POLİTİKA - 04 Ağustos 2021 Çarşamba 22:44

Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Orman yangınları da şu an tüm dünyanın mücadele ettiği adeta Kovid-19 salgını gibi uluslararası bir tehdittir” dedi.

Özel bir televizyon kanalında katıldığı programda önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin yalan terörü estirdiğini belirterek, devletin yangınla mücadele ve sonrası için yaptığı çalışmaları anlattı.

“Rize ve Arhavi’de konutların sahiplerine konutlarını teslim edeceğiz”

Rize’de yaşanan selin ardından geniş bir kadro ile Rize ve Arhavi’yi giderek selin zararını yerinde incelediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tespitlerin yapıldığını, ödemelere başlanması için talimat verdiğini söyledi. Erdoğan, “Anında konut yapım işine de başlayalım istedik. Bir yıl içinde TOKİ olarak bu konutları bitirip Rize ve Arhavi’de konutların sahiplerine konutlarını teslim edeceğiz” diye konuştu.

“Yalan terörü estiriliyor”

Akdeniz ve Ege bölgelerinde yaşanan yangınlarla mücadelede gelinen noktayı anlatan Erdoğan, “8. gün, yangın bütün şiddeti ile devam ediyor. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu yıl orman yangınlarında büyük artış yaşandı. Burada siyasete yer olmamalı. 8 gün içinde 187 yangın çıktı. Bu yangınlardan şuanda 15 yangın devam ediyor. Bunların bir kısmı kontrol altında. 15 noktada devam eden yangınları kontrol altına alma çalışmaları sürüyor. Ülkemizin önemli işadamlarından birkaçının sahibi olduğu termik santral var ki, bu termik santral adeta yanma tehdidi ile karşı karşıya. Gün boyu uçaklar, helikopterler söndürme çalışması yaptı. Az önce kendileri ile görüşme yaptım, şuanda 3 bakanımız oradalar. Aşırı rüzgar söz konusu olmasa söndürmek çok kolay. Rüzgar tehdidi ile karşı karşıyayız. Biz sadece bunlarla mücadele etmiyoruz. Bir bakıyorsunuz ki, bu ülkede muhalefet ayrı türlü sizinle beraber mücadelenin içinde. ‘Niye uçak yok, niye helikopterler yok?’ gibi yalan terörü estiriliyor. Burada 16 uçak var, bugün gelenlerle bu 20’ye çıktı. 51 helikopter var, 9 İHA var, bunlar devrede. 850 arazöz var” şeklinde konuştu.

“Hiçbir yerden kaçma noktasına gitmedik, gerçeği söyledik”

Devlet olarak birinci derecede sorumluluklarının orman yangınlarına müdahale olduğunu, yerleşim bölgelerinde ise sorumluluğun büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada da Antalya, Antalya Büyükşehir Belediyesi şehir merkezinde bu işin sorumlusudur. Muğla Büyükşehir Belediyesi birinci derecede sorumludur. ‘Ben sorumlu değilim’ diyemez. İzmir, Aydın, Denizli aynı şekilde. Bunlar ‘bizim sorumluluğumuz yok’ diyemezler. Onlar burada ne tür imkan seferber ettiler, ne yaptılar, ne yapıyorlar? Biz devlet olarak ormanda mücadelemizi sürdürüyoruz. 8 şehidimiz var. Hiçbir yerden kaçma noktasına gitmedik, gerçeği söyledik” ifadelerini kullandı.

Devletin elindeki imkanları 2002 ile 2021 yılları ile kıyaslayarak açıklayan Erdoğan, dünyanın yangın tehdidi altında olduğunu belirtti. Amerika, Kanada, Rusya’daki yangınları hatırlatan Erdoğan, “Kimse kalkıp da ‘Rusya niye yanıyor?’ demiyor. Rusya yanarken ben sayın Putin ile görüştüm, o haldeyken 3 tane uçak, 4 tane de helikopter gönderdi. Bizim şuandaki bu çalışmaların içinde yer alıyor. Bu bir dayanışmadır” açıklamasında bulundu.

“Bunların hepsini görüp ona göre Türk siyaseti bunu değerlendirmesi lazım”

Yangınları iklim koşullarının tahrik ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kanada’da 4 bin 579 adet yangın çıkmış. Yanan ormanlara baktığımız zaman, Kanada’da 750 bin hektar alan yanmış. Çok ilginç bir şey. İspanya’da 448 orman yangını çıkmış, 57 bin 600 hektar alan zarar görmüş. İtalya’da bin 85 yangın çıkmış, 42 bin hektar alan etkilenmiş vaziyette. Bunların hepsini görüp ona göre Türk siyaseti bunu değerlendirmesi lazım” dedi.

Yangın bölgesine yaptığı ziyarette vatandaşlarla diyaloglarını anlatan Erdoğan, “Bir tanesi dedi ki, ‘benim varım yoğum bir traktör, onu verin yeter, benim ekmeğim o’ dedi. Diğeri geldi, ‘benim varım yoğum traktör’ dedi, Arkasından bir tane daha geldi, ‘benim de iki taneydi’ dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza talimatı verdim, bu traktörleri kendilerine ulaştıracaksın dedim. O traktör onun hem ineği hem danası hem koyunu. Çok mutlu oldu. Mesele bu. Lafla iş yürümüyor” diye konuştu.

“50 bin liralık evin içinin donanımı için destek vereceğiz”

Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı depremlerden örnek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıkılan yerleri adeta sıfırladık, yerine binalar konutlar yaptık, sahiplerine verdik. Vatandaşlarımızı hiçbir zaman kimsesiz bırakmadık. Bu güven getiriyor. Son 19 yılda afetlerle mücadelede biz profesyonel bir yaklaşım sergiledik. Yangın ortamında bile ‘biz başkanımıza güveniyoruz’ diyor. Yalanlara inanmıyor. Başkaları da gidiyor oraya, bir şeyler söylüyor. Afet bölgelerimizde çok yönlü çalışmaları hızlı bir şekilde yürütebiliyoruz. Yangın söndürme faaliyetleri devam ederken, bir taraftan da ilgili birimlerimiz hasar tespit çalışmalarını sürdürüyor. Zaman kaybına tahammülümüz yok. Vatandaş bunu görecek ki, rahatlayacak. Bu arada bir şey daha yapıyoruz, hemen evini bul, kiranı biz ödeyeceğiz. Bunu yaparken de 50 bin liralık evin içinin donanımı için sana destek vereceğiz. Muhalefet konuşuyor da, muhalefetin belediyelerinin buralarda böyle bir derdi var mı? Ben gerekli talimatları verdim, evin içini donatacaksınız. Vatandaş evinin içinin donatıldığını gördüğü zaman ‘evim yandı ama devlet benim yanımda yerini aldı, eskiyi aratmayacak ev donattı.’ 50 bin liraya kadar her türlü desteği vereceğiz dedik” açıklamasında bulundu.

“Türk siyaseti maalesef muhalefetsiz bir siyasettir”

“Bizim bir talihsizliğimiz var. Türk siyaseti maalesef muhalefetsiz bir siyasettir. Türkiye’de muhalefetin terörü esiyor. Bunu bir kenara koymak mümkün değil” ifadelerini kullanan Erdoğan, Amerika’da, Kanada’da, Rusya’da çıkan yangınlara rağmen böyle bir şeyin olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar da ‘bize de ne düşer’ diye iktidarın yanında yer alır. Bizde bu yok. Bizde tam aksi. Olsa da olmasa da biz şuanda iktidarız, elimizden geleni ardına komadan yapmaya devam edeceğiz. Bugün YAŞ vardı, Şura üyesi olan Dışişleri Bakanıma, İçişleri Bakanıma siz gelmeyin bölgede kalın, yarın MGK var, siz gelmeyin, siz bölgede kalın, çalışmalara devam edin. Bu arkadaşlarımız 8 gündür bölgedeler. Orada yattılar, orada kalktılar. Milletvekili arkadaşlarımla beraber bölgedeler. Bunlar kalkıp da eğlenelim derdinde değiller. Biz dertliyiz. Bu yerler yanıyorsa bizin ciğerimiz de yanıyor. Biz elimizden ne geliyorsa bunu sonuna kadar yapacağız. Amerika, Yunanistan ne yapmış, bunu artık ben bilmeyeceksem iktidar olarak kim bilecek? 19 yılda belli bir tecrübe edindik, bizden öncekilerden edindiğimiz tecrübeler var. Onların neler yaptığını da gördük. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bilim bizim kılavuzumuzdur. Bu konu ile ilgili dünyada neler olup bitiyor yakından takip ediyoruz. Hep birlikte bu çalışmayı yürütüyor. Orman yangınları da şuan tüm dünyanın mücadele ettiği adeta Kovid-19 salgını gibi uluslararası bir tehdittir. Hatta bir de terör tehdididir. Yalan terörü dedim. Yalan terörü Türkiye’de var mı? Var. Kim yapıyor bu işi? Muhalefet yapıyor. Adına algı operasyonu diyorlar. Bunun adı aslında yalan terörüdür. Dürüst ol, samimi ol. Bir tespitin varsa bunu dürüstçe yap da adam sansınlar. Böyle bir şey yok” dedi.

Yangınlarda telef olan canlılardan bahseden Erdoğan, “Biz hemen tedbirlerimizi aldık. Bu canlıların tespitini yapın, sahiplerine hemen ödemelerini yapacağız. Büyük başsa büyük baş, koyunsa koyun. Hepsinin ödemelerini yapacağız” diye konuştu.

Derya Yetim - Hülya Keklik - Muhammet Mücahit Dereli

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum İrfan Meclisi’nde turizm ele alındı Erzurum’da “İrfan Meclisi” “EİT 2025 Turizm Başkenti Erzurum” gündemiyle ilk toplantısını yaptı. Erzurum’da bir araya gelme kültürünü geliştirmek, ortak aklı şehir ve halkın yararına çalıştırmak ve istişare kültürüne katkı sağlamak için yeni bir oluşum olarak kurulan ve aralarında STK temsilcilerinin, iş insanlarının, akademisyenlerin, eğitimcilerin, yazarların, bürokratların bulunduğu “İrfan Meclisi” ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yaklaşık altmış kişinin katıldığı İrfan Meclisi’nin ilk toplantısında “EİT 2025 Turizm Başkenti Erzurum” konusu ele alındı. Açılış konuşmasını yapan TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş hızla değişen dünyada, şehirlerin de zihinsel ve fiziksel dönüşümler yaşadığı bir çağda şehrin, içinden çıktığı medeniyetin ve yaşadığı çağın gerçeklerini, geleneklerini göz ardı etmeden, dinamik ve yenilikçi bir ortak akılla ancak yaşanabilir olabileceğini belirtti. Murat Ertaş konuşmasında Erzurum’un EİT 2025 Turizm Başkenti seçildiğine dikkat çekerek EİT ve “turizm başkenti” kavramı hakkında bir değerlendirme yaptı. Turizm Başkenti olmanın sosyo-kültürel ve ekonomik birçok fırsatı Erzurum’un ayağına getirdiğini söyleyerek ortak akıl faydasında birleşen “İrfan Meclisi”nin katılımcılarına teşekkür etti. İrfan Meclisi’nin katılımcılarının tek tek fikirlerini beyan etmesinden sonra Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen tüm katılımcılara birbirinden değerli görüşleri, değerlendirmeleri, tenkitleri ve teklifleri için teşekkür etti. Başkan Mehmet Sekmen turizm ve sosyal belediyecilik alanında gerçekleştirdikleri icraatlerden ve başta kentsel dönüşüm, kış turizmi yatırımları, şehrin güzelleştirilmesi, ilçeler dahil Erzurum’un bir bütün olarak kültür varlıklarının turizme kazandırılması gibi konularda yeni dönemde yapmayı düşündükleri projelerden bahsederek seçimlerden sonra işe hız vereceklerini ve Erzurum’un EİT 2025 Turizm Başkenti olmasının getireceği fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla, Erzurum Valiliği’yle ve şehrin paydaşlarıyla ortak akılla çalıştıklarını, çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.
Hatay Depremin ardından 1 ay aracının bagajında yaşayarak afetzede vatandaşlara şifa dağıtan doktora, ‘Vefa ve Fedakarlık’ ödülü i Sina Hizmet Ödülleri töreninde; ‘Vefa ve Fedakarlık’ ödülüne layık görüldü. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Depreme Hatay’ın Hassa ilçesinde yakalanan Doktor Yasemin Türk ve ailesi ağır hasarlı binadan kurtulmayı başardı. Deprem felaketinde yaşadığı şoka rağmen afetzede vatandaşların yardımına koşan Dr. Türk, davranışıyla takdir topladı. Depremzede vatandaşlara şifa dağıtan Türk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında düzenlenen İbn-i Sina Hizmet Ödülleri töreninde; ‘Vefa ve Fedakarlık’ ödülüne layık görüldü. "Deprem gecesi duyduğum tek ses binanın uğultuları ve çatırtı sesleriydi" Deprem anında yaşadıklarını anlatan Dr. Yasemin Türk, "6 Şubat depreminin olduğu gün oğlum korktuğu için yanımda yatmıştı. Kendime geldiğimde her yer sallanıyordu. Duyduğum tek ses binanın uğultuları ve çatırtı sesleriydi. Geçti geçecek derken o kadar uzun geldi ki stresten kaynaklı bu kadar uzun sürdü diye düşündüm, ama geçmedi. Dua ettik ve artık hayatın sonuna geldik, bina yıkılacak ve altında kalacağız diye düşündüm. Çok şükür bina yıkılmayıp ağır hasar aldı. Bu süreçte bütün duvarlar yıkılmıştı. Merdiven duvarı merdivenin üzerine yıkılmıştı. Önde ben, arkada 2 çocuğum, onların arkasında ise eşim gidiyorduk. O enkazı görünce nasıl yapacağımı bilemedim. Bir an durup sonra dedim ki kay, kaydırak gibi enkazların üzerinden kayarak son anda indik" dedi. "Depremden hemen sonra ilk amacım çocuklarıma güvenli bir alan oluşturup, sonra hastaneye geçip hastalara yardım etmekti" Depremin ilk gününden itibaren Hatay’ı asla terk etmediğini dile getiren Dr. Türk, "İlk amacım çocuklara güvenli bir alan oluşturmak daha sonra hastaneye geçip hastalara yardım etmekti. Çocuklarımı arkadaşa sağ salim teslim ettikten sonra yapacağım tek şey memleket ve insanlar için ne yapabilirdim. Oradan hemen hastaneye gittim. Hastane ağır hasarlı olduğu için yeni yapılacak binamız henüz tamamlanmayıp inşaat halindeydi. Öyle olunca hızlı bir şekilde inşaat dahi olsa giriş katı yataklar ve battaniyeler taşındı, hastalar orada karşılandı. İnşaat halindeki hastaneyi ayağa kaldırdık. Bu süreçte il dışından çok sayıda görevlendirme ile doktor arkadaş geldi. Biz bunlarla mobil ekipler kurduk. Hassa’daki bütün köy ve mahalleleri 2 günde bir tarayacak şekilde sağlık hizmeti, muayene, reçete, ilaç dağıtımı yaptık. Sağlık Bakanlığının önerisiyle Cumhurbaşkanlığı tarafından 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle İbn-i Sina Hizmet Ödülleri Töreninde ’Vefa ve Fedakarlık’ ödülüne layık görüldüm. Depremin ilk gününden itibaren Hassa’yı asla terk etmedim. Çocuklarımı Ankara’ya gönderdim 4 ay onlardan ayrı kaldım. 1 aydan fazla da barınacak yerim olmadığı için kendi arabamın bagajında konakladım. Bunlara rağmen Hatay’ı asla terk etmedim. Gece gündüz demeden sürekli elimden ne geliyorsa sadece hekim olarak değil, insan olarak da neler yapabilirim diye bunları düşünerek çalıştım" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Uzmanı, Ramazan ayında günde kaç litre su tüketilmesi gerektiğini açıkladı Bugünlerde vücudunun susuz kalmaması için ramazan ayı boyunca iftarla başlayıp sahur bitimine kadar geçen sürede tüketilecek su miktarı büyük önem taşırken, Doç. Dr. Ramazan Danış, “Bir kişinin günde en az 2,5 litre su alması gerekiyor” diyerek uyarıda bulundu. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Bilim Şefi ve Organ Nakli Mesul Müdürü Doç. Dr. Ramazan Danış, Ramazan ayı ile birlikte böbrek hastalarının oruç tutup, tutmaması yönünde açıklamalarda bulundu. Şeker ve tansiyon hastalığının böbrek yetmezliği sonucunu doğurduğunu ve hekim kontrolünde bu hastaların oruç tutmaları gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Danış, “Ramazan ayında hastalar tarafından bize çok soru geliyor. Oruç tutalım mı, tutmayalım mı? Ya da oruç tutarken neye dikkat edelim diye sorular geliyor. Su tüketimi Ramazan ayında çok önemli. Öncelikle böbrekler vücutta iki adet bulunan küçük ama büyük görevler yapan, hayati önem arz eden organlardır. Böbreklerimize iyi bakmamız gerekiyor. Çünkü vücudun temizlenmesinden atık maddelerin atılmasına kadar bir sürü ilacın geçtiği yerdir böbrekler. Özellikle Türkiye ve Avrupa’da en sık böbrek yetmezliği yapan iki neden var; şeker hastalığı ve hipertansiyon. Bu hastaların mutlaka ve mutlaka şeker kontrollerini ve tansiyon kontrollerini yapmaları gerekiyor” dedi. Oruç tutan bireylerin iftar ve sahur vakti arasındaki zamana yayacak şekilde günde en az 2,5 litre su tüketmesi gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Danış, “Ramazan ayı aslında manevi yönün dışında vücuda dinlendirici olarak geliyor. Ama özellikle kronik böbrek hastalığı olan, böbrek yetmezliğiyle karşı karşıya olanlara tavsiyem oruç tutmamaları yönünde. Bilim de bu yönden konuşuyor. İslam dini kolaylık ve hoşgörü dinidir. Bu yüzden kronik hastalığı olanların oruç tutmaları konusunda bir dini çağrı yok. Böbreğin en iyi dostu sudur. Bir kişinin günde 2,5 litre su alması gerekiyor. Özellikle iftardan sonra direkt suya yüklenmeden ziyade 2-3 bardak su içip iftarla sahur arasındaki zamana yayılmalı su tüketimi. Bu zaman zarfında mutlaka en az 2,5 litre su tüketilmesi gerekiyor. Ramazan ayı boyunca özellikle toksik maddelerden, ağrı kesicilerden ve diğer maddelerden kaçmak gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Erzurum Şehitlerin aziz hatıralarına vefa Erzurum’da yaşamış ve vatan için canlarını feda etmiş 357 şehidin anısına duyulan saygı ve minnettarlığı ifade etmek amacıyla ‘Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi’ düzenlendi. Erzurum Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesindeki çini ve seramik atölyelerinde, “Aziz Hatıralarımıza Vefa” projesi kapsamında, 25 özel ihtiyaçlı birey ve 50 korunmaya muhtaç öğrenci tarafından çini eserleri hazırlandı. "Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi" Erzurum’da yaşamış ve vatan için canlarını feda etmiş 357 şehidin anısına duyulan saygı ve minnettarlığı ifade etmek amacıyla başlatıldı. Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesindeki çini ve seramik atölyelerinde gerçekleştirilen bu projede, 25 özel ihtiyaçlı birey ve 50 korunmaya muhtaç çocuk, Türk çini sanatından esinlenerek hazırladıkları eserlerle şehitlerimizin hatıralarına vefa borçlarını somut bir şekilde ortaya koydu. Türk çini sanatı ürünü olan Türk bayrağı ve şehitlerin isminin yer aldığı el yapımı çini tabaklar hazırlanarak 357 şehit yakını aileye, korunma ve bakım altındaki çocuklar tarafından verildi. “Her zaman yanlarında olacağız” Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, şehit ailelerine sunulan manevi hediyenin, aziz şehitlerimizin anısına olan vefanın ve minnettarlığın birer simgesi olarak önem taşıdığını belirterek, "Bu projenin, şehit ailelerimize olan saygı ve sevgimizi ifade etmede küçük ama anlamlı bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu vesile ile şehitlerimizi rahmetle anıyor, kahraman ailelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz. Projemizin toplumumuzda şehitlerimizin anısına olan saygıyı pekiştireceğine ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayacağına inancımız tamdır. Şehitlerimizin mukaddes emaneti olan kıymetli ailelerine ’Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi’yle Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüz olarak her daim yanlarında olacağız" dedi. “Devletimiz her zaman yanımızda oldu” Mardin’de çevre güvenliği kapsamında görevli bulunduğu binanın çatısından düşerek şehit olan polis memuru Kubilay Karaman’ın babası Vedat Karaman ve Balıkesir’de kovaladığı şüphelilerin açtığı ateş sonucu yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan polis memuru Abdulkadir Güngör’ün babası Muktedir Güngör, devletin her zaman için yanlarında olduğunu ifade ederken, “Aziz Hatıralarımıza Vefa” projesi çerçevesinde yapılan ziyaretten dolayı mutlu olduklarını belirtti.