liderlere Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge ilan edelim dedik. Bu insanları çadırlardan kurtaralım dedik. Hepsi çok güzel dedi ama destek vermeye gelince kimse bir kuruş vermedi. Buraya kimler gelecek, mülteciler gelecek. Verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar. Milletimizin gösterdiği fedakârlığın kıymetini bilmediler. Çok daha vahimi YPGF/PYD terör örgütü meşrulaştırılmaya çalışıldı. Türkiye kendi göbeğini kendi kesmeye karar vermiştir” dedi.

“Bunun bedelini sahile vuran Aylan bebekler ödedi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler meselesine Suriye'nin içinde çözüm bulunması gerektiğini daha önce ifade ettiğini belirterek, “G-20 Antalya zirvesinde somut öneride bulunduk. Birkaç güzel söz dışında hiçbir adım atılmadı. Bunun bedelini Suriyeli anneler, babalar, sahile vuran Aylan bebekler ödedi. Bu insanları konteynır kentlerden kurtaralım dedik. Hepsi 'çok güzel' dedi ama destek vermeye gelince bir kuruş destek yok. Biz şu anda 444 kilometre, kuzeyden güneye 32 kilometrelik alanı güvenli bölge olarak ilan ettik. Bunu kendimiz için değil, buraya bizdeki mülteciler gelecek. Su süreçte Uluslararası toplumdan maalesef arzu ettiğimiz desteği alamadık. İcabında biz Uluslararası Donörler Toplantısı'nda da bu daveti yaptık” diye konuştu.

Erdoğan, “Etkisiz hale getirilen teröristlere gösterilen empatinin, sempatinin binde biri 4 gün önce teröristlerin vahşice şehit edildiği Muhammed bebeğe gösterilmedi. Suriye sınırımızın tamamını güvenli hale getirilerek ülkemizdeki mültecilerin kendi topraklarına dönecek bir iklimi tesis edeceğiz. Terörden arındırılmış bölgelerden, uluslararası toplumun da katkılarıyla yeni yerleşim birimlerini inşa edeceğiz. Diğer taraftan da bölücü terör örgütünü ortadan kaldırarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tahkim edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin başladığı işi muhakkak bitireceğini belirten Erdoğan, “Türkiye Barış Pınarı Harekatı'yla en az 1974 Kıbrıs Barış Harekatı kadar hayati adım atmıştır. Harekatımızı tehditlere aldırmadan sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Açık söylüyorum, başladığımız işi muhakkak bitireceğiz. Merhum Mehmed Emin Resulzade'nin dediği gibi 'Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.' Bu süreçte Türk dünyasının desteği ve duasının bizimle olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde Kafkaslar, Balkanlar, Afrika'dan kardeşlerimizin de Türkiye’ye dua ettiğini biliyorum. Siz iş adamlarımızdan destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Azerbaycan başta olmak üzere harekatın ilk anından itibaren desteğini esirgemeyen kardeşlerime teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temasları kapsamında yarın 7. Türk Konseyi Zirvesi’ne katılacak ve ikili görüşmeler gerçekleştirecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.