GÜNDEM - 25 Kasım 2021 Perşembe 14:28

Emine Erdoğan'dan Başak Cengiz açıklaması

A
A
A
Emine Erdoğan'dan Başak Cengiz açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul'da samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz'in ailesini ziyaretine ilişkin, "Cumhurbaşkanımızla beraber aileyi evlerinde ziyaret ettik. Bu yaşanan öyle büyük bir acı ki hiçbir kelime hislerimi tarif etmeye yetmiyor. Ondan geriye maalesef kalplerindeki ateşin hiç sönmeyeceği bir aile kaldı. Gidilemeyecek bir düğün, hasreti dinmeyecek bir nişanlı ve arkadaşlar kaldı" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Güvenlik Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü programına katıldı. İstanbul'da samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz'e rahmet dileyen Emine Erdoğan, "Sözlerime, geçtiğimiz günlerde bizi milletçe yasa boğan, korkunç saldırıda hayatını kaybeden Başak kızımıza Allah’tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Cumhurbaşkanımızla beraber aileyi evlerinde ziyaret ettik. Bu yaşanan öyle büyük bir acı ki hiçbir kelime hislerimi tarif etmeye yetmiyor. Ondan geriye maalesef kalplerindeki ateşin hiç sönmeyeceği bir aile kaldı. Gidilemeyecek bir düğün, hasreti dinmeyecek bir nişanlı ve arkadaşlar kaldı. Geleceğe dair planların, kurulan hayallerin ilelebet yarım kalacağını bilmek inanın içimizi çok acıtıyor. Çok sevdiği kedisi ve sokakta beslediği birçok can da bu büyük hasretten payını alıyor. İşte kalbi böyle iyilik ve sevgiyle dolu bir genç kızımız hayattan kopartıldı. Bizi en çok dehşete düşüren, vicdanlarımızda hazmedemediğimiz şeylerden biri de katilin kadınları savunmasız bulduğu için onu seçmiş olmasıydı. Başak kızımız hepimizin evladı, hepimizin kardeşidir. Onu ve yitirdiğimiz diğer canları unutmayacağız ve kadınlara kalkan elleri asla affetmeyeceğiz" dedi.

"Kadına yönelik şiddet, coğrafi sınırları aşan, tüm toplumların ortak sorunudur"

Kadına yönelik şiddetin tüm toplumların ortak sorunu olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, "Kadına yönelik şiddet, coğrafi sınırları aşan tüm toplumların ortak sorunudur. Dolayısıyla verdiğimiz mücadele, sağladığımız her iyileşme, tüm dünya kadınlarının hayrınadır. Küresel rakamlara baktığımızda görüyoruz ki raporlardaki istatistikler maalesef halen aynı şeyi söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü ve birçok uluslararası kuruluşun rakamlarına göre dünyada her 3 kadından 1’i hayatlarının bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Yine 15-49 yaş aralığındaki kadınların yüzde 27’si, yani neredeyse 3’te 1’i eşi ya da bir yakını tarafından şiddet görüyor. Bu rakamlar, coğrafi bölgelere ve ülkeden ülkeye çok az farklılık gösteriyor. Dolayısıyla dünyanın dört bir yanını saran bir şiddet yangınından bahsediyoruz. Büyük medeniyetlerin doğduğu, topraklarında irfanın kök tuttuğu, güzel ülkemizin de bu yangından nasibini almış olması bizi elbette derinden üzüyor. Bu mücadeleyi tek bir cepheden veremeyiz. Şiddeti toplumumuzun damarlarından temizlemek için yalnızca bir alana yoğunlaşmak kalıcı bir çözüm getirmez. Şiddetin kökünü kurutmak hepimizin el birliğiyle yürüteceği çalışmalara bağlıdır" ifadelerini kullandı.

Küreselleşme ve teknolojik dönüşümün kültürler arası etkileşimi hızla arttırdığına dikkat çeken Erdoğan, "Bilhassa gençlerimiz küresel bir havuzdan besleniyorlar. Sinema ve müzik gibi insanların zihnine en hızlı tesir eden araçlar, maalesef beraberinde şiddet unsurlarını da taşıyor. Hatta şiddetin kutlanan, şiddet gösteren karakterlerin alkışlanan modellere dönüştüğünü görüyoruz. Şarkılarda kadınların haysiyetine büyük saldırı saydığımız sözlerin adeta tekerlemeye döndüğünü görmek son derece acı. Bununla beraber sosyal medyada kadınlara yöneltilen şiddet dili ise işin mutlaka ele alınması gereken diğer bir safhası. Aslında tüm bunlar çok önemli bir gerçeğe işaret ediyor. O da zihnimizi ve kalplerimizi filtrelerle donatmamız gerekliliğidir. Peki, biz bu filtreleri nereden bulacağız? Elbette kendi kültür havuzumuzdan ve manevi dünyamızdan" dedi.

Çocukların yaşanan şiddet olaylarından çok olumsuz etkilendiğini kaydeden Erdoğan, "Kadına saygının öz değer olduğu Anadolu medeniyeti, sayfalarını tekrar tekrar okumamız gereken büyük bir kitaptır. Toplumumuzun çekirdeği olan aile, tüm gücümüzle korumamız gereken en önemli değerimizdir. Her şiddet vakasından sonra bu son olsun diyoruz. Ancak bu sonu birbirimize kenetlendiğimiz ölçüde getirebiliriz. Kadınların televizyon haberlerinde çaresizce maruz kaldığı şiddet sahnelerine daha fazla şahit olmamalı, çocukların bu vahşetin içinde yer aldığını görmemeliyiz. Uzmanlar, şiddeti görerek büyüyen çocuklara yine şiddetin miras kaldığını söylüyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, kadınların güçlenmesinin şiddetin önlenmesi için de son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, "Böylece kadının savunmasız olmadığı görülecektir. Hiçbir kadının şiddet görmediği, ruha habis bir ur gibi yapışan şiddetin olmadığı bir dünya diliyorum" dedi.

"Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle kökünü kazıyana kadar aralıksız çalışacağız"

Şiddetle mücadelenin sürekli olması gerektiğini ve toplumun tüm taraflarınca sürdürülmesi gerektiğini bildiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise, ”Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle kökünü kazıyana kadar aralıksız çalışacağımızı buradan ilan etmiş olalım. Bizler bu mücadeleyi her dönem ve her durumda en önemli gündemlerimiz arasında görüyoruz. Şiddetin mağduru veya faili herkes olabilir. O zaman demek ki herkese yönelik farkındalık eğitimi, herkese yönelik koruma tedbirleri, herkese yönelik şiddetten uzak tutma tedbirleri almamız gerekiyor. Bu da mücadelenin önemini bir kez daha hatırlatan bir unsur. Kendini ifade etmekte sorun yaşayan ve öfke kontrolü sağlayamayan kişilerin yaş, eğitim, cinsiyet fark etmeksizin insanlara, hatta doğaya ve canlılara yönelttiği bir tehdit unsuru şiddet. Şiddetin tek bir biçimi yok. Bu anlamda şiddete besleyen kaynaklar varsa kurutulmalı, şiddeti meşru görebilen ya da mazur görülebilen algı ve zihniyetlerin dönüşümü için de ayrıca çaba harcamanız gerekiyor. Kadına yönelik şiddet işte bu türden özel dinamikleri olan şiddet biçimlerinden birisi. Kendine has gerçeklerini doğru analiz etmek ve sorunu çözüme kavuşturmak zorundayız” dedi.

"KADES'e 240 binin üzerinde ihbar geldi"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise etkinlikte olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye konuşulmayanı konuşan, dokunulmayanlara dokunan, yüzleşmekten korkmayan, medeniyetine sahip çıkan, inancına ve bu toprakların bütün değerlerine bağlı olma anlayışını iktidara geldiği ilk günden itibaren geçmişine olan bağlılık, geleceğine olan sorumlulukla yerine getirmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bize ifade ettiği mesele sadece günlere bağlı şekilde meselelerin üzerine gidebilmek değil, 24 saat yaşamaktır. 25 Kasım'ı 365 gün yaşayan ve kendini sorumlu hisseden bir anlayışa sahibiz. Bu çalışmalarımızı yaparken tüm bakanlıklarımız ile Aile Bakanlığımız liderliğinde bir anlayış içindeyim. Benim çalışmalarda gördüğüm enteresan bir şey var; bu meselede arkadaşlarımızın ortaya koyduğu birlik öyle bir sinerji oluşturdu ki dünyada küresel olarak 4 sorunu birlikte yaşıyoruz. Salgın, enerji sorunu, göç sorunu ve dünya ekonomik problemler ile karşı karşıya. Her birimizin attığı adım birbirimize olan desteğin, sorumluluğun sonucudur. KADES'i, özellikle kadınlarımızın bir düğmeye bastığında kolluk kuvvetlerinin 4 dakikada yanında olacağı uygulamayı devreye aldık. 240 binin üzerinde ihbar geldi. Sadece siyaset yapmak adına birçok şey söyleniyor. Tüm polis amirliklerinde güven masası kuruldu. 3 binin üstünde kadın polis görevlendirildi. Karakola girdiğinde onu orada kadın polis karşılıyor" ifadelerini kullandı.

Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de düzenlenecek Dünya Paratriatlon Kupası yarın başlayacak Mersin’de 20-21 Nisan’da gerçekleştirilecek Dünya Paratriatlon Kupası ve Avrupa Triatlon Gençler Kupası yarın başlayacak. Türkiye Triatlon Federasyonu (TTF) ile Mersin Yenişehir Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen Dünya Paratriatlon Kupası, Avrupa Triatlon Gençler Kupası ve ulusal yarışlarda 26 ülkeden 140’ı yabancı olmak üzere toplam 380 sporcu mücadele edecek. Dünya Paratriatlon Kupası’nda mücadele edecek sporcular, Paris Olimpiyatları’na katılabilmek için puan toplayacak. Yarın başlayacak organizasyonda sporcular ilk olarak Fenerbahçe Meydanı’ndan denize girip 750 metre yüzecek. Parkuru tamamlayan atletler, değişim istasyonunda bisiklete binip, Arkeoloji Müzesi ile Mersin Marina kavşağı arasında 3 tur halinde 20 kilometre bisiklet sürecek. Etabı bitiren yarışmacılar, son olarak 2 tur olacak şekilde 5 kilometre koşacak. Organizasyon Kurulu Başkanı Ender Baş, düzenlenen lansmanda, Türkiye Triatlon Federasyonu olarak başarılı işlere imza attıklarını belirterek, Mersin Yenişehir’de de çok daha güzel ve başarılı işlere imza atacaklarını söyledi. Bu konuda Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ve ekibinin katkısının büyük olduğunu vurgulayan Baş, katılımcılara başarılar diledi. Abdullah Özyiğit: "Sporcular mavi Akdeniz sularında yüzecek, palmiyeler gölgesinde bisiklet sürüp koşacak" Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit de 5 yıl önce başlattıkları organizasyonun hem kente renk kattığını, hem de kentin Avrupa’da ve dünyada tanınmasında önemli bir görev üstlendiğini belirtti. Organizasyonun önemine değinen Özyiğit, "Şu anda 26 ülkeden 140 yabancı sporcu olmak üzere toplam 380 atletin ter dökeceği organizasyonda, sporcular mavi Akdeniz sularında yüzecek, palmiyeler gölgesinde de bisiklet sürerek, koşacaklar" dedi. Spora ve sanata katkı sunmaya devam edeceklerini vurgulayan Özyiğit, şu anda 5’incisini gerçekleştirdikleri organizasyonun dünya finallerini kente getirmeyi arzu ettiklerini kaydetti. Özyiğit, ayrıca geçen hafta FIBA Kadınlar Euroleague Final Four’a ev sahipliği yaptıklarını hatırlatarak, "Bir hafta içinde iki uluslararası organizasyona ev sahipliği yapmanın mutluluğunu duyuyoruz" diye konuştu. Organizasyonda 26 ülkeden 70 sporcu mücadele edecek Avrupa Triatlon Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Alicia Garcia, böyle bir organizasyonun gerçekleştirmenin zor olduğunu belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti. Garcia, Dünya Paratriatlon Kupası’nda 26 ülkeden 70 sporcunun, Avrupa Triatlon Gençler Kupasında da 11 ülkeden 59 sporcunun mücadele edeceğini söyledi. Worldtriatlon Paratriatlon Komitesi’nden Senior Manager Eric Angstadt ise sporcuların Paris Olimpiyatları’na puan toplayacaklarını belirterek, Dünya Paratriatlon Kupası ilk kez Mersin’de gerçekleştirildiğini ve sonra da 4 kupa daha olacağını kaydetti. Uğurcan Özer: "Çok uzağa gitmeden, kendi ülkemizde yarışabiliyoruz" Milli sporculardan Uğurcan Özer, Türkiye’yi paratriatlon branşında uluslararası yarışmalarda temsil ettiğini ifade ederek, dünya sıralamasında ilk 10 sporcu arasında yer aldığını söyledi. 2024 Paris Paralimpik Oyunları için mücadeleye devam edip kotayı almak istediklerini belirten Özer, şöyle devam etti: "Burası bizim için çok önemli bir yarış. Bu yarışa yabancı değilim. Aynı zamanda en iyi dereceyi çıkarttığım bir yarış. 2021 yılından beri Mersin yarışı hem paratriatlon olsun, hem de normal triatlon olsun büyük bir önem arz etti. Bu yıl da uluslararası arenada olması bizim için çok büyük bir şans. Çünkü bu sefer çok uzağa gitmeden, kendi ülkemizde yarışabiliyoruz. Kendi topraklarımızı, kendi havamızı soluyup, bu motivasyonu sağlayabiliyoruz." Tahir Erdemir: "Bayrağımızı çok daha ileri seviyeye taşımak istiyoruz" Milli sporculardan Tahir Erdemir de Mersin’de 2’nci kez yarışacağını ifade etti. Uluslararası yarışmada ilk kez yarışacağını belirten Erdemir, "Mersin parkurunu ben de çok seviyorum. Çok güzel hedeflerimiz var. Özellikle paratriatlon adına, ülkemiz adına bayrağımızı çok daha ileri seviyeye taşımak istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz. Çok güzel emekler verdik. İkimiz de bu yarışa hazırız. Güzel bir yarış olacak umarım, çok güzel sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyorum" diye konuştu. Yarış direktörü Caner Algün ise yarışmaların gerçekleştirileceği güzergah hakkında bilgi verdi.
Ankara MSB’nin savunma muhabirliği eğitimi başladı Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği tarafından basın mensuplarına yönelik düzenlenen savunma muhabirliği eğitimi bugün başladı. Savunma alanındaki faaliyetlerinin kamuoyuna aktarılması hususunda Milli Savunma Bakanlığı ile basın mensupları arasındaki bilgi alışverişinin etkinliğini artırmak amacıyla planlanan eğitim 4 hafta sürecek. Görsel, yazılı ve dijital medya alanlarında çalışan basın mensuplarının katıldığı eğitimde, Milli Savunma Bakanlığının teşkilat yapısı ve faaliyetlerinin anlatılması, askeri terminolojiye ilişkin karşılıklı anlayışın geliştirilmesi, kavramsal farkındalığın arttırılması ve yanlış anlaşılmaların giderilmesi, hudutlarla ilgili alınan güvenlik tedbirleri ve bu husustaki faaliyetler ile bilgi aktarılması, terörün kaynağında yok edilmesi çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt içinde ve sınır ötesinde gerçekleştirdiği harekâtlar ile ilgili bilgi aktarılması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin askeri iş birliği ve uluslararası görevler kapsamında icra ettiği faaliyetler ile NATO kavram ve terminolojisinin tanıtılması, Milli Savunma Bakanlığı kaynaklı olmayan yanlış bilgi ve dezenformasyonun önüne geçilmesi hedefleniyor. “Bu eğitimde savunma muhabirliği niteliklerinizi geliştirecek bilgiler alacaksınız” Eğitimin başlaması nedeniyle düzenlenen törende konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, "Bu eğitimde haberde kullanacağınız değil, savunma muhabirliği niteliklerinizi geliştirecek detaylı ve bir kısmını daha önce hiç duymadığınız bilgiler alacaksınız. Bu nedenle anlatılanlara haber gözüyle bakmamanızı özellikle rica ediyoruz. Verilecek olan bu eğitim ve bizzat sahada görev yapanlar tarafından aktarılacak tecrübeler sonucunda elde edeceğiniz kazanımlar ile savunma ve güvenlik gibi zor bir alanda bilgi ve deneyimlerinizi artırarak, Türk ve dünya kamuoyuna daha etkili haber yapma imkânı bulacağınızı değerlendiriyoruz. Bu eğitimin devamı olarak önümüzdeki süreçte savaş muhabirliği eğitimi vermeyi de planladığımızı ifade etmek isterim” dedi.
Antalya Alanya’da 21’inci Turuncu Bayrak Yarışması için başvurular başladı Alanya Belediyesi Turuncu Bayrak Yarışması için başvurular başladı. Bu yıl 21. kez düzenlenen yarışma sonrası uygun görülecek işletmeler Turuncu Bayrak’la ödüllendirilecek. Alanya Belediye Meclisi’nin 18 Haziran 2004 tarihli kararıyla başlayan Turuncu Bayrak Hijyenik İşletme projesi 20. yılını doldurdu. Gıda güvenliğinin geliştirilmesi amacıyla başlayan ve bugünlere gelen Turuncu Bayrak Projesi, şehirde bir prestij ve kalite göstergesi haline geldi. Turuncu Bayrak sayesinde işletmeler, sundukları hizmetin hijyen kurallarına uygun olduğunu müşterilerine ilan edebilme fırsatı yakalıyor. 2004 yılında sadece 17 işletme Turuncu Bayrak almaya hak kazanmışken 2024 yılında Alanya’da 168 turuncu bayraklı işletme sayısına ulaşıldı. Hizmet standardı hedefleniyor Alanya Belediyesi’nden yapılan açıklamada, esnafı gelişime teşvik etmek ve hizmet standardı sağlamak için çok önem verilen bu projenin 20 yıldır gururla sürdürüldüğü ifade edildi. 2004 yılında sadece restoran kategorisi ile başlayan Turuncu Bayrak süreci 2024 yılına gelindiğinde restoran ve yeme içme yerleri, pastane, dondurma imalathaneleri, pasta imalathaneleri, yufka imalathaneleri, ekmek fırınları, yemek fabrikaları, kasaplar, okul öncesi eğitim kurumları, okul kantinleri, bayan kuaförleri ve şarküteri olmak üzere 11 kategoriye ulaşmış durumda. Son başvuru tarihi 1 Mayıs Projeye katılmak isteyen işletmeler 28 Mart 2024-1 Mayıs 2024 tarihleri arasında Alanya Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’ne başvuru yapabilecek.