GÜNDEM - 15 Eylül 2021 Çarşamba 10:13

Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun İstanbul’a girdiği kapı madde bağımlıları ve evsizlere mesken oldu

A
A
A
Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun İstanbul’a girdiği kapı madde bağımlıları ve evsizlere mesken oldu

Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun İstanbul’a girdiği kapı artık madde bağımlılarına ve evsizlere mesken oldu. Kaderine terk edilen kapının iç kısmında yatak, yorgan gibi eşyalar görülürken, duvarlarda ise sprey boya ile yazı yazıldığı görüldü.

Edirnekapı Surları ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın ordusunun şehre girdiği Edirnekapı evsizlere mesken oldu. Çevresinde çöplerin de olduğu kapının iç kısmında ise orada yaşayan evsizlere ait eşyalar bulunuyor. Öte yandan turistlere açıklama olması için dikilen dört dilde yazılmış kitabenin kırık olduğu ve duvarlara sprey boya ile yazılar yazıldığı görüldü. Surların ve kapının tarihi hakkında bilgi veren Tarihçi İbrahim Pazan, surların üzerinde yetişen ağaçların da surları yıktığını ve temizlenmesi gerektiğini ifade etti.

Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun İstanbul’a girdiği kapı madde bağımlıları ve evsizlere mesken oldu

“Burada şimdi görüyoruz ki evsizlere mekan olmuş”

Kapının bakım ve onarımının yapılması gerektiğini belirten Tarihçi İbrahim Pazan, “Şu anda İstanbul şehrinin kara surlarının bir bölümünün yakınındayız, Edirne kapıdayız. Fatih’in ordusu bu surların ön kısmında konumlanmıştı. Fetih günü, savaşlar bu suların dibinde cereyan etmişti. Kara surları aşağı yukarı 7 km uzunluğunda, tarihi yarımadanın kara tarafını koruyan surlardır. Bu surların bakımı ve onarımının zor olduğunu kabul ediyorum. Dolayısıyla gönül arzu ediyor ki, turistlerin de cazibe noktası olan İstanbul’un fethinin sembol yerlerinden olan bu tip kapılar, daha bakımlı olsun. Burada şimdi görüyoruz ki evsizlere mekan olmuş, çeşitli yerde yataklar ve elbise kalıntıları var. Bir bakımsızlık olduğu gözleniyor” diye konuştu.

Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun İstanbul’a girdiği kapı madde bağımlıları ve evsizlere mesken oldu

“Surların üzerinde yetişen bu ağaçlar maalesef surların yıkılmasına sebep oluyor”

Yetkililerinin burayı temizlemesi gerektiğini söyleyen Pazan, “Buraların daha bakımlı hale getirilmesi, fethin sembollerinden olan kapıların daha bakımlı olması uygun düşmektedir. Bu ağaçlar tarihi yapıların, camilerin duvarlarında, surların üzerinde yetişen bu ağaçlar maalesef tarihi yapıların yıkılmasına sebep oluyor. Benim gözlemim öteden beri tarihi mekanlarda ağaç yetişmesine, imkan verilmemesi lazım. Bunların zaman zaman temizlenmesi lazım. Tekrar yetişmemesi için bir takım tarım ilaçlarının kullanılması lazım.

Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun İstanbul’a girdiği kapı madde bağımlıları ve evsizlere mesken oldu

Evsizlerin bıraktığı yataklar, nahoş bir görüntü arz ediyor. Turistlere açıklama olması için bu tür turistik mekanlarda dikilen şu gördüğümüz dört dilde yazılmış kitabe bile kırık vaziyette. O yüzden ilgililerin bu işe el atmaları, bu kırık olan açıklama kitabesini düzeltilmesi ve burada bu evsizlerin bıraktığı hoş olmayan görüntülerin giderilmesi ve tarihi yapıyı harap eden bu bitkilerin buradan kaldırılması gerekmektedir” dedi.

Sümeyye İnal - Emre Baba
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.