GÜNDEM - 14 Ekim 2020 Çarşamba 10:11

Emlak sektörüne yeni düzenleme

A
A
A
Emlak sektörüne yeni düzenleme

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ticaret Bakanlığınca emlakçılık faaliyetlerine yönelik Resmi Gazetede yayımlanan yeni düzenlemeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Emlak sektörüne yönelik Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik değişikliğinin sektör temsilcilerinin yanı sıra ilgili tarafların görüş ve katkılarının alınarak hazırlandığını anlatan Bakan Pekcan, düzenleme ile emlakçılık faaliyetlerinde hizmet kalitesinin artırılmasının, haksız rekabetin ortadan kaldırılmasının ve kayıt dışılığın önlenmesinin amaçlandığını vurguladı. Pekcan, düzenleme ile emlakçılık faaliyetlerinin adil rekabet koşulları altında kolay, hızlı ve güvenli bir ortamda yapılmasını sağlamayı ve sektörün daha nitelikli hale getirilerek sağlıklı bir işleyişe kavuşturulmasının hedeflendiğini bildirdi. 2019 yılında yaklaşık 2 milyon 400 bin gayrimenkul satışı yapıldığına, bu satışların kayıtlı ekonomik değerinin yaklaşık 390 milyar lira olduğuna işaret eden Pekcan, şunları kaydetti:

“Ülkemizde gayrimenkul satışlarının yüzde 50’si emlak işletmeleri aracılığıyla yapılıyor ve emlakçılık faaliyetinde bulunan 60 binin üzerinde işletme bulunuyor. Ancak, kayıt dışı faaliyetler nedeniyle bu sayının çok daha üzerinde kişinin taşınmaz alım satımı ile kiralanmasına aracılık ettiği tahmin ediliyor. Yaptığımız düzenleme ile şeffaf, hesap verebilen ve kayıt altında bir emlak sektörü oluşturulmasını ve sektörün yakından takip edilerek haksız rekabetin ortadan kaldırılmasını amaçlıyoruz.”

Kayıtlı ve nitelikli emlakçılığın kapıları açılıyor

Halihazırda faaliyette olan emlak işletmelerine yetki belgesi almaları için verilen geçiş sürecinin 31 Ağustos tarihinde sona erdiğini hatırlatan Pekcan, yetki belgesi almadan emlakçılık faaliyetinde bulunulamayacağını, yetki belgesi olmadan emlakçılık yapanlar hakkında idari yaptırım uygulanacağını kaydetti. Daha önce bir iş yerinde birden fazla emlak işletmesi faaliyet gösterse dahi bunlardan yalnızca biri için yetki belgesi verildiğini hatırlatan Pekcan, bundan böyle aynı iş yerinde faaliyet gösteren tüm işletmeler için ayrı ayrı yetki belgesi verileceğine dikkat çekti. Bakan Pekcan, bu sayede hem işletme ve sözleşmeli işletme ilişkisinin takip edileceğini hem de sektördeki tüm aktörlerin belgelendirilerek sektörde faaliyet gösterenlere ilişkin net verilere ulaşılacağını belirtti. Gelişmiş emlak piyasası bulunan ülke örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de emlakçılık faaliyetlerinin eğitimli, gerekli yetkinliğe ve iş tecrübesine sahip kişiler marifetiyle yürütüleceğini vurgulayan Pekcan, “Bundan böyle yeni bir emlak işletmesi açılabilmesi için taşınmaz ticareti konusunda en az 100 saatlik eğitim alınması ve mezuniyet durumuna göre en az 12 ay veya 6 ay emlak danışmanlığı yapılmış olması gerekmektedir. En az 100 saatlik mesleki eğitim almayanlar ve mesleki deneyime sahip olmayanlar emlak işletmesi açamayacak. Ayrıca, emlak işletmesi sahipleri ile şirket yetkililerinin seviye 5, emlak işletmesinde sigortalı çalışanların ise seviye 4 mesleki yeterlilik belgesi ile faaliyet gösterme yükümlülüğü olacak. Bu sayede sektördeki işgücünün niteliğine önemli katkı sağlanacak ve tüketicilerin daha kaliteli hizmet alması mümkün olacak” dedi.

Hizmet bedeli sınırı etkin şekilde denetlenecek

2018 yılında alım satıma aracılıkta hizmet bedeli üst sınırının yüzde 4, kiralamaya aracılıkta ise bu sınırın bir aylık kira bedeli olarak belirlendiğini hatırlatan Pekcan, geçtiğimiz iki yıllık süreçte vatandaşlara ek hizmetler veriyormuş gibi göstererek bu sınırların üzerinde hizmet bedeli tahsil eden emlak işletmelerinin görüldüğünü ve bu duruma kesinlikle müsaade edilmeyeceğini vurguladı. Pekcan, “Emlak alım satımına aracılıkta yüzde 4 olan hizmet bedeli üst sınırı ile kiralamaya aracılıkta bir aylık kira bedeli olarak uygulanan hizmet bedeli üst sınırı etkin şekilde denetlenecek ve vatandaşlarımızdan bu sınırların üzerinde hizmet bedeli tahsil eden emlakçılara idari yaptırım uygulanacak ve bu uygulamada ısrar eden işletmelerin yetki belgeleri iptal edilecek” ifadesini kullandı.

Bakan Pekcan, bu sayede hizmet kalitesinin artırılmasına ve tüketici mağduriyetlerinin önlenmesine katkı sağlanacağını ve mevzuata uygun faaliyet göstermeyen işletmelerin sektörden arındırılacağını söyledi.

“Tüketiciyi yanıltıcı ilanlara son”

Taşınmaz ticaretine yönelik ilanlara ilişkin de ilk kez düzenleme yapıldığını anlatan Pekcan, yetki belgesine sahip olmayan işletmelerin ilan sitelerine üye olamayacağını kaydetti. Pekcan, verilen tüm ilanlarda yetki belgesi numarasına yer verilmesinin ve yetki belgesindeki işletme adı veya unvanının kullanılmasının zorunlu olacağına dikkati çekti. Bakan Pekcan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Taşınmaz ilanlarında, taşınmaza ilişkin bilgilerin eksik veya yanlış verilmesi ya da harita üzerinde taşınmazın yerinin hatalı işaretlenmesi gibi tüketicileri yanıltıcı hiçbir bilgiye yer verilemeyecek. Bu yükümlülüklere uymayan işletmelere Bakanlığımızca idari para cezası uygulanacak. Diğer taraftan, işletmelerin taşınmaz satış ilanlarının yayınlandığı ilan siteleri yetki belgesine sahip olmayan işletmeleri üye yapamayacak, ilanlara ilişkin talep ve şikâyetleri etkin şekilde sonuçlandıracak, ilan ve üyeliklere ilişkin ihtiyaç duyulan tüm bilgileri Bakanlığa iletecek. Vatandaşlarımızın, ticari faaliyet kapsamında olmayan taşınmaz ilanlarına ise herhangi bir kısıtlama getirilmemektedir, bu ilanlar eskiden olduğu gibi verilmeye devam edecek. Yapılan düzenlemeler sayesinde yetkisiz verilen ve aldatıcı niteliği bulunan ilanların sebep olduğu haksız rekabet ve tüketici mağduriyetleri önlenirken, yetki belgesiz ticari faaliyetler de Bakanlıkça takip edilerek, cezalandırılabilecek.”

“Yetki belgesine ilişkin süreçlerde dijitalleşme artırılarak bürokrasi azaltıyor”

Bugüne kadar yaptıkları tüm düzenlemelerde olduğu gibi ticarete ilişkin tüm süreçlerde bürokrasinin azaltılmasına yönelik Bakanlıkça büyük gayret sarf ettiklerini belirten Pekcan, düzenleme ile yetki belgesi verilmesi ve yenilenmesinde de bürokratik süreçlerin azaltıldığını bildirdi. Pekcan, “Bugüne kadar hem belediyeler hem de ticaret il müdürlükleri tarafından iki ayrı iş yeri kontrolü yapılmakta iken, bundan böyle bu kontrol yalnızca belediyeler tarafından ruhsat düzenlenmeden önce yapılacak” ifadesini kullandı.

Yetki belgesine ilişkin işlemlerin tamamının Bakanlığın internet adresi üzerinden ulaşılabilen Taşınmaz Ticareti Bilgi Sistemi (TTBS) üzerinden gerçekleştirileceği bilgisini veren Pekcan, “İl müdürlüklerimiz, ilgili tüm kurumların mevcut elektronik sistemleriyle sağlamış olduğumuz entegrasyonlar sayesinde başvuruları hızlı biçimde sonuçlandıracak; ayrıca vatandaşlarımız da bu sistem üzerinden bir emlak işletmesinin yetki belgesine sahip olup olmadığını sorgulayabilecektir. Bu sayede daha kolay, hızlı, güvenli ve şeffaf emlak sektörünün temelleri atılmış olacak” dedi.

Taşınmaz ticaretine konu hizmetlerin çerçevesi çiziliyor

Düzenleme ile taşınmaza yönelik alım satım ve kiralama hizmetleri ile birlikte verilebilecek hizmetlerin çerçevesinin çizildiğini ifade eden Pekcan, sektörün en çok talep ettiği konuların başında gelen yetki belgesine sahip işletmelerin tapu ve kadastro müdürlükleri, vergi dairesi müdürlükleri, belediyeler ve diğer kurumlardaki işlemlere aracılık etme ve bu kurumlardan bilgi ve belge temin etme taleplerinin de Yönetmeliğe eklenen hüküm ile karşılandığını sözlerine ekledi.

Emin Kuvat

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Menemen Belediyesi Çocuk Oyun Köyüne bayramda ziyaretçi akını Menemen Belediyesi tarafından hizmete sunulan Türkiye’nin en büyük tematik çocuk oyun köyü, İzmirlilerin ve çevre illerdeki çocuklu ailelerin, bayram tatilinde buluşma adresi oldu. Hem eğlendirip hem de öğreten tesisi, tatil boyunca 50 bini aşkın kişi ziyaret etti. Bayram tatilinde çocuklu ailelerin gözdesi, Menemen Belediyesi tarafından önceki ay hizmete açılan tematik çocuk oyun köyü oldu. Farklı yaş gruplarından çocukların kullanımına uygun olacak şekilde; aşçılık, pastacılık, bilim, matematik, sıfır atık, moda, enerji evi, müzik, resim, itfaiye, botanik, uçak, kepçe, dev salıncak, trambolin ve akülü araba gibi atölyeler ve aktivitelerin bulunduğu tematik çocuk oyun köyü, 8 Nisan Pazartesi günü rutin bakımı ve 10 Nisan Çarşamba günü de bayramın ilk günü olması nedeniyle kapalı olmasına rağmen, bayram tatili boyunca 50 binin üstünde ziyaretçi ağırladı. Açıldığı günden bugüne 500 binin üzerinde ziyaretçi ağırlayarak rekor üstüne rekor kıran Menemen Belediyesi Çocuk Oyun Köyü, bayram tatilinde sadece İzmir’in ilçelerinden değil, çevre illerden Bursa’ya, Hakkari’den Trabzon’a kadar Türkiye’nin her yerinden ve yurt dışından ziyaretçinin buluşma noktası oldu. Çocukların eğlenirken öğrendiği çocuk oyun köyü, ailelerden de tam not alırken, Menemenli esnafın da yüzünü güldürdü. Başta tematik çocuk oyun köyü çevresinde bulunan kafe ve restoranlar olmak üzere Menemen esnafı, ziyaretçi yoğunluğunun bereketini yaşadı. “Yurt içi ve dışından misafirlerimizi ağırladık” Çocuk oyun köyüne gösterilen yoğun ilgiden memnuniyet duyduğunu belirten Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, bu ilginin sadece bir başlangıç olduğunu söyledi. Pehlivan, "Sadece İzmir’den değil, yurt içi ve dışından on binlerce misafirimizi Menemen’de ağırlamaktan çok memnunuz. Önümüzdeki dönem bölgemizin en büyük akvaryum parkı, dünyanın en büyük dönme dolabı, içinde plaj da bulunan park alanımız, 110 dönümlük alanda aqua parkımız, eski otogar alanındaki açık hava çarşımız ve daha birçok projemizi hayata geçirdiğimizde, Menemen’in her köşesi, turizm ve kalkınmadan payını alacak. Menemen bugün İzmir’in her köşesinde konuşulan bir ilçe haline geldi. Yarınlarda Türkiye’nin örnek gösterilen, hayranlıkla bakılan ilçesi haline gelecek” diye konuştu.
Yalova “Altınova, turizmde lokomotif olacak” Yalova Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca, 15-22 Nisan tarihleri arasındaki Turizm Haftasını kutladı. Başkan Fazlaca, Altınova’nın turizm alanında gelişip, bölgenin gözde yerleri arasında olması için çalışmaların devam edeceğini söyledi. İlçede turizm ve tarih alanlarında ilçede ciddi çalışmaların devam ettiğini ifade eden Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca, “Çobankale, su altı ve Helenapolis Antik Kenti Yüzey Araştırma çalışmaları yılın 12 ayında devam etmektedir. Hersekzade Ahmet Paşa Külliyesi, Helenapolis Antik Kenti, Gölbey’in Evi ve Deniz Feneri gibi tarihi eserlere sahip ilçemiz tarihi zenginlikleriyle de önemli konumdadır. Ticaretin can damarı İpek Yolu’nun geçiş noktası, Evliya Çelebi’nin Seyahatnameyi yazmaya başladığı ve Osmanlı Beyliği’nin Haçlılara karşı ilk zaferini elde ettiği Bafeus Savaşı ile Beylik Düzeninden Devlet düzenine geçtiği Hersek Bölgesi ile Altınova tarihi bakımdan da birçok zenginliğe sahiptir. Müzelerimizle de ilçemiz önemli bir merkez olacaktır" dedi. “Hersek Lagünü ayrıcalıklı bölge” Fazlaca sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğal güzellikleri, tarihi ve turistik yapısı ile zengin bir doğa turizmi potansiyeline sahip olan Altınova’da doğa turizminin gelişmesi için çalışmalarımızı hızlandıracağız. Türkiye’nin tek tapulu gölü olan Hersek Lagününün doğal zenginliği ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtıp, içerisinde yer alan kuşların, göl içinde ve çevresindeki bitki örtüsünün ve diğer canlıların ilgili kurum ve kişilerle işbirliği içerisinde etkili bir şekilde korunmasını amaçlamakta.Askeri bölgeden belediyemize devredilen bin 40 hektarlık alanda yer alan doğal kum plajlı sahilimiz bizim açımızdan büyük önem taşımakta. Sahilin arkasında yer alan doğal zenginlikleri çok fazla olan ormanlık alan bölgemiz açısından ayrı bir değere sahiptir. Türkiye’de ilk ve tek olan Engelsiz Kuş Gözlem Kulesi, Doğa Eğitim Merkezi ile Tıbbı Aromatik Bitkiler Bahçemiz ilçemiz turizmi açısından büyük önem taşımakta. Ülkemizin tek tapulu gölü olan Hersek Lagünü ve başta flamingolar olmak üzere 256 kuş türünün yer aldığı Kuş Otelimiz, Osmangazi Köprüsü’nün hemen bir ayağının altında bulunan 2 kilometrelik Hersek sahilimiz, kent ormanlarımız turizm değerlerimiz olmaktadır”
Muğla MSKÜ’de 40 personele iş güvenliği eğitimi verildi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlüğü tarafından “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi” verildi. Menteşe Halk Eğitimi Merkezi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen eğitimi tamamlayan katılımcılar, eğitim sertifikası almaya hak kazandı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlüğü tarafından Muğla Valiliği ile Muğla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü arasında imzalanan “Toplum Yararına Program Yüklenici Sözleşmesi” çerçevesinde kamu kurumlarında işbaşı yaptırılan 40 personele, 8 saatlik örgün “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi” verildi. Eğitimler Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörü Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurdan Saraç, Köyceğiz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Züleyha Seki, İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatör Yardımcıları Kavaklıdere Şehit Mustafa Alper Meslek Yüksekokulu öğretim elemanları Öğretim Görevlisi Dr. Özgün Vatansever, Öğretim Görevlisi Yasin Pelit ve Öğretim Görevlisi Dr. Sultan Kıncal tarafından gerçekleştirildi. Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi, çalışanların iş hayatında sağlıklarını ve vücut bütünlüğünü korumak amacıyla sağlık konularını içeren ilkyardım, psikososyal ve biyolojik risk etmenleri, hastalıktan korunma prensipleri, meslek hastalıklarının sebepleri, özel riskler, tütün kullanımı zararları ile mevzuat ve teknik konularını kapsayan; iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı, iş kazalarının sebepleri ve korunma prensipleri, güvenlik ve sağlık işaretleri, çalışanın yaptığı işe özgü konular, kişisel koruyucu donanım, iş sağlığı ve güvenliği genel kuralları ve güvenlik kültürü, iş ekipmanlarının güvenli kullanımı, ergonomik risk etmenleri, elektrik tehlikeleri riskleri ve önlemleri, kimyasal ve fiziksel risk etmenleri, elle kaldırma ve taşıma, parlama, patlama, yangın ve yangından korunma gibi konu başlıklarında gerçekleştirildi.
Bursa Bağımsız Hekimler Birliği’nden çağrı Hekim hakları için mücadele veren ve çözüm odaklı bir Tabip Odası için bütün hekimlerin örgüte sahip çıkması gerektiğini belirten Bağımsız Hekimler Birliği, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm hekimleri Tabip Odası çatısı altında toplamak için yola çıktıklarını açıkladı. Bursa Tabip Odası Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı, 20 Nisan 2024 Cumartesi günü saat 10.30’da Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi Ortak Toplantı Salonunda yapılacak. 2024-2026 döneminde görev alacak Yönetim Kurulu, Onur Kurulu, Denetleme Kurulu üyeleri ile Türk Tabipleri Birliği Büyük Kongre Delegelerinin seçimleri ise, 21 Nisan 2024 saat 09.00 ile 17.00 saatleri arasında Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi Ortak Toplantı Salonunda yapılacak. Seçimlerde aday olan Bağımsız Hekimler Birliği ise yaptığı yazılı açıklamayla, sağlık çalışanlarına çağrıda bulundu. En zor zamanlarda özveri ile vatandaşın yardımına koşan hekimlerin her geçen gün güç kaybettiğini, yoğun iş yükü yanında maddi ve manevi problemler ile de baş etmeye çalıştıkları belirtilen açıklamada şu cümlelere yer verildi; “Son 50 yılda hekimler seslerini duyurabilmek ve problemlerini çözmek için birçok dernekler ve sendikalar kurdu. Bu kuruluşlar belli kazanımlar da elde etti. Ancak hekimlerde birlik oluşturamadılar. Birlikteliğin oluşamaması, hekimlerin güçlü temsil edilememesi ve mesleğimizin itibarsızlaşması ile sonuçlandı. Bağımsız Hekimler Birliği olarak hekimlerde birlik vizyonu yüklenmesi gereken en önemli kurumun Türk Tabipleri Birliği (TTB) olması gerektiği kanaatindeyiz. Bağımsız Hekimler Birliği, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm hekimlerimizi tabip odası çatısı altında toplamak için yola çıktı. Birlik vizyonunu taşıması gereken Türk Tabipleri Birliği yaklaşık 50 yıldır aynı çizgide politikalar üretmektedir. TTB’nin hekimlik ile ilgili eylemlerinden en önemlisi olan grev çağrılarına özelde çalışan neredeyse hiçbir hekim katılmamış ve kamudaki hekimlerden de en kötü hekimlik şartlarında bile çok sınırlı katılım olmuştur. TTB’ne hekimlerin ne de toplumun gözünde olması gereken yeri dolduramamış, eylemleri etkili olamamış, problemlerinin çözümlenmesinde diplomasi ve diyaloğu kullanamamıştır. Sonuçta hekimlerin TTB’ne olan inançları, ilgileri, destekleri azalmış ve dahası toplum gözünde marjinal ideolojik-siyasal bir birlik gibi algılanmasına sebep olmuştur. Bu başarısızlığın altında, hekim ve sağlık odaklı tartışmaların merkezinde olması gereken TTB yönetiminin, ideolojik ve siyasi söylemlerle ön planda olması yatmaktadır. Hekimlerce sahiplenilmeyen TTB’ye Türkiye’de tüm hekimlerin yarısından fazlası üye olmamış, üye olanların çoğu da yasal zorunluluktan üye olmuştur. Oda seçimlerine katılım da kayıtlı üyeler arasında bile yüzde 5 ile 15 arasında değişmektedir. 21 Nisan 2024 tarihinde yapılacak olan seçimler, bir bayrak yarışıdır. Temennimiz Bursa Tabip Odası seçimi kardeşlik yürüyüşü ve medeniyeti ile halkımıza örnek olsun. Seçimdeki rekabetimiz fakülte sıralarındaki sınavlardaki tatlı rekabetten ibaret olacaktır.” Bağımsız Hekimler Birliği, değer ve hedeflerini ise şu şekilde sıraladı; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetimizin temel değerlerine, milletimize ve devletimize bağlılık temel ilkemizdir. Tıp eğitiminin kalitesi korunmalı ve bilimin ışığı yolumuzu aydınlatmalıdır. Ülkemizdeki bütün hekimlerin tabip odasına kayıtlı olması sağlanmalı, oda aidatı işveren tarafından karşılanmalıdır. Hekim olmayanların tıbbi uygulamalarını ve şarlatanlığı engellemek görevimizdir. Çalışma özgürlüğü, güvenliği ve hekim hakları, her hekim mesleğini kamu ya da özelde bağımsız olarak ve kendini güvende hissederek yapabilmelidir. Muayenehaneler üzerindeki her tür baskı kaldırılmalı, muayenehane reçeteleri ve raporları SGK ve tüm resmi kurumlarca tanınmalıdır. Muayenehane açmayı teşvik edip her tür idari ve hukuki desteği vereceğiz. Engellemelerle mücadele edeceğiz. Özel sektördeki hekimlerimizin sözleşme süreçlerine yardımcı olmak için komisyon kuracağız. Muayenehane hekimlerine ve sağlık turizmi gibi önemli bir sektöre pranga vuran 29 Temmuz 2023 tarihli ‘Sosyal medya ve bilgilendirme Yönetmeliği’nin değişmesi için çalışacağız. Gereken yalan beyanın engellenmesi ve kişi hakkının korunması olmalıdır, görevini hakkıyla yapan bir hekimin bilgilendirme yapmasından daha doğal ne olabilir. İşyeri hekimlerimiz ve OSGB’lerde görevli işyeri hekimlerimizin haklarının korunması, ücretlerin işyeri sahibi tarafından değil bir fon oluşturularak devlet tarafından ödenmesi için idari ve hukuki düzeyde çalışırken, sertifika kiralanmasını engellemek için komisyon kuracağız. Aile hekimliği ve diğer hekimlik uygulamalarında idari standardizasyon sağlanmalı, hekimlik yasası çıkarılmalı ve bunun için Türk Tabipler Birliği etkin bir kurum olmalıdır. Kamudaki hekimlerimizin yaşadığı ücret adaletsizlikleri, kadro, atamalardaki sorunlar ve mobbing gibi problemleri çözmek için hekimlere hukuki destek vereceğiz. Emekli hekimlerimizden mağdur olanlar için Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın kapısını aşındıracak, adaletsizliği bitireceğiz. Asistan hekimlerin problemlerinin çözümü için akademisyenlerle asistanlar arasında köprü olacağız. Şehrimizde Hekimlerimize hizmet sunacak kaliteli mekanlar üreteceğiz. Bu şehrin tüm dinamiklerinde en önde ve hekimlerin sesi olacağız. Odamızı evrak temin yeri olmaktan çıkarıp 24 saat aktif bir birlik haline getireceğiz."