GÜNDEM - 15 Aralık 2018 Cumartesi 16:05

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Terör örgütlerinin açtıkları çukurları kendilerine mezar edeceğiz'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Terör örgütlerinin açtıkları çukurları kendilerine mezar edeceğiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütlerinin açtıkları çukurları kendilerine mezar edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Denizli'de 1 milyar 349 milyon değerindeki yatırımların toplu açılışını yaptı. Denizli Delikliçınar Şehitler Meydanında düzenlenen açılışta vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli mesajlar verdi. "Allah nefes verdiği sürece, aynı şekilde bu yolda birlikte yürüyeceğiz. Denizli’ye elimiz boş gelemezdik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaklaşık 1 milyar 349 milyon lira olan eserleri hizmete açıyoruz. Tam 135 eseri hizmete sunduk. Çardak Belediyesi 5 kalem, Sarayköy 3 kalem, Honaz 11, Pamukkale 31, Çivril 15, Acıpayam 5, Çameli 2, Tavas 4, Serinhisar 1 kalem, Merkezefendi 8, Güney 7, Kale 4, Baklan 13 kalem yatırımı nihayete erdirdi. Tüm bu yatırımları resmen hizmete açıyoruz. Bu yatırımların hayata geçirilmesinde emeği olan herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

"CHP bu işten anlamaz"

Belediyeciliğin AK Parti’nin işi olduğunu ifade eden Erdoğan, "CHP bu işten anlamaz. Ben İstanbul’u CHP’den aldım. İstanbul neydi biliyor musunuz? Susuzdu, çöp dağları vardı. Hava kirliliği tavan yapmıştı. Susuzluğun olduğu İstanbul’a 180 kilometreden dağları delerek su getirdik. 2040 yılına kadar su sıkıntısı çözdük. İzmir’de bile su sıkıntısı vardı, biz çözdük. Baraj yapmak belediyelerin görevidir, yapamadılar biz yaptık. Şimdi inşallah İzmir’i de alacağız, ona hazırlanıyoruz. Hep birlikte gayret göstereceğiz. İstanbul’da çöp dağları yükselmişti. Ümraniye Belediyesinde çöp patladı, 39 vatandaşımız öldü. CHP’li belediyeydi. Herkes bunu unuttu. Kimse bunun hesabını sormuyor. Bay Kemal bundan haberin var mı? Önce bunun hesabını ver. Hava kirliliği almış başını gidiyor, gazeteler maske dağıtıyordu. CHP demek çöp demektir. CHP demek susuzluk, hava kirliliği, yolsuzluk, yasaklar demektir. Biz bunları kaldırdık. Şimdi daha iyi olacak inşallah. Kurulduğumuz günden beri merkezi yönetimde, mahalli idarelerde Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 10 katı hizmetler kazandırdık" şeklinde konuştu.

"Bunların işi gücü okey istekasını koyacak, tuğlaları dizecek"

İstanbul’da 5 ayrı Millet Bahçesinin açılışının yapıldığını ifade eden Erdoğan, "Millet Kıraathaneleri dedik. Muhteşem Millet Kıraathaneleri açıyoruz. İçinde simit, çay, kek hepsi ücretsiz olarak ikram ediliyor. CHP çıktı, ‘AK Parti kumarhane açıyor” dedi. Dervişin zikri neyse fikri de odur. Derviş değil bunlar farklı. Bunların işi gücü okey istekasını koyacak, tuğlaları dizecek. Kıraathane ne? Okuma yeri. Manasını bilmiyor. Buraya gençlerimiz gelecek, derslerini çalışacak. Çayını, kekini, simidini orada bulacak. Bu bir lütuf değil, devletin milleti ile kaynaşması demektir. Türkiye büyüdükçe, insanların hayalleri de büyüdü. Bugün insanlarımız, işinde kariyer, evinde konfor, hizmette kalite için yarışıyor. Geçmişte bir avuç azınlığın sahip olduğu hizmete bugün herkes ulaşabiliyor. Eksiklerimiz yok mu? Elbette var ama Rabbimize hamd etmemiz gereken bir seviyede bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

"Terör örgütlerinin açtıkları çukurları kendilerine mezar edeceğiz"

Türkiye’nin yükselişinin herkes tarafından görüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece ana muhalefet partisi bu gerçeklere kör, sağır ve laldir. 31 Mart içinde tek bir projeleri var. O da AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan’a saldırmak. Bunun için terör örgütleri ile işbirliği yapmaktan, darbe çığırtkanlığına, ülkede kaos çıkarma çağrısından, Türkiye’yi dünyaya şikayet etmek gibi her türlü rezilliği yapmaktan geri durmuyorlar. Bay Kemal bak; terörle mücadelede neler yapıyoruz gördün mü? Sincar’a girdik mi? Girdik. Uçaklarımız o teröristlere oraları mezar yaptı mı? İftihar etmen lazım. Unutma Bay Kemal; o kol kola gezdiğin terör örgütlerinin mensupları var ya, onların açtıkları çukurları kendilerine mezar edeceğiz. Sen kimlerin yanında yer alacağını hala öğrenemedin. Sen onların yanında yola devam et, biz milletimiz ile bu yola devam ediyoruz. ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ dedik. Geldik mi? Geldik. Afrin’i yaptık mı? Yaptık, Sincar’ı yaptık mı? Yaptık. Nerede bir sıkıntı var ise biz orada olacağız" dedi. 

"31 Mart’a da yine terör örgütüyle koyun koyuna gidiyorlar"

15 Temmuz’u hatırlatan Erdoğan, "O gece Bay Kemal Atatürk Havalimanına indi, tanklara sığındı Bakırköy Belediyesine gitti. 2 saat sonrada ben geldim. ‘Bana haber verseydiler, ben de beklerdim’ diyor. Biz çağrımızı yaptık. 10 binler meydanlara döküldü. Bay Kemal senin kulağın vardı ama işine gelmediği için duymuyordun. Ser korkaksın, korkak. Ben vatansever değilsin. Sende milliyetperverlik yok. 20 Temmuz’da ne olmuş onu da söyleyeyim. TBMM, 20 Temmuz’da toplanıp, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, hükümetin olağan üstü hal kararını onaylamıştır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? Bu karara millet meclisi aldı, sana mı soracaktı. Sana da sorduk. Kararı veren TBMM. İş bitmiştir. Bu zat kendisinin de içinde yer aldığı TBMM iradesini darbe olarak niteliyor. Bunların demokrasiye, milletin temsilcilerinin tercihlerine saygısı işte bu kadardır.

Tek parti döneminin faşist uygulamalarını, askeri darbeleri her fırsatta özlemle yad edenlerin, meclis kararına ‘darbe’ demesi kadar tabii bir şey olamaz. Çünkü demokrasinin üstünlüğü bunların fıtratına tersti FETÖ’ye terör örgütü diyemeyenler, terör örgütünün güdümündeki parti ile koyun koyuna seçime gidenler, elbette meclis kararına darbe diyecek. 31 Mart’a da yine terör örgütüyle koyun koyuna gidiyorlar. Biz MHP ile bir Cumhur İttifakı oluşturduk ve birlikte seçime gidiyoruz. Bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. İnşallah 31 Mart’ta Cumhur İttifakının zaferini hep birlikte yaşayacağız" şeklinde konuştu.

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda akla ziyan ifadelerde bulunduğunu belirten Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, cinayeti işleyenlerin ellerini kollarını sallaya sallaya kaçmasına göz yummuş. Azıcık aklı olan insan bu sözleri söylemeye utanır. Olayın en başından sonuna kadar nasıl gerçekleştiğini anlattık. 3 dilde yayın yaptık, Dünya duysun diye. Kulağı var duymuyor. Gözü var görmüyor. Kalp mühürlenmiş. Yargı, emniyet, istihbarat birimlerimiz belgeleri iğneyle kuyu kazar gibi, çok büyük emek sarf ederek ortaya çıkardı. Herkese dinlettik. İstedikleri bilgiyi isteyenlere verdik. ABD senatosu, ‘Bunun arkasında filanca var’ diye kararını verdi. 22 kişiyi gözaltına aldılar, ama hala takip ediyoruz. Dünyanın tamamının gördüğü ve takdir ettiği bir hususu Bay Kemal görmüyorsa bu da kendi meselesidir. Bu şahsa milletimiz cevabı bir kez daha 31 Mart’ta sandıkta verecektir" diye konuştu.

"Bunların adı gazeteci"

Erdoğan, "Sıcak mesajlar gönderiyor. Bütün bunlar karşısında biz terör örgütleri ile mücadelemizi Gabar’da, Cudi’de aralık vermeksizin devam ettiriyoruz. Kılıçdaroğlu’nun bir başka yalanı da sürekli önümüze getirilen bilmem kaç gazetecinin hapiste olduğu yalanıdır. Bunların adı gazeteci. Bunlar gazetecilik faaliyeti sebebiyle cezaevinde değil. Bunlar gazeteciliği bırakıp terör örgütleriyle beraber olanlar. Ülkemizdeki savcılıklarda takibi yapılan milyonlarca dosyayı mesleklerine göre ayırt etmek bizim aklımıza hiç gelmedi.

Mesleğini gazeteci olarak belirtenlerin bir kısmının terör örgütleriyle ilişkileri, bir kısmının adi suçlar sebebiyle cezaevinde bulunduğunu görüyoruz. İşsizlik bir başka yalan. Türkiye’de iş güç arzının sadece son 10 yılına baktığımızda, 23 milyondan 33 milyona çıktığını görüyoruz. İstihdamı 20 milyondan 29 milyonun üzerine çıkarmayı başardık. Üstelik bu başarıyı 2008 küresel finans krizine, özellikle geçtiğimiz aylarda maruz kaldığımız ekonomik saldırıya rağmen ortaya koyduk. İşsizlik yok mu? Elbette var. Bunlar mevsimliktir. Zaman zaman azalır, zaman zaman tırmanır. Bunun için yatırım yapmak lazım. Yatırım yapıyoruz. Dünyayı kovalıyoruz. İstikrar lazım, güven lazım. Teşvik uygulamaları lazım. Bunları da yapıyoruz. CHP’nin muhalefet tarzında böyle bir şey yok. Milli ve yerli olmak yok. Nerede milletimizin aleyhine bir iş varsa CHP orada, bir saldırı varsa CHP orada. Nerede Türkiye’yi karalamaya yönelik kampanya varsa CHP orada" ifadelerini kaydetti.

"Bundan sonra bu ülkede bu olaylara girişenler bunun bedelini öderler"

Fransa’da Sarı Yeleklilerin olduğunu hatırlatan Erdoğan, "CHP Fransa’da, PKK orada. Bunların hazırlığı içindeler, boşuna bekliyorsunuz. Bu yollara tenezzül ettiğimiz zaman, bu ülkede bunun bedelini sizlere çok ağır ödetiriz. Çıkmışlar sokağa davet ediyorlar, bu ne terbiyesizlik. Bir tanesi tv ekranından, kendini bilmez, haddini bilmez, edep yoksunu bir tanesi sokağa davet ediyor. Ahlaksıza bak. Bunlara yargı gereken cevabı verecektir. Ben buna inanıyorum. Burası Paris mi? Gezi olaylarında, 15 Temmuz’da herkes dersini aldı. Bundan sonra bu ülkede bu olaylara girişenler bunun bedelini öderler. Biz Türkiye’yi bugünlere, terör örgütlerine rağmen, CHP’ye rağmen getirdik. Kılıçdaroğlu’nun tahrik etmeye çalıştığı bir başka kesimde emeklilerimiz. Türkiye’de emeklilerimizi düşünen, hayat seviyelerini yükselten AK Parti kadar bir hükümet olmamıştır. Biz iktidara geldiğimizde 66 lira alan emekli vardı, son düzenleme ile bin liranın altında emekli maaşı bırakmadık. 66 lira nere, bin lira nere. Bu yıl başlattığımız bir uygulama ile Ramazan ve Kurban Bayramlarında emeklilerimize biner lira ikramiye veriyoruz" dedi.

Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Niyat Zeybekçi, belediye başkanları, milletvekilleri ve binlerce vatandaş katıldı.  

Gökten Ceylan-Ali İbileme


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Yüksekova’da sürü halindeki yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor Hakkari’nin Yüksekova ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan ’Yılan Pınarı’ bölgesinde sürü halinde güneşlenen yılanlar, Brezilya’nın Yılan Adası’nı andırıyor. Yüksekova’nın Yürekli ve Karabağ köyleri arasındaki ’Yılan Pınarı’ bölgesinde yılanların sürü halinde görünmesi, görenleri hem korkutuyor hem de şaşırtıyor. Yol boyu sürü halinde bulunan yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor. Sıcak havayla birlikte ortaya çıkmaya başlayan yılan sürüleri, hem korkutuyor hem de görenlerin ilgisini çekiyor. Özellikle insanların olmadığı zamanlarda açık alanlara çıkan ve zehirsiz olduğu bilinen yılanlara zarar verilmemesi noktasında çağrıda bulunan Yüksekova Ziraat Odası Başkanı Perviz Geçirgen, “Yüksekova`ya bağlı Yürekli köyünde bulunan `Yılan Pınar`ındayız. Her sene nisan ayının ortalarında mayıs ayının başlarında bu zararsız yılanlar ortaya çıkıyor. Burası Brezilya’nın Yılan Adası’na da benziyor. Bu zararsız yılanlar özellikle saat 13.00 ve 14.00 gibi ortaya çıkıp güneşliyorlar. İnsanlar olmadığı zaman hem taşların üzerine hem de yol üzerine geliyorlar. Her sene olduğu gibi onları görmek için tekrar buraya geldik. Aslında burada muazzam bir manzara var. Buraya resim video çekmeye gelenler oluyor. Bu gelenler arasında bazı şahıslar yılanlara zarar veriyorlar. Lütfen fotoğraflarınızı çektiğinizde, yılanlara zarar vermeden yeniden bölgeden ayrılın" dedi.
Denizli Vali Coşkun, üniversiteli gençlere kamu sektörünü anlattı Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen ‘Sektör Günleri’ adlı etkinliğin kamu sektörünü tanıtan oturumuna konuk oldu. PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan tarafından karşılanan Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun daha sonra programın düzenlendiği Şehit Piyade Teğmen Bekir Can Kerek Konferans Salonu’nda öğrencilerle buluştu. Etkinlik, İİBF Öğretim Üyesi Maliye Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Akçay’ın kamu sektörü üzerine yaptığı sunum ile başladı. Maliyeci perspektifinden kamu sektörünün yapılanmasını anlatmak üzere bütçe yapısı itibariyle 5018 sayılı Kanun hakkında bilgiler veren bir sunum gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Akçay, sunumunda ayrıca kaymakamlık sınavları, İçişleri Bakanlığı ve bakanlığın birimleri hakkında bilgiler de verdi. Öğrencilere kamu sektörü hakkında bilgiler veren Vali Ömer Faruk Coşkun, konuşmasında kendi kariyerinden de örnekler verdi. Vali Çoşkun, “Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun olduktan sonra İçişleri Bakanlığımızın açmış olduğu Kaymakam Adaylığı sınavına girerek ve o sınavın sonucunda kaymakam adayı olarak ilk defa mesleğe atandım. Mülki İdare Amirliği mesleği olarak adlandırılıyor. Kaymakamlık mesleği bu meslek sınıfının içerisinde kaymakam adaylarımızdan başlayarak kaymakamlarımız, vali yardımcılarımız, mülkiye müfettişlerimiz ve valilerimiz bulunmakta. Bu dediğimiz pozisyonların hepsi Mülkiye İdare Amirliği mesleği sınıfını oluşturmakta ama bizim mesleğimizin esası kaymakamlıktır. Bunun da başlangıcı az önce ifade edildiği gibi İçişleri Bakanlığımızın açmış olduğu sınavlardan sonra başarı göstererek kaymakamlık adaylığına atanması ve yaklaşık 3 yıllık bir süre içerisinde değişik aşamaları olan bir adaylık sürecinden sonra tekrar bakanlığımızın yapmış olduğu yeterlilik sınavında başarı gösterdikten sonra ilçelerimize atama yapılmaktadır. Ülkemizin değişik bölgelerinde sınıflarla adlandırılan ilçelerimiz var. Bu ilçelerde kaymakam olarak görev yapan arkadaşlarımız kendi kıdemlerine ve ilçelerin sınıflarına göre ataması gerçekleştirilmektedir. Belirli süre buralarda görev yaptıktan sonra başka bir ilçeye atanabilmekte veya yine kaymakamlıkla Mülki İdare Mesleği sınıfı içerisinde eş değer görev olarak kabul edilen Vali Yardımcılığı pozisyonuna atanabilmekte veya yine Bakanlığımızın merkez teşkilatında değişik pozisyonlar var mülki idare sınıfından olup orda daire başkanlığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı gibi pozisyonlar var. Buralara da atama yapılabilmekte. Kısaca söyleyecek olursak, kaymakam adaylığı olarak başlanan bir süreç, bu süreçte yaklaşık 3 yıllık bir zaman aşımı tabi ki geçen süre ve geçirilen aşamalar içerisinde durumlar söz konusu. Bu bir vilayetimizde, valiliğimizde bir stajla başlıyor. Sonrasında bu kaymakamlık adaylığı sürecinde bir yurt dışı ayağı var. Daha çok dil öğrenmek ve bilgi görgüsünü arttırmak üzere yurt dışına gidiliyor. Yine belli bir aşamasında mülki müfettişlerimizin refakatinde görev yapılıyor. Yabancı dil kursu olabiliyor, başka kurslar oluyor. Bunlar tamamlandıktan sonra en sonunda kaymakamlık kursu dediğimiz bir kurs var. Bu kursa devam ediyorsunuz, akabinde yeterlilik sınavı var. Bu yeterlilik sınavından sonra da asil kaymakam olarak ilçelere atanılıyor. Biz kendi üzerimizden yola çıkacak olursak, yaklaşık 10 yıl kaymakamlık yaptım. Yine bizim meslek sınıfının başka bölümü olan Mülkiye Müfettişliğine atandım. Mülkiye Müfettişliği, İçişleri Bakanlığı’nın teftiş kurulunun bir üyesidir. Diğer Bakanlıklarda olduğu gibi kariyer olarak başlanan bir pozisyon değildir. Daha çok 6 yıl ve üzerinde kaymakam olarak görev yapmış olan meslektaşlarımızdan bu pozisyonlara atama yapılmaktadır. Mülkiye Müfettişlerimiz de daha çok valilikler, kaymakamlıklar, emniyet müdürlükleri, nüfus müdürlükleri ve içişlerini bilgilendiren İçişleri Bakanlığı’na bağlı yerlerin denetimini gerçekleştirmekte. Buralarla ilgili inceleme soruşturma gibi durumlar söz konusu olduğunda bunları icra etmekte. Mülkiye Müfettişiyken diğer bölümlere tekrar geçiş yapılabilmektedir. Türkiye’de yönetim sistemi, merkezi yönetim, sizlerin de derslerde daha çok gördüğünüz gibi ve merkezi yönetim yerel yönetimler olarak ana planda ayrılmakta. Merkezi yönetim ve taşra yönetimi var, taşra yönetimi idaresi var. Valilerimiz ve kaymakamlarımızdan daha çok merkezi yönetimin taşra idaresini temsil etmekte bu da yetki genişliği isimli esasla gerçekleşmekte. Anayasanın 126. maddesinde yetki genişliği esasına dayanan düzenleme var. Buradan yola çıkarak yine 5442 sayılı 1942 tarihli İl İdaresi Kanunu’muz var. Daha çok mesleğimizin temelini teşkil eden yetki görevleriyle ilgili ana düzenlemeleri ele alıyor. 5442 bizim hepimizin kanunu, bunun yanında ikinci mevzuatlar var tabi ki daha çok mülki idare sınıfından atanmakta. Ama istisnai görev olduğu için valilerimiz de atanabilmekte” dedi. Etkinlik, öğrencilerin kamu sektörü kariyer basamakları, Mülki İdare Amirliği hakkında yönelttiği soruların Vali Coşkun tarafından cevaplanması ile devam etti. Öğrencilerin yoğun katılım sağladığı etkinlik, Vali Ömer Faruk Coşkun’a İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun tarafından teşekkür plaketi takdim edilmesi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.
Ankara Palandöken: “Konaklama fiyatlarında abartıya gidilmemeli” Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, konaklama fiyatlarında abartıya gidilmemesi uyarısını yaparak, “İnsanların yaşadığı ülkede tatil yapma şartları kolaylaşsın” dedi. Dokuz günlük bayram tatilinde otel fiyatları cep yakınca yerli turistin yurtdışına yöneldiğini belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “2024’te turizm sektöründen önemli katkılar beklerken potansiyel olarak turizm gelirimiz de artıyor. Ancak yerli turistin yurtdışına çıkarak döviz bırakmasının önüne geçilmeli. Bayram tatilinde 6,8 milyon kişi hava yolu ile seyahat etti. Döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyona bağlı olarak son dönemde otel fiyatları yükseldi. Yerli turistin bu ücretlerle yurt içinde seyahat edebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla bir taraftan döviz girdimiz artsın, turist kazanalım derken diğer taraftan da yerli turisti kaybetmeyelim. Bildiğiniz gibi birçok ülke ile 3-5 günlük tatillerde vize sorunu kalktı. Bu bir taraftan sevindirici ancak diğer taraftan da ülkemizden dövizin çıkması ve turizm gelirimizin azalması anlamına geliyor. Turizm Bakanlığımız tarafından iç turizmde yerli turiste teşvik mekanizmaları ile promosyonların tanınması ve bu sıkıntının giderilmesi lazım. İnsanların yaşadığı ülkede tatil yapmasının şartları kolaylaştırılmalı” diye konuştu. “2023’te 56.7 milyon turist Türkiye’yi tercih etti” Ülkemizin dövize ihtiyacı olduğu dönemde yerli turistin yurt dışına kaçmaması için formül bulunması gerektiğini söyleyen Palandöken, “Coğrafi konumu, doğal turizm kaynakları, köklü tarihsel geçmişi ve geniş mutfağı ile ülkemiz adeta bir turizm cenneti. Turizm açısından son yılların rekoru olarak nitelendirilen 2023’te 56.7 milyon turist Türkiye’yi tercih etti. Turizm geliri ise 54,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Turizmdeki başarımız ülke ekonomisi açısından sevindirici ancak Türkiye turizm açısından çok daha yüksek bir potansiyele sahip. Dört mevsimi bir arada yaşayan ve eşsiz coğrafi özelliğe sahip ülkemizin turizmdeki payını artırmalıyız. Bununla birlikte yerli turistimiz de yabancı ülkelere kaptırılmamalıyız. 2023’te ülkeden çıkış yapan ziyaretçi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 11,1 artarak 57.7 milyon oldu. Çünkü yüksek döviz kuruna rağmen vatandaşın yurtdışı tatili yurtiçinde her şey dahil konseptli bir tatilden daha uyguna gelmeye başladı. Buna bir de çeşitli kampanyalar ve kapıda vize vb. gibi uygulamalar eklenince yerli turistin parası yurtdışına kaçıyor” diye konuştu. “Turizmi yılın 12 ayı canlı tutmalıyız” Turizm gelirimizi yabancı ülkelere kaptırmamak için formüller bulunması gerektiğini belirten Palandöken, “Öncelikle turizmi mevsimsellikten kurtararak yılın 12 ayı canlı tutmalıyız. Esnaf ve sanatkârlarımızın turizm gelirinden elde ettiği payı arttırarak ülke ekonomisine katkıda bulunmalıyız. Özellikle son zamanlarda trend haline gelen sağlık turizmi, gastronomi turizmi ve kültür turizmi gibi turizm alanlarından daha çok fayda sağlamalıyız. Turist sayısındaki artışı ülkemizin ve yerli üretimlerimizin tanıtımında fırsata çevirmek için yeni konseptler belirlemeliyiz. Yabancı turistler yalnızca otellerle sınırlı kalmamalı, gittikleri şehirlerin özelliklerini, yöresel ürünlerini tanımalı ve Türk insanının misafirperverliğini hissetmeli. Havaalanı, otogar ve otel gibi kalabalık noktalarda doğal güzelliklerimizin, yöresel ürünlerimizin ve yerli üretimlerimizin tanıtımını içeren broşürlerin dağıtımı zorunlu olmalı” şeklinde konuştu.
Bursa Gümüş balığının ihracat serüveni başladı İznik Gölü’nde gümüş balığı sezonu hızlandı. Yunanistan, Ukrayna ve Amerika’ya ihracatı yapılan ve bu ülkelerde işlendikten sonra cips olarak paketi 4 dolardan satışa çıkarılan gümüş balıkçılığı bu yıl bereketli başladı. İznik Gölü’nde son 25 yıldır yapılan gümüş balıkçılığında bu sezon sıcakların başlaması ile birlikte balıkçılar ağlarını İznik Gölü’ne bırakmaya başladı. 12 ay boyunca tutulması serbest olan ancak sıcak havaların başlaması ile tam anlamı ile sezonu açılan Gümüş balıkçılığı İznik Gölü’nde Orhangazi ve İznik’teki Su Ürünleri Kooperatiflerine bağlı balıkçılar tarafından yapılıyor. 5 kooperatif sezonu bereketli açtı Orhangazi, Narlıca, Göllüce, İznik ve Çakırca Su Ürünleri Kooperatifine bağlı su ürünleri kooperatifine bağlı balıkçıların İznik Gölü’ndeki Gümüş Balığı mesaileri de başlamış oldu. Sezonda toplam bin ton balığın tutulması hedeflenen bölgede bu yıl ki sezon da bereketli başlamış oldu. Orhangazi Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Zelkif Bektaş, gümüş balıkçılığı sezonunun tüm Orhangazi ve bölgeye hayırlı olmasını dileyerek, "Gümüş balığı ihraç ettiğimiz bir balık türü. Epey döviz getiren bir balık. Bu sene de bereketli, hamdolsun. Güzel bir başlangıç, inşallah sonu da iyi olacak" dedi. Zelkif Bektaş, şu anda İznik Gölü çevresinde faaliyet gösteren 5 ayrı kooperatifin yıllık bin ton gümüş balığı tutacağını belirterek, bu kooperatiflerin, Orhangazi, Narlıca, Göllüce, İznik ve Çakırca Su Ürünleri Kooperatifi olarak faaliyet gösterdiğini ifade etti. İznik yakasındaki kooperatiflerin Orhangazi kooperatiflerine oranla daha yüksek kapasiteli olduğunu da belirten Zelkif Bektaş, "Bu yıl çok bereketli bir sezon. İnşallah böyle devam eder" ifadelerini kullandı Zelkif Bektaş balığın Türkiye’de paketlenerek öncelikli olarak Yunanistan’a ihraç edildiğini hatırlatarak, "Ukrayna hatta Amerika’ya gönderen firmalar var. Bu balıklar oralarda cips haline getirilip paketlenip satışa sunuluyor. Oralarda cipsin paketinin 4 dolara satıldığını öğrendik. Geçen yıl balığın kilogram fiyatını 11-12 TL’ye veriyorduk. Maalesef beklediğimiz fiyat bu yıl yok. Bu yıl 13 TL’ye satabiliyoruz. Bu sezon 5 kooperatifin İznik Gölü’nden ortalama bin ton gümüş balığı avlayarak ihracata göndereceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu. "Kendimiz cipse dönüştürebiliriz ama tesis lazım" Zelkif Bektaş, gümüş balığının Türkiye’de de işlenip paketlenebileceğini anlatarak, "Bunun için bizdeki tesis yetersiz kalıyor. Bunda devlet büyüklerimizden tek istediğimiz İznik Gölü bölgesinde 600-700 tonluk bir soğuk hava depo yapması. O durumda biz bunları burada paketleriz. Böylece katma değeri yüksek bir ürün elde etmiş oluruz. Daha önceleri çok söz verildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi soğuk hava deposu yapılması için sözler verilmişti. İnşallah şimdi gelen yeni başkanlardan bunu bekliyoruz. Aynı projelerin devamı olarak İznik Gölü’nde böyle bir soğuk hava deposu yapılmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.