Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, DTP'nin "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün aleyhine eylemlerin odağı" haline geldiğinin tespit edildiğini ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili maddesi gereğince bu partinin kapatılmasına karar verildiğini söyledi. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin düşürülmesine karar verildiğini söyleyen Kılıç, 37 DTP'liye siyasi yasak getirildiğini açıkladı. Partinin tüm malvarlığına el konulmasının kararlaştırıldığını ifade eden Haşim Kılıç,
kararların oy birliğiyle alındığını bildirdi.
Kendilerine süreçle ilgili eleştiri yöneltileceğini tahmin ettiklerini belirten Kılıç, "Yapılacak eleştirileri şimdiden görebiliyorum. Verilecek kararın zamanlaması için verilen tarihin amaçlı olduğu söylendi. Bu yorumlar çok acımasız. Biz 2 yıldır bu davayı görüşüyoruz. Eksikliklerimiz vardı ve bu eksikler raportörümüz aracılığıyla giderilmeye çalışıldı ve bu zamana denk geldi" dedi.
TÜRK VE TUĞLUK'UN MİLLETVEKİLLİKLERİ DÜŞÜRÜLDÜ
DTP'nin kapatılmasının ardından çok sayıda DTP'li yöneticiye siyasi yasak getirildi. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekillikleri düşürüldü.
Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan Abdulkadir Fırat, Abdullah İsnaç, Ahmet Ay, Ahmet Ertak, Ahmet Türk, Ali Bozan, Ayhan Ayaz Aydın Budak, Ayhan Karabulut, Aysel Tuğluk, Bedri Fırat, Cemal Kuhak, Deniz Yeşilyurt,i Ferhan Türk, Fettah Dadaş, Hacı Üzen, Halit Kahraman, Hatice Adıbelli, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Kalkan, İzzet Belge, Kemal Aktaş, Leyla Zana, Mehmet Veysi Dilekçi, Metin Tekçe, Murat Avcı, Murat Taş, Musa Farisoğlulları, Necdet Atalayı, Nurettin Demirtaş ve Selim Sadak'ın Anayasa'nın 69. maddesinin 9. fıkrası gereğinde, gerekçeli kararın Remi 5 yıl süreyle, bir başka partinişn kurucusu, yönetici denetçisi olamayacaklarına, Beyan ve eylemlerle partinin kapatılmasına neden olan Mardin Mile Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin, gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra, sona ermesine. Parti tüzel kişiliğinin kapatma kararı verildiği tarihte son verilmesine gereğinin yerine getirilmesi için karar örneğinin Başbakanlığa ve Yargıtay'a gönderilmesine karar verildi.
HAŞİM KILIÇ'TAN ELEŞTİRİLERE YANIT
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç, konuşmasının devamında davayla ilgili yüksek mahkemeye yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Mahkemenin davayı öne almasına ilişkin kendilerine yöneltilen 'demokratik sürecin sabote edildiği', 'siyasi darbe' nitelemelerinin yapıldığını hatırlatan Kılıç, yöneltilen bu eleştirileri çok haksız ve acımasız olarak değerlendirdiklerini ifade etti. DTP hakkında açılan kapatma davasının 2.5 yılı aşkın süredir Yüksek Mahkeme'de görüldüğünü
hatırlatan Kılıç, bu süreçte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sunduğu 141 iddia ile ilgili eksiklikleri tamamlamaya çalıştıklarını söyledi. Kılıç, demokratik açılım süreciyle Yüksek Mahkeme'nin verdiği karar arasında hiçbir bağlantı olmadığına vurgu yaparak, "Bizim bu partiye ilişkin gündemi tespit ederken, dışarıda sürmekte olan bir demokratikleşme süreciyle ilgili herhangi bir öngörümüz, herhangi bir değerlendirmemiz ya da buna bağlı olarak herhangi bir tasarrufumuz asla olmamıştır" ifadelerini kaydetti.
Anayasa Mahkemesi'nin hak ve özgürlükler konusunda birey ile devletin menfaatleri, devletin menfaatleri ve çıkarları ile anayasada koruma altına alınmış değerler arasında denge kuran bir kurum olduğuna işaret eden Kılıç, "Bu dengeyi kurarken, özgürlükler arasındaki bu sınırı çizerken, tabii ki anayasaya, yasalara, uluslararası hukuka ve hukukun üstün kurallarına da bağlı kalarak daima bu dengeyi korumaya çalışılmıştır" diye konuştu.
Bir siyasi partinin terör, şiddet, baskı içeren eylem ve söylemleri kullanma hakkına sahip olmadığını vurgulayan Kılıç, "Terör ve şiddet içeren eylemlerle ya da söylemlerle, barışçıl söylemleri ve önerileri birbirinden ayırmak zorundadır" dedi. Bu konuda AİHM'nin verdiği kararlara işaret eden Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir siyasi partinin terör ve şiddete yakınlığı meşru göstermeye çalışması, propagandası, övülmesi, ona yardım ve yataklık yapılması, açık ve gizli ona destek verilmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne asla uygun görülmemiştir. Bu konuda verilmiş kapatma kararları, sözleşmeyi ihlal olarak da nitelendirilmemiştir. Bir siyasi parti demokratik ortam içerisinde amacı ve bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlarını demokratik toplum değerleriyle uyum içinde kullanmak zorundadır. Eğer bu uygunluk yoksa, bu siyasi partinin siyasi alanda bir toplum modeli önerme hakkı da yoktur. Bir partinin savunduğu ya da önerdiği, inandığı toplumsal projesi ne kadar kutsal olursa olsun, yöntem olarak eğer terör ve şiddetle ilişki kurmuşsa bu amacının bence hiçbir anlamı yoktur. Anayasa Mahkemesi son yıllarda verdiği kararda da AİHM'nin yapmış olduğu kriterleri ciddi anlamda kullanıyor ve buna olarak en son verdiği Hak-Par kararı bunu uygulamıştır. Terör ve şiddetle olan eylemlerle, terör ve şiddetten ayrı tutulmuş barışçıl
yöntemleri birbirinden ayırarak bu ölçüde vermeye çalışmaktadır."
Hukukun yükünü mahkemelerin çektiğini, siyasetin yükünü de siyasetçilerin çekmesi gerektiğini söyleyen Kılıç, konuşmasında siyasi partilere çağrıda bulundu. Kılıç, "Kimse mahkemelerden siyasi bir görev gibi yardım beklememelidir, bekleme hakkı da yoktur. Siyasi partiler ilgili ve ihtiyaç duyulan anayasal ve yasal değişiklikleri yapması için her fırsatta burada çağrıda bulunduk. Ancak bu çağrıları biz siyasilerimize duyuramadık, duyurmayı başaramadık. Hemen belirtelim ki, bu çağrının içinde siyasi partilerle ilgili gerek anayasal gerekse yasal düzenlemelerde teröre izin veren düzenleme asla yapılmaz. Bu konuda çağrımız yok. Değişiklikler konusunda yaptığımız çağrı tamamen bunun dışındadır" diye konuştu.
Kılıç, terör eylemlerinin korku, endişe, güvensizlik oluşturarak toplumun moralini bozmayı amaçlayan eylemler olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün kurumları ve sistemleriyle açıtlığını kaydeden Kılıç, "Yılgınlık ve umutsuzluk bizim toplumumuzun tarihinde yoktur ve olmayacaktır. Milletimizin terör konusunda asil ve vakur bir duruş sergilemiştir" dedi Kılıç, "Sorun ne olursa olsun çözüm yeri parlamentodur" diyerek, terör konusundaki çözüm yeri olarak TBMM'yi işaret etti. Kılıç, öfke ve siyasi gelecek kaygısıyla diyalog kurulmaması gerektiğini, milletin layık olduğu anayasal ve yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesini istedi.
Kılıç daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin 'partinin tüzel kişiliği bugünkü kararın ardından sonra erdi. Bu karar hemen meclise bildirilecek mi' sorusu üzerine Kılıç, kararın TBMM'ye ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderileceğini ve Resmi Gazete'de yayınlanacağını söyledi. Kılıç, siyasi yasak getirilen milletvekillerinin ise gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasının ardından vekilliklerinin düşeceğini ifade etti. Bir soru üzerine Kılıç, verilen ara kararlarda
davanın esasını etkileyecek önemli kararlar almadıklarını da kaydetti.
Kılıç, Anayasa Mahkemesi'ne yöneltilen eleştirileri talihsizlik olarak nitelendirerek, görülmekte olan bir davayla ilgili yorum yapılmamasının anayasada açıkça yer almasına rağmen, kendilerine eleştiri yöneltildiğini söyledi. Kılıç, DTP'ye verilen kararda AİHM'nin İspanya'daki Batasuna Partisi hakkında verdiği 'ihlal yoktur' kararının göz önünde tutulduğunu sözlerine ekledi.
EDA HAN-ANKARA