EĞİTİM - 19 Şubat 2021 Cuma 16:52

Eğitim Bir-Sen İLKSAN'a dair faaliyet raporunu açıkladı

A
A
A
Eğitim Bir-Sen İLKSAN'a dair faaliyet raporunu açıkladı

Eğitim Bir-Sen, İLKSAN'ın 10 yıllık geçmişine dair faaliyet raporunu açıkladı. Raporu açıklayan, Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “İLKSAN’daki mevcut statükoyu ve yönetim tarzını kabul etmiyoruz” dedi.

Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen), İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı’nın (İLKSAN), 10 yıllık faaliyet raporları üzerinden mali tabloları inceledi. Raporda, Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fonlarının verileri ile İLKSAN’ın kamuoyuyla paylaştığı sınırlı veriler karşılaştırılarak analizler yapıldı. Dünyada ve Türkiye’de sosyal güvenlik, Sandığın kuruluşu, amaçları, kayyum yönetiminden yeniden yapılanmaya uzanan serüveni, mali gücünün ne durumda olduğu ve nereye doğru yol aldığı gibi hususların yanı sıra, sandığın yönetiminde rol alan aktörlerin sorumlulukları ele alınarak değerlendirildi.

“İLKSAN, kimlik bunalımı yaşamaktadır”
İLKSAN’daki mevcut statükoyu ve yönetim tarzını kabul etmediklerini söyleyen Yalçın, “İLKSAN, ne kamu ne de özel sektör kuruluşudur, nevi şahsına münhasır bir müessese olarak varlığını 78 yıldan bu yana sürdürmektedir. Sandık, iş hayatının, ekonomi dünyasının, tamamlayıcı mesleki emeklilik sisteminin gereklerini yerine getirememektedir. Bürokratik ataletten bir türlü kurtulamayan, özel sektör kuruluşu gibi bağımsız iş görme becerisi de sergileyemeyen İLKSAN, kimlik bunalımı yaşamaktadır. Sandık, KİT’lerin tasfiye edilmeden önceki verimsizlik, piyasa gerçekliğinden kopmuşluk ve yoğun siyasallaşma tuzağının tam içine düşmüş, ülkemizin bir takım kronik ve bürokratik hastalıkları da bünyesine sirayet etmiştir” ifadelerini kullandı.

Eğitim-Bir-Sen olarak bu güne kadar gördükleri aksaklıkları ve sorunları sıralayan Yalçın, “Sandığın başarısızlık eskimiş sistem ve zihniyetinden, sandığın liyakatli ellerde olmamasından, üretim ekonomisi yerine basit faizciliğin tercih edilmesinden, saydamlık yerine gizliliğin esas alınarak denetimden kaçılmasından kaynaklanmaktadır” dedi.

“İLKSAN, en başta öğretmenlik mesleğinin imajına zarar vermiştir”
İLKSAN’ın 2019 yılı verilerine göre toplamda 1,9 milyar TL varlığı bulunduğunu söyleyen Yalçın, “Bunun 1,3 milyarı ikraz alacaklarında, 517 milyonu banka hesaplarında ve 121 milyonu da bina, arsa ve diğer varlık kalemlerinde bulunmaktadır. Sandığın elde ettiği tüm gelirlerinin yüzde 98,5’i faizden oluşmaktadır. Eğitim-Bir-Sen olarak itirazımız; üretimden, yatırımdan kaçan, ülkemiz için neredeyse sıfır istihdam sağlayan, millî gelire herhangi bir katkı sunmayan, katma değer oluşturmayan, faiz kısır döngüsü ile zincirlenmiş olan Sandığın mevcut tasarımına, işletme sistemine ve yönetim tarzınadır. Zayıf ve güçsüz mali varlığı, yanlış varsayımlarla yanlış işler yapmaktaki ısrarı yüzünden İLKSAN, en başta öğretmenlik mesleğinin imajına zarar vermiştir” diye konuştu.

Hukuki olarak zorunlu üyeliğin iptalini istediklerini söyleyen Ali Yalçın, birçok kez bu konuyu yargıya taşıdıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını ifade etti.

“İLKSAN eski alışkanlıklarından ve modası geçmiş zihniyetinden kurtulmalıdır”
İLKSAN’da nitelikli bir değişim ve yapısal bir dönüşüm gerçekleşmesi gerektiğine vurgu yapan Yalçın, “Üyelerin menfaatini önceleyen olgunluk ve eğitimciye yakışan vakar sergilenmemektedir. İLKSAN, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri yanında tamamlayıcı mesleki emeklilik kurumu olma iddiasını doğrulamak için Sandığı her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın aktüeryal değerlendirmesine tabi tutmalıdır. Hazırlanan raporları genel kurula sunmalı, kurumun aktüeryal kazanç/kayıp tutarını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Yönetim kurulundan denetleme kuruluna Sandığı idare eden tüm yönetim kadrosu ile birlikte Genel Müdürlük personelini de ekonomi, maliye, hukuk, banka ve sigorta alanlarında yüksek bilgiye, tecrübeye, gerekli profesyonelliğe ve görev yetkinliğine sahip kişilerden seçmeye özen göstermelidir. Sürdürülebilir bir finansal performans sergilemeyi şiar edinmeli, eski alışkanlıklarından ve modası geçmiş zihniyetinden kurtulmalıdır. Uluslararası arenada ve Türkiye’de başarısını kanıtlamış aktüerya uzmanlarından faydalanmalıdır. Sandık için sürekli yatırım stratejileri ve politikaları geliştirmeli, yönetim kadrosu liyakat esaslı, organizasyon yapısı da günün koşullarına uygun hale getirilmeli, kurumsal kimlik oluşturma çabaları kesintisiz sürdürülmeli, üyelerden toplanan aidatlar faiz sarmalından kurtarılmalı, menkul kıymet yatırımlarından ziyade yüksek getirili ve istihdam ortaya koyan diğer yatırım araçlarına yoğunlaşılmalı ve aktüeryal denge ciddiyetle korunmalıdır" ifadelerine yer verdi.

Eğitim Bir- Sen Başkanı Ali Yalçın, Millî Eğitim Bakanlığı’nın İLKSAN’da etkin rol alması gerektiğine de dikkat çekti.

Doğru bir yönetim ve yatırım şekliyle İLKSAN’ın zarardan kurtulmasının mümkün olduğunu söyleyen Yalçın şu ifadeleri kullandı:

“İLKSAN ekonominin kurallarına ve piyasa gerçeklerine göre yönetilmesi halinde içine düştüğü çıkmazdan kurtulabilecektir. Sandık, kendini sürekli tekrarlayan, idareimaslahatı yönetim felsefesi olarak belleyen, zamanın ruhuna uyum sağlayamayan ve yapısal değişimin gereğini yerine getiremeyen bir kurum hüviyetine bürünmüştür. Sandığın amacının ne olduğu hangi hedefe doğru yol aldığı belirsizdir. Yapılan harcamaların yerindeliği ve ekonomikliğini sorgulayacak bir merci bulunmamaktadır. Sandığın 78 yıllık tarihinde başarılı olmuş, kârlı tek bir iktisadi girişimi, sanayi tesisi, fabrikası, işletmesi veya markası yoktur. İLKSAN, üyelerinin maaşından her ay yaptığı kesintinin hakkını vermeli, toplam 1,9 milyar TL’yi bulan varlığını doğru, yerinde ve en kârlı üretim araçlarında değerlendirerek üyelerine birikimlerinin karşılığı olan nemayı zarar etmeden sunmalıdır. Sandık ısrarla ve yan gelip yatarak kurumun mal varlığının üçte ikisini oluşturan 1,3 milyar TL ile ikraz adı altında basit bankacılık ile bayağı faizcilik yapmaktan vazgeçmelidir. Aksi takdirde BES fonlarının bile altına düşmüş getiri oranı ve sürdürülebilir finansal performans sergileyemeyen bir Sandığın geleceğini konuşmak anlamlı olmayacaktır.”

Ömer Faruk Karataş - Bayram Türüdü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.