SPOR - 23 Kasım 2019 Cumartesi 00:04

Fatih Terim: Arda beni şaşırttı

A
A
A
Fatih Terim: Arda beni şaşırttı

Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim, Arda Turan'ın yanına gelip elini öpmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Arda Turan’ın maçtan önce kendisine gelip sarılması ve elini öpmesi hakkında konuşan Terim, “Açıkçası ben çok şaşırdım. Beklemiyordum. Evlatlar bazen kızdırıyor. Bazen şaşırtıyor. Bazen de duygulandırıyor. Benim tanıdığım o eski Arda’yı görür gibi oldum. Ben de çok duygulandım açıkçası. İnşallah onun da el öpenleri çok olur. Ama benim bıraktığım, benim yetişmesine katkıda bulunduğum Arda bu Arda. Bu Arda adamın kalbine de girer gönlüne de girer. O gün o söylemimi hakkediyorsa bugün de bu söylemimi hakkediyor” dedi.

''Lemina gibi birinin bu hatayı yapmaması lazımdı”

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Lemina’nın hatasına kadar sahanın en iyisi olduğunu belirterek, “Bir takımın en tehlikeli durumu oyuna çıkarken kaptıracağı top. Kritik olan dakika 78-79. Onun için maalesef kaleci ve defans oyuncularında yüz tane çok iyi iş yaparsınız ama bir tane yapamazsınız hatıralarda o kalır. O ana kadar özellikle ikinci yarı sağ taraftan girilip kesilen bir top var. 2 şutları kaleyi bulmuş biri gol diğerini Okan çıkardı. Ama genel oyunundan tabi ki memnunum ama bu hatadan memnun değilim. Onun gibi bir adamın bunu yapmaması lazım” dedi.

“Golü biz bulsak olay başka türlü olur”

Oyun sistemi hakkında konuşan Terim, “Oyuncularıma diyecek bir şeyim yok. Tam tersi sıfır bonservisle alınabilecek bir isim olarak iyi oyuncular aldık. Böyle bir ceza durumunda istediklerinizi alma ihtimaliniz yok. Bence atmosfer içerisinde alınabilecek en iyi oyuncuları aldık. Nzonzi Salı da oynayamadığı için öyle bir tercihte bulundum. Yoksa bütün isimlerden faydalanacağız. 3 kulvarda götürmeye müsait bir takım değiliz. Şu anda öyle görünmüyor. Şöyle baktığınız zaman o dediğiniz çok uzun yıllarda her takımda aşağı yukarı uyguladığım benim alanı daraltan rakibi çıkartmayan, daima rakibin sahasında oynamayı seven bir yapım var. O işi şuanda yapamayacağımızı daha öncede söyledim. Bu takımımızın yapısında o yok. Ona göre oynamaya çalışıyoruz. O yüzden onu da oynayacağımız günler gelecek ama şuan için kısmi olarak zaman zaman yapıyoruz. Bu arkadaşlarımızın da hepsi özverili yetenekli arkadaşlar. Zaman zaman böyle işler oluyor. Biz bulsak golü olay başka türlü olur. Daha çok pozisyon olmalı, rakibi daha çok hataya zorlamalıyız. Rakibi yarı sahadan çıkarmamalıyız. Onun için biraz bekleyeceğiz ve bu arada da canımız yanacak” ifadelerini kullandı.

“Kendi ayağımızdan çıkan topla gol yememeliyiz”

Yenilen gol hakkında konuşan Fatih Terim, “Gol oyunun sihirli anı. Sizi ondan sonraki bölüme hazırlayan, güçlendiren, moralinizi yükselten önemli bir iş payı. Bu arada 30’a yakın orta attık. Kenar bindirmelerimiz müthiş. Böyle sistemde oyuncular daha rahat olurlar. Doğruda tuttu ama golü bulamadık. Baktığınız zaman Babel orijinal bir santrafor değil. Adem çok uzun zamandır sol açık oynuyor. İşin içerisinde bir Falco ve Andone gibi orijinal santraforlar buradaki pozisyonları gol yapardı. Ama sakatlıkları var yapacak bir şey yok. Ben bunlara rağmen Babel ile Adem’in oyunundan memnunum. Böyle oyunların ilacı goldür onu bulamadık. Başakşehir bugün Türkiye’nin en iyi kadrolarından birine sahip. Ancak şunu unutmayalım ki bu golü de yememeliyiz. O ana kadar zaten oyunu kontrol eden biziz. Zaman zaman karşılık veren güzel bir maç oluyor bence. Kendi ayağımızdan çıkan topla gol yememeliyiz. Çok üzgünüm tabi ama yapacak bir şey yok şimdilik” dedi.

“Mağlubiyeti kabullenenden hiç hoşlanmam”

Takımın durumu hakkında görüşlerini belirten tecrübeli teknik adam, “Kaybediyorsunuz çok fazla kaybedilmiş bir şey yok görünüyor ama biz şimdi çok kritik puanlar kaybettik. Çok fazla kredimiz olması gerekirken habire kendimizi zora sokuyoruz. Benim hiç hoşlanmadığım bir şey var. Takımlarıma da, oyuncularıma da çalıştığım yanımdaki arkadaşlarıma söylediğim bir şey var. 2 sene üst üste şampiyon olduk eyvallah, bir sürü kupa aldık eyvallah. Bu sene de başarılı olmasak ne olur kelimesinden hiç hoşlanmam. Mağlubiyeti kabullenenden hiç hoşlanmam. Tebrik edersiniz ayrı bir şey ama içerinizde bunu yaşayacaksınız. Bunları bu şekilde düşünmediğiniz zaman yeriniz büyük kulüp olmaz. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok ama şu anda Konya maçında son 30 saniye olmayan faulden Malatya maçı, yok Denizli de penaltı kaçırması. Bu maçların çoğunda da cezalıydım ben çok ağır bir şey söylemiştim. Onun için bunları düşündüğümüzde belki de öndeydik. Ama böyle gördüğüm tiplerin, insanların benim yarımda hiç yeri olmadı olmayacakta. Kazandımı daha çok kazanmak isteyecek. Kaybediyorsa da aslan gibi kaybedecek” diye belirtti.

“Galatasaray’da değişim devam edecek”

Galatasaray'da değişimin devam edeceğini belirten Terim, “Başka türlü istikbali kaldıramaz. Ben eğer mümkünse başkan ve yönetimle toplandığımız zaman geçmişine kimsenin para yatırmaya niyeti olmayacağımızı söyleyeceğim. Geleceğine yatıracağız. Ben 78 dakikadaki hatanın yorgunluğa bağlı olduğunu düşünmüyorum. Bizim adımıza bütün atakları izledim. Bunlara göre konuşuyorum. Açısı Lemina’nın o kadar fazla ki araya oynamak istemiş ama yakalanmış. Ondan sonra tekrar telafi imkanı var bu sefer o kaptırmanın reaksiyonuyla oyundan düşmüş. Ben bunu yorgunluğa bağlamıyorum. Lemina fiziğini de iyi ayarlayan bir oyuncu ve her gün de üstüne koyuyor ve iyi bir durumda Lemina, ama oluyor işte. Halbuki belki her teknik adamın özenle ısrarla söylediği bir şey vardır lütfen çıkarken top kaptırmayın diye. Bugün de böyle bir cezaya maruz kaldık. Bunu tabii sadece Lemina’ya yormamak lazım” şeklinde konuştu.

Ozan Buğra Koşar - Medeni Topaloğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya MATSO BAşkanı Güngör: "Sektörde eğitim almış kişiler kaliteyi artırıyor" Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, üyelere yönelik çok sayıda eğitim düzenlediklerini belirterek, “Sektörlerde eğitim almış ve nitelik kazandırılmış bireyler tarafından işlerin yürütülmesi kaliteyi artırıyor” dedi. MATSO üyeleri ve çalışanlarının ticari, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişimine katkı sağlayarak, ticari hayatın gerektirdiği özelliklerle donatılması için eğitim, toplantı ve seminer düzenliyor. MATSO tarafından düzenlenen eğitim, seminer, toplantılara çok sayıda üye katılıyor. MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, oda üyelerinin kurumsal ve kişisel gelişimine katkı sağlamayı hedeflediklerini belirterek görev süresince 50’yi aşkın eğitim, toplantı ve seminer programı düzenlediklerini söyledi. Güngör, “Göreve geldiğimizden itibaren 50’yi aşkın mesleki ve sosyo-ekonomik içerikli faaliyetler ile üyelerimizi bir araya toplayıp yerel ekonomik kalkınmanın anahtarı olan eğitimi merkezimize alarak hareket ettik. Sürdürülebilirlik anlayışı içinde eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal faaliyetlerin içeriğini ve kalitesini sürekli iyileştirmeyi temel alıp; katılımcılarımızın sorgulayarak, araştırarak öğrenmesinin teşvik edildiği bir eğitim ortamı oluşturmaktayız. Kaliteli bir eğitim ortamı; toplumsal işleyiş mekanizmalarının dengede ilerlemesinin en temel ölçütüdür. Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder” ifadelerine yer verdi. "Yerel ekonomik kalkınmada öncü" Sektörlerde eğitim almış ve nitelik kazandırılmış bireyler tarafından işlerin yürütülmesinin kaliteyi artırdığına vurgu yapan Başkan Güngör şunları söyledi: Ülke genelinde kalkınma sürecini başarıya ulaştıran önemli kilit taşı yerel kalkınmadır. Ulusal kalkınmanın gerçekleştirilmesinde temel faktör olan yerel kalkınma; yerel kaynakları daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasından hareketle, yerelde yer alan paydaşların koordineli bir şekilde çalışması önem arz etmektedir. Unutmamalıyız ki yerel halkın kalkınma politikalarına katılımını sağlayan önemli araç sanayi ve ticaret odalarıdır. Kentimizde önemli bir aktör olarak hizmet eden odamız; insanların yaşam kalitesini ve firmaların gelişimini, siyaset, kültür ve ekonomi temelinde dönüşümü ifade eden yerel ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesinde büyük bir rol oynamaktadır." "Güçlü bir Manavgat" MATSO olarak üyelere yönelik düzenledikleri eğitimlerle; kentin yerel ekonomik kalkınmasına katkı sağladıklarına vurgu yapan Başkan Güngör, "Kent ekonomisinin çeşitlenerek güçlenmesi için çaba gösteriyor, çalışmalar yürütüyoruz. Kentimizin ekonomik olarak kalkınmasını artırabilmek için üyelerimizden gelen taleplerin ışığında daha çok eğitim ortamı hazırlayıp; ekonomisi çeşitlenmiş, yaşam kalitesi yükselmiş, güçlü bir ’Manavgat’ için var gücümüzle çalışacağız” diye konuştu.
Denizli Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Denizli iş dünyasıyla bir araya geldi Denizli Ticaret Odası (DTO), Denizli Sanayi Odası (DSO), Denizli Ticaret Borsası (DTB) ile Denizli İhracatçılar Birliği’nin (DENİB) başı çektiği Denizli iş dünyası ile sivil toplum kuruluşlarını aynı çatı altında buluşturan Denizli İş Adamları, Tüccarlar ve Sanayiciler Platformu’nun organizasyonuyla gerçekleştirilen Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Denizli İş Dünyası İle İstişare Toplantısında, Denizlililer 3 saate yaklaşan geniş katılımlı toplantıda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e merak ettiklerini sorma ve düşüncelerini iletme imkanı yakaladı. Toplantının başında, Denizli iş dünyası ve kentteki sivil toplum kuruluşlarını temsil eden Denizli Platformu adına DTO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Uğur Erdoğan, kısa bir hoş geldiniz konuşması yaptı. Başkan Erdoğan, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’uncu yıl dönümünü kutlayarak ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanın bölünmez bütünlüğü, Türk Milleti’nin huzuruyla güvenliği için hayatlarını feda etmekten çekinmeyen şehitleri anarak başladığı konuşmasını Denizli iş dünyasının beklentilerini aktararak sürdürdü. Erdoğan, “Denizli ekonomisi, tüm sektörlerin aktif ve geliştiği bir yapıdır. İhracata dayalı tekstil ve ham maddeleri, hazır giyim ve konfeksiyon, demir ve çelik, maden ve mermer, makina ve gıda ile cam sanayi, en önemli gelir kaynaklarımızdır. Aynı zamanda ülkemizde ziyaretçi sayısıyla ilk 5’te yer alan turizm sektörü, ülkenin gıda bazlı bazı ihtiyaçlarının neredeyse tamamını karşılayan tarım ve hayvancılık sektörü ve önemli bir iş hacmine ulaşan ticaretimizle, Türkiye’nin önde gelen üretken şehirlerindeniz. Yıllık 4 milyar 200 milyon dolar civarındaki ihracatımızın üçte birini, tekstil ve hammaddeleri ile hazır giyim ve konfeksiyon oluşturmaktadır. Ülkemizin, dokuzuncu ihracatçı şehriyiz. 180 ülkeye ihracat yapmaktayız” dedi. Tekstil Sektörü İle İhracatçıya Destek Olunmasını İstedi Başta tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü olmak üzere ihracatçıların uluslararası pazardaki rakipleriyle rekabet edebilmesi için bazı beklentileri olduğunu dile getiren Başkan Erdoğan, “İşimizi, sektörlerimizi ve firmalarımızı büyütmek için yurt dışındaki uluslararası fuarlara giderek ikili iş görüşmeleri yapıyoruz. Ancak ihracatta lokomotifimiz olan tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon gibi sektörlerimiz, bir süredir fiyat tutturma noktasında büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Rakiplerimizle yüzde 40-45’e ulaşan fiyat farkları ortaya çıkmıştır. Bu çerçevedeki sıkıntılarımızın daha büyük kayıplara yol açmaması için, geçici de olsa sektör bazlı desteklerin hızla devreye sokulmasını arzu etmekteyiz. Döviz kurundaki artış, TÜİK’in açıkladığı yıllık Üretici Fiyat Endeksi’ndeki artışın altında kalmamalıdır. 2003-2013 yılları arasındaki dönemde, kurdaki yıllık artış yüzde 3,5 iken ÜFE’deki artış yüzde 6,5 idi. Bu durum, iş dünyasında bir şekilde telafi edilebiliyordu. Ancak şimdi makas çok açıldı. 2022’de ÜFE’deki artış yüzde 98; ücretteki artış %94 olurken dolardaki artış ise yüzde 35’te kaldı. 2023’te ÜFE’deki artış yüzde 81, ücretteki artış yüzde 107 olurken dolardaki artış ise yüzde 60’a kadar çıkabildi. Bu durum, ihracatçımızın uluslararası pazarlardaki rekabet avantajını elinden alıyor. Finansman maliyetinin yüksekliği ile kredilere erişilmesinde de sorunlar yaşanmaktadır. Tüketici finansmanının sınırlandırılmasını bu süreçte anlayabiliyoruz ancak üretici finansmanındaki %2’lik büyüme sınırı, sanayicimizi zora sokuyor. Bunun yanı sıra gıda sanayinde kullanılan doğal gaz tüketimi yıllık 300 bin metreküpün üstüne çıktığında fiyatı ikiye katlanıyor. Bu uygulamanın da yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Denizli’nin Merkezi Yönetimden Öncelikli Beklentilerini Aktardı Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, şehirlerinin ve sektörlerinin gelişmesi için önemli ve gerekli gördükleri toplumsal beklentiler olarak nitelendirdiği bazı yatırımların önünün açılması gerektiğinin de altını çizdi. Başkan Erdoğan, “Az önce sizlere dile getirdiklerimizin ötesinde, kamu arazilerinin tahsisinde üretim, istihdam, ihracat amaçlı yatırımlara yönelik taleplere öncelik verilmesini öneriyoruz. Orman vasfını yitirmiş araziler, sanayi alanı olarak değerlendirilebilir; üretime kazandırılabilir. Biz de bu ve benzeri uygulamalar sayesinde ortaya çıkacak alanlarda sektörlerimizin kümelenmesini kolaylaştıracak yeni küçük, karma ya da ihtisas sanayi siteleri kurmak istiyoruz. Sayın Bakanım, bugün yüzlerce iş insanımızla sizleri buluşturduğumuz bu salonda yaptığımız toplantılarımız, hep bereketli oldu. 2020 yılının mart ayında gerçekleştirdiğimiz toplantımızdaki talebimiz üzerine, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak’tan Denizli-Aydın Otobanımızın ödeneğini imzaladığına dair müjdeyi yine bu binada almıştık. 140 kilometrelik Aydın-Denizli Otoyolu’nun 80 kilometrelik Kuyucak-Denizli Kocabaş arasındaki bölümü trafiğe açıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, bu yıl geriye kalan kısmının da tamamlanacağının müjdesini aldık; kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi. "Denizli iş dünyası, yüksek enflasyon ve faizle mücadelede devletinin yanındadır" Enflasyonist baskıyla mücadele kapsamında yürütülen çalışmaları yakından takip ettiklerini ve destelediklerini vurgulayan Başkan Erdoğan, Denizli iş dünyasının yüksek enflasyon ve faizle mücadelede devletinin yanında olduğuna da dikkat çekti. Erdoğan, “Sayın Bakanım; enflasyonla mücadelenizi destekliyoruz ve yanınızdayız. Ülkemiz ekonomisinin içinden geçmekte olduğu bu dönemde üstlenmiş olduğunuz görevde, başarılı olacağınızdan eminiz. Hem sizin şahsi birikiminiz hem de ülkemiz ekonomisinin temellerinin sağlamlığı, bize bu güveni veriyor. Ülkemizin içinde bulunduğu durumda her kesime fedakârlık düştüğünün de farkındayız. Ancak yüksek enflasyonla ve faizle mücadele kapsamındaki girişimler, üretimi ve ihracatı teşvik edecek mahiyetten ayrılmamalıdır. Üreterek ve tüketerek bu mücadeleyi sürdürecek şartları oluşturmalı, toplumun tüm kesimleriyle sahiplenmeli ve korumalıyız. Özetle her şartta çarkların dönmesini sağlamalıyız. Denizli’miz, sektörlerimiz, işletmelerimiz de bu konuda üzerine düşeni daha çok çalışarak yapacaklardır” dedi.
İzmir İzmir’de 5 kişinin öldüğü ‘makas’ faciasında 22,5 yıla kadar hapis istemi İzmir’in Menderes ilçesinde, hafif ticari aracıyla makas atan Yusuf İslam Koçak’ın (19) neden olduğu, 4’ü aynı aileden 5 kişinin öldüğü, 20 kişinin de yaralandığı kazaya ilişkin iddianame hazırlandı. Koçak için ’bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan toplam 22,5 yıla kadar hapis istendi. Kaza 30 Haziran 2023 saat 19.30 sıralarında İzmir-Aydın Yolu Kısık Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İzmir’den Torbalı istikametine seyir halinde olan Yusuf İslam Koçak (19) idaresindeki hafif ticari araç, makas atmak istediği sırada sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle sol şeritte ilerleyen Özcan Özer (57) idaresindeki 34 DEB 698 plakalı otomobile çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrularak refüjü aşan Özcan Özer idaresindeki otomobil, karşı yola geçti ve Torbalı’dan İzmir istikametine seyir halinde olan İsmail A. idaresindeki 09 BU 404 plakalı minibüsle kafa kafaya çarpışınca ortalık savaş alanına döndü. Kazayı görenlerin durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesi üzerine olay yerine polis, jandarma, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Polis ve jandarma ekipleri kazanın olduğu bölgede güvenlik önlemleri alırken, araçların içerisinde sıkışan yaralılar itfaiye ekipleri tarafından çıkartıldı. Sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk incelemede otomobil içerisinde bulunan Özcan Özer’in eşi Sibel Özer (54) ve ablası Şengül Acar’ın (69) kaza yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Kazada otomobilde bulunan sürücü Özcan Özer ve oğlu Ali Alperen Özer ile minibüste bulunan Mustafa Karaca ise kaldırıldıkları hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Özer yönetimindeki otomobilde bulunan Seren Ö., Hatice B. Ö., Ayaz E. K., Deniz K., Doğa K., Yiğit Ö. ve Çiçek A. ile minibüsteki yolcular; Mete A., Hatice K., Fatma T., Belgin H., Hıdır K., Chen T., Erdem Ç., Azra Ç., Esra T., Hüsniye A. M., Kuzey K., Cehn C. J. ve S. K. ise yaralandı. Yaralılar tedavilerinin ardından taburcu edildi. Feci kaza anı araç içi kamerasına yansımıştı Feci kaza anı ise bir otomobilin araç kamerasına yansımıştı. Görüntüde, hafif ticari aracın Özcan Özer’in kullandığı otomobile hızla yandan çarptığı, çarpmanın şiddetiyle kontrolden çıkan otomobilin refüjü aşıp, karşı yöne geçerek minibüsle çarpıştığı anlar yer almıştı. Kazada otomobile çarptıktan sonra hızla uzaklaşan hafif ticari aracın sürücüsü Yusuf İslam Koçak, yakalanıp, gözaltına alınmış ve sorgusunda, önündeki bir aracı sollarken direksiyon hakimiyetini kaybettiğini söylediği öğrenilmişti. “Kesinlikle makas atarak araç kullanmadım” Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Koçak tutuklandı. Koçak’ın ifadesinde, "Ticari aracımla sağ şeritte seyir halindeydim. Önümdeki servis aracını sollamak için sinyalimi yaktım. Sola geçtikten sonra önümdeki aracı ilk önce görmemiştim. Gördükten sonra panik yaptım. Hemen sağ seride geçtim. Bu sırada direksiyon hakimiyetini kaybettim, sağdaki bariyerlere çarptım. Çarpmanın etkisiyle araç tekrar sol seride doğru gitmeye başladı. Soldaki araca çarpmamak için direksiyonu tam sağa kırdım. Buna rağmen kullandığım araç, otomobile yandan çarptı. Sollamaya çıktığım sırada aracımın hızı hatırladığım kadarıyla 70-80 km civarındaydı. Olay yerinden korktuğum için hızlıca uzaklaştım. Daha sonra kazayı yakınlarıma haber verdim. Avukatım ile jandarma karakoluna müracaatta bulundum. Ben kesinlikle makas atarak araç kullanmadım. Böyle bir kazaya sebep olduğum için pişmanım" dedi. Makasçı sürücü 8’de 8 kusurlu çıkmıştı Kazayla ilgili hazırlanan tespit tutanağında, otomobil sürücüsü Özcan Özer ile minibüs şoförü İsmail A.’nın kusursuz olduklarının belirlendiği, tüm kusurun hafif ticari araç sürücüsü Yusuf İslam Koçak’ta olduğu belirtildi. Kaza tespit tutanağında, "Bu kazanın oluşumunda 35 ADF 564 plakalı araç sürücüsü Yusuf K.’nın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan 46/2C maddesini içeren aksine bir işaret bulunmadıkça trafiği aksatacak veya tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirmek maddesini ihlal ettiği, diğer araç sürücülerinin bu kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatine kaza yeri incelemesi, sürücü beyanı ve kamera kayıtları neticesinde varılmıştır" ifadelerine yer verildi. 22,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı Ticari aracın sürücüsü Yusuf İslam Koçak için ’bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan toplam 22,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Ağır Ceza mahkemesi, iddianameyi kabul etti. Özer ve Akbaş ailelerin avukatı Aykut Dikencik, "Bu tür katliamlarda verilen cezalar caydırıcı olmamaktadır. Yeni yasalara ihtiyaç var. Mahkemenin sanığa en ağır cezayı vermesi hususunda ciddi olarak mücadelemize devam edeceğiz" dedi.
Denizli PAÜ Hastaneleri yoğun bakım hemşireliği sertifika programına ev sahipliği yaptı Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri’nde 2008 yılından bu yana aktif bir şekilde devam eden sertifika programlarının bir yenisi olan ‘Yoğun Bakım Hemşireliği Sertifika Programı’ düzenlendi. Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Demet Ekici kapanış töreninde yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Yoğun bakım üniteleri sahip oldukları kompleks yapıları gereği, sağlık ekibinin vazgeçilmez üyelerinden olan hemşireler için, diğer hizmet alanlarından oldukça farklı bir öneme sahiptir. YB hemşireliği, hemşirelik biliminin çalışma alanları arasında en karmaşık ve en zor olanıdır. Özel eğitim ve uygulamaları içinde barındıran, güncel araştırma sonuçlarından yararlanmayı ve sürekli gelişimi zorunlu kılan yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerin bilgi ve deneyimlerini artırmak, teorik ve pratik anlamda donanımlı olabilecekleri bir eğitim platformunda hemşireleri bir araya getirmek amacıyla düzenlenen sertifika programlarının birini daha gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ve gururunu yaşamaktayız. Eğitim hemşiremizle beraber yürüttüğümüz programımıza katılım sağlayan tüm kursiyerlere alacakları sertifikanın hayırlı olması ve bundan sonraki mesleki hayatlarında başarılara vesile olması diliyorum.” Kapanış programında konuşmalarını yapan Başhekim Yrd. Prof. Dr. Mustafa Çelik ise şunları ifade etti: “Hemşireliğin her alanı gibi yoğun bakım hemşireliğinin ve yapılan sertifika programlarının hemşirelik mesleğinin gelişimine olan katkısının önemi büyüktür. Programda emeği geçen tüm ekibe teşekkür ediyorum ve eğitimini tamamlayan tüm hemşirelerimizi tebrik ediyor, hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.” PAÜ Hastanelerinde düzenlenen programa İzmir, Edirne, Kütahya, Uşak, Antalya, Denizli merkezde bulunan hastanelerden ile PAÜ Hastanelerinde çalışan yoğun bakım hemşirelerinden toplam yirmi sekiz kişi katıldı. Kapanış programında kursiyerlere katılım belgelerini ve eğitimcilere ise teşekkür belgelerini Hastane Yönetimi Üyeleri tarafından takdim edildi. Program kapsamında ayrıca Pamukkale Üniversitesi Hastanelerinde sertifika eğitimi sürecinde elde edilen görüntülerden hazırlanan bir slayt gösterisi de yapıldı.