POLİTİKA - 13 Eylül 2024 Cuma 15:30 | Son Güncelleme : 13 Eylül 2024 Cuma 16:24

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen külliyemizle eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni'ne katıldı. Törene ayrıca, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Valisi Davut Gül ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun da katıldı.

“12 milyarlık yatırımla Türkiye'nin bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz"

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Marmara Üniversitemizin kıymetleri mensupları, sevgili öğrenciler sizleri selamlıyorum. Bugün ayrı bir heyecan içindeyim. Yapım sürecini takip ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'ni açmaktan bahtiyarlık duyuyorum. Marmara Üniversitesi'nden 1981 yılında mezun oldum. Siyasi hayatım boyunca aldığım fahri doktora ünvanlarımdan en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım. Marmara Üniversitesi'nde mezun olmaktan gurur duyuyorum. Burası askeri kışlaydı, parmakla gösterilecek eğitim yeri olması için çalıştık. Marmara Denizi'ne hakim külliye projesinin ilk etabını 2021 yılında tamamladık. Külliyenin iki etabından mühendislik ve eğitim fakültesi, siyasi bilgiler fakültesi, hangarlar, öğrenci merkezleri de yer alıyor. 12 milyarlık yatırımla Türkiye'nin bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz. Şehrimize ve üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum. Külliyemizin inşasında emeği olanlara teşekkür ediyorum. 141 yıllık köklü tarihinde Marmara Üniversitemizin yanında olmaya devam edeceğiz. Dünya'nın 198 farklı ülkesinde 340 bin öğrenci var. Yüzde 95'i kendi imkanları ile okuyor. Misafir öğrencilerin katkısı 3 milyar dolar civarında. Ülkemiz açısından övünülecek bir durumdur" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

"Irkçılık adı altında Türk-İslam düşmanlığı yapılmaktadır"

Erdoğan, "Hükümet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. 14-28 Mayıs seçimlerine karşımızdaki aday üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendi. Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasından bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin binbir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin masum olmadığı açıktır. Türkiye'de ırkçılık adı altında topyekün Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler, apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah'ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz. Bakınız biz ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanları derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırmadık. Biz asırlar boyunca üç kıta, yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz. Böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

"Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar"

Erdoğan, "Ülkemizin marka eğitim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitemizin uluslararası kimliğini güçlendirerek sürdüreceğine inanıyorum. Kıymetli misafirler, Marmara Üniversitesi'ndeki öğrencilik yıllarımız ülkemizin gerçekten sancılı, belki de en kaotik yıllarına denk geldi. Türkiye'nin sokaklarında kargaşa, siyasetinde ise istikrarsızlık hakimdi. Her 7-8 ayda bir hükümetin değiştiği, göreve gelen iktidarların muktedir olamadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemediği sıkıntılı günlerdi. O karanlık günlerin ceremesini milletimizle birlikte en çok üniversitelerimiz çekti. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz çekti. Sadece ekonomik zorluklarla değil, üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik. Birtakım kirli eller bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının baharındayken birbirine düşman ettiler. Sağ dediler, sol dediler. Alevi, Sünni, Kürt, Türk dediler. Delikanlılarımızın heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattılar. Milletimizin istikbali olan yüzlerce üniversite öğrencisi hayatını kaybetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

Gençlerimiz, üniversitelerimizi esir alan kör şiddetin kurbanı oldu. Bugün hatırladıkça yüreklerimizi yakan nice dramatik olay yaşadık. Burada şu gerçeği açık açık söylemek durumundayım. Hem 27 Mayıs öncesinde hem de 12 Eylül darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için buu milletin evlatlarını kullandılar. Toplum kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerimizi kullandılar. Tüm bunların bedelini milletçe hepimiz ödedik" dedi.

"Gezi Olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır"

Erdoğan, "Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Demokraside vesayetin gölgesinden çıkamayarak ödedik. Hak ve özgürlüklerde yasalara mahkum edilerek ödedik. Güvenlikte terör örgütlerine istismar imkanı verilmesiyle ödedik. Toplumsal barışta, uzun yıllar kapanmayan kutuplaşmalarla ödedik. Milli birlikte ezeli ve ebedi kardeşliğimizin zayıflatılmasıyla ödedik. Geriye doğru baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Gençlerimizi birbirine kışkırtan ve kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye kendi iç sorunlarıyla uğraşmaktan dış dünyadaki gelişmeleri takip edemedi. Aşağı yukarı aynı ekonomik yapıya sahip olduğumuz ülkeler koşar adım giderken biz yıllarca yerimizde saydık hatta onlardan geriye düştük. 2002'de Aziz Milletimizin teveccühüyle göreve geldiğimizde Türkiye'nin bir daha böyle bir tuzağa düşmemesi için daima çok dikkatli olduk. Bizim yaşadıklarımızı gençlerimiz yaşamasın, bizim çektiğimiz sıkıntılarla çocuklarımız karşılaşmasın diye çok çetin mücadeleler yürüttük.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

Cumhuriyet mitinglerinden Gezi Olaylarına kadar ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her şeyin karşısında durduk. Ne esnafın malını mülkünü yağmalayan vandalların, ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin, ne namuslarına emanet edilen silahları o silahların asıl sahibi olan millete çevrilen FETÖ'cü hainlerin, ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin milli iradeyi gaspetmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik. Her zaman soğukkanlı olduk. Sağduyulu davrandık. Siyasette nezaket bir an olsun elden bırakmadık. Ama milletin emaneti ve iradesi tehdit altında olduğunda hiç tereddüt etmeden tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Bizim öfkemiz de, sevgimiz de hep milletimiz içindi. Bakınız yeri gelmişken şu hususu tekrar ifade etmek isterim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Irkçı nefret ülkemize zarar veriyor''

Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi Olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dahil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor. Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize karşı büyük bir komplo kurulmuştur. Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes gezi olaylarının birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Kimse kusura bakmasın, ama biz bu gerçeklere gözlerimizi kapatamayız. Milleti ve milli iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Gezi olaylarıyla ilgili tarih hükmünü vermiş, millet hükmünü vermiştir. Hepsinden öte bağımsız Türk mahkemeleri hükmünü vermiştir" dedi.

"Hangi partiye oy verirse versin;vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz"

Erdoğan, "Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor. Sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getirmeye çalışıyor. Türkiye'ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. Onlara şunu söylemek isterim. Evet 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadise ile ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi Olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve milli iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine bu hadisede asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır. Milletin otobüslerini yakıp yıkanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir.

Çıkıp özür dilemesi gerekenler faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği, IMF'e borcumuzun kapandığı başarılarla dolu bir dönemde Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkartanlardır. Bakınız biz siyasetçiyiz, biz milletin emanetini taşıyan, 85 milyonun mesuliyetini taşıyan insanlarız. Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin özellikle iradesini, namusunu korumak bizim asli görevimizdir. Hangi partiye oy verirse versin. Vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz. Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca biz bunu yaptık. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz" dedi.

"Şanlıurfa'da Oxford vardı da gitmedik mi"

Erdoğan, "Türkiye yüzyılını, bilimin, teknolojinin, refahın yüzyılı haline getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attık. 2002'de burası çok ama çok önemli. 2002'de 76 üniversitemiz varken bugün bu sayı 208'e yükseldi. Hani tatlıses'in bir sözü var ya yani Şanlıurfa'da Oxford vardı da gitmedik mi? Şu anda 81 vilayetin 81'inde hamdolsun üniversitelerimiz var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Söz verdik. "Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız" dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkanını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık.

Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık. Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma, geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız. Bu duygularla Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'nin ülkemize, milletimize, üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum. Üniversitemizin yönetimine, hocalarına ve öğrencilerine Rabb'imden üstün başarılar diliyorum" dedi.

Aykut Zor - Abdul Samet Kaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul A Milli Futbol Takımı, Samsun’da Karadağ ile karşılaşacak A Milli Futbol Takımı, UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup 3. maçında yarın Samsun’da Karadağ ile karşı karşıya gelecek. UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup 3. maçında A Milli Futbol Takımı, yarın saat 21.45’te Samsun Yeni 19 Mayıs Stadyumu’nda Karadağ ile karşılaşacak. Milliler grubun ilk mücadelesinde deplasmanda Galler ile 0-0 berabere kalırken, İzmir’de oynadığı İzlanda’yı ise 3-1 mağlup etti ve 4 puan liderlik koltuğunda yer alıyor. Karadağ ise İzlanda’ya 2-0, Galler’e de 2-1 yenildi ve son sırada bulunuyor. 5. randevu Türkiye ile Karadağ ile 2’si resmi, 2’si de özel olmak 4 kez rakip oldu. Söz konusu müsabakalarda milliler 2 kez sahadan galip ayrılırken, 2 maç da berabere sona erdi. Ay-yıldızlılar 7 gol atarken, kalesinde 5 gol gördü. İki ülke son olarak 16 Kasım 2021 tarihinde Karadağ’da oynanan 2022 Dünya Kupası Elemeleri’nde grup müsabakasında karşılaştı ve sahadan 2-1 galip ayrıldı. Millilerin 634. müsabakası Milliler, Galler karşılaşmasıyla tarihindeki 633. maçını oynayacak. Ay-yıldızlılar, geride kalan 348’i resmi, 285’i özel olmak üzere toplam 632 müsabakada 1’i hükmen 246 galibiyet elde etti. Ay-yıldızlılar, 238 mağlubiyet ve 149 de beraberlik aldı. Türkiye, oynadığı karşılaşmalarda 864 gol kaydederken, kalesinde ise 906 gole engel olamadı. Vincenzo Montella 16. maçında A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, ay-yıldızlıların başında bugüne kadar 10’u resmi, 5’i özel olmak üzere 15 maça çıktı. Montella yönetimindeki milliler, geride kalan müsabakalarda 7 galibiyet, 5 mağlubiyet ve 3 beraberlik aldı. Samsun’da 3. milli maç heyecanı Ay-yıldızlılar, bugüne kadar Samsun’da 2 kez sahaya çıktı. Kırmızı-beyazlılar, burada oynanan iki maçı da kazandı. Milli takım bu süreçte 1 Mayıs 1996’da Ukrayna’yı 3-2 ve 19 Haziran 2023’te de Galler’i 2-0’lık skorla mağlup etti. A Milli Takım aday kadrosunda, Cenk Özkacar, Çağlar Söyüncü, Doğan Alemdar ve Ozan Kabak sakatlıkları sebebiyle yer almadı. Almanya’nın Stuttgart ekibinde oynayan Atakan Karazor, ilk kez aday kadrosuna çağrılırken, Eyüpspor’da forma giyen Ahmed Kutucu da 4 yıllık aranın ardından yeniden aday kadroya davet edildi. Millilerde ayrıca kadroya çağrılan İsmail Yüksek ve Mert Günok ise sakatlıklardan dolayı çıkarıldı. Mert’in yerine de Eyüpspor’dan Berke Özer alındı. Galler karşısında gördüğü kırmızı kart nedeniyle İzlanda maçında oynamayan Barış Alper Yılmaz’ın da cezası bitti ve Karadağ mücadelesinde yer alabilecek. Daniele Chiffi düdük çalacak Türkiye - Karadağ mücadelesini İtalya Futbol Federasyonu’ndan Daniele Chiffi yönetecek. Chiffi’nin yardımcılıklarını aynı ülkeden Alessio Berti ve Luigi Rossi yapacak. Karşılaşmanın 4. hakemi ise Matteo Marchetti olacak. A Milli Takım’ın aday kadrosu şöyle: Kaleciler: Altay Bayındır (Manchester United), Uğurcan Çakır (Trabzonspor), Muhammed Şengezer (RAMS Başakşehir), Berke Özer (Başakşehir) Defans: Abdülkerim Bardakcı (Galatasaray), Emirhan Topçu (Beşiktaş), Eren Elmalı (Trabzonspor), Ferdi Kadıoğlu (Brighton & Hove Albion), Merih Demiral (Al-Ahli), Mert Müldür, Samet Akaydın (Fenerbahçe), Zeki Çelik (Roma) Orta saha: Atakan Karazor (Stuttgart), Hakan Çalhanoğlu (Inter), Kaan Ayhan (Galatasaray), Okay Yokuşlu (Trabzonspor), Orkun Kökçü (Benfica) Forvet: Ahmed Kutucu (ikas Eyüpspor), Arda Güler (Real Madrid), Barış Alper Yılmaz, Yunus Akgün (Galatasaray), Bertuğ Yıldırım (Getafe), İrfan Can Kahveci (Fenerbahçe), Kenan Yıldız (Juventus), Kerem Aktürkoğlu (Benfica), Semih Kılıçsoy (Beşiktaş)
Adıyaman SGK Müdürü Tekin’den ‘Kayıt dışı istihdam mücadelesi’ açıklaması Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Adıyaman İl Müdürü Fuat Tekin, kayıt dışı istihdam mücadelesiyle ilgili açıklamada bulundu. Kayıt dışı istihdamla ilgili açıklamalarda bulunan Adıyaman İl Müdürü Fuat Tekin, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ülkenin en önemli sorunları arasında yer alan kayıt dışı istihdamla mücadele kapsamında her yıl rehberlik ve bilgilendirme amaçlı faaliyetler gerçekleştirildiği öğrenildi. Müdür Tekin, kayıt dışı istihdamın çok yönlü bir sorun olmasından dolayı SGK tarafından ülke genelinde her yıl kayıt dışı istihdamla mücadele kapsamında rehberlik ve bilgilendirme amacıyla sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarına ziyaretler yapıldığını söyledi. Müdür Tekin, “Ülkemizin ve sosyal güvenlik sisteminin en önemli sorunları arasında yer alan kayıt dışı istihdam çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumuna hiç bildirilmemesi ya da çalışma gün veya ücretlerinin eksik bildirilmesidir. Yani sigortasız işçi çalıştırma durumunda olduğu gibi, çalışma sürelerinin veya ödenen ücretlerin eksik bildirilmesi de kayıt dışı istihdam olarak değerlendirilmektedir. Çalışanların sigortalı olarak çalıştırılmaları anayasal bir hak olmakla birlikte aynı zamanda hem çalışanlar hem de işverenler açısından bir zorunluluktur. Yani işverenlerin çalışanlarını sigortasız olarak çalıştırma hakları olmadığı gibi çalışan kişilerin de sigortasız çalışmayı istemek gibi bir hakları söz konusu değildir. Bu şekilde çalışmayı isteyen kişilerin sigortasız çalıştırıldığının tespiti halinde işverenlere yönelik yaptırımlar uygulanmakta işverenler kendilerince kötü niyetli olmamalarına rağmen mağdur olabilmektedirler. Özellikle emekli aylığı alan, dul ve yetim aylığı alan, sosyal yardım alan veya bakmakla yükümlü konumunda olan bazı kişilerin sigortasız çalışma konusunda daha istekli oldukları bilinmektedir. Bu kimselerin sigortasız çalışma konusundaki talepleri karşısında işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirme bilinciyle hareket etmeleri tespiti halinde mağduriyet yaşamamaları amacıyla gerekli dikkati göstermeleri gerekmektedir. Kayıt dışı istihdamın toplumun sosyal ve ekonomik değerleri üzerinde birçok olumsuz etkisi bulunmakta, ayrıca hem çalışanlar ve işverenler hem de devlet açısından birçok olumsuz etkiye yol açmaktadır. Bu kapsamda kayıt dışı çalışan bir işçinin emekli olma hakkı yoktur. Çalışamaz duruma geldiğinde malullük aylığından yararlanamaz. Hayatını kaybetmesi durumunda geride kalan eş ve çocukları ölüm aylığı hakkından yararlanamazlar. İşsizlik sigortasından faydalanamazlar. Genel sağlık sigortası primlerini kendileri ödemek zorunda kalabilir. İş kazası ve meslek hastalığına karşı alınması gereken önlemlerden yoksun olarak çalışmak zorunda kalırlar. Ücret ve diğer sosyal haklar konusunda Kanunların sağladığı korumadan yoksun olarak daha kötü şartlarda çalışırlar. İhbar ve kıdem tazminatından yoksun kalır ve yıllık izin, haftalık izin, doğum izni gibi haklardan yararlanamazlar. Yapılacak denetimler ve tespitler sonucunda kayıt dışı işçi çalıştıran işverene yüksek tutarlarda idari para cezası uygulanır. Bunun sonucunda işyerinin kapanması riski de vardır. Kayıt dışı işçi çalıştıran işverene uygulanacak idari para cezası işverenden işverene ve tutmakla zorunlu oldukları belgeye göre çeşitlilik gösterir. Örneğin bir yıl bir işçiyi kayıt dışı çalıştırdığının denetim sonucu anlaşılması halinde idari yaptırımı 14 asgari ücrete kadar para cezasıdır. Ayrıca bu çalışmalara ait primler gecikme cezası ve faiziyle birlikte tahsil edilir. Bu işyerlerinin yararlanmakta olduğu sigorta prim teşvikleri durdurulur. Devlet ve özel sektör tarafından sağlanan teşvikler ile hibe ve kredi avantajlarından faydalanılamaz. Yaşanacak iş kazası ve meslek hastalıkları karşısında devlete ve işçilere karşı idari ve adli yükümlülükler doğar. Haksız rekabete neden olur ve piyasa dengesinin bozulmasına zemin hazırlar. İşverenlerin vergi avantajı sağlayan indirim ve gider yazma gibi avantajlardan yararlanma hakkı olmaz. İşyerinde çalışanların verimliliği ve motivasyonu azalır. Vergi ve prim kaybına sosyal güvenlik açığına neden olur. Sosyal güvenlik sisteminde çalışan/emekli dengesinin bozulmasına neden olur. Primsiz ödemelerin artmasına neden olur. Gelir dağılımının bozulmasına ve kaynak dağılımında etkinliğin bozulmasına neden olur. Ekonomik verilerin güvenirliliğine zarar verir ve ekonomik kararların öngörülen etkileri oluşmasına engel olur. Çalışanların çalışmalarının işverenler tarafından bildirilip bildirilmediğini veya hangi kazanç seviyesinden bildirildiğini kısa sürede öğrenebileceği birçok yol vardır. Çalışanlar PTT’den alınan e-devlet şifresi ile www.turkiye.gov.tr adresinden sorgulama yapabilirler. Yine 7 gün 24 saat “Alo 170” Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezini arayabilirler. İl ve ilçelerde bulunun tüm Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri veya Sosyal Güvenlik Merkezlerine başvurarak da sigortalı olarak bildirilip bildirilmediği ve hangi kazanç seviyesinden bildirildiğini kısa sürede öğrenebilirler. Çalışanlar sigortasız çalıştırıldıklarını ya da ücretlerinin veya çalışma sürelerinin eksik bildirildiğini düşündüklerinde ihbar ve şikayetlerini Alo 170’e, Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik Merkezine veya CİMER yani Cumhur Başkanlığı İletişim Merkezi üzerinden de iletebilirler. İşverenlerce çalıştırılacak kişi yabancı uyruklu ise önceden çalışma izni alınması gerekmektedir. Çalışma izni talep edilen işyerinde en az 5 Türkiye vatandaşı istihdamı aranmaktadır. Yabancı uyruklu çalışana ödenecek aylık ücret miktarının yabancı çalışanın görev ve yetkinliği ile bağdaşır seviyede olması zorunludur. Buna göre yabancı çalışana ödenecek ücretin en az başvuru tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tutarı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenen seviyede olması gerekmektedir. Çalışma izni bulunmayan yabancı uyruklu kişiyi çalıştırırsanız her bir yabancı uyruklu kişi için ödeyeceğiniz idari para cezası tutarı 2024 yılı için 56 bin 752 TL’dir. İdari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay ödenmek zorundadır. Kaçak yabancı işçi çalıştıran işveren, yabancı kişinin ve varsa eş ve çocuklarının konaklama giderleri ile ülkelerine dönmeleri için gerekli masrafları ve gerektiğinde sağlık harcamalarını da karşılamak zorunda kalabilmektedir. Türkiye genelinde işveren tarafından çalıştırılan işçi sayısının 5 ve üzerinde olması halinde çalıştırılan işçilere yapılan ücret dahil her türlü ödemenin kanuni kesintileri düşüldükten sonra kalan net tutarının bankalar aracılığıyla ödenmesi zorunludur. Bu ödemelerin banka aracılığıyla yapılmaması durumunda işverenlere 2024 yılı için her işçi ve her ay için bin 514 TL idari para cezası uygulanır” diye konuştu.