GÜNDEM - 08 Temmuz 2020 Çarşamba 11:53

Dünyanın en tehlikeli yolları arasında gösterilen Derebaşı Virajları'nın yolu ulaşıma açılmayı bekliyor

A
A
A
Dünyanın en tehlikeli yolları arasında gösterilen Derebaşı Virajları'nın yolu ulaşıma açılmayı bekliyor

Trabzon-Bayburt arasındaki Soğanlı Dağları'nın yamaçlarında yer alan ve dünyanın en tehlikeli yolları arasında gösterilen Derebaşı Virajları yaklaşık 1 yıldır yaşanan kaya düşmesi ve heyelan nedeniyle ulaşıma kapanırken, yöre halkı yolun ulaşıma açılmasını bekliyor.

1916-1918 yıllarında Ruslar tarafından yöre insanına kazma kürekle Trabzon ile Bayburt’u birbirine bağlamak için yaptırılan D-915 karayolunda yaklaşık 1 yıl önce meydana gelen heyelan sonucu tonlarca ağırlığındaki kaya parçaları yola düştü. Yol yaşanan kaya düşmesi ve heyelanın ardından ulaşıma kapanırken, Karayolları Bölge Müdürlüğü ekipleri yolu ulaşıma açmak için inceleme başlattı. Yolun genişliğinin iş makinelerinin çalışmasına tehlike oluşturması nedeniyle uzman dağcıların incelemesinin ardından çalışma başlatılacağı öğrenildi.

Dünya genelindeki tehlikeli ve zorlu yolların tanıtımını yapan bir site tarafından 4 yıl önce "dünyanın en tehlikeli yolu" seçilen Derebaşı Virajları güzergahı ile görenlere korku dolu anlar yaşatıyor. 1916-1918 yıllarında el işçiliğiyle Trabzon ile Bayburt’u birbirine bağlamak için inşa edilen, sarp kayalıkları ve 13 keskin virajıyla dünyanın en tehlikeli yolu olan Derebaşı Virajları son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Rampası az, heyecanı ve manzarası zengin bir yol olmasının yanında hataya imkan vermeyecek derecede yüksek bir eğimde bulunduğu için tehlikeli yol olarak tanınan D-915 karayolu uzun yıllar Karadeniz’i Bayburt ve Erzurum’a bağlayan ana geçişlerden birisi oldu. Uzun yıllar alternatifsiz yol olarak kullanılan Derebaşı Virajları Karadeniz, Doğu Anadolu ve İran bağlantısını sağladığı gibi Of ve Çaykara halkının yaylalarına ulaştıran ilk karayolu olma özelliğini de taşıyor. Karayolları yol ağında bulunan ve resmi adı D-915 Devlet Karayolu olan bu yolunda Derebaşı Virajları adıyla bilinen bu kısmının trafik yükü tarihi süreçte ve özellikle 1970’li yıllardan sonra alternatif yolların açılmasıyla azaldı.

Derebaşı Virajları'nda ralliciler kozlarını paylaşmıştı

Trabzon’un Çaykara ilçesini Bayburt’a bağlayan D-915 numaralı yol, dünyanın en zorlu meydan okumalarından birine sahne olmuştu. 2017 Avrupa Ralli Kupası’nın yanı sıra beş kez de Türkiye Ralli Şampiyonu olan Red Bull sporcusu Yağız Avcı ile Dakar Rallisi’nde 16 takım şampiyonluğu bulunan Team Kamaz Master’ın direksiyonuna geçen Dmitry Sotnikov, D-915 nolu yolda nefes kesici bir mücadeleye girdi. Otoriteler tarafından dünyanın en tehlikeli yollarından biri olarak gösterilen Soğanlı Dağı eteklerindeki keskin virajlar, sporcuların sınırlarını zorlayan olağanüstü bir performansa sahne oldu. 1915 yılında Türkler ve Ruslar tarafından beraber inşa edilen yol, 2330 metrelik rakımı, 13 keskin ve dar virajdan oluşan 13 kilometrelik uzunluğu ile pilotlara hayatlarının en özel mücadele şansını sundu.

45 yıl Derebaşı Virajları'nda şoförlük yaptı

Yöre sakinlerinden Alaattin Yanık, 45 yıl Derebaşı Virajları'nda şoförlük yaptığını belirterek, “Bu yol Ruslar tarafından yapılmış. Bu yol eskiden E5 karayolu gibiydi. Bozuk arabalarla insanlar bu yoldan geçerdi. Çaykara’dan yola çıkan bir araba 2 günde yaylaya ulaşırdı. Şimdilerde yol kapalı, herhangi bir çalışma yapılmadı. Burada böyle bir heyelan olacağının kimse hesabını yapmıyordu. Eski Ruslar gelsin de bu yolu temizlesinler diye bekliyoruz. Kazma ve kürekle bu yol yapılmış. Bu yolun avantajı çok. Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Artvin illerine en yakın en kısa yol burası. En tehlikeli yol ama en kısa yol da burasıdır. Yol açık olsaydı tercih ediliyordu. Ben bu virajlardan aşağıya frensiz kamyonetle gelirdim. Direksiyonun bir tur boşluğu vardı, vites kollarını bulamıyorduk. 13 ton ile buradan aşağıya iniyorduk. 45 sene bu yolda şoförlük yaptım.45 senedir bir kez bile kaza yapmadım. Bu yolda çok kaza olmadı. Çok turist geliyordu. Almanya’dan, Fransa’dan, Belçika’dan gelenler oluyordu. Doğasına hayran kalıyorlardı” ifadelerini kullandı.

Ozan Köse-Hasan Fehmi Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Rektör Özölçer Koltuğunu çocuklara devretti ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla makamında ağırladığı çocuklara rektörlük koltuğunu devretti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Hacı Mevlüt ve Hacı Sabahat Hamzaoğlu Anaokulu 5 Yaş Minik Kalpler Sınıfı öğrencilerinden Bulut Belen ve Azra Egemen’i makamında ağırladı. Ziyarette çocukların velileri, birim sorumlusu Öğr. Gör. Yasemin Cengiz Demir ve miniklerin öğretmeni Ebru Balçık yer aldı. Ziyarete ellerinde çiçeklerle gelen miniklere sırasıyla makam koltuğunu devreden Rektör Özölçer, onlarla bir süre sohbet etti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocukları makamında ağırlamaktan ve kendilerini dinlemekten büyük keyif aldığını dile getiren Rektör Özölçer, çocukların büyüdüklerinde bu makamlarda oturacak kişiler olduğunu, onları özveriyle ulus ve millet bilinciyle, dayanışma ve yardımseverlik duygularıyla yetiştirmenin büyük önem taşıdığını ifade etti. Rektör Özölçer ayrıca çocuklara kendi kültür ve manevi değerlerinin aktarılması hususunda herkese büyük sorumluluk düştüğünü belirterek çocukların hızlı dönüşen, dijitalleşen dünya karşısında kendi kültür ve manevi değerleriyle bu sürece katılıp çalışmaları, ülkeyi ileri götürme konusunda kararlılık göstermeleri için erken yaşta bu bilincin onlara aktarılması gerektiğine dikkat çekti. Ziyaret toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
İstanbul Beyoğlu’nda berbere “tıraş ücreti” saldırısı kamerada: 150 lira için kurşun yağdırdı Beyoğlu’nda berbere gelen bir şahıs 150 lira olan saç tıraşı ücretini fazla bulunca berberle kavga etti. Berber tarafından tartaklanan şahıs silahını alıp geldiği dükkana kurşun yağdırdı. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken, Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polislerinin yakaladığı şahıs tutuklandı. Beyoğlu Hacıahmet Mahallesi’nde geçtiğimiz 5 Nisan Cuma günü yaşanan olayda, Mustafa D. tıraş olmak için semtte bulunan berbere gitti. Şahıs saç ve sakal tıraşı olduktan sonra ücreti ödemek istedi. Bunun üzerine berber Hikmet Zengin, traş ücretinin 150 TL olduğunu söyledi. Ancak müşteri şahıs ücretin çok olduğunu söyleyerek indirim yapılmasını istedi. Berberde ücreti 120 TL’ye indirdi. Bu ücreti de beğenmeyen şahıs 100 TL çıkartıp berbere verdi. Bu sebeple berber ile şahıs arasında kavga çıktı. Kavga esnasında şahsı tartaklayarak dükkandan kovdu. Bir süre sonra olay yerine silahla gelen şahıs berber dükkanına kurşun yağdırdı. Yaşananlar ise kameralara anbean yansıdı. Saldırının ardından şahıs kaçarken olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Beyoğlu Asayiş polisi saldırganı yakaladı Olayın ardından ihbar üzerine çalışma başlatan Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri görgü şahitlerinin ifadesine başvurarak çevredeki güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. Yapılan çalışmalar sonucunda şahsın kimliğini kısa sürede tespit eden polis ekipleri İstiklal Mahallesi’nde onu yakalayarak gözaltına aldı. Olayda kullanılan silahın da ele geçirildiği saldırıyla alakalı emniyete götürülen şahıs ifadesinin alınması ve adli işlemlerinin ardından sevk edildiği kilidi adliyede çıkartıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Türkiye, meyve üretiminde dünyada 4’üncü sırada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dünyada dördüncü ülke konumunda yer aldı. Teknoloji platformu GeeksforGeeks’in Mart 2024 raporunda dünyanın en fazla meyve üreten ülkeleri listelendi. Türkiye yıllık 25 milyon ton üretimle dünyanın dördüncü büyük meyve üreticisi konumunda yer aldı. Dünyanın en fazla meyve üreten ülkesi Çin oldu. Çin, yıllık 253,9 milyon ton üretimle zirvede bulunuyor. İkinci sırada yıllık 107,9 milyon ton üretimle Hindistan gelirken, yıllık 39,8 milyon ton üretimle Brezilya üçüncü sıraya yerleşti. Sıralamada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dördüncü ülke konumunda yer aldı. Raporda Türkiye’de Anadolu ve Ege kıyılarına yakın bölgelerde yetiştirilen kiraz, kayısı ve incir üretilen başlıca meyveler olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin çeşitli iklimi ve verimli toprakları, ülkede portakal ve diğer turunçgiller gibi çok çeşitli meyvelerin yetiştirilmesine yardımcı olmakta olup, Akdeniz iklimi olan Mersin ve Antalya’da yaygın olarak yetiştiriliyor. Diğer ülkelere bakıldığında, Meksika 23,7 milyon ton, Endonezya 23,6 milyon ton, Amerika Birleşik Devletleri 22,6 milyon ton, İspanya 19 milyon ton, İtalya 17,2 milyon ton, Filipinler 16,7 milyon ton üretimle ilk 10’a girdi. Rapora göre meyve üretimi büyük oranda yetiştirildiği bölgenin toprak tipi, iklimi ve sıcaklığına bağlı olarak değişiyor. Ayrıca, tarım teknolojisi ülkelerdeki meyve yetiştiriciliğinde önemli bir rol oynuyor. İlk 10’daki ülkeler verimli toprak, hava ve iklimin yanı sıra teknolojiyi de kullanarak narenciye, yemyeşil muz ve tatlı elma gibi çeşitli meyveler ürettiler. Çin’de en çok üretilen meyveler turunçgiller, üzüm, elma ve muzdan oluştu. Ülkenin geniş toprakları ve subtropikal iklimi, meyve çeşitlerinin üretimine öncülük ediyor Yangtze Nehri boyunca uzanan verimli topraklar Çin’de meyve yetiştiriciliğinde önemli rol oynuyor. Hindistan’da en çok yetiştirilen meyveler mango, muz, portakal ve üzüm olarak gerçekleşti. Özellikle Hindistan’da bulunan Alphanso ve Kesar iki tür mango, meyve pazarında küresel popülerliğe öncülük ediyor. Brezilya’da bulunan egzotik meyvelerden bazıları Acai, Kaju Elması, Mor meyve ve Passion meyveleri olurken bazı yaygın meyveler Guava, papaya ve muz olarak öne çıktı.
Eskişehir Kalp sağlığında yapay zeka tanı imkanını artırıyor Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, yapay zeka temelli algoritmanın sağlık alanında çok başarılı sonuçlar verdiğine ve dünyada pek çok merkezde anjiyo yerine öncelikle yapay zeka değerlendirmesi kullanıldığına dikkat çekerek, “Yapay zeka destekli analizin tanı koymadaki başarısı yüzde 95’lere çıkıyor” dedi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, kalp krizinin hem erkeklerde hem de kadınlarda önde gelen ölüm sebeplerinden biri olduğuna işaret ederek günümüzde sadece Amerika’da her 34 saniyede bir kişinin kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini verdi. Her beş kalp krizinden birinin hiç şikayet oluşturmadan sessizce yaşandığını belirten Dr. Şenol, “Kalp krizi için risk faktörleri yönetilebilen ve yönetilemeyen olarak ikiye ayrılmaktadır. Bizim kontrol edebildiğimiz risk faktörleri hipertansiyon ve diyabet gibi damarları etkileyen kronik hastalıklar, yüksek kolesterol seviyesi ve sigara içimidir. Yönetilemeyen risk faktörleri ise, yaş, erkek cinsiyet ve genetiktir. Cinsiyetimizi veya genetiğimizi değiştirme şansımız yok ancak diğer risk faktörlerini kontrol etme şansımız elimizde” şeklinde konuştu. “Kalp aktivitelerini 295 ayrı parametrede değerlendiriyor” Kalp krizinin baskı tarzı tüm göğüste hissedilen, her iki kola, sırta, alt çeneye ve üst karına yayılabilen nefes darlığı, bulantı kusma, terleme ve bunalma hissinin eşlik edebildiği bir ağrı ile kendini gösterdiğini anlatan Dr. Şenol kalp, krizi riskini düşürmek için öncelikle risk faktörlerini ortadan kaldırmak gerektiğini söyledi. Yapılan ayrıntılı kalp muayenesi ve tetkikler sonrası hastanın tansiyon, şeker ve kolesterol düzeyinin belirlenerek ardından yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte gerekli tedavilere başlanması gerektiğini dile getiren Dr. Şenol, yönetilemeyen riskler de dahil olduğunda kalp krizinin önlenip önlenemeyeceği sorusuna yanıt olarak, “Günümüzde yapay zeka her alanda hayatımıza girdiği gibi, sağlık alanında da kullanılmaya başlandı. Bugün yapay zeka temelli algoritmaya sahip teknoloji ile yaklaşık 5 milyar adet kalp kası hücrelerinin elektriksel aktiviteleri değerlendiriliyor. Yüzyılı aşkın senedir kullandığımız EKG ile yaklaşık 8-10 parametreyi değerlendirerek kalp hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Yapay zeka teknolojisi ile kalbin etrafına 3 boyutlu olarak yerleştirilen elektrotlar sayesinde, kalbin elektriksel aktiviteleri çok ayrıntılı analiz edilebiliyor ve yapay zeka desteği sayesinde 295 ayrı parametre değerlendirilebiliyor. Bugün yapılan tüm bilimsel çalışmalar bize yapay zeka destekli analizin tanı koymadaki değerinin yüzde 95’ler civarında doğru olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı. “Anjiyo yerine yapay zeka" Yapay zeka teknolojisi ile çekimin nasıl yapıldığı hakkında bilgi veren Dr. Şenol, çekim öncesi hastanın sırt üstü yatırılarak, EKG elektrotları bağlanıp, hastadan yaklaşık 4 dakika boyunca çekim alındığını belirtti. Cihazın 4 dakika boyunca hastanın kalp atımlarını analiz ederek bu 4 dakikada 295 parametreyi kullanarak 3 milyonun üzerinde hesaplama yaptığını ve verdiği sonuçlar ile hekimlerin yapısal, ritimsel ve damarsal açıdan değerlendirme ile tedaviyi yönlendirdiğini ifade etti. Dünyada pek çok merkezde anjiyo yerine öncelikle yapay zeka değerlendirmesi kullanıldığını vurgulayan Dr. Şenol, “Örneğin Almanya’da aile hekimleri tüm hastalarını taramak için bu teknolojik yönteme başvurmaktadır. Özellikle ileri yaş, efor yapamayan, kontrast madde alması uygun olmayan hastalar için öncelikle tercih edilmektedir. Test hızlı ve güvenilir bir şekilde radyasyon ve kontrast madde olmaksızın istirahat halinde 18 yaşından büyük herkese yapılabilmektedir” ifadelerini kullandı.