GÜNDEM - 27 Mayıs 2020 Çarşamba 16:46

Demokrasi ve Özgürlükler Adası ilk kez görüntülendi

A
A
A
Demokrasi ve Özgürlükler Adası ilk kez görüntülendi

Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının verildiği Yassıada, yeniden düzenlemenin ardından ilk kez görüntülendi. Ada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası adını aldı. 27 Mayıs Müzesi, Demokrasi Feneri, çeşitli bal mumu heykelleri ve müzenin yer aldığı adanın açılışı, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının verildiği Yassıada, 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yılında yeni adıyla Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak kapılarını basın mensuplarına açtı. İlk kez görüntülenen adanın açılışı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Yeniden düzenlenen adada demokrasi ve milli iradeyi yansıtacak müze kütüphane, konferans salonu ve Demokrasi Feneri gibi birçok sembol yapı yer alıyor. Darbe yargılamalarına sahne olan spor salonu, 27 Mayıs Müzesi’ne dönüştürüldü.

Adadaki yapılardan biri de dünyanın demokrasi tecrübesi ve insan hakları tarihinin aktarıldığı Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi olarak değerlendirildi. Kütüphanesi ve sergi alanlarıyla birlikte ada, bir açık hava müzesi olarak tasarlandı. Adada uluslararası alanda üst düzey katılımcıların da misafir edilebileceği dikkate alınarak 123 odalı kongre oteli, her türlü toplantıya ev sahipliği yapabilecek 500 kişilik kongre merkezinin yanı sıra cami, anıt ve park ve meydanlar da inşa edildi.

Adanın dikkat çekici yapılarından biri ise 24 metre yüksekliğindeki taş yüzeyli Demokrasi Feneri oldu. Fenerin ışığı yalnızca adadan değil komşu adalardan ve İstanbul’un yakın kıyılarından da görülebilecek.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda bulunan subay yatakhanesi müzeye çevrildi. Müzede Adnan Menderes’in sorgulandığı oda, hapishanesi, üniversite diploması, yargılandığı mahkeme salonları ve çocukluğunu geçirdiği odası bire bir aynısı tasarlanarak müzede yerini aldı.

Öte yandan duruşmanın yapıldığı mahkeme salonunda o tarih canlandırılarak o günün hakimleri ve savcılarının bal mumundan heykelleri yapılarak salonda yerini aldı. Bunun yanı sıra yargılama salonunda dönemin haber manşetlerinden bir zaman tüneli oluşturuldu.

Adada aynı zamanda Tarihi Bizans sarnıcı ve zindanları, şato yapısı, seyir terasları, engelliler için yatay asansör, tarihi subay gazinosu, iskele idare ve kriz yönetim yapısı, karşılama yapısı, helikopter pisti, restoran ve personel yatakhanesi ile yönetim binası da yer alıyor.

Mustafa Biçer - Aykut Zor - İsmail Coşkun
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara İstanbul’da FETÖ’ye yönelik “Kıskaç-13” operasyonu: 13 gözaltı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’da FETÖ’ye yönelik düzenlenen “Kıskaç-13” operasyonunda 13 eski askeri öğrencinin gözaltına alındığını açıkladı. Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada İstanbul’da FETÖ’ye yönelik eş zamanlı olarak gerçekleştirilen ’Kıskaç-13’ operasyonunda örgüt mensuplarının mülakat sınavlarında aday numaralarında kodlama yaparak askeri okullara yerleştirdiği tespit edilen 13 eski askeri öğrencinin yakalandığını belirtti. Bakan Yerlikaya paylaşımında, "FETÖ’cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin duası ve destekleriyle terör örgütleri ve onların iş birlikçilerinin nefeslerini keseceğiz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğünce İstanbul’da FETÖ’ye yönelik 15 farklı adrese eş zamanlı olarak düzenlenen ’Kıskaç-13’ operasyonunda şüpheli eski askeri öğrencilerin örgütün askeri yapılanmasına yönelik ankesörlü hatlardan iletişim kurdukları, haklarındaki beyanlar ve askeri okullara girişte mülakat sınavlarında aday numaraları üzerinden kodlama yapılarak askeri okullara girişte öncelik sağlandığı tespit edildi. Operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle" dedi.
Zonguldak Karadeniz Ereğli’de ilk çilek hasadı yapıldı Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde ilk çilek hasadı yapıldı. Tarladan pazara inen çileğin üretiminin az olması nedeniyle kilogramı 150 TL’den satılmaya başladı. Kdz. Ereğli ilçesinde demir-çelik fabrikasından emekli olan İsmet Koç eşi Ayşe Koç ile tarlasında bu yılın ilk çilek hasadını yaptı. Geçtiğimiz yıl aşırı yağışlar nedeniyle az üretilen çileğin bu yıl da kuraklık nedeniyle veriminin düşük olduğunu anlatan İsmet Koç, Osmanlı Çileğinin de çok azaldığını söyledi. Koç, "2024 çilek sezonu Kdz. Ereğlimize hayırlı olsun. Bu gün ilk hasadımızı topladık gördüğünüz gibi. Burası Kışla Mahallesi İnallı Sokak. Bu çilek Osmanlı Çileğinin kardeşi alo çileği. Allah nasip ederse 15-20 gün içinde de Osmanlı Çileği çıkar. Geçtiğimiz sene havalar hep yağmurlu gitti, böcekler yedi. Bu senede havalar kurak gidiyor. Hava yağarsa çilek bollaşır" dedi. “Bir baba çalışıp 5 kişi yiyorsa olmaz” Kendilerinin maddi olarak hiçbir ihtiyaçları olmadığı halde üretmeye devam ettiklerini ve insanlara örnek olmaya çalıştıklarını belirten Koç, “Benim maddi olarak bir şeye ihtiyacım yok. Kendim demir-çelik fabrikalarından emekliyim. İnsanları teşvik etmek için üretim yapıyoruz. Şu anda biber, patlıcan, domates dikme zamanı. İnsanlar diksin ki herkes kazansın. Devlet nereye kadar verecek. Bir baba çalışıp 5 kişi yiyorsa olmaz. Sonra çıkıp ‘o pahalı, bu pahalı’ diye bağırıyoruz. Köyde kokuyor diye ineğe bakmazsın, elinde burada köpek gezdiriyorsun. Bu nasıl olacak? Tarlanız yoksa evde mantı yapın, makarna kesin, el işi yapın" dedi. “Asıl terapi tarlada çalışıp, üretmek” İsmet Koç’un eşi Ayşe Koç da 15 yaşından beri üretim yaptığını belirtti. Ayşe Koç, üreterek elde ettiği gelirlerle iki çocuğunu da üniversitede okutup iş ve meslek sahibi olmalarını sağladığını söyledi. Koç konuşmasında şu sözlere yer verdi: "Ben bunu ihtiyacım olduğu için yapmıyorum. Eşim emekli, evim var, kira vermiyorum. Çocuklarımın ikisi de evli ve çalışıyorlar. Bu ürettiklerim sayesinde iki çocuğumu da okuttum, mühendis oldular, kendi işlerini ellerine aldılar. Evde akşama kadar televizyona bakıp bir şey öğrenmiyorum. Akşama kadar ‘O onu demiş, bu bunu demiş.’ Aslında bu bana bir terapi gibi geliyor. Geçenlerde bir düğüne gittim, ara verildi; 7’den 70’e herkesin elinde telefon. Kimse bir biriyle konuşmuyor, telefona bakıyorlar. Asıl terapi gerçekten bu. Ben bu çileği her sene ekiyorum. Gençler bunu her sene ekmez. Çünkü yağmur yağmadığında bu her sene kuruyor. Kuruduğu için Ekim aylarında biz bunu tekrar ekiyoruz. Kdz. Ereğli’de benim çocukluğumdan bu yana yetişen tek çilek Osmanlı Çileğiydi. Sonradan sepetler çabuk doluyor diye alo çileği ortaya çıktı. Osmanlı Çileği üretmeyi çok istiyorum. Fidesi kaç TL’de olsa alacağım ama kimse vermiyor yada bulamıyorum."