SPOR - 01 Haziran 2020 Pazartesi 12:20

Ferdi Kadıoğlu: "Milli Takım tercihimi teklif geldiğinde yapacağım"

A
A
A
Ferdi Kadıoğlu: "Milli Takım tercihimi teklif geldiğinde yapacağım"

Fenerbahçe'nin genç futbolcusu Ferdi Kadıoğlu, milli takım tercihini teklif geldiği zaman yapacağını söyledi. Ferdi, ayrıca 13 yaşındayken Türkiye'den milli takım için davet aldığını da açıkladı.

Trabzonlu bir baba ve Kanadalı balerin bir annenin ikinci evladı olarak Hollanda'da dünyaya gelen Fenerbahçe'nin 21 yaşındaki futbolcusu Ferdi Kadıoğlu, TFF'nin TamSaha Dergisi'ne hayatını ve gelecek planları ile ilgili açıklamalarda bulundu.

7 Ekim 1999 Hollanda Arnhem doğumlusun. Futbola başlamadan önce Hollanda'da nasıl bir çocukluk geçirdin?

"Evet, dediğiniz gibi Arnhem doğumluyum. Ama orada sadece 1-2 yıl yaşadım. Daha sonra Nijmegen'e taşındık. Orada büyüdüm ve okula gittim. Futbola 4 yaşında, Arnhem'in AZ 2000 takımında başladım. Çocukluğumda okula gittiğimi hatırlıyorum. Annem de babam da çalışıyordu. Annem profesyonel bir balerindi. Güzel bir çocukluk geçirdim diyebilirim. Şikayet edebileceğim hiçbir şey yok."

Aileni tanıyabilir miyiz? Hollanda'ya ne zaman ve nereden göçmüşler?

"Aslında komik bir hikaye. Babam Türkiye'de doğuyor ve 7 yaşında Hollanda'ya yerleşiyorlar. Annem Kanada'da doğuyor ve o da 1 yaşında Hollanda'ya göçüyor ailesiyle. Ama açıkçası nasıl tanıştıklarını bilemiyorum. Çünkü çok sık rastlanacak bir şey değil bir Türk ile Kanadalının Hollanda'da evlenmesi. Gerçekten güzel bir hikaye. Benden 1 yaş büyük bir ablam var. O şu an Hollanda'da okuyor. Annem, ablamla birlikte Hollanda'da, babam benimle birlikte Türkiye'de yaşıyor. Aslında ben Türkiye'de futbol oynadığım için ailemin mecburen bölünmesi gerekti. Annemin, ablamla kalması gerekti. Ablam okuyordu. Babam da burada benimle birlikte. Babam Trabzon, Arsin'den Hollanda'ya göçmüş."

Eğitim hayatını öğrenebilir miyiz?

"Hollanda'da 5. sınıfa kadar okudum. Orada eğitim sistemi farklı. Burada nasıl bir seviyeye geldiğini tam bilmiyorum. 16 yaşıma geldiğimde profesyonel olarak futbol oynuyordum. Futbolla eğitim birlikte yürümüyordu; çok zordu. Bu yüzden eğitimi bırakmak zorunda kaldım. 17 yaşında eğitim hayatımı sonlandırdım ve tamamen futbola odaklandım. Her zaman en büyük hedefim profesyonel bir futbolcu olabilmekti. Bunu gerçekleştirebilmek için de her şeyi yaptım. Şöyle de ilginç bir hikaye var; ben aslında daha genç yaşlarımdayken iki sınıf atladım. Dolayısıyla her zaman okuduğum yaş grubuna göre küçüktüm. Çok küçük yaşta lisede okuyordum."

"Babam beni bir yaş büyük gösterdi"

Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve bir kulübün kapısından içeri soktu?

"İlk olarak 4 yaşındayken babam beni AZ 2000 takımına götürmüştü. Amatör bir takımdı fakat Hollanda'da o kategoride oynayabilmeniz için 5 yaşında olmanız gerekiyordu. Ama ben 4 yaşındaydım. Biz amatör takıma kayıt olmaya gittiğimizde babam benim 5 yaşında olduğumu söylemişti. Yalan söylemişti yani. Bir sonraki sene 5. yaş günümü kutladığımızda bana, 'Nasıl böyle bir şey mümkün oluyor?' diye sormuşlardı. Orada böyle komik bir hikayem var. Ama futbolla temasım bu şekilde oldu. Ailem zaten sporu ve futbolu çok seviyor. Babamla hala çok fazla idman yapıyoruz. Çok fazla sayıda video izliyoruz. Bu şekilde başladım. Yıllar geçtikçe alt kategorilerde ve milli takımlarda oynama fırsatı elde ettim. Ayrıca oynadığım takımlar zaman zaman beni yaşça büyük kategorilerde de oynattı."

"Türkiye'de fiziksel ve defansa dayalı futbol oynanıyor"

Bize Hollanda'daki altyapı düzenini anlatır mısın? Orada neler öğrendin? Nasıl bir çalışma sistemi vardı? Neler yaşadın?

"AZ 2000 takımında başladım. ESA Rijkerswoerd oynadığım ikinci takım. Öncelikle bir amatör takım bünyesinde bulunmanız gerekiyor. Bu şekilde profesyonel kulüplerin altyapılarından gelip sizi görebiliyorlar. Eğer beğenirlerse sizi denemek için çağırıyorlar. Denemelerde de yeterli görürlerse altyapılarda oynamaya başlıyorsunuz. Altyapıda şöyle bir sistem var. Her sezonun sonunda bir sonraki kategoriye geçmek için yeterli gelişimi göstermiş misiniz diye bakıyorlar. Bu yüzden de bence çok fazla genç ve yetenekli Hollandalı futbolcu olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok genç yaşta A takım fırsatı elde ediyorlar. Orada altyapı oyuncularına çok fazla özen gösterildiğini söyleyebilirim. Gerçekten oyuncuların tekniklerine, oyun tarzlarına ve ofansif anlamda gelişimlerine çok fazla önem veriyorlar. Bu yüzden de Hollanda Ligi'ndeki takımların ofansif anlamda çok iyi olduklarını gözlemleyebilirsiniz. Hollanda'daki takımlar topa sahip olma anlamında çok iyidir. Diğer liglerden biraz da bu yönüyle ayrılır diye düşünüyorum. Başka liglerde daha fazla defansif oyunlar görebilirsiniz. Mesela Türkiye'de fiziksel ve defansa dayalı futbol oynanıyor."

"13 yaşımda Türkiye'den davet aldım"

Genç yaşından itibaren istikrarlı bir oyuncusun. milli takım konusunda Hollanda'yı seçtiğini; U17, U19, U21 Avrupa Şampiyonaları'nda forma giydiğini görüyoruz. Gurbette yaşayan Türk futbolcular milli takım konusunda bu ayrıma mutlaka geliyor. Türkiye'den bir teklif mi olmadı? Senin hikayen nasıl gelişti?

"Aslında bir keresinde davet almıştım. Fakat o zaman çok gençtim. Yanılmıyorsam Almanya'da bir turnuva için çağırmışlardı. 12 ya da 13 yaşındaydım. Daha sonra hiç davet almadım. Ama tabi şimdi işler birazcık değişti. Hollanda'da altyapı eğitimini almış birçok oyuncunun Türk Milli Takımı'nı seçtiğini görüyorum. Ama dediğim gibi, daha sonra bir teklif almadım Türk Milli Takımı'ndan Hollanda A Millî Takımı'nda oynamadığım için A takım seviyesinde Türkiye, Hollanda ve Kanada'yı seçme hakkına sahibim."

Üçünden de teklif gelirse kimi seçersin?

"Çok zor bir soru gerçekten. Sonuçta henüz hiçbirinden teklif almadığım için seçim yapmıyorum. Ama bu teklif gelirse o zaman ciddi ciddi düşünürüm."

"Hep işime odaklandım"

Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın futbolcu olamadı. Ama sen başardın ve basamakları istikrarlı bir şekilde tırmanıyorsun. Futbolcu olamayan arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın da bugünkü noktaya gelebildin?

"Her zaman futbola odaklandım. Hiçbir zaman dışarı çıkmayı veya başka şeyler yapmayı sevmezdim. Futbol dışında farklı sporlar da yapmaya çalıştım. Sportif biri olabilmek için her şeyi yaptım. Tenis oynadım, judo ve jimnastik yaptım. Her zaman çok sportiftim. Birlikte futbol oynadığım arkadaşlarım arasında benden daha yetenekli olanlar da vardı. Fakat yaşım büyüdükçe ben futbolda ilerlemeyi becerdim. Onlara ne oldu hiçbir fikrim yok. Belki futbola odaklanmaları zamanla düşmüştür. Ya da alkol veya benzeri şeyler tükettikleri için performansları etkilenmiş olabilir. Ben asla alkol kullanmadım, kullanmıyorum. Her zaman futbola olan odağımı yüksek tutmaya çalıştım. Aynı zamanda iyi de bir ortama ihtiyacınız var. Sizi futbola odaklanmış bir şekilde tutabilmek için aile ve arkadaş ortamı çok önemli."

"Topla ilişkim iyi"

Hocaların senin en çok hangi yönlerini beğeniyor, hangi yönlerini geliştirmen gerektiğini söylüyorlar?

"İyi yönümün topla ilişkim olduğunu söyleyebilirim. Top sürmem, top becerim iyi. Sağ ayağım çok iyi. Bu yönlerim hep beğeniliyordu hocalarım tarafından. Geliştirebileceğim yönümün ise topsuz oyun olduğunu söyleyebilirim. Boşluklara daha fazla derin koşular yapmam gerektiğini düşünüyorum. Adamımı takip etme konusunda daha hızlı olabilirim. Saha içindeki iletişimim; özellikle forvet ve bek oyuncumuzla daha iyi olabilir. Üçüncü bölgedeki son kararı verme konusunda daha iyi işler yapabilirim. İyi yaptığım da oldu ama daha da iyisini yapabilirim. Ben genç bir oyuncuyum. Hala gelişebilirim. Ayrıca saha içindeki görüşüm de iyidir diyebilirim."

"Fenerbahçe çok büyük bir kulüp, benim için büyük bir rüya gerçekleşti"

2018 yılında yolun Fenerbahçe ile kesişti. Transferin nasıl gerçekleşti?

"2018 yılında menajerim beni aradı ve "Fenerbahçe seninle ilgileniyor, ne düşünüyorsun?" diye sordu. Fenerbahçe'ye Hollandalı bir hocanın da geleceğini zaten duymuştuk. Dolayısıyla benim için iletişim kurmak çok daha kolay olacaktı. Gün be gün kulüple görüşmeler sürdü. En sonunda da 4 yıllık bir sözleşmeye imza attım. Gerçekten çok heyecanlı ve mutluydum. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp. Benim için büyük bir rüya gerçekleşti diyebilirim."

Geçen sezon Fenerbahçe ile U21 Ligi'nde mücadele ettin; bir kez Türkiye Kupası'nda A Takım formasını giyebildin. Ancak bu sezon her şey değişti ve A takımda ter dökmeye başladın. Bugüne kadar 15 Süper Lig, 7 de Türkiye Kupası maçında şans buldun. Süper Lig'in oynadığın diğer seviyelere göre farkları nedir? Bu seneki performansından da bahseder misin?

"Kesinlikle Hollanda'da oynadığım kategorilerle kıyasladığımda çok farklı ligler olduğunu söyleyebilirim. Hollanda'da futbol biraz daha teknik. Orada biraz daha açık oynanıyor futbol. Daha fazla boşluk bulabiliyorsunuz. Türkiye'de biraz daha kapalı oynanıyor. Burada fiziksel mücadele ön planda. Duyguların yoğun olduğu bir lig burası. Burada biraz daha kapalı futbol oynandığı için her zaman kendi karakteristik özelliklerimi gösteremeyebiliyorum. Dolayısıyla her zaman çevre kontrolünüz olmalı saha içinde. Fakat ben bana has özelliklerimi de kaybetmek istemem. Tekniğimin iyi olduğunu düşünüyorum. Topu her zaman ayağımda isterim ve oyuna katkıda bulunmak isterim. Bu sene goller atmak ve asistler yapmak imkanı buldum ama tabi ki her zaman daha fazlası olabilir."

Ferdi Kadıoğlu:

"Kupayı kazanmak istiyoruz"

Fenerbahçe'nin liglere ara verilen 26. haftaya kadar olan performansını nasıl değerlendirirsin?

"Aslında lige çok iyi başladık diyebilirim. Ta ki devre arası tatiline kadar. Aslında devre arası tatile kadar ligin favorisiydik. Daha sonra ne oldu bilmiyorum. Performans olarak düşüşe geçtik. Art arda maçlar kaybettik ve bunun üstesinden gelemedik. Şu anda lig tablosuna baktığımızda tabi ki istediğimiz pozisyonda değiliz. Fakat Ziraat Türkiye Kupası'nda iddialıyız ve umarım bu sene kupayı Fenerbahçe'ye getirebiliriz."

Kalan 8 maçlık periyotta sence nasıl bir manzara karşımıza çıkar?

"Ligin kalanının gerçekten çok farklı olacağını düşünüyorum. Atmosfer çok farklı olacak. Sanırım taraftarlar olmayacak stadyumda. Oyuncular üzerindeki baskı da çok farklı olacaktır tabi ki Bizim sezonun geri kalanı için öncelikli hedefimiz Türkiye Kupası'nı kazanmak. Şu an bunun için de iyi bir pozisyondayız. Yarı finalde evimizde Trabzonspor ile karşılaşacağız. Lig için de şunu söyleyebilirim. Bitirebileceğimiz en iyi yerde bitirmek istiyoruz. Bunun için de önümüzdeki maçları kazanmamız gerekiyor."

"Lionel Messi çok büyük bir futbolcu"

Dünya üzerindeki her genç oyuncu gibi senin de mutlaka kendine örnek aldığın dünya yıldızları vardır. Hangi yıldızları, hangi yönleriyle kendine örnek alıyorsun?

"Lionel Messi çok büyük bir futbolcu. Çok büyük bir yetenek. Her yaptığı iş inanılmaz. Aynı zamanda kendimi Isco ile kıyaslıyorum. O da çok teknik bir oyuncu. Topu ayağında seven bir oyuncu. Aynı zamanda Hollanda'da Hakim Ziyech var. Onun stilini çok beğeniyorum. Hem çok yetenekli hem de bir-iki kez hata yapsa bile denemekten vazgeçmiyor. Bu yüzden de Chelsea'ye transfer olmayı hak etti zaten."

Bazı büyük yeteneklerin kaybolup gittiğini çok kez şahit olduk. Böyle bir tehlike genç oyuncuların başında duruyor. Genç yaşta hata yapmamak ve futbola odaklı kalmak için neler yapıyorsun?

"Etrafınızda sizin ayaklarınızı yere basmanızı sağlayacak, mecazi anlamda uçmanızı önleyecek insanların olması çok önemli. Her zaman çok çalışmanız gerekiyor. Ve neden hak ettiğinizi kanıtlamanız lazım. Bir veya iki sezonluk iyi performanslar yeterli değil. Bunu çok uzun yıllara yaymanız ve devam ettirmeniz lazım. Her zaman odaklanmış olmanız, sağlıklı kalmamız gerekiyor. İyi bir çevreye sahip olmanız ve en önemlisi de bu tarz tehlikelerin farkında olmanız lazım."

Fizik geliştirme konusunda genç bir oyuncu olarak sen nasıl bir yol izliyorsun?

"Bazı oyuncular genetik olarak gerçekten çok iyi olabiliyor. Vücutları çok iyi oluyor. Bazı oyuncuların da çok çalışarak bunu elde ettiklerini görüyoruz. Mesela Ronaldo fit olabilmek için gerçekten çok çalışıyor. Ben de düzenli olarak çalışıyorum. Özellikle devre arası ve yaz tatillerinde özel bir antrenör eşliğinde çalışıyorum. Sezon başladığında fit bir şekilde hazır olabilmek istiyorum. Buradaki fitness hocalarımız da bize her zaman yardımcı oluyor. Hem fiziksel anlamda gelişebilelim hem de sakatlıkları önleme konusunda dikkatli olalım diye."

2022 yılına kadar Fenerbahçe ile sözleşmen var. Seni henüz tam olarak izledik diyemeyiz. Fenerbahçe'de neler hedefliyorsun?

"Öncelikli hedefim düzenli bir ilk 11 oyuncusu olabilmek ve daha fazla süre alabilmek. Kendimi gerçek anlamda gösterebilmek istiyorum. Öncelikli hedefim düzenli oyuncu olabilmek. Sonrası zaten kendiliğinden gelecektir."

Çok genç bir oyuncu olarak kendine nasıl bir kariyer planı yaptın? Avrupa futbolunda hangi ligleri kendi oyun stiline yakın görüyorsun?

"Futbolu çok seviyorum. Gerçekten çok güzel futbol oynanan ligler var. Özellikle İspanya, Almanya ve İngiltere liglerinin dünyanın en büyük ligleri olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası benim rüyam en azından bu liglerden birisinde bir kez oynayabilmek. Bu liglerde oynamayı gerçekten çok istiyorum. Ama çok ileriyi düşünerek de plan yapmıyorum. Fakat şu an gerçekten çok çalışıyorum."

A Milli Takımı'nın, Avrupa Şampiyonası yolundaki maçlarını izledin mi? Gelecek yıla ertelenen Avrupa Şampiyonası'nda sence Türkiye neler yapar?

"Tabi ki zor olacaktır. Ama eleme grubu aşamasında gerçekten çok iyi iş çıkarttılar. Fransa gibi dünyanın en zorlu takımlarından birisini yendi Türkiye Eğer iyi bir planla giderlerse iyi bir iş çıkartacaklarını düşünüyorum. Kolay olmayacak. Herkes bu kupayı kazanmayı istiyor. Fakat Türk Milli Takımı doğru bir planla giderse çok yukarılara tırmanacaktır diye düşünüyorum."

Seni de belki orada görebiliriz, ne dersin?

"Evet belki Kim bilir"

Korona illeti bütün hayatımızı etkiledi. Sen evde geçen günlerde neler yaptın? Farklı hobiler edindin mi?

"Ben oyun oynamayı çok seviyorum. Call of Duty ve FIFA oyunlarını oynuyorum. Vaktimi oyun oynayarak ve her gün idman yaparak geçirdim. Her gün idman yaptım çünkü lig başladığında fit bir şekilde kaldığım yerden devam edebileyim Aynı zamanda yemek yapmayı öğrenmeye başladım. Birkaç kez yemek yapmayı denedim. Ama asıl amacım dediğim gibi fit kalabilmekti."

İstanbul'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yapıyorsun?

"Gerçekten çok güzel bir şehir İstanbul. Yapacak çok fazla şey var. Zaman zaman takım arkadaşlarımla, ailemle veya babamla dışarıda yemek yemeye gidiyoruz. Zaman zaman alışverişe gitmeyi seviyorum. Çok güzel alışveriş merkezleri var. İstanbul hakkında sevmediğim tek şey trafik. Onun dışındaki her şey çok güzel."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.