ASAYİŞ - 01 Aralık 2021 Çarşamba 16:46

Depremde 11 kişinin öldüğü apartmanın müteahhidi: 'Benim inşaatlarım yıkılmaz'

A
A
A
Depremde 11 kişinin öldüğü apartmanın müteahhidi: 'Benim inşaatlarım yıkılmaz'

İzmir’de, 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.6’lık depremde 11 kişinin hayatını kaybettiği Yağcıoğlu Apartmanı’nın sanıklarının yargılandığı davada ifade veren tutuklu müteahhit Şerafettin Ağar (71), “B bloktaki yıkılmanın tek sebebi 23 numaralı kolonun yıkılmasıdır. Bundan dolayı suç duyurusunda da bulundum. Benim inşaatlarım yıkılmaz” dedi.

Ege Denizinde, 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde 11 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin de yaralandığı Yağcıoğlu Apartmanı ile ilgili başlatılan soruşturma kapsamında fenni mesul O.A. (80) ve müteahhit Şerafettin Ağar gözaltına alındı.

Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen Ağar ve O.A. tutuklanarak cezaevine gönderildi. İlerleyen yaşı ve sağlık sorunları sebebiyle O.A. bir süre sonra tahliye edildi.

Soruşturmanın tamamlanmasının ardından hazırlanan iddianamede Dokuz Eylül Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden oluşan 7 kişilik bilirkişi heyetinin raporuna yer verildi. İddianamede, “Projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlik nedeniyle binanın yıkılmış olduğu görüşüne varılmıştır” denildi.

Raporda ayrıca binanın yıkılmasında; statik proje müellifinin, statik betonarme projeye onay veren mercilerin, bina fenni mesulünün, sürveyanının, müteahhidin, tadilat ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesi aşamasında ruhsat ve izni düzenleyen mercilerin sorumlu olduğu görüşüne de yer verildi.

İddianamede, Yağcıoğlu Apartmanı’nın müteahhidi Şerafettin Ağar ile fenni mesulü O.A. hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan ayrı ayrı 22,5 yıla kadar hapis cezası istendi. Ayrıca bina inşaatı sürveyanı A.A.’nın henüz yakalanamadığı, binada yapılan tadilatın sürveyanı A.A.’nın ise hayatını kaybettiğinin belirlendiği kaydedilen iddianamede, kamu görevlilerine ilişkin dosyanın ise 4483 sayılı ‘Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’ kapsamında ayrılarak Memur Suçları Soruşturma Bürosuna gönderildiği belirtildi. İddianame İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Depremde 11 kişinin öldüğü apartmanın müteahhidi: 'Benim inşaatlarım yıkılmaz'

İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasına tutuklu sanık Şerafettin Ağar’ın yanı sıra müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Tutuksuz sanık O.A. ise duruşmada yer almadı. Celsede ilk olarak Yağcıoğlu Apartmanı arsa sahiplerinden H.Y. tanık olarak dinlendi. Arsayı kat karşılığı müteahhit Şerafettin Ağar’a verdiğini belirten H.Y., “Şerafettin’i önceden beri tanırdım. Arsayı da kat karşılığında verdik. Temel atılışını da binanın yapılışını da biliyorum. Ancak kalite olarak bir şey diyemem. B bloğun temeli yapıldıktan sonra su birikmeye başlamıştı. Biriken su zaman zaman pompalarla çekiliyordu. Apartmanda benim de dairem vardı ve depremde kızımı kaybettim. B blokta olduğu gibi su birikintisi diğerlerinde de oluyordu. Ancak A blok yıkılmadı. Allah’ın takdiri” dedi.

H.Y., önceki depremlerde binada ciddi hasarlar olmadığını sadece sıva çatlağı olduğunu da söyledi.

"Kolon kesildiği iddiaları kesinlikle doğru değil"

Müteahhit Ağar’ın kolon kesilme iddiaları da sorulan H.Y., “Apartman bittikten sonra bodrum kat tamamen kullanılmaya başlandı. Kolon kesildiği iddiaları kesinlikle doğru değil. Bodrum kata içeriden olduğu gibi dışarıdan da giriş vardı. Sonradan yapılmadı. Dışarıdan yapılan giriş için kolonun kesilip kesilmediğini bilmiyorum. Bodrum kat tamamen boş olarak teslim edildi. Bir süre o şekilde kaldıktan sonra binada oturanlar fazla eşyalarını koymaları için bölmeler yapıldı. Yönetici zemine pompa taktırmıştı. Su doldukça tahliye ediyorlardı. Yağmur yağdığında su biraz birikiyordu. Zemin etüdünün yapılıp yapılmadığını bilmiyorum” diye konuştu.

"Zeminde su olsaydı inşaatı yapmazdım"

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Şerafettin Ağar, binanın kolon kesilmesi sebebiyle yıkıldığı iddiasını yineleyerek suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Ağar, “Herkes sudan bahsediyor. Ben bu konuda uzmanım. 1989 yılında müftülük binasına kuru beton döküp zemindeki suyu yok ettim. Uzmanlığım bu. Yağcıoğlu Apartmanında da bir gram su yoktu. Eğer zeminde su olsaydı inşaatı yapmazdım. Dışarıda açılan kapı sebebiyle bodruma su dolmuştur. B bloktaki yıkılmanın tek sebebi 23 numaralı kolonun yıkılmasıdır. Bundan dolayı suç duyurusunda da bulundum. Benim inşaatlarım yıkılmaz. Kendi kalfama oradan daire verdim. Eğer kullanılan malzemeler kalitesiz olsaydı kalfa o daireyi kabul eder miydi?” ifadelerini kullandı.
Sanığın ardından söz alan müşteki avukatları, tutuksuz sanık O.A.’nın da tutuklanmasını isterken, Ağar’ın avukatı ise müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Mahkeme heyeti, Ağar’ın tutukluluk halinin devamına karar verirken, O.A. için istenen tutuklama talebini ise reddederek davayı erteledi.

Ali Gözeten
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Safranbolu’da 200 bin çiçek üretildi Safranbolu Belediyesi tarafından şehirde çevre düzenlemesinde kullanılmak üzere seralarda 200 bin adetten fazla çiçek üretimi gerçekleştirildi. Safranbolu Belediyesinden yapılan açıklamada, Park ve Bahçeler Müdürlüğü bünyesinde yer alan uygulama ve üretim birimlerinin, modern tarım teknikleri ve uzman ekip desteğiyle, çeşitli çiçek türlerinin üretimini başarıyla tamamladığı belirtildi. Üretilen çiçekler arasında kadife çiçeği, gül, çuha, sardunya, petunya ve begonya gibi popüler ve yerel çiçek türleri bulunduğu belirtilen açıklamada, Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse öncülüğünde başlatılan bu büyük çiçek üretim projesinin, Safranbolu’nun sokaklarına, parklarına ve kamusal alanlarına renk kattığı kaydedildi. Aynı zamanda, doğal yaşamın korunması ve şehir estetiğinin artırılması açısından da önemli bir adım olarak değerlendirildiği ifade edilen açıklamada, “Safranbolu’nun tarihi ve kültürel dokusunu koruma gayreti, çiçek üretimiyle sınırlı kalmayıp, şehirdeki peyzaj düzenlemeleri ve yeşil alanların artırılması gibi çalışmalarla da devam ediyor. Bu çabalar, yerel halkın ve ziyaretçilerin daha yaşanabilir bir şehirde vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla gerçekleştiriliyor. Üretilen çiçeklerin bir kısmı şehrin park ve bahçelerinde kullanılacakken, bir kısmı da satışı yapılarak gelir elde ediliyor. Bu şekilde, şehrin her köşesinde doğal güzelliklerin ve renklerin daha fazla hissedilmesi amaçlanırken bölgede önemli bir konuma sahip olundu" denildi.
Kocaeli Kar maskesi takıp 19 yaşındaki genci öldüren 2 şahıs tutuklandı Kocaeli’nin Darıca ilçesinde sosyal medyada tartıştığı genci kar maskesi takarak silahla öldüren 2 şahıs, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, 12 Nisan tarihinde Darıca ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi Reşat Nuri Güntekin Caddesinde bulunan kahvehanede meydana geldi. İddiaya göre Arda Yücel Ekşioğlu (19) ile Y.T. sosyal medya üzerinden tartıştı. Olayın büyümesi üzerine 17 yaşındaki C.Ş. ile Y.T. kar maskelerini takarak, çalıntı motosiklet ile Arda Yücel Ekşioğlu’nun bulunduğu kahvehaneye geldi. Silahı çeken Y.T. kahvehaneye ateş etti. Kurşunların hedefi olan Arda Yücel Ekşioğlu ağır yaralanırken, olayı gerçekleştiren 2 şüpheli ise kaçtı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Ekşioğlu, 20 Nisan tarihinde hayatını kaybetti. 8 şüpheli operasyonla yakalandı Cinayetin ardından Kocaeli Emniyet Müdürlüğü cinayet büro ekipleri harekete geçti. Soruşturmayı derinleştiren ekipler, 2 şüphelinin şehir dışına kaçtığı belirledi. Teknik ve fiziki takibin ardından cinayet zanlısı Y.T. Mersin’de, motosiklet sürücüsü C.Ç. ise Sakarya’da yakalandı. İki zanlının kaçmasına ve saklanmasına yardım ettikleri iddia edilen R.Ç., İ.A., M.İ.A., E.Ö., İ.K.T İstanbul, Sakarya, Mersin ve Kocaeli’de düzenlenen operasyonda yakalandı. Y.T ile C.Ş. kasten öldürme suçundan tutuklandı İfadeleri alınan 8 şüpheli ifadeleri sonrasında bugün Gebze Adliyesi’ne sevk edildi. Savcı karşısına çıkarılan Y.T ile C.Ş. "Kasten öldürme" suçundan tutuklanırken E.Ö. ve İ.K.T. ise serbest bırakıldı. Ayrıca İ.A., M.İ.G. ve R.Ç. "Suç delillerini gizleme, değiştirme veya yok etme" suçundan adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Ayrıca "Suç delillerini gizleme değiştirme veya yok etme" suçuna karıştığı tespit edilen A.Ö. ile A.U.Ş bugün yakalandı. 2 şüpheli ifadeleri sonrası yarın adliyeye sevk edilecek.
Antalya Alanyaspor: “TFF Genel Kurulun 18 Temmuz’da yapılması en uygun tarihtir” Corendon Alanyaspor’dan Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) 18 Temmuz olarak açıkladığı olağanüstü genel kurul kararı ile ilgili olarak “Kaos oluşturulmaması ve futbol ailesinin birlikteliği adına olağanüstü genel kurulun 18 Temmuz’da yapılması en uygun tarihtir” açıklaması yapıldı. Corendon Alanyaspor, Türk futbolunda son dönemde yaşanan olaylar ve TFF’nin olağanüstü genel kurul tarihi ile ilgili bir açıklama yayımladı. Kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, Türk futbolunda geçmişte yapılan hatalardan ve eksikliklerden ders alınıp geleceğe güvenle bakılması gerektiğine vurgu yapıldı. Hataları en aza indirmenin önemli olduğunun belirtildiği açıklamada, “Türk futbolunda son dönemde yeterince gerginlik yaşanmıştır. Artık kimseye faydası olmayan kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp, geçmişte yapılan hatalardan ve eksikliklerden ders alarak geleceğe güvenle bakmalıyız. Herkesin sevgisi ve ilgisi nedeniyle futbol sürekli değişkenlik gösteren, en doğru kararların alınması gereken çok hassas bir mecradır. Bu nedenle futbolu yönetenlerin de zaman zaman hata yapabileceği gerçeğini unutmamak gerekir. Bizler de kulüplerimizi yönetirken hatalar yapabiliyoruz. Önemli olan bunlardan ders alıp en aza indirebilmektir” denildi. “Naklen yayından alınacak para biz Anadolu kulüpleri için çok önemli bir kazanç” TFF’nin naklen yayın ihalesinde kulüplerin hakkını koruyarak alacağı parayı iki katına çıkardığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu’nun genel kurul tarihini 18 Temmuz olarak belirlemiştir. Önümüzde, ülkemizin prestiji ve futbolumuzun daha ileriye gitmesi açısından son derece önemli bir Avrupa Şampiyonası var. Avrupa şampiyonasına katılmamızda büyük emekleri olan TFF Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi ve yönetim kurulunun bizleri Almanya’da milli takımla birlikte temsil etmeleri en doğal haklarıdır. Sayın Büyükekşi ve yönetim kurulu yıllar sonra naklen yayın ihalesinde kulüplerin hakkını sonuna kadar koruyarak kulüplerin alacağı parayı iki katına çıkarmayı başarmıştır. Belki büyük kulüpler için bu rakam çok fazla önem arz etmeyebilir ama biz Anadolu kulüpleri için çok önemli bir kazançtır. Keza Trendyol’un sponsor olması ciddi bir katkıdır. Yıllardır yine sürüncemede kalan yabancı oyuncu kontenjanı uygulaması önümüzdeki yıllara yönelik olarak karara bağlanmıştır. Yabancı fonundan kulüplerin aldığı pay, vergi ve sosyal güvenlik primini düzenli ödeyen kulüplere geri ödenmektedir. TFF akademi projesi kapsamında Double Pass firması ile danışmanlık anlaşmaları yapılarak altyapıların gelişimi konusunda büyük adımlar atmıştır. VAR sistemi ve yarı otomatik ofsayt sistemi hayata geçirilmiştir. İlk defa bir TFF Başkanı ve Milli Takım teknik direktörü, tek tek kulüpleri ziyaret ederek görüş ve önerilere açık olmuştur” ifadeleri kullanıldı. “Biz ülkemizde yabancı hakeme karşıyız” Son haftalarda gündemde olan hakem hatalarına değinilen açıklamada, Alanyaspor olarak Türkiye’de yabancı hakeme karşı olduklarına vurgu yapıldı. Türk futbolunu her daim TFF Başkanı ve Yönetim Kurulunun yönetmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Federasyonun en çok eleştiri aldığı konulardan biri de hakemler konusudur. Biz kulüp olarak yıllardır Türk hakemlerinin her zaman arkasında durduk ve durmaya da devam edeceğiz. Biz ülkemizde yabancı hakeme karşıyız. Liyakatli Merkez Hakem Kurulları, liyakatli hakemlerin yetiştirilmesi, daha fazla eğitilmesi, TFF, MHK Başkanı ve yönetimlerinin hakemlerin arkasında gerçekten durması ile hakem hatalarının en aza ineceğine inanıyoruz. Bu ligde hangi kulübe sorsak, bir sezonda en az 10 tane skoru etkileyecek maç kaybetmelerine yol açacak hakem hatası gösterebilir. Hakem hatalarını kabul etmediğimiz sürece futbol adamı da olamayız. Türk futbolunu her daim TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu yönetmelidir. Futbolun ihtiyacına göre, zamanında, şeffaf kararlar alınmalı ve uygulanmalıdır. Büyükekşi ve yönetiminin iyi niyetinden ve çalışma tempolarından en küçük şüphemiz yoktur. Futbolda barış ve birliktelik iklimine her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Kaos oluşturulmaması ve futbol ailesinin birlikteliği adına olağanüstü genel kurulun 18 Temmuz’da yapılması en uygun tarihtir. Futbolun geleceğine kulüpler ve delegeler 18 Temmuz’da karar vermelidir.”