SAĞLIK - 22 Ocak 2021 Cuma 09:33

Fitoterapi için doktor olmak yeterli değil

A
A
A
Fitoterapi için doktor olmak yeterli değil

Prof. Dr. Okan Yıllar, kanser tedavisinde her geçen gün daha da önem kazanan fitoterapiye dair önemli bilgiler aktardı. Yıllar, fitoterapi uygulaması için tıp doktoru olmanın yeterli olmadığını belirterek, Sağlık Bakanlığından ''fitoterapi uygulamaları'' alanında sertifika sahibi doktorlara danışılması gerektiğini söyledi.

Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğr. Gör. Prof. Dr. Okan Yıllar, fitoterapi uygulamalarına dair açıklamalarda bulundu. Kanserin, nedeni neye bağlı olursa olsun, vücudumuzdaki organların birinden kaynağını alan ve çevre dokulara da invaze olabilen anormal hücre üremesi olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Yıllar, ''Bu durumun oluşmasına neden olan birçok faktör söz konusudur. Ayrıca genetik faktörler başta olmak üzere, kötü beslenmeden, bazı tip virüslerden (papilloma virüs vs.) kimyasallara kadar giden birçok neden sıralanmıştır. Atipik hücreler dediğimiz bu huyu değişmiş (malign) hücreler, genellikle immun sistemin bir şekilde zayıfladığı zamanlarda damarlanır (vaskülarizasyon) ve tümör dediğimiz kötü huylu hücrelerden oluşan bir yumru meydana getirir ve saptanana kadar, büyümeye ve uzak dokularda metastaz yapmaya başlar. Ayrıca kan kanseri, lenfomalar vs. gibi çeşitli tipleri vardır. Dünya’da ölüm nedeni olarak birinci sırada olan kardiyovasküler hastalıklardan sonra, ikinci neden olarak belirlenmiştir” dedi.

Henüz spesifik bir kanser tedavisinin olmadığının altını çizen Yıllar, gestasyonel koryokarsinoma ve Wilms tümörü gibi bazı kanser türlerinde ilaç tedavisinin başarılı sonuçlar verdiğini belirtti.

Hedefe yönelik akıllı ilaçlar kullanılmalı

Yıllar, “Kanserli hücreler, kaynağını bizim hücrelerimizden aldığı için kemoterapi sırasında kullanılan klasik kanser ilaçları, tüm vücudu etkilemekte ve kullanılan kombinasyonun özelliklerine göre, hafiften ağıra kadar gidebilen yan etkiler oluşturabilmektedir. Bunların arasında immun sistemin (bağışıklık sistemi) baskılanması, hiç istenmeyen bir yan etkidir. Diğer bir deyişle, tam çalışması gerektiği sırada vücudun silahları susturulmaktadır. Onkolog bunu yaparken tabii ki kar/zarar hesabını iyi yapacak şekilde yetiştirilmiştir” sözleriyle ilaç tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktaların altını çizdi.

Günümüzde ilaçların yan etkilerini azaltacak şekilde, yalnızca kanser hücresinin yaşaması için kritik olan proteinleri, genleri, reseptörleri hedef alan hedefe yönelik akıllı ilaçlar adı verilen yeni moleküller geliştirilmiş ve kullanılmaya başlandığını söyleyen Yıllar, “Hedef, kanser hücresi olduğu için, diğer hücrelerin etkilenmesi çok daha aza indirilmiştir. Bu ilaçların çeşitleri artmakta ve her geçen gün gelişimleri devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.

2018’de Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü’nü James P. Allison ve Tasuku Honjo’nun immünolojik çalışmaları nedeniyle almalarının sevindirici bir gelişme olduğunu aktararak, “Araştırmacılar kanser hücresinin, T lenfositlerin çalışmasını engelleyen fren proteinlerini keşfettiler ve bunlara karşı oluşturulan spesifik antikorlarla bu fren proteinleri kaldırıp, T-lenfositin kanser hücresine saldırmasını sağladılar. Bu yöntemle, farelerdeki kanseri başarı ile tedavi ettikten sonra, insanlarda klinik çalışmalara başladılar. Bu sayede, ‘Kanser’in İmmunolojik Tedavisi’ olarak isimlendirilen çalışmaların önü çarpıcı biçimde açılmış oldu” sözleriyle kansere karşı ilaç tedavisinde yaşanan ilerlemeye dikkat çekti.

Yan etkilerden kaçınanlar fitoterapiye sığınıyor

Fitoterapi’nin ise anlamının bitkisel tedavi olduğunu ve terimin ilk olarak Fransız doktor Henri Lenclerc tarafından La Presce Medical isimli tıp dergisinde kullanıldığı bilgisiyle sözlerine başlayan Yıllar, daha sonrasında şöyle devam etti:

“Aslında bu tedavi şekli, insanlıkla birlikte başlamış ve bitkilerin etkileri, sosyal hafızaya yazılarak günümüze kadar gelmiştir. Şu sıralarda kullandığımız ilaçların 1/3 i bitkisel kaynaklıdır; yani modern tıp da bilinenin aksine, bilimsel şekilde fitoterapi yapmaktadır. Doğadan elde edilen maddelerin saflığı, miktarı, saklanma şekli, son kullanma tarihi, sterilitesi, dozu, doz aralıkları, etki mekanizması, metabolizması, eliminasyon yarı ömrü, kalite kontrolü gibi bütün özellikleri bilinmektedir. Yani, bir ilaçtır. Hastaya verilecek tedavi maddelerinin bu şekilde olması zorunludur. Modern bilimsel tıp ile fitoterapi arasında bu bakımdan dağlar kadar fark vardır.”
Bugün insanların tamamlayıcı ve alternatif tedaviyi tercih etmeleri için birçok sebebin ortaya çıktığından bahseden Yıllar, bunların başında modern ilaç tedavisi sırasında ortaya çıkan yan etkilerden kaçınmak, kolay ulaşılabilir olması, yüksek ilaç ücretleri ve bitkisel tedavilerin doğal ve zararsız olduğuna inanılmasının geldiğini şu sözlerle belirtti;

“Unutulmaması gereken en önemli nokta, doğal olan her ürünün güvenli olmadığıdır. Yapılan çalışmalarla bitkisel ürünlerden kaynaklanan çok tehlikeli ve öldürücü yan etkiler gözlemlenmiştir ve günümüzde bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.”

Fitoterapi kronik hastalıkları azaltabiliyor

Fitoterapinin, başta kanser olmak üzere birçok kronik hastalığı azaltabildiği yönünde hatırı sayılır miktarda çalışma olduğunun altını çizen Yıllar, “Beslenme ile ilgili uzmanlar; hayvansal yağ ve et ürünlerinin azaltıldığı bitkisel ürünlerin arttırıldığı beslenme şeklini önermektedir. Yapılan birçok çalışma, lif içeriği zengin meyve ve sebzelerin, zencefil, keten tohumu, sarımsak, zerdeçal gibi yüksek protein içeriği olan besinlerin kanser riskini azaltıcı etkisi olduğunu ortaya koymuştur” dedi.

Kanserle ilgili olarak bitkisel ürünlerin kullanılması, amaca yönelik olarak iki çeşit olduğunun altını çizen Yıllar, “Bunlardan biri, kansere yakalanmamak için korunma amaçlıdır. Bu sırada, içeriğinde birçok fonksiyonel madde olan preparatlar, tavsiye veya reklamlardan öğrenilerek alınmaktadır. Diğer bir deyişle, sağlıklı kişiler, yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek amacıyla kullanmaktadırlar. Diğeri ise, kanser hastasının, sosyal, kültürel ve maddi durumu ile ilişkili olarak, çeşitli kaynaklardan temin edilmiş bitkisel ürünleri kullanmasıdır. İşte bu şekilde kullanım, büyük firmaların kural ve standartlara uyarak hazırladıkları hariç, birçok problemi ve soruları da beraberinde getirmektedir” dedi.

Umut tacirlerine kanmayın

Birçok geri kalmış ülkede bir kişiye kanser tanısı konulduğunda, artık ümit yok muamelesi yapıldığından, umut tacirleri ortaya çıktığını ve durumdan faydalanmak için hasta ve yakınlarına, kabile büyücüleri gibi, çeşitli bitkisel önerilerde bulunup paralarını aldığını söyleyen Yıllar, “O öneriler hiçbir işe yaramayabilir veya daha da kötüsü, hastalığın gidişatını kötüleştirebilir. Hasta, bu yardımcı ürünleri mutlaka kullanmak istiyorsa, doktoruna danışıp, tavsiyesini almalı ve o şekilde kullanmalıdır. Aksi takdirde diğer ilaçlarla etkileşim, kötü ürün ya da fazla doz yüzünden organ hasarları vs. gibi komplikasyonlar da sahneye çıkabilir.” uyarısında bulundu.
Yıllar alternatif ve geleneksel ürünlerin bilerek ya da bilmeyerek kullanımlarının artması, Sağlık Bakanlığını harekete geçirdiği ve bu işin halka zarar vermeden yapılabilmesine olanak tanımak için “Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Geleneksel, Tamamlayıcı ve Fonksiyonel Tıp Uygulamaları Dairesi Başkanlığı”nın kurulduğunu belirtti. Yıllar ayrıca ilgili yasal düzenlemeler uyarınca, fitoterapi yapacak kişilerin mutlaka tıp doktoru olması ve Sağlık Bakanlığının açtığı “sertifika programı”ından sertifikasını almış olması gerektiği konusuna da dikkat çekti.

Yıllar, bu hususa dair ise şu ifadeleri kullandı;

“Fitoterapi gibi yardımcı ve destekleyici yaklaşımlar, hastayı ilk olarak psikolojik açıdan rahatlatmaktadır. Ayrıca, bazı seyrek vakalarda hastalığın seyrini iyi yönde değiştirdiği de bildirilmiştir. Bu tip tedavi yaklaşımını isteyen hastalara, Sağlık Bakanlığından sertifikalı tıp doktorlarının “fitoterapi uygulaması” yapmaları gerekmektedir; sadece tıp doktoru olmak yeterli değildir. Diğer bir deyişle sıradan insanların, aktarların, düzenbazların, konu-komşunun vs. kanser hastalarının durumunu bozacak girişimlerde bulunmalarının önünü kesmek için Sağlık Bakanlığı, ilgili yaklaşımları oluşturmuş ve bu oluşumları geliştirmeye de devam etmektedir.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Turgutlu Belediyesinden ahde vefa Turgutlu Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi bünyesinde Vali Refik Arslan Öztürk-Rasime Şeyhoğlu Kütüphanesi ve Aydınlanma Evi’nin açılışı gerçekleştirildi. Başkan Çetin Akın, “Güzel kentimiz Turgutlu; kültür, sanat, spor, bilim ve ilim kenti olana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. Turgutlu Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne bağlı Atatürk Kültür Merkezi bünyesinde Manisa eski Valisi merhum Refik Arslan Öztürk ve yazar Recai Şeyhoğlu’nun annesi Rasime Şeyhoğlu’nun adı yaşatıldı. Turgutlu Belediyesinin katkılarıyla Atatürk Kültür Merkezi içerinde yer alan Vali Refik Arslan Öztürk ve Rasime Şeyhoğlu Kütüphanesi ve Aydınlanma Evi düzenlenen törenle kapılarını kitapseverlere açtı. Vali Refik Arslan Öztürk ve Rasime Şeyhoğlu Kütüphanesi ve Aydınlanma Evi’nin açılışına Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, eşi Sabriye Akın, CHP Turgutlu İlçe Başkanı Hasan Ayma, Turgutlu Belediyesi daire müdürleri, Recai Şeyhoğlu ve beraberindeki misafirler katıldı. Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, “Atatürk Kültür Merkezi bünyemizde Vali Refik Arslan Öztürk- Rasime Şeyhoğlu Kütüphane ve Aydınlanma Evi’nin açılışını gerçekleştirdik. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Turgutlu’muza hayırlı ve uğurlu olsun. Güzel kentimiz Turgutlu; kültür, sanat, spor, bilim ve ilim kenti olana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.