SAĞLIK - 12 Nisan 2019 Cuma 12:06

Gebelik sırasında yanlış beslenme bebekte kalıcı hastalıklara yol açabilir

A
A
A
Gebelik sırasında yanlış beslenme bebekte kalıcı hastalıklara yol açabilir

Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, gebelik sırasında yanlış beslenmenin bebeklerde anne karnından başlayarak doğuştan kalıcı hastalıklara yol açtığına dikkat çekti.

Gebelik öncesinde ve gebelik süresince annenin beslenme ve yaşam tarzı kendi sağlığını etkilediği kadar, bebeğin sağlığı için de önemlidir. Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, yetersiz ve dengesiz beslenme gebede anemi, diyabet, vitamin-mineral eksiklikleri gibi sorunların yanında bebekte de kalıcı hasarlar bırakıp, ölü doğum risklerini arttırabildiğini söyledi. Ayrıca Dyt. Aksoylu, gebelik sırasında yanlış beslenmenin bebeklerde anne karnından başlayarak doğuştan kalıcı hastalıklara yol açtığına dikkat çekti. 

"Ağırlık ortalamanız bebeğinizin obezite riskini belirliyor" 

Yüksek ağırlık değerleriyle gebe kalmak, gebelikte aşırı ağırlık artışı yenidoğanın sağlığını ve fiziksel özelliklerini olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Dyt. Aksoylu, sözlerine şöyle devam etti: "Gebelikte aşırı ağırlık artışı ya da obezite varlığı, ölü doğumlara, düşüğe, preeklampsi (kan basıncı bozukluğu), hamilelik şekerine (gestasyonel diyabet) ve konjenital anomali (bebekte fizyolojik ve morfolojik hatalar) gibi bir çok sağlık problemine neden olabilmektedir. Gebelik öncesinde aşırı kilolu veya gebelikte aşırı ağırlık kazanan annelerin çocuklarında yaşa ve boya göre ağırlıkları yüksek bulunmuştur. Bu nedenle gebelik öncesinde ideal ağırlığınıza ulaşmalı, ideal kiloda gebe kalanlar da aşırı kilo almaktan uzak durmalıdır".

"Folik asit takviyesi omurilik ve beyin gelişiminin baş tacı" 

Folik asit takviyesine dikkat çeken Dyt. Aksoylu, "Gebelik döneminde ve hatta gebelikten 3 ay önce folik asit takviyesi başlanması önerilmektedir. Folik asit eksikliği nöral tüp defekti dediğimiz bebekte omurilik ve beyin gelişiminde ortaya çıkan anormalliklerdir. Orfasiyal yarıklar (yarık dudak/damak), kalp problemleri, anemi ve preeklampsi gibi sağlık sorunları da folk asit eksikliğinde görülerek bebeğinizin sağlığını tehdit etmektedir. Yeterli folik asit sayesinde kansızlık ve bebeğin anormal beyin gelişiminin önüne geçilebilir. Besinlerle alınan folik asit ısı, ışık ve darbeye karşı hassastır, çok kolay bir şekilde kayba uğrayabilir. Bu yüzden gebelikte takviyesi muhakkak yapılmalıdır. Folik asitten en zengin kaynaklar yeşil yapraklı sebzelerdir. Brokoli, brüksel lahanası, ıspanak, marul, yeşil fasulye, bezelye gibi" şeklinde konuştu.

"Demirden zengin besinlere yakın olan anemiden uzak kalıyor" 

Gebelikte demir eksikliğine vurgu yapan Dyt. Aksoylu, "Demir eksikliği gebe ve emzikli kadınları, küçük çocukları etkileyen ve anemi ile sonuçlanan en yaygın mineral eksikliklerindendir. Gebelikte demir gereksinimi artar. Demir, bebeğin anne karnında büyüdüğü ortamın oluşması ve doku yapımının artmasını sağlar. Demir eksikliği olan gebelerde düşük ağırlıklı bebekler dünyaya gelirken, erken ve ölü doğum riski de artmaktadır. Demir bebeğin beden ve zeka gelişiminin sağlanması, sağlıklı büyüme için gereklidir. Demir, kanda oksijen taşıyıcı olarak görev alır. Aşırı çay-kahve tüketimi, sık doğumlar, aşırı kalsiyum alımı, kepekli ürünlerin fazla tüketilmesi demirin emilimini engeller. Demirden zengin besinler arasında et, yumurta, kurubaklagiller, kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzelerden özellikle ıspanak, tam tahıl ürünleri, pekmez yer almaktadır. Yiyecekteki demirin kullanımı arttırmak amacıyla C vitamini kaynaklarıyla beraber tüketilmelidir. Yani demir içeren besinlerle taze sebze-meyve tüketilmelidir" diye konuştu.

"Bebekte mental geriliğin sebebi iyot yetersizliği" 

Bebekte mental geriliğin sebebinin iyot yetersizliği olduğunu belirten Dyt. Aksoylu, "Gebelerin iyot gereksinmesi karşılanamadığı zaman bebekte mental gerilik (zeka geriliği), doğumsal anomaliler (spina-bifida/ayrık veya açık omurga), cücelik, düşükler, ölü doğumlar, konjenital sağırlık, hipotiroidi gibi sorunlara neden olmaktadır. Gebelerin iyot ihtiyacı diyetle karşılanmalı, diyetle karşılanamadığı durumlarda yemeklik tuzlar iyotlanmalıdır. İyotlu tuz ile beyin gelişimindeki geriliğin önüne geçilebilir. Tuzdaki iyot ısı, ışık ve nemden etkilendiği için yemekler piştikten sonra tuz ilave edilmelidir" açıklamasında bulundu.

"D vitamini ve kalsiyum eksikliği bebekte kalıcı hasar bırakıyor" 

Dyt. Aksoylu, D vitamini (aynı zamanda bir hormon) ve kalsiyum eksikliği gebenin sağlığını tehdit ettiği gibi bebekte de çok ciddi kalıcı hasarlar bıraktığına dikkat çekti.
Dyt. Aksoylu, sözlerine şöyle devam etti: "D vitamini eksikliği bebeğin erken doğması, raşitizm, büyüme geriliği, kalsiyum düşüklüğü, metabolik kemik kırıkları, çocukluk döneminde dikkat eksikliği gibi birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Gebelik döneminde anne bebeğin kalsiyum ihtiyacını karşılayamaz ise bebek ihtiyacı olan kalsiyumu annenin depolarından karşılamakta ve annede kalsiyum eksikliğine bağlı sorunlar meydana gelmektedir. Kalsiyum kemik ve dişlerin temel yapısını oluşturur, sinir sisteminin onarılması, eklemlerin yapılandırılması ve kalp atışlarının düzenlenmesinde etkilidir. D vitaminin en önemli kaynağı güneşlenmektir. Güneş ışınlarının doğrudan cilde yansımasıyla ya da D vitamini takviyesiyle D vitamini eksikliği karşılanır. Takviyesi doktor kontrolünde yapılmalıdır. Fazlasının toksik etkileri mevcuttur. Kalsiyumdan en zengin besinlerin başında ise süt, yoğurt, peynir, balık, badem ve yeşil sebze grupları gelmektedir".  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.