POLİTİKA - 21 Kasım 2019 Perşembe 14:57

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar! 'İhracatımızı 3,7 milyar dolardan 17,7 milyar dolara çıkardık'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar! 'İhracatımızı 3,7 milyar dolardan 17,7 milyar dolara çıkardık'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dünyanın 195 farklı ülkesine bin 690 tarım ürünü ihraç ediyoruz. Tarımsal ürün ihracatımızı 3,7 milyar dolardan 17,7 milyar dolara çıkardık" dedi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 3. Türkiye Tarım Orman Şurası'na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan kararların öneminden bahsederek, asıl önemli olanın alınan kararları hayata geçirmek olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 yıl aradan sonra ‘ortak akıl buluşması’ temasıyla düzenlenen şurada sektörün tüm paydaşları eleştirilerini, görüşlerini, önerilerini özgür bir şekilde ifade etme imkanı buldu. Oluşturulan 21 ayrı çalışma grubunda bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ve su ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlendi. Ayrıca ülkemiz tarım ve ormancılığını geliştirmek, sıkıntılarına çözüm bulmak için şuraya 50 binin üzerinde görüş iletildi. Bunun yanında 81 ilde düzenlenen toplantılara sektörle ilgili 7 bini aşkın insanımız katıldı. Bu özellikleri ile 3. Tarım ve Orman Şurası, şimdiye kadar en geniş katılımlı şura olarak kayıtlara geçti. Gerek şura sırasında sektör temsilcilerinin, gerekse dijital platformlarda halkımızın dile getirdiği her bir görüşün başımızın üzerinde yeri vardır. Biz ülkemize dair her meselede istişare kültürüne daima önem veren bir kadroyuz. 3. Tarım ve Orman Şuramızın temel ilkesi de yine istişare olmuştur. Şurada alınan kararlar milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve şu anda milletin evinde sizlerle birlikte bu çalışmayı yapmak bizim geleceğimizi aydınlatacak en önemli adımdır. Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat dahil olan, kanaatlerini bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Karar almanın önemli olduğunu, asıl meselenin alınan kararları takip edip hayata geçmesini sağlamak olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar ne kadar güzel, ne kadar güçlü olursa olsun havada kalmaya mahkumdur. Çiftçimizin, üreticimizin, tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Türk tarım ve ormancılığını çok daha ileriye taşımak istiyorsak, ortak akılla şekillendirdiğimiz şura kararlarını ortak akılla uygulamaya koymamız gerekiyor. Hayvancılıkla birlikte gerek süt ve mamullerinde, gerek et ve mamullerinde atılacak adımlarla bu sektörde sizler çok ciddi sınavları veriyorsunuz. Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisini geliştirecek kararların yakın takipçisi olacağız. Dün akşam Ziraat Bankası Genel Müdürümüz ile etraflıca görüştüm, Ziraat Bankamız inşallah çiftçilerimizle ile çok daha etraflıca, geniş kapsamlı ve kredide bu güne kadar alışılmışın dışında bir dayanışmayı sürdürecektir. Belki de sizlerle ortaklığa gidecek, bu tür adımları atacak. Biz artık istiyoruz dışarıdan Kurban Bayramlarımızda, şurada burada hayvan ithali yapmayalım. Bu konuda atılmış çok kararlı adımlarımız var. İnşallah Anadolu ana olarak görevini yerine her alanda getirecek” şeklinde konuştu.

“Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak milli güvenlik meselesi haline gelmiştir”

Dünyanın iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan ilerleme sonucunda çok büyük dönüşüm geçirdiğini, hayatın her alanında teknoloji devriminin olumlu veya olumsuz yansımalarına şahit olunduğunu belirten Erdoğan, 15-20 yıl öncesine kadar üzerinde yetirince durulmayan iklim değişikliği, obezite, göç, gelir adaletsizliği, kuraklık, kürese ısınma gibi pek çok meselenin bugün artık insanlığın ana gündem maddeleri haline geldiğini belirtti. Coğrafi konumu veya gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkelerin bir şekilde bu sorunlarla yüzleştiğini söyleyen Erdoğan, “İklim değişikliği sadece dünyayı en fazla kirleten gelişmiş devletleri değil, Afrika kıtasındaki fakir ülkeler başta olmak üzere tüm insanlığı etkiliyor. Biz de bu olumsuzluklardan etkilenen ülkeler arasındayız. Yüce Allah’ın tüm insanlığa emaneti olan tabiat, özellikle batılı büyük şirketler eliyle tarihte belki de hiç olmadığı kadar hoyratça kullanılıyor, adeta talan ediliyor. Verimli tarım alanlarının azaldığı, su kaynaklarının kıtlaştığı, denizlerin kirlendiği, iklimlerin değiştiği, hava olaylarının öngörülemez hale geldiği ürkütücü bir dönemin içindeyiz. Bu yeni dönemin alametifarikaların biri de topağın, suyun, tarım alanlarının stratejik önemi ve rekabetinin artmasıdır. Geçtiğimiz asırda yer altı kaynakları için yürütülen mücadelenin aynısı bugün tarım alanları ve su kaynaklarının kontrolü için veriliyor. Gelişmiş ülkeler gıda güvenliklerini ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü çaba harcıyor. Tarım arazisi ve su kaynakları bakımından zengin birçok Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin istikrarsızlıkla boğuşmasının sebeplerinden birisi budur. ‘Ambarın anahtarı kimin elindeyse güç de onun elinde olur’ derler. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak her ülke gibi Türkiye için de milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmak en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Kıtaların ve çıkar mücadelelerinin kesiştiği bölgede yer alan bizim gibi bir ülke için bu asla göze alınamayacak bir risktir. Tarım politikalarımızı işte bu gerçeklerin üzerine bina ediyoruz. Ülkemiz için güvenlik riski oluşturacak hiçbir adıma şimdiye kadar müsaade etmedik, asla da müsaade etmeyeceğiz. Yine bu anlayışla iktidara geldiğimiz günden beri, tarım alanlarımızın geliştirilmesine, su kaynaklarımızın korunmasına, orman varlığımızın güçlendirilmesine önem veriyoruz. Tarımsal üretimi ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Türk tarımını küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yolu ile bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. İktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içindeyiz, bunu engelleyelim istiyoruz. Özellikle tarımda bu bölünmeyi engellediğimiz zaman hep birlikte ailece de güç kazanırız, milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç, gereç, gübre, tohum desteği verelim, ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız, yanındayız. Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kar odaklı çalışan çarkı içinde ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize özellikle öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme karına zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum” açıklamasında bulundu.

Derya Yetim - İlker Turak - Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."
İstanbul İsmail Kartal: “Turu geçmek adına her şeyi hak etmiştik” Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, Olympiakos maçında oyuncuların 2. golü bulamamanın stresini yaşadığına dikkat çekerek, “Turu geçmek adına her şeyi çok hak etmiştik. Bugüne kadar penaltı kaçıran oyuncular, en az penaltı kaçıran oyunculardı” dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe, sahasında karşılaştığı Yunan temsilcisi Olympiakos’a penaltı atışları sonunda kaybederek turnuvaya veda etti. Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. İlk yarı iyi futbol oynadıklarını belirten Kartal, "Bugün oyuna çok iyi başladık. İlk devre muhteşem bir Fenerbahçe vardı. Muhteşem taraftar önünde golü de bulduk. İkinci yarı oyun dengelendi. Sonra tempoyu arttırdık sadece 2. golü bulamadık. Oyuncuların turu geçebilmek adına rahatlığı, o golü bulamamanın stresini yaşadık. Uzatmalarda mecburi değişiklikler yaptık. Uzatmalar iki takım adına dengeli geçti. Turu geçmek adına her şeyi çok hak etmiştik. Oyuncularımı tebrik ediyorum. Bugüne kadar penaltı kaçıran oyuncular, en az penaltı kaçıran oyunculardı. Sadece 2. golü bulamadığımız için turu geçemedik. Taraftarlarımıza karşı mahcup olduk. Her şeye rağmen önümüze bakıyoruz. Ligde devam edeceğiz" diye konuştu. “Bugün bazı oyuncular karşılık veremedi” Müsabakada yapılan değişiklikler ile ilgili Kartal, “Bazen oyuncuları değiştirirsin, hamlelere karşılık bulursunuz. Bazen de istediğiniz verimi alamazsınız. Bugün de bazıları karşılık verdi, bazıları veremedi. Bunlar futbolun içinde olan doğal şeyler” ifadelerini kullandı. "Mecburi değişiklikler oldu" Tadic’in vuruş stili ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kartal, “Tadic’in çok fazla şut atma değil de ayak içi plase vuruşları var. Onun kendine göre vuruş stili var. 86. dakikada Fred ile konuştuk uzun zaman sakatlık yaşadı. Uzatmaları da düşünerek yerine daha mücadeleci birini alarak tüm planlarımız buydu. Szymanski’ye kramp girdi, Becao’nun kasığında ağrı oldu. Mecburi değişiklikler oldu” şeklinde konuştu. “En güvendiğimiz isimler penaltıları kaçırdı” Penaltı atışlarını da değerlendiren Kartal, “Bonucci çok kariyerli oyuncu, Cengiz de aynı şekilde. Tadic penaltı atışlarında, kariyerinde kaçırdığı penaltı sayısı çok az. Beni şaşırtan bunlar oldu. En güvendiğimiz isimler penaltıları kaçıran isimler oldu. Bu kadar mücadele ettik. Bu mücadelenin karşılığında 2. golü atarak turu geçebilmek varken, penaltılarla elenmek üzücü oldu” diyerek sözlerini noktaladı.