POLİTİKA - 04 Şubat 2019 Pazartesi 19:13

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: 'IMF yılları Türkiye için geride kaldı'

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: 'IMF yılları Türkiye için geride kaldı'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin seçimlerden sonra IMF’ye gideceği yönündeki söylentilere ilişkin, “Bunlar tamamen Türk ekonomisi ile ilgili algıyı bulandırmaya dönük algı operasyonlarıdır. Bu operasyonların nereden geldiğini de görüyoruz. Türkiye’nin IMF ile hiçbir şekilde bir teması, ilişkisi, yeni bir süreci söz konusu bile değildir. IMF yılları Türkiye için artık geride kalmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, güvenli bölge konusunun güvenlik ve dış politika gündeminin önemli başlıklarından birisi olmaya devam ettiğini, ABD Başkanı Donald Trump’ın çekilme kararından sonra Amerikan yönetiminin bu konuda bir takım planlamalar yaptığını, bu konunun takibi için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Washington’a gideceğini kaydetti.

Türkiye’nin milli güvenliğini teminat altına alınacak adımların atılmasının Türkiye’nin temel beklentisi olduğunu belirten Kalın, “Bu bölgenin kontrolü Türkiye’de olmalıdır. Geçmişten edindiğimiz tecrübelerle bu bölgeyi güvence altına alabilecek tek gücün Türkiye olduğuna inanıyoruz” diye konutu.
“SDG başlığı altında ya da PYD-YPG gibi terör örgütlerine bir kalkan, kamuflaj olmasına Türkiye asla müsaade etmeyecektir” açıklamasında bulunan Kalın, bu konuda Türkiye’nin 1,5 yılda oyalama taktikleri ile karşı karşıya kaldığını, PKK’nın Suriye uzantılarına karşı kararlılıklarının son derece net olduğunun altını çizdi.

“Ocak ayı itibariyle ticaret hacmimiz yüzde 6,3’lük bir artış gösterdi” 

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin bilgi veren Sözcü Kalın, “Ekonomi ile ilgili konular da ele alındı. Piyasalarda son dönemde sakin bir seyrin işlediğini, kur bazında pozitif bir istikrarlaşmanın gerçekleştiğini görüyoruz. Geçen yıl turizm gelirleri noktasında Türkiye parlak bir yıl yaşadı. Turizm gelirlerimiz arttı. Dış ticaret hacminde yaşanan büyüme, hem ihracatta hem turizmde eş zamanlı yaşadığımız olumlu gelişmeler var. Ocak ayı itibariyle ticaret hacmimiz yüzde 6,3’lük bir artış gösterdi ki, bu Türk sanayicisinin dünya pazarlarına erişimimin ne kadar arttığını gösteriyor. Hükümetimiz KOBİ’lere ve diğer firmalara üretim noktasında desteklerini devam ettirecekler” şeklinde konuştu. 

Enflasyonla mücadelenin 2019 yılının önemli ekonomi başlığı olduğunu ifade eden Kalın, rakamın daha aşağılara çekilmesi için bir dizi tedbirin bundan sonra da hayata geçirileceğini söyledi. Kalın, “2020 yılında enflasyon hedefinin yüzde 8,2 olarak belirlenmesi ekonomimizin bünyesinin ne kadar güçlü olduğunu da gösteriyor” dedi.

“IMF yılları Türkiye için artık geride kalmıştır” 

Türkiye’nin seçimlerden sonra IMF’ye gideceği yönündeki söylentilere de cevap veren Kalın, kimsenin bu dedikodulara itibar etmemesi gerektiğini kaydederek, “Bunlar tamamen Türk ekonomisi ile ilgili algıyı bulandırmaya dönük algı operasyonlarıdır. Bu operasyonların nereden geldiğini de görüyoruz. Bunları izlediğimizi de ifade etmek isteriz. Türkiye’nin IMF ile hiçbir şekilde bir teması, ilişkisi, yeni bir süreci söz konusu bile değildir. IMF yılları Türkiye için artık geride kalmıştır. Bu konuda kimse herhangi bir yanlış düşünce içinde olmasın” dedi.

“Türkiye bunları asla kabul etmeyecektir” 

Yunanistan Başbakanı Çipras’ın Türkiye bir ziyaret gerçekleştireceğini kaydeden Kalın, “Yunanistan ile yoğun bir gündemimiz var” açıklamasında bulunarak, ele alınacak konular hakkında bilgi verdi.
Türkiye’nin Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de temel haklarını savunmaya devam edeceğini belirten Kalın, “Özellikle Doğu Akdeniz’de bir oldu bittiye Türkiye’nin göz yummayacağını herkesin bilmesi gerekir. Akdeniz’in bir barış denizi haline gelmesi kaynakların eşit ve adil bir şekilde bulunması ve paylaşılmasıyla mümkün olabilir. Özellikle Kıbrıs Rum tarafının belli ülkelerle yaptığı anlaşmalar çerçevesinde defakto durumlar oluşturmaya çalışmasının beyhude durumlar olduğunun altını çizmek isterim. Türkiye bunları asla kabul etmeyecektir. Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmeye çalışan yaklaşımların bizim açımızdan kabul edilebilir olmadığını ifade etmek isterim” diye konuştu.

“Oyalama taktiklerinin kimseye faydası olmayacaktır” 

Münbiç yol haritasının uygulanması ile ilgili çağrısını yineleyen Kalın, “Amerikalı yetkililerle bu konuyu uzun süredir müzakere ediyoruz. Şuana kadar yol haritasının çoktan hayata geçirilmiş olması gerekirdi. Oyalama taktiklerinin kimseye faydası olmayacaktır. İki müttefik ve NATO üyesi ülke olarak Münbiç yol haritasının daha fazla gecikme olmadan hayata geçirilmesi hem ikili ilişkilerimiz hem bölgenin güvenliği hem de Suriye’deki süreç açısından büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Keyfi olarak kimse içeriye atılmıyor"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Darbeden bu kadar zaman sonra hala FETÖ terör örgütüne mensup kişilerin ortaya çıkması, zanlıların yargı sürecine intikal ettirmesi bu tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor.İ kinci önemli husus da bu konu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu teyit eden bir konudur. Yani bazılarının iddia ettiği gibi kanıtsız bir şekilde keyfi olarak kimse içeriye atılmıyor, kimse işinden ihraç edilmiyor" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap verdi. Basında çıkan güvenle bilgi ile ilgili ABD ile bir anlaşmaya varıldığı haberlerinin doğru olmadığını belirten Kalın, “Bir oldu-bitti ile burayı PYD-YPG’yi koruyan bir tampon bölge haline getirme yaklaşımlarını kesin olarak reddediyoruz. Burası güvenli bölge olacaktır. Şu veya bu terör örgütünü korumak için kurulacak bir tampon bölge olmayacaktır. Türkiye buna asla müsaade etmez” diye konuştu. 

“Bu bölgeye uluslararası bir güç konuşlandırılsın, Türkler olmasın” gibi bir takım fikirlerin ortaya atıldığını söyleyen Kalın, “Açıkçası Sayın Trump’un ortaya koyduğu iradeden sonra ilgili birimlerin bu konuyu sürekli bulandırması bizi düşündürüyor. Hangi amaçlarla bu açıklamaları yaptıklarını, bu tür planlar üzerinde çalıştıklarını anlamakta zorlanıyoruz” şeklinde konuştu. 

“Şunu bilmeleri gerekir ki, bir terör örgütü ile bir başka terör örgütü defedilemez” 

ABD’nin Obama döneminde YPG ve PYD’ye askeri desteği verene kadar Suriye’de eli silahlı bir YPG-PYD diye bir örgüt olmadığını, Amerikan koruma kalkanı ve desteği çekildikten sonra yine Suriye’de böyle bir örgüt olmayacağını, bundan ne Suriye’nin ne de Suriye halklarının kaybetmeyeceğini belirtti. Kalın, “Bir kaygı içindelerse, ‘bizimle DEAŞ’a karşı savaşan müttefiklerimizi ortada bırakamayız’ gibi söylemlerin Amerikan basınında sıkça gündeme getirildiğini görüyoruz. Şunu bilmeleri gerekir ki, bir terör örgütü ile bir başka terör örgütü defedilemez. Buradaki müzakerelerde muhataplarıma sordum, ‘YPG-PYD ile ilgili nihai planınız nedir?’ Bu soruya cevap veremediler” ifadelerini kullandı. 

Yeni askerlik düzenlemesi çalışmalarına ilişkin sorulan soruya cevap veren Kalın, “Bedelli askerliğe şuana kadar 635 bin kişi başvurdu. Fakat şimdi yeni askerlik modeli üzerinde çalışılıyor. Bedelli ve dövizli askerlik, normal askerlik, üç başlık halinde gündemimizde var. Bunu daha da çeşitlendiren, Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 6-9-12 ay gibi zaman dilimlerine yayılabilecek farklı askerlik türleri üzerinde MSB’nin bir çalışması var” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli’nin bir görüşme gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini ilişkin konuşan kalın, “Cumhurbaşkanımız Sayın Bahçeli ile her zaman görüşebilirler. Bu 19 Şubat’tan önce ya da sonra olabilir. Görüşmelerinin önünde hiçbir engel yok. Önümüzdeki günlerde böyle bir görüşme gerçekleşebilir. Ama şu gün şu saatte bir randevu sabitlenmiş değil” diye konuştu. 

“Bizim için endişe verici bir gelişme” 

ABD ve Rusya’nın orta menzilli füze anlaşmasını askıya alması kararını değerlendiren Kalın, “Bizim için endişe verici bir gelişme” dedi. Anlaşmanın tarihine ilişkin bilgi veren Kalın, “Silahsızlanmanın konuşulduğu bir dönemde böyle yeni bir silah yarışına giriliyor, yeni bir nükleer silahlanmaya doğru gidiliyor şeklindeki bir havanın oluşması elbette hepimiz için endişe vericidir” şeklinde konuştu. 

“Bu tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor” 

FETÖ mücadelede Ankara Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü operasyon çerçevesinde 11 F-16 pilotunun gözaltına alınmasına ilişkin sorulan soruya cevap veren Kalın, “Darbeden bu kadar zaman sonra hala FETÖ terör örgütüne mensup kişilerin ortaya çıkması, zanlıların yargı sürecine intikal ettirmesi bu tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor. İkinci önemli husus da bu konu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu teyit eden bir konudur. Yani bazılarının iddia ettiği gibi kanıtsız bir şekilde keyfi olarak kimse içeriye atılmıyor, kimse işinden ihraç edilmiyor. Bu kişilerle ilgili soruşturma bugüne kadar devam etti, bugün tekemmül ettirildiği için bu karar bugün alındı. Bundan sonra da benzer şeyler olabilir” açıklamasında bulundu.

“Bu direk rejimin meşruiyetini tanıma anlamına gelmez” 

Rusya’nın Türkiye ile Suriye rejimi arasında ilişkinin korunması konusunda baskı yaptığı iddialarına cevap veren Kalın, “Ne Rusya’nın ne başka bir ülkenin Türkiye’ye herhangi bir baskı yapması söz konusu olamaz. Teklifte bulunabilirler, tavsiyelerde bulunabilirler ama baskı diye bir şey söz konusu olamaz. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde güven ve istikrarını sağlayacak adımların atılması için Cenevre ve Astana sürecinde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Bize göre Esed rejimi meşruiyetini yitirmiş bu geleceği vaat etmekten uzak olan bir rejimdir. Bu kadar insanın kanına girmiş bir rejimin böyle bir rol üstlenmesi mümkün değildir. Temas noktasına gelince, istihbarat birimlerimiz Türkiye’nin güvenliği çerçevesinde Suriye sahasında yürüttükleri operasyonların emniyeti ve selameti açısından zaman zaman farklı merkezlerle buna Şam da dahil bir takım temaslarda bulunabilirler. Bunda şaşılacak bir durum yok. Ama bu direk rejimin meşruiyetini tanıma anlamına gelmez. Daha operasyonel bir ilişkidir” dedi.  

Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Iğdır’da 23 Nisan kutlamaları ikinci günde devam etti 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile TBMM’nin açılışının 104. yıl dönümü kutlamaları dün tüm yurtta olduğu gibi Iğdır’da da büyük coşku ile kutlanırken bugünde bazı okullarda eğlence programları düzenlendi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 104. yıl dönümü dün şehir genelinde Zübeyde Hanım Bulvarı’nda büyük bir coşku ile kutlandı. Bugünde şehrin farklı yerlerinde bazı okullarda müzikli eğlenceler düzenlendi. O okullardan biri olan okulunda yöneticiler tarafından düzenlene eğlencede veliler çocukları ile doyasıya eğlendi. Çocuklar düzenlenen program ile hem eğlendi, hem de bilgi oyunları ile öğrendi. Okul müdürü Resul Akkuş düzenledikleri programa çok yoğun bir katılımın olduğunu belirterek, “Yıl boyunca yoğun geçen eğitim- öğretim programından sonra çocuklarımızın streslerini atlatmaları, eğlenmeleri için böyle bir program düzenledik. Velilerimizi de bu programa davet ettik Sağ olsunlar velilerimiz de yoğun bir katılım sağladılar. Emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ederim" dedi. Öğrenciler den Elanur Araklı, oyunlar ile çok eğlendiğini söyleyerek, "Çok eğlendim birçok oyun vardı. Öğretmenlerimize teşekkür ederiz" dedi. Öğrencilerden Harun Erçik ise farklılığın güzel olduğunu dile getirerek; "Burada halat çekme, çuval gibi birçok oyun oynadık. Sürekli derse giriyorduk şimdi eğleniyoruz çok güzel oldu" dedi.
Sakarya Hulusi Akar: "Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” Sakarya’da düzenlenen ‘Ülkemizin Savunma ve Güvenlik Meselelerine Bir Bakış’ konferansına katılan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Savunma sanayiinde yüzde 80’lere geldik. Uçağımız, tankımızı, İHA ve SİHA’mızı yapacak hale geldik. Biz TSK’nın gücüne her zaman muhtacız bunun için savunma sanayi çok önemlidir. Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” dedi. ‘Ülkemizin Savunma ve Güvenlik Meselelerine Bir Bakış’ isimli konferansa konuşmacı olarak katılan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar burada gençlere, Türkiye’nin milli savunma stratejilerini, güvenlik politikaları ve ülkenin savunma alanındaki güçlü yanları hakkında bilgiler aktardı. Hukuk Fakültesi’nin Sabahattin Zaim Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansta Akar, İsrail-Filistin arasındaki savaşa değinerek Türkiye’nin izlediği politikalar hakkında bilgiler verdi. Akar, “Devletlerin iki temel hedefi var biri devletin bekası diğeri insanlarının refahı bunun için büyük ve güçlü ülke diyerek çalışmalarımızı gece gündüz demeden yaptık. Şu anda yaptığımız çalışmalar neticesinde uluslararası alanda özne halinde geldi. Etki alanımız üç kıta, ilgi alanımız ise tüm dünya oldu” dedi. “Mehmetçik, teröristleri kazdıkları çukurlara gömdü” Terör hususuna değinen Akar, “Biz terör meselesini ortandan kaldırmak için çözüm süreci başlattık ama gerçek teröristler bunun peşini bırakmamak için azgınlaştılar. Bunun üzerine ise 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bugünkü yapmakta olduğumuz operasyonlar başladı. Dağlarda hava saldırılarıyla teröristler çukurlara gömüldü, barınaklar yıkıldı. Mehmetçik karşısında dağlarda duramayanlar illerde ve ilçelerde halkı siper ederek çukur kazıp bir yere varacaklarını zannettiler. Mehmetçikler sadece ve sadece teröristleri kazdıkları çukurlara gömdüler. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra artık bu ordu bir şey yapamaz denildiği bir noktada Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekatları gerçekleşti ve en sonda da Bahar Kalkanı yapmak suretiyle göçü engelledik. Teröristlerin hevesleri de kursaklarında kaldı ve onları destekleyenlerin de eylem yapmasına müsaade etmiyoruz. 4 bin 500 DEAŞ’lı Suriye’nin kuzeyinde TSK tarafından etkisiz hale getirildi ve diğer tarafta da PKK ve YPG bunların birbirinden hiçbir farkı yok bunlar tamamen uluslararası oyunlar isimleri değiştirmek suretiyle kendilerine bir alan açmaya çalışıyorlar bunda biz müsaade etmiyoruz. Biz kimseyi dininden, renginden dolayı ayırt etmedik, edemeyiz böyle bir yetkimiz yok bizim inanç olarak. Türkler, Kürtler, Zazalar, Araplar kardeştir, 85 milyon biriz, tek yumruk ve tek yüreğiz. Bunun da en güzel kanıtı biz yüz yıllarca beraber yaşadık, ekmeğimizi bölüştük, kız aldık, kız verdik bu alçaklar ortaya çıkıp aramıza fitne sokuncaya kadar ve en değerli olanı da Cumhuriyeti berber kurduk, teröristlere ve darbelere karşı beraber durduk bununda kanıtı şehitliklerdir” diye konuştu. “Bu savaş değil; bir tarafta nükleer silah dahil her şey var diğer tarafta sapan taşları var” İsrail ve Filistin arasındaki savaşa değinen Akar, “Filistin konusu çok konuşuldu ve bu savaş değil bir tarafta nükleer silah dahil her şey var diğer tarafta sapan taşları var. Oradaki insanların direnişini, masum insanların katledildiğini görün. 6 ay geçti orada direniş devam ediyor oradaki vatandaşlar bu yapılan zulme karşı çıkıyor. Bu durum artık katliamı aştı etnik temizliğe, soykırıma doğru gidiyor ve bunu da kimse görmek istemiyor. Rüşvetle, tehdit ve şantajla bazı yönetimler susmakla beraber birazcık aklı ve vicdanı olan bütün insanlar ayakta” şeklinde konuştu. “Savunma sanayiinde ’yapamayız’ dediğimiz tek bir şey bile kalmadı” Savunma sanayi hakkında konuşan Akar, “Savunma sanayiinde yüzde 80’lere geldik. Uçağımız, tankımızı, İHA ve SİHA’mızı yapacak hale geldik. Biz TSK’nın gücüne her zaman muhtacız bunun için savunma sanayi çok önemlidir. Savunma sanayi konusunda üniversitelerimiz, vakıf şirketlerimiz, özel sektör ve kamu büyük bir azimle çalışıyor. Cin şişeden çıktı, artık bizim savunma sanayiinde, “Yapamayız” dediğimiz tek bir şey bile kalmadı. Bunu sadece kendimiz için değil dostlarımız, müttefiklerimiz için onların da haklı davalarını desteklemek için ihtiyacımız var. Nereye giderseniz gidin herkes Türkiye diyor Bunun bir övüncü birde sorumluluğu var bu çerçevede bizim daha çok çalışmamız lazım. Bu memleket bizim kimse kendini ötekileştirmesin tarihte başarılarımız var ilham alacağız, sıkıntılarımız var ibret alacağız. Bu millet, bu vatan, bu bayrak bizim dolayasıyla 85 milyonun tek yumruk olarak bu istikamette çalışmasıyla inşallah başaramayacağımız iş, görev yok” ifadelerini kullandı.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Savunma sanayiinde karşılaştığımız kısıtlamaları gündemimizden çıkaralım istiyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Almanya ile savunma sanayiinde karşılaştığımız kısıtlamaları artık gündemimizden tamamen çıkartalım istiyoruz. Engelleri değil bundan sonra ortak üretimi konuşacağımızı umuyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ile ortak basın toplantısında konuştu. Türkiye’yi ve Türkleri yakından tanıyan Sayın Steinmeier’in İçişleri Bakanlığı döneminde Türkiye’yi birçok kez ziyaret ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ancak bugünkü ziyareti cumhurbaşkanı olarak ülkemize yaptığı ilk ziyaret olması ve Türkiye-Almanya arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yılının tekabül etmesi bakımından ayrıca değerli bir ziyaret konumuzdur” dedi. Beşeri bağlarla bugüne kadar hep güçlenen Türk-Alman dostluğunun kuvvetlenerek gelişmeye devam edeceğine inandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Değerli dostum Steinmeier ile ilişkilerimizi ilerletme konusunda bizimle hem fikir olduğunu görmekten ayrıca memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle Almanya’ya ve Alman halkına 6 Şubat depremlerinde milletimizle sergiledikleri dayanışma için tekrar teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Gaziantep’e giderek Almanya’nın katkısıyla inşa edilen ilkokulumuzu ve Nurdağı konteyner kentimizi ziyareti bizleri ayrıca mütehassıs etmiştir” diye konuştu. Bugün gerçekleştirdikleri görüşmelerde ülkeler arasındaki çok boyutlu ilişkileri ikili olarak ele alma fırsatını bulduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO müttefikimiz Almanya’yla güvenlikten ekonomiye, kültürden bilime her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. 50 milyar doları bulan ikili ticaret hacmimizi dengeli biçimde, 60 milyar dolar seviyesine ulaştırmayı hedefliyoruz. Karşılıklı yatırımların arttırılmasına bu bakımdan özel önem veriyorum” değerlendirmesini yaptı. "Türkiye ve Almanya’nın bilhassa savunma alanında engelleri değil, bundan sonra ortak üretim projelerini konuşacağını ümit ediyoruz" Savunma sanayi alanındaki işbirliğini de ikili ilişkilere ve müttefiklik ruhuna uygun şekilde ilerletmek arzusunda olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savunma sanayinde karşılaştığımız kısıtlamaları artık gündemimizden tamamen çıkartalım istiyoruz. Türkiye ve Almanya’nın bilhassa savunma alanında engelleri değil, bundan sonra ortak üretim projelerini konuşacağını ümit ediyoruz. Turizm alanındaki işbirliğimiz de her geçen gün gelişmektedir. 2023’te Almanya’dan 6 milyonu aşkın turisti ülkemizde ağırladık. Bu rakamı daha da yukarılara taşıyacağımıza inanıyorum” dedi. Almanya’yla ikili ilişkilerin en müstesna ortak paydası ve taşıyıcı sütununun güçlü, beşeri bağlar olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan 63 yıl önce Sirkeci Garından uğurladığımız insanlarımızın sayısı 3,5 milyona ulaştı. 63 yıllık süre zarfında Türk toplumu gurbetçilikten çıkarak Almanya’nın sosyal, ekonomik, kültürel ve akademik hayatında kritik rolleri üstlenmeye başladı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın heyetinde yer alan değerli temsilciler bunun örneğidir. Vatandaşlarımızın kültürden sanata, siyasetten bilim ve ticarete kadar her alanda önemli başarılarına şahit oluyoruz” dedi. "İslam düşmanı, aşırı sağcı ve ırkçı örgütlere yönelik endişelerimiz giderek artıyor" Alışıla gelmiş kalıpları yıkan, ön yargıları kıran, önlerine çıkan engelleri tek tek aşarak Türkiye-Almanya arasında beşeri bir köprü vazifesi gören tüm Türk vatandaşlarla gurur duyduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Görüşmelerimizde Almanya-Türk toplumunu ilgilendiren konuları da ele aldık. Türk toplumunun eşit katılım temelli entegrasyonuna önem veriyor, teşvik ediyoruz. Çifte vatandaşlığı mümkün kılan yeni Alman vatandaşlık yasasını bu bağlamda atılmış kıymetli bir adım olarak görüyoruz. Ancak Avrupa ile birlikte Almanya’da yükselen yabancı karşıtı, İslam düşmanı, aşırı sağcı ve ırkçı örgütlere yönelik endişelerimiz giderek artıyor. Solingen faciasından 31 yıl sonra benzer bir saldırı da maalesef ikisi çocuk dört kardeşimizi kurban verdik. 25 Mart tarihinde yaşanan menfur hadisenin tamamen aydınlatılması ve sorumlularının cezalandırılması noktasında beklentilerimizi paylaştım. PKK/PYD-FETÖ başta olmak üzere insanlarımızın huzurunu kaçıran ve temsilciliklerimize saldıran terör örgütleriyle mücadeleye de değindik. Müttefiklik hukukumuza zarar veren bu örgütlerle mücadelede daha etkin iş birliğine ihtiyacımız bulunuyor. Terörle mücadele hususunda Alman makamlarından daha fazla destek ve dayanışma beklediğimizi ifade ettim” şeklinde konuştu. "Netanyahu sırf siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşları dahil tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor" Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin de gündemimizde yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gümrük birliği ve vize serbestisi başta olmak üzere atılması gereken adımları Steinmeier ile ele aldıklarını kaydetti. Erdoğan, "Sayın Cumhurbaşkanı ile bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde de bulunduk. Bu vesileyle Gazze’de 200 gündür yaşanan benzeri görülmemiş zulmün son bulması çağrımızı tekrarladık. Netanyahu sırf siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşları dahil tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor. İsrail yönetiminin Gazze’de işledikleri insanlık suçlarını ve katliamlarını gündemden düşürme çabalarına prim verilmemesi gerekiyor” dedi. İsrail’in saldırıları devam ettiği müddetçe hem bölgesel, hem de küresel barışa yönelik tehditlerin arttığının herkesin farkında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İran ile İsrail arasında geçtiğimiz hafta tırmanan gerilim bunun en son ve en çarpıcı örneğidir. Masumların ölüm, açlık ve sefalete mahkum edilmesinin ızdırabının nesiller geçse bile unutulmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak bu konuda ilk günden itibaren kararlı, vicdanlı ve cesur bir duruş sergiledik. İnşallah bundan sonra da ateşkesin sağlanması, kesintisiz ve yeterli insani yardımın Filistin halkına ulaştırılmasına yönelik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz” diye konuştu. 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın finallerinin haziran ayında Almanya’da düzenleneceğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Milli takımımız da bu turnuvada mücadele edecek. Turnuvada yer alacak tüm milli takımlara ve organizasyonda yer alacak ekiplere şimdiden başarılar ve kolaylıklar diliyorum” açıklamasını yaptı. "İsrail ile yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, o iş bitti” Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail ile yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, o iş bitti. Bunu da kısa zaman önce Dışişleri Bakanım açıkladı. Fakat şunu bilmenizi istiyorum, şu anda İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılardaki ölüm sayısı ne yazık ki 45 bini buldu. Bu rakamı bir kenara koymamız söz konusu olamaz. Yaralılar 75 bini buldu. Bu yaralılar içerisinde durumu ağır olanların bir kısmını biz ülkemize aldık burada tedavileri devam ediyor. Tabi çocuk, kadın, yaşlı bir burada maalesef ağır manzara var. Bu manzarayı Alman dostlarımızın görmesi lazım. Bu kadar Gazze, Filistin yerle yeksan olmuş, her taraf yıkılmış durumda. Kaldı ki, İsrail ile Gazze, silah, mühimmat, araç-gereç zaten bunlar mukayese edilmez. Bunları görerek değerlendirme yapmak lazım” dedi. “Rehinelerin takası noktasında bir gayretin içerisindeyiz” Batı’nın İsrail’e verdiği desteği eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bütün bunların yanında tüm Batı kimin yanında yer alıyor? İsrail’in yanında yer alıyor. İsrail’in acımasız bu saldırıları karşısında Gazze’nin bir imkanı var mı? Yok, imkansızlıklar içinde bütün bunlara rağmen biz şu anda rehinelerin takası noktasında bir gayretin içerisindeyiz, bir mücadelenin içerisindeyiz. Temenni ederiz ki bu takasta başarılı oluruz” diye konuştu.