GÜNDEM - 20 Şubat 2019 Çarşamba 16:58

Dünya 'Suriye için' Türkiye’de toplandı

A
A
A
Dünya 'Suriye için' Türkiye’de toplandı

Vicdan Hareketi, Suriye hapishanelerinde zulüm gören kadın ve çocukların özgürlüklerine kavuşmaları amacıyla 105 ülkeden aktivist, yaklaşık 2 bin STK ve aydınların katkısıyla bir basın açıklamasında bulundu. Katılımın yoğun olduğu etkinlikte İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK) Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez; Arapça, İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanan basın açıklamasını okudu.

Vicdan Hareketi, Suriye hapishanelerindeki kadın ve çocukların özgürlüklerine kavuşmaları amacıyla 105 ülkeden aktivist, yaklaşık 2 bin STK ve aydınların katkısıyla Haliç Kongre Merkezi'nde, 'Suriye’deki Kadın ve Çocuk Mahpuslar Pazarlıksız, Koşulsuz Derhal Serbest Bırakılsın' başlıklı basın açıklaması yaptı. Arapça, İngilizce ve Türkçe olmak üzere 3 dilde hazırlanan basın açıklamasını İHAK Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez okudu. Sönmez, açıklamada dini ve ahlaki metinlerde savaş koşullarında insani ve hukuki kurallara uyulması gerektiğine vurgu yaptı. 

Basın açıklamasına Güney Afrika'nın ırkçı rejime karşı savaşan lideri Nelson Mandela'nın torunu Nkosi Mandela, Srebrenitsa Anneleri, İngiltere Parlamentosunun İlk Müslüman Milletvekili Hon Baroness Pola Manzila Uddin, Ekvador Milletvekili Ana Belen Marin Aguirre, Ukraynalı Milletvekili Olga Bogomolets ve Azerbaycanlı Sanatçı Azerin de katıldı.

"13 bin 500'ün üzerinde kadın hapsedilmiş ve 7 binin üzerinde kadın hala bu hapishanelerde tutulmaktadır"
Yeryüzünün gördüğü acımasız savaşlardan birinin Mart 2011'de Suriye'de başladığını söyleyen Sönmez, "2011 yılından beri devam eden savaş, 450 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, daha fazlasının kayıp ve yaralı olduğu, 11 milyon insanın iç ve dış göçe maruz kaldığı bir savaştır. On binlerce insan hapishanelere ve aynı amaçla kullanılan hangarlara, okullara, depolara doldurularak sınırları zorlayan zulümlere maruz kalmışlar ve hala kalmaktadırlar. Maalesef bu savaşta sivillerin korunması mümkün olmamış, kadın ve çocuklar da hayatını kaybetmiş veya hapsedilmiştir.

Çok sayıda kurumun doğrulamasına göre bugüne kadar 13 bin 500'ün üzerinde kadın hapsedilmiş ve 7 binin üzerinde kadın hala bu hapishanelerde tutulmaktadır. 13 bin kadından bazı kardeşlerimiz, özgürlüğüne kavuşmuş ve bugün burada bu salondalar. Suriye rejimi kadınlara tecavüzü bir silah olarak kullandı, kullanmaya devam ediyor. Hapishane gibi kullanılan boş fabrika, hangar ve benzeri binalarda tutulanların sayısı ise bilinmiyor. Bazı kadınlar hamileyken alındı ve tutuldukları yerlerde doğum yaptı, bazı kadınlar evlerinden çocuklarıyla birlikte alınarak hapsedildi" dedi.

Sönmez, bu yaşananların dünyanın dört bir yanında vicdan sahibi insanları derinden üzdüğünü ve isyan ettirdiğini belirterek, "Bu vicdanların isyanı olarak 8 Mart 2018 günü Suriye sınırında gerçekleşen ve 55 ülkeden 10 binden fazla kadının Suriye sınırında buluştuğu Vicdan Konvoyu, bugün Vicdan Hareketi olarak yoluna devam etmektedir. Dünyanın 110 ülkesinden bir araya gelmiş 2 binin üzerinde NGO (hükümet dışı kuruluşlar) ve binlerce kişiyle Vicdan Hareketi, şimdilik ve öncelikle Suriye savaşı sırasında tutulan kadın ve çocukların serbest bırakılması için sonrasında ve genelde de tüm savaşlarda savaş suçlarını önlemek ve sivillerin korunması için çalışmak üzere oluşmuş uluslararası bir inisiyatiftir" şeklinde konuştu.

"Suriyeli mahpus kadın ve çocukların serbest bırakılmasını istiyoruz"

Sönmez, "Vicdan Hareketi olarak biz; Suriyeli mahpus kadın ve çocukların hiçbir pazarlık konusu yapılmadan koşulsuz bir şekilde serbest bırakılmasını istiyoruz. Tüm insanlığı, savaşlarda kadın ve çocukların korunması için etkili tedbirler almaya davet ediyoruz. Başta Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere tüm uluslararası mekanizmaları, Türkiye, Rusya ve İran başta olmak üzere gücü ve inisiyatifi olan tüm devlet liderlerini bu konuda çaba sarf etmeye davet ediyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki tüm vicdanları bugünden itibaren ses yükseltmeye ve son Suriyeli kadın ve çocuk özgür oluncaya dek çaba sarf etmeye davet ediyoruz" açıklamasında bulundu.

Majed Sharbaje: "Hapisten Türkiye sayesinde çıktım"

Suriye’de cezaevinde kalan ve cezaevinde kaldığı süre zarfında pek çok zorluğa maruz kalan ve bu yaşadığı zor günleri anlatan Majed Sharbaje, "Ben üç aydan fazla hapishanede kaldım. Hapishanede kalırken banyo yapamadım. Çünkü yasaktı. Bazı arkadaşlarım kolera türü hastalıklardan hayatını kaybetti. Boğularak ölenler, işkenceden ölenler vardı. Onları hücreden çıkarıyorlardı, toplu mezarlara gömüyorlardı. Kimsenin haberi yoktu. Çocuklarımın gözü önünde korkutmak için; annemle babama işkence yaptılar. Ben hapishanedeyken bir çok hasta kadın vardı. İlaç alamıyorlardı, bu yüzden acı çekiyorlar, çığlık atıyorlardı. Devrim yapan halktan intikam almak istiyorlardı. Kadınların göz altına alınması aslında ailelerine bir baskı amaçlıydı. Erkeklere de işkence yapıyorlardı ve çığlıkları bize dinletiyorlardı" diye konuştu.

"Her türlü işkence burada uygulanıyordu"

Sharbaje, yaşadığı zor zamanları şu sözlerle anlatmaya devam etti: "Çığlıkları duymasın diye insanlar, başka bölgelerdeki çocukların kulaklarını kapatıyorlardı. 4 yasında bir çocuk vardı; sürekli ağlıyordu, bisküvi istiyordu. Suriye hapishanesindeki mahkumların nelerle karşılaştığını burada özetlemem mümkün değil. Her türlü işkence burada uygulanıyordu. Bu yüzden bugün burada olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Ben Birleşmiş Milletlere müracaat ettim. Bu insani davayı neden göz ardı ettiklerini onlara sordum. Bunun altını çizdim. Şunu üzülerek söylemek istiyorum maalesef Birleşmiş Milletler merkezinde hala bu rejim için bir şey yapılmadı. Obama ile görüştüm. Obama ile görüştüğüm zamanlarda insan hakları ile ilgili çalışmalarımdan dolayı bana ödül takdim ettiler. Obama’ya şunu söyledim: “Ben 2 yıl boyunca insanların hapishaneden çıkarılması ile ilgili çaba sarfediyorum ve insanların bu işkenceden kurtulmalarını istiyorum"" diye konuştu.

Majed Sharbaje sözlerini şöyle tamamladı: "Rejim vicdanın sesini susturamaz. Sizler bu vicdanın sesi doğrultusunda buradasınız. Bu çabaların özgürlüğe yol açmasında vesile olmasını umuyorum. Türkiye’ye tüm çabalarından ve desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Ben hapisten esir değiş-dokuşu çerçevesinde Türkiye sayesinde çıktım".

Nkosi Mandela: "Tek bir kişi zulüm görmeyene dek mücadelemiz sürecek"

Toplantıya katılan Güney Afrika’nın apartheid rejimiyle mücadele eden efsanevi lideri Nelson Mandela’nın torunu olan Nkosi Mandela, "Bu fırsatı bana verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Güney Afrika Cumhuriyeti parlemente üyesi ve milletvekiliyim. Suriye’de çocuklara ve kadınlara yapılan işkenceye karşı olduğumu ifade etmek için, 8 Mart 2018’de eşimi ve annemi Suriye sınırına gönderdim. Bu mücadele sürmeye devam edecek. Orada yaşanan çatışmaların sona ermesini istiyoruz. Tek bir kişi zulüm görmeyene dek mücadelemiz sürecek. Kadınların ve çocukların özgürlüğe kavuşmasını istiyoruz. Burada her manada hukuk çiğneniyor" şeklinde konuştu.

Mandela sözlerine şöyle devam etti: "Aynı zamanda mülteci kamplarında zulme uğrayan, acı çeken insanlarında yasadıkları eziyetin sona ermesini istiyoruz. Bunun dışında Filistin halkınında 70 yıllık yaşadığı zulmün sona ermesini istiyoruz".

Ukrayna Milletvekili Dr. Olga Bogomolets: "Biz aciz değiliz, biz çok kuvvetli kadınlarız"

Ukraynalı milletvekili, doktor aynı zamanda ses sanatçısı ve söz yazarı olan Dr. Olga Bogomolets, "Suçlular, tecavüzcüler hayatta kalmaya devam ederseniz, hayatınızın geri kalanını hapislerde siz geçireceksiniz. Suriye’de zorluk yaşayan herkese şunu söylemek istiyorum: ‘Sizi tüm kalbimizle seviyoruz’. Sizi önemsiyoruz, sizi düşünüyoruz, bir kenara çekilmeyeceğiz, mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu salonda bulunan bütün kız kardeşlerime sesleniyorum: ‘Kadınlar dünyaya barışı getirebilir, eğer biz yapmazsak, biz mücadele etmezsek, barış kendi kendine gelmeyecek. Bu sebeple hepiniz, kendi ülkelerinizde parlamentoda iktidar sahibi olmalısınız. Aslında barışın tek silahı vardır. Oda bir arada olan kadınlardır. Buna kuvvetli, birlik kadınlar diyebiliriz. Biz aciz değiliz, biz çok kuvvetli kadınlarız. Yeter ki bir arada duralım. Bu harekete ülkesinde şiddet bulunan tüm ülkeler destek verecektir" bilgisini verdi.

Rais Hussin Mohammed: "Birleşmiş Milletlere çağrıda bulunmak istiyoruz"

Malezya iktidar partisinden Rais Hussin Mohammed, "Herkesin bir hayali var, bizim başkanımızın da bir hayali vardı; Savaşı suç haline getirmek şu anda Malezya’nın yeniden kalkınması söz konusu. Savaş hiçbir zaman zulümden başka bir şey ifade etmez. Her zaman trajedi getiriyor. Bizler savaşın yasaklanmasını sona ermesini istiyoruz. Buradan Birleşmiş Milletlere çağrıda bulunmak istiyoruz. "Bu zulmü yıllardır duyuyoruz. Yeni bir vicdan hareketi başlamalı, bu mücadeleyi sürdürmek üzere" diye konuştu.

Ali Yalçın: "Savaş baronlarının yeni arenası Suriye"

Savaşlarda terör grupları silah olarak kullanıldığını, savaşın insanlığı insanlığından uzaklaştırmaya devam ettiğini ve savaş baronlarının yeni silahlarını gösterme arenası olarak Suriye’yi kullandığını ifade eden MEMURSEN Genel Başkanı Ali Yalçın, "Bu savaşın faturasını ve bedelini savunmasız kadınlar ödüyorlar. Onlar pazarlık malzemesi olarak kullanılıyor. Majed Sharbaje’nın yaşadıklarını dinlerken insanlığımdan utandım. İnsanların bir araya gelerek, liderlerin bir araya gelerek, uluslar arası kuruluşları harekete geçiremediği ve insanların umudunun her geçen gün azaldığı bir durumda, sivil kuruluşların bir araya gelerek yeni bir insanı çağrı yapma adımını son derece kıymetli görüyorum.

Türkiye olarak bu savaşı birinci dereceden hissediyoruz. Burada 3.5 milyona yakın misafir kardeşimiz var. Maalesef savaşın merhameti olmuyor; her türlü ahlaksızlığın olduğu bir aymazlık yaşanıyor. Bunun bir an önce son bulması gerekiyor. Biz insanız; hepimiz farklı dünyalardan bir araya geldik. Fakat ortak yanımız şu; derimizin rengi farklı olabilir ama terimizin rengi aynı, gözyaşlarımızın rengi aynı. Hayata bakış açılarımız farklı ama insanız acılarımız aynı. Bu yüzden vicdan hareketinin bu çağrısını son derece kıymetli buluyoruz. Biz güç birliği yaparsak, sesimizin kelebek etkisi yapacağını aynı zamanda, dünyadaki vicdanlı insanların bu çağrıya ihtiyacı olduğunu ve bu süreçte 7 bine aşkın kadının buna ihtiyacı olduğunu göreceğiz" dedi.

Ekvador Milletvekili Aguirre: "Suriye için buradayız"

Güney Afrika’dan Suriye için geldiklerini ifade eden Ekvador Milletvekili Ana Belen Marin Aguirre, "Siyahi kadınlar, beyaz kadınlar, başka kadınlar, hangi ırktan kim olursa olsun hepsinin sesini kemiklerimde, ruhumda, bedenimde hissediyorum. Suriye’de hapiste tutulan çocukları ve kadınları düşünüyorum. Hapiste tutulan çocuklar için umut olduğuna inanıyorum. Onlara şunu söylemek istiyorum; "Sizin mücadeleniz, bizim mücadelemizdir". Biz Latin Amerikalı kadınlar olarak sizin kardeşleriniz olarak uluslar arası vicdan hareketine katılmış olmaktan dolayı çok mutluyuz. Kadınların Suriye'de özgürlüğüne kavuşacaklarına inanıyoruz, bunun için hep birlikte çalışacağız. Özgürlük, özgürlük, özgürlük" ifadelerini kullandı.

Nermina Lakota: "Suriye’li kadınlar cesur olmalı ve çalışmalı"

Suriye’de yaşanılan insanlık dramı ile Bosna’dan Srebrenitsa Anneleri (Mothers of Srebrenica) üyesi olan Bosna Hersek’li Nermina Lakota, "Suriye’de yaşanılan tüm kamuoyunun gözü önünde, özellikle kadınlara yapılan zulmün kabul edilmesi söz konusu olamaz. Suriyeli kadınlara söylemek istediğim şey; cesur olmaları, çalışmaları. Onların yaşadıklarına benzer bir örnek bizim ülkemizde yaşandı. Onların önünde Srebrenitsa örneği var. Bizler bugün hala soykırımda ölen ölülerimizin cenazelerini bulmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

TRT Avaz kanalında canlı olarak yayınlanan 'Azerin’le Tek Yürek' programını sunucusu Azeri ses sanatçısı olan Azerin, "Dünyanın dört bir yanından gelen değerli dostlar her birinizi Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Ben bugün insan olarak dünyayı artık vicdanının sesini dinlemeye çağırıyorum. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nden Allah razı olsun; Dünyayı, hakkın yanında olmaya çağırıyor" açıklamalarında bulundu.

Gülçin Coşkan 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Sporda Bayraklı farkı Spora ve sporcuya yaptığı yatırımla katıldığı müsabakalarda yüzlerce derece alarak fark oluşturan Bayraklı Belediyesi, başarılarına yenilerini ekledi. Bu kapsamda tekvando ve kick boks şampiyonasında toplam 7 derece kazanan Bayraklılı sporcular, ilçenin gururu oldu. Çiğli Spor Salonunda gerçekleştirilen yıldızlar il birinciliği tekvando müsabakası ve İzmir Afet Evleri Spor Salonunda düzenlenen İller arası kick boks şampiyonasına katılan Bayraklı Belediyesi sporcuları, başarılarıyla müsabakalara damga vurdu. Bayraklılı sporcular kazandıkları 5 madalya ile yıldızlaştı. 330 sporcunun katıldığı yıldızlar il birinciliği tekvando müsabakasında Bayraklı Belediyesi sporcuları, toplam 5 madalya kazanarak yarışmaların yıldızı oldu. Feyzasu Sarıkaya birinci, Ege Kovanlık ve İsmail Yahya Topaloğlu ikinci, Kerim Söylemez ve Yaren Toktor ise üçüncü oldu. İzmir Afet Evleri Spor Salonunda yapılan 8 ilden 240 sporcunun katıldığı iller arası kick boks şampiyonasına iki sporcu ile katılan Bayraklı Belediyesi Spor Kulubünün kick boks takımında yer alan Nehir Yaman Genç, “Bayan K-1 Stil” kategorisinde ikinci olurken, Serap Ceylan ise “Full Contact” kategorisinde üçüncülüğü elde etti. Bayraklılı sporcuların başarılarıyla gurur duyduklarını belirten Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, “Bayraklı’da gençlerimize ayrı bir önem veriyoruz. Onların her alanda başarılı olabilmesi için eğitimden spora, kültür-sanattan gençlik projelerine kadar her alanda yanlarında olmayı sürdüreceğiz. Biz elimizden geleni yaparken inanıyoruz ki onlar da başarılarını her geçen gün daha da büyütecek. Bu kapsamda son müsabakalarda ilçemizi gururlandıran sporcularımızı tebrik ediyor, tüm sporcularımıza başarılar diliyorum” dedi.
Erzurum Özakalın; “Kalkınma Yolu Projesi bölge için değerli” Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ETSO) Nisan Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Gökhan Yılmaz başkanlığında gerçekleştirildi. ETSO Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantı, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Toplantıda daha sonra ETSO’nun Mart Ayı Mizan ve Bütçe İzleme Raporu görüşülerek onaylandı. Sonrasında, Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Saim Özakalın, yönetim kurulunun nisan ayı faaliyetleri hakkında Meclis üyelerini bilgilendirdi. Özakalın konuşmasının başında, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonuçlarının ülkeye hayırlı olması temennisinde bulundu. ETSO Yönetimi olarak seçimlerin ardından Büyükşehir Belediyesi ve merkez ilçe belediyelerine tebrik ziyaretinde bulunduklarını ifade eden Başkan Özakalın şunları söyledi; “Demokratik bir olgunluk içerisinde tamamlanan bu sürecin sonunda halkımızın oylarıyla seçilen; belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi ve muhtarlarımızı tebrik ediyor, görevlerinde başarı diliyorum. Artık seçim sürecini geride bırakıp, iş dünyamızın ve halkımızın öncelikli gündemi olan ekonomiye ve çalışma hayatımıza ilişkin yapısal reformları öncelikli olarak ele alacağımız bir döneme adım atmak mecburiyetindeyiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında daha güçlü bir Türkiye ve daha müreffeh yarınlar için her zamankinden daha fazla çalışmak ve daha fazla üretmek zorundayız. ETSO olarak, TOBB’un çatısı altında şehrimizin, bölgemizin ve ülkemizin kalkınması ve istikrarı için tüm kurumlarımızla ortak akıl ve istişarenin hakim kılındığı bir ortamda birlik ve beraberlik içerisinde görev yapmayı sürdüreceğiz.” “İş dünyamızın meselelerini gündeme taşıdık” Konuşmasında, iş dünyasının sorunlarını ve beklentilerini, 2. Dönem İl Koordinasyon Kurulu ve Ekonomi Toplantısı’nda gündeme getirdiklerini kaydeden Başkan Özakalın, “O toplantıda, şehrimizin ekonomisi, ticareti ve sanayileşmesi anlamında Odamızın yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgiler verip, sahada yaşanan sorunların çözümüne yönelik düşüncelerimizi paylaştık. Yatırımcılarımızın arsa taleplerinin karşılanması için OSB arazilerinin genişletilmesine yönelik girişimlerden de söz ettik, 1. OSB’de DSİ tarafından 1 milyon 300 Bin metrekare alanda yürütülen toplulaştırma çalışmaları ile 2. OSB 3. Etabın genişletilmesiyle ilgili çalışmaların en kısa sürede tamamlanmasının önemini vurguladık. Ayrıca, ilimizin kuzeyindeki Dallıkavak ve Kırık, güneyindeki Çirişli tünellerinin, gerekli ödenekler sağlanıp hızlı bir şekilde tamamlanması gerektiğini belirterek, bu projelerin kentin ve bölgenin ekonomisine, ticaretine doğrudan etki edeceğini hatırlattık” diye konuştu. Kalkınma Yolu Projesi’nin Önemini Vurguladı Meclis toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretinin iki ülke arasındaki ekonomi ve bölge güvenliği anlamındaki işbirliği ve ilişkileri daha da güçlendireceğini ifade eden Özakalın, dünyanın doğusu ve batısını birbirine bağlayacak en güvenli koridor olacak Kalkınma Yolu Projesi’nin bir an önce hayata geçmesinin bölgenin kalkınmasında büyük rol oynayacağını vurguladı. Özkakalın, “Basra Körfez’inden kara ve demir yollarıyla ülkemize buradan da Avrupa’ya ulaşacak olan Kalkınma Yolu Projesi, bölgesel anlamda Irak ve Türkiye’yi birbirine bağlarken, küresel anlamda da önemli bir ticari koridor oluşturacak. Dolayısıyla bu önemli projenin, şehrimizin ve bölgemizin de ekonomik ve jeopolitik statüsünü daha da güçlendireceğine ve iş dünyamızın ulusal ve uluslararası ticareti ve lojistiği artıracak bu projeden payına düşeni alacağına inanıyoruz” dedi. Başkan Özakalın konuşmasında daha sonra IPARD 3 destekleriyle ilgili yatırımcıların bilgilendirilmesi, ETSO Vakıf Merkezi inşa edilmesiyle ilgili yürütülen çalışmalar, 3. Erzurum Çalıştayı hazırlıkları ve Oda’nın stratejik planında yapılacak revizyonlar gibi ay boyunca yürütülen diğer faaliyetlerle ilgili Meclis’e bilgi sundu. ETSO Meclisi’nin Nisan ayı toplantısı, Meclis üyelerinin dilek ve temenniler kısmında yaptığı konuşmaların ardından sona erdi.
İstanbul Başakşehir’de “çocuklarla felsefe zirvesi” yapıldı Başakşehir Belediyesi, Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte uzman eğitmenler eşliğinde çocuklar için felsefe alanında yeni çözümlerin üretileceği, Çocuklarla Felsefe Zirvesi düzenledi. Zirvede çocukların gelişimine katkı sağlayacak birçok konu başlığı masaya yatırıldı. Başakşehir Belediyesi, Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte çocukların zihinsel gelişimine katkı sağlamak amacıyla Çocuklarla Felsefe Zirvesi düzenledi. Çocuklar için felsefe alanında yapılan ve yapılabilecek olan çalışmalar alanında uzman akademisyenlerle birlikte konuşuldu. Empati dili ve doğru iletişim Zirvede, çocukların gelişimine en doğru ve yerinde katkı sağlanmasının detayları konuşuldu. Çocukların gelişim süreçlerindeki empati dili ve doğru iletişim yöntemleri de ele alındı. Ayrıca, çocukların aile içi süreçlerinden okul çağı dönemlerine kadar, etkili iletişim ve doğru yönlendirmelere de dikkat çekildi. Özel oturumlar yapıldı 7 konu başlığında yapılan Çocuklarla Felsefe Zirvesi’nin birinci özel oturumunda “Neden Çocuklarla Felsefe?”, ikinci özel oturumunda “Çocuk Edebiyatından Örneklerle Çocuklarla Felsefe Uygulamaları” ele alındı. Çalıştay masalarının birincisinde ise “Eğitimde Felsefenin Rolü”, ikinci çalıştay masasında “Eleştirel Düşünme ve Çocuklar İçin Felsefe”, üçüncü çalıştay masasında, “Sınıf İçinde Çocuklarla Felsefe Uygulamaları”, dördüncü çalıştay masasında Zihinsel Etkinlikler ve P4C”, beşinci çalıştay masasında “Çocuklar için felsefe ve Oyun” konuları görüşüldü.
İstanbul Kavga ettiği kişinin kulağını kopartıp martının kapmasına neden olan sanığa 3 yıl 4 ay hapis cezası Büyükada’da bir kişi, kavga ettiği şahsın kulağını ısırarak koparmış ve kulak parçasını bir martı kapmıştı. Mahkeme, sanığı ‘kasten yaralama’ suçundan 3 yıl 4 ay hapisle cezalandırdı. Olay, 29 Temmuz 2016 yılında Büyükada’da iskelede yaşandı. İddiaya göre, yanındaki kadına şiddet uygulayan Danyal Tolgahan Alparslan Seyrek’e, Eyüp Çelik engel olmaya çalıştı. Taraflar arasında yaşanan kavga sırasında Seyrek, Çelik’in kulağını ısırarak kopardı. Seyrek’in birkaç metre ileriye tükürdüğü kulağı ise bir martı kaptı. Çelik’in kulağının bir kısmının kopması ile kalıcı hasar ve görünüm bozukluğu oluştu. Taraflar birbirinden şikayetçi oldu. Adalar Adliyesi’nde Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına müşteki sanık Eyüp Çelik katılırken sanık Danyal Tolgahan Alparslan Seyrek mazeret sunarak katılmadı. Taraf avukatları salonda hazır bulundu. Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanık Seyrek’in "yüzde sabit iz oluşturacak şekilde kasten yaralama" suçundan cezalandırılmasını istedi. Müşteki sanık Eyüp Çelik’in ise "basit bir tıbbimüdahaleyle giderilebilecek şekilde kasten yaralama" suçundan cezalandırılmadı talep edildi. “Gözümü hastanede açtım” Mütalaaya karşı savunma yapan Eyüp Çelik, “Kız, ‘kurtar kurtar’ diye bağırıyordu. Alelade bir tartışma olsa ben zaten müdahil olmam. Olay anında gözümü hastanede açtım. Beraatimi ve karşı tarafın cezalandırılmasını talep ediyorum” dedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Danyal Tolgahan Alparslan Seyrek’i ‘Kasten yaralama’ suçundan 3 yıl 4 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Katılan sanık Eyüp Çelik ise ‘Kasten yaralana’ suçundan beraat etti. “Kulağımı ısırıp, kopardı” Kararın ardından açıklama yapan Eyüp Çelik, “Verdiğim hukuk mücadelesinin bugün sonuna geldik. Mahkeme kanunlarımızı uyguladı. Şiddeti önledik. Kız arkadaşını adaya getirmişti. Burada canice dövüyordu. Ben müdahale ettim kulağımı ısırıp, kopardı. Yeni burada bir kadının darp edildiğini görsem yine müdahale ederim” dedi. “Erkeklerin yaptığı müdahalelerin cezasızlıkla neticelenmesi örnek bir karar oldu” Eyüp Çelik’in avukatı Hilal Gültepe Öztürk ise, “Bugün Eyüp Çelik’in Adalar Asliye Ceza Mahkemesinde yaklaşık 7 yıldır süren duruşmasını nihayete erdirdik. Yapılan yargılama sonunda Eyüp Çelik’in yaptığı müdahale nedeniyle hakkında beraat kararı verildi. Kadına şiddet uygulayan erkek arkadaşın Eyüp Çelik’e yönelik yaralaması nedeniyle hapis cezasıyla cezalandırıldı. Bu bütün kadınlar için hem örnek bir olay hem de kadınların hayatlarını kurtarmak maksadıyla erkeklerin yaptığı müdahalelerin cezasızlıkla neticelenmesine örnek bir karar oldu” diye konuştu.