POLİTİKA - 24 Aralık 2018 Pazartesi 16:20

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Suriye Kürtlerini PYD’nin zulmüne terk etmeyeceğiz'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Suriye Kürtlerini PYD’nin zulmüne terk etmeyeceğiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye Araplarını DEAŞ’ın eline bırakmadığımız gibi, Suriye Kürtlerini de PKK-PYD’nin zulmüne terk etmeyeceğiz” dedi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Engelli Vatandaşların ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni, engelli gençlerin işaret dili ile İstiklal Marşı’na eşlik etmeleri ile başladı. Saray Engelsiz Yaşam Merkezi Mehteran Takımı mini bir konser verdiği törende elektrik çarpması sonucu ellerini kaybeden milli yüzücü ve ressam Yusuf Akgün, program boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın portresini yapmak üzere sahnede yerini aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahnede konser veren engelli gençlerin söylediği “Beraber yürüdük biz yollarda” şarkısına eşlik etti.

“Biz engellileri cennet çocukları olarak görüyoruz”

Kura ile ataması yapılacak 2 bin 504 engelli, 3 bin 274 devlet korumasından yararlanmış gence görev yerlerinin hayırlı olmasını dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplam 5 bin 778 kardeşimiz yeni bir hayata başlamış oluyorlar. Bugünkü atama ile birlikte engelli kamu görevlisi sayımız 56 bini aştı. Sadece kamuya atamakla kalmadık, özel durumlarını göz önünde bulundurarak iller arasında kolayca yer değiştirebilmelerini de sağladık. Engelli raporları konusundaki sorunları da çözdük. Kamuya ve özel sektöre ait merkezlerde 23 bin engelli bireye yatılı bakım hizmeti sunuluyor. Biz engellileri cennet çocukları olarak görüyoruz. Engellerin evlatlarımızın zihinlerinde veya uzuvlarında değil, onları eksik gören kalplerde olduğuna inanıyoruz. 122 bin ailemize engelli çocuklarımıza evde bakmaları için 826 lira ödüyoruz. Bu ülkede sahipsiz kalmış her çocuğun annesi de babası da devlettir. Yetimine, garibine, mağduruna, mazlumuna sahip çıkmayan devlet, bizim gözümüzde devlet değildir” açıklamasında bulunarak, engelliler için yapılan hizmetleri anlattı.

“Ülkemizin geldiği refah seviyesini kendilerine örnek almışlardır”

Türkiye’nin geçen 16 yıldaki başarı hikayesinin sadece milletin kazanım hanesine yazılmakla kalmadığını, aynı zamanda bölgede ve dünyada yüzlerce milyon insan için bir umut olduğunu kaydeden Erdoğan, “Yokluk, yoksulluk içinde kıvranan garipler ülkemizin geldiği refah seviyesini kendilerine örnek almışlardır. Özgürlük kavgası veren nice toplumlar Türkiye’nin yedi düvele karşı yürüttüğü mücadeleden aldıkları feyz ile cesaretlerini katlamışlardır. Medeniyetleri ve kültürleri sürekli örselenen nice halklar, milletimizin kendi özünü koruyarak küresel düzeyde kendi gösterebilme kabiliyetini görerek rahatlamışlardır. Türkiye’nin ‘dünya 5’ten büyüktür’ itirazı uluslararası platformlarda oluşan statü karşısında kendisini çaresiz hisseden ülkelere öz güven aşılamıştır. Tüm alanlarda attığımız her yeni adım ile kendimiz ile dostlarımızın ve kardeşlerimizin sorumluluğunu üzerimizde taşıdığımıza inanıyoruz. Bu sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmenin birinci şartı kim olduğumuzu unutmamak. İkinci şartı da birlik ve beraberliğimize sıkı sıkıya sarılmaktır” diye konuştu.

“Biz Suriye’de Arap kardeşlerimizin, Kürt kardeşlerimizin özgürlüğünü kendilerine iade için varız”

Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülagü’nün ele geçirdiği Bağdat’ta genç bir medrese hocası olan Kadıhan ile aralarında geçen sohbete ilişkin hikayeyi anlatan Erdoğan, hikayenin sonunda, “Birbirimizle uğraşmayı bırakacağız ve birbirimizi Allah için seveceğiz. Eğer biz sahip olduğumuz nimetleri kıymetini bilemez, nankörlük yoluna saparsak akıbetimiz eninde sonunda böyle olur. Şükrümüzü eksik etmez, çok çalışır, birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarsak inanın dünyanın en güçlü ordularını getirseler de bizim karşımızda duramaz. Maalesef bugün İslam dünyasına baktığımızda nerede bir acı, göz yaşı, zulüm varsa gerisinde toplumların kendi eksikleri, yanlışları, dağınıklıkları var. Zalimler güçlerini ellerindeki silahlardan, paralardan değil, asıl karşılarındaki işte bu manzaradan alıyor.

Türkiye bölgesinde ve dünyada hep Hakk’ın, haklının, adaletin peşinde giderek başarıya ulaşıyor. Bugün Suriye’de yaşanan zulmün tek sebebi, Suriye halkının kimi yerde Sünni, Şii, Kürt, Arap, Türkmen diyerek paramparça edilmiş olmasıdır. Aynı durum Irak için, Yemen için geçerlidir, benzer parçalanmışlıklar Libya, Somali için, diğer kan ağlayan coğrafyalar için geçerlidir. Esaretin de sefaletin de sebebini kendi içimizde aramadıkça bu manzarayı değiştiremeyiz. İşte bunun için Suriye’deki Arapların güvenliği ve huzurunu kendi meselemiz olarak görüyoruz. Kürtlerin sorununu kendi meselemiz olarak görüyoruz. Şuanda biz Suriye’de niye varız? Oradaki Arap kardeşlerimizin özgürlüğünü kendilerine iade için, Kürt kardeşlerimizin özgürlüğünü kendilerine iade için, yoksa terör örgütleri için değil, onun için oradayız. Türkmenler zaten öz kardeşlerimiz, elbette onların güvenliği ve huzuru bizim meselemizdir. Suriye Araplarını DEAŞ’ın eline bırakmadığımız gibi, Suriye Kürtlerini de PKK-PYD’nin zulmüne terk etmeyeceğiz. Aynı şekilde Arap kardeşlerimizi PKK-PYD’nin eline terk etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Suriye’de meselenin Arap, Kürt, Türkmen meselesi olmadığını, meselenin özgürlük, Suriye’nin toprak bütünlüğü meselesi olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye’de yaşayan 4 milyon Suriyeliden 300 bininin Türkiye’nin temizlediği bölgelere geri döndüğünü kaydetti. Erdoğan, “Zeytinlik dediğimiz bölgeye gitti, Cerablus, Nereye? Afrin’e. Buraları biz güvenli hale getirdik. Sincar, aynı şekilde güvenli hale gelecek. Odaya da gerekenler yapılıyor” ifadelerini kullandı.

31 Mart Yerel Seçimlerini ne kadar önemsediği anlatan Erdoğan, “Siyasi hayatımız boyunca hep milletin tercihlerini, milli iradeyi, yani demokrasiyi önde tuttuk. Milletimizin beklentilerini, hayallerini, taleplerini emir telakki ettik. Siyaseti milletim hakimi değil, hadimi olmak gayesiyle yaptık. Üstlendiğimiz tüm görevleri bu anlayışla yürüttük” açıklamasında bulundu.  

Derya Yetim - Ömer Çetin


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Oto yıkamacıda işlenen cinayetin detayları ortaya çıktı Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde oto yıkamacıda iş yeri sahibini kalbinden bıçaklayarak öldüren sanık; maktul tarafından beysbol sopası ile darp edildiğini, bıçaklandığını, kafasına silah dayanınca kendini kurtarmak amacıyla hareket ettiğini söyledi. Olay, 7 Haziran 2023 tarihinde gece saatlerinde Merkez Mahallesi Albay Burak Caddesi üzerinde bulunan oto yıkamacıda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre iş yeri sahibi Abdurrahim Bozboğa (39), Muhammed Alperen U. tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Olaya ilişkin başlatılan geniş çaplı soruşturmada Muhammed Alperen U., Uğur S., Sedat Y., Ö.S. ve Y.E. isimli şahıslar polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. İfadeleri alınan şüphelilerden Uğur S., Sedat Y., Ö.S. ve Y.E. adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken Muhammed Alperen U. ise çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Olayla ilgili Muhammed Alperen U. hakkında "Haksız tahrik altında kasten öldürme" suçundan dava açıldı. Uğur S. ile Sedat Y., hakkında ise Muhammed Alperen U’ya yönelik işlediği "Kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma" suçundan dava açıldı. "Maktul beyzbol sopası ile beni darp etti, kolum kırdı ve bacağımı bıçakladı" Olayla ilgili duruşma Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Duruşmaya tutuksuz sanıklar Uğur S., Sedat Y. ve taraf avukatları bulunurken, müşteki sanık sıfatında bulunan Muhammed Alperen U. ise SEGBİS ile davaya katıldı. Olaya ilişkin dinlenen Muhammed Alperen U., "Eğlence mekanı işletiyorum. Olaydan 2 gün önce Abdurrahim iş yerimde müşterimi dövmüş. Olay günü huzursuzluk çıkardığı için mekana gelerek benden özür diledi. Ben de özrünü kabul ettim ve gün boyu beraber oturduk. Yanında Uğur ve Sedat da vardı. Ben iş yerinden çıkınca Abdurrahim iş yeri müdürüm olan Yunus İ’ye yumruk atmış. Olayı bana haber verdiler, iş yerine geldiğimde Abdurrahim ve sanıklar olay yerinde değildi. Abdurrahim, Uğur’un telefonundan beni arayarak Yunus’un kendisinden şikayetçi olmaması için ikna etmemi istedi. Bir süre sonra Uğur’da beni arayarak Abdurrahim’in benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben de Uğur’a güvendiğim için Abdurrahim’in oto yıkama dükkanına gittim. Abdurrahim beni koltuğa oturttu. Daha sonra beysbol sopası ile beni darp etti, kolum kırdı, bacağımı bıçakladı ve kulağımın dibinden 2 el ateş etti. Bu sırada Sedat havluyla ağzımı kapatıyor, Uğur da elimi ayağımı tutmaya çalışıyordu. Daha sonra Abdurrahim silahı yastıkla birlikte kafama dayadı. Yapmasın diye yalvardım, korkuyla masanın üstünde bulunan bıçağı bir kez salladım ve kaçtım. Öldürmek veya yaralamak amaçlı hareket etmedim. Abdurrahim’in öldüğünü bilmiyordum, öğrenince teslim oldum. Olay sebebiyle dükkanımı da yakmışlar. Daha önceye dayalı sanıklar ve maktulle herhangi bir husumetim yoktu" diye konuştu. "Abdurrahim alkolün etkiyle Alperen’e beyzbol sopasıyla birkaç kez vurdu" Suçlamaları kabul etmeyen tutuksuz sanık Uğur S.,"Abdurrahim ile Alperen’in mekanına giderek bir şeyler içtik. Normalde Abdurrahim alkol için biri değil ama o gün içti. Daha sonra ben eve gittim. Öğrendiğim kadarıyla Abdurrahim’in kardeşi, Alperen’in iş yerinde müşteriyi dövmüş. Abdurrahim, Alperen’den özür dilemek için mekana gidiyor. Bir gün sonra da eğlence mekanında çalışan kadınla Abdurrahim birlikte otururken Yunus bu duruma sinirleniyor. Yunus ile Abdurrahim arasında bu sebeple kavga çıkıyor. Abdurrahim bana, Yunus’un kendisine bıçak çektiği için yumruk attığını söyledi. Yunus’un kendisini şikayet ettiğini, şikayeti geri aldırmak istediğini ifade etti. Alperen’i olay yerine çağırdı ve alkolün etkisiyle beysbol sopası ile birkaç kez vurdu. Ancak bacağına bıçak soktuğunu görmedim. Alperen’e yönelik herhangi eylemde bulunmadım, suçlamaları kabul etmiyorum. Abdurrahim 2 el ateş etti ama Alperen’i hedef almadı" şeklinde konuştu. "Abdurrahim’in kalbinden kaç fışkırdığını gördüm" Tutuksuz sanık Sedat Y. ise "Abdurrahim’in Alperen’e beyzbol sopasıyla vurduğunu hatırlamıyorum. Maktul, Alperen’e ateş etmedi, aksine bize doğru ateş etti. Alperen cebinden bıçak çıkardığını ve Abdurrahim’in kalbinden kaç fışkırdığını gördüm. Uğur ile olaya müdahil olmadık. Suçlamaları kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. "Müvekkilim bir saat boyunca darba maruz kalıyor" Olayın meşru müdafaa olduğunu söyleyen Muhammed Alperen U’nun avukatı Mehmet Kamil Şirin, "Alperen, babasının ölümünden sonra eğlence mekanını mecburen işletmeye başlıyor. Maktul ve arkadaşları mekanın sahibi gibi davranıyor. Maktul, A. adlı çalışan kadını masaya oturtunca Yunus ile aralarında tartışma olmuş. Maktul’de Yunus’a yumruk atmış. Olay bu sebeple başlıyor. Uğur, Alperen’i olay yerine çağırınca müvekkilimde gidiyor. Müvekkilim bir saat boyunca darba maruz kalıyor. Netice olarak kolu kırılıyor, 3 kez bacağından bıçaklanıyor. Alperen şahıslardan kurtulabilmek için can havliyle hareket yapıyor ve olay yaşanıyor" dedi. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın ertelenmesine karar verdi.