POLİTİKA - 23 Ekim 2018 Salı 12:11

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kaşıkçı cinayetinin bilinmeyenleri anlattı!

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kaşıkçı cinayetinin bilinmeyenleri anlattı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu çağrım Suudi Arabistan Kralı başta olmak üzere üst yönetiminedir, olayın cereyan ettiği yer İstanbul’dur. Dolayısıyla 18 tutuklunun yargılanmasının İstanbul’da yapılması teklifimizdir. Taktir kendilerinindir, ama bu benim teklifimdir, talebimdir” dedi.

AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin tüm detayları anlattı.

"Kaşıkçı’nın bu ziyaretinin cinayeti planlayıp icra eden ekibe haber verildiği anlaşılıyor” 

Öldürüldüğü kesinleşen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili açıklamalarda bulunan ve yaşanan olaya ilişkin detaylı bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cemal Kaşıkçı ilk olarak 28 Eylül Cuma günü saat 11.50’de evlilik işlemleri için Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğuna gidiyor. Kaşıkçı’nın bu ziyaretinin cinayeti planlayıp icra eden ekibe haber verildiği anlaşılıyor. Yani bir planlama, yol haritası burada çalışmaya başlıyor. Konsolosluk görevlilerinden bazılarının acele ile ülkelerine gitmeleri, hazırlık çalışmalarının orada yapıldığına işaret ediyor. 1 Ekim tarihinde saat 16.30’da, operasyondan bir gün önce, 3 kişilik bir ekip tarifeli sefer ile İstanbul’a inip önce otele, sonra Başkonsolosluğa gidiyor. Bu arada Başkonsolosluktan bir başka ekip de Belgrat ormanı ve Yalova’da keşif çalışmaları yapıyor. 2 Ekim saat 01.45’te 3 kişilik ikinci ekip yine tarifeli sefer ile İstanbul’a gelip otele yerleşiyor. Aralarında generallerin de bulunduğu 9 kişilik üçüncü ekip ise özel bir uçak ile havalimanına inip başka otele hareket ediyor. Toplam 15 kişiden oluşan bu ekip sabah 09.50 ile 11.00 saatleri arasında başkonsoloslukta buluşuyor. Önce başkonsolosluğun kamera sistemindeki hard disk sökülüyor. Bu arada Cemal kaşıkçı 11.50’de telefonla aranıp o günkü randevusu teyit ediliyor. Aynı gün erken saatlerde Londra’dan İstanbul’a dönen Kaşıkçı, saat 13.08’de konsolosluk binasına yaya olarak giriyor. Nişanlısı kendisi ile beraber. Bu saatten sonra bir daha kendisinden haber alınamıyor. Akşam saat 17.50’de ülkemiz resmi makamlarına nişanlısı tarafından Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında zorla alıkonduğu veya başına bir şey geldiği konusunda başvuru yapılıyor. Bunun üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğümüzün ilgili birimleri hemen tahkikat başlatıyor. Bölgeyi gören güvenlik kameralarının incelenmesi sonrasında Kaşıkçı’nın başkonsolosluk binasından çıkmadığı kesinlik kazanıyor. Viyana Sözleşmesi gereği diplomatik dokunulmazlığa sahip oldukları için, bu da tartışma konusu oldu artık, artık bu Viyana sözleşmesi de büyük bir ihtimalle masaya yatırılacak, başkonsolosluk binası ve görevlileri hakkında ilk etapta fiili bir işlem yapılamadı. Emniyet ve istihbarat birimlerimiz hadiseyi derinlemesine araştırırken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız da görevlendirdiği savcılar eli ile soruşturma açıyor. Araştırma ve soruşturma derinleştikçe çok ilginç bilgilere ulaşıldı. Öncelikle cinayetin olduğu günün arifesinden başlayarak çeşitli uçaklarla 15 Suudi güvenlikçi, istihbaratçı ve adli tıpçının ülkemize geldikleri görülüyor. Bu kişilerden 6’sının 2 Ekim akşamı saat 18.20’de, 7’sinin de saat 22.50’de özel uçaklarla ülkemizden ayrıldıkları tespit ediliyor. Kıyafeti, gözlüğü ve sakalı ile Cemal Kaşıkçı’ya benzetilmeye çalışılan bir diğer kişi ve yanındaki şahsın da gece yarısından sonra tarifeli uçak ile Riyad’a hareket ettikleri belirleniyor. Olay günü konsoloslukta çalışan personel denetleme olduğu gerekçesi ile bir odada toplanıyor, ikamette görevli personele de yine aynı sebeple izin veriliyor. Suudi Arabistan yönetimi ise 4 Ekim’de yaptığı açıklama ile Kaşıkçı’nın öldürüldüğü ile ilgili iddiaları önce tümüyle reddediyor. Hatta Başkonsolos 6 Ekim’de Reuters muhabirini içeriye davet ederek dolapları, elektrik panolarının kapaklarını açıp kapatmak suretiyle lakayt bir havada kendisini savunmaya çalışıyor. Gerek emniyet ve istihbarat birimlerimiz, gerek savcılığımız soruşturmalarını derinleştirerek sürekli yeni bilgiler ortaya çıkarmaya gayret ediyor. Dışişleri bakanlığımız da kendi muhatapları ile meseleyi sürekli görüştü, bilgi paylaşımında bulundu. Suudi Arabistan ülkemize 11 Ekim’de gelen özel temsilcilerden oluşan bir heyet çeşitli temaslar gerçekleştirdi. Konunun dünya ve ülkemiz medyası tarafından sürekli gündemde tutulması karşısında Suudi yetkililer konsolosluk binasının aranmasına izin vereceklerini açıkladı. Önce bazı şeyleri sormak ve cevabını aramaz zorundayız. Zira bu olay İstanbul’da cereyan ediyor, sorumluluk makamındayız, bunu sorgulamak hakkımızdır. Meselenin üzerindeki sis bulutunu ortadan kalkmaya başladıkça diğer ülkeler harekete geçtiler. Biz de her fırsatta bu cinayet karşısında sessiz kalmayacağımızı, her türlü adımı atacağımızı ifade ettik, kimseyi haksız yere zan altında bırakmamak için araştırmaların sonucunu bekledik. Suudi Arabistan Kralı ile 14 Ekim’de yaptığımız ilk telefon görüşmesinde kendisine meseleyi elimizdeki bulgular ışığında anlattım. Bu görüşmede olayı araştırmak üzere kendisinin daha gönderdiği bir heyet ile yaptığım görüşmeyi ve bu görüşmede bir ortak çalışma grubu oluşturma konusundaki kararlılığımızı da ifade ederek bu ortak çalışma grubu ile çalışmaların başlaması konusunda mutabık kaldık. Kral’ın talimatı üzerine başkonsolosluk binasına giren savcılık makamı ve emniyet müdürlüğümüze bağlı ekipler burada çeşitli incelemeler yaptı. Daha önce Başkonsolos böyle bir şeye müsaade etmediği gibi gelen ilk heyete. Ben bu Başkonsolosun yetersizliği ile alakalı, kifayetsizliği ile alakalı bazı şeyler söyledim, aynı şeyi Sayın Kral Hazretlerine de söyledim. Bunun neticesinden Başkonsolos görevinden alındı. 18 Ekim’de bir kez daha başkonsolosluk binasında inceleme yapıldı. 19 Ekim tarihinde, yeni cinayetten 17 gün sonra Suudi Arabistan yönetimi Cemal Kaşıkçı’nın başkonsolosluk binasında öldüğünü resmen kabul etti. Yönetim adına yapılan açıklamalarda Kaşıkçı’nın başkonsoloslukta çıkan bir arbede sırasında öldüğü söylendi. Aynı gün geç saatlerde Kral Selman ile bir telefon görüşmesi daha gerçekleştirdik. Cinayetin kabulünün ardından olaya karıştığı belirtilen 18 kişinin tutuklandığını bana ifade etti. Ülkemize verilen listedeki kişilerin emniyet ve istihbarat birimlerimizce olaya karıştıkları tespit edilen kişilerle aynı olduklarını görüyoruz. Yani bu gelen 15 kişi, artı 3 kişi. Bu gelişmeler cinayetin resmen kabul edilmesi bakamından elbette önemlidir. 21 Ekim’de de Sayın Trump ile kapsamlı bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek olayın aydınlatılması konusunda mutabık kaldık. Türkiye olarak biz bu tüm süreci devlet ciddiyetine, uluslararası hukuka ve ülkemiz mevzuatına uygun şekilde yürüttük. Buna rağmen ülkemizi karalamak, töhmet altında bırakmak için çeşitli medya mecralarında yoğun bir kampanya yürütüldü. .iz bu kampanyaların kimler tarafından ne amaçlı yürütüldüğünü biliyoruz. Ülkemizin itibarına yönelik bu suikast girişimleri bizi gerçekleri arama çabamızdan alıkoyamadı. Her şeyden önce bu cinayet Suudi Arabistan toprağı sayılan konsolosluk binasında işlenmiş olabilir, unutulmamalıdır ki, burası Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içindedir. Viyana Sözleşmesi de diğer uluslararası hukuk kuralları da böyle vahşi bir cinayetin soruşturulmasının diplomatik dokunulmazlık zırhının altına gizlenmesine izin vermez. Biz sınırlarımız içinde işlenen bu cinayeti elbette tüm boyutları ila araştıracak ve gereğini yerine getireceğiz. Cemal Kışıkçı’nın Suudi Arabistan vatandaşı sıfatı yanında dünya çapında tanınan bir gazeteci olması bu konuda bize uluslararası bir sorumluluk ta yüklüyor. Türkiye kendi egemenlik hakları yanında uluslararası toplum adına insanlığın ortak vicdanının temsilcisi olarak bu meselenin takipçisidir. Şuana kadar ortaya çıkan bilgiler ve deliller Cemal Kaşıkçı’nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Böyle bir vahşetin örtbas edilmesi tüm insanlığın vicdanını yaralayacaktır” diye konuştu.

"Planlı bir operasyonun ürünü olduğu yönünde elimizde güçlü emareler bulunuyor” 

Suudi Arabistan yönetiminin cinayeti kabul ederek önemli bir attığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan sonra kendilerinden meselenin en altından en üstüne kadar tüm sorumlularını açık yüreklilikle ortaya çıkarmalarını ve hukuk önünde gereken cezaya çarptırılmalarını bekliyoruz. Cinayetin anlık bir hadiseden kaynaklanmadı, planlı bir operasyonun ürünü olduğu yönünde elimizde güçlü emareler bulunuyor. Mevcut bilgiler ışığında şu sorular herkesin kafasını kurcalamaya devam ediyor, olaylı ilişkili vasıflara sahip bu 15 kişi cinayet günü niçin İstanbul’da toplandı, biz bu soruya cevap arıyoruz. Bu kişiler kimden emir alarak oraya gelmişlerdir, başkonsolosluk binası neden hemen değil de günler sonra incelemeye açılmıştır, cinayet açıkça ortadayken onca tutarsız açıklama niçin yapılmıştır, öldürüldüğü resmen kabul edilen bir kişinin cesede neden ortada yok, cesedin yerli işbirlikçiye verildiği ifadesi şayet doğruysa, çünkü bu açıklamayı yetkili bir ağız yapıyor, şimdi soruyorum, bu yerli işbirlikçi kimdir? Sıradan birisi bu yerli işbirlikçiden bahsetmiyor, Suudi Arabistan'ın yetkili bir ağzı söylüyor, bu yerli işbirlikçiyi açıklamaya mecbursun. Kimse bu sorular cevaplanmadan meselenin üzerinin kapanacağını aklından bile geçirmesin. Bu çağrım Suudi Arabistan Kralı başta olmak üzere üst yönetiminedir, olayın cereyan ettiği yer İstanbul’dur. Dolayısıyla 18 tutuklunun yargılanmasının İstanbul’da yapılması teklifimizdir. Taktir kendilerinindir, ama bu benim teklifimdir, talebimdir” şeklinde konuştu.  

Derya Yetim - İlker Turak - Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Valerie Garnier: "Hayali gerçekleştirebiliyor olmak muhteşem bir sezonu özetliyor" Sezonu 4 kupa ile tamamlayan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nda Başantrenör Valerie Garnier, "Çok fazla hayalimiz vardı sezona başlarken, bu hayali gerçekleştirebiliyor olmak muhteşem bir sezonu özetliyor. Mükemmel bir sezon diyebiliriz. Aslında çok kısa bir süre vardı önümüzde hem birbirimizi tanıma hem de takımı olabildiğince yüksek noktaya getirmek için. Adım adım gittik. Bu noktada hep beraber hareket ettik" dedi. 2023-2024 sezonunda Avrupa’da üst üste ikinci kez Euroleague kupasını kazanarak bir ilke imza atan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, sezon başında müzesine götürdüğü FIBA Süper Kupa ile birlikte Türkiye Kupası ve Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nde de mutlu sona ulaştı. Sarı-lacivertli sporcular ve teknik heyet, Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda yer alan Fenerbahçe Basketbol Müzesi’nde medya mensuplarıyla bir araya geldi. Sezon başında şampiyon bir takıma geldiğini ve hedefler doğrultusunda birlikte çalıştıklarını belirten Başantrenör Valerie Garnier, “Çok fazla hayalimiz vardı sezona başlarken, bu hayali gerçekleştirebiliyor olmak muhteşem bir sezonu özetliyor. Mükemmel bir sezon diyebiliriz. Aslında çok kısa bir süre vardı önümüzde hem birbirimizi tanıma hem de takımı olabildiğince yüksek noktaya getirmek için. Adım adım gittik. Bu noktada hep beraber hareket ettik. Burada bir takım vardı ve bu takımı ben kurmamıştım. Dolayısıyla hedefler doğrultusunda hep beraber çalıştık. Çok iyi bir takımımız vardı. Hedeflere ulaşmak için takım halinde hareket etmemiz gerektiğini söyledik. Takıma da hakkını vermek lazım. Hiçbir zaman onları ekstra motive etmeme gerek kalmadı” ifadelerini kullandı. “Fenerbahçe’ye sadece kazanmak için gelirsiniz" 2018-2019 sezonunda Fenerbahçe’de başantrenörlük görevi yapmasının bu sezon kendisine yardımcı olduğunu vurgulayan Varnier, "Bu durum biraz yardımcı oldu. Yeri geldiğinde tanıdık yüzlerle karşılaştım. Fenerbahçe dokusunu biliyordum. Buraya gelirken nereye geldiğinizin farkında olmanız gerekiyor. Buraya sadece kazanmak için gelirsiniz. Fenerbahçe çok büyük bir aile, buraya tekrardan geldiğimde kimse beni unutmamıştı. Aslında ben aileme geri katılmış gibi oldum” diye konuştu. "Kariyerimdeki en özel sezonum" Fransız antrenör, kazanılan şampiyonlukların ardından kariyerinde çok önemli bir sezonu geride bıraktığını belirterek, "Gerçekten çok nadir olur tüm kupaları kazanmak. Bir antrenör sezona başlarken bütün alanlarda şampiyonluk hedefler. Bu şampiyonluklar gerçekleştiğinde de uyandığımızda gerçek mi diye kontrol ederiz. Hala o anın akışındayız. Belki biraz daha vakte ihtiyacımız var her şeyi tam anlamıyla idrak etmek için” değerlendirmesinde bulundu. Varnier, Fenerbahçe’deyken her sezon şampiyonlukları tekrarlamaları gerektiğinin de altını çizerek, "Gelecek sezon bizim adımıza zor geçecek. Fenerbahçe’deyseniz bu başarıları tekrardan kazanmanın bilincindesinizdir. Zor bir sezon olacak. Tek başımıza değiliz, ciddi rakiplerimiz var” dedi. "Türk basketbolu Avrupa’nın en iyi liglerden biri" Avrupa’nın önemli organizasyonlarında Türk takımlarının final oynaması üzerine ise Varnier, "Türk basketbolunun var olduğunu ve gerçekten Avrupa’nın en iyi liglerden biri olduğunu gösterir. Böyle bir sezon geçirdikten sonra devamlılığı tercih etmek gerekir tabii ki bazı değişiklikler yaparak" diyerek sözlerini noktaladı. Medya günü, ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ pankartı ile çekilen fotoğraf ile sona erdi.
Kocaeli Define ararken mağarada ölen baba ile oğlu toprağa verildi Bursa’nın İznik ilçesinde mağarada kaçak define kazısı yaptıkları esnada jeneratörden sızan gazdan zehirlenerek hayatını kaybeden baba ve oğlu Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde toprağa verildi. Edinilen bilgiye göre, Kocaeli’nin Gölcük ilçesinden yola çıkan Tevfik Özdemir (68), oğlu Okan Özdemir (42) ve arkadaşları İbrahim Ergün (38), define aramak için 2 gün önce Bursa’nın İznik ilçesine gitti. Gürmüzlü Mahallesi’nde kahvehanede çay içip etraftakilerle sohbet eden Tevfik ve Okan Özdemir ile İbrahim Ergün gecenin ilerleyen saatlerinde Karadere mevkiinde giderek mağarada kaçak kazı çalışması gerçekleştirdi. Tevfik ve Okan Özdemir ile İbrahim Ergün’den uzun süre haber alamayan yakınları endişe içinde durumu Mahalle Muhtarı Zeynel Çetin’e iletti. Çetin ise olayı 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Bunun üzerine İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürlüğü, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), Jandarma ve sağlık ekipleri harekete geçti. Daha önce bölgede kaçak kazı yapılan bölgelere yoğunlaşan ekipler, mağara girişinde Teyfik Özdemir’in cansız bedeniyle karşılaştı. Jandarma iz sürme -arama köpekleri ‘Meftun’ ve ‘Damga’ ile mağara içerisinde yapılan aramada Okan Özdemirile İbrahim Ergün’ün cansız bedenlerine de ulaşıldı. Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından cenazeler mağaradan çıkarıldı. Baba ve oğlunun cenazesi Kocaeli’nin Gölcük ilçesine getirildi Tevfik ve Okan Özdemir ile İbrahim Ergün’ün cansız bedenleri savcı ve ekiplerin incelemesinin ardından Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Baba, oğul ve arkadaşları jeneratörden mağara içine sızan karbondioksit gazından zehirlenerek hayatını kaybettiği belirlendi. Otopsi işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edilen baba ve oğlunun cenazesi Kocaeli’nin Gölcük ilçesine getirildi. Baba ve oğlunun Kavaklı Mahallesi Kavaklı Sanayi Camii’nde öğle namazına müteakip cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına Özdemir’in yakınları, sevenleri ve Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer katıldı. Cenaze namazının ardından baba ve oğlun cenazeleri İhsaniye Mezarlığına defnedildi. Öte yandan, Tevfik Özdemir’in emekli olduğu, Okan Özdemir’in ise bir dönerci dükkanında kurye olarak çalıştığı öğrenildi. Gürmüzlü Mahallesi’ne 6 kilometre uzaklıktaki Elbeyli Mahallesi’nde, 5 yıl önce aynı tarihte yapılan kaçak kazı sırasında 1 kişi hayatını kaybettiği 6 kişi de kurtarıldığı ortaya çıkmıştı.
Adana Adana’da açık saha tesislerinin toplu açılışı düzenlendi Adana’da Gençlik ve Spor Bakanlığı ile AB FRIT II Fonu bünyesinde Alman Kalkınma Bankası (KFW) yürütücülüğünde gerçekleştirilen proje çerçevesinde 12 ilde 22 tesisi içeren projelerin eş zamanlı açılışı yapıldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile AB FRIT II Fonu bünyesinde Alman Kalkınma Bankası (KFW) yürütücülüğünde gerçekleştirilen proje çerçevesinde Adana, Adıyaman, Batman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin, Mersin, Osmaniye, Şanlıurfa olmak üzere 12 ilde 22 tesisi içeren projelerin eş zamanlı açılışı yapıldı. Bu kapsamda Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri ile AB Türkiye Delegasyonu ve Alman Kalkınma Bankası üst düzey yetkililerinin katılımıyla Çukurova ilçesindeki 100. Yıl Mahallesi’ne inşa edilen açık saha tesislerinin açılış töreni düzenlendi. “Tüm gençlere hizmet verecek” Törende konuşan Vali Köşger, "Adana’nın en güzel noktasında, gençlerimiz, geleceğimiz, istikbalimiz, evlatlarımıza yönelik çok güzel bir faaliyet için bir aradayız. Çukurova hızla gelişen bir bölge. Ancak şuana kadar burada bir spor stadyumu, bir futbol sahası mevcut değildi. Avrupa Birliği’nin, Alman Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla, bakanlığımız ve hükümetimizin çalışmalarıyla burada bu hizmet gerçekleştirildi. Bölgemizde bir türlü istikrar gerçekleşmiyor ve ülkemizin etrafında, her tarafta sıkıntılı durumlar var. Kendi ülkesinde can güvenliği kalmayan çok sayıda komşumuzu da misafir ediyoruz. Burası ülkemiz gençlerine hizmet ettiği gibi onların da hizmetinde olacak. Türkiye kendi gençliğine yetişmeye çalışırken, onların ihtiyaç duyduğu spor alt yapısını gerçekleştirmeye çalışırken bir taraftan da ülkemize dışarıdan gelen gençlerimiz var. Buna yetişmekte zorlanıyoruz. AB bu anlamda devreye girdi ve bu tesislerin yapılmasında imkan sağladı. Onlara teşekkür ediyoruz, gençlerimize de hayırlı, uğurlu olsun diyoruz" dedi. Konuşmaların ardından, Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi folklor ekibi halk oyunları gösterisi sundu. Daha sonra protokol üyeleri hazırlanan platformda butona basıp açık saha tesislerinin açılışını gerçekleştirdi. Gençler, çok sayıda spor dalına yönelik etkinlik alanlarının oluşturulduğu tesiste gönüllerince spor yapıp, sosyalleşme imkanı buldu.
Bitlis Bitlis’te ‘yayla muzu’ uçkunun fiyatı, ‘Anamur muzunu’ üçe katladı Bitlis’in Tatvan ilçesinde doğal olarak yetişen ve ‘yayla muzu’ olarak da adlandırılan uçkun, 150 TL’lik fiyatıyla Anamur muzunu üçe katladı. Doğu Anadolu Bölgesi’nin yüksek kesimlerinde doğal olarak yetişen ve yöre halkı tarafından ışkın veya yayla muzu adıyla bilinen ve sevilerek tüketilen ekşimsi uçkun bitkisi, Tatvan’da satışa sunulmaya başlandı. Dağların yüksek zirveleri ve eteklerinden büyük zorluklarla toplanarak tezgâhlarda kilosu 150 TL’den satılan bitki, kent merkezinde çoğu insanın da başlıca geçim kaynağı oldu. Vatandaşlar binbir zorlukla topladıkları uçkunları torbalarla getirdikleri şehir merkezindeki ana caddelerde satışa sunarak aile bütçelerine katkıda bulunuyor. Bölge insanı tarafından büyük bir beğeniyle tüketilen bitkinin, özellikle sarılık, tansiyon, mide rahatsızlıkları ve diyabet gibi hastalıklara iyi geldiği iddia ediliyor. Vatandaşlar, binbir zorlukla toplayarak kilosunu 150 TL’den satışa sundukları yayla muzu, fiyatıyla Anamur muzunu üçe katladı. Hizan yaylalarında topladıkları yayla muzunun şeker, tansiyon gibi hastalıklara ilaç olduğunu iddia eden Ercan Sepet isimli satıcı, “Yayla muzunu nisan ayında toplamaya başlıyoruz. Bu bitkinin yaklaşık 1 ay gibi bir ömrü var. Yılda bir kez çıkıyor, bizler de ekmeğimizi yayla muzunu satarak kazanıyoruz” dedi. Bir kış boyunca yayla muzunun çıkmasını beklediklerini söyleyen Oğuz Uçak da, “Her derde deva olan yayla muzunu herkese tavsiye ediyorum. Bir kış bu bitkinin çıkmasını bekledim. Ekşimsi bir tadı olduğu için de ayrı bir aroma veriyor” ifadelerini kullandı.