POLİTİKA - 22 Mayıs 2019 Çarşamba 15:17

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bunlar politikanın yüz karası'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bunlar politikanın yüz karası'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kararları değil de hakimlerin şahıslarını hedef alarak, hatta onları çete yaftası vurup hedef göstererek, hele hele hakaret ederek yapılan eleştirinin adı densizliktir, had bilmezliktir, hatta ahlaksızlıktır. 40 yıldır siyasetin içinde birisi olarak bu tür kişileri politikanın yüz karaları olarak değerlendiriyorum. Yargı mensuplarımıza bu tür densizliklere gözlerini, kulaklarını ve kalplerini kapalı tutmalarını rica ediyorum" dedi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev yerleri belirlenecek bin 446 hami ve savcılara seslenerek, “Hiçbir yargı kurumu ve mensubu herhangi bir partinin, siyasetçinin, şahsın çıkarına göre karar vermekle mükellef değildir. Buna şahsım da dahildir” ifadelerini kullandı.

Görev yerleri için kuraları çekilen bin 446 adli yargı hakimi ve cumhuriyet savcısını tebrik eden ve Türkiye’de 19 bin 349 hakim ve savcının görev yaptığını, bin 446 hakim ve savcı ile bu rakamın 20 bin 795’e çıktığını söyleyen Erdoğan, “Adliye binalarımızın dışında ve mahkeme salonlarımızdaki kürsünün arkasında ‘Adalet mülkün temelidir’ sözünün tüm hayatınız boyunca rehberiniz olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

Devletin adalet üzerinde yükseldiğini, geliştiğini ve büyüdüğünü belirten Erdoğan, adaletin olmadığı bir devletin temelsiz bir bina gibi eninde sonunda yıkılacağını söyledi. Erdoğan,”İlk insandan beri devam eden adalet arayışı kıyamete kadar da sürecektir. İnsanlık tarihinin tüm önemli dönüm noktalarının geresinde öyle veya böyle adalet arayışından kaynaklanan kıyamlar, mücadeleler, başkaldırılar vardır. Bugün de dünyada en çok ihtiyaç duyulan, en çok beklenen adalettir. Adaleti tesis için ihtiyaç duyulan siyasi, ekonomik, sosyal taleplerdir. Bizim uluslararası tüm platformlarda dile getirdiğimiz ‘dünya 5’ten büyüktür’ çağrımız var. Aslında bu bir adalet arayışının gereğidir.

Şu anda dünya 5’ten büyük olmadığını iddia eden ve dünyayı bir ülkenin iki dudağı arasına mahkum eden bir anlayış, bir yapı adil bir yapı olamaz. BM’de 196 ülkenin, içinde BM Güvenlik Konseyi, 5 daimi, 15 geçici üye ile adeta dünyaya güya adalet dağıtıyorlar, yok böyle bir şey. Orada adalet de zaten yok. Şuanda Arakan’da, Libya’da, Filistin’de, Kudüs’te adalet mi var. Adalet dağıttığını söyleyenler sadece insanlığa nasihat çekiyorlar ve insanlığı aldatıyorlar. Bu çağrıyı yaşanan nice zulümlerin sebebi olan uluslararası sistemdeki adaletsizliğe karşı dünyadaki tüm mazlumların sesi olarak dile getiriyoruz.

Bölgemizdeki katliamlardan, çatışmalardan, saldırılardan kaçan milyonlarca insana kucak açmamızın gerisinde de adalete, merhamete, bizi insan yapan tüm değerlere olan saygımız, bağlılığımız vardır. Devlet ve millet tarihimiz baştan sona kadar bu asil duruşun tezahürleri ile örülmüştür. Bize her vesile ile adaleti, adaletli olmayı, adaletle davranmayı emreden Allah’ın ipine sıkı sıkıya sarıldığımız dönemler hep altın çağlarımız olmuştur. Buna karşılık adalet konusundaki hassasiyetimizi kaybettiğimiz dönemlerde felaketler ardı ardına kapımıza dayanmıştır” şeklinde konuştu.

Son 17 yıldır fiziki imkanlarından insan kaynağına, mevzuatından infazına kadar her alanda adalet teşkilatını geliştirmeye ve güçlendirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, “Onun için adalet saraylarını kurduk. Bundan önce merdiven altı adalet dağıtılıyordu. Bunların hepsini kaldırdık, adalet sarayı ile oraya adalet aramaya gelenler huzur bulsun. Acık konuşmak gerekirse bazen bu konuda çok ciddi zorluklar yaşadığımız da oldu. Adalet teşkilatımız bir dönem vesayet güçlerinin, bir dönem FETÖ ihanet çetesinin, hatta avukatlar boyutunda baktığımızda diğer bazı terör örgütlerinin ağır saldırılarına maruz kaldı.

Yargı kurumlarımızı hakiki manada millet adına karar veren ve devleti için çalışan bir yapı haline getirmek için gerçekten büyük mücadeleler verdik. Zihinlerini ve kalplerini sapkın inançlara, ideolojilere, çıkarlara kiralamış olanların adalet dağıtması mümkün değildir. Bu meslek sadece Hakka, hakkaniyete, hukuka adanmışlığa izin verir. Adalet yolundan sapanların akıbeti hukuk içinde hesap vermektir. ‘Biz olmazsak bu sistem çöker’ edasıyla milletimizin ve devletimizin başına musallat olanlar, karşılarında her biri birer adalet savaşçısı olan hakim ve savcılarımızı bulmuşlardır. Nitekim kendilerine, demokrasimize ve milli iradeye yönelik saldırıları meşrulaştırma, hatta bizzat yönlendirip yönetme misyonu biçenler bu kutlu çatı altından birer birer temizlendi. Bu işi yapan da yine yargı kurumlarımızdır, temizleyenler de yine yargı kurumlarımızdır. Türkiye’nin hukuk devleti niteliği başka bir yola ve yönteme izin vermez. Bugün göreve başlayan siz kıymetli hakim ve savcı kardeşlerimin hukuktan, hakkaniyetten, adaletten taviz vermeden çalışacaklarına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Öncelikli olan kanun değil, öncelikli olan hukuktur”

Hakimin ve savcının en büyük murakıbının kendi vicdanı olduğunun altını çizen Erdoğan, ”Kanunlar ne kadar dikkatli ve ayrıntılı yazılırsa yazılsın, bunun uygulamadaki karşılığını ortaya koyacak olan sizlersiniz. Bana göre öncelikli olan kanun değil, öncelikli olan hukuktur. Kanun yazılır geçer kağıt üzerinde kalır, ama hukuk hak ve halk arasındaki o bütünlüğün ta kendisidir. Milletine karşı sorumluluğunu ve vicdanını önde tutan bir hakim ve savcı vasat bir kanunu en ideal şekilde uygulayabilir. Buna karşı kendine başka ölçüler edinen bir hakim ve savcı en detaylı kanunu bile vicdanları karartacak kararların aracı haline getirebilir. Bir doktor işini kötü yaptığında sadece kendi hastaları bundan olumsuz etkilenir, bir mühendis işini kötü yaptığında sadece yürüttüğü projede sorun çıkar, bir işletmeci işini kötü yaptığında sadece kendi iyini batırır, ama bir hakim ve savcı işini kötü yaptığında toplum, özellikle toplumun genel vicdanında öyle bir yara açılır ki, bunun telafisi hem çok zordur hem çok uzun zaman alır. Adalet öyle bir kavram ki, kimi durumda zulümle arasındaki fark bir soğan kabuğu kadar ince hale gelir” ifadelerini kullandı.

Hakim ve savcılara görevlerinin önemini hatırlatan Erdoğan, “Bu öyle bir vazife ki, en küçük bir ihmali, boş vermişliği, rehaveti kaldırmaz. Önünüze gelen dosyalarda bilgilerden birini bile gözden kaçırmanız, dikkatli incelemeyip yanlış değerlendirmeniz vahim sonuçlara yol açabilir” açıklamasında bulundu.

“Bu tür kişileri politikanın yüz karaları olarak değerlendiriyorum”

Türkiye’nin siyaset pratiğinin zaman zaman en basit nezaket sınırlarını dahi zorlayan hal alabildiğini söyleyen Erdoğan, YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasetçilerin sınırları zorladığını kaydetti. İzim vermeden eleştiride bulunan Erdoğan, “Dün yine bir siyasi partimizin genel başkanı Meclis’teki grup toplantısında yargı mensuplarımızla ilgili ahlak, edep, insaf, hepsinden önemlisi insanlık dışı sözler sarf etti. Bu kişiler hiç anayasayı da gözden geçirmezler mi? Anayasanın 138. maddesi çok açık ve net. Bırakın bazı ilişkiler kurmayı, ‘ima dahi edemezsiniz’ diyor yargı mensuplarını.

Bunlar öyle ileri gittiler ki, affınıza sığınıyorum, küfretmedikleri kaldı. Her türlü hakareti yaptılar. Eleştirin yapabilirsin, ayrı bir konu, zaman zaman ben de eleştiri yapıyorum ama hakaret edemezsin, küfredemezsin, buna hakkın ve yetkin yok. Hukuk ve hukukçuları sadece kendi işlerine gelen kararlar verildiğinde yücelten, aksi durumda ise yerden yere vuran bu zihniyeti ben şiddetle kınıyorum. Hukukun verdiği kararlar elbette eleştirilir, bu eleştiri içerik eleştirisi olur. Biz de geçmişte pek çok mahkeme kararını eleştirdik. Benim partim anayasa değiştirebilecek neredeyse güce sahip olduğu dönemde bile kapatılmakla karşı karşıya kaldı.

Böyle bir dönemde partimin kapatılmasını savunanlar yine siyasetçiler, ‘Ankara’da yargıçlar var’ diye meydanlara dökülüyordu. Neticede partimiz kapatılmadı ve bugünlere geldi. Ama hiçbir zaman bu hakaretleri yapmadık. Kararları değil de hakimlerin şahıslarını hedef alarak, hatta onları çete yaftası vurup hedef göstererek, hele hele hakaret ederek yapılan eleştirinin adı densizliktir, had bilmezliktir, hatta ahlaksızlıktır. 40 yıldır siyasetin içinde birisi olarak bu tür kişileri politikanın yüz karaları olarak değerlendiriyorum. Siyaseti ülkeye ve millete hizmet aracı değil de marjinal çevrelere yaranma, ideolojik saplantılarını hayata geçirme, kuru gürültü ile üste çıkma vasıtası olarak görenlere en güzel dersi yine yargımızın vereceğine inanıyorum. Yargı mensuplarımıza bu tür densizliklere gözlerini, kulaklarını ve kalplerini kapalı tutmalarını rica ediyorum. Yargı içinde haklarını aramanın gereğini de hatırlatmak istiyorum.

Bu ülke yol geçen hanı değil. Sizlere bu hakaretlere yapanların da bir gün adalete ihtiyacı olacaktır, önlerine bu gelecektir. İşte o zaman yapılan densizlikler, sizin adaletle hükmetmenize engel olmasın. Korkutma gayretleri sizi asla korkutmasın. Bir Selim kardeşimiz şehit olur ama arkasından da binlerce Selim Kiraz kardeşimiz gelir. Allah rahmet etsin. O kararlarını adil verdiği için şehit oldu. Yoksa onlara yaranma gayreti içinde olan bir yargıç olsaydı herhalde başına bunlar gelmezdi.

Bunlar bizi yolumuzdan hiçbir zaman yıldırmayacak. Türkiye geçmişte adamına göre, meşrebine göre adalet uygulayan çetelerden çok çekti. Ülkemizin bir daha o kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz. Ama şunu da bileceğiz ki, ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ sözündeki adalete mutlak teslimiyeti muhafaza etmenin yolu işimizi hakkı ile yapmaktan geçiyor. Şeriata, yani hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak geleceğimize o derece güvenle bakabiliriz. Hiçbir yargı kurumu ve mensubu herhangi bir partinin, siyasetçinin, şahsın çıkarına göre karar vermekle mükellef değildir. Buna şahsım da dahildir. Sizlerin tek görevi demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye’de adaletin işlemesini temin etmektir. Bu doğrultuda yürüteceğiniz mücadelede Türkiye cumhurbaşkanı olarak daima yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum” dedi.  

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta altyapı seferberliği Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, “Kahramanmaraş’ımızın uzun süredir en önemli sorunlarından altyapıyı 10 milyar liralık yatırımla büyük ölçüde yeniliyoruz. İlk etap çalışmalarımız başladı. İnşallah 2 yıl içerisinde şehrimizin altyapı sorunu büyük oranda ortadan kalkmış olacak” dedi. Yeni Kahramanmaraş’ın imarı ve inşası noktasında tüm alanlarda faaliyetlerini kesintisiz sürdüren Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, altyapı yatırımlarına da durmaksızın devam ediyor. Şehrin birçok yerinde deforme olan şebeke hatlarını yenileyen Büyükşehir Belediyesi, yeni bir çalışmayı daha başlattı. Deprem sonrası altyapı ihtiyacını karşılamaya yönelik yatırımların ilk etabı olan 500 milyon liralık projede çalışmalar başladı. Şehrin altyapısının yenilenmeye başladığını belirten Başkan Görgel, “Kahramanmaraş’ta önemli bir sorun olan altyapımızın yenilenme çalışmalarını yerinde incelemek için bir araya geldik. Depremler öncesinde içme suyu sorunu hep gündemdeydi. 6 Şubat depremleriyle birlikte sudaki kayıp oranı yüzde 70’lerin üzerine çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın destekleriyle şehrimize gelen 10 milyar liralık hibe ile çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şehrimizde toplam bin 350 kilometre içme suyu ve bin 350 kilometrelik kanalizasyon hattını yenileyeceğiz. Kahramanmaraş’ımıza 150 kilometre de yağmursuyu hattı kazandıracağız. Sudaki kayıp oranımızı ilk etapta yüzde 50’lere devamında ise yüzde 30’lar seviyesine düşürmeyi hedefliyoruz” cümlelerini kaydetti. Başkan Görgel, “Şehrimizin yeni yerleşim alanlarından bir tanesi de şu an çalışma yapılan Kuzey Çevre Yolu civarı. Burada nüfus yoğunluğu kısa süre içerisinde artmış durumda. Sık sık su kesintilerinin yaşandığı bir bölge. Bu yatırımlar sayesinde artık bu kesintilerin önüne geçeceğiz. İhalesini yapıp başladığımız ilk etabın toplam maliyeti 500 liralık. Bölgede 17 adet depo, 45 kilometre içme suyu ve 10 kilometre kanalizasyon hattı inşa ediyoruz. Projelerimizin tamamı bittiğinde inşallah 2 yıl içerisinde şehrimizin altyapı sorunu büyük oranda ortadan kalkmış olacak. Böylece şehrimizin altyapısını en az 100 yıl hizmet verecek şekilde yenileyeceğiz. İnşallah Kahramanmaraş’ımız hem altyapısı hem de üstyapısıyla çok daha sağlam, güvenli ve yaşanabilir bir şehir olacak. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
İstanbul Pendik’te 11 bin Euro fiyatındaki güvercini çelik kulübelerde besliyor Pendik’te bir vatandaş şampiyonluklar kazanan güvercinlerini çelik kulübelerde başında nöbet tutarak gözünden sakınıyor. Pendik’te 7 yaşından beri, yaklaşık 43 yıldır güvercin besleyen Metin Karabulut güvercinlerini gözünden sakınıyor. Kuşlarına özel yaptığı çelik kulübelerde besleyen Karabalut, gece gündüz demeden kuşlarının başında nöbet tutarak şampiyon kuşlarını tüm tehlikelerden koruyor. Kuşlarıyla birlikte 7 şampiyonluk, 24 kupa kazanan Karabulut, çeşitli ülkelerden arayarak güvercinlerine müşteri olduklarını belirtiyor. Karabulut Rusya’dan gelen 11 bin Euro teklifini ise geri çevirdiğini ifade etti. “11 bin Euro verdiler satmadım” Pendik’te 43 yıldır güvercin besleyen Metin Karabulut, “7 yaşından beri kuş besliyorum. Profesyonel olarak ise yaklaşık olarak 10 yıldır bu işle ilgileniyorum. Şu ana kadar 24 adet kupa kazandık. 7 kez şampiyon olduk. Bu sene inşallah bu kuş ile dünya rekorunu kıracağız. 4 kupada şampiyon oluyoruz, düzenlenen şampiyonalar var. Şampiyonalarda gelecek başarı sonrası yüz yılın kuşu olacak. Çünkü bugüne kadar bu kadar birincilik kupasını alan başka bir kuş olmadı. Rusya’da bir kişi ulaştı. 11 bin Euro verdiler, satmayı düşünmedik. Anne babasına da araba teklif ettiler vermedik. Güvercinimiz Mardin kuşu, 4 saat ayakta kalıyor. 40’ın üzerinde sefer yapıyor. Makine gibi düşünün, kurulu saat gibi bu özelliği soyundan geliyor. Aynı soydan süper star kuşlar uçurduk. Bu kuşlardan kimsede yok, kimsenin çalmaması nöbet tutuyoruz. Güvenlik kamera sistemlerimiz var. Yuvaları çelik kasalardan yapıldı.” diye konuştu.
Kütahya Kütahya’da sağlık personeline ilk Yenidoğan Canlandırma Programı eğitimi Kütahya İl Sağlık Müdürlüğü tarafından sağlık personeline 2024 Yılının ilk Yenidoğan Canlandırma Programı (NRP) Eğitimi verildiği bildirildi. Yenidoğana yönelik girişimde bulunan tüm sağlık çalışanlarının standart bir canlandırma uygulayabilmesi için gerekli bilgi ve becerilerle donatılması amacıyla, 2024 yılının ilk NRP (Neonatal Resuscitation Programme) Eğitimi Yoncalı Uygulama Oteli’nde tamamlandı. Eğitime, Aydın Umurlu Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli Dr. Filiz Güngor, Aydın İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Hem. Kder Işık, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Hüsniye Çalışır, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker, Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde görevli Uzm. Dr. Müge Kurtşahin, Aydın Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi’nde görevli Ebe Nurcan Günaydın, Uşak İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Fatih Arslan ve Ebe Meral Duran, Denizli ‘de ikamet eden NRP Eğitimcisi emekli Dr. Mustafa Yorgancı eğitimci olarak katıldı. Üç gün süren ve yenidoğan bebeğe eli değen sağlık personelinin eğitimine yönelik hazırlanan bu programda, kamu ve özel hastanelerde görevli hekim, acil tıp teknisyeni, ebe ve hemşireden oluşan 50 sağlık çalışanı sertifikalarını aldı.
Kütahya Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun öğrencilerinin büyük başarısı Kütahya’nın Gediz ilçesinde, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım (Paramedik) bölümü öğrencileri Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde düzenlenen “VIII. TRALLİ Travma Rallisi” isimli yarışmada kupa ve madalyalar kazanarak büyük bir başarı elde ettiler. Türkiye’den 18 üniversite ve 26 ekibin yarıştığı etkinlikte, Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri Gamze Hocaoğlu, Zeki Demirci, Fatma Sayğılı, İlkay Bozkan, Ümran Karakoyun, Betül Sevinç, Çağrı Bedir ve Alime Nur Karaca, 9 yarışma etabının 5 inden ödül kazanmayı başardılar. Öğrenciler yarışmada Motosiklet kazası etabı birinciliği, Tiraj etabı birinciliği, Bilgi etabı ikinciliği, Yüksekten düşme etabı ikinciliği, KBRN-Yanık etabı üçüncülüğü ve tüm etapları içeren toplam kategoride Genel Klasman ikinciliği kazandılar. Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim elemanları Öğr. Gör. Dr. Yusuf Güner ve Öğr. Gör. Dr. Melike Pehlivan yarışma sonrasında öğrencileri tebrik ederek, elde edilen başarıdan duydukları mutluluk ve gururu ifade ettiler. Gediz SHMYO Müdürü ve aynı zamanda İlk ve Acil Yardım programı öğretim elemanı olan Güner; Kütahya’yı ve Gediz’i ulusal arenada çok iyi şekilde temsil etmenin ve adını duyurmanın sevinci içerisinde olduklarını ifade ederken; öğrencilerinin mevcut koşullarda çok iyi çıkardıklarını söyledi. Müdür Güner; “Gediz’de eğitim kalitesini arttırmaya ve Gediz’e değer katmaya devam etmek istiyoruz, bunun sağlanması için daha iyi fiziksel koşullar ve okul binasına ihtiyacımız var. Bu konuda Gedizli kurum kuruluş ve iş insanlarının okulumuza destek vermelerini bekliyoruz. Ben inanıyorum ki Gediz’in kadim halkı ve iş insanları öğrencilerimizin gösterdiği bu başarıdan sonra daha istekli olarak imkanları dahilinde yeni bir okul binasına kavuşma konusunda elinden gelen her desteği verecektir. Öğrencilerimiz de bu sayede Gediz’imizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceklerdir” şeklinde konuştu.