POLİTİKA - 14 Temmuz 2020 Salı 16:58

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Ayasofya, kiliseden değil müzeden camiye dönüştürülmüştür'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Ayasofya, kiliseden değil müzeden camiye dönüştürülmüştür'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizerek, “Ayasofya'yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz. Yerin altında yatan yüzlerce milyon ecdada ve üstünde yaşayan 83 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin korona virüs salgını konusunda dünyaya örnek olan başarılı bir mücadele ortaya koyduğunu belirtti.

Sağlık hizmetleri başta olmak üzere her alanda vatandaşların tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemle süreci yönettiklerinin altını çizen Erdoğan, “Ne hastanelerimizde yığılmaya ne temizlik ve gıda ürünleri tedarik zincirinde kırılmaya ne güvenlikte zafiyete ne de herhangi bir konuda mağduriyete meydan verdik. Dünyanın önemli bir bölümünde salgının hasta ve ölü sayısında rekorlar kırdığı bir dönemi biz gayet kontrollü ve sakin bir şekilde geçiriyoruz.

Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları kriz konularının sağlam alt yapımız ve dikkatli organizasyonumuz sayesinde kolayca üstesinden geliyoruz. Milletimizden ricamız bu güzel tablonun sürmesi ve daha iyiye gitmesi için dikkati, hassasiyeti, kurallara riayeti elden bırakmamasıdır. Geldiğimiz noktada baş harflerinden ilhamla 'tamam' diye ifade ettiğimiz 'temizlik, maske, mesafe' ilkelerine uymanın ötesinde yapılabilecek bir iş, alınabilecek bir tedbir yoktur. Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yönlü bir eğilime girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıları sıfıra yaklaştırmalıyız” diye konuştu.

“Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağını inanıyorum”

Sanayide, tarımda, ihracatta yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide açıklanan her verinin kayıpları telafinin ötesinde bir kıpırdanışı haber verdiğini belirtti. Erdoğan, “Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağını inanıyorum. Suriye'de, Kuzey Irak'ta ve Libya'da kendimizin ve dostlarımızın güvenliği için ortaya koyduğumuz iradenin salgın döneminde kesintisiz şekilde sürmesini sağladık. Bölgemizde ve dünyada dengelerin değişmesini sağlayacak derecede neticeler aldığımız bu faaliyetlerimizi hedeflerimize ulaşana kadar sürdüreceğiz. Artık bu bölgede Türkiye'nin içinde yer almadığı, muvafakat vermediği veya destek sağlamadığı hiçbir projenin yürüme şansı olmadığının kabul edildiğini umuyoruz.

Bölgemizde etkinlik gösteren ülkelerin hepsiyle de diyalog kanallarını açık tutma, iş birliği yollarını genişletme, yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içerisindeyiz. Türkiye'nin dostluğunu kazanmanın değerini bilenler bu mekanizmaları etkin şekilde kullanıyor. Israrla ülkemize husumet besleyenler ise kaybetmeyi sürdürüyor. Buradan bir kez daha hiçbir ayrım yapmadan herkesi Türkiye'nin hak, hukuk, adalet ve meşruiyet temelinde uzattığı barış ve iş birliği eline karşılık vermeye davet ediyorum. Bedeli mazlumların, mağdurların, gözü yaşlı, gönlü yaslı insanların ahı ve feryadı olan hiçbir düzenin sahiplerine hayır getirme ihtimali yoktur. Yaşadığımız dünyayı sadece belirli bir kesim değil herkes için daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh bir yer haline getirene kadar mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Ayasofya'yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz”

Ayasofya'nın müzeden camiye döndürülerek vakfiyesindeki amaca uygun şekilde hizmet vermeye başlayacak olmasının herkesi sevindirdiğini kaydeden Erdoğan, “Burada bir kez daha Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum” dedi.

Yakın tarihlerde yaşanan sokak eylemlerinde İstanbul'un duvarlarına 'zulüm 1453'te başladı' diye yazıldığını da unutmadıklarını söyleyen Erdoğan, “Kimlerin duvarlara bunları yazdığını da milletçe de gayet iyi biliyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu milletin medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine, doğrudan saldırmaya cesareti olmayanlar sembollerimizi yıpratarak sinsice kendilerine yol bulmaya çalışıyor. Bugüne kadar aradıkları yolların hepsi de milletimizin irfanına çarpıp yerle yeksan oldu. Ayasofya tartışmasını, kültürel değer parantezine hapsetmeye çalışanların Osmanlı'nın Balkanlar ve Doğu Avrupa'da bıraktığı göz alıcı mirasın hoyratça yok edilişi karşısında ettikleri tek söz, duyulmamıştır.

Aynı şekilde bu kesimlerin Endülüs’ten Kırım'a kadar medeniyetimizin teşkil eden değerlerinin yıkılışı veya yağmalanışı hususunda da herhangi bir serzenişleri vaki değildir. Demek ki bunların maksadı, kültürel mirası savunmak değil, kalplerini ve zihinlerini sarmış olan Türk ve İslam düşmanlığına kılıf bulmaktır. Gün, bu ulu mabedin yeniden özüne dönmesinin sevincini amasız, fakatsız, lakinsiz, hesapsız, kitapsız bir şekilde yaşama günüdür. Hiç kimse merak etmesin, Ayasofya'yı yeniden vakfiyesine uygun hale getirirken kültürel miras vasfını da ecdadın yaptığı gibi koruyacağız."

“Bizde ortalama 460 gayrimüslime 1 ibadethane hizmet verirken Avrupa'da ortalama 2 bin Müslümana 1 ibadethane düşmektedir”

Farklı dinin mensuplarına veya mabetlerine karşı bir düşmanlık ve hasımlıklarının olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tam aksine bizde saygı var. Avrupa ülkelerinde Müslüman nüfusa düşen ibadethane sayısı ile ülkemizdeki gayrimüslim nüfusa düşen ibadethane sayısı arasında 4-5 kat fark vardır. Bizde ortalama 460 gayrimüslime 1 ibadethane hizmet verirken Avrupa'da ortalama 2 bin Müslümana 1 ibadethane düşmektedir. Avrupa'daki kilise ve sinagogların önemli bir kısmının da harap vaziyette olduğunu en iyi oralarda yaşayanlar bilir" diye konuştu.

Meseleye tarihi açıdan bakıldığında Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethettiğinde hemen Ayasofya'yı imara başladığını ifade eden Erdoğan, buna karşılık ondan yaklaşık 250 yıl önce İstanbul'u işgal eden haçlı ordusunun Ayasofya'yı vahşice yağmaladığına hatırlattı.

Bu dönemde yağmalanan esenlerin Vatikan başta olmak üzere Avrupa'nın pek çok şehrinde hala gururla sergilendiğini belirten Erdoğan, “Demek ki mesele, Ayasofya'nın kendisi değil bu mabedin ve içinde bulunduğu şehrin kimin egemenliğinde olduğudur. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, İstanbul'daki 600 yıla yaklaşan hakimiyetimizi bırakmak niyetinde değiliz. Ayasofya konusu başta olmak üzere milletimizin varlığı, birliği, özgürlüğü ve haklarıyla ilgili konularda kararımızı kendimizi veririz. Ayasofya'yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz. Yerin altında yatan yüzlerce milyon ecdada ve üstünde yaşayan 83 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz. 1934'te kimler müzeye çevirdi? Tabi ki bu millet. Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay, bu kadar basit" şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin seviyesi ile mukayese dahi edilemeyecek ülkeler tam üyeliğe kabul ediliyor”

“Siyasi ve ekonomik olarak Türkiye’nin seviyesi ile mukayese dahi edilemeyecek ülkeler tam üyeliğe kabul edilirken, biz gerçekten komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk” diyerek AB’yi eleştiren Erdoğan, salgın sonrasında yaşanan normalleşme sürecinde benzer tavırlarla Türkiye’nin karşı karşıya olduğunu söyledi. Erdoğan, “Sağlık hizmetlerinde şeffaflığa kadar hiçbir konuda ülkemizin yanına yaklaşamayacak devletleri akredite edip Türkiye’yi dışarıda bırakanların ilmi kurallarla değil, zihinlerindeki saplantılarla hareket ettikleri ortadır. Ülkemizin müdahil olduğu her konuda insan hakları, hukuk, adalet gibi kriterlerin yerlerini benzer yaklaşımlar almaktadır. Suriye’de, Libya’da, diğer pek çok yerde bunları görüyoruz. Ülkemiz üzerinden Suriye’deki milyonlarca mazlum ve mağdurlara yardım ulaştırılması ile ilgili programlar sırf halkın Türkiye’ye muhabbetini kırmak için engellenmiştir. Libya’da BM tarafından kabul edilen meşru hükümet sırf Türkiye destekliyor diye yıpratılmaya çalışılmaktadır” dedi.

15 Temmuz Darbe girişiminin 4. yıl dönümünü hatırlatan Erdoğan, “FETÖ terör örgütü mensuplarına karşı koyarken şehit edilen 251 vatandaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum” dedi.

“Biz milletimizle beraber yürüdük, milletimizle beraber o gece darbeyi ve darbecileri bitirdik”

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimine karşı koyan Türk milletinin darbecileri hüsrana uğrattığını söyledi. Erdoğan, “Türkiye’de, devletin sahibinin, istiklalimizin ve istikbalimizin teminatının da milletimiz olduğunu 15 Temmuz’da bir daha gördük. Tankların arasında, tankların koruması altında belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Orada kahvesini yudumlarken, Atatürk Havalimanında neler oluyor onu seyreden bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine ‘tankların arasından nasıl gittiniz’ diye sorulunca, ‘haberim olsa bende gelirdim’ diye cevaplayacak kadar bir seviye kabı olan bir ana muhalefet. Biz milletimizle beraber yürüdük, milletimizle beraber o gece darbeyi ve darbecileri bitirdik. Siyasi hayatımız boyunca milli iradenin üstünlüğüne yaptığımız vurgunun, attığımız her adımda milletimizin rızasını ve desteğini gözetmemizin isabeti de 15 Temmuz’da bir kez daha teyit olmuştur” diye konuştu. Erdoğan, 15 Temmuz’un yıl dönümünde yapılacak programlar hakkında bilgi verdi.

Rize Artvin bölgesinde fırtınalar, heyelanlar neticesinde ölenlerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölenlere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi. Erdoğan, “İlk andan itibaren İçişleri Bakanım ve milletvekillerimiz Rize ve Artvin’e gittiler. Bu gün de Çevre ve Şehircilik Bakanım bizzat gidiyor ve çalışmaları yerinde takip edecekler, atılması gereken adımları devam ettireceğiz” diye konuştu.

“Gerginliğin, Ermenistan’ın pervasız saldırıları sebebiyle çatışmaya dönüşmesinden dolayı endişeliyiz”

Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarına ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadın asırlar boyunca yerine getirdiği bu görevi, Kafkaslar’da, yine yerine getirmeye devam edeceğiz. Dost ve kardeş Azerbaycan’a karşı Ermenistan tarafından yapılan saldırıları şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyorum. Vatanını savunan Azerbaycanlı kardeşlerimizden şehit olanlara rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Yukarı Karabağ’ın işgalinden beri bu bölgede süren gerginliğin Ermenistan’ın pervasız ve sistematik saldırıları sebebiyle çatışmaya dönüşmesinden dolayı endişeliyiz.

Bu son saldırı Yukarı Karabağ hattında değil, doğrudan iki devlet arsındaki sınırlarda ve ağır silahlarla yapılmıştır. Bu durum, olayın herhangi bir sınır ihlali ve çatışması değil, doğrudan Azerbaycan’a yönelik bilinçli bir taarruz olduğunu göstermektedir. Bu saldırı Ermenistan’ın çapını aşan bir hadisedir. Amaç, provokatif bir yaklaşımla hem Yukarı Karabağ sorunun çözümü ile ilgili süreci tıkamak hem de bölgede yeni çatışma alanları ortaya çıkartmaktır" dedi.

"Tüm imkanlarımızla dost ve kardeş Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz"

"Türkiye kadim dostluk bağları ve kardeşlik ilişkilerinin bulunduğu Azerbaycan’ın hakkını, hukukuna, topraklarına yönelik her türlü saldırın karşısında yer almakta asla tereddüt göstermeyecektir" diyen Erdoğan, "Bölgemizdeki ve dünyadaki tüm siyasi, diplomatik, sosyal ilişkilerimizi bu doğrultuda seferber etmek boynumuzun borcudur. Kendi toprakları içindeki siyasi, ekonomik, korona virüs salgınından kaynaklanan sağlık, alt yapı ve geniş bir alana yayılan çok sayıda sorununu çözemeyen bir ülkenin böyle bir saldırganlık içine girmesi her şeyden önce kendi halkına saygısızlıktır.

Ailelerinin geçimlerini sağlamak için ülkemizde çalışmakta olan onbinlerce Ermeni’nin de devletlerinin bu tutarsız davranışlarından rahatsız olduklarına inanıyorum. Bölge ülkelerinin, Ermenistan’ın Yukarı Karabağ’ı işgalinden beri süren saldırgan ve istikrarsızlığı körükleyen saldırganlıklarına karşı ilkeli ve samimi bir duruş sergilemeye devam ediyoruz. Tüm imkanlarımızla dost ve kardeş Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Derya Yetim-Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Milli Görüşçüler Gazze İftarı’nda buluştu Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Kayseri Şubesi tarafından ’Gazze İftarı’ düzenledi. Yoğun katılım ile düzenlenen programda amacına uygun olarak hurma, çorba ve ekmek ile iftar yapıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen programda açıklama yapan AGD Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin; "Gazze iftar programımızın gerçekleştirilme amacı, mazlum Filistin coğrafyasında yaşanılan zorlukların ve açlıkların bir nebze olsa da hissedilebilmesi, idrak edilebilmesi içindir. Biz Milli Görüşçüler, zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimize takatimizin sonuna kadar yardım etmeye çalışır, Müslümanların en büyük zaferi kazanmaları için elimizden gelen bütün maddi ve manevi desteği veririz. Allah, Gazzeli kardeşlerimizi Muzaffer eylesin. İçerisinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerif’te her yıl olduğu gibi Siyonist İsrail saldırılarıyla karşı karşıyayız. Her yıl bu mübarek ayda Filistinli Müslümanlara yönelik şiddetini arttıran Siyonistler, bu yıl iyice zıvanadan çıkmıştır ve insanlıktan uzak bir halde terör faaliyetlerini sürdürmektedir. 160 günü aşkın bir süredir Gazze’de tarihin en acımasız soykırımlarından birini gerçekleştiren Siyonist İsrail rejimi son günlerde dilimize getirmeye dahi haya ettiğimiz iğrenç saldırılara girişti. Geçtiğimiz hafta sonu başlattıkları kuşatmayla Gazze’de bulunan Şifa Hastanesi’ne yönelik akıl almaz bir saldırı gerçekleştirdiler, maalesef hastane içerisindeki çok sayıda kadına tecavüz ettiler. Yapmış oldukları son insanlık dışı saldırılarla zihniyetlerini ortaya koyan Siyonistler, Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın ’İsrail laftan anlamaz, güçten anlar’ sözünün haklılığını da gözler önüne sermiştir" dedi. Saadet Partisi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mahmut Arıkan ise burada yaptığı konuşmada; "173 gündür dünya ve insanlık için çok büyük bir imtihan veriliyor. Biz zulmün her türlüsünü yaşayan, açlıkla, evlatla, can ile imtihan edilen Gazze için bugün burada üzülüyoruz. Her fotoğrafta biraz daha kahroluyoruz. Gazzeli kardeşlerimiz imtihanlarını verdiler. Onlar; bu imtihan karşısında kazandılar. Çok acı oldu ama İslam’ın izzetiyle kuşandılar. Dünyaya İslam’ın kudretini gösteri şahadet şerbetini içtiler. İmtihanı kaybeden dünyamız oldu, insanlık oldu. Şimdi bizler, bu imtihanı kaybetmemek için hep beraber bu sofrada, bundan sonraki hayatımızda hep beraber direnmek mecburiyetindeyiz. 7 Ekim’den itibaren bizlere çok büyük görevler düştü. Biliyorum; milletimiz, Kayserimiz muazzam bir hassasiyet gösterdi. Gidebildiği kadar yardım gönderdi, yetmedi protesto etti, medya aracılığıyla bu zulmü dünyaya duyurabilmek için bütün imkanları kullandı. elhamdülillah milletimizin ferasetine güveniyorum. Fakat iş en fazla da biz siyasetçilere düşüyor. 7 Ekim gününden itibaren milli görüş olarak hem mecliste hem de Türkiye genelinde bu konuyu gündemde tutmak için çok büyük çabalar harcadık. Ben de Kayserili bir kardeşiniz olarak milletin kürsüsünden bu konuyu defalarca gündeme taşıdım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılacak ne varsa Saadet Partisi olarak hepsini hayata geçirdik. Hepimiz gücümüz ölçüsünde bu imtihandan kurtulmaya gayret göstereceğiz. Belediyeyse belediye, meclis ise meclis, boykot ise boykot. Elimizden gelen ne varsa hayata geçirmeye çalışacağız. İlk günden bu yana bağırıyoruz; ’İsrail ile ticareti kesin’ diye haykırıyoruz. Ellerinde yetki olan herkesten beklentimiz tam olarak budur. Eğer bunu yaparsanız bu millet sizlere dua eder" diye konuştu. Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen Gazze İftarı programı konuşmaların ardından dua ve namaz kılınmasıyla sona erdi.
Bitlis Ankara-Tatvan turistik tren seferleriyle ilgili istişare toplantısı yapıldı İlk seferi 17 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilecek olan Ankara-Tatvan turistik tren seferi ile ilgili Bitlis’in Tatvan ilçesinde istişare toplantısı düzenlendi. Tatvan Ticaret ve Sanayi Odası (TATSO) ev sahipliğinde, konaklama tesisi temsilcileri, seyahat acente temsilcileri ve turizm ile ilgili faaliyet yürüten firma temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda, başlayacak olan turistik seferlerinin bölgenin tanıtımına sağlayacağı katkılar ele alınarak, yapılması gereken hazırlıklar masaya yatırıldı. Karşılama programı, konaklama ve gezilecek mekanların da istişare edildiği toplantıda bilgi ve fikir alışverişlerinde bulunularak gerekli görev dağılımları yapıldı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Fuat Eker’in turistik seferlerin son durumuyla ilgili bilgileri aktarırken, İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Metin Çoban da yapılacak hazırlıklar ve hazırlıkların son durumuyla ilgili bilgileri paylaştı. Başlayacak seferlerin ilin tanıtımı ve turizm getirisine sağlayacağı katkılara vurgu yapan TATSO Başkanı Bilal Adabağ da, organizasyonun amaçlanan hedefe ulaşması noktasında oda olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye hazır olduklarını ifade etti. Kamu ve özel sektör işbirliği ile ilk seferi 17 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilecek olan seferi karşılamaya şimdiden hazır olduklarını kaydeden Adabağ, turistleri birçok doğal güzelliği bir arada sunan Bitlis’e davet etti. Düzenlenen toplantı yapılan istişarelerle sona erdi. Toplantıya TATSO Başkanı Bilal Adabağ, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Fuat Eker, İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Metin Çoban ve TATSO Başkan Yardımcısı Yılmaz Lebit katıldı.
Trabzon Süper Lig’in en centilmen takımı Trabzonspor Trendyol Süper Lig’de geride kalan 30. haftada en centilmen takım Trabzonspor oldu. Bugünlerde saha olaylarıyla anılan bordo-mavililer Fair-play sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Trendyol Süper Lig’de, sahasında konuk ettiği Fenerbahçe maçında yaşanan saha olaylarıyla gündemde olan Trabzonspor, geride kalan 30 haftada ligin en centilmen takımı oldu. Bordo-mavililer şuana kadar 1 kırmızı kart görürken, 45 de sarı kart gördü. Lig’de en çok kırmızı kart gören takım ise 7 kırmızı kart ile Adana Demirspor oldu. Lig’in en az sarı kart gören takımları 45 kart ile Trabzonspor ve MKE Ankaragücü oldu. Şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray 55 sarı kart ve 1 kırmızı kart görürken, Fenerbahçe ise 69 sarı kart ve 4 kırmızı kart gördü. Beşiktaş ise 68 sarı kart ve 3 kırmızı kart gördü. Hatayspor 80 sarı kart görürken, Alanyaspor ise 75 sarı kart gördü. Fatih Karagümrük ise 73 sarı kart ile en çok sarı kart gören takımlar oldu. En az kart gören kaleciler oldu Trendyol Süper Lig’de en az kart görenler ise kaleciler oldu. Lig’in 1 numaraları 61 sarı kart ve 3 kırmızı kart gördü. En çok kart gören bölge ise savunma hattı oldu. Stoper oyuncuları 456 sarı kart görürken 9 kez çift sarı karttan kırmızı kart, 10 kez de direk kırmızı kart gördüler. Orta saha oyuncuları 384 sarı kart 13 çift sarı karttan kırmızı kart ve 6 kez de direk kırmızı kart gördüler. Forvet oyuncuları ise 322 sarı kart görürken, 9 kez çift sarı karttan kırmızı kart, 6 kez de direk kırmızı kart gördüler. Bir sezonda iki kırmızı kart görenler Trendyol Süper Lig’de bu sezon 4 oyuncu iki kez kırmızı kart gördü. Fenerbahçe’den İsmail Yüksek, Gaziantep FK’dan Alexandru Maxim, Başakşehir’den João Figueiredo ve Pendikspor’dan Welinton 2023-2024 sezonunda iki kez kırmızı kart gören oyuncular oldu. Avcı’da en centilmen teknik direktör olmuştu Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, geçtiğimiz ay en centilmen teknik direktör olarak seçilmişti. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Fair-play ödülleri Şubat 2024’te Avcı, Adana Demirspor’u 1-0 yendikleri maçın ardından yaptığı maç sonu açıklamasında sarı kart görmesine sebep olan davranışından dolayı özür dilediğini belirterek yaptığı olumsuz hareketin farkına vardığını ifade etmesi ve özür dilemesi üzerine Fair-Play değerlerini öne çıkaran bu davranışı nedeniyle Şubat 2024 ayının en centilmen Teknik Direktörü ödülüne layık görülmüştü.
Samsun Samsun’da seçim güvenliği için 4 bin 634 personel görevlendirildi SAMSUN (İHA) – Samsun Valisi Orhan Tavlı, 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde 3 bin 118’i emniyet, bin 442’si jandarma ve 74’ü sahil güvenlik personeli olmak üzere toplam 4 bin 634 personelin görevlendirildiğini açıkladı. Seçim Güvenliği Toplantısı, Samsun Valisi Orhan Tavlı’nın başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinin Samsun’da güven ve huzur ortamı içerisinde gerçekleştirilmesi amacıyla seçim öncesi, seçim günü ve seçim sonrasına yönelik alınması gereken tedbirler görüşüldü. 4 bin 634 personel görevlendirildi 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimlerinde Samsun genelinde 2 bin 176’sı emniyet bölgesi, bin 476’sı jandarma bölgesi ve 4’ü cezaevinde olmak üzere toplam 3 bin 656 sandıkta, 1 milyon 38 bin 91 seçmen oy kullanacak. Vali Orhan Tavlı, seçimlerin huzur ve güven ortamı içerisinde gerçekleştirilebilmesini sağlamak için 3 bin 118’i emniyet, bin 442’si jandarma ve 74’ü sahil güvenlik personeli olmak üzere toplam 4 bin 634 personelin görevlendirildiğini söyledi. Toplantıya ayrıca Vali Yardımcısı Vekili/İlkadım Kaymakamı Abdulkadir Demir, Alaçam Kaymakamı/Yakakent Kaymakam Vekili Fatih Kayabaşı, Asarcık Kaymakamı Hakan Köksal, Atakum Kaymakamı Kemal Yıldız, Ayvacık Kaymakam V. Muhammed Raşit Aktay, Bafra Kaymakamı Cevdet Ertürkmen, Canik Kaymakamı Vehbi Bakır, Çarşamba Kaymakamı Doç. Dr. Şükrü Yıldırım, Havza Kaymakamı Mustafa Ayvat, Kavak Kaymakamı Erdem Karanfil, Ladik Kaymakam V. Merve Kartal, 19 Mayıs Kaymakamı İbrahim Civelek, Salıpazarı Kaymakamı Salih Başara, Tekkeköy Kaymakamı Dr. Polat Kara, Terme Kaymakamı Metin Maytalman, Vezirköprü Kaymakamı Özgür Kaya, Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Ahmet Bahadır, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mustafa Bakçepınar ve İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş ile kamu kurumlarının müdürleri katıldı.