POLİTİKA - 01 Eylül 2021 Çarşamba 22:37

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değil'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değil'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Malazgirt nasıl bizimse İstanbul’un fethi de bizimdir. Çanakkale nasıl bizimse 30 Ağustos’ta bizimdir. Kıbrıs Barış Harekatı nasıl bizimse 15 Temmuz da bizimdir. Suriye harekatları nasıl bizimse Libya ve Karabağ zaferleri de bizimdir. Tarihi şahsiyetlerimiz arasında ayrım yapmadığımız gibi zaferlerimiz arasında da ayrım yapmadık, yapmıyoruz" dedi.

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Subay ve Astsubay Öğrencileri Mezuniyet Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu.

Akademideki eğitimlerini başarıyla tamamlayan 45’i kadın 462 subay ile 263’ü kadın 2 bin 751 astsubayı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zorlu seçim ve eğitim süreçlerini başarı ile neticelendirerek ailelerini ve bizleri gururlandıran kadın subay ve astsubaylarımızı özellikle tebrik ediyorum. Subay ve astsubaylarımızın her birine ülkemiz ve milletimiz adına üstlenecekleri tüm sorumluluklarda Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum” diye konuştu.

Subay ve astsubayların ailelerine seslenen Erdoğan, “Siz ne güzel anneler babalarsınız ve sizler şurada bulunan evlatlarınızla ne kadar iftihar etseniz, ne kadar gururlansanız azdır. Bunun en güzel örneğini Doğu Karadeniz’de yaşadık, Batı Karadeniz’de yaşadık. Muğla, Antalya, buralarda yaşadık. İçişleri Bakanım da söyledi, helikopterle evlerin çatısındaki vatandaşlarımızı Sahil Güvenliğin helikopterleri ile Jandarma’nın, Kara Kuvvetleri’nin helikopterleri ile anneleri, babaları, çocukları sepetin içinden yavruları çıkartıp güvenli bölgeye götüren kardeşlerimizle iftihar ediyorum. Dünyada bunların örneği yok. Korku nedir bilmiyorlar, korkuyu korkutuyorlar. Her türlü fedakarlığı yaparak hamdolsun Bartın’da, Sinop’ta, Kastamonu’da bu fedakarlıklarla netice aldık. Aynı şekilde Antalya’da, Muğla’da yangınların içinden ve bölgelerden vatandaşlarımızı kurtardılar. Doğu Karadeniz’de de bütün fedakarlıklarını ortaya koyarak Arhavi’den Rize merkeze kadar büyük başarılara imza attılar. Ne kadar iftihar etsek az. Sizler de ne kadar evlatlarınızla iftihar etseniz az” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Şimdi de kadrosuna yeni katılan 3 bin 200 yeni personelle Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatımız asayişten teröre, düzensiz göçle mücadeleden milletimizin huzur ve emniyetinin teminine kadar her alanda daha da güçlenmiştir. Bugün sizlerin mezuniyet törenine, sevince ortak olmanın yanında akademimize yapılan yeni hizmet binalarının da açılışını gerçekleştirdik. Sizlerin verdiklerinizle biz de bu yatırımları gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Merkezde alınacak teorik ve pratik eğitim sayesinde kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylara müdahalede etkinliklerini ve yetkinliklerini artıracağını söyleyen Erdoğan, “Özellikle batılı ülkelerde çok sık şahit olduğumuz orantısız güç kullanımının da önüne geçilecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değil'

“Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değildir”

Ağustos ayının Türk tarihine zaferler ayı olarak geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “950 sene önce Sultan Alparslan’a güç ve cesaret veren inanç halen dimdik ayaktadır. Malazgirt ruhu dün olduğu gibi bugün de gençlerimiz başta olmak üzere milletimizin yolunu aydınlatmaktadır. Nice yokluk ve imkansızlıklara rağmen 30Ağustos 1922 Dumlupınar’da kazanılan zafer de Malazgirt ruhunun o dönemde sürdüğünün işaretiydi. 15 Temmuz gecesi yazılan destan ise Malazgirt ruhunun bu topraklarda kök saldığının en son ve en güçlü ispatı olarak değerlendiriyoruz. Milletimiz 15 Temmuz gecesi ölüm kusan silahlara karşı verdiği mücadele ile hem kanlı ve kalleş darbe teşebbüsünü hem ülkemizin bağımsızlığını hedef alan işgal girişimini püskürtmüştür. Bu bakımdan milletimizin motivasyonu ve sonuçları itibariyle 15 Temmuz’u 30 Ağustos’tan, Çanakkale’yi Malazgirt Zaferi’nden ayrı görmüyoruz. Milletimizin binlerce yıllık mazisi içinde kazandığı zaferlerin her birine diğerinin devamı olarak bakıyoruz. Malazgirt nasıl bizimse İstanbul’un fethi de bizimdir. Çanakkale nasıl bizimse 30 Ağustos’ta bizimdir. Kıbrıs Barış Harekatı nasıl bizimse 15 Temmuz da bizimdir. Suriye harekatları nasıl bizimse Libya ve Karabağ zaferleri de bizimdir. Sınırlarımız içinde ve dışında teröristlere nefes aldırmayan kahramanların elde ettiği başarılar da bizimdir. Tarihi şahsiyetlerimiz arasında ayrım yapmadığımız gibi zaferlerimiz arasında da ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı forsumuzda temsil edilen devletlerin her birini şanlı tarihimizin altın halkaları olarak görüyoruz. Tarih, millet ve vatan şuuru olmayan kimi çevrelerin ortak zaferlerimiz üzerinden yapmaya çalıştığı provokasyonların gerisindeki sinsi niyetleri de gayet iyi biliyoruz. Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değildir. Bilhassa da bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan hiç kimsenin tarihimize çamur atma hakkı yoktur. Malazgirt zaferinden beri tam 950 yıldır cesaretleri ile kahramanlıkları ile mücadeleleri ile gerektiğinde kanları ve canlarıyla bu toprakları bizlere emanet eden şahsiyetlerin hepsinin başımızın üzerinde yeri vardır. Ülkemize vakit kaybettiren, dahası milletimizin vaktini ve enerjisini heba eden bu tür suni tartışmaların artık geride bırakılması gerekiyor. Zafer günlerimizi ayrışmanın değil, 84 milyon olarak birlik ve beraberliğimizi güçlendirmenin vasıtası haline getirmekte kararlıyız” diye konuştu.

“Artık daha da güçlenerek yola devam edeceğiz”

İkinci çeyrekte yüzde 21,6 büyüme sağlandığını söyleyen Erdoğan, “İşte bu nereden nereye geldiğimizin ifadesidir. Üretimde, yatırımda, sağlıkta, ihracatta, diplomaside, güvenlikte çok daha ileri gidiyoruz. Türkiye savunma sanayi başta olmak üzere, dün bize İHA vermeyenler, SİHA vermeyenler, Akıncı vermeyenler, artık İHA’mız var mı, SİHA’mız var mı, Akıncımız var mı? Var. Artık daha da güçlenerek yola devam edeceğiz. Bir dönem meyru terörle mücadele operasyonlarında bile başkalarının desteğine muhtaç bir ülkeyken artık savunma sanayinde yerlilik oranını yüzde 20’lerden yüzde 80’lere çıkarttık. Bu hafta ordumuzun envanterine kazandırdığımız taaruzi insansız hava aracı Akıncı ile insansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesinden biri olduk. Sadece kendi silahımızı, kendi gemimizi, füzemizi üretmekle kalmıyoruz, bunların önemli bir kısmını dost ve kardeş ülkelere ihraç ediyoruz. Daha önce 250 milyon doları bulmayan savunma ve havacılık ihracatımız 3 milyar dolar sınırını geride bıraktı” diye konuştu.

Terör örgütüne katılımların tarihin en düşük seviyesine getirildiğini belirten Erdoğan, Diyarbakır anneleri ile ilgili de konuştu.

Erdoğan, “Ülke siyaseti ile ekonomi ile reformlarla ilgili kararlar alırken, nasıl birilerinden işaret beklemiyorsak, terör örgütleri ile yürüttüğümüz mücadelede de kimsenin icazetini aramıyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla bölücü terör örgütünü kıpırdayamaz hale getirdik. Nerede saklanırsa saklansınlar, teröristleri inlerinde buluyor ve imha ediyoruz. Terör örgütüne katılımları tarihin en düşük seviyesine indirdik. İkna çalışmaları yoluyla örgütten kopan ve emniyet güçlerimize teslim olanların sayısı giderek artıyor. Evlatları dağa kaçırılan Diyarbakır annelerinin 2 yıldır sürdürdüğü mücadele bölücü örgütün ve siyasi uzantılarının maskesini düşürdü. Kimi siyasetçiler ve medya organları tarafından parlatılan örgütün kanlı ve kalleş yüzü böylece çok daha iyi ortaya çıktı. Sadece ciğerparelerine yeniden sarılmanın peşinde olmak isteyen annelerin asil direnişi sayesinde şimdiye kadar 32 kişi örgütten kaçarak devletimizin ve annelerinin müşfik kollarına sığındı. Önümüzdeki dönemde bu sayının artacağına inanıyorum. Buradan bir kez daha 3 Eylül 2019’dan beri kesintisiz evlat nöbeti tutan Diyarbakır annelerini hürmetle, saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değil'

Terör örgütlerine karşı sınırlar içinde, dışında tarihin en başarılı operasyonlarını gerçekleştirmekle kalmadıklarını, aynı zamanda Karabağ’da 30 yıldır süren işgalin sonlandırılmasından Libya’da darbecilere karşı yürütülen meşruiyet mücadelesine kadar birçok başarıya imza attıklarını kaydeden Erdoğan, “Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi ve KKTC’yi dışlamaya yönelik hamleleri kararlı duruşumuzla boşa çıkarttık. İnsanlık tarihinin en büyük sağlık krizlerinden biri olan korona virüs salgını sürecinde gerek sağlık hizmetlerimizin kalitesi, gerekse küresel ölçekte sergilediğimiz dayanışma ile milyarlarca insanın taktirini kazandık. Tarihi ile değerleri ile vakarı ile mazlum ve mağdurlara kucak açmasıyla büyük bir millet ve devlet olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha gösterdik” ifadelerini kullandı.

“Türk ekonomisi ikinci çeyrekte reel olarak yüzde 21,7 büyüdü”

Salgının etkilerinin en ağır hissedildiği 2020 yılını yüzde 1,8’lik büyüme oranı ile kapatan Türk ekonomisinin büyüme trendini sürdürdüğünü belirten Erdoğan, “Bu yılın ilk çeyreğinde elde ettiğimiz yüzde 7,2’lik büyüme oranı ile geçen sene yakaladığımız ivmeyi devam ettirmiştir. Bugün açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamı ise Türk ekonomisinin dinamizmini, üretim gücünü ve dayanıklılığını bir kez daha ispat etmiştir. Türk ekonomisi ikinci çeyrekte reel olarak yüzde 21,7 büyüyerek dünyada en hızlı büyüyen ikinci ekonomi oldu. Sadece baz etkisiyle açıklanamayacak bu büyüme verisi Türkiye’nin bir üretim ekonomisi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Sanayi üretimi ikinci çeyrekte yüzde 41 artarak bu denli güçlü bir büyümenin gelişini önden haber vermiştir. Sanayi üretimimizin aylık olarak son 14 ayda 13 defa artmış olmasına dikkatlerinizi çekiyorum. İhracatımız ise ikinci çeyrekte yüzde 70 artarak 55 milyar dolarla tarihimizin en yüksek çeyreklik performansını elde etti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ikinci çeyrekte yüzde 74,9’dan yüzde 84,5’a yükseldi. Son 12 aylık ihracatımız tarihimizde ilk kez 200 milyar doları aştı. İhracattaki bu başarımızın da etkisiyle cari açığımız düşüşünü sürdürerek 30 milyar doların altına geriledi. İstihdam salgın öncesi dönemi de geçerek son 35 ayın en yüksek seviyesine ulaştı ve 29 milyonu aştı. Firmalarımızın çoğu yurt dışından aldıkları siparişleri yetiştirememekten, çalışacak ara eleman bulamamaktan şikayet ediyor. Yatırım talebi her geçen gün artarken özellikle arazi tahsisi konusunda talepleri karşılamakta zorlanıyoruz. Bu yılın ilk 7 ayında düzenlenen yatırım teşvik belgeleri yüzde 30’a yakın artarak 6 bin 800’ü geçti. Bu yatırımların tamamı gerçekleştiğinde ise 174 bin kişiye ilave iş imkanı sağlamasını öngörüyoruz. Ekonomimizdeki bu olumlu gidişat 2021 yılının tamamını güçlü bir büyüme oranıyla kapatacağımıza işaret ediyor. Bir dönem Türk ekonomisi hakkında karamsarlık pompalayan uluslararası kuruluşlar büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize etmeye başladı. Vakit yatırım, üretim, ihracat ve istihdam için daha iştahlı davranma vaktidir. Her zaman bulamayacağımız ciddi bir fırsatla karşı karşıyayız. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizi yatırımın, üretimin ve ihracatın merkezi haline getirmekte kararlıyız. Bunun için başkaları ne yaparsa yapsın biz sadece işimize bakıyor ve hedeflerimize odaklanıyoruz. Türkiye’yi önce 2023 hedefleri, ardından 2053 ve 2071 vizyonları ile buluşturmak için gece gündüz çalışıyoruz. Bu süreçte sizden beklentimiz, bağrından çıktığınız bu necip milletin değerleri ve hassasiyetleri ışığında görevinizi en iyi şekilde yapmanızdır. Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademimizde edindiğiniz bilgi, birikim, tecrübe ve kabiliyetler devletimize ve milletimize hizmet mücadelenizde inşallah sizlerin en büyük rehberi ve yardımcısı olacaktır” açıklamasında bulundu.

Erdoğan sözlerini Yahya Kemal’in, “Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın” dizeleriyle tamamladı.

“Dün olduğu gibi bugün de tüm sorumluluk alanlarında görevlerinin gereğini eksiksiz yerine getiriyorlar”

Mezuniyet töreninde konuşma yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, “Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı yaklaşık 2 asırdır sürdürdüğü yüksek sadakatleri ve vatanımıza olan adanmışlıklarıyla dün olduğu gibi bugün de tüm sorumluluk alanlarında görevlerinin gereğini eksiksiz yerine getiriyorlar. Şunu gururla ifade etmek isterim ki terörle mücadeleden huzur ve asayişin teminine, uyuşturucu ile mücadeleden kaçak göçü engellemeye kadar tüm görevlerinde yüzümüzü ak eden bu kurumlarımızın deprem afetlerinde, orman yangınlarında, sel afetlerinde ve son olarak yaklaşık 20 gündür Batı Karadeniz’deki sel afetinin yaralarının sarılmasında çalışmalarıyla ortaya koydukları gayretlerini, disiplin ve tecrübelerini yakından müşahede etmiş olmak, onlarla birlikte çalışmak, aynı emeği paylaşmak bizler için bir onur mücadelesi olmuştur” ifadelerini kullandı.

“Bu evlatlarımız ile ne kadar gurur duysanız azdır”

Jandarmaların sadece çatışma alanında değil, afet bölgelerinde de aktif rol oynadığına dikkat çeken Bakan Soylu, “Bu evlatlarımız ile ne kadar gurur duysanız azdır. Cudi’de, Gabar’da, Bestler Deresi'nde, aynı zamanda Tendürek’te teröristlere aman vermeyen bu evlatlarımız aynı zamanda dara düştüğünde selde, afette yangında yine talimatlarımızla vatandaşının yanındadır. Kimi canın kurtarılmasında, kimi ağacın kurtarılmasında, kimi börtü böceğin kurtarılmasında tam da bu milletin evladının yapması gerekenleri yaptılar. Onun için huzurlarınızda bir kez daha bu evlatlarımızla bir millet olarak gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin inşallah” açıklamasında bulundu.

“2 bin 500 evladımız bugünden sonra dünya standartlarında kaliteli bir kurumda eğitim görecekler”

15 Temmuz sonrasında yapılan akademik yatırımlar ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nin dünyadaki emsalleri arasında öne çıkan adımlar attığını belirten Soylu, “2 bin 500 evladımız bugünden sonra dünya standartlarında kaliteli bir kurumda eğitim görecekler ve burada elde ettikleri özgüvenle Allah’a hamdolsun ki bu milletin huzuru ve güveni için, bu milletin birliği için teröristlere aman vermeyecekler. Bir taraftan İHA’lar ve SİHA’lar ile bir taraftan insanlı ve insansız keşif uçakları ile bir taraftan da bir talimatımızla Skorskylerin, yangınlarda o yanığını söndürme gayretlerini gerçekleştirmişlerse inanıyorum ki hem karada hem de denizde bu mücadeleyi gerçekleştireceklerdir” dedi.

“Bu ülkede artık terör örgütlerinin cirit attığı, milletimizin canını acıttığı o günler çok uzakta kalmıştır”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyon ve misyonu ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın son yıllarda büyük başarılara imza attığına dikkat çeken Soylu, “Bu ülkede artık terör örgütlerinin cirit attığı, milletimizin canını acıttığı o günler çok uzakta kalmıştır. Her santimetrekaresinde ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı, her santimetrekaresinde Allahuekber nidalarıyla Ezan-ı Muhammedimizin okunduğu ve sizin talimatlarınızla bütün dünyaya meydan okuduğumuz bu evlatlarımızla hem milletimizin hem de sizin emrinize amadeyiz. Hayırlı ve onurlu olur inşallah” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bu milleti millet yapan zaferleri yarıştırmak kimsenin haddi değil'

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’nda gerçekleştirilen mezuniyet törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanı Tuğgeneral Murat Bulut’un yanı sıra mezun olan subay ve astsubay öğrencilerin aileleri katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı kampüsünde yer alan Güvenlik Bilimleri Fakülte ve Yurt Binası, Personel Temin Merkez Binası ile Tatbikat Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi.

Dönem birincileri diplomalarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı. Mezuniyet töreni kapsamında Jandarma Merasim Bölük Komutanlığı’nın tüfekli hareketler gösterisi, Jandarma Genel Komutanlığı Mehteran Birliği’nin gösterisi, tören geçişi ve JÖAK ile Jandarma Havacılık Başkanlığı personelinin kuleden iniş gösterisi, şualı ay yıldız gösterisi ile JÖAK ile Jandarma Havacılık Başkanlığı personelinin üzüm salkımı geçişi gösterisi gerçekleştirildi.

Derya Yetim - Utku Şimşek - İbrahim Berat Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler’de amatör radyocular mikrofon başına geçti Esenler Belediyesi, Dünya Amatör Radyocular Günü’nde radyoculuğa ilgi duyan vatandaşlara unutulmaz bir deneyim yaşattı. Vatandaşların mikrofon başına geçtiği programa ilgi yoğun oldu. Esenler Belediyesi, 18 Nisan Dünya Amatör Radyocular Günü’nde keyifli bir programa ev sahipliği yaptı. Esenler Dörtyol Meydanı’na kurulan sahneyle radyoculuğa ilgi duyan vatandaşların mikrofon başına davet edildiği programa ilgi yüksek oldu. Radyo Esenler programcılarından Umut Kuzkaya ve Musa Ada’nın sunumuyla gerçekleşen programda vatandaşlar, canlı yayın heyecanını deneyimlemenin mutluluğunu yaşadı. “Radyo programlarını sadece radyoculuk olarak görmememiz lazım” Heyecanlarının her sene tazelendiğini aktaran Umut Kuzkaya, “Dünya Amatör Radyocular Günü’nde mesleğe başladığımız ilk günler aklımıza geliyor. Genç kardeşlerimizle radyoya olan ilgi, alaka ve bağlarını konuşup tavsiyelerde bulunduk. Güzel bir sohbet gerçekleştirme imkanı yakaladık. Esenler Belediyesine ve Kültür Müdürlüğüne özellikle teşekkürlerimi iletiyorum. Radyo programlarını sadece radyoculuk olarak görmememiz lazım. Çünkü bu eğitimler iş hayatındaki ilişki ve diyaloglarda özgüven olarak kişiye önemli kazanımlar sağlıyor. Mesleğe sağlam adımlarla başlamanıza yardımcı oluyor. O yüzden radyoculuk büyük önem taşır” ifadelerini kullandı. “Çok coşkulu bir yayındı” Oluşturulan bu gençlik ruhuyla heyecanlandığını belirten Musa Ada ise, “Esenler Dörtyol Meydanı’nda bir ilk gerçekleştirildi. Meydanın ortasında dev bir radyo koymak ve onun üzerinde bir yayın gerçekleştirmek inanılmaz coşkulandırdı. Burada bulunan öğrencilerin gelecekte çok büyük işler başaracağına inanıyorum” dedi. "Eğitimlerle heyecanımı yendim" Esenler Belediyesi tarafından verilen eğitimler sonucu iki yıldır radyoculuk yaptığını aktaran lise öğrencisi Rumeysa İmam ise, ”İlk yayınımda heyecan yaptım ama sonrasında eğitimlerde aldığımız kayıtlar sayesinde alıştım. Şu an eğitimlerini aldığımız için gelecekte radyoculuk konusunda hedeflerim var. Bu etkinlik hem arkadaşlarımız için hem de bizler için ilk adım niteliği taşıyor” dedi.
Sivas Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi 2024 yılını ‘Kalite Yılı’ ilan etti Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesin ’de kalite eğitim programı düzenlendi. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), 2024 yılını "Kalite Yılı" olarak ilan etti ve bu kapsamda Ocak ayından itibaren çalışmalarına başladı. Üniversite, bu alandaki tecrübelerinden yararlanmak için Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile de iş birliği yaptı. TSE’den gelen eğiticiler, üniversitenin akademik ve idari kadrosuna Kalite Yönetim Sistemi ile ilgili alanlarda eğitim verdi. “Biz bütün işlerimizi fayda sağlayacağını düşündüğümüz şekilde yapıyoruz” “Kalite eğitiminde ki amaç sadece belge almak değil bunu özümsemek, süreçleri tanımlamak ve yaygınlaştırmak ve kurum geneline yaygınlaştırıp kurumsallaştırmaktır” diyen Sivas Bilim ve Teknoloji üniversitesi Mehmet Kul, “Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak 2024 yılını kalite yılı olarak ilan etmiştik. Bu kapsamda Ocak ayından itibaren çalışmalarımıza başlamıştık. Bu konuda tecrübeli bize yol gösterebilecek kuruluşlarla da temasa geçtik. Ülkemizde de bu anlamda en yetkili kuruluşlardan bir tanesi Türk Standartları Enstitüsü. Onlarla temaslarımız gerçekleşti. TSE başkanı, genel sekreteri ve diğer uzman personellerle görüştük niyetimizi belirttik. Özellikle bunu kalite belgesini almak değil özümseyerek bütün süreçlerimize adapte etmek istiyoruz. Bütün süreçlerimiz de hem eğitim hem araştırma hem toplumsal katkı ve bilişim sistemleri olsun, bu süreçlerinin Kalite Yönetim Sistemi Standardına uygun olarak oluşturulması koordine edilmesi ve geliştirilmesini amaçlıyoruz. Bununla birlikte fırsatları ve tehditleri tespit etmek ve bu süreç içerisinde bizim stratejik planımıza uygun kalite süreçlerini oluşturmak anlamında faydalı olacağını düşündüğümüz için Türk Standartları Enstitüsü ile görüşmelerimizi yaptık ve tamamladık. Bu eğitim kapsamında Türk Standartları Enstitüsünden uzman arkadaşımız geldi ve eğitime başladık. Hem akademik personelimiz hem idari personelimiz bu eğitimleri alıyorlar. İlerleyen süreçlerde ISO 9001 belgesini alıp, bu kalite süreçlerini denetleyici kuruluş tarafından denetimlerin gerçekleştirilmesini yapacağız. Bu eğitim o sürece hazırlık amacıyla gerçekleştiriliyor. Biz bütün işlerimizi mensuplarımıza, mezunlarımıza, kuruma ve topluma fayda sağlayacağını düşündüğümüz şekilde yapıyoruz. Amacımız bu kalite süreçlerini bütün akademik ve idari personelimizin özümsemesini sağlamak. Bu süreçlere uygun iş ve işleyişi gerçekleştirmek” dedi.
Gaziantep HKÜ’de ’Adölesan İdiopatik Skolyoz’ kongresi Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü tarafından, “Adölesan İdiopatik Skolyoz: Gaziantep” Kongresi, alanında uzman bilim insanlarının katılımıyla HKÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde doğa dostu bir yaklaşımla gerçekleştirildi. Adölesan İdiopatik Skolyoz konusunda geniş bir perspektifi kapsayarak, uzman konuşmacılar ile katılımcılara zengin bir bilgi paylaşım platformu sunmayı amaçlayan kongreye; Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kezban Bayramlar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serkan Usgu, hekim ve fizyoterapist kadrosundan oluşan 18 alanında uzman konuşmacı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını yapan, Kongre Başkanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut, “Öncelikle, bu yıl düzenlediğimiz kongreyle ilgili bir geleneği başlatmak istediğimizi belirtmek isterim. Adölesan İdiopatik Skolyoz konusuna gönül ve emek vermiş, yıllarca bu alanda bilimsel katkıları olan hocalarımızla bir araya gelmek, bu alandaki gelişmeleri tartışmak ve paylaşmak amacıyla düzenli olarak gezici bir kongre oluşturma hedefimiz var. Bu yılki kongremizin konusu dar kapsamlı olabilir, ancak 300’ün üzerinde kayıtlı katılımcının bulunması bizleri son derece mutlu etti. Bu, alanımıza olan ilginin ve katkıların arttığının bir göstergesidir. Bu kongre, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşarak birbirimizi daha da ileriye taşıyacağımız bir platform sunuyor. Bilimsel açıdan verimli bir etkileşim ve iş birliği için kongrenin düzenlenmesinde başta HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi. Doğa dostu yaklaşım ile gerçekleşen kongrenin ilkini düzenlemenin heyecanını yaşadığını belirten Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kezban Bayramlar, “Skolyoz konusunda 2017 yılında Prof. Dr. Yavuz Yakut hocamızın koordinatörlüğünde Gaziantep ve çevre ilçelerini içine alan kapsamlı bir çalışma gerçekleştirmiştik. Aynı şekilde bu önemli kongrenin; üniversitemiz, fakültemiz ve bölümümüzde güzel bir farkındalık oluşturacağına ve bilimsel içeriğinin yüksek olacağına inanıyorum. Bu sebeple Kongre Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut hocama, HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli’ye ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. İlki düzenlenen Adölesan İdiopatik Skolyoz: Gaziantep Kongresi’nde kayıt ve bilimsel program detayları dijital ortamda katılımcılarla paylaşılırken, Adölesan İdiopatik Skolyoz konusunda cerrahi, kalp damar problemleri, ortopedik cerrahi, erken ortez tedavisi, farklı fizyoterapi uygulamaları, proprioseptif eğitim, vestibüler sistem, ağrı ve yaşam kalitesi, tedavinin nitel başarısı konularının yanı sıra okul taramaları, aile eğitimi, spor konuları ve 20 farklı sözel bildiri geniş bir kapsamda ele alındı.
Diyarbakır 77 kişinin hayatını kaybettiği Serin-2 Apartmanı’nın sanıkları hakim karşısına çıktı Diyarbakır’da geçen yıl 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Serin-2 Apartmanı’nda 77 kişinin hayatını kaybetmesi, 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin biri müteahhit 4 tutuksuz sanığın yargılanmasına başlandı. İddianamede, sanıklar hakkında 22 yıl 6’şar aya kadar hapis isteniyor. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz yargılanan binanın müteahhidi Hüseyin B, statik betonarme projeye onay veren Nasir Ç. hazır bulundu, binanın statik proje müellifi Cihan U. da bulunduğu ilden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya katıldı. Diğer tutuksuz sanık olan bina fenni mesulü Ekrem B. ise duruşmaya katılmadı. Duruşma salonunda bazı mağdurlar ve avukatları da hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından savunma yapan sanık Hüseyin B, binanın müteahhitti olmadığını ve söz konusu proje hakkında bilgisinin bulunmadığını ileri sürdü. Mağdur olduğunu savunan Hüseyin B, "Söz konusu apartmanda herhangi bir mülküm yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. Sanık Nasır Ç. ise, dava konusu binanın proje tarihinde İnşaat Odası Diyarbakır Şubesi’nde yönetim kurulu üyesi olduğunu bildirdi. Üyeleri tarafında uygulanmak üzere hazırlanan projelerin vize işlemleri ile yükümlü olduklarını öne süren Nasır Ç, şöyle devam etti: "Burada projeyi inceleme, onaylama, uygulamaya sevk etmek gibi bir görev ve sorumluluğum yoktur. Projeyi değerlendirmem söz konusu değildir. Tek yaptığımız işlem projeyi hazırlayan kişinin projeyi hazırlamaya ehliyeti olup olmadığına yöneliktir. Projenin kapağına imza atıyoruz. Ancak inceleme yetkimiz ve görevimiz bulunmamaktadır. Bu inşaatın yapımındaki eksiklikler ve deprem nedeniyle yıkılmasında kusurum bulunmamaktadır. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." Sanık Cihan U. da, binanın sadece statik projesini hazırladığını ve inşaatın statik projesine uygun imal edilip edilmediğini denetleme görevinin belediyeye ait olduğunu savundu. İnşaat yapım aşamasında yıkılan binaya hiç gitmediğini ileri süren Cihan U, şunları kaydetti: "1999 yılında İzmir’e taşındım ve o zamandan beridir proje hakkında bilgim yoktur. Projemizin 1975 yönetmeliğine göre denetlenmesi gerekmektedir. Ancak biz kendimizi sağlama almak adına değerleri hep yüksek girerdik. Bu nedenle üzerime isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum." Mağdur olan müştekiler ise depremde binanın enkazında yakınlarını kaybettiklerini, binanın yakınında köprülü kavşak yapılmasının sarsıntıya sebep olduğunu savundu. Binanın altında bulunan bankada ise kolon kesme iddialarının bulunduğunu aktaran müştekiler, bu konuların araştırılarak, kusuru bulunanların cezalandırılmalarını istedi. Cumhuriyet savcısı, mütalaasında dosyadaki eksikliklerin giderilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme heyeti de savunmaların alınmasının ardından ilgili kuruma köprülü kavşak inşaatının bölgedeki yapılara zarar verip vermediğine yönelik araştırma yapılıp yapılmadığının sorulması, Bağlar Belediyesine bölgedeki zeminin bataklık olup olmadığının tespiti ve binanın altında bulunan bankanın da tüm tadilat projeleri hakkında bilgi verilmesi için müzekkere yazılmasını kararlaştırarak, duruşmayı 14 Ekim’e erteledi. Davanın iddianamesinde, tutuksuz sanıklardan binanın müteahhidi Hüseyin B, binanın statik proje müellifi Cihan U, statik betonarme projeye onay veren Nasir Ç. ve bina fenni mesulü Ekrem B. hakkında, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis isteniyor.