POLİTİKA - 09 Aralık 2019 Pazartesi 21:48

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kritik açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kritik açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak yayında, Libya Mutabakatı'na ilişkin "Haklarımıza rağmen tehdit ettiler ama biz aldırmadık. Bir sondaj gemisi daha alacağız. Sadece Akdeniz'de değil, Karadeniz'de hatta uluslararası sularda da bu çalışmaları sürdüreceğiz dedi. Erdoğan, "Türk askeri Libya'ya gider mi?" şeklindeki soruya, "Libya isterse Türkiye bunun kararını kendisi verir, kimseden izin almayız'' cevabını verdi ve vatandaşlara Türk lirası kullanma çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Haklarımıza rağmen tehdit ettiler ama biz aldırmadık. Bir sondaj gemisi daha alacağız. Sadece Akdeniz'de değil, Karadeniz'de hatta uluslararası sularda da bu çalışmaları sürdüreceğiz. Bu anlaşmayla Doğu Akdeniz'deki yetki alanımızı maksimum düzeye çıkardık. Ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Yunanistan, Mısır, İsrail ve GKRY bu bölgede Türkiye'nin onayı olmadan doğal gaz hattı kuramaz. Türkiye'nin karşı kıyı ülkesi olan Libya ile anlaşması ile Yunanistan'ın eli kolu bağlandı, Yunanistan'ı çıldırtan bu" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT özel yayınında gündeme dair soruları yanıtlıyor. Libya mutabakatına ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son yılların Kaddafi döneminde bununla ilgili bir adım atmıştık. Fakat attığımız adım Kaddafi'nin ölümü sebebiyle devam etmemişti. Ondan bu yana bir sessizlik vardı. Bu sessizliği de bölgede Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan gibi kendileri egemenliği altına alarak, 'Türkiye, Libya buralarda sesleri çıkmayacak, buralarda biz hakimiz, Türkiye sondaj gemilerini gezdiremez' gibi tehditler savurdular. Bu tehditleri dinlemedik. Haklarımıza rağmen tehdit ettiler ama biz aldırmadık" şeklinde konuştu.

"Bir sondaj gemisi daha alacağız"

Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu mutabakat muhtırasıyla Türkiye esasında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Bir sondaj gemisi daha alacağız. Sadece Akdeniz'de değil, Karadeniz'de hatta uluslararası sularda da bu çalışmaları sürdüreceğiz. Bu anlaşmayı biz Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladık. Yunanistan, Mısır, İsrail, GKRY ciddi anlamda rahatsız oldu. Biz bu adımı atınca bunların oyunları bozuldu. Bu anlaşmayla Doğu Akdeniz'deki yetki alanımızı maksimum düzeye çıkardık. Ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Yunanistan, Mısır, İsrail ve GKRY bu bölgede Türkiye'nin onayı olmadan doğal gaz hattı kuramaz" ifadelerini kullandı.

"Bu bizim için tarihe kayıt düşmektir ve tarihe kayıt düşüyoruz"

Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Doğu Akdeniz'de aslında en uzun kıyı şeridine sahip ülkeyiz, bunlar bunu da görmüyor. Harita çok net, çok şeyleri de açıkça ortaya koyuyor. Bu bizim için tarihe kayıt düşmektir ve tarihe kayıt düşüyoruz. İçeride ve dışarıda bundan çok rahatsız olanlar var" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Bugün İstanbul'da Libya'dan bir bayan temsilci nasıl mutlu. Diyor ki 'Sayın Başkanım siz olmasaydınız, biz bu haklarımızı alamazdık. Şimdi biz bu haklarımıza kavuştuk. Libya halkı sizi şöyle seviyor, böyle seviyor' anlata anlata bitiremiyor. Bundan sonra böyle olmayacak, bizler de haklarımıza sahip çıkacağız. Türkiye hem karşı kıyı ülkesi olan Libya ile anlaşarak uluslararası deniz hukukuna uygun davranmıştır hem de Yunanistan'ın eli kolu bağlandı. Yunanistan'ı çıldırtan bu. Yunanistan'ın itiraz edebileceği bir boşluk yok. Hep bugüne kadar vurdular, aldılar, yok bundan sonra böyle olmayacak, artık bizler de hakkımıza sahip çıkacağız."

"Yunanistan ile diyalog kanallarını yeniden canlandırmaya hazırız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin her zaman barışçıl çerçevede olduğu görülmüştür. Yunanistan ile diyalog kanallarını yeniden canlandırmaya hazırız. Başbakan Miçotakis'e de bizzat ifade ettim, iki ülke arasında taze bir başlangıç olsun dedim. Ancak Yunanistan tarafından olumlu bir cevap alamadığımızı da belirtmek isterim. Libya Büyükelçisini sınır dışı etti. Bu gizli bir muhtıra değil. İki taraf da onay sürecini tamamlayarak yürürlüğe girdi. Şimdi Birleşmiş Milletler'e (BM) gönderdik, tescil aşamasında. Neredeyse oy birliği içerisinde TBMM'den geçti, bir parti hariç" dedi.

"Kıta sahanlığı haklarımızın korunmasına devam edeceğiz"

"Bu anlaşma Türkiye-Libya arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlarını belirlemiş oldu" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ortak arama tarama faaliyeti yapabilir. Kıta sahanlığı haklarımızın korunmasına devam edeceğiz. Hem kendi haklarımızı hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) haklarını korumaya devam edeceğiz. Eskiden biz böyle sondaj için bir gemi alalım, bırakın kiralamaya muktedir değildik. Şimdi bizim kendimize ait gemilerimiz var. Tüm kıydaş ülkelerle müzakerelere hazırız. Bizim barışçıl biz çözüme destek veren tutumumuz değişmedi, aynı yerdeyiz. Beraber bu çalışmaları yürütebiliriz. Bizim derdimiz düşman kazanmak değil. Muhtıra Rum-Yunan ikilisinin Türkiye'yi Akdeniz'de çevreleme, yalnızlaştırma girişimlerine güçlü bir cevap niteliğindedir" ifadelerini kullandı.

''Kimseden izin almayız''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türk askeri Libya'ya gider mi?" şeklindeki soruya, "Libya isterse Türkiye bunun kararını kendisi verir, kimseden izin almayız. Türkiye dışına asker gönderilmesi bakımından atılması gereken adımlarımız var. Libya'ya her türlü desteği vermeye hazırız" dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a tepki gösteren Erdoğan, "Macron kalkıp 'Bir NATO üyesi nasıl S-400 alır' dedi. Sana mı soracağım? Bunlar bugüne kadar karşılarında dik duran liderler görmediler" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT özel yayınında gündeme dair soruları yanıtlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk askeri Libya'ya gider mi?" şeklindeki soruya, "Libya isterse Türkiye bunun kararını kendisi verir, kimseden izin almayız. Türkiye dışına asker gönderilmesi bakımından atılması gereken adımlarımız var. Libya'ya her türlü desteği vermeye hazırız" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Putin ile bir görüşme talebimvar. Önümüzdeki ayın 8'inde Türkiye'de olacak. Ondan önce bu görüşmemizi yapalım. Çünkü Hafter konusu istiyorum ki Rusya ile münasebetlerde yeni bir Suriye doğurmasın. Ocak'taki görüşme ayrı, TürkAkım projesinin açılışını yapacağız. Putin ile Libya ve Hafter konusuyla ilgili telefonda görüşeceğim" ifadelerini kullandı.

Rusya ve ABD ile yapılan mutabakatlara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdlib her geçen gün daha iyiye gidiyor. Ama asıl bizim derdimiz burada, Tel Abyad buradan Rasulayn var. İkisinin arası 120 kilometre, ama derinlik 30 kilometre. Bizim asıl hedefimiz Derik denilen bir yer var, orası Irak sınırıdır. Biz bütün bu bölgedeki teröristlerin buralardan boşaltılmasını hem Rusya'dan hem ABD'den istedik. 120 ve 150 saatlik anlaşmalarımız oldu. Onlar bu saatlerde boşaltılacağını söyledi. Ama ne Rusya ne ABD bunu gerçekleştirebildi. Biz de tabii kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik. Bizim hedefimiz Tel Abyad ile Rasulayn arasına 1 milyon insan yerleştirmek. Güvenli bölge planlamamız bu. Bir an önce buralarda atacağımız adımlarla bu insanları artık çadırlardan kurtaralım, aynen Cerablus'ta olduğu gibi kendi topraklarına dönmesini sağlayalım dedik. İlk görüşmede hepsi iyi hoş diyor, ama adım atmıyorlar. Dörtlü Zirve'de de bu konuda mutabık kaldık. Tel Abyad ile Rasulayn arasına örnek bir adım Türk milleti atabilir" şeklinde konuştu.

"Biz bu teröristi gördüğümüz, bulduğumuz yerde etkisiz hale getireceğimizi söyledik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'a izletilen terörist Ferhad Abdi Şahin videosuna ilişkin, "Biz bu videoyu Trump ve 5 tane senatör ile ayrıca bakanlar vardı, hepsiyle paylaştık. Orada güzel bir hava oluşturdu, bakın bu adam yüzlerce, binlerce Türk vatandaşının ölümüne neden olmuş bir teröristtir. Böyle biriyle bir araya gelmek, bizim onu aracı olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Üzüldüğümüz şey şu, bir teröristle bir başka teröristi bir araya getirerek bundan medet ummak. Üzücü olan bu. NATO'da da gündeme gelen şey buydu. Teröristin dini, milleti, vatanı kesinlikle yoktur. Peki, bu teröristlerden biz ne bekliyoruz. NATO diyor ki, 'Biz terörü yok edeceğiz.' Böyle mi yok edeceğiz? Esasında biz bu teröristi gördüğümüz, bulduğumuz yerde etkisiz hale getireceğimizi söyledik" dedi.

"Macron kalkıp 'Bir NATO üyesi nasıl S-400 alır' dedi, sana mı soracağım?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz S-400'den vazgeçemeyiz. Bizim için o sayfa kapandı. Biz hava savunma sistemlerimizi çeşitlendirmek istiyoruz. Bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Sağolsun NATO Genel Sekreteri de bunu ifade etti. Macron kalkıp 'Bir NATO üyesi nasıl S-400 alır' dedi. Sana mı soracağım? Bunlar bugüne kadar karşılarında dik duran liderler görmediler" ifadelerini kullandı.iyarbakır annelerinin nöbetine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu duruş çok asil bir duruş. Anne kimdir, anne nedir diye tanımlayacak olursanız işte anne budur. O ahlaksızların kaçırılanlara karşı tavırlarını da gördük. Annelerden daha farklı bir yaklaşım beklenebilir mi? Parlamentoda kuru sıkı atanlar önce bunun hesabını verin. Şimdi ili terk ettiniz, niye terk ettiniz kaçacak delik arıyorsunuz. Bunlar da inlere girecekler. İki gün sonra 100 gün olacak. Temennim odur ki inşallah çok daha fazla ilerlemeden burada geri sayım başlar. İnşallah anneler yavrularına kavuşurlar. Biz de elimizden ne geliyorsa her türlü tedbiri alıyoruz, adımları da atıyoruz" dedi.

 "Gelin cebimizde kendi paramızı taşıyalım"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşlara Türk lirası kullanma çağrısında bulunarak, "Gelin dövizden kendi paramıza dönelim. Kendi paramız artık güven veriyor. Bunun bereketini göreceğiz. Ekonomide toparlanma dönemi başladı. Hedefimiz tek haneli enflasyonu yakalamak. Faizde de yine aynı şekilde tek haneli rakamı yakalayacağız. 2020'de buna ulaşacağız. Gelin cebimizde kendi paramızı taşıyalım. Daha istikrarlı bir Türk parası sayesinde enflasyonun kalıcı tek hanelere düştüğünü göreceksiniz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT özel yayınında gündeme dair soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'nun Baltık ülkeleriyle ilgili savunma planına ilişkin, "Belli aralıklarla bunların tazelenmesi oluyor. PKK konusunda bir sorun yok. YPG konusunda bir sorun var. Bunu hala kabullenmek işlerine gelmiyor. Bu noktada güvenliğin bölünmezliği ilkesinin önemi bir kat daha artıyor. Biz ittifakın doğu veya güney kanadı diye ayrım yapmıyoruz. Güvenliğin 360 derece temelinde gözetilmesi gerektiğini özellikle vurguluyoruz. Türkiye, NATO'nun kuruluş amacına uygun davranmasını talep ediyor. Hiçbir ülkenin güvenlik endişelerine kulak tıkamadık, bundan sonra da kulak tıkamayız. 'Biz bu işin önünü açıyoruz, siz de sözlerinizi tutun' dedik" diye konuştu.

"Avrupa ülkelerinin bu iki yüzlülüğü polis şiddeti noktasında da karşımıza çıkıyor"

Fransa'daki Macron karşıtı gösterilere ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Orantısız güç kavramını işlerine geldiği yerlerde kullanıyorlar. Televizyon ekranlarında kadın, erkek ayırt etmeksizin polislerin onları yerlerde sürüklediğini görüyoruz. Mermi kullanma noktasına da varıyorlar. Şu ana kadar çok ciddi sayıda yaralı var. Sarı yeleklilerin taleplerinin yerine getirildiğine dair herhangi bir şey de yok. Bu Fransa'da bir şeyin sinyalini veriyor. Orada seçim belki de 2022'yi bulmayacak. Dışarıyla uğraşmaktan iç sorunlarıyla meşgul olamıyorlar. Bu oralarda olduğu zaman haklarıdır, yapabilirler. Türkiye'de teröre karşı böyle bir adım atılsa 'Yapamazsınız, sizde şiddet var.' Bunlar yaptığı zaman meşrudur, Türkiye'de olduğu zaman gayrimeşrudur. Avrupa ülkelerinin bu iki yüzlülüğü, hatta ben değiştirdim, çok yüzlülüğü polis şiddeti noktasında da karşımıza çıkıyor. Sadece burada kalmıyor, gidiyor Mali'ye. Neymiş çağırmış da onun için gitmişler. Bunları kendisine söylediğim için söylüyorum. Mali'de ne işin var senin? Macron şahsına münhasır bir arkadaş, bakarsın güler filan. Yani sanki başında bu tür musibetler yok" ifadelerini kullandı.

"Akıncı'nın ilk test uçuşuydu, başarılı geçti"

Akıncı'nın ilk test uçuşuna ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlk test uçuşuydu. Başarılı geçti. Taşıdığı yük itibarıyla çok önemli. Dünyada belki üç beş ülke bunu şu anda yapabilir durumda. Bayraktar ailesini özellikle tebrik ediyorum. Elimizde İHA'lar olmasaydı terörle mücadeleyi nasıl yapardık. Savunma sanayiinde geldiğimiz nokta çok çok önemli" dedi.

"Gelin dövizden kendi paramıza dönelim"

Vatandaşlara çağrı yapan Erdoğan, "Ekonomide toparlanma dönemi başladı. Gelin dövizden kendi paramıza dönelim. Kendi paramız artık güven veriyor. Bunun bereketini göreceğiz. Ekonomide toparlanma dönemi başladı. Hedefimiz tek haneli enflasyonu yakalamak. Faizde de yine aynı şekilde tek haneli rakamı yakalayacağız. 2020'de buna ulaşacağız" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini vatandaşlara hitaben şunları söyleyerek bitirdi:
"Bize inansınlar, kendilerine özellikle inansınlar. Biz bir defa ülkemizin muhasır medeniyetler seviyesine çıkma yarışını başarıyla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Dışa bağımlılığımız her geçen gün düşüyor. Biz yerli ve milli istikrarlı bir Türk parasına da geçelim istiyoruz. Gelin cebimizde kendi paramızı taşıyalım. Daha istikrarlı bir Türk parası sayesinde enflasyonun kalıcı tek hanelere düştüğünü göreceksiniz. Düşük faiz ve düşük enflasyon. Eğer faizi düşürürsek kesinlikle enflasyon da düşecektir. Çünkü biz bunu yaşadık. Ciddi mücadeleler verdik. Doğru orantılıdır faizle enflasyon. Ama ben uygulamanın nasıl gerçekleştiğini bu işi yaşayarak görmüş birisiyim. Bu adımı atıyoruz. Zorunlu tasarrufta biz devletin memuruna ve işçisine borçlu olduğunu gördük. Devlet memuruna ve işçisine niye borçlu olsun, bunu halletmemiz lazım. 10 milyon işçi ve memur alacaklıydı ve 17 milyar lirayı biz işçi ve memurumuza ödedik. Hala bunu görmek istemeyenler var. Biz borçlu bir devlet aldık ama bu borçları ödeyerek bu hale getirdik."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahyalı sanatçının 7 bine yakın çini deseni kitap haline getiriliyor UNESCO tarafından ’Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülüne layık görülen Kütahyalı çini sanatçısı Hamza Üstünkaya’nın, 7 bine yakın çini deseninin kitap haline getirileceği bildirildi. 77 yaşındaki çini ustası Üstünkaya, yaptığı açıklamada, babasından devraldığı çini sanatını bugünlere taşıdığını ifade etti. Ateşte açan güller" olarak nitelendirdiği çini sanatanın kolay olmadığını dile getiren Hamza Üstünkaya, "İnsan çini yaparken düşüncelere dalar. Yaparken zevk aldıran, fırından çıkarken heyecanlandıran bir eserdir. Çini bir göz zevkidir" dedi. "Kütahya çinimizin simetriği, rengi ve deseni boldur. Günümüzde bu tarz çalışma yapan çok fazla kişi yok. Ben de yaklaşık 33 yıldır çinimiz için özgün desenler çiziyorum" diyen Üstünkaya, "Reis-i Cumhur Kütahya’ya geldiği zaman fabrikaların olduğu yere gittim, ben öyle fabrikaların Kütahya’da olduğunu bilmiyordum. Bunlar zengin kişilerin işi. Bu zengin kişiler ziyaret etse, gelip baksalar, kendi reklamlarını koyacaklar, kitapların arkasındaki reklamlar kendilerine yarayacak. Benim hesabıma göre 17 ila 20 kitaplık desen var. Yani bu 17 kitap basılırsa, bu desenler hiçbir yerde yok. Benim zaten iddiam var, dünyada desen olarak bu tarzda şeklini değiştireceğim. Sanırsam da değiştirirdim. Basıldığı zaman dünyada ses getirecek binlerce yepyeni desen var.Benim bir tabiatım var. Ben bir evimi bilirim, bir işimi bilirim. İnsan içine çok çıkmam. Hiçbir yere gidip de bana şu makamı verin, şöyle bir şey yapın demem ama sanatımı gördükçe gelen, soran, arayan çok olur. Ben atölyemde çalışırken bir heyet geldi, bu ödülü vermek istediklerini söylediler ve bunun olduğunu müsteşarın yanında öğrendim ben. Bir heyecanlandım ama o günden bugüne çevrem çoğaldı. Bunun bana nakti hiçbir katkısı olmadı. Benim bir tabiatım var. Ben bir evimi bilirim, bir işimi bilirim. İnsan içine çok çıkmam. Hiçbir yere gidip de bana şu makamı verin, şöyle bir şey yapın demem ama sanatımı gördükçe gelen, soran, arayan çok olur. Ben atölyemde çalışırken bir heyet geldi, bu ödülü vermek istediklerini söylediler ve bunun olduğunu müsteşarın yanında öğrendim ben. Bir heyecanlandım ama o günden bugüne çevrem çoğaldı. Bunun bana nakti hiçbir katkısı olmadı" dedi.
Aydın Sarmaşık ve kedirgen bitkisi, yara iyileştirme özelliği sayesinde patente kavuştu Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Teknokent’te çalışmalarını sürdüren ve başta Aydın olmak üzere Ege’deki endemik bitkiler üzerinde incelemeler yapan Karya Farma HBX AR-GE BAP (Bilimsel Araştırmalar Projeleri) şimdi de sarmaşık ve kedirgen üzerindeki incelemelerini açıkladı. Bölgede pek çok kişinin tadını beğenerek tükettiği endemik bitkilerden sarmaşık ve kedirgen otunun yara iyileştirme özelliği ortaya çıktı. Karya Farma bu endemik bitkiler üzerinde yaptığı bilimsel çalışmaları patente kavuşturdu. Sarmaşık ve kedirgen otu ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Karya Farma HBX AR-GE BAP (Bilimsel Araştırmalar Projeleri) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık; "Ege Bölgesi’nde yer alan, bahar aylarında ortaya çıkan bu çok şifalı bitkiler üzerinde yaptığımız çalışmalar bizi mutlu bir neticeye daha ulaştırdı. Bugüne kadar çalışmalarımızda 17 patent aldık. Projelerimizin en önemlilerinden olan ‘yara iyileştirme’ ile ilgili HBX-HYD813 (2020/03482) patent numaralı çalışmamızın çıkan sonucu bizi oldukça heyecanlandırdı. Buluşumuz, sağlık sektöründe biyoteknoloji alanında yaraların hızlı ve sağlıklı şekilde iyileşmesini sağlayacak bitkisel temelli bir farmakolojik veya nutrasötik bileşim ile ilgilidir" diyerek başta Aydın ve Ege Bölgesi olmak üzere bahar mevsiminde kendiliğinden çıkan ve pişirilerek tüketilen bu otların bundan sonra tıp alanında da kullanılabileceği belirtildi. Türkiye’nin pek çok bölgesinde bilinmemesine karşın Aydın ve civarında kaç asırdır tüketildiği bilinmeyen bu otların her geçen gün yeni faydaları tespit ediliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Başlık, “Antik Karya Bölgesi’nin vazgeçilmez bitkisi sarmaşık ve ikizi olan kedirgen otunun faydaları saymakla bitmez. Yara ve yanık iyileştirmenin yanı sıra antibakteriyel, antiviral, antiparaziter, antifungal ve antikanser ajanı olarak da bilinmektedir. Vücutta biriken fazla tuzu dışarı atarak ödem oluşunu engeller. Böbrek taşının düşürülmesine yardımcı olur. İdrarı ve safra salgılarını artırır. Lösemi başta olmak üzere diğer birçok kanser türüne karşı koruyucu kalkan görevini görür” dedi. Başta insan sağlığı olmak üzere çevre, tarım ve hayvancılık alanında Ar-Ge faaliyetlerini sürdüren Karya Farma HBX AR-GE Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık; "Sarmaşık ve Kedirgen otu doğa eczanesinin bize armağan ettiği muazzam bir bitkidir. Yara iyileşmesi sırasında özellikle artan oksidatif strese karşı antioksidan sistemi güçlendiren yaklaşımların iyileşmeye katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Normal şartlarda yara iyileştirmenin gerçekleşmesi için kullanılan yara bakım materyalinin, antibakteriyel, antifungal, antioksidan etkilerinin olması, büyüme faktörü, kollajen ve fibroblast sayısını arttırıcı etkisinin bulunması önemlidir. Sarmaşık ve kedirgen bitkisi bunları sağlamakla beraber üzerinde daha çok çalışılması bilim adına ihtiyaçtır" diyerek tabiatta kendiliğin yetişen bu otları imkanı olan herkesin tüketmesini önerdi.
İstanbul Dursun Özbek: "Galatasaray olarak bu gerginliği tırmandıracak bir söylem içinde olmayacağız" Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, sarı-kırmızılılar olarak gerginliği arttıracak bir söylem içinde olmayacaklarını söyledi. Galatasaray Spor Kulübü ile global kurumsal iş uygulamaları şirketi arasındaki iş birliğinin imza töreni, Ali Sami Yen Spor Kompleksi RAMS Park’ta düzenlendi. Törene Galatasaray Başkanı Dursun Özbek de katıldı. Özbek, toplantıda gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. "4-5 ay evvel olmuş bir konu, Ali Bey bir açıklamaya istinaden görüşmeyi iptal etti" Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un, düzenlediği basın toplantısında, Dursun Özbek’in hatırlı bir kişi vasıtasıyla kendisiyle görüşme ayarlanması istediğine yönelik söylemlerinin hatırlatılması üzerine Başkan Özbek, "Konuyu Ali Bey gündeme getirdi. Yaklaşık 4-5 ay evvel olmuş bir konu. Ortak tanıdığımız bir arkadaşımız. Ali Bey’in söylediğinde farklı olarak, beni ziyaretle kendisinin Türk futbolundaki bu gergin ortamın ortadan kalkması yönünde çağrıda bulundu. Bu konuyu Ali Bey ile görüşebileceğimizi, hatta kendi düzenleyebileceği mekanda buluşabileceğimizi, Türk sporundaki bu gergin ortamın son bulması için böyle bir görüşmeyi düzenleyebileceğini söyledim. İşin başından beri hakim olan daha güzel günlerde sportif yarışmayı yapabilmek için bu görüşmeyi kabul ettim. Ali Bey de kabul etti. Ali Bey bir açıklamaya istinaden bu görüşmeyi iptal etti. Rakibimizden bu görüşmenin iptali konusu gelmiştir. Keşke o gün görüşebilseydik, bugünlere gelmeseydik. Türk sporundaki bu gerginliğin önemle incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Gelinen noktadan bugüne yaptıklarımızı göz önünde almamız lazım. Bu muhasebesinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Geçmişteki bu söylemlerin artık bitmesi, bütün camiaları itidal olmasının gereği ortaya çıkmıştır. Vuku bulan olaylar detaylı bir şekilde incelenmeli. Kapsamlı bir inceleme yapılmalı. Buradan da adil bir şekilde bunların önüne geçmek için gereken cezaların yapılması lazım. Her seferinde halının altına süpürülmesi bizleri bugüne hazırlamıştır. Galatasaray olarak, sporun yeşil sahada, parkede, salonda kalmasını istiyoruz. Hiçbir şekilde sahanın dışına taşınmasına, oradaki polemiklere sebep olmasına karşı tutumumuz var. Artık bugün bir milat olmalı. Bu konuyla ilgili yapılması gereken adil yaptırımların gündeme gelmesinden yanayız. Bu görev Türkiye Futbol Federasyonu’na ve kamuoyuna düşmektir. Onların da gereğini yapacağımdan eminim" şeklinde konuştu. "Bu Fenerbahçe’nin iç işidir" Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un, ligden çekilme konusuyla ilgili olağanüstü genel kurul karar almalarına yönelik gelen soruya Özbek, “Bu Fenerbahçe’nin iç işidir. Galatasaray’ın geleneğinde rakiplerin iç işlerine karşıma gibi bir huyumuz yok. Genel kurul kendi arasında toplanacak. Bu konuda bir karar alacaklar. Geçmişte defalarca benzer söylemeler yapıldıysa da Fenerbahçe genel kurulunun kendileri için en iyi kararı alacağından eminin. Galatasaray olarak rakiplerimizin ic işleriyle ilgilenmemiz söz konusu değildir" cevabını verdi. "Galatasaray, Türk futboluna faydası olacak kararın her zaman arkasındadır" Fenerbahçe ile 7 Nisan Pazar günü Şanlıurfa’da oynayacakları TFF Süper Kupa mücadelesinin ertelenmesiyle alakalı çıkan haberlerle ilgili olarak ise sarı-kırmızılıların başkanı, "7 Nisan’da oynaması gereken Süper Kupa maçıyla ilgili, karar mekanizması Türkiye Futbol Federasyonu’dur. O güne kadar olan gelişmeler, o gün nasıl bir ihtiyaç olup, olmadığının değerlendirebilecek olan Türkiye Futbol Federasyonu’dur. Galatasaray da gelişmeleri izlemektedir. Galatasaray, Türk futboluna faydası için olacak kararın her zaman arkasındadır" dedi. "Ali Bey’in istifası kişisel bir karadır buna saygı duyuyorum" Kulüpler Birliği’nin önemli bir kurum olduğunu da vurgulayan Başkan Dursun Özbek, "Süper Lig’de oynayan takımların başkanlarından oluşan bir kurum. Ali Bey’in istifası kişisel bir karadır, buna saygı duyuyorum. Ben daha evvel bu görevi yaptım. Vakfımız içinde çok değerli başkanlar var. Ali Bey’in istifasıyla boşalan yere Kulüpler Birliği’ni en iyi şekilde temsil edecekler arkadaşlarımızdan birisini seçeriz" ifadelerini kullandı. "Bu olayların milat olması" Özbek, Trabzonspor - Fenerbahçe maçından sonra yaşanan olaylarla ilgili düşüncelerini dile getirerek, “Olaylarından olması olayların bu seviyeye gelmesinde en önemli konu. Buraya nasıl geldik? Bu duruma Türk futbolu nasıl geldi? Bence üzerinde durulması gereken en önemli konu bu. Geçmişten bugüne kadar olan söylemlerimize bir bakalım. Bu olaylar kendi kendisine mi oluyor, bizim söylemlerimiz çerçevesinde kamuoyunu tetikliyor mu? Türk sporunu yöneten yetkililerin olaya buradan başlaması lazım. İstenmeyen olaylar olmuştur. Her iki camiaya da geçmiş olsun diyorum. Bu olayların giderek artan seviyeye gelmesi hepimizi endişelendirmektir. Olayların başlangıcından itibaren sadece Trabzon’un sahasında olanları kast etmiyorum, bugüne nasıl geldi?. Hangi söylemlerimiz bugüne bizi taşıdı, buna bakmak lazım. Dileğim bu tip olayların gündemimizden kalkması. Bu olayların milat olması. Adil bir şekilde olaylarla ilgili kişilerin ve kurumların cezalandırılması ve adil bir araştırmanın yapılması lazım" değerlendirmesinde bulundu. "Galatasaray olarak bu gerginliği tırmandıracak bir söylem içinde olmayacağız" Türkiye Futbol Federasyonu’nun istifası için kulüplerle ortak bir karar almak isteyip, istemediklerinin sorulması üzerine de Dursun Özbek, "Bugünkü olayların değerlendirmesi yaparken, bu gerilimi daha üst seviyeye taşıyacak söylemelerden kaçınmamız lazım. Onun için Galatasaray olarak bu gerginliği tırmandıracak bir söylem içinde olmayacağız. Artık bizlere daha büyük görev düşüyor. Ne söylediğimize çok daha dikkat etmemize ihtiyaç olduğunu hissediyorum. Önümüzdeki günlerde Kulüpler Birliği’nde yapılacak toplantıdan oluşacak kanaat çok önemli" dedi.
Adıyaman Bakan Işıkhan: “Deprem sonrası 34 bine düşen Adıyaman’daki sigortalı kişi sayısı 82 bine yükseldi” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Adıyaman’da deprem öncesi 73 bin olan sigortalı çalışan sayısının depremde 34 bine düştüğünü, şimdi ise 82 bine yükseldiğini kaydetti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Adıyaman Valiliği ziyaretinin ardından iş adamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Organize Sanayi Bölgesi’nde gerçekleşen toplantıda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, depremden en çok etkilenen illerden birisi olan Adıyaman’da yaraların hızla sarıldığını ve kentin ayağa kalktığını vurguladı. “Adıyaman’ı yeniden ayağa kaldırıyoruz” Bakan Işıkhan, “Hepimizi derinden sarsan o büyük deprem felaketinin üzerinden 1 yıl gibi kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Adıyaman, çalışmaya, üretmeye, devam ediyor. Bakan olarak göreve başladıktan sonra ilk ziyaretimi Adıyaman’a yapmıştım, hatırlarsanız. Adıyaman yaralarını sarıyor, iyileşiyor, ayağa kalkıyor. Bu süreçte biliyorsunuz felaketin daha ilk saatlerinden itibaren Cumhurbaşkanımızın koordinasyonunda tüm kurum ve kuruluşlarımızla bizler de sahadaydık. O günden beri de devlet millet el ele, canla başla çalıştık, çalışıyoruz. Adıyaman başta olmak üzere deprem illerimizin hiçbirinde vatandaşımızı yalnız bırakmadık, kimsesiz hissettirmedik. Şimdi görüyorsunuz, Cumhurbaşkanımızın 1 yıl önce sözünü verdiği gibi depremzede vatandaşlarımızı tek tek yuvalarına kavuşturuyoruz. Yıkılan köy evlerimizi, binalarımızı, iş yerlerimizi, işletmelerimizi bir bir ayağa kaldırıp eskisinden daha verimli, daha aktif bir şekilde çalışma hayatımıza kazandırmaya devam ediyoruz. Bakanlık olarak deprem bölgesi illerimize özel olarak uyguladığımız İstihdama Dönüş Programı başta olmak üzere diğer teşvik ve destekler sayesinde maddi kayıplarımızın telafisini gerçekleştiriyoruz. Bunun en net göstergelerinden birisi de şehrimizin sigortalı sayısındaki değişimlerdir” dedi. “Depremde 34 bine düşen sigortalı çalışan sayısını 82 bine yükselttik” Depremden önce Adıyaman’da Sigortalı çalışan sayısı 73 bin idi. Deprem sonrasında bu rakam 34 bine kadar düşmüştü. Çok şükür bugün, çalışan sayısı bakımından deprem öncesi rakamların da üstüne çıktık. Şu anda Adıyaman’daki sigortalı çalışan sayısı 82 bindir. Ayrıca Adıyaman’da deprem sonrası kamu hizmetlerini desteklemek üzere 7 bin 856 TYP kontenjanı tahsis ettik. Adıyaman’ı ayağa kaldırmak için işletmelerimize ve işverenlerimize sağladığımız yardımlar, destekler bu rakamlarda önemli rol oynamıştır. Bu rakamlar önümüzdeki süreçte, yatırımlarımız arttıkça, çalışma hayatı tüm unsurlarıyla tam anlamıyla düzene girdikçe daha da artacaktır. Bildiğiniz gibi bir ayağımız hep burada oldu. Daha önce de sizlerle yine bir araya gelip şehrimizin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda birlikte çalışma sözü vermiştik. Ben buradan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak her zaman yanınızda ve destekçiniz olduğumu bir kez daha vurgulayarak bu sözümü tekrarlamak istiyorum. Adıyaman’ın ekonomisini, çalışma hayatını, ticaretini, üretimini, istihdamını eskisinden çok daha iyi bir hale getirip canlandırmak için hep birlikte çalışacağız” ifadelerini kullandı. Bakan Vedat Işıkhan’a, Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın eşlik etti.