GÜNDEM - 21 Ekim 2019 Pazartesi 12:19

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Batı'ya sert tepki!

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Batı'ya sert tepki!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO ülkeleri dahil. AB ülkeleri dahil hepsi. Hani siz teröristlere karşıydınız. Ne zamandan beri siz terörle beraber hareket etmeye başladınız. Yoksa bu terör örgütleri PYD YPG NATO’ya üye oldu da bizim mi haberimiz olmadı. Bu nasıl bir iştir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum’a katıldı. Programda konuşan Erdoğan, demokrasinin ve adaletin tesisinin, dünyadaki farklı sesleri bir araya getirmekten geçtiğini vurgulayarak, “Daha önce katılacakların bildirdikleri halde Barış Pınarı Harekatı'nı gerekçe göstererek programların iptal edenler, aslında bu büyük fırsatı kaçırmışlardır. Türkiye’nin bölgeyi terörden arındırmak için başlattığı Barış Pınarı Harekatı'nı protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemediklerini düşünüyorum, terör örgütlerine destek verdiklerini düşünüyorum. Bu tiplerin teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok. Eğer karşıysan işte platform burası gelirsin burada teröre karşı olduğunu bütün her şeyiyle ortaya koyarsın. Forumda pek çok farkı fikir ve dünya görüşünde insan bir araya gelmişken bu tavır hiçbir demokratik değer ve etikle uyuşmuyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Batı'ya sert tepki!

Dünyanın büyük bir değişim yaşadığının altını çizen Erdoğan, “Bir tarafta zulüm ve adaletsizlikler var, diğer tarafından ise yeni bir inşa yükseliş ve refah düzeyi bulunuyor. Toplumlar açısından önemli olan bu değişimin ne tarafında yer aldıklarıdır. Türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyada insanlık tarihi boyunca bu iniş çıkışlar hep yaşanmıştır. İnsanlığın en büyük medeniyetleri, kültürleri, fikir ve sanat eserleri bu topraklardan tüm dünyaya yayılmıştır. İnsanlığın en büyük acıları da ya bu toprakların içindeki mücadeleler sırasında ya da dışarından gelen etkilerle yaşanmıştır. Son birkaç yüzyıldır her ne kadar dünyaya yön veren siklet merkezi bir parça değişmiş gibi gözükse de kavganın odağında bu coğrafya vardır. Hal böyle olunca ister istemez ülkemiz gelişmelerin merkezine yerleşiyor. Esasen Türklerin Anadolu’daki varlığı daha eskilere yayılıyor. Anadolu’daki mutlak siyasi hakimiyetimizi geçmişi bin yıla yaklaştı. Bu dönemin en kritik aşamalarından biri yaklaşık bir asır önce yaşandı. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulmaya çalışılan yenidünya düzeninde Türk milletine ve devletine yer verilmemişti. Anadolu’nun içinde küçük bir alana sıkıştırılan, siyasi, ekonomik, askeri olarak tam manasıyla bitirilmiş bir devleti bize bahşetmişlerdi. Millet olarak bu zilleti kabul etmedik. İstiklal harbimizi zaferle sonuçlandırmamızın ardında Lozan’da varılan mutabakat kabul edebileceklerimizin asgarisini oluşturuyordu. Samsun, Erzurum, Sivas, Ankara hattında şekillenen istiklal mücadelemizin hedefi olan Misak-ı Milli sınırlarımızda da ciddi fedakarlık yaparak bu neticeye ulaştık. Hiç şüphesiz bu esneklikleri, dönem şartlarında düşünmek gerekir. Bunu yapacak olan tarihçilerdir. Bugün bize düşen görev milletimizin Anadolu’daki varlığına ve gücüne uygun şekilde yeni hedefler ortaya koyarak yolumuza devam etmektir” şeklinde konuştu.

"Biz sahip olduğumuz her şeyin bedelini misli ile ödemiş bir milletiz”

Bölgede bağımsızlığını kendi gücüyle kazanmış Türkiye dışında birçok ülkenin mutsuz, sıkıntılı ve zayıf bir konumda olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Ne tek kaynağı petrol olan finans gücü, ne toprak ve nüfus büyüklüğü, ne kayıtsız şartsız yeni düzene teslim olma çabası bu gerçeği değiştirmeye yetmemiştir. Sınırları terle kanla değil masa başında cetvelle çizilerek oluşturulan devletlerin hiçbir zaman gerçek devlet olamayacağı ortaya çıkmıştır. Özgürlüğün başkaları tarafından verilen bir lütuf değil, hak edilen, yürek ve bilek gücüyle alınan ve ölümüne bir kararlılıkla korunan kutsal bir değer olduğunu bu süreçte bir kez daha gördük. Türkiye’nin coğrafyasındaki diğer devletlerden farkı burada yatıyor. Biz sahip olduğumuz her şeyin bedelini misli ile ödemiş bir milletiz. Türkiye ile ilgili değerlendirmelerin oryantalist kalıplardan ziyade bu derin tarihi perspektifte yapılması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.

"Suriye ve Doğu Akdeniz’de yanlış hesapları bozduk"

Türkiye’nin Suriye ve Doğu Akdeniz’de yanlış hesapları bozduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu yanlış hesapları milletimizin çelikten iradesi, devletimizin gücü ile bozmak zorunda kalıyoruz. Suriye ve Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşadığımız gelişmeler, yanlış hesapların bozulmaya mahkum olduğunun güncel örnekleridir. Burada yanlış anlamalara mahal vermemek için bir kez daha söylüyorum. Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında, hiçbir toplumun özgürlüğünde, ya da çıkarlarında gözü yoktur. Böyle bir ithamı kendimize yapılmış en büyük hakaret sayarız. Biz sadece kendimizin ve ayrılmaz parçamız olarak gördüğümüz kardeşlerimizin hakkını hukukunu geleceğini savunuyoruz. Geçmişinde ne sömürge, ne katliam ayıbı olmayan bir milletin başka gayesi olamaz. Herkes Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Afrika’da başka niyetlerle at koşturuyor olabilir. Ama Türkiye sadece kardeşleri ile olan kader birliği sebebiyle oradadır. Bu bir damla petrolü, bir damla kandan daha değerli görenlerin asla anlayamayacağı büyük bir erdemdir. Yunus Emre ve Mevlana’nın torunlarında başka türlü bir tavır bekleyenler, ülkemizi kendi buhranlarının içine çekemeyeceklerdir Biz ayrı yapmadan zalime zalim, teröriste terörist, zulme zulüm demeye devam edeceğiz. Bunlara karşı verdiğimiz mücadeleyi de ödediğimiz bedelleri şeref madalyamız görerek sonuna kadar sürdüreceğiz" açıklamalarında bulundu.

"Terör örgütleri ile masaya oturmadık, oturmayız, oturmayacağız"

Cumhurbaşkanı Türkiye’nin terör örgütlerine bakış açısını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti olarak 18 yıllık görev süremizde terör örgütleri ile masaya oturmadık, oturmayız ve oturmayacağız. Başkaları oturabilir, onlar da bizi ilgilendirmez. Bu aynı zamanda uluslararası siyasetin, savaş hukukunun, terörle mücadelenin de nereden nereye geldiğini göstermesi bakamından önemi. Bir tarafta ‘terörle mücadele’ diyeceksiniz, öbür tarafta teröristleri şımartacaksınız. Öyle bir şımartma ki düşünün Kuzey Suriye’de eğer 30 bin tır Irak üzerinden silah mühimmat araç gereç sokuluyorsa, acaba ‘ben dünyanın en güçlüsüyüm’ diyenler bunu neyle izah edecekler. Bu demokrasinin neresinde yazıyor bize bir söylesinler. Uluslararası siyasetin neresinde yazıyor bize söylensinler. Uluslararası savaş hukukunda var mı bize söylesinler. Yok söyleyemezler, o zaman susuyorlar. Ama biz susmayacağız."

"Düşünce özgürlüğüne inananlar, inancını o yeşil dolara asla değişmeyecektir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetini de hatırlatarak, “Ülkemizde Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda bir medya mensubunun oradaki bir nikah akdi ile alakalı muamelesini yapmak üzere geldiğinde muhatap olduğu olay herhalde unutulmamıştır. Batı buna nasıl baktı. Batı bunu nasıl takip etti. Acaba batı bu işi kovaladı mı. Amerika bu işi kovaladı mı. Önce şöyle birkaç çatlak ses. Ondan sonra bu iş adeta bir kenara bırakılmıştır. Hani düşünce özgürlüğü. Düşünce özgürlüğünün aktörlerine karşı yapılan bu uygulamayı nereye yerleştireceksiniz. Bu konuda maalesef dünyanın şu anda bu işi takip eder durumda olduğuna inanmıyorum. Bunların tek çıkış nedir. ‘Bizim dolarlarımız var’. Dolayısıyla ‘biz dolarlarımızla bu işi hallederiz’. Her zaman yaptıkları bu değil mi?. Şimdi de bunu yaparlar. ‘Petrolümüz var’. Tek bunların yöneldikleri yol bu. Ben inanıyorum ki düşünce özgürlüğüne inananlar, inanç özgürlüğüne inananlar ne inancını, ne düşüncesini o yeşil dolara asla değişmeyecektir. Karanlıkta göz kırpılarak perde arkasından toplumları yönetme devri kapanmıştır. Diplomasinin sadece güçlülerin baskı aracı olarak kullanılmaya devam edilmesi mümkün değildir. Darbeler dahil her yol mübah sayılarak kurulan çarpık düzenin sonuna gelinmiştir. Küresel sistemin en zayıf halkasını oluşturan ekonomik ilişkilerin, siyasi hedeflerin silahı haline dönüştürülmesi intiharla eş anlamlıdır” dedi.

“Tüm batı teröristlerin yanında yer aldı, hepsi birlikte bize saldırılar”

Türkiye’nin son 6 yılda her türlü saldırıya maruz kaldığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Uluslararası toplumdan ülkemizin terör örgütleri ile mücadelesi noktasında maruz kaldığı siyasi, diplomatik, ekonomik vandallıklara karşı güçlü bir duruş sergilemesini beklerdik. Bu konuda derin hayal kırıklığı içindeyiz. Sınırlı sayıda ülke ve kurum dışında bu onurlu tavrı gösterebilen çıkmadı. Bu tavır sergilenemediği müddetçe tüm ülkeler kendi geleceklerini kendi elleri ile tehdit altına sokuyor demektir. Türkiye ile empati yapmak yerine başımızdaki terör ve sığınmacı sorunlarının ilanihaye bizimle sınırlı kalacağını düşünenler yanılıyorlar. Tüm batı teröristlerin yanında yer aldı. Hepsi birlikte bize saldırılar. NATO ülkeleri dahil. AB ülkeleri dahil hepsi. Hani siz teröristlere karşıydınız. Ne zamandan beri siz terörle beraber hareket etmeye başladınız. Yoksa bu terör örgütleri PYD YPG NATO’ya üye oldu da bizim mi haberimiz olmadı. Bu nasıl bir iştir. Burada hep birlikte özellikle samimi olarak teröre karşı olanlar bunun ispatını yapmak zorundadır. Hangi uluslararası terör toplantısına gidersek önce bunun hesabını sorun. ‘Sizi biz teröristlerle nasıl yan yana olduğunuzu biliriz’ deyin. Onların uluslararası camiada hesaba çekin. İnsanlık bunları tanımalı. Terör ve sığınmacı sorunun çözüm yolu duvarları yükseltmekten geçmiyor. Çözüm herkesin kendini güvenlik ve refah içinde yaşadığı sınırları içine hapsetmesinden de geçmiyor. Karşımızdaki mesele insanlık meselesi. İnsan olmakla zalim olmak arasındaki çizginin ne tarafından durduğunuz meselesidir. Bu büyük sıkıntını yükünü sadece mağdurları ve şartlarını zorlayarak onlara gönüllerin açanların sırtlarına yüklemeye kalkmak adaletsizliktir. Bu tavır sürdürülebilir değildir."

“Dünyayı 5 daimi üyenin bir tanesinin iki dudağı arasına mahkum etmek insani ve adil değildir”

Birleşmiş Milletlerin (BM) yeniden yapılandırılması çağrısını yineleyen Erdoğan, “Türkiye sadece bölgesinde değil dünyanın dört bir yanında sorumluluğunun gereğini yerine getirmek için şartları sonuna kadar zorluyor. Biz bunun içini Suriye’deyiz. Bunun için Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar bize uzatılan ellere karşılık verme çabasındayız. Bunun için gelin BM başta olmak üzere küresel sistemin lokomotif kuruluşlarını yeniden yapılandıralım diyoruz. Kendimiz için ne istiyorsak insanlık için de onu istiyoruz. Çünkü biz Türkiye’yiz. İnsanı ailesinin kadim mirasının günümüzdeki en güçlü temsilcisiyiz. Biz inşa etmek üzerine kurulu bir medeniyeti ihya etme peşindeyiz. Dünyayı 5 daimi üyenin bir tanesinin iki dudağı arasına mahkum etmek insani ve adil değildir. Kaç üye var 196. Hepsinin burada daimi üye olma şansını yakalayabileceği bir reformist anlayışla adımı atmak gerekir. Şu an da geçici üyeler var. Geçici üye olmak için bazı devletler yarışıyor. Olsan ne olur olmasan ne olur. Senin el kaldırma indirmekten başka orada hiçbir kıymetin yok. Her şey o 5 daimi üye hatta onlardan bir tanesi için geçerli. Bu reformist hareketi gerçekleştirmemiz lazım. Dünya 1. Dünya savaşı sonrasındaki dünya değil, değişti artık. Yenidünya düzenini bir önceki gibi zulüm ve acı üzerine değil, adalet ve barış üzerine kurmak istiyorsak önce bu konuda anlaşmamız şart” ifadelerini kullandı.

“Bizi terör örgütü kalemşörlerinden değil, bizden dinleyin”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgedeki endişelerine karşı çıkanlara da seslenerek, “Ülkemizin endişelerine yaptıklarına karşı çıkanlardan tek bir isteğimiz var. Bizi terör örgütlerinin kalemşörlerinden değil bizden dinleyin. Bizi yeminli Türkiye düşmanlarının söyledikleri ile değerlendirmek yerine gelip burada neler yaşandığına bakın. Bizi dinlerken de tarihi ve siyasi bağnazlıkların ürünü o filtreleriniz var ya onları bir kenara bırakın. Açık şeffaf olun. O zaman birlikte yapabileceğimiz çok şey bulunduğunu göreceksiniz. Bu tür tartışma platformları karşılıklı olarak birbirimize kulak verebilmemiz bakımından önemli fırsatlardır” dedi.

“Sayın Putin ile süreci ele alacak, atılması gereken adımları atacağız”

Konuşmasının sonunda Barış Pınarı Harekatı'na verilen arayı hatırlatan Erdoğan, “120 saat ara durumu var. Artık büyük bir bölümü sona erdi. Yarın Rusya Soçi seyahatimiz var. Bu seyahatte Sayın Putin ile bu süreci ele alacak, ondan sonra atılması gereken adımları atmış olacağız” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kurum’dan otobüs şoförlerine müjde: “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” İBB Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programda konuşan Kurum, “Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Kurum’un yanı sıra Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü, AK Parti Sancaktepe İlçe Başkanı Turgay Akpınar, Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği Dernek Başkan Vekili Göksal Ovacık, ÖZULAŞ Başkanı Sedat Şahin, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda ilgiyle karşılanan Kurum vatandaşlarla hatıra fotoğrafı da çektirdi. “İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor” Programda konuşan İBB Başkan Adayı Kurum, “Bugün İstanbul’da yaklaşık 3 bin halk otobüsümüz var. Yüzbinlerce yolcuyu taşımaya çalışıyorsunuz. İstanbul’un bu yükünü almak için çaba sarf ediyorsunuz ama her geçen gün bu yük bir kat daha artıyor. İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor. Biz, hem özel halk otobüsü emekçilerini hem de İstanbulluları uğraştıran değil ulaştıran İstanbul diyerek rahatlatacağız. İstanbullu kardeşlerimiz sizlere emanet. Genç kızlarımız, kadınlarımız otobüse bindiğinde saat geçse, durak evine uzaktaysa şoför kardeşlerim gerekirse evinin önüne kadar bırakacak. Bu hedef öyle sadece yatırım ve buradaki hizmetlerden müteşekkil değildir. Biz bir yandan yeni ulaşım yatırımları yaparken bir yandan da İstanbul’un trafik sorununa dair, çok önemli adımlar atacağız. Ben ulaşım sektöründeki esnafımızın sorunları için aylarca çalıştım. Bu konudaki tüm uzmanlarla esnaf odalarımızla istişare ettim” dedi. “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” Otobüsçülerin yaşadığı sorunlara değinen Kurum, müjdeleri hakkında da şöyle konuştu: “Sizler, 40 yıldır yaşadığınız sorunları, dertleri şu beş yılda yaşadınız. Ücretlerinizi iki ay geç aldığınızı biliyorum. Çok büyük mağduriyetler yaşıyorsunuz. 2023 zammını hala alamadınız. Her bir özel halk otobüsümüzün 1 milyon TL alacağı var. Alamadığınız ödemelerinizden dolayı araçlarınıza bakım yapmakta zorlanıyorsunuz. Vatandaşlarımızı taşımak için gereken her türlü fedakarlığı yapıyorsunuz. Yanan ve bozulan otobüsler olduğunda mevcut İBB yönetimi bu sorunları görmezden geliyor. Sen otobüsçünün hakkını ödemezsen bu esnaf otobüsüne nasıl bakım yaptıracak. Mevcut İBB yönetimi sizin eksiklerinizle alakalı bırakın bir irade ortaya koymayı sorunları görmezden geliyor. Yetmiyor, bir de size boşu boşuna cezalar kesiyor. İETT yönetimi, ezan okunurken aracında su içip orucunu açan özel halk otobüsü şoförüne neden ceza keser? Eğer kötü niyetliyseniz, eğer bu milleti sevmiyorsanız elbette kesersiniz. Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” “Sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz” Müjdelerini saymaya devam eden Kurum, “Otobüslerinizi yenileyemediğinizi çok iyi biliyorum. Toplu taşıma kanununu ve mülkiyet probleminin çözümüyle ilgili kanunu meclise bu kardeşiniz taşıdı. Bu konunun takibini yapacağız ve mülkiyet sorununu tamamen çözeceğiz. Göreve gelir gelmez devlet bankalarımızla yapacağımız protokollerle sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz. Hem siz huzur içerisinde çalışacaksınız hem de İstanbullu kardeşlerimize en güzel hizmeti vereceğiz. İstanbul halk otobüsü bir marka olacak. İstanbul’un yollarında bozulan, yanan otobüs devri 31 Mart akşamı tamamen bitecek” diye konuştu. “İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor” Seçimin iki zihniyet arasında gerçekleşeceğini belirten Kurum, “Bizim şoför esnafımız, kalenderdir. İşte sizler İstanbullunun sorunlarını dinleyen insanlarsınız. Sizlerle yaptığımız görüşmelerde de bu sorunların çözümleri hakkında konuşuyoruz. Konuştuğumuz herkesin ortak bir noktası var. İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor. Nasıl öyle görmesin? Fark ortada. Milletin karşısında sadece iki taraf var. Bir tarafta afet anında tatil beldelerinde gezenler, diğer tarafta sadece Fikirtepe’de, Esenler’de bile toplam 75 bin yeni yuvayı inşa edenler var. Bir yanda kendi geleceği için İstanbul’u kaderine terk edenler, diğer tarafta Kartal Orhantepe’de, Üsküdar’da, Beykoz’da, Ümraniye’de, 39 ilçemizde şantiyelerde arı gibi çalışanlar var. Bir yanda İstanbul’a yapılan tüm büyük ulaşım yatırımlarına karşı çıkanlar var, diğer yanda havalimanını, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni yapanlar var. Bu seçimde ya sağlıksız binalarda deprem korkusuyla beklemeyi ya da kentsel dönüşümle huzur içinde yaşamayı seçeceğiz. Bu seçimde ya 5 yılda 5 bin konut bile dönüştüremeyenleri ya da asrın felaketinde 3 ayda 180 bin konutu başlatanları seçeceğiz. Bu seçimde ya milletin kaynaklarını çarçur edenleri, ya da bizim gibi İstanbul’a her alanda 350 milyar lira yatırım yapanları seçeceğiz. Ya İstanbul’un bütçesini kendi için harcayanları, ya da kenti için, harcayanları seçeceğiz. Ben inanıyorum ki İstanbullular 5 yıldır çektikleri çileyi göz önünde bulunduracaklar. Hizmetin ve eserin adresi olan AK Parti’mizi ve Cumhur İttifakı’mızı sandıkta rekor bir oyla seçecektir. Ne yazık ki, son 5 yılda İstanbulluların derdiyle dertlenen, o dertlere çare olmaya gayret eden bir başkanları olmadı. Bu kardeşiniz, sizlerle hem dert ortağı, hem de çözüm ortağı olacak, İstanbul’un dertlerine deva olacak. Esnaf dostu, emek dostu, ekmek dostu bir belediyeciliği sizlere göstermek için bundan önce nasıl gece gündüz çalıştıysak yine aynı anlayışla çalışacağız” diyerek sözlerini tamamladı. “5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık” İlçede yaşanan sıkıntıları dile getiren Sancaktepe Belediye Başkanı Döğücü, “En büyük sıkıntımızı İBB’nin çalışmalarımızda yaşadık. Burada 200.000 nüfusla başlayan bir ilçe süreci var. 10-15 yıllık genç bir ilçeyiz ama o kadar çok nüfus aldık, o kadar çok tercih edildik, nüfusumuz 500 bine geldi. Bu ilçemizin otobüs hatlarının mutlaka düzenlenmesi lazım. Sancaktepe’de ikamet eden tüm vatandaşımız benimle aynı fikirde. Evinden çıkıp bir mahalleden bir mahalleye giderken bile otobüs hatlarında sıkıntı çekiyor. 2-3 tane vesait değiştirmek durumunda kalıyor. Bunlar için büyükşehirle defalarca görüşmemize rağmen hiçbir ilerleme kaydedemedik. Bırakın ilerleme kaydetmeyi gerileme yaşadık. Otobüs hatları iptal ediliyor. Başka güzergahlar daha faydalı olur hatlarımızı düzenleyelim diyoruz ses yok. Gelin yeni hatlar düzenleyelim, Sancaktepe artık kocaman bir ilçe oldu, bunların yeniden planlanması lazım diyoruz ses yok. Bırakın ses vermeyi duraklara giden vatandaşlar mevcut hatlardaki otobüsleri saatlerce bekliyor. Ulaşımda defalarca söylememize rağmen 5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık. 5 yıl önce bu sorunu görmüş kavşaklarımızı, otopark yerlerimizi, projelerimizi belirlememize rağmen bu konularda da hiçbir gelişme ve ilçemize herhangi bir hizmet alamadık. Bir büyükşehir sadece süt dağıtmasıyla övünemez. Biz ilçeleri zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu sosyal belediyecilikle mükemmel bir şekilde yönetiyoruz” ifadelerini kullandı.
Sivas Muhabbet sofrası iftar programı düzenlendi Sivas Belediyesi tarafından şehirdeki okul idarecileri ve din görevlilerine yönelik ‘Muhabbet Sofrası’ iftar programı düzenlendi. İftara; TBMM Ak Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, Sivas Milletvekili Rukiye Toy, Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, mahalle muhtarları, okul müdürleri ve din görevlileri katıldı. Programda konuşan Başkan Bilgin, şehri bir bütün olarak gördüklerini ifade ederek okullar, camiler, hastaneler ve kamu kurumlarının talep ettiği her türlü hizmeti büyük bir hassasiyetle karşıladıklarını ifade etti. “Çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” Çalışmalarına hız kesmeden devam edeceklerini belirten Bilgin, “Gerçekleştirdiğimiz hizmetlerin hayata geçmesine vesile olan öğretmenlerimize, imamlarımıza ve muhtarlarımıza teşekkür ediyorum. Toplumumuzu yakından ilgilendiren, pahada küçük ancak hizmette önemli olan çalışmalar gerçekleştirdik. Bunu yaparken bizim sizlerden tek istediğimiz dualarınızda yer almak oldu. Bundan sonraki süreçte de çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” şeklinde konuştu. İl Milli Eğitim Müdürü Necati Yener de, “Eğitim camiasının sürekli yanında olan, okullarımızdan, öğrencilerimizden, öğretmenlerimizden giden her talebin yerine getiren, kurumlar ile çok uyumlu çalışan ve bizlere her konuda destek olan Belediye Başkanımız Hilmi Bilgin’e çok teşekkür ediyoruz” ifadesini kullandı.
İstanbul Bağcılar’da kadın muhtar adayına 4 gün içinde ikinci kez silahlı saldırı Bağcılar Yavuz Selim Mahallesi’nde 3 adayın yarıştığı muhtarlık sürecinde, adaylardan biri olan Münevver Adan büyük panik yaşadı. Adan’ın seçim ofisi olarak kullandığı yere kimliği belirlenemeyen şahıslar tarafından ikinci kez silahlı saldırı düzenlendi. İlk seferde fiziksel bir zarar görmediğini belirten kadın aday saldırıların tekrarlanmasından endişe ediyor. Olay saat 22.00 sıralarında Bağcılar Yavuz Selim Mahallesi 1063. Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Yavuz Selim Mahallesi muhtar adaylarından biri olan Münevver Adan, seçim yarışının sonuna gelinirken 4 gün arayla ikinci kez silahlı saldırıya uğradı. Son yaşanan olaydan yaklaşık 4 gün önce gece saatlerinde yine aynı kişiler olduğundan şüphelenilen şahısların, Adan’ın seçim ofisi olarak kullandığı yerin önüne gelerek 5 el ateş ettiği öğrenildi. Kadın aday Münevver Adan ve yakınları saat 22.00 sıralarında gerçekleşen silahlı saldırı nedeniyle büyük panik yaşadı. Plakasız bir motorla gelerek ateş eden yüzü kapalı şahısların kimliği belirlenemedi. Saldırının dört gün içerisinde ikinci kez tekrarlandığını ve kendilerini korkutmak amaçlı yapıldığını belirten Münevver Adan, “Yavuz Selim Mahallesi muhtar adayıyım. Çalışmalarıma devam ediyorum. Yaklaşık 4 gün önce büronun önünde havaya 5 el ateş ettiler. Bugün tekrar havaya ateş ettiler. Sanırım bizi korkutmak amacıyla yapıyorlar. Kim olduklarını bilmiyoruz. Benimle birlikte 3 aday var, bunu yapan adaylardan biri. Polis ekipleri geçen gün çalışma yürüttü ancak plaka yok ve kafalarında kask olduğu için bir şey bulamadılar. Tutanaklarımız var. Bugün de geldiler ve tutanak tuttular. Sözlü bir tehdit de ulaşmadı. Geçen sefer de saat 02.00 civarlarıydı, havaya 5 el ateş edip gittiler. Büroya bakarak havaya ateş edip gidiyorlar. Biz bunun nedenini anlayamadık, bir can güvenliğimiz yok” ifadelerini kullandı. Can güvenliğinden endişe ettiğini belirten Adan, şahısların bir an önce yakalanarak adalete teslim edilmesini bekliyor. Polis ekiplerinin olayla ilgili çalışması devam ediyor.