DÜNYA - 23 Eylül 2021 Perşembe 19:09

DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus: "Lübnan ve Afganistan'da halk sağlığı risk altında"

A
A
A
DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus: "Lübnan ve Afganistan'da halk sağlığı risk altında"

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Afganistan ve Lübnan ziyaretlerinde yaptığı incelemelerin sonucunda iki ülkede halk sağlığının risk altında olduğunu söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlediği basın toplantısında, DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Ahmed Al-Mandhari ile gerçekleştirdiği Lübnan ve Afganistan ziyareti sırasında gerçekleştirdiği görüşme ve incelemelerin sonuçlarını açıkladı. Ghebreyesus, Al-Mandhari ile ziyaretleri sırasında her iki ülkedeki amacının, toplulukların karşı karşıya olduğu sağlık zorluklarını görmek ve DSÖ'nün ciddi baskı altındaki sağlık sistemlerini en iyi nasıl destekleyebileceğini değerlendirmek için üst düzey siyasi liderlerle ilişki kurmak olduğunu kaydetti.

"Lübnan, son 10 yılda elde ettiği sağlık kazanımlarını kaybetme riskleriyle karşı karşıya"

Lübnan ziyareti sırasında, Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun, Başbakan Necib Mikati, Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Sağlık Bakanı ile görüşme fırsatı bulduğunu aktaran Ghebreyesus, görüşmeler sırasında DSÖ'nün Lübnan'ı en iyi nasıl destekleyebileceğini ve halk sağlığını, ulusal siyasi diyaloğun ve kalkınmanın merkezine koymanın önemini tartıştıklarını belirtti. Lübnan'daki krizin halk sağlığı üzerindeki etkisi ve ülkede elde edilen kazanımların kaybedilme riskinden endişeli olduğunu dile getiren Ghebreyesus, "Mevcut krizin Lübnan halkının sağlığı ve refahı üzerindeki etkisinden ve Lübnan'ın son 10 yılda elde ettiği sağlık kazanımlarını kaybetme riskleriyle karşı karşıya olduğumuzdan derin endişe duyduğumu söylemeliyim. Siyasi ve mali krizin ölümcül kombinasyonu, geçtiğimiz yıl Beyrut limanında meydana gelen patlama ve korona virüs (Covid-19) salgını, Lübnan halkının sağlığı için yıkıcı sonuçlar doğuruyor" ifadelerini kullandı.

Ayrıca ülkede ciddi bir tıbbi malzeme eksiğinin yaşandığını ve DSÖ'nün bu malzemelerin sağlanması için çalışmalarına devam ettiğini bildiren Ghebreyesus, "Ciddi bir malzeme, tıbbi ekipman, yakıt ve elektrik sıkıntısı var. 2 bin doktor ile bin 500 hemşire ülkeyi terk etti ve 600 özel eczane kapandı. DSÖ, sağlık sistemi ile temel hizmet ve malzemelerin sağlanmasını desteklemek için çalışmaya devam etmektedir" dedi.

"Afganistan halkını destekleyeceksek, Taliban yönetimi ile iletişime geçmenin gerekli olduğuna inanıyorum"

Genel Direktör Ghebreyesus, Afganistan ziyaretleri sırasında geçici hükümetin Başbakanı Molla Muhammed Hassan Akhund da dahil olmak üzere Taliban yönetiminin üst düzey üyeleriyle görüştüklerini kaydetti. Konuşmasında, Afganistan halkına destek olmak için Taliban yönetimi ile iletişimin gerekliliğine dikkat çeken Ghebreyesus, "Afganistan halkını destekleyeceksek, Taliban yönetimi ile iletişime geçmenin gerekli olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Son 20 yılda Afganistan'da anne ve çocuk ölümlerinin azaltılmasında, çocuk felcinin ortadan kaldırılması yönünde ilerlemede ve daha birçok konuda önemli sağlık kazanımlarının elde edildiğini bildiren Ghebreyesus, ülkenin sağlık sisteminin ise çöküşün eşiğinde olması nedeniyle bu kazanımların ciddi bir risk altında olduğunun altını çizdi. Ghebreyesus, "Kızamık ve ishal vakalarında artış yaşandı. Çocukların neredeyse yüzde 50'si yetersiz beslenme riski altında. Çocuk felcinin yeniden canlanması büyük bir risk ve 2,1 milyon doz Covid-19 aşısı ise kullanılmamış halde duruyor. Acil önlem alınmadığı takdirde, Afganistan yakın bir insani felaketle karşı karşıyadır. Sağlık çalışanları bölgeden ayrılıyor ve gelecek yıllarda sonuçları olacak bir beyin göçüne neden oluyor. Bölgede kalan bazı hemşirelerle tanıştığımız bir hastaneyi ziyaret ettik. 3 aydır maaşlarını alamadıklarını söylediklerinde kalbim kırıldı ama hastalarına hizmet etmeye devam edeceklerini belirttiler" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.